29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Ekim 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Muhalefetin 7 Haziran öncesi açıkladığı vaatleri ‘hayalperest, mirasyedi’ diye niteleyen AKP, kendi seçim beyannamesine benzer vaatleri koydu aşbakan Ahmet Davutoğemekli aylıklarındaki kesinti talu tarafından açıklanan Gençlere bol keseden vaat mamen kaldırılacak. AKP’nin seçim bildirgesi, Çiftçilere KDV vaadi: Yem ve mezunu gençlerin genel sağlık siendi işini kurmak isteyen gençekonomik vaatler dışında 7 Hazigübrede KDV kaldırılacak. Genç gortası giderleri iki yıl süreyle devlere proje karşılığı 50 bin liraya K ran bildirgesinin heçiftçilere proje karşılığı 30 bin lira let tarafından karşılanacak. Bunun kadar karşılıksız nakit desteği sağ ‘Hayalperest’ AKP B Seçim sonucu ne olursa olsun eçim öncesi, Türkiye’de siyasetin merkezi, yani nirengi noktasının iyice yok olması gerçeği iyice belirginleşiyor. En başta Cumhurbaşkanı, siyasetin nirengi noktası olması gereken asgari uzlaşma zeminini hiçe saymaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı, AK Partisi’nin lideri olarak davranıyor, bunu gizlemiyor, dahası bu durumun demokratik sistem olarak ne kadar sorunlu bir durum olduğunu asla kabul etmiyor. AK Partisi, merkez sağ siyasetten savrulduğu uçlarda kalmakta ısrar ediyor, kendisini milletin gerçek temsilcisi, diğerlerini hain, düşman, fesat odağı olarak görmeye ve takdim etmeye devam ettiği sürece bu durum devam edecek demektir. Dahası, Kürt çözüm sürecini sonlandırmak suretiyle, Türkiye’de Kürt meselesini kanırtan milliyetçi siyaset hattına çekilmesi, siyasetin en önemli açmazlarından birini derinleştiriyor. Bu koşullar altında, yani demokratik siyasetin en önemli koşulu olan asgari mutabakat ortadan kalktığı ölçüde, ana muhalefet partisi CHP’nin merkez siyaseti zemininde kalma çabası boşa düşüyor, hatta etkisizlikle itham ediliyor. lanacak. İşini geliştirmek isteyen gençlere 100 bin liraya kadar faizsiz kredi verilecek. Gençler, kuracakları yeni işlerinde üç yıl boyunca gelir vergisinden muaf tutulacak. İş kuran gençlerin yanında, ilk kez iş bulan gençlerin maaşını ilk bir yıl devlet ödeyecek. Lise veya üniversite için gelir testi yapılması veya prim yatırılması gerekmeyecek. Ücretsiz internet: Gençlere ücretsiz internet erişimi getirilecek. Ancak beyannamede bunun nasıl sağlanacağına ilişkin bir bilgiye yer verilmedi. Öğrenim gören gençler pasaport harcı ödemeyecek. haber 5 men hemen aynısı. Sadece üzerinde bazı değişiklikler ve düzeltmeler yapılan bildirgenin bir yerinEMİNE de “AK Parti olarak, KAPLAN 7 Haziran’dan sonra da ülkede birlik ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlayan ve dönemsel bir mesele olarak bakmadığımız çözüm sürecini kararlıkla sürdüreceğiz” ifadesindeki tarihin 1 Kasım olarak değiştirilmemesi dikkat çekti. Bildirgede, şu vaat ve projelere yer verildi: Cemevlerine hukuki statü: Geleneksel irfan merkezleri ile cemevlerine hukuki statü tanınacak. Aynı şekilde irfan merkezleri ve cemevlerinin ihtiyaçların karşılanması için gerekli değişiklikler yapılacak. 7 Haziran bildirgesinde cemevleri ve Alevilere ilişkin sadece bir paragraf yer verilmiş, statüden söz edilmemişti. Çözüme ‘beton’ rötuşu: Çözüm süreci perspektifinin korunacağına vurgu yapılırken “Kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadelemize; hukuk ve kardeşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar da çözüm süreci anlayışımızı korumaya devam edeceğiz” denildi. Terörle mücadele konusunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’deki konuşmasına benzer ifadeler kullanılarak “Kamu düzeni ihdas edilene, bütün silahlar gömülene, üzerine beton dökülene kadar bu mücadelemiz sürecek” ifadesi yer aldı. ‘Hükümet garantili’ başkanlık: Başkanlık sistemine ilişkin bölü me “Seçimlerden sadece temsilin değil hükümetinde çıkmasını garanti eden, istikrarsızlığa geçit vermeyen, vesayet odaklarının önünü tamamen kapatan çağdaş ve etkin bir hükümet sisteminin ülkemizde hayata geçmesini arzu ediyoruz. Yeni sistemde meşru siyasi otoriteye hesap vermeyen paralel yapılara kesinlikle izin vermeyeceğiz” ifadeleri eklendi. Emeklilere ayda 100 TL artış: Tüm işçi ve BağKur emeklilerine yıllık ek 1200 TL verilecek. TOKİ eliyle emekliler, aylık 240 taksit ve 250 TL karşılığında konut sahibi yapılacak. Bağkurlu esnafın karşılıksız destek verilecek. Çiftçilere seraların modernizasyonu için faizsiz kredi verilecek. Asgari ücret 1300 TL: Önümüzdeki yıl için asgari ücretin 1300 TL’ye yükseltilmesi yönünde Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na teklifte bulunulacak. Yapılan işin tehlike sınıfına göre asgari ücrette farklılaştırmaya gidilecek. Polislere ödül: 2 bin 200 olan ek göstergeler 3 bine çıkarılacak. ‘Özerklik’ gitti: Beyannamenin “Yönetişim” bölümünde, 7 Haziran bildirgesindeki Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na atıf yerini korudu. Ancak Şart’ın adı “Avrupa Yerel Yönetimler Şartı” olarak değiştirildi. Eski metinde, “merkezi idareden mahalli idarelere yetki ve görev aktarımının yasal zemine kavuşturulması” vaat edilirken, yeni beyannamede “merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki ilişkinin yeniden düzenleneceği” belirtildi. l ANKARA S zemininde “devlet terörü” estirilmesi, bölgede yaşayan Kürtlerin topyekun üzerine çullanılmasını meşrulaştıramaz; ancak çatışma sürecini başlatanların bu sonucu da dikkate alması beklenirdi, öyle olmadı. HDP’nin veya demokratik zeminde mücadele veren Kürt siyasi çevresinin genel olarak, net bir şekilde PKK karşısında tavır almasını beklemek, ne gerçekçi, ne de hakkaniyetlidir. Acı gerçek şudur; bugün Kürt meselesinden bahsediyorsak, bu PKK’nin silahlı mücadelesinin sonucunda oldu, böyle olması, öncelikle Türkiye’de demokratik siyasetin ayıbıdır. Demokrasiye inanan kimse silahlı mücadeleyi tasvip edemez, ama çaresiz kalmayan kimsede oluk oluk dağlara çıkıp eline silah almaz. Bu gerçek, nihayetinde iktidar partisi mensuplarından bazıları tarafından dahi teslim edilmiştir. HDP’ye oy veren seçmenin çoğu, bu gerçeğe istinaden PKK’ye sempati duymaktadır. HDP’den bu gerçek yokmuş gibi davranmasını beklemek, kendini iptal etmesini talep etmek demektir. Yine, işte tam da bu nedenle HDP’yi en çok boşa düşüren, Kürt siyasetinin silahlı mücadeleye geri dönüş kararıdır. HDP boşa düşüyor SALONDAN NOTLAR: Yasak şarkıya kelime oyunu l 1 Kasım seçimleri için belirlenen “İlk günkü aşkla haydi Bismillah” sözlerini içeren ancak daha sonra yasaklanan seçim şarkısının salonda çalınması dikkat çekti. Ancak Davutoğlu’nun arkasına kurulan ekranda, “Haydi Bismillah” ifadelerinin yerine “Yeniden Bismillah” ifadeleri tercih edildi. l Programda AKP’nin yine Uğur Işılak’a ait “Tek Sevdamız Türkiye” şarkısı da tanıtıldı. Şarkı “Bu yol kardeşlik yolu, rengimiz Anadolu. Vatan bizim can bizim; İzmir bizim, Van bizim. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ıyla tek sevdamız Türkiye” ifadeleri ile dikkat çekti. Başbakan Davutoğlu, salonu dolduran partilileri eşi Sare Davutoğlu’yla birlikte selamladı. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ ‘Siz bizi bilirsiniz’ B Davutoğlu, “Türkiye’de AK Parti’siz siyaset olmaz” dedi le baskısı hissettik. HDP’nin çekilen bakanlarında dağ baskısı. Bize dağ baskısına direnemeyerek değil, ülke için fedakârlık yapacak insanlar lazım. Türkeş gibi bir babayiğit de çıkmadı. Bombalarla engel oldular: Milletimiz çözüm sürecini benimsedi. Hain odaklar bu kardeşliğin yaygınlaşmasını istemediler. Siyasetin çözüm arayışına bombalamalarla engel olmaya çalıştılar. Çözüm süreci ile tesis etmeye çalıştığımız barış iklimidir aslolan. Bu değerlerimizden vazgeçmemeliyiz. Aynı kıbleye yönelenlerin kıblesini kimse değiştiremez. Yalan yok: Bu beyannamede hayal tacirliği, yalan yok. AK Parti yapmayacağını vaat etmeyen tek partidir. l ANKARA l Davutoğlu 12.00’de başlaması gereken programa 1 saat geç başladı. Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın toplantısının bitmesini beklediği görüldü. l Davutoğlu, beyanname toplantısındaki konuşmasında ilk kez prompter ekranı kullandı. Erdoğan rötarı aşbakan Ahmet Daden çalışacağız. Sandık müvutoğlu, partisinin şahitlerine kadar AK Parti seçim bildirgesini ATO dimdik ayakta. Congresium salonunda Notere ihtiyacımız yok: sundu. Davutoğlu özetle Cumhuriyetin 100. yılı heşunları söyledi: deflerine ulaşacağız. Afaki SİNAN TARTANOĞLU Halk biziz, biz halhayaller sunmuyoruz. Milkız: AK Parti siyasi ve letimiz bizi biliyor biz miltoplumsal olayları doğru okuyaletimizi biliyoruz. Bizim sözümüz rak reform hareketi olarak doğsözdür, sözümüz senettir. Ayrımuştur. Halk biziz, biz halkız. Ak ca notere ihtiyacı olmayan bir seParti hareketi toplumun bağrınnettir. Gayretlerimize rağmen mudan çıkmıştır. Aşkla, sevdayla, ye hataplarımız uzlaşma yerine kenni bir heyecanla tazelendik ve ye di tutumlarında inat ettiler. Dar ni bir yola çıkmaya karar verdik. alanda kısa paslaşmalar yaptılar. Partimizin her kademesinde 7 Ha Türkiye’de AK Parti’siz siyaset olziran sonuçlarını tartıştık. AK maz, AK Parti olmadan siyasete Parti tüm unsurları ile 1 Kasım’a şekil ve düzen verilemez. yola çıkmaya hazırdır. İstiklal Dağ baskısı: Anayasal zoharbimiz gibi startı Samsun’dan runluluk hükümeti kurulurken vereceğiz. Hafta sonu tatil demeCHP’lilerin mektuplarında mahal Diğer taraftan, Kürt siyasetinin çatışmacı zemine geri dönme kararı, HDP’yi fazlasıyla boşa düşürüyor. Bu konu fazlasıyla tartışma konusu oluyor, ancak tartışmayı genel geçer yorumların ötesine taşımakta sonsuz fayda var. Sıklıkla, tatsız gerçeklerden bahsetmek durumunda kalıyorum, ama bundan kaçınmak niyetinde değilim. Birincisi, HDP’yi demokratik siyaset zemininden kovma çabasının, geçen seçim öncesinde iktidar partisi tarafından başlatıldığını hatırlamakta fayda var. Çatışmalı süreç başlamadan çok önce HDP, iktidar partisi tarafından gayri meşru ilan edilmişti. Seçim sonrası, MHP bu istikamette öne çıktı. Oysa milliyetçi parti olması, demokratik siyaseti yok saymasını meşru kılmaz olmalıydı. Son olarak, MHP seçim bildirgesinde, “terör timleri, kent timleri” gibi iç savaş tabirleri kullanarak, toplumsal barış ve demokrasiden ne denli uzağa düştüğünü gösterdi. Böylesi tam bir felaket! En son olarak, HDP’yi en çok boşa çıkaran, gerekçesi ne olursa olsun Kürt siyasetinin çatışmalı sürece geri dönmesi ve fiilen özerklik inşasına girişmesi oldu. Çatışma siyasetine geri dönüş Siyaseten kekeme Dikkate almadılar Geldiğimiz noktada, HDP siyaseten “kekeme” hale gelmek durumunda kaldı. Bu kekemelik, HDP’nin seçim bildirgesinde doruk noktasına ulaşmış. Bildirgenin Selahattin Demirtaş tarafından okunan bölümleri, batıya seslenen ve demokratik siyaseti vurgulayan pasajlar iken, Figen Yüksekdağ’ın okuduğu bölümler ise fiili özerklik başta olmak üzere, radikal bir çizgiyi yansıtıyordu. Sonuçta ortaya çıkan metin, YDH (90’lı yılların Yeni Demokrasi Hareketi) ile, PKK bildirgeleri birleşimi gibi olmuş. Seçimlerde alınan sonuca etkisi ne olursa olsun, böylesi bir metnin demokratik siyasete katkısı fazlasıyla tartışmalıdır. Dahası, kusura bakmasınlar ama demokratik siyaset vurgusunun kendisi de fazlasıyla savruk; eşbaşbakanlık gibi, cinsiyetçi siyaset karşıtlığının karikatür düzeyine savrulmasından başka anlam taşımıyor. “İsrailci hükümetlerin katliamcı politikalarına karşı duracağız” cümlesi gibi ifadeler ise siyasi savrukluğun en iyi göstergelerinden. Kısacası, siyasi yelpazenin neresine bakarsak bakalım ve seçim sonuçları ne olursa olsun, ufukta ne çözüm, ne barış, ne demokrasi görünüyor. Çok hazin, ama bence durum bu. AKP’nin aday tanıtım toplantısına gelmeyen ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakınlığı ile bilinen askı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dünkü beyanname toplantısına katıldı. l Arınç geldi l Davutoğlu’nun konuşması sırasında, genç bir partili koşarak sahneye yöneldi. Davutoğlu, “Böyle aşkla gelene nasıl hayır diyebilirim” diyerek korumalara gencin gelmesi için talimat verdi. Genç partili, ancak iki korumanın kollarında sahneye çıkabildi. Bu sırada, korumaların gencin üstünü “fazla görüntü vermeden” baştan aşağı aradığı görüldü. l ANKARA / Cumhuriyet n ön sıranın sol tarafı. Biri üçüncü koltukta oturuyor, biri beşinci koltukta. Kendi kendime düşünüyorum, şu an salonun en “acılı” iki ismi onlar olmalılar. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek. AKP’nin ekonomi politikalarına uzun yıllar yön veren ikili. “Seçim ekonomisi olmaz, bütçe disiplininden taviz verilmez, kaynağı belli olmayan sözler verilmez...” Çok dinledik onlardan. Hele Şimşek... 7 Haziran seçimleri öncesi CHP’nin asgari ücret artışından emekliye iki maaş ikramiyeye ekonomi vaatleri ile ilgili söyledikleri... Yüzü kızarır mı bilmem ama ben hatırlatayım: “CHP bu vaatlerin hepsini bırakın, 3’te 1’ini nasıl yapacağını açıklasın, ben de seçimlerde CHP’ye oy vereceğim. Bizim arkadaşlar oturdu hesapladı. CHP’nin 1500 lira asgari ücret taahhüdünün maliyeti toplamı 37.5 milyar lira. Bu Türkiye’nin bütçe açığının iki katına gelmesi demek...” Şimşek bu sözleri sarf edeli 5 ay bile olmadı. AKP’nin 1 Kasım E AKP artık popülist bir partidir seçimlerinden asgari ücret vaadi 1300 TL. 1500 TL bütçe açığının iki katıysa 1300 TL 1.5 katı olur. Bir diğer taahhüt; CHP 7 Haziran’da emekliye 2 bayramda birer ikramiye demişti ya. AKP tüm emeklilere yılda 1200 TL, yani ayda 100 TL vereceğini taahhüt ediyor. Başka bir söylemle AKP emeklilere yılda 1 maaş ikramiye vermiş oluyor. Gençlere karşılıksız 50 bin TL iş kurma yardımından tüm gençlere ücretsiz internete; ilk işe giren gençlerin bir yıl boyunca maaşlarının devlet tarafından ödenmesinden doğum, çeyiz, ev yardımlarına... Yemde ve gübrede KDV’nin kaldırılmasından taşeron işçilere kamuda istihdama... Peki 288 sayfalık seçim bildirgesinde AKP’nin bu her kesime bol keseden dağıtmayı taahhüt ettikleriyle ilgili bir kaynak tarifi yapılmış mı? Hayır. Belki takip etmemişsinizdir, MHP seçim bildirgesine ekonomi vaatlerine karşı 81.5 milyar TL’lik “yeni kaynak” unsurları koydu. Bu kaynakları tartışabilirsiniz ama muhalefet bile bunu yaptı. AKP’nin son durumuyla ilgili bir tespit yapmak gerekirse, AKP artık popülist bir partidir ve oy kaybettikçe, zirveden uzaklaştıkça popülizme daha da çok sarılacaktır. Ancak ekonominin dengeleriyle oynamanın maliyetinin alacakları oydan daha ağır olabileceğini de görecekler. Bu arada başta CHP, muhalefet sadece eleştirmeyip “proje ürettikçe” ülkede değişimin motoru olunabileceğini de gösterdi. CHP özellikle çalışan kesim, emekli, gençlik için 7 Haziran öncesinde ortaya koyduklarıyla AKP’yi farklı bir noktaya çekti. Bildirgeden ekonomi dışında 3 küçük not: Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü sağlayacağız. AKP sonunda Aleviler için bir adım atıyor. Ancak bunun yanına diğer tarikatlar için de (geleneksel irfan merkezleri tanımıyla) bir hu kukilik getiriyor. AKP olarak demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Bildirgede başkanlık sistemi ile ilgili bölümlerden bir paragraf böyle. Başkanlığın demokratik perspektifle yapılanması “denge ve kontrol mekanizmalarının sağlam çatılması” ile oluyor. Ama Tayyip Erdoğan’ın hayalindeki başkanlığın AKP bildirgesinin de ötesinde “tek adam” yönetimi olduğu biliniyor. AKP olarak kamu düzenini, birlik ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlayan ve dönemsel olarak bakmadığımız çözüm süreci perspektifimizi koruyacağız. Dün Başbakan Ahmet Davutoğlu bildirgede çözümü anlatırken sosyal medyada Şırnak’ta çekilmiş, ayaklarından bir zırhlı araca bağlanarak sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in fotoğrafı dolaşıyordu. AKP belki en çok konuşması gereken en kritik konuda en az konuşuyordu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle