19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 28 Ekim 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BETÜL BERİŞE haber 11 Özal da tehdit etmişti! Kasım seçimlerinde son düzlüğe girerken AKP de son kozlarını oynamaya başladı. Yabancısı olduğumuz bir şey değil... Biz gidersek kaos gelir... Biz gidersek bütün yardımlar da biter... Biz gidersek maaşlar bile ödenmez... Biz gidersek yatırımlar durur... Sanki Türkiye Cumhuriyeti bunlardan ibaret, bunlardan önce hiç hükümet kurulmadı... AKP tek başına hükümet kurma olasılığı bir yana 7 Haziran’ı da yakalayamama endişesinin verdiği gerilimle son koz olarak tehdidi seçti. Resmen halkı kendileriyle korkutuyorlar. Bu Türkiye’nin siyasi tarihini biraz bilenler açısından yeni bir durum değil. 12 Eylül’ün ardından 6 Kasım 1983 seçimlerinde yüzde 45.1 oy alıp tek başına iktidara gelen Turgut Özal, 1987 seçimlerinde oylarının azalmasının ardından 1989 yerel seçimlerine bambaşka bir hırsla yürümüştü. O günlerde Anavatan Partisi’nin gazetelere verdiği ilanlarda, sandığa yürüyen sandalyeye iplerle sımsıkı bağlanmış bir kişi resmedilmiş, altına şu eklenmişti: Eli kolu bağlı bir belediye başkanı ister misiniz? Sözüm ona genel iktidarın ANAP’ta olduğu anımsatılıyor. Muhalefetten bir belediye başkanı olursa onun elinin kolunun bağlanacağı tehdidi savruluyordu. HHH 1989 yerel seçimlerinde ANAP’ın bu tehdidi ters tepti. Merkez sağdaki ikili yapının da getirdiği avantajla SHP 55 ilde belediye başkanlığı elde etti. Sözün özü siyasetin doğasıyla oynamamak gerekir. Eğer halkı tehdit ederseniz onun hemen size karşılık vermesi zor olur. Ama sözünü sandıkta söyler, haddinizi bildirir. AKP, tek başına iktidarı yitiriyor olmanın sancısını artık gizleyemiyor. Kendini olduğundan çok daha fazla güçlü göstermek için akla gelen gelmeyen her şeyi söylüyor. Yaşamın farklı alanlarına, farklı nedenlerle yansıtılan bir örnek vardır. Biz, o örneği siyasete göre biçimlendirelim. Demokrasilerde milli irade, halkın desteği en baştaki 1’dir. Kadrolarınızı güçlendirirseniz 1’in yanına bir sıfır ekler, 10’a ulaşırsınız. Sermaye çevrelerini etkiniz altına alırsınız, bir sıfır da o eder 100’e gelirsiniz. Bir medya gücü oluşturursunuz bir sıfır daha, 1000 eder. Sıfırları artırarak gücünüzü çok ileri götürebilirsiniz. Ama halk desteğini kaybederseniz, en baştaki 1 düşer. Geriye ne kalır? Tabii ki sıfır... HHH AKP, en baştaki 1’i mutlak sayıp elde ettiği sıfırları koruma peşinde. 1’i de 7 Haziran’da kaybetmekte olduğunu anlayınca 1 Kasım’da tehditle elde tutmaya çalışıyor. Sadece bizde değil dünyada da demokrasinin biraz işlediği her ülkede halkı tehdit eden karşılığını alır. AKP’nin yarattığı korku ikliminin öylesine farklı sonuçları var ki zaman zaman Aziz Nesin’lik durumlara bile yol açabiliyor. Dün kimi gazetelerde vardı. Eşinin yargılanarak mutlaka ceza almasını isteyen bir kişi düşünmüş taşınmış mahkemenin mutlak ceza vereceği bir yol bulmuş. Eşinin cep telefonuna Erdoğan’a hakaret anlamına gelecek mesajlar yüklemiş, öyle ya Erdoğan’a hakaret eden herkes hüküm giydiğine göre kardeşimiz de işin sağlam yolunu bulmuş! Gerçeğin anlaşılması zaman almış ama Erdoğan’a hakaretin, eşlerin birbirine duyduğu nefretin öznesi olması, geldiğimiz noktanın özeti olsa gerek. 1 Kayyum kararının Koza İpek Holding’e tebliğ edilmesini engellemek isteyen gruba polis biber gazıyla müdahale etti. Polis daha sonra kapıyı kırarak binaya girdi. Kapıları kırıp girdiler nkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine alınan kayyum kararı, polisler tarafından çevik kuvvet desteğiyle Koza İpek Holding’in Ankara’da bulunan binasındaki yetkililere tebliğ edildi. Polis, kapıyı kırarak içeri girdi. Dışarıda protesto eden gruba da tazyikli suyla müdahale edildi. Grubun İstanbul’daki merkezinde kayyum nöbeti başladı. Yaklaşık 500 kişi binanın önünde Türk bayraklarıyla nöbet tutmaya başlarken, çalışanlar ise pazartesine kadar binayı terk etmeme kararı aldı. Koza İpek Holding’e kayyum kararı, başkentte de hareketli saatlerin yaşanmasına neden oldu. Kayyum kararı üzerine kalabalık bir grup, destek için Koza Holding binası önünde toplandı. Toplanan kalabalığı ziyaret eden Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek’in annesi Melek İpek, gru KOZA İPEK HOLDİNG BİNASINA GİREN POLİS, KAYYUM KARARINI TEBLİĞ ETTİ A bun dağılmasını isteyerek “Benim oğlumun zerre kadar suçu yok. Bin defa aradılar, bulamadılar. Hep temiz geldi bizim kâğıtlarımız. Bir de çok utanıyorum. Neden biliyor musunuz? Bizim vatanımız kan ağlıyor. Her gün askerimiz, polisimiz; benim gözümün yaşı durmuyor. 102 tane gencecik çocuğumuz öldü. Bizim ağlamamız, onların ailelerine destek olmamız gerekirken, aile olarak bizimle uğraşıyorlar. İnanın çok üzgünüm” dedi. ların durumu proteste etmek istemesi üzerine polis müdahale etti. Müdahale sonrası kapıyı kırarak içeri giren polisler, kararı tebliğ etti. CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, binaya girmek istedi ancak polis ekiplerince içeri alınmadı. CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka da destek için holdingin önüne geldi. Koza İpek Medya Grubu’nun Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’ndeki binası önünde dün sabah saatlerinden itibaren aralarında CHP milletvekilleri Barış Yarkadaş, Eren Erdem, Mahmut Tanal, MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, MHP İstanbul Milletvekili Mehmet Arslan, HDP Milletvekili Garo Paylan, eski AKP milletvekili Hakan Şükür, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve be raberindeki Yüksek Kurul Üyeleri Hüsamettin Cindoruk, Nevzat Yalçıntaş ve Başar Yaltı, gazeteciler Hasan Cemal, Nazlı Ilıcak, Celal Başlangıç ve yayın grubunun okur ve izleyicileri destek için geldi. Polisi binaya almadılar İstanbul’da nöbet Milletvekili giremedi Çevik kuvvet ekipleri, gün içinde holding önünde toplanan kalabalığı biber gazı sıkarak dağıtmaya çalıştı. Polis amirleri, toplananlar arasında direnenlerin gözaltına alınması için de talimat verdi. Polis, öğlen saatlerinde holding binasına gelerek kayyum kararını tebliğ etmek istedi. Kalabalık ile avukat Kayyum kararını tebliğ etmek için saat 12.50 sıralarında İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli olduğunu söyleyen bir polis memuru mahkemenin kararını tebliğ etmek için binaya geldi. Dış giriş kapısından içeri giren polis burada şirket avukatları ve CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal tarafından durduruldu. Polis, tebliğ yetkisini gösteren görev yazısını gösterememesi üzerine avukatlar tarafından içeri alınmadı. l ANKARA İSTANBUL / Cumhuriyet CUMHURİYET’TEN DESTEK ZİYARETİ Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve yazıişleri ekibi yönetimine kayyum atanan İpek Medya Grubu’na destek ziyaretinde bulundu. Can Dündar ile gazetemiz Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven, Genel Yayın Danışmanı Doğan Satmış, Haber Koodinatörleri Murat Sabuncu ve Ayşe Yıldırım, Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve Haber Merkezi Müdürü Aykut Küçükkaya dün sabah Mecidiyeköy’deki İpek Medya Grubu’nda Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros ile Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt ile görüştü. Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dündar, “Baskılara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte göğüsleyeceğiz. Hiçbir zaman yılmayacağız. Bu binalar geçici. Bu kanallar, gazeteler geçici. Biz hep burada olacağız. Hiçbir şekilde teslim olmayacağız. Hangi görüşten olursa olsun, daha önceki sicili ne olursa olsun, hangi hükümete, partiye destek verirse versin biz baskı karşısında sonuna kadar direnmeye kararlıyız” dedi. Birlik olunduğu taktirde 1 Kasım seçimlerinden sonra daha özgür bir medya olacağını söyleyen Dündar, “Herkes biliyor ki pazar gününden itibaren muhtemelen bu baskıların bedelinin ödenmeye başladığı bir dönem başlayacak. Zaten korkunun temelinde de bu yatıyor” dedi. l TGC Başktanı Tu rgay to: Seçimlere çok kısa bir Olcaysü kalkın düşünce özgürlüğ re kala ü ve bilgi edinme hakkı bir kere da ha ayaklar altına alınıyor. İktida r korkuyor. Korkudan karşısında kine korku salma çabası. l Basın Konseyi Başkan nar Türenç: Seçime 5 gü ı Pın halk haber alma hakkınd kaldı. Ve an mahrum bırakılıyor. Muhalif ses tematik bir kampanya yü lere sisrütülüyor. l Gazeteci Hasan Cemal: Sadece gazeteciler olarak değil, hu na da kara bir gün. Bu ka kuk adıra günleri bize saraydaki despot ve sultan Tayyip Erdoğan yaşatıyo r. ler olarak biz özgürlüğüm Gazeteciüz ğız. Bu özgürlüğe biz sah ü alacaip çıkacağız. Saraydaki sultana seç im sandığında iyi bir ders verece ğiz. Bu dünya despotlara kalmaz. l Gazeteci Nazlı Ilı cak: ler gelip geçecek. Biz kim Bu günler dük geldi geçti. Gün gelir i görhe ner. MİT TIR’larıyla silah sap dökaçırmışlar istiyorlar ki herkes da rbe desin. Mağduriyete oynuyorlar. Özgürlüğe sahip çıkacağız ABD: Kaygı verici ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasını “kaygı verici” olarak değerlendirdi. Büyükelçiliğin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada “Vatandaşların erişebildiği bakış açılarının çeşitliliğinin özellikle de bir seçimden önce azalması, kaygı verici bir durumdur” denildi. l ANKARA / Cumhuriyet Nisan 2007, bir pazar günüydü. TMSF, usulsüz olduğu sonradan anlaşılan bir gerekçeyle, aralarında Sabah, Yeni Asır, Takvim, Foto Maç gazeteleri ile atv ve Kanal 1 televizyonunun da bulunduğu Merkez Medya Grubu’na el koydu. Bir gün önce, Sabah’ın muhabirlerinin haber kaynağı olan TMSF Başkanı ve yanındaki bürokrat takımı, bir gün sonra patron oldu, patron katında, genel yayın yönetmenini sigaya çeker hale geldi. O zaman anlamadık... Bunun gerçekten bir yargı kararı olduğunu, adaletin yerini bulacağını filan sandık. Zaman içinde gördük ki, dönemin TMSF Başkanı ve bürokratları, gazetenin içinde temizliğe başladılar. Önce yazarlar, sonra yöneticiler değişti. Muhabirler de gitti. Ve sonra bir gün baktık ki, 2 televizyon, 4 gazete bir anda, devlet bankalarından gelen kredilerle yandaş bir şirkete verilmiş. Ve Erdoğan’ın damadı da, ağabeyiyle birlikte CEO olarak atanmış. Sonra olanları biliyorsunuz. Yayın organları “Havuzun sesi” oldu. Ancak satın alan ilk şirket, banka 1 borçlarını ödeyemedi. Bunun üzerine 3. havalimanı inşaatı ihalesini alan şirketler bir havuz oluşturdu. Havuzdaki parayla Sabah Grubu, “Havuzculara” satıldı. Ve Erdoğan’ın damadı, ağabeyi hâlâ o şirketleri yönetiyorlar. Orada bir “Know how” oluştu. TMSF kökenliler, medya işinde uzmanlaştı. Aradan 8 yıl geçtikten sonra fark ediyoruz ki, o gün yapılanların tümü bu amaca yönelikmiş: “Siyasi iktidara medya oluşturmak.” Kısaca “Havuzlamak.” Peki, bu uygulama bitti mi? Koza İpek Grubu’nun medya organlarına el konulmasıyla, aynı yöntemin sürdürüleceğini görüyoruz. AKP usulü ‘Havuzlanmak’ Artık, “Havuzlama” operasyonlarında yetişenler, “Havuzlanacak” yeni medya organlarına atanıyorlar. Sabah Grubu’nda yetişen eski Reklam Grup Başkanı Ümit Önal da Koza İpek’e “Kayyum” olarak atandı. Çok yakında, Koza İpek’in TV ve gazetelerinin de yazarları, yöneticileri değişecek. Yayınlar iktidar endeksli olmaya başlayacak. Türkiye’de basın hiç bu hale düşmemişti. 12 Eylül dönemini biliyoruz. Selimiye’den bir astsubay arayıp haberlere sansür koyardı. Ya da dönemin Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ, gazete patronlarını çağırıp fırçalardı. Ama kimsenin gazetesine el koymayı askerler bile düşünmedi. 28 Şubat’ta, askerlerin zoruyla yazarlar işten attırıldı ancak direnen olunca, bunu bile yapamadıkları oldu. 4 yıldızlı generallerin zoru, Dinç Bilgin’e işledi, Sabah’tan gazeteciler atıldı ama Aydın Doğan’a işlemedi. Hürriyet’ten kimse atılmadı... Ama şimdiki siyasi iktidarın gözü kara. Dün Erdoğan’ın eski metin yazarı çıkmış, “Sıra Cumhuriyet, Hürriyet, Sözcü ve Zaman gazetelerinde” diyor açık açık. Nasılsa bir savcının kararıyla, koca şirketlere el koyup aileden kayyum atamak mümkün. “Havuzlamak” devam edecek. İleri demokrasi getire getire Türkiye’yi buraya getirdi. Türkiye’yi bu noktaya, 13 yıllık siyasi iktidara destek verenler el birliğiyle getirdi. İyi niyet taşlarına basarak, Erdoğan’a destek verip, nedamet getiren de, getirmeyen de herkes başını önüne koyup düşünsün. Peki, hiç mi çare yok? Var, pazar günü, sandığa gidin... Avrupa Parlamentosu Başkanı Başkanı Martin Schulz, resmi Twitter hesabından (@EPPresident) Koza İpek Grubu’na el konulmasından ‘ciddi endişe’ duyduğunu belirtti. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Katı Piri, Twitter’dan, “Türkiye’de basın özgürlüğü adına bir başka kötü gün” yazdı. Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye ile müzakere edilen mülteci eylem planını tartışmak için düzenlenen oturumda AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms, “Yanlış olan doğru işi yapmak için ülkesinde yanlış yapan Erdoğan’la işbirliği yapılması. Bu eski bir hata. Şu anda biz burada Türkiye’yi tartışırken büyük bir medya grubu polis tarafından işgal edildi” dedi. Harms’ın sözleri alkış aldı. AB Türkiye Delegasyonu da Tweetter hesabından durumun endişe verici olduğunu belirtti. AP’de günün konusu Arınç önce sustu sonra konuştu Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Koza İpek Grubu’na kayyum atanması ile ilgili, Şanlıurfa’da öğlen saatlerinde gazetecilerin sorularına “Hadi onu sormamış olun” derken akşam saatlerinde sessizliğini bozdu: “Konunun hükümetle ve AKP ile bir ilişkisi yok. Yargının verdiği bir karara söyleyecek bir sözümüz yok.” Eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da “Yargı sürecinde açıklama yapmayı doğru bulmuyorum” dedi. l Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle