28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 19 Ekim 2015 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Kadınların işgücüne katılımında AKP’nin 2023 hedeflerinin bile OECD ortalamasının altında olduğunu belirten Nur Ger, hükümetin konuya kararlılıkla eğilmediğini söyledi ürkiye toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde 2014 verilerine göre 142 ülke arasında 125. sırada yer alıyor. 2013’te 136 ülke arasında 120’inci, 2012’de ise 135 ülke arasında 124. sıradaydı. Ekonomi büyüse de büyümese de kadınerkek eşitsizliğini azaltmakta etkili olunamıyor. TÜSİAD KadınErPELİN kek Eşitliği ÇalışÜNKER ma Grubu Başkanı Nur Ger’e göre bunun nedeni hükümetin konuya sahip çıkmaması. Hükümetin 2023 hedeflerinin bile yüzde 50 olan OECD ortalamasının altında olduğuna dikkat çeken Ger, ekonomi için bu konunun enflasyonun düşürülmesi kadar önemli olduğunu söylüyor. Japonya Başbakanı Abe’nin “Ben 10 yıl içinde bu toplumda kadınların hepsini farklı bir yere getirmeye adandım. Çünkü başka türlü 10. ekonomi olamam” sözlerine dikkat çekiyor. Nur Ger’in sahibi olduğu SUTEKS, BM Kadını Güçlendirme İlkeleri Sözleşmesini imzalayan Türkiye’deki ilk KOBİ. SUTEKS’te kadın erkek çalışan oranları eşit. Nur Ger ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğini azaltmak için Türkiye’nin aldığı yol ve yapılması gerekenler üzerine konuştuk. Nur Ger’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 4 Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yüksek olduğunu ülkelerden biri. Bunun nedenleri sizce neler? Ülkemizde ilk sıradaki unsurun toplumsal açıdan kadın ve erkeğe biçilen geleneksel roller olduğunu görüyoruz. Toplumda kadınerkek eşitliğine yönelik bir zihniyet dönüşümünün yaşanması şart. Bu sadece eğitimle çözülebilecek bir mesele değil. Kadına yönelik bu genel algının değişmesinde hukuki alanda da destekler gerekli. Politikalar açısından bakıldığında, gerek şiddetle mücadelede, gerek çocuk bakımı desteklerinde gerekli hukuki düzenlemelerin ortaya konamadığını, konsa dahi nice ulusal ve taraf olduğumuz uluslararası mevzuatın yeterli şekilde uygulamaya geçmediğini görüyoruz. İş yaşamında kadınların karşı karşıya kaldığı engeller devam ediyor, keza yönetimde üst kademelere ve girişimcilik açısından da finansmana erişim sorunu güncelliğini hâlâ koruyor. 4 Ekonomide büyüme toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştiği anlamına mı geliyor? Son 10 yılda ekonomi ciddi büyüme kaydederken de 10 yıllık hedef bile OECD’ye yetişemedi Kadınerkek eşitliğinde ldık sınıfta ka ekonomi 7 Elinde çekiç olan adamlar T Nur Ger’e göre kadın girişimciliğinin önündeki en temel engel finansmana erişim. Prosedürlerin uzun olması ve teminat gösterilme gerekliliği sadece iş fikri ve planı olan kadın girişimci için süreci zorlaştırıyor. SUTEKS’te eşitlik var 4 SUTEKS’te kadın çalışanlara ne tür imkânlar sağlanıyor? Kadın çalışan oranımız erkekle eşit. Her alanda fırsat eşitliği eksiksiz sağlanıyor. Tüm çalışanlarımız her türlü sorunu için hukuki destek erişimine sahip. Bununla birlikte ek sağlık hizmetlerine de kolayca erişebiliyorlar. Tabii biliyorsunuz, bir kadının iş yaşamında en çok zorlandığı dönem hamilelik ve ilk annelik süreci. Bu süreci sıkıntısız atlatmalarını sağlamak amacıyla bazı özel düzenlemelerimiz var. Kadın çalışanlarımız doğum yaptıklarında 90 günlük doğum iznine ek olarak 30 gün ücretli izin kullanma imkânına sahip. Günlük bir saat yasal emzirme iznine ek olarak 1 saat de biz ücretli izin veriyoruz. Doğumu izleyen bir yıl boyunca Cumartesi sabahı 09:0012:30 arasındaki mesai günlerinde ücretli izinli sayılıyorlar. Biz bu zamanları asla kayıp olarak görmeyiz. vekili adayı sayısının düşmesi üzücü. Ülkenin yarısını oluşturan kadınların eşit bir şekilde temsil edilemiyor olması, görüşlerinin, istek ve ihtiyaçlarının politikalara sınırlı yansımasına yol açar, siyasette daha fazla kadın katılımı olmalı. 4 Kadınların iş gücüne katılımının artması ekonomik gelişmede nasıl rol oynar? McKinsey yeni bir rapor yayımladı. Kadınların iş yaşamına katılımı erkeklerin seviyesine eriştiği takdirde, bu durumun 2025 yılında küresel GSYİH’ye 28 trilyon dolar, yani küresel GSYİH’nin yüzde 26’sı oranında katkısı olacak. Bu rakam bugünkü Çin ve ABD ekonomilerinin toplam büyüklüğüne eşit neredeyse. Ayrıca Dünya Bankası raporları, tam zamanlı çalışan kadınların oranında 6 puanlık bir artışın gelirleri yüzde 7 artırabileceğini ve yoksulluğu yüzde 15 düşürebileceğini tahmin ediyor. Kadınların, eğitime, ekonomiye, siyasete ve toplumsal hayatın her alanına aktif olarak katılımı, hem demokrasinin, toplumsal gelişmenin bir gereğidir hem de kalkınmayı hızlandıracak en önemli faktördür. Gelişmiş ülkelerde kadın ve erkek eşit, çocukların eğitimi de devlet tarafından nitelikli şekilde karşılanıyor. Böyle bir durumda 23 çocuk doğurmak mümkün. Çünkü annenin gözü arkada kalmaz. Yükseköğretim mezunu kadınların % 17’si işsiz toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki sorunlarımız devam ediyordu. Kadınların çalışma hayatına daha çok katılımı özellikle kriz dönemlerinde ekonomide iyileşmeye ve ülkenin rekabet gücünün gelişmesine önemli katkıda bulunabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece ekonominin iyi olduğu dönemde değil, her daim düşünülmesi gereken bir politika alanı. Yeterli olmasa da, mevcut olan çabaların ekonomi yavaşladığı için arka plana atılmaması gerekiyor. 4 Son 10 yılda ekonominin parlak olduğu dönemler de dahil Türkiye’nin eşitsizliği azaltmakta önemli bir yol katettiğini düşünüyor musunuz? Düşünmüyorum, çünkü istatistiklere bakıldığında hâlâ çok gerideyiz. G20 ülkeleri içerisinde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 50’nin altında olan 5 ülkeden biriyiz. 15 yaş üstü kadın işgücüne katılım oranımız yüzde 30.3. Kadın işgücüne katılım oranını 2023’te yüzde 41’e çıkarma hedefimiz var. 2013 yılı verisiyle dünya ortalamasının yüzde 50 olduğunu da unutmayalım. Japonya Başbakanı Abe’nin kendi ülkesi için yarattığı zihniyet değişimini çok önemsiyorum. Abe, “Ben 10 yıl içinde bu toplumda kadınların hepsini farklı bir yere getirmeye adandım. Çünkü başka türlü 10. ekonomi olamam” dedi ve düğmeye bastı. 4 Genç kadınlarda işsizlik yüzde 20’nin üzerinde. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için etkili politikalar üretiliyor mu? Lütfen hatırlayalım. Ülkemizde yüzde yüz enflasyon vardı. 2002’de iktidara gelen AK Parİş gücüne katılma oranı (yüzde) Eğitim durumu Toplam Okuryazar olmayanlar Lise altı eğitimliler Lise Mesleki veya teknik lise Yükseköğretim 2014 30.8 16.6 26.6 31.3 40.8 69.6 2015 32.4 17.2 27.7 32.8 41.3 70.1 İşsizlik oranı (yüzde) 2014 12.0 2.1 8.8 21.0 19.8 16.2 2015 12.5 2.7 9.7 20.6 16.8 17.0 Kadın çalışanların 3’te 1’i ücretsiz aile işçisi (Bin kişi) İşteki durum ve ekonomik faaliyet İşteki durum Ücretli veya yevmiyeli İşveren Kendi hesabına Ücretsiz aile işçisi 2014 2014 7.837 4.595 98 692 2.452 2015 8.299 4.963 101 716 2.519 2015 (yüzde) 2014 100.0 58.6 1.3 8.8 31.3 2015 100.0 59.8 1.2 8.6 30.4 Hukuki destek şart Japonya başardı Yoksulluk azalır Kadınlar en çok tarım ve hizmetler sektöründe 50 40 30 20 10 0 Sanayi % 15.0 Tarım % 35.7 Hizmetler % 48.2 İnşaat % 1.2 60 50 40 30 20 10 0 Tarım % 34.1 Hizmetler % 50.4 ir yapının gerçeği en iyi, onun en aşırı durumunda görülebilir. “Suruç” tüm vahşetine karşın böyle bir olanak yaratamadı. O “orada”, “uzakta”, Kobani’nin hemen yanında, zaten tüm aşırılıkların, günlük sıradanlığa dönüşmüş olduğu kabul edilen bir coğrafyada gerçekleşti. “Ankara”, farklıydı. “Burada”, “kalbinde” devletin zirvesinin burnunun dibinde gerçekleşti. O nedenle “Ankara”, Türkiye sosyal formasyonun bir gerçeğini çok daha açık bir biçimde gözler önüne serdi. Türkiye toplumu homojen bir yapı sergilemez; içinde tarihsel, ekonomik, politik nedenlerden kaynaklanan birçok bölünmüşlük barındırır. Ancak bu bölünmüşlüğün içinde şimdi yeni bir “durum” var. Toplumun bir kesimi kendisinin kutsala ilişkin anlayışını benimsemeyen geri kalan kesim için, kesmekten, patlatmaktan, öldürmekten; dereler gibi akacak kanlardan çok kolaylıkla söz ediyor. Bu yeni olgu ortaya çıkana kadar, toplumdaki diğer bölünmüşlüklerin tarafları, birbirilerine ne kadar düşman olurlarsa olsunlar birbirlerinden ne kadar nefret ederlerse etsinler, “ötekileri”ne yönelik kesmekle, patlatmakla, dereler gibi kan akıtmakla ilgili arzuları dillendirmiyorlardı. Kendisinden olmayana yaşam hakkı tanımayan bu “yeni” duyarlılık, OrtadoğuMüslüman coğrafyası içinde giderek güçlenen bir akımın, ideolojinin Türkiye’ye yansımasının ürünü. Bu “ötekini öldürme, patlatma, kesme”, kampının oluşmasının dinamiklerini 13 yıllık AKP yönetiminin, iç ve dış politikasından daha genelde ideolojipratiğinin, toplumsal projesinin etkilerinden soyutlayarak düşünmek olanaksızdır. Örneğin, “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı gençlik” yaratma arzusuna yakından bakınca, kutsalın yanı sıra, simgesel araçları, doğruyu yanlışı ayrıt etmenin mantık kurallarını, bilgisinin üretimini ve yeniden üretimini, cinsel pratiğin kurallarını, kodlarını ve arzu nesnelerini kapsayan bütünsel bir tanımlama olarak özgün bir “hakikat rejimi” dayatmasıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. “Hakikat” ve “kutsal” tanımı gereği mutlak ve evrenseldir, ya da evrenselliği arzular. “Kutsal”a ilişkin evrensellik arzusu özellikle patolojiktir. Bu arzu, diğer kutsalların varlığı ile bağdaşmaz. Bu bağdaşmazlık, kolaylıkla “ötekinin” yok olmasını arzulamaya açılır... Ankara’da olaydan sonra yaşananlar, “ötekini” tanımayan, kesmekten, patlatmaktan, öldürmekten söz eden kampın aynı anda ötekini “yanlış tanımakta” olduğunu da gösterdi. Gerçekliğin bu kampın sözcülerinin aklındaki resmine göre, bir tarafta kendileri ve arzuları var, diğer tarafta, onların arzularına ulaşmalarını engellemeyi amaçlayan bir “ötekiler” karmaşıklığı var. Bu “kesme patlatma” kampı, bu karmaşıklığı oluşturan “ötekilerin”, aralarındaki farklılıkları, düşmanlıkları, kimilerinin varlıklarının diğerlerini dışladığını göremiyor. Bu kamp karşındaki “ötekilerin”, aralarındaki düşmanlıkları, farklılıkları aşan bir arzuyla, kendisine karşı komplolar kurma çabası içinde olduklarına inanıyor. Diğer bir değişle “kesme patlatma” kampı, karşındaki “öteki”yi sürekli “yanlış tanıyor”. Örneğin, bu kesimin zihinsel ruhsal dünyasında, seküler, ulusalcı, yüzü Batı’ya dönük PKK, onun seküler ulusal kimliğini dışlayan, onu yok etmeye kararlı bir akım olan IŞİD’le ölümüne bir savaş içindeyken bile aniden durup onunla bir araya gelerek bu “kesme, patlatma” kampına karşı komplo kurabiliyor. Bırakın seküler akımları, kendisi dışındaki diğer dinci akımları bile yok etmeye kararlı, kadınlara köleliği layık gören IŞİD de, PKK ile bu “kesme patlatma” kampına karşı, üstelik o kampın dinsel dünyasını paylaşmasına karşın, bir komplo içine girebiliyor... Bu “yanlış tanımanın” ürünü paranoya, pratikte, siyasette, medyada hatta sokakta, karşımıza, elinde çekiç olduğu için, karşısına çıkan her şeyi çivi, bıçak alınca da kesilecek boğaz olarak gören çok tehlikeli, her türlü diyaloğa kapalı bir kitle olarak çıkıyor. Bu yeni ve çok tehlikeli gelişme, bana iç savaş arifesindeki toplumlarda görülen ruhsal şekillenmeleri anımsatıyor. B ‘Yanlış tanımanın’ sefaleti Sanayi % 14.6 İnşaat % 0.9 Seferberlik gerek ti dedi ki ‘Ben bu sorunu düzeltirim’ ve 10 yılda bitirdi. Bu da demektir ki, yeterli iradeyle ve adanmışlıkla yapılırsa 10 yılda çözülür bu mesele. Yeter ki bu kararlılık olsun. Yüzde yüz enflasyon ile nasıl ülke kalkınmazsa, bu kadın erkek eşitsizliğiyle de ülkemiz kalkınamaz. Ülke çapında seferberlik gerekiyor. “Ben okuma yazma bilmeyen kadın bırakmayacağım. Meslek eğitimi verdirmek için elimden geleni yapacağım. Çocuklar için kreşler açacağım, 10 yıl içinde kadınları çalışma hayatının içine sokacağım” demek gerek. Kadın hayatın her alanında aktif rol almalı. Eğitilmeli, meslek sahibi edilmeli. Bunun için fırsat eşitliği sağlanmalı. Hatta kadınsa daha çok desteklenmeli. TÜSİAD bünyesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubumuz var ve toplumsal farkındalığı yükseltmek üzere faaliyetler gerçekleştiriyoruz. 4 Parti seçim beyannamelerinde kadınlara yeterince önem verildiğini düşünüyor musunuz? Kadınların siyasi yaşamda yeterli düzeyde temsil edilmediğini biliyoruz ve görüyoruz. KADER kurucu üyelerinden biriyim ve geçen yıllar içerisinde kadınların siyasette temsili açısından en iyi sonucu haziran seçimlerinde gördük. Elbette kasım ayındaki seçimlerde bazı partilerde kadın millet Hem kütüphane hem çevreci CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke OVP ile ilgili “AKP göz boyayamaz. Herkes cebindekini biliyor” dedi. KP’nin Orta Vadeli Program’da (OVP) sunum değişikliği ile kişi başına milli geliri yüksek göstermesi ve İşkur’un işsizlik sayısını 1 milyon kişi azaltmasının ardından tartışmalar sürüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, hükümetin artık rakamlara makyaj yaparak gerçekleri gizlemek gibi bir şansı kalmadığını söyledi. Rakamlarla oynamanın ekonomiyi düzeltmeyeceğini, sadece göz boyadığını vurgulayan Böke, “Herkes cebindeki parayı biliyor. Emeklinin, as Selin Böke: Milli gelir makyajla düzelmez A gari ücretlinin, işsizlerin hali ortada. Gerçekleri görmek için sanal rakamlara değil, sokağa ve günlük yaşantımıza bakmak yeterli” dedi. Böke şöyle devam etti: “Önce hedef konmuş, o hedefe göre varsayım uygulanmış görünüyor. ABD Merkez Bankası faizinin sınırlı olacağı, dünya ticaretinin artacağı gibi sorunlu küresel varsayımlardan hareket edilmiş. Türkiye’de de tasarrufun ve verimliliğin artacağı beklentisi varsayımlar arasında. Oysa güven endeksinin en çok düştüğü alan vatandaşın tasarruf etmeye yönelik beklentisi ve imkânı ile ilgili. Bu varsayımlar sorunlu olduğu için, bir ülkenin ileriye dönük ekonomideki yol haritası olan OVP Selin de, ne yazık ki Sayek Böke güvenilirliğini yitirdi.” l Ekonomi Servisi uvacık Barajı’ndan gelen içme suyunun  elektriğe dönüşmesini sağlayarak şehrin enerji ihtiyacını karşılayan Kocaeli Belediyesi, şehir içi ulaşım için yalnızca doğal gazla çalışan ve içerisinde kütüphane olan 200 adet yeşil otobüsü halkın kullanımına sundu. Bisiklet aparatları da olan otobüsler, geçen hafta 12 ilçede seferlere başladı. Bursa’da faaliyet gösteren Karsan tarafından yapılan otobüsler sıkıştırılmış doğalgaz ile çalışıyor. Otobüste engelliler için sesli uyarı sistemi de bulunuyor. l Ekonomi Servisi Y Çıldır’dan öteye yol var artık ap işlet devret modeliyle yapılan Çıldır Aktaş gümrük kapısı açıldı. Törene Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşçı, Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Ardahan Valisi Ahmet Deniz, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Gürcistan Maliye Bakanı Nodar Khaduri de katıldı. Hisarcıklıoğlu, “Bir yerde ticaret varsa zenginlik var. ‘Çıldır’dan öteye yol yok’ derlerdi, artık ‘var’ diyeceğiz. Bu kapı 100 milyar dolarlı ekonomiye açılan bir kapı” dedi. Khaduri de bölgenin ticaret üssü olacağını ifade etti. l İKLİM ÖNGEL / ARDAHAN Y Rusya krizi Türkiye’nin ihracatını vurdu Rusya’ya yapılan dışsatım, 9 ayda geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 40 geriledi. Rusya’ya geçen yılın ocakeylül döneminde gerçekleştirilen 4 milyar 580 milyon 184 bin dolarlık ihracat seviyesi, ekonomik kriz ve rubledeki devalüasyon yüzünden bu yılın aynı döneminde 2 milyar 764 milyon 644 bin dolara düştü. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) verilerine göre, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında geçen 9 aylık dönemde 6’ncı sırada olan Rusya, bu sene aynı dönemde iki basamak gerileyerek 8’inciliğe geriledi. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle