15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 DUNYA BD’nin 2 savaşını bitirme sözüyle göreve gelen ABD Başkanı Barack Obama, gelecek yıl koltuğunu devredeceği halefine 3 savaş miras bırakacağının sinyallerini verdi. Irak’tan çekilen ABD güçlerini peşmergeyi eğitmeleri için geri gönderen, Afganistan’dan çekilme kararını yaratacağı boşluğun endişesiyle erteleyen Obama, defalarca “Amerikan askerlerinin ayak basmayacağını” söylediği Suriye’nin kuzeyine Özel Operasyon Kuvvetleri’nden 50 kişilik tim gön Saddam usulü satıyorlar Petrol satışlarından ayda 40 milyon dolar kazanan IŞİD, bu ticareti Türkiye toprakları üzerinden yürütüyor. Örgütün bölgedeki askeri ve sivil yetkililere rüşvet yedirdiği iddia ediliyor. Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin de uluslararası yaptırımları delmek için aynı rotayı izliyordu. [email protected] TASARIM: BETÜL BERİŞE IŞİD’den geriye barbarlık kaldı YPG’nin haziranda IŞİD’den kurtardığı Tel Abyad’a giden Washington Post muhabirleri kenti görüntüledi. IŞİD’in kaçarken hastane jenaratörleri ve su pompalarını dahi yanında götürdüğü, esirlerin kafalarını kestikleri tahtaları ise geride bıraktıkları görüldü. Pazar 1 Kasım 2015 OBAMA’NIN KIRMIZI ÇİZGİSİ [email protected] w nilgun@ GÖRÜNMEZ OLDU ABD Başkanı’nın Suriye’ye asker gönderme kararı strateji değiştirmeye mecbur kaldığı şeklinde yorumlandı Abluka altında yazmak… A deriyor. Komandoların muharebeye girmeyeceğini, yalnızca YPG ve Arap müttefiklerine askeri danışmanlık yapacağını vurgulayan Beyaz Saray, bunun bir strateji değişikliği anlamına gelmediğini savunuyor. Ancak genel kanı, Obama’nın kendi kırmızı çizgisini aştığı yönünde. 2011’DEN BERİ KARAR VEREMEDİ 29 NİSAN 2011: Washington, protestoların kanla bastırılması üzerine Suriye rejimine yaptırımlar uygulamaya başladı. 19 MAYIS 2011: Obama Esad’ı ya Suriye’de siyasi geçişe önderlik etmeye ya da görevden ayrılmaya çağırdı. 8 TEMMUZ 2011: ABD Şam Büyükelçisi Robert Ford, Esad karşıtı gösterilerin ardından ordunun kuşattığı Hama’ya giderek rejime meydan okudu. 18 AĞUSTOS 2011: Obama ve müttefikleri ilk kez Esad’ı istifaya çağırdı. 24 EKİM 2011: ABD, büyükelçisinin güvenlik gerekçesiyle Suriye’den ayrıldığını duyurdu. 30 HAZİRAN 2012: ABD, Britanya, Çin, Fransa, Rusya, Türkiye ve Arap ülkelerinden oluşan ‘Eylem Grubu’ Cenevre’de Suriye’de siyasi geçiş planı üzerinde anlaşsa da Esad’ın uzaklaştırılması konusunda uzlaşamadı. Obama’nın ikinci dönemindeki Ortadoğu siyaseti, bölgedeki askeri varlığını ufak adımlarla artırma üzerine kurulu. Zira Amerikan halkına sonu belli olmayan yeni bir çatışmaya girdikleri izlenimi vermek istemiyor. Pentagon’un yarım milyar dolarCIA hızlandı lık eğitdonat programının fiyaskoyÖte yandan Esad la sonuçlanması, IŞİD’in koalisyon hakarşıtı isyancılara Suva saldırılarında 12 bin militanının öludi ve Katar işbirliğiymesine karşın zayıflamaması ve le gizlice silah gönderen Rusya’nın beklenmedik müdahalesinin ardından gelen CIA’in de sevkıyatlarını genişlettiği iddia ediliyor. Rus sahaya asker sürme karajetleri ve İranlı milislerin desrı, Obama’nın IŞİD’le mücadelede yeni yöntem ara teklediği Suriye ordusuyla savayışlarının sürdüğünü gös şan Sünni isyancılara ekimde yeni TOW tanksavar füzeleri gönderilteriyor. diği belirtiliyor. Bunların bir kıs14 Eymı cihatçıların eline geçtiği için, lül 2013: isyancıların arzusu hilafına ta21 Ağusşınabilir uçaksavar füzeler tos’taki kimolan MANPAD’lar bölgeye yasal silah saldırısından Esad’ın sorumsevkedilmiyor. lu tutulmasının ardından, Rusya ve ABD Suriye’nin kimyasal silahlardan arındırılması konusunda uzlaştı. 22 OCAK 15 ŞUBAT 2014: Suriyeli hükümet ve muhalefet temsilci30 EYLÜL 2015: Rus leri, Rusya’nın ve ABD’nin baskısıyla savaş uçakları Suriİsviçre’de bir araya geldi. Ancak müzaye’deki ilk hava saldıkerelerden sonuç alınamadı. rılarını gerçekleştirdi. AĞUSTOS VE EYLÜL 2014: Obama 9 EKİM 2015: PentaAmerikan askerlerinin Suriye’ye ayak gon, IŞİD’le savaşabasmayacağı sözünü defalarca yinelecak Suriyeli isyancıdi. Esad’la savaşan Suriyeli isyancılara lar yaratmak yeriyönelik eğitdonat programını başlattı. ne bir dizi fiyas23 EYLÜL 2014: ABD ve Arap müttekoya yol açan fikleri Suriye’deki savaşta en güçlü iseğit donat prograyancı grup olarak beliren IŞİD’e yönelik mını dokuz ay sonra hava saldırılarına başladı. iptal etti. Alıştıra alıştıra Ancak uzmanlara göre bu tedbirli yaklaşım, militanların hareket hızına yetişemiyor. Obama’nın eski Suriye danışmanı Frederic Hof, “Suriye’ye bir avuç komando sevketmek önemli bir fark yaratmaz. Bu geçici bir çözüm” diyor. Yine de ABD’nin karada boy göstermesinin, bölge güçlerini IŞİD’e karşı kara unsurlarını devreye sokmaya ikna edebileceğini ekliyor. Açık uçlu bir müdahaleden bahsetmiyoruz. Bu yeni bir Irak ya da Afganistan olmayacak. ABD botları karaya ayak basmayacak. 7 EYLÜL 2013 şgal altındaki bir kentin postanesinden telgraf gönderiyor gibi hissediyorum kendimi” diyordu Orhan Kemal Cengiz gazetesindeki “kayyum baskınını” izleyen son yazısında ve ekliyordu: “Belki bu, belki bir sonraki telgraf son mesajım olacak. Hiçbir işgal, hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmez. Bir gün bu ülkede de basın özgür olacak. O zaman, bu yaşadığımız günler, bu ülkenin utanç sayfalarında hak ettikleri yeri alacaklar...” Ben bu satırları yazarken kendi gazetem Cumhuriyet de “IŞİD bağlantılı bir ihbar” nedeniyle “güvenlik çemberine” alınmış durumdaydı. Cumhuriyet’e gelen yollar kapatılmış... Etraf polis otoları ile sarılı... Gelene kimlik soruluyor... Yani “abluka altında” gazetecilik yapılıyor. Dünya basınının Erdoğan’a “özgür basın için uyarı mektubu” işte bu ortamda geldi. Mektup belli başlı yayın organlarının 50 genel yayın müdürü ve editörünün imzasını taşıyor ve Türkiye’de işlemez hale gelen basın özgürlüklerinde varılan büyük iflas noktasını tanımlıyor. “İ ‘Nüfuzunuzu kullanın!’ Yolsuzluktan idamı istenen İranlı işadamı Babek Zencani mahkemede kendini savundu. 2 milyar dolar onun için bozuk paraymış Yetkililerle yaptığımız tüm konuşmalar burada mevcutran’da milyar dolarlık yol tur, konuşmaları getirirsem suzluk suçlamasıyla idam utanırlar” dedi. Devlete olan 2 milyar dolaistemiyle yargılan işadamı Babek Zencani’nin dördüncü du rın üzerindeki borcun kendisi ruşması dün yapıldı. Duruşma için bozuk para niteliği taşıdıboyunca savunma yapan Zen ğını savunan Zencani, borcuna cani “Susmayacağım. Gerekir karşılık mal varlığının el kose her gün bir dosyayı açıkla nularak satılmasını eleştirdi. rım. Elimdekilerin onlarınkinden az olmadığını bilmeliler” ‘Korkum yok’ diyerek meydan okudu. Ünlü işadamı, “Yaklaşık Tahran’daki Devrim 175 milyon dolar değerindeMahkemesi’nde gerçekleşen ki evim dörtte bir fiyatına saduruşmada kendini savunan tılıyor, 15 milyon dolarlık Zencani, “Tacikistan’da bir uçağım 3.5 milyona satılıyor elektronik kampım var. Bubu nasıl oluyor?” diye sordu. rada Tacikistan polisinin de Zencani, “Beni idamla, zinkullandığı yeraltına yerleşti danla korkutuyorlar. Ben yılrilmiş güçlü sunucular var. lardır canımı Allah ve ülkem EKBER KARABAĞ İ için sunmuşum. Hiçbir şeyden korkum yok” ifadelerini kullandı. İran’a yaptığı “hizmetlere” karşın sadece yüzde bir oranında komisyon aldığını öne süren Zencani, “Ne rüşvet verdim, ne de dolandırıcılık yaptım. Neden benim küçük ve akılsız biri olduğum düşünülüyor? Dolandırıcı olsaydım kendi ülkemde yatırım yapar mıydım” diye sordu. İran’a uygulanan yaptırımlar nedeniyle devlete olan borcunu ödeyemediğini savunan ünlü işadamının Türkiye’deki 17 Aralık soruşturmasının ana aktörlerinden olan İran kökenli işadamı Rıza Sarraf’la ortak olduğu biliniyor. vrupa Birliği’nin (AB) sığınmacıları kapılarından uzak tutmak için pazarlıklara devam ettiği Ankara’yı kızdırmamak uğruna yayımlanmasını seçim sonrasına ertelediği İlerleme Raporu’nun özetini Alman Bild gazetesi ele geçirdi. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı 22 sayfalık İngilizce metinde, Reuters haber ajansının sızdırdığı taslakta yer alan “Türkiye’nin hukuk sisteminin 2014’ten beri geri gittiği” vurgusu korunuyor. Alman Bild gazetesi AB İlerleme Raporu’nun taslağını yayımladı ‘GERILEME’ RAPORU AB’den Türkiye için New York Times, Washington Post, New Yorker, USA Today, Die Welt, Süddeutsche Zeitung, El Pais, Repubblica, La Stampa gibi tanınmış Batılı yayın organlarından; Japonya’nın Mainichi Shimbun’ununa, Hindistan’ın India Today’ine, Pakistan’ın Dawn’ına, Bangledeş’in Daily Star’ına kadar yedi düveli kapsayan isim var imzacılar arasında. Durum o denli olağanüstü ve yaşadığımız baskılar konusunda bu denli büyük bir alarm var dünyada. “Olağanüstülük” birebir mektuptaki uslüba da yansıyor... Cumhurbaşkanını muhatap alan belge daha ilk satırlarında “gazetecilerin korunması ve bir mani olmadan çalışabilmeleri için”, lafı dolaştırmadan, doğrudan Erdoğan’ı “nüfuzunu kullanmaya davet ediyor”! Türk demokrasisi hakkında böylece her “şekli varsayım” ortadan kalkmış. Türkiye’de damardan “tek adam rejimi” olduğu önkabulüyle, fark yaratabilecek “tek şahısa” hitap ediliyor. Ve krallara yapıldığı gibi, ondan “nüfuzunu devreye sokması” isteniyor... Türkiye’nin geldiği konumu gözümüze sokan bu sözler, diplomatik, ölçülmüş, biçilmiş olmakla birlikte aynı zamanda Erdoğan’a açık “uyarı” niteliğinde. Dünyanın en büyük ve prestijli yayın organlarının “editoryal çizgisini” belirleyen imzacılar; Cumhurbaşkanı’nın “iç ve dış basın mensuplarına karşı” yaratılan “kaygı verici gözdağı ikliminin” frenlenememesi durumunda; uluslararası medyanın da kendisine yönelik eleştiri dozunu artırabileceğinin işaretini vermiş oluyorlar böylelikle. “Türkiye’de basın özgürlükleriyle ilgili kötüleşen koşullara ilişkin derin kaygılarımızı ifade etmek üzere yazıyoruz” satırlarıyla başlayan mektupta; “gazetecileri zorbalık ve fiziki saldırılara karşı savunmasız bırakan” bir “(baskı) kültürün(ün)” yaratıldığına dikkat çekiliyor. “Gazetecilerin bu şekilde hedef alındığını görmekten dehşete düşmüş durumdayız” deniyor. Hükümetin gazetecileri gereğince koruyamamasının; “Türkiye’nin uluslararası saygınlığına gölge düşürdüğü” belirtiliyor. “Yaşananların hükümete yönelik her muhalefet ve eleştiriyi susturmaya yönelik önceden planlanmış bir kampanyanın parçası olduğuna dair yaygın endişeyi paylaşıyoruz” sözleri ilave ediliyor. Özetle “her türlü muhalafet ve eleştiriyi susturmaya yönelik” totaliter bir çaba ve “planlı bir kampanya” içinde olunduğu iması yapılıyor. Türkiye’nin taraf olduğu “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” ile “Kişisel, Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne” göndermede bulunuluyor; bu sözleşmelerin Türkiye’nin iç hukukunu da bağladığı hatırlatılıyor. Burada çok ilginç olan Türkiye’nin “AB adaylığına” hiçbir şekilde atıf yapılmaması. “Tek adam”ın isteğiyle Brüksel’de ilerleme raporunun tedavülden kaldırıldığı bir konjonktürde; bu bilinçli “ihmal”, Türkiye’nin adaylığının artık “biçimsel bir referans” olmaktan bile çıktığını gösteriyor. Baskıda totaliterleşme A sansür ve işten çıkarmaların artığı, yetkililerin basın üzerindeki baskısını sürdürdüğü, bu durumun yalnızca gazetecileri değil sosyal medya kullanıcılarını dahi etkilediği vurgulanıyor. TRT politize oluyor Üst düzey siyasilerin kendilerini eleştiren haber yapan gazetecileri çok sert kınadığı, bunun ifade özgürlüğüne zarar verdiği ve medyada otosansürü tetiklediği belirtiliyor. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) giderek politize olduğu da ekleniyor. Haziranda MİT TIR’larının Suriye’ye silah taşıdığına dair belgeleri yayınladığı için Cumhuriyet’e ve Can Dündar’a açılan dava ile Cumhuriyet yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan’a Charlie Hebdo karikatürlerini yayımladıkları için açılan dava da raporda yer alıyor. Raporun tam metnini internet sayfasından yayımlayan Bild gazetesi “Türkiye’nin bu hale gelmesinde elbette Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sorumluluğu var” yorumunu yapıyor. Yargı bağımsızlığı Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin ‘altının oyulduğu’ belirtiliyor. Türkiye’de bağımsız bir yolsuzlukla mücadele kurumunun bulunmadığı, “yetkililerin yüksek profillli yolsuzluk davalarının soruşturma ve yargılama süreçlerine usulsüz etkide bulunduğu” kaydediliyor. En sert eleştiriler ise ifade ve basın özgürlüğü konularında yapılıyor. En az 3 gazetecinin fiziksel saldırıya uğradığı, 20’yi aşkın gazetecinin cezaevlerinde tutulduğu belirtiliyor. Tutuklamalar, kovuşturmalar, Birleşmiş Milletler’in (BM) yayımladığı personel raporuna göre geçen yıl içinde dört BM çalışanı elektronik posta üzerinden çocuk pornosu paylaştıkları gerekçesiyle, bir çalışan da 173 kilo esrar taşımak için BM aracını kullanmak suçundan kovuldu. Raporda, çalışanların isimleri veya hangi ülkede bulundukları açıklanmadı. Birleşmiş Milletler’de çocuk pornosu skandalı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle