29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 8 Ekim 2015 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Sıfırlamayı öğreniyor ‘Kaçtı’ iddiaları üzerine açıklama yapan Bilal Erdoğan, İtalya’ya doktorasını tamamlamak için gittiğini, ‘gelir dağılımı’ tezi yazdığını söyledi akkında “İtalya’ya kaçtı” iddiaları bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Anadolu Ajansı’na açıklama yaptı. 2012’den beri ara verdiği doktorasını tamamlamak için 1.52 yıllığına İtalya’da bulunacağını belirten Bilal Erdoğan’ın açıklamasında, “Bir buçuk, iki yıl içinde tezimi tamamlayacak ve Türkiye’ye döneceğim. Ben sadece doktora için İtalya’dayım, fırsat buldukça ülkeme geliyorum ve geleceğim, doktora bitince ülkeme dönecek, inşallah son nefesime kadar da ülkemde yaşayacağım. Sadece korkaklar kaçar” ifadeleri dikkat çekti. Bilal Erdoğan tez konusu olarak “1950 sonrası Türkiyeİtalya ekonomilerini ve iki ülkenin gelir dağılımları araştırmasını” seçmiş. Bilal Erdoğan, Washington’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nde baş haber 13 H ladığı doktoraya 2009’dan itibaren İtalya’da devam ettiğini ancak sağlık sorunları nedeniyle 2012 yılında eğitimine ara verdiğini dile getirdi. Doktorasını tamamlamak üzere geçici bir süreyle İtalya’da bulunduğunu vurgulayan Bilal Erdoğan, “İtalya’ya kaçtığı” yönündeki değerlendirmelerin ahlaka, vicdana sığmayan algı operasyonları olduğunu savundu. Dünyanın üç ayrı ülkesi ABD, İtalya ve Çin’de bulunan Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası İlişkiler Bölümü SAIS’te doktora yapan Bilal Erdoğan, şunları söyledi: “Johns Hopkins, Washington merkezli ancak Çin ve İtalya’da faaliyet gösteren bir üniversite. Alanında dünyanın en önemli üniversitelerinden biri. Doktorama Washington’da başlamış, 2009’dan Danışmanının yanında itibaren de Türkiye’ye yakınlığı nedeniyle İtalya’da devam etmiştim. Ancak sağlık sorunları nedeniyle 2012’de doktorama ara verdim. Bu yılın güz döneminde de eğitimimi tamamlamak üzere yeniden İtalya’ya geldim. 1950 sonrası Türkiyeİtalya ekonomilerini ve iki ülkenin gelir dağılımlarını araştırıyorum. Bolonya’da bulunan tez danışmanımın yanında çalışmalarımı sürdürüyorum. Bir buçuk, iki yıl içinde tezimi tamamlayacak ve Türkiye’ye döneceğim.” Erdoğan, İtalya’ya 30 Ağustos’ta geldiğini ve çalışmalara başladığını anlatarak, “10 gün önce de Kurban Bayramı için Türkiye’deydim. İnşallah bu süre içinde de fırsat buldukça ülkemi ziyaret edeceğim” ifadesini kullandı. Erdoğan, avukatının, kişilik haklarına saldıranlara karşı hukuk mücadelesini başlatacağını da duyurdu. l Haber Merkezi Savaş ve kopuşa karşı panzehir elahattin Demirtaş, iki ay önce, daha çatışmalar yeni başlamışken, İzmir’deki konuşmasında, “PKK’nin amasız, ancaksız, silahlı, bombalı şiddet eylemlerini, şehirlerde ve dağlarda durdurması lazım. Bizim açımızdan bunun alternatifi yoktur” demişti. KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, bu çağrıyı değerli bulduklarını, ne Türkiye’nin ne de KCK’nin bu sorunu silahla çözmesinin mümkün olmadığına inandıklarını söyleyerek çağrıyı yanıtlamıştı. Türkiye’nin çözüm yolunda önce her şeyi erteleyip, sonra inkâr etmesinden sonra, artık silahların tek taraflı susmasının mümkün olmadığını ilave etmişti. İki ay sonra, PKK cephesi başka bir stratejinin diliyle konuşuyor. Devrimci halk savaşı stratejisi yürütüldüğü her vesileyle dile getiriliyor. Devlet de buna savaş mantığı içinde yanıt veriyor. Silvan, Cizre, Nusaybin savaş sonrası kent görünümündeler. Bu kentlerde halk günlerce ve aralıksız sokağa çıkma yasağına mahkum ediliyor. Siviller ölüyor. Devlet görevlileri bu maktullerin hepsini çatışmada ölen PKK’li olarak göstermeye çalışsa da gerçeğin üstünü örtemiyorlar. Bir cesedi polis aracının arkasına bağlayarak sürüklemekle sınırlı kalmayan, hem iç hukukta hem de uluslararası ceza hukukunda insanlığa karşı suç kapsamına giren suçlar işleniyor. Bu durumun birincil sorumlusunun iktidar partisi ve onun fiili ve hukuki yöneticileri olduğunu birçok kez belirttik. Ama savaşın yeniden başlaması için, savaşmaya hazır ve niyetli bir karşı taraf olması lazım. O da var. İktidarın kurmayları savaşa yeniden başlama kararı alınca, savaşın tüm şidddetiyle başlayacağını biliyorlar. PKK’nin de hem çözüm süreci ateşkesi sırasında, hem de Suriye’de YPG’nin elde ettiği konuma dayalı olarak, iki yılı aşkın bir zamandan beri alternatif bir stratejinin altyapısını hazırlamış olduğu ortaya çıkıyor. PKK’nin alan kontrolünü sağlayıp, seçtiği yerleşim yerlerinde devlet görevlilerini binalarından çıkamaz duruma getirecek milis teşkilatlanması hazırlığı yaptığı anlaşılıyor. Çözüm süreci denen, kuş mu deve mi belli olmayan, tarafların birbirlerine duydukları güvensizliğin hâkim olduğu sürecin belki de en somut sonucu bu. Murat Karayılan 28 Eylül tarihli Özgür Gündem’de bunu açıkça söyledi. “Esasında, dedi, 2012’nin başından bu yana Kürdistan’ın birçok bölgesi gerillanın denetim alanı durumundadır.” Ardından “Türk devleti giremez” dediği bölgeleri ve yolları tek tek saydı. Cemil Bayık da üç gün önce yayımlanan söyleşisinde ulus devlet savunucuları ve AKP’nin ortak savaşı olduğunu belirttiği bu savaşın kararının Ekim 2014’te MGK’de alındığını iddia etti. Savaşın hızla Türkiye’nin batısına taşınması tehdidini savurdu. PKK cephesinden gelen sesler ve yürütülen eylemler bir kopuş stratejisinin baskın hale geldiğini gösteriyor. Fırat Haber Ajansı’nda dün yayımlanan Doğan Çetin imzalı değerlendirmede, artık “birçok gerilla bölgesi arasındaki ara bölgelerin birbirine bağlandığı, dağla şehir arasındaki sınırın ortadan kalktığı” iddia ediliyor. “Kırsala dayalı şehir savaşı” olarak nitelenen bu savaşta, “devletin kendi eliyle modern bir Kürt isyanı temelinde kopuşun zeminini oluşturduğu” belirtiliyor. PKK’nin bu stratejisi, Türkiye devletinin de şiddet yoluyla yanıt verme zeminini oluşturuyor. Bu durum, başta sivil halka yönelik olmak üzere, yasal olmayan şiddet kullanımını elbette meşru kılmıyor ama devletin egemenlik alanı içinde silahlı bir ayaklanmaya karşı mücadele ettiği iddiasına dayanan bir savunma zemini yaratıyor. İki tarafın da farklı nedenlerle savaşmaya niyeti var. Barışı savunanlar için ise tutunulacak dal, HDP’nin, Demirtaş’ın altını çizdiği “alternatifi olmayan” siyasal tavrı koruyarak, 1 Kasım seçimlerinden güçlenerek çıkmasıdır. Sadece inat olsun diye değil, Türkiye’de savaş beylerinin borazanlarına ot tıkamak için, barış içinde müzakerenin zemininin kaybolmaması için HDP Meclis’te yerini almalıdır. S Hocası: Gelmesine gerek yoktu umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi skandallarla gündeme gelen oğlu Bilal Erdoğan, Cumhuriyet’in İtalya’ya yerleştiği yönündeki haberinin ardından “Ben sadece dokİlHAN tora için İtalya’dayım, fırsat bulTANIR dukça ülkeme geliyorum ve geleceğim, doktora bitince ülkeme dönecek, inşallah son nefesime kadar da ülkemde yaşayacağım. Sadece korkaklar kaçar’’ açıklamasını yapmıştı. Ancak Erdoğan’ın doktora hocası Profesör Erik Jones, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada doktora programı öğrencilerinin İtalya’da bulunması şartı olmadığını söyledi. Böylece Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya yerleşme kararının tamamen keyfi olduğu da ortaya çıkmış oldu. Cumhuriyet, SAIS’in Avrupa Çalışmaları Bölümü Direktörü Erik Jones ile iletişime geçti. Daha önce Cumhuriyet muhabirlerine Bilal Erdoğan’ın hocası olduğunu doğrulayan Jones, doktora C programının detaylarını bir eposta ile iletti. Profesör Jones epostada SAIS’in her yıl 8 doktora öğrencisi kabul ettiğini belirttikten sonra bu kişilerin ilk yıl ABD’nin başkenti Washington’da derslere katılmasının mecburi olduğunu söyledi. Öğrencilerin yeterlilik sınavını geçtikten sonra programı tamamlamak için 9 yılı olduğunu belirten Jones “Bu süreçte öğrencilerin ders alma şartı bulunmuyor. Bu nedenle herhangi bir kampüse devam etmeleri şartı koşulmuyor” dedi. Jones mesajına şu sözlerle devam etti: “Benim kendi doktora öğrencilerim Avrupa ve Kuzey Amerika’nın dört bir köşesinde yaşıyor. Aslında Çin’de ya da dünyanın başka bir yerinde olmaları da fark etmez. Ben öğrencilerimle eposta, Skype ya da seyahat programlarımız uyuştuğunda yüz yüze görüşüyorum” dedi. Ders alma şartı yok Bebek arabası 3 bin 600 TL Tamamen keyfiymiş Bilal Erdoğan’ın İtalya’da çekilen ve sosyal medyaya düşen fotoğrafındaki bebek arabasının The Gap Stokke Xplory marka olduğu ortaya çıktı. Bu bebek arabaları, 1.200 dolara (3 bin 600 TL) satılıyor. CUMHURBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERLİĞİ MARKA TESCİLİ İÇİN BAŞVURU YAPTI Müjde! Saray A.Ş. kuruluyor OZAN ÇEPNİ Türkiye’nin ‘şirket’ gibi yönetilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan’ın hayali gerçek oluyor. ‘Beştepe’ markası kabul edilirse parfümeriden içkiye, prezervatiften televizyona her sektöre girilecek umhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilke imza atarak, Saray’ın bulunduğu arazi ve yapılacak işlemler için patent başvurusu yaptı. Türk Patent Enstütüsü’ne (TPE) “BEŞTEPE” markası için yapılan başvuru kurum tarafından 12 Ekim’de ilan edilecek. TPE’nin ilanına 3 ay içinde itiraz gelmezse Saray, “BEŞTEPE” markasıyla “halka hizmet” verebilecek. TPE’nin 12 Ekim’de ilan edeceği başvuruyu açıklayan Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, böyle bir başvurunun cumhuriyet tarihinde “ilk” olduğunu belirterek, “Hukuksal olarak marka tescili yaptıramazlar, bunlar cumhurbaşkanlığının görevleri arasında değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti de bir şirket değil, bir ticari işletme değil” dedi. C 4 farklı sınıfta tescil Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin TPE’ye yaptığı başvuruda, 4 farklı sınıfta markanın tescillenmesi talep edildi. Cumhurbaşkanlığı tescil başvurusunu, 35, 38, 41, 45’inci sı nıflar kapsamında yaptı. TPE’nin tescil başvurusunu onaylaması ve söz konusu alanlarda başka firmalardan itiraz olmaması halinde Cumhurbaşkanlığı, yaşamın hemen her alanına dönük “Beştepe” markasıyla binden fazla çeşitli mal ve hizmet üretip, piyasaya sunabilecek. TPE mevzuatına göre 35. sınıf kapsamında 600’den mal ve hizmet alanı giriyor. Söz konusu sınıfta üretilebilecek bazı mal ve hizmetler ise şöyle: “Reklamcılık ve pazarlama hizmetleri, açık arttırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri, parfümeri ve kozmetik ürünleri, cinsel amaçlı alet ve malzemeler, alkollü içecekler, tütün ve çiğneme ürünleri, ağır silahlar, havanlar, roketler, kuyumculuk eşyaları, rakı, viski, şarap, çocuk bezleri, cep telefonları, bilgisayarlar...” Marka patent başvurusu için yapılan başvurunun bir başka alanı ise 38. sınıf olan Radyo ve Televizyon yayın hizmetleri. Böylelikle Saray artık kendi televizyonunu kurabilecek, haberleşme hizmetleri verebilecek ve kendi haber ajansını kurabilecek. Cumhurbaşkanlığı, geçtiğimiz aylarda, “Saray TV” kuruluyor haberlerini Anadolu Ajansı aracılığıyla yalanlamış ve “tamamıyla hayal mahsulü” olarak nitelendirdirmişti. Beştepe markası için yapılan başvurunun bir diğer konusu ise 41. sınıfta bulunan eğitim ve öğretim hizmetleri. TPE’nin başvuruyu onaylaması halinde Saray, kendi eğitim kurumlarını kura ‘Saray TV’ kuruluyor bilecek, kongre ve konferans hizmetleri, basılı yayın hizmetleri, haber muhabirliği hizmetleri ile film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri verebilecek. Halk, Saray’da evlenecek Marka patent başvrususu ise 45. sınıf kapsamında yapıldı. Bu sınıfta ise “evlendirme, cenaze, hukuk, güvenlik, giysi kiralama, iş güvenliği” danışmanlık hizmetleri bulunuyor. 3 aylık itiraz süresi sonunda Beştepe markası tescil edilirse, söz konusu sınıftaki hizmetler “BEŞTEPE” markasıyla Cumhurbaşkanlığı tarafından verilebilecek. Tescil talep sınıfının en ilginç kapsamı ise Saray’ın artık, iş güvenliği konusunda danışmanlık hizmetleri verebilecek olması. Erdoğan’ın “Bu işin fıtratında var” dediği iş cinayetlerinde, AKP iktidarları döneminde 13 binden fazla işçinin yaşamını yitirmiş olması ise bu konuda nasıl bir hizmet verilebileceğini gösteriyor. Beştepe koleji de var aray’ın marka tescili için yaptığı başvuruyu değerlendiren TMMOB’ye bağlı Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan, Cumhurbaşkanlığı’nın bir meşruiyet sıkıntısı yaşadığını belirterek, “Cumhurbaşkanlığı’nın meşruiyetini Anayasa’dan değil de, ‘Beştepe’ diye ürettiği sadece ticari firmalara ve teşebbüslere verilen bir marka yaklaşımıyla alıyor olmasını da Türkiye Cumhuriyeti açısından oldukça üzüntü verici” dedi. Hukuksal olarak zaten böyle bir tescilin yapılamayacağını vurgu PE, Saray’ın ba ‘Erdoğan meşruiyet sıkıntısı çekiyor’ Tce şvur leme sonuçların usunun ön inı 12 Ekim’de etmes Beştepe’nin rak ipleri S layan Candan şöyle konuştu: “Atatürk Orman Çiftliği üzerine bir ‘Kaçak Saray’ inşa eden Cumhurbaşkanlığı’nın kamuoyu nezdinde bir meşruiyet sıkıntısı yaşadığının göstergesi bu tescil başvurusu. Hukuksal olarak zaten bir marka tescili yaptıramazlar, bunlar görevleri arasında değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti de bir şirket değil, bir ticari işletme değil, bir teşebbüs değil. Dolayısıyla bunu bir kere kamuoyuna bilgilendirmek isteriz. Biz Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını korumaya çalışıyoruz.” inin ardınd ilan si başlayacak. an 3 aylık itiraz süreB la birlikte gözleru sürenin başlamasıymarka tescil ba , Cumhurbaşkanlığı’nın şv ha önce “BEŞTE urusunun ardından daPE” ismi için ta lunan ve isim ha lepte buşirkete döndü. klarını alan diğer 11 11 da bulunmazsa şirket TPE’ye itirazB rı Saray’a verile eştepe’nin isim haklace ler arasında, K k. Saray’a rakip şirketav ti, ESS Eğitim H aklıdere Anonim ŞirkeGıda Maddeleri izmetleri LTD, Marmara Sanayi LTD gibi LTD, Beştepe BoruProfil şirketler bulunu yor. Erdoğan Tokyo’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, resmi ziyarette bulunmak üzere dün Tokyo’ya geldi. Erdoğan’ı, Japonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasuhide Nakayama ile diğer yetkililer karşıladı. Erdoğan, Tokyo’da kalacağı otele geçerken böyle karşılandı. l Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle