23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Ekim 2015 yorum on kitabı “Kemalizm ve Sosyalizm” ile Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana soldaki gelişmeleri irdeleyen Mehdi Bektaş, 1 Kasım seçimlerinde, İttihat ve Terakki’nin bağımsızlıkçı, halkçı çizgisiyle, Hürriyet ve İtilaf’ın ümmetçi, işbirlikçi çizgisinin bir kez daha karşı karşıya geleceği ve tarihin yineleneceği kanısında. Bektaş, soldan da sağdan da genelde İttihat ve Terakki çizgisinin hedefe konduğunu, Hürriyet ve İtilaf çizgisine ise laf eden çıkmadığını dile getirip diyor ki: “Ülkedeki gerçek sorunun Hürriyet ve İtilaf çizgisi olduğu, tüm sorunların bu çizginin emperyalizmle olan işbirliğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Bu çizgi, DP, AP, ANAP, DYP, AKP ve 12 Mart, 12 Eylül ara rejimleriyle sürmüştür ve sürmektedir. Bu partilerin yer aldığı koalisyonlar, ya bu çizginin sürdürücüsü ya da geçici erteleyicisidir. Bu partilerin liderleri ABD ile görüşmeden, çeşitli konular 18 S Hakkâri’ye barış gelmiş! Çetin tepeler, dağlar ve derin vadilerden oluşan bölge için güvenlik güçleri, “Burayı ütülesiniz, bir Türkiye daha çıkarırsanız” tanımını yapıyorlar. Başbakan Davutoğlu, her ne kadar “Bölgeye egemen olduk” dese de durum tam tersi. Hakkâri’nin, özellikle de Dağlıca ile İran sınırı arasındaki yaklaşık 80 kilometrelik bölgesi, neredeyse tümüyle PKK’nin denetimi altında. Hakkâri kırsalındaki hemen hemen bütün devlet yolları için de aynı durum geçerli. Yakın geçmişte, bölgede TSK’nin ciddi kayıplar verdiği biliniyor. Örneğin, şehitler ile anılan Aktütün Karakolu burada. Yine aynı alanda biri Skorsky, diğer ikisi Cobra olmak üzere üç helikopter yitirilmiş. PKK’nin Türkiye’ye sızma yolu olan yöreye ancak bir ay önce Bolu ve Kayseri komando tugaylarından askerler konuşlandırılmış. Niçin bir ay önce? Çünkü, daha önce, Saray’ın ve AKP’nin “barış süreci” dedikleri şey geçerliydi. Hani Saray’daki, “Bizi kandırmışlar. Çözüm sürecinde silah stoklamışlar” dedi ya, Hakkâri bölgesi için o gelişme şöyle yaşanmış: İki yıldır Dağlıca bölgesine havadan ikmal yapılamamış. Çözüm ya da barış süreci dedikleri şey sırasında, bölgenin hâkim tepelerine PKK, Doçka uçaksavar mevzileri bile yerleştirmiş. Askeri birlikler bırakın operasyonu, bilgi toplama faaliyeti bile gerçekleştirememiş. Halen de bağımsız operasyon yapma yetkileri bulunmuyor zaten. Hakkâri’deki genel manzara bu. Ancak, iktidardakilere bakarsanız, PKK yok edilmiş durumda! akkâri bölgesi, PKK saldırıları ve çok sayıda H şehidin ardından güvenlik açısından yeniden gündeme oturdu. Kumpasın dersi! ktidar ve cemaatin el ele ortaklaşa kurguladığı, liberallerin, sahte solcuların, dönek Marksistlerin desteklediği ve alkışladığı kumpas davalarından birisi daha çöktü. Darbe savlarıyla açılan davalarda akıl almaz hukuksuzluklar karşısında “Durun bakalım yargılamanın sonucunu bekleyelim” diyen aymazlar... İşte sonuç: Poyrazköy davasında da beraat... Şimdi ne söyleyecek, ne yazacaksınız? Türkan Saylan’ı, Ali Tatar’ı, hapislerde çürüttüğünüz “NATO’dan ayrılalım” diyen komutanları, genç subayları, yazarları, gazetecileri anımsıyor musunuz? Yüzünüz kızarıyor mu? Madem o zaman , “Yargılamanın sonucunu bekleyelim” diyordunuz, şimdi hiç olmazsa özeleştiri yapmayı düşünüyor musunuz? HHH Kumpasların mimarları, kimi yurtdışına kaçan, kimileri bir zaman hukuksuzca içeri tıktıkları muhaliflerin hücrelerinde kalanlar... Cemaatçi savcılar, hâkimler, polisler, tetikçi yazarlar... Ne hissediyorsunuz? Yarattığınız korku imparatorluğu belleklerinizde mi? Siz iktidar yandaşı köşeler, televizyoncular... Bugün iş tuttuğunuz eski ortaklarınızın Silivri’de olmalarını alkışlarken, kumpas davalarındaki işbirliğiniz aklınıza geliyor mu? Unutuldu mu sanıyorsunuz... Yedi yıl boyunca yalan yanlış haberlerle, iftiralarla doldurduğunuz sütunlarda, suçsuz insanları yaylım ateşine tuttuğunuz televizyonlarda beraat kararını görmediniz, geçiştirdiniz. Hiç mi haber değeri yoktu? Kolay değil tabii... Suçunuzu biliyorsunuz. HHH Türkiye’de güven duyulacak, adaleti sağlayacak bir hukuk düzeni “bugün”le ilgili, hep soru işaretidir. Adalet ve hukuk, toplumun gözünde geleceğe ilişkin bir beklentidir. Umuttur... Onca hukuksuzluk ve haksızlıktan sonra beraat kararıyla hak yerini buldu mu, adalet sağlandı mı acaba? Hayır... Bu tezgâhları kuranlar, sahte delilleri yerleştirenler, onları azmettirenler tümüyle açığa çıkmadan, adil bir yargılanmayla hesap vermeden adalet eksik kalacak. Asıl önemli olana gelince... Küresel güçlerin verdiği görevleri, el ele kol kola yerine getirenlerin konumu ve işlevleri halk tarafından bir nebze olsun anlaşılmışsa, o yeter... “Haksızlık, hukuksuzluk, vicdansızlık, yargısız infaz yapmayın, gün gelir devran döner” demiştik. Sonuç olarak... Kumpas kuranlar utançla, mağdurları ise onurla yaşayacak... Hangi çizgi? da mutabakata varmadan ayakta duramıyorlar, sıkıştıkça bir bahane yaratıp görüşmek için koşuyorlar! Bizler, ülkenin bağımsızlığını, halkın mutluluğunu, halkların kardeşliğini, emeğin iktidarını isteyenler, bilimi esas alan, özgürlükçü, eşitlikçi, devrimci, laik, demokratik bir hukuk devleti için mücadele edenler, nerede durduğumuzu bilmek, buna uygun davranmak durumundayız. Çünkü geçmişi bilmeden bugünü anlamak, geleceği kurmak olanaksızdır.” İ ONDA, geçen hafta K eylül ayı anketini açık Anket sonucu lamıştı. Buna göre AKP yüzde 41.7, CHP yüzde 24.8, MHP yüzde 16.4, HDP yüzde 12.3, diğer partiler de 4.9 oranında gözüküyorlar. CHP’lilerden duyduk: KONDA’nın araştırmasının kamuoyuna açıklanmayan bir sonucuna göre seçmenler, CHP’nin şimdiki yönetimine tam güven duyamıyorlarmış. Yeni bir yönetim gelmesi durumunda CHP’ye oy vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 30’lara ulaşıyormuş. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİH POROY DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ Her işin başı ünümüzde toplumsal yapıların sağlığı düşünce özgürlüğünün varlığına birebir bağlıdır. İnsanlık tarihinin kanıtladığı bir gerçektir ki düşüncenin anlatımının ya da ifadesinin sınırlandırıldığı ve düşünenlerin cana kasta uzanan baskılar altına alındığı toplumlarda insan aklı özgürleşemez; birey yaratıcı yeteneklerini geliştiremez; yazar ve yorumcu görüşlerini korkusuzca açıklayamaz; giderek özgür bilimsel araştırma yapılamaz. Bu nedenle düşünce özgürlüğü her işin başı sayılır. Çok sayıda insanın yalnızca düşünceleri nedeniyle yok edilmesine tanıklık eden bu ülkenin siyasi tarihi, bir yönüyle, kişilerin düşünceleri nedeniyle çektikleri çilelerin ve öldürülmelerinin de tarihidir. Ancak en az bunun kadar yıkıcı bir gerçek daha var; bu ülkede düşünce cinayetlerini asıl işleyenler bir türlü bulunmaz; düşünce cinayetlerinin üzeri sürekli örtülür. Gelinen noktada, yazarı, yorumcusu, siyasetçisi, sanatçısı, öğrencisi ve bilim insanıyla, bu toplumun düşünceleriyle yaşayan, varlık nedenleri düşünceleri olan kişileri, geçmiş düşünce cinayetlerini örten örtülerin üzerinde düşünce üretmeye çalışıyor! Düşünceyi hapseden kalıpları kırmayı başardığını kanıtlamış olan gazeteci Ahmet Hakan Coşkun’a çok geçmiş olsun. Aslında ona yapılan saldırı yalnızca basın özgürlüğüne bir saldırı olarak algılanmamalıdır; bu gerçekte düşünce özgürlüğüne bir saldırıdır. Olay, Türkiye’de düşünce özgürlüğü alanının nasıl aşırı daraltıldığının çok somut bir göstergesidir. Bu olay ve tüm önceki düşünce cinayetleriyle ilgili gerçekler açıklığa kavuşmazsa bu toplumun geleceği tek sözcükle karanlıktır. Ne değişik çevrelerden yükselen kınıyoruz sesleri ne de Ahmet Hakan’ın ve diğer gazetecilerin korkmuyoruz kararlılığı bu gerçeği değiştirir. Çünkü geleceği düşünce özgürlüğünün varlığına bağlı olan bu toplumun bireyleri farklı düşünmekten korkar; giderek gerçekleri öğrenme hakkı elinden alınan toplum korkak olur! Hakan olayını izleyen saatler içinde toplanan TBMM’de açılışı yapan Meclis Başkanı’nın bu konuya hiç değinmemesi; konuşmasına siyasi nedenlerle yaşamını yitiren milletvekillerini anarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da aynı davranışı sergilemesi; oturuma katılan milletvekillerinden birinin bile bu konuyu gündeme getirme duyarlılığını göstermemesi ülke demokrasisi açısından onaylanamaz bir aymazlık, tarihsel bir duyarsızlıktır ve doğrusu olayın kendisinden de ürkütücüdür. Çünkü düşünceye saldırıların ve cinayetlerin tüm yönleriyle aydınlatılmasının bütün sorumluluğu başta iktidar olmak üzere siyasetin üzerindedir. Siyaset, sadece saldırı ve cinayetlerin aydınlatılmasıyla da yetinemez; birincil işi düşünce özgürlüğünü tüm yönleriyle geçerli kılmak olmalıdır. Yeni bir genel seçime gidilirken siyasi partilerin verdikleri sözlerin geçerliliği düşünce özgürlüğü konusundaki duyarlılıklarıyla ölçülmedilir. G Belki de ‘yaşamadıklarını’ unutmak için mi? eçen yüzyılın ünlü Alman yazarlarından Erich Maria Remarque’ın Birinci Dünya Savaşı’nda geçen ve dilimize de çevrilen “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” (“Im Westen Nichts Neues”) adlı romanı, şu satırlarla biter: “...ve o günün savaş raporlarında batı cephesinde kayda değer bir şey olmadığı yazılıydı...” Savaşın bitmesine çok az vardır. Romanın kahramanı tam da o gün cephede vurulup ölmüştür. Ama ‘bir’ kişinin ölümü yüzünden dünyalar yıkılmamıştır. Ve bu sıradan gerçek, o günün raporlarında bu sıradanlığa yakışır bir korkunçlukla dile getirilir: “Batı cephesinde kayda değer bir şey yok...” Bugün, yani ben bu satırları yazarken, günlerden cumartesi. Öğlenden sonra evimin bulunduğu ModaKadıköy ekseninde bir dolanayım dedim. Yollar, birahaneler, kahvehaneler, meydanlar tıklım tıkıştı. İnsanlar, büyük çoğunlukla da gençler, açık havanın daha bir güzel kıldığı bir günün vaat ettiklerini kaçırmamak peşindeydiler. Ahmet Hakan evinin önünde öldüresiye dövüleli da G 5 EKİM 2015 SAYI: 32870 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. ha birkaç gün geçmişti. Doğu ve güneydoğudaki gencecik insanlar öleli daha hiç gün geçmemişti – çünkü bugün de ölüyorlardı. Tıpkı yarın da, öbür gün de, daha öbür gün de ölecekleri gibi. Ama bizim “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” kitabına göre şarkta kalan ülkemizde de ‘kayda değer’ bir şey yoktu. Güzel, güneşli bir havada yolları dolduran, evlere sığmayan insanlar, her an sergiledikleri coşkularıyla soludukları havayı yıllardır dolduran ölümü, bütün ölümleri sanki görmezlikten gelme peşindeydiler. Dikkat edilsin, ‘ölümü yadsımak’ demiyorum – ‘ölüme karşı çıkmak’ diye bir söylem kullanmak ise aklımın kenarından bile geçmiyor. Çünkü ikisi de, yani ölümü yadsımak da, ve hele hele ölüme karşı çıkmak da bilinç ürünü eylemlerdir. Bugün karşılaştığım, çoğu genç insanlar ise bu bağlamda bir ‘sıfır farkındalık’ içersinde sadece ömür tüketiyorlardı. Mola verdiğim kitapçıda, kapıya yakın bir koltuğu mekân tutmuş olan dünya güzeli tekir, sanki uykusu kaçmış bakışlarını camdan dışarıya dikmişti. Yerdeki kabın içinde onu bekleyen mamasını bile unutmuş, geçip giden, hiçbir yere gitmeyen, bakışlarını –belki bir hoşa gitmeze saplanır diye!– hiçbir yere dikmeyen insancıkların ne yaptıklarını çözümlemek peşindeydi. Neydi onca zamandır ölümlerle ağırlaşmış, öldürmelerle zehirlenmiş bir havayı solumakta olan, seslerinin artık insan sesi olmaktan çoktandır çıktığını unutup kahkahalar atan bu insanların istedikleri? Neydi asıl unutmak peşinde oldukları? Ölüm mü, yoksa ne yaparlarsa yapsınlar, artık birer insan olarak yaşayamadıkları mı? Son olay Duyarsızlığın bu kadarı! T.C. AYBASTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2015/163 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Ordu ili, Kabataş İlçesi, Merkez Mahallesi MEVKİİ: Kabataş Merkez Mahallesi PAFTA NO: ADA NO: 123 PARSEL NO: 26 VASFI: YÜZÖLÇÜMÜ: 329,35 M2 MALİKİN ADI VE SOYADI: ABDULLAH YILMAZ SERVET YILMAZ KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ: Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2015/163 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 26/08/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 152168) T.C. AYBASTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2015/170 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Ordu ili, Kabataş ilçesi, Merkez Mahallesi MEVKİİ: Kabataş Merkez Mahallesi PAFTA NO: ADA NO: 130 PARSEL NO: 1 VASFI: YÜZÖLÇÜMÜ: 135,38 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: CEVAT YILMAZ KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ: Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2015/170 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 26/08/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 152174) İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.15 05.02 05.27 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.43 13.04 16.29 06.28 12.49 16.14 06.51 13.12 16.36 Akşam 19.14 18.58 19.20 Yatsı 20.34 20.17 20.37 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle