23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 2 Ekim 2015 yorum ustafa Kemal Atatürk, tarih profesörü Afet İnan, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Gaziantep Milletvekili Ali Kılıç, Orgeneral Fahrettin Altay ile 9 Mart 1930 pazar günü Aspendos Tiyatrosu’nu gezdi. Hüseyin Çimrin, “Antalya Kent Kronolojisi” adlı kitabında ziyaretle ilgili şu satırlara yer verdi: “Atatürk, bugün saat 12.00’de ünlü Belkıs harabelerine vardı. Müze Müdürü Süleyman Fikri Bey Aspendos’ta harabeler hakkında Atatürk’e bilgi verdi. Fikri Bey’in Aspendos hakkındaki izahatını bir süre dinledikten sonra, sözü kendisi alarak etrafındakilere daha geniş bir şekilde anlatmaya başladı. Bunun bir eşinin de Roma’da olduğunu, ama buranın daha sağlam kalmış bulunduğunu anlatarak; kendisinin de bu konuda geniş bir bilgiye sahip olduğunu gösterdi. Aspendos Tiyatrosu’nun sağlamlığı karşısında hayranlığını belirterek tiyatronun en kısa zamanda restore edilmesini istedi ve şöyle devam etti: ‘Bu tiyatroyu restore ediniz. Ama kapısına kilit vurmayınız. Burada temsiller veriniz. Güreşler düzenleyiniz. Fakat ne kapısına kilit vuracaksınız ne de girenlerden para alacaksınız. İsteyenler temsil verebilecekler. Sanatın ve sporun her dalına açık olacak.’” HHH Aspendos, Anadolu’da, hatta dünyadaki benzerleri arasında, en iyi korunmuş, en tipik Roma tiyatrosudur. Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında (İS 161180) Aspendos’lu Thedoros’un oğlu, mimar Zenon’un yaptığı, Curtius Crispinus’un da tiyatroyu “kentin tanrılarına ve imparatorluk makamına sunduğu” sahnesinde yazılıdır. Galerilerden birindeki yarım sütunlardan bazıları Selçuklu döneminde tuğla ile onarılmıştır. Antalya Müzesi uzmanları, tiyatronun 7 bin 500 kişilik olduğunu, günümüz etkinliklerinde ise 10 bin kişiye kadar çıktığını belirlediler. HHH Önemli etkinliklerin düzenlendiği bu görkemli tiyatro yılların ihmali ile üst bölümlerindeki oturma yerlerinde çatlamalar, kırılmalar önemli ölçüde artmıştı. Oturulamayacak durumdaki yerlerin onarılarak, yapının korunması ve etkinliklere daha fazla kişinin katılması hedeflendi. HHH 18 M Özgen Acar Kavşak Bedelsiz özgürlük yok!.. er sabah şehit cenazeleri, terör saldırıları, gencecik insanların öldürülmesi, basın özgürlüğü ihlalleriyle uyanan bir ülkenin hali nasıl tanımlanır? Valilere, kaymakamlara “PKK’ye operasyon yapılmayacak” talimatları yağdırılırken... Terör örgütleri, kafileler halinde asker, polis güvenlik güçlerinin önünde ellerini kollarını sallayıp geçerken... 7 Haziran’a kadar kurtarılmış bölgeler, semtler ve mahalleler kuran, yolları kesen, vergi salan, kimlik kontrolü yapan, terör örgütüne yol verirken... Oslo’da, Dolmabahçe’de görüşmeler... Bu ne pişkinlik? Süreç içinde “meğerse onlar silahlanıyormuş, yollara patlayıcılar gömülüyormuş” benzeri abuk sabuk açıklamalarla karşılaşırken... Sonra... Aynı anda hem “terörün belini kırdık” deyip, hem de seçim güvenliği nedeniyle sandıkların taşınması çabaları... HHH Özal hiç olmazsa “Anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz” demişti. Siz, kalbura çevirdiniz. Haksız, hukuksuz, çok ciddi, aynı zamanda çok komik ve gülünç, saçma sapan, aciz, baskıcı, ötekileştirici ve zavallı düzeniniz! Ülke öyle bir ayrıştı ki, öyle bir karıştı ki sorma gitsin! Ne diyelim? Bahaneleriniz, açıklamalarınız karşısında “Güldürmeyin bizi” dedik olmadı. “Aklımızla alay etmeyin” dedik, kesmedi... Çuvalladınız... Ekonomi, terör, hukuk, dış ilişkiler; tepeden tırnağa tel tel dökülüyor düzen. İnandırıcılığınız kalmadı, güven desen hikâye... Bir öyle, bir böyle, dün başka, bugün başka; “çevir kazı yanmasın çevir, devir bu devir.” Sürekli çark, sürekli “kandırıldık” bahaneleri. Yönetememe sancılarıdır bunlar. Kendi söylediğine bile inanmadığını yansıtan yüz ifadeleri, beden dili... Senden olur körebe... Önün arkan, sağın solun sobe... HHH Kendinizden olmayanları terörist ilan etmeye kadar varırken... Gazetelere saldırılar, hedef gösterdiğiniz gazetecilere dayak, vurma ve kırmalar, açılan davalar, susturma, gözdağı, korkutma çabaları gün gibi ortadayken... “Batı”daki her buluşmada, sorularla karşılaşınca “Türkiye’de basın özgürlüğü sorunu yok” derken... Önce sizinle tartıştılar. Sonra, şaşkınlığın ardından, aval aval baktılar. Ya şimdi? Acı acı gülümsemeler! İtibar yerlerde. HHH Bugün basına yönelik saldırılar, sorumluları ve hedef gösterenler apaçık ortadayken mağdurlardan bazıları, hâlâ karnından konuşuyor! Zulmün adını dillendirmiyor. İktidar, cemaat işbirliğiyle oluşturulan dünkü kumpaslarda, akıl almaz hukuksuzluklarda, zırva davalarda, insanlar sabah yataklarından kaldırılıp tutuklanırken, hapiste çürütülürken, yaratılan korku imparatorluğuna boyun eğersen, susup, seyredersen bugün karnından konuşursun. Mücadele etmeden, bedelsiz özgürlük yok. Korkuyorsan gazeteci olamazsın, gazeteciysen korkmazsın... H Aspendos ve Ötekiler (1) Aspendos onarım öncesi. yerde onarım durmalıdır; yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır. Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra, kültür varlığının arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır. Madde 11 Kültür varlığına mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı üslup birliği değildir. Bir kültür varlığı üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa, alttaki dönemleri açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda yok edilen malzemenin önemi azsa, açığa çıkarılan malzeme büyük tarihi, arkeolojik ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu böyle bir davranışı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir. İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde kararı vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz. Madde 12 Eksik kısımlar tamamlanırken, bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır; fakat bu onarımın, aynı zamanda sanatsal ve tarihi tanıklığı yanlış bir biçimde yansıtmaması için, özgünden ayırt edilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir. Madde 13 Eklemelere, ancak yapının ilgi çekici bölümlerine, geleneksel konumuna, kompozisyonuna, dengesine ve çevresiyle olan bağıntısına zarar gelmediği durumlarda izin verilebilir.” Konuyu sürdüreceğiz… Atatürk Aspendos’ta. Türkiye’nin de imza koyduğu, Mayıs 1965’te kabul edilen “Venedik Tüzüğü’nde” tarihsel mirasın “onarımında” dikkat edilecek kurallar şöyle: “Madde 9 Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, kültür varlığının estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin başladığı kamilmasaraci@gmail.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI T.C. ANKARA BATI İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2014/10630 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Bağlıca Mahallesi, 46788 ada, 1 parsel de kayıtlı, arsa niteliğinde, B Blok, zemin üstü, l. kat, 7 bağımsız no.lu mesken 3 oda, salon, antre, banyo, mutfak, tuvalet ve balkondan oluşmakta, yaklaşık 122,00 m2 kullanım alanlı, antre, hol, mutfak ve banyo tabanı seramik kaplı, tuvalet tabanının seramiği yapılmamış, banyo duvarı tavana kadar seramik yapılmış, tuvalet duvarı yarım seramik, ayrıca dairenin duvarları perdah alçı ve kartonpiyeri, pencereleri PVC doğrama ısı cam olarak yapılmış, ancak ısı camları takılamamıştır. Yine balkon kapıları PVC olarak yapılmış, ısı camları takılmamış ve dairenin iç kapıları, boya badanası, mutfak dolapları, salon ve 3 oda döşemesi, ısı camları, musluk ve bataryaları, klozet, duşa kabin, lavabolar, vitriiyeler, kombi ve radyatörler, elektrik priz, anahtar, sigorta vs. gibi imalatlar yapılmamıştır. Daire kombi kaloriferli olup, tesisatı çekilmiş vaziyetle olan taşınmazın geniş evsafı ve özellikleri bilirkişi raporunda yazılı olup, açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir. Adresi: Bağlıca Mahallesi, Çakmaklıtaş Caddesi, 1196, 1197 ve 1198 sokaklarla çevreleyen B Blok, l. kat, Daire: 7 Etimesgut. Yüzölçümü: 14.313,00 m2 Arsa Payı: 178/14313 İmar Durumu: Dosyasında mevcuttur. Kıymeti: 240.000,00 TL KDV Oranı: %l Kaydındaki Şerhler: Tapu kaydı gibidir. 1. Satış Günü: 05/11/2015 günü saat: 09:45 09:50 arası 2. Satış Günü: 01/12/2015 günü saat: 09:45 09:50 arası Satış Yeri: Ankara Batı Adliyesi Mezat Salonunda. Satış Şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, K.DV, 1/2 tapu harcı ile teslim masraları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İlas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve keilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/10630 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/09/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 150724) HARBİ SEMİH POROY SÜPER LOTO 4, 9, 16, 22, 33 ve 43 6 BİLEN: 5 milyon 137 bin 983’er TL (Devretti) 5 BİLEN: 3 bin 710’ar TL 4 BİLEN: 78.30’ar TL 3 BİLEN: 7’şer TL 2 EKİM 2015 SAYI: 32867 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnç AKIn AtALAY İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.28 05.13 05.38 nAMAZ VAKİtLERİ Güneş Öğle İkindi 06.54 13.01 16.16 06.38 12.45 16.01 07.00 13.08 16.25 Akşam 18.55 18.40 19.03 Yatsı 20.14 19.58 20.19 anırım yazının içeriği daha başlığından belli oluyor; gerçekten de öyle; çünkü laik “TC Devleti”nin “İmam Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan”nın bir bakıma partisi “AKP”ninapaçık “seçim propagandası” niteliğindeki bir konuşmasında dile getirdiği “550 milletvekili”nin “yerli” olmasını istemesiyle ilgili. “Yerli” sıfatını, seçilecek milletvekillerinin niteliğini belirlemede kullanmasının, kamuoyu gündeminin ilk sıralarında yer alacağını kuşkusuz biliyordu; dahası bunu amaçladığı bile söylenebilir. Dolaysiyle bu konuşmanın, “yerli yerinde” ya da “yerli yersiz” olup olmadığına değinmeden önce, bu “yerli” sözcüğüne şöyle bir baksak diyorum. Sözlüklerde genel olarak “yerli” sıfatının, “belli bir bölgede yetişen” örneğin: “Yerli sebze” veya “bir ülkede yapılan, bir ülkenin kendine özgü niteliklerini taşıyan”, “yerli mallar” için kullanılmasının yanı sıra, “oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış” bir “kimse”yi nitelemek için de kullanıldığı belirtilir. “Erdoğan” işte bu son anlamında, “milli” sıfatıyla birlikte kullandı “yerli ve milli” diyerek. “Yerli”nin olumsuzu ile birlikte oluşturduğu “yerli yersiz” ikilisine değinmek gerekirse, bunun en güzel örneğini de yine “Erdoğan” verdi bu konuşmasıyla. Çünkü “yerli yersiz”in, sözlüklerde, “uygun zaman olup olmadığı düşünülmeden” veya “düşünüp tartmadan” ya da “uluorta” boylamında yapılanları içerdiği belirtilir ki, bu nitelemelerin de en çok “konuşma”da ortaya çıktığı bilinir, kabul edilir. Bu açıdan bakıldığında da S ‘Yerli yersiz’ “Erdoğan”ın yalnızca bu konuşmasında değil, öteki konuşmalarında da bu “yerli yersiz” ikilisinin içerdiği anlamları, ya “teker teker” ya da “toplu” olarak görmek, duymak hep olası değil mi? Hadi eskileri bırakalım, yenisine “Ağustos” ayındakine bakalım; “Siirt”teki “PKK” saldırısında “şehit” olan “Uzman Çavuş Hakan Aktürk”ün ailesini telefonla aramış, katlanması çok zor bir “acı” içinde olan “şehit”in kız kardeşi telefonda bir ara “Erdoğan”a, “Senin Bilal’in de böyle bayrağa sarılı gelirse bizi anlarsın” deyince, “Erdoğan”; “Senin ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi!” yanıtını verivermiş... Bu yanıtta, “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü!” haykırışının veya “Cibiliyetsiz alçak!” deyişinin, insanı “utanç” içinde bırakan “yerli yersiz”liği kat kat aşan bir “iç parçalanış”ı duyumsamamak olanaksız. Dış ülkelerde ya da bunların ülkemizdeki temsilcileriyle yaptığı konuşmalarındaki, görüşmelerindeki bu “yerli yersiz”liği, tüm dünya duyuyor, görüyor; güzelce de kullanıyorlar... Şimdi burada da, sık sık yaptığımız gibi yine bir ayraç açıp, bu “yerli” niteminin “Erdoğan”ın kullandığı bağlamda kullanılmasının tarihsel bir örneğini anımsayalım. “93 yıl” önce, “Büyük Millet Meclisi”nin “2 Aralık 1922” günkü oturumun gündeminde “Seçim Yasası”nın değiştirilmesiyle ilgili bir önerge vardır; önergeye şöyle bir bakarsak, milletvekili seçilebilmek için, “Türkiye’nin o günkü sınırları içindeki yerler halkından”, “yerli halk”tan olmak koşulu hemen göze çarpar ki bu da önergenin, “Selanik” doğumlu “Atatürk”ün milletvekili olmasını önlemek için verildiğini ortaya koyar. Büyük “Söylev”inde (Nutuk), Atatürk bu “yerli” koşulunu, “Doğum yerim bugünkü ulusal sınırlarımızın dışında kalmış bulunuyor; ama bu benim suçum değil” diye yanıt verir; bunun nedenini de, “Düşmanların başarılarının biraz olsun önlenemeyişinden ileri gelmiştir!” diyerek açıklar. Ne ki, olan biteni öğrenen “halk”, “Meclis’”i, önergeyi veren “üç milletvekili”ni kınayan telgraf yağmuruna tutar; bu kınamada bugün “Erdoğan”ın memleketi olduğu için “kutsal topraklar” olarak ilan edilen “Rize”nin halkı, “Rizeli”ler başı çekip “Atatürk”ün yanında yer alırlar... Öyle ki, bu önergeci “üçlü”yü destekleyen “Rize Milletvekili Osman Efendi”yi hainlikle suçlayıp, kendilerini temsil etme hakkı olmadığını bildirirler... Atatürk, “Rize halkı”nın böyle bir telgrafını “Meclis”te okur... “Erdoğan”ın söyleminin anlamsızlığını, “Erdal Atabek”, “Cumhuriyet”teki doyurucu yazısında enine boyuna inceledi. (28.9.2015) Bu konuda sorusu olanlara öneririm, kuşkusuz okumayanlara da... C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle