19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 SON 6 YILIN ZİRVESİ örfez bölgesindeki bankalar Türkiye’de son 6 yılın en aktif kredi performansını gösteriyor. Bloomberg’in derlediği verilere göre aralarında Birleşik Arap Emirlikleri ve Katarlı bankaların da bulunduğu Körfez bankalarının bu yılın ilk yarısında Türkiye’deki kurumlara sağladığı sendikasyon kredileri 2.4 milyar doları buldu. Bu rakam, en azından 2009 yılından bu yana kaydedilen yıllık rakamlardan daha fazla bir seviyeye işaret ediyor. Sendikasyon kredilerinin yanında Körfez bankalarının Türkiye bankacılık sektöründeki satın almalarla da daha yakından ilgilendiği görülüyor. Katar’ın en büyük bankası QNB, Finansbank’ın satışı için görüşmelere devam ediyor. Bölgenin bir diğer büyük bankası Mashreqbank da Türkiye’de daha aktif olma planlarının olduğunu açıkladı. Trend, Körfez bankalarının kendi bölgeleri dışında gelirlerini artırmalarını ve müşteri taba DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.8970 0.5 kuruş 3.2880 0.4 kuruş 10.17 0.28 puan 80.496 761 puan 733.45 66 kuruş 109.75 20 kuruş EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Çarşamba 21 Ekim 2015 Körfez bankalarının Türk bankacılık sistemine verdiği sendikasyon kredileri 2009 yılından itibaren yükselen bir eğilim gösteriyor Türk bankalarına 2.4 milyar dolar Körfez fonu K nını farklılaştırmayı ne kadar istediğini de gözler önüne seriyor. Bahreyn’deki Securities & Invesment Co. bankacılık analisti Chiradeep Ghosh, “Toplamda ekonomi büyüdüğü ve demografik yapı avantaj sunduğu için ülkede birçok kredi fırsatı bulunuyor. Kredilerin geri dönüşü oldukça cazip, ama temel risk kur olarak gözüküyor” dedi. Son 3 yıl içinde Türk kurumlarının Körfez bölgesindeki en büyük finansörü National Bank of Abu Dabi oldu. Banka bu yıl Türkiye’deki kurumlara 571.3 milyon dolar kredi sağladı. Abu Dabili First Gulf Bank PJSC 566.3 milyon dolar, Bahreynli ABC ise 313 milyon dolar sendikasyon kredisi verdi. 2015 yılında Türkiye’de sendikasyon kredileri geçen yıla kıyasla yüzde 37 artışla 31.4 milyar dolara çıktı. Sendikasyon kredilerinin yüzde 8’ini Körfez bankaları verdi. Bankalar Birliği verilerine göre Türkiye’de kurulmuş 4’ü Körfez sermayeli 14 yabancı sermayeli banka bulunuyor. WashingtonAnkara hattında PYD gerilimi yükseliyor uriye konusunda kâğıt üzerinde müttefik görünen Türkiye ile ABD arasında, YPG ekseninde başlayan uyuşmazlık derinleşiyor. Üst düzey bir yetkilinin aralarında yer aldığım bir grup gazeteciye yaptığı bilgilendirme, WashingtonAnkara hattındaki kırılma noktalarının arttığını işaret ediyor. PYD’ye silah değil mühimmat: ABD, Kobani’den sonra geçen hafta da bölgeye silah yardımı yaptı. Bu destekten rahatsızlığını büyükelçiyi çağırarak ileten Türkiye’ye, “PYD’ye değil Araplara silah verdik” yanıtı gelmişti. Ancak ABD’nin Türkiye’ye “masada” bambaşka bir izahat sunduğu ortaya çıktı. Üst düzey yetkili “Silah değil mühimmat verdik dediler” ifadesini kullandı. PYD lideri Salih Müslim’in “Silahları biz aldık” diyerek doğru söylediğini ekledi. Silahların Türkiye’ye karşı kullanılması durumunda PYD’nin açık hedefe dönüşeceğini vurguladı. “PYD’ye paralı askerlik”: ABD’nin PYD’ye desteği, “paralı askerlik yaptırma” olarak tanımlanıyor. PYD’nin, Kobani’de IŞİD’le savaşmasının ardından ABD’nin PYD’yi “kullandığı” ifade ediliyor. Yetkili, “Oysa DEAŞ’a en çok zarar veren, en ciddi çatışma içindeki örgüt Nusra’dır. O zaman neden Nusra’ya yardım etmiyorsunuz” dendiğinde Nusra’nın terör örgütü olduğu yanıtının alındığını belirtiyor. “YPG Kandil’den emir alıyor”: YPG’nin PYD kontrolünde olmadığını, doğrudan Kandil’den emir aldığını söyleyen yetkili, bu tespiti “Telsiz konuşmalarını dinliyoruz” bilgisine dayandırırken, “Salih Müslim haklı olabilir. Ama si S Abu Dabi önde Yatırım da arttı İslami finans büyüyecek Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, İslami finans sektörünün 2016’da azalarak da olsa büyümeye devam edeceğini belirtti. S&P’nin İslami Finans raporuna göre İslami finans sektörü gelecek on yılın önemli bir bölümünde 3 trilyon dolara ulaşacak. Dünya çapındaki varlıkların 2 trilyon doları aştığına değinilen raporda sektörün şu anda karşı karşıya bulunduğu üç ana zorluk şöyle ifade edildi: 4 Petrol fiyatlarında düşüş ve bunun çekirdek piyasaların ekonomik performansı üzerindeki etkileri, 4 Küresel banka ve sigorta şirketleri için düzenleyici çerçevede yaşanan hızlı değişimler, 4 Sistemin hâlâ küçük sanayilerin bir toplamından oluşan parçalanmış doğası ve gerçek anlamda bir küresel kapsam eksikliği. Siemens’ten 30 milyon Avro yatırım lman sanayi şirketi Siemens, tramvay üretimi için yaklaşık 30 milyon Avro yatırımla Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yeni bir montaj fabrikası kuracak. Şirket bu yatırımıyla üretim ve tedarik zincirini Türkiye’de yerelleştirerek hem ihale süreçlerinde daha avantajlı bir konumda olmayı hem de uluslararası siparişler için önemli oranlarda maliyet kontrolü sağlamayı hedefliyor. Siemens, yeni fabrikasında ilk araçların üretimini 2018 başında gerçekleştirmeyi planlarken; konuyla ilgili bir açıklama yapan Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Gelis, “Fabrikamız, Siemens Ulaşım Bölümü için önemli bir üretim merkezi konumunda bulunacak ve ihracat geliri ile de ülkemiz için ek katma değer yaratacak” dedi. l Ekonomi Servisi A lahlı unsurlar bakımından gerçekleri değiştirmiyor” dedi. ABD bizi durdurdu: Türkiye’nin IŞİD’e yönelik hava operasyonunda neyinereyi vurduğu tartışması sürerken, ABD’nin “Türkiye vurmadı” dediği noktaya şu açıklama getirildi: “DEAŞ noktasını F16 ile biz vurduk. ABD İHA’sı ise kaçmaya çalışan ciplerden birini vurdu.” Türkiye’nin başından bu yana IŞİD’e karşı olduğunu savunan yetkili, Suruç katliamının ardından da “vurmaya başladıklarını” söyleyerek “DEAŞ’ı vurmuyorlar dezenformasyonu üretiliyor. Tamamen yalan” deyip şu bilgiyi aktardı: “Biz, bu iş Suruç’ta başladığında DEAŞ’a vurmaya başladık. Bizi tutan ABD oldu. ABD ile koordinasyon yapılmadan bu işe girmeyin dendi. Hava harekât emiri denen bir şey var. Sizi ona dahil edeceğiz dediler. DEAŞ noktasını F16 ile biz vurduk. Kaçmaya çalışan ciplerden birini de ABD İHA’sı vurdu. İHA’yla vurulan bizimki değildi. Eğitdonat baştan yanlıştı: ABD’nin IŞİD’le mücadele amacıyla kurmak istediği “ılımlı muhalif ordu”yu anlatan “eğitdonat” projesi için Obama, “İstediğimiz gibi çalışmadı” itirafında bulunmuştu. Türkiye’nin aktif destek verdiği bu proje konusunda, yetkili de “Baştan ölü doğmuş projeydi” diyerek “ABD’nin hatasını” şöyle aktarıyor: “Hem rejim, hem DAEŞ’le mücadele eden insanlara kâğıt imzalatmaya kalktılar. Kimse katılmak istemedi. Çünkü 2.2 milyon Suriyelinin sadece 80 bini DAEŞ’ten kaçmıştı. Geri kalanlar rejimden kaçtı.” IŞİD’i yok etmek Emisyon skandalıyla sarsılan Volkswagen’in Türkiye’de de iki modeline satış yasağı geldi. Jetta ve Caddy’nin satışı geçici durduruldu oğuş Otomotiv, Volkswagen AG yetkilileriyle sürdürülen görüşmeler sonucunda bazı Jetta ve Caddy modellerinin satışını dün akşam itibarıyla geçici olarak durdurduğunu açıkladı. Şirketten yapılan yazılı açıklamada, “Volkswagen AG yetkilileriyle sürdürmekte olduğumuz görüşmeler neticesinde, tarafımızca alınan kararla gönüllü olarak, Jetta ve Caddy modellerimizde sadece EA189 EU5 1.6 TDI motor tipindeki araçların satışını bu akşam itibarıyla geçici olarak durdurmuş bulunmaktayız” denildi. Açıklamada diğer modellerin D Zorlu’ya yerli oto dopingi orlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, yerli otomobilde motor üretimi için bakanlık ile Vestel ekipleri arasında bir çalışmanın olduğunu doğrulayarak, “Sayın Bakan bu motorun üretimini bizim yapabileceğimizi söyledi ve bu konuda çalışma istedi. Bizler de ekip kurduk ve çalışmalar devam ediyor” dedi. Zorlu, motor üretmenin zor bir süreç olduğunu belirterek “Sonuçta bisiklet üretmiyoruz, motordan bahsediyoruz. Kolay değil” ifadelerini kullandı. Öte yandan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık’ın yerli otomobilin motoru için Vestel ile görüştüklerini açıklaması sonrasında Vestel Elektronik hisselerinde günlük kazanç yüzde 15’i buldu. Dikkat çekici şekilde Vestel Beyaz Eşya hisseleri de yüzde 10 prim yaptı. l Ekonomi Servisi Z satışı ile ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmadığı belirtildi. Dünya çapında 11 milyon kadar aracın emisyon testlerini yanıltıcı yazılım içerdiğini geçen ay açıklayan Volkswagen, 15 Ekim’de AB’de sattığı 8.5 milyon aracı geri çağıracağını duyurmuştu. AB üyesi ülkelerin düzenleyici kuruluşlarına öncülük yapan kuruluş KBA, Almanya’da satılan 2.4 milyon Volkswagen aracın gelecek yılın başında araç sahiplerinin talepleri ne olursa olsun zorunlu olarak çağrılması talimatını vermişti. Türkiye’de ise satılan araçla rın emisyon oranları ve çevre zararı ile ilgili şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak bu arada söz konusu gelişmenin ardından bazı tüketiciler hukuki yola başvurmaya başladı. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık, Doğuş Oto’nun kararının gönüllü bir uygulama olduğunu belirterek “Satışlar askıya alınacak ve teknik güncelleme yapıldıktan sonra araçlar satışa sunulacak. Ben firmamızın hassasiyetine teşekkür ediyorum” dedi. l Ekonomi Servisi Gönüllü uygulama TürkiyeABD arasındaki PYD üzerinden uyuşmazlığı derinleştiren tabloyu aktaran yetkili, birincil hedefin IŞİD’i sınırdan yok etmek olduğunu belirtirken, diğer iki hedefi; PYD’nin Türkiye’ye tehdit oluşturmasını engellemek ve ÖSO’ya desteği sürdürmek olarak kaydediyor. Ankara hastanelerinde 10 Ekim katliamından yaralı kurtulanların yaşam mücadelesi sürerken, IŞİD’le başından bu yana mücade edildiği tezinin, yukarıda özetlediğim bilgilendirme ortamında da yinelendiğini belirtmeliyim. Dahası, “DAEŞ’in tehdit olup olmadığını konuşmanın bile yanlış” olduğu söyleniyor. Ne var ki, IŞİD’le bağlantısı belgelenen Ankara katliamı; öncesindeki “zafiyet”, yaşattığı vahşet ve bıraktığı acıyla, bu tezin inandırıcılığını ortadan kaldırıyor. Nitekim “IŞİD’le başından bu yana mücadele edildiyse, bu katliam nasıl açıklanır? Neden IŞİD’in Türkiye için oluşturduğu tehdit zamanında gündeme taşınmadı?” “Eğer zamanında duyarlık gösterilse bu vahşet yaşanır mıydı” sorularımıza getirilen açıklama ise gayet “serinkanlı”: “Çok büyük bir tehdit olduğu için reklamını yapmak istemedik. Ellerinde 49 kişi rehindi. Dillendirmek yanlış olurdu.” Çözüm sürecinin bitişi Katıldığımız bilgilendirmenin kritik önemdeki diğer notu, “Suriye’deki PYD varlığının Çözüm Süreci’nde yarattığı etki”ye dair. Suriye’deki gelişmelerin PKK’yi “silah bırakmaya gerek yok” eşiğine getirdiği görüşünü aktaran yetkili, bu görüşü Kobani savaşının adını anmaksızın şöyle açtı: “Bir tarafta bizi dünya gözünde meşru kılan görüşmeler var. Bir tarafta kafa kesen vahşi cihatçılar. Ellerinde silahla savaşan genç kadınlar, bizi hayal edemeyeceğimiz meşruiyet mertebesine yükseltiyor. ‘Biz bundan faydalanalım’ diyorlar. Bu, içeriyi de etkiledi. Silah ve savaş mantığına dönünce kalkıp çözüm süreci, demokratik siyaset gibi herkesi kendimize güldürecek lafların anlamı kalmadı maalesef.” Süleymaniye’de siyasi aktörlerin “Türkiye demokratik siyasete neden şans tanıma ‘Avrupalının canı can da...’ Türkiye’de otomobil yaşı yüksek olduğu için emisyon oranlarının çok yüksek olduğunu söyleyen Dudaroğlu, hurda teşviğinin önemli olduğunu ve emisyonun Türkiye’de de kontrol altına alınması gerektiğine dikkat çekti. aşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Mehmet Dudaroğlu, Volkswagen skandalıyla ilgili, Türkiye’de de zorunlu olarak emisyonun kontrol altına alınması gerektiğine dikkat çekerek “Avrupalının canı can da bizimkinin değil mi? Avrupa’daki uygulamaların Türkiye’de de uygulanması gerek. Bu, mutlaka ta T kip edilmeli. Türkiye’deki insanlarla Avrupa’daki insanlar eşit. Türkiye’de otomobil yaşı yüksek olduğu için emisyon oranları çok yüksek. Hurda teşviki bu yüzden önemli. Bakanın söylediğine göre 323 bin aracın geri çağırılması gerekiyor. Ama kendi istekleri halinde. Türkiye’de de Avrupa ülkelerindeki gibi yaptırım olması lazım” dedi. Dudaroğlu, Türkiye’nin yerli otomobil üretimi için platform satın almasının teknik olarak doğru bir karar olduğunu, ancak aracın bundan sonra ne zaman ve nasıl bir iş modeli ile trafiğe çıkacağı ve yerlilik oranının ne zaman yüzde 90’lara ulaşacağının planlanmasının önemli olduğunu söyledi. l Ekonomi Servisi dı” sorularıyla karşılaştığını, yanıt olarak “Silah ve demokratik siyaset birlikte olabilir mi? PYD, HDP, PKK aralarına makas açabilse, Kürt kimliğini siyaset için dile getirselerdi Çözüm Süreci devam ederdi” dediğini aktaran yetkili, bu konudaki yorumunu şöyle tamamlıyor: “Çatışmaya karar verenler, çatışmayla sonuç elde edemeyeceklerini anlayınca umarım aklıselime dönerler, ama bunun için bölgedeki tozların yatışması gerekiyor.” Bu kaotik tabloyu biraz olsun sadeleştirebilecek kişisel yorumum ise şu: Faili malum Ankara katliamı ertesinde ve her bakımdan yaşamsal bir seçimin arifesinde, devlet aygıtı ile onu kullanan iktidar; HDP’yi PKK’yle, PKK’yi ise IŞİD’le aynı terazide tartarak çıkış yolu arıyor. Bu “yöntem”in on gün sonraki seçimlere nasıl yansıyacağını ise birlikte göreceğiz. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle