19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 Yıllar DOLAR AVRO FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 2.9190 6.7 kuruş 3.2720 8.3 kuruş 10.83 0.18 puan 78.698 1440 puan 716.92 19.83 lira 107.25 3 lira EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Perşembe 8 Ekim 2015 ‘Yükselen Pazar’ krizi geliyor GSYH büyüme hızı(%) Dünya Ekonomisi 3.9 5.6 5.7 3.0 0.0 5.4 4.1 3.4 3.4 3.4 3.1 19962005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Gelişmiş Ülkeler 2.8 3.1 2.8 0.1 3.4 3.1 1.7 1.2 1.2 1.8 2.0 Yükselen Pazar(*) 5.2 8.2 8.6 5.8 3.1 7.5 6.2 5.1 5.0 4.6 4.0 DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ İÇ AÇICI DEĞİL IMF Yıllık Toplantısı başlarken dünya ve Türkiye ekonomisinin görünümü umut vermiyor. Yükselen pazar ve gelişen ülkelerde büyüme hızı düşecek. luslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları yarın Peru’nun başkenti Lima’da başlıyor. Dünya ekonomisinin yıllık toplantı öncesindeki görünümü hiç de iç açıcı değil. IMF ve Dünya Bankası zirvesi, 2008 krizinin süregelen etkilerinin giderek daha da karmaşık hale gelen sorunlara yol açtığı bir ortamda yapılacak. IMF, yıllık toplantı öncesinde yayımlanan Dünyanın Ekonomik Görünümü raporunda, temmuzda yüzde 3.3 olarak revize etmiş olduğu 2015 dünya büyüme hızı tahminini bir kez daha aşağı çekerek yüzde 3.1’e indirdi. IMF’ye göre ‘Gelişmiş’ ülkelerin 2014’te yüzde 1.8 olan büyüme hızı 2015’te yüzde 2.0’ye yükselecek, buna karşılık ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri ile u hafta pazartesi ve salı yazılarımda tartıştığım, dünya ticaretinde yavaşlama, sermaye hareketleri ve ucuz emek rezervi konularını tamamlayacağını düşündüğüm bazı gelişmelere değineceğim. “Küreselleşme” 1990’larda çok canlı bir tartışma konusuydu. Asya krizinden (1997) sonra giderek gündemden düşmeye başladı. Bu konu, mali kriz (2007) ile birlikte yeniden yoğunlaşarak gündeme geliyor: Bu kez cevap aranan şey, küreselleşmenin getirdikleri değil, küreselleşmenin geleceği ve sonrası. Genelde oluşmaya başlayan kanı da, küreselleşmenin artık en iyimser yaklaşımla durduğu, daha kaygı verici bir yaklaşımla gerilemeye başladığı yolunda. Küreselleşmeden sonra... B U TüRKİYE’nİn DuRuMu KRİTİK 20032008 döneminde yükselen pazar ülkelerine yönelen sermayeden de yararlanarak oldukça iyi bir dönem geçiren Türkiye ekonomisi ucuz dış kaynak girişinin yeniden hızlandığı 2009 sonrasında da saman alevi gibi kısa süren bir mutluluk yaşadı ama bunu sürdüremedi. Türkiye enerji ithalatçısı olduğu için petrol fiyatındaki düşüşten yararlandı ancak rekabet gücü yetersiz ve iç tasarruf oranı çok düşük olduğu için ve bu nedenle dış kaynak girişine aşırı bağımlı bulunduğu için, likidite bolluğunun sona ermesinden olumsuz etkilendi. Ayrıca Türkiye, Çin ya da bazı diğer yükselen pazar ülkeleri gibi çok yüksek bir döviz rezervine de sahip değil. Bu nedenle de olası bir yükselen pazar krizinden en olumsuz etkilenebilecek ülkeler arasında adı en sık anılan ülkelerden biri haline geldi. ‘Gelişen’ ülkelerin büyüme hızı beş yıldır süregelen düşüşünü sürdürerek yüzde 4.0’a inecek. Dünya Ticaret Örgütü de geçen hafta yaptığı açıklamada, dünya ticaret hacminin 2015’te ancak yüzde 2.8 büyüyebileceğini belirtti. Küreselleşmenin coştuğu kriz öncesi dönemde dünya ekonomisinin büyüme hızını ikiye katlayan dünya ticaretindeki büyümenin dört yıldır dünya ekonomisindeki büyümenin gerisinde kaldığı görülüyor. Geçen hafta ABD’den gelen istihdam verileri de düş kırıklığı yarattı ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) yılan hikâyesine dönen faizleri yükseltme kararının 2016’ya sarkma olasılığını artırdı. Çin’den ABD’den ye bazı Avrupa ülkelerinden gelen son veriler imalat sanayii üretiminde yaygın bir yavaşlamanın sinyalini veriyor. Petrol ve emtia fiyatlarındaki keskin düşüşün beslediği deflasyon korkusu Avrupa’dan Çin’e pek çok yerde hissediliyor. IMF Başkanı Christine Lagarde geçen hafta Washington’da yaptığı konuşmada, “dünyanın zorluklarla dolu karmaşık bir kavşakta bulunduğunu” belirterek 2015’te dünya ekonomisindeki büyümenin geçen yılın rakamının altında kalacak olmasının kaygı verici olduğunu vurguladı. Kriz sonrasında dünyanın umudu haline gelen Yükselen Pazar ülkelerinin ortalama büyüme hızının beş yıldır gerilemekte olduğuna da dikkat çeken Lagarde, küresel ekonomide süregelen yavaşlamanın 200 milyonun üzerinde insanın işsiz kalmasına yol açtığını ve çeşitli nedenlerle yurtlarını terk etmek zorunda kalan insan sayısının da ilk kez 60 milyona tırmandığını hatırlattı. Tüm bu gelişmeler, 2008’de başlayan küresel krizin etkilerinin sürmekte olduğunu ve dünya ekonomisinin “normalleşme” yolunda fazla ilerleyemediğini gösteriyor. Fed faiz artırma kararını sürekli ertelemek zorunda kalmasının başlıca nedeni de bu. Fed, dünya ekonomisinde normalleşme Kaynak: IMF (*)Yükselen Pazarlar ve Gelişen Ekonomiler Küresel sermaye kaçıyor 20032008 arasında piyasaların gözdesi haline gelen ve parlak bir dönem yaşayan Yükselen Pazar ülkeleri, krizi aşmak için yaratılan likidite bolluğundan ve ucuz krediden yararlanarak krizin hemen sonrasında da tatminkâr büyüme hızları yakaladı. Ancak kriz sonrasağlanmadan faizleri artırarak yeni sarsıntılara yol açmak istemiyor. Fed’in faiz artırmaya başlaması halinde özellikle Yükselen Pazar ülkelerinin giderek büyümekte olan sorunlarının daha da ağırlaşmasından kaygı duyuluyor. Dünya ekonomisinin beklenen performansı gösterememesi farklı yorumlara yol açarken İngiltere Merkez Bankası’nın baş ekonomisti Andrew Haldane ilginç bir değerlendirme yaptı. 2008’de başlayan küresel krizin üç bölüme ayrılabileceğini ileri süren Haldane, 18 Eylül’de yaptığı konuşmada şunları söylemiş: “Üçlemenin birinci bölümünde, 20082009 yıllarında AngloSakson krizi yaşandı. 20112012’de ikinci bölüme girildi ve Avro alanı krizi gündeme geldi. Şimdi ise 2015 ve sonrasındaki yılları etkileyeceği anlaşılan üçüncü bölüm başlamış görünüyor, bu bölümde de Yükselen Pazar ülkeleri krizi yaşanacak.” sında dünya ekonomisinde beklenen yaygın canlanma bir türlü gerçekleşmezken Fed’in tahvil alımı yoluyla parasal genişlemeye son vermesi ve küresel sermayenin Yükselen Pazar ülkelerinden çıkmaya başlaması, Yükselen Pazar ülkelerinin keyfini kaçırdı, paraHaldane, 20089 krizinden olumsuz etkilenen gelişmiş ülkelerden yükselen pazar ülkelerine büyük miktarda sermaye aktığını ve bunun yükselen pazar ülkelerinin borçlanma faizlerini 200300 baz puan aşağı çekerek bu ülkelerin kriz sonrasındaki büyümesine önemli bir katkı yaptığını hatırlatıyor. Haldane, son 18 ayda ise bu kez yükselen pazar ülkelerinden büyük miktarda sermaye çıkışı olduğunu, bunun sonucunda borçlanma faizlerinin yükseldiğini ve bu ülkelerin büyüme hızlarının düştüğünü vurguluyor. IMF’nin ve uluslararası bankaların araştırma kuruluşu olan IIF’nin (Uluslararası Finans Enstitüsü) geçen hafta yaptıkları önemli uyarılarda da, 2008 sonrasındaki ucuz borçlanma fırsatından yararlanarak aşırı borçlanan Yükselen Pazar reel sektör şirketlerinin şimdi Yükselen Pazar ülkelerinden sermaye çıkışının hızlanmasıyla sorun yaşayabiları hızla değer kaybetmeye ve büyüme hızları düşmeye başladı. Yükselen Pazar ülkelerinin büyüme hızı 2010’den beri sürekli olarak düşüyor. Bu ülkelerin 2015’teki büyüme hızının 20062007’deki rakamın yarısına bile erişemediği, grafikte de görülüyor. leceği vurgulanıyor. Dünya ekonomisinde beklenen büyümenin gerçekleşmemesi başta petrol olmak üzere hemen tüm temel malların fiyatlarında ciddi düşüşlerin meydana gelmesine de yol açtı. Özellikle enerji ve emtia ihracatçısı yükselen pazar ülkeleri bu sonuçtan olumsuz etkilendi, Rusya ve Brezilya gibi önemli ülkeler resesyona sürüklendi. Yükselen Pazar ülkesi sayılan ama aynı zamanda dünyanın en büyük iki ekonomisinden birine sahip bulunan Çin’in ekonomik büyüme modelini değiştirme çabasının da etkisiyle yavaşlamaya başlaması küresel deflasyon riskini daha da yükseltti. Çin ekonomisinin yavaşlamaya başlaması ve Çin’in bu dönüşüm sürecini nasıl yöneteceğinin bilinmemesi, Yükselen Pazar ülkelerinin geleceği konusunda duyulan kuşkuları artırdı. YARIn: Türkiye’nin hikâyesi nasıl bozuldu? IMF Başkanı’nın kaygısı Sermaye aktı Küreselleşme sürecinin bileşenlerine bakınca ilk anda üç etken dikkat çekiyor: Malların ve sermayenin dolaşımında yaygınlaşma ve hızlanma, bu yaygınlaşmayı hızlanmayı kolaylaştıran yeni teknolojiler. Son yıllarda, özellikle mali krizden sonra ticarette ve sermaye hareketlerinde bir duraklama, hatta gerileme, teknolojinin etkilerinin de destekten olumsuza dönme görülüyor. Siyasetin, jeopolitik gelişmelerinin etkileri küreselleşmeyi tehdit etmeye başlıyor. Pazartesi yazımda, dünya ticaretindeki büyüme hızının 2008’den bu yana gerilediğine işaret etmiştim. Küreselleşmenin ilerlediği 1980’lerden 90’ların sonuna kadar küresel ticaretin büyüme hızı, küresel ekonomik büyüme hızının iki katı düzeyinde, ortalama yüzde 6 civarında gerçekleşiyormuş. Mali krizden bu yana dünya ticaretinin büyüme hızı ortalama yüzde 3’e hatta bu yıl 2.8 ile küresel büyüme hızının altına indiği görülüyor. Küreselleşme döneminde merkezden çevreye doğru yayılan sermaye hareketleri 2008’e kadar sürekli artarken 2010’dan bu yana sürekli gerileyerek negatif (net çıkış) alanına geçmiş. Bu yıl gelişmekte olan ülkelerden toplam bir trilyon dolar sermaye çıkarak merkeze gitmiş. Kısacası ticarette, sermaye hareketlerinde bir gerileme söz konusu. Teknolojiye bakınca, bir küreselleşmeyi destekleyen bir etkenin, giderek bir tehdit unsuruna dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Küreselleşme açısından en büyük kolaylaştırıcı teknoloji internet ve kablosuz (sonra akıllı) telefonlar oldu. Son yıllarda, toplumsal muhalefetin sosyal medyayı kullanması, WikiLeaks, Snowden gibi stratejik bilgi sızdırma olayları, ülkelerin karşılıklı güvenlik sistemlerini “hack” etme, bilgi çalma çabaları, virüslerle tehdit etmeye başlamaları, suç örgütlerinin, uyuşturucu, silah, seks, insan ticaretinde, pornografi, pedofili malzemesi dolaşımında interneti kullanmaları kaygı yarattı. Devletlerin internet ve iletişim sistemleri üzerinde denetimlerini arttırma, hatta kendileri için korunaklı alanlar oluşturma çabaları küreselleşme sürecinin ortak zemininde bir daralmaya, parçalanmaya yol açmaya başladı. Sürecin bileşenlerine bakınca... Resesyona girdiler Volkswagen 9.5 milyon aracı geri çağıracak ünya çapında 11 milyon aracın egzoz gazı emisyon değerlerini özel bir programla manipüle eden Alman otomobil devi Volkswagen (VW), ocak ayından itibaren skandaldan etkilenen araçları geri çağıracak. Volkswagen Üst Yöneticisi (CEO) Matthias Müller, şirketin emisyon krizinden etkilenen araçlarının geri çağrılmasını ocak ayında başMatthias latmayı ve geMüller lecek yılın sonu itibarıyla gerekli düzeltmeleri bitirmeyi D ‘Ek harcamalar bütçeyi zorlamaz’ aliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen hafta pazar günü açıkladıkları seçim beyannamesi kapsamında verdikleri taahhütler nedeniyle ortaya çıkacak maliyeti karşılamak için bazı tedbirler alacaklarını ve GSYH’nin yüzde 1’i kadar oluşacak ek harcama nedeniyle 2016 bütçesinde aynı oranda bir açık meydana gelmeyeceğini söyledi. BloombergHT’de soruları yanıtlayan Şimşek, partisinin verdiği taahhütlerin net maliyetinin 19.3 milyar lira olduğunu belirterek, “Taahhütlerimizi gerçekleştirmek için gerekirse tedbir alacağız, bunlar makro dengeleri tehdit etmiyor” dedi. l Ekonomi Servisi planladıklarını söyledi. Frankfurter Allgemeine Zeitung’a (FAZ) konuşan Müller, Federal Motorlu Taşıtlar Dairesi’ne çözüm önerilerini bu hafta içerisinde sunacaklarını belirterek, “Önerinin kabul edilmesi durumunda hemen yedek parça siparişlerini vereceğiz” dedi. Diğer yandan Müller, FAZ’a skandaldan etkilenen araçların bugüne kadar sanıldığından daha az olduğunu açıkladı. Gazetenin aktardığı bilgilere göre, skandaldan etkilenen araç sayısı 11 milyon değil, 9.5 milyon. VW CEO’su Müller’in ifadelerine göre, skandaldan etkilenen kimi araçlar, sadece programın güncellenmesiyle düzeltilebilecek durumda. Ancak, bazı araçlara ciddi müdahale gerekiyor. Bu araçlar için “Gerekirse parça değiştiririz” diyen Müller, müşterilerin bundan etkilenmeyeceğini söyledi. l Ekonomi Servisi M İş Bankası’ndan 91 Altın Gence ödül ürkiye İş Bankası’nın “Altın Gençler” uygulamasında bu sene Lisans Yerleştirme Sınavı’nda (LYS) üstün başarı gösteren 91 öğrenci ödüle layık görüldü. “Altın Gençler”e ödülleri, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin de katıldığı bir törenle verildi. Törene, öğrencilerin yanı sıra aileleri ve öğretmenleri de katıldı. Credit Suisse’in araştırma bölümü geçen ayın sonunda, “Küreselleşme tükeniyor mu?” sorusuna eğilen bir araştırma yayımladı. Araştırma, iki olasılık üzerinde duruyor: (1) Küreselleşme, yerini çok kutuplu dünyaya bırakacak; (2) Küreselleşme 1900’lerin başında olduğu gibi çökecek. CS araştırmacıları, birinci olasılığın daha yüksek olduğunu düşünüyorlar. Ancak 1980’lerden bu yana küreselleşen mekânın yeniden farklı kutuplara bölünme olasılığı, aynı zamanda, bir türlü aşılamayan bir kriz ortamında, hegemonya alanlarına bölünme anlamına geldiğinden ister istemez akla, “ama bu ikinci olasılığa açılmıyor mu?” sorusunu getiriyor. Kısacası iyimser senaryo bile teorik olarak kötümser bir senaryoya açılıyor. CS araştırması, 1. senaryonun çoktan hayata geçmeye başladığını düşünüyor. İkinciye geçme olasılığına ilişkin ise şu riskleri sıralıyor: Serbest ticaret karşı korumacılıkta artış; piyasalarda parçalanma ve sermaye maliyetinde artış; döviz savaşları; düşük hızlı içe dönük büyüme; borç yükünden, jeopolitikten gelen şoklar; ülkelerin kendi çokuluslu şirketlerine ayrıcalık sunması; savaşlar; liberal demokrasiden uzaklaşma; sığınmacı sorununun baskıları; artan yoksulluk, küreselleşme karşıtı toplumsal hareketlerin güçlenmesi... Ben bunlara bakarak, birinci senaryonun giderek ikinciye dönüşeceğini düşünmeden edemiyorum. Küreselleşmeden çok kutuplu dünyaya... T Adnan Bali, törende yaptığı konuşmada, “Teknik olarak bir alanda virtüöz olabilirsiniz, ama tarihsiz, şiirsiz, romansız, kültürsüz teknik bilgiye estetik ekleyemezsiniz. Etik, ahlaki değerler de çok önemli. Sizin gibi çalışkan, ufku açık, okuduğunu sorgulayan ve vizyoner gençliğe bu ülkenin ihtiyacı var” dedi. l Ekonomi Servisi Dolar 1 ayın en düşük seviyesinde ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımında bu yılı pas geçebileceği beklentisiyle hızlanan yabancı girişine paralel gelişen ülke para birimleri ile birlikte TL değer kazanırken, dolar/TL 2.92’nin altına gerileyerek 1 Eylül’den bu yana en düşük seviyeyi gördü. S&P: Türkiye 2016’da yüzde 2.8 büyür Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3’ten yüzde 3.1’e yükseltirken, gelecek yıl için yüzde 3.2’den yüzde 2.8’e indirdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle