29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 değinerek uyarı görevini yapması, diğer yandan insanların ve piyasaların telaşa kapılmasına yol açacak şeyler söylememesi gerekiyor. IMF bu hafta bu anlayışa uygun davranarak, dünya ekonomisinin ciddi sorunlarla hatta bir duraklama tehdidiyle karşı karşıya bulunduğunu itiraf etmek sonunda kaldı. Dünya ekonomisinde büyümenin yüzde 2’nin altına düşmesi halinde bunun “küresel resesyon” diye tanımlanabileceğini IMF de kabul ediyor. IMF Finansal İstikrar bölümünün başkanı olan Jose Vinals bu hafta Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, “gerekli önlemlerin acilen alınmaması halinde dünyanın yeni bir finansal krize, hatta küresel resesyona sürüklenmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz” derken dünya ekonomisinde ciddi bir yavaşlama yaşanabileceğini ifade ediyordu. DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.9040 2.2 kuruş 3.2940 0.3 kuruş 10.72 0.33 puan 79.214 0.553 puan 720.23 1.09 kuruş 107.75 0.15 kuruş EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Cumartesi 10 Ekim 2015 Önlem alınmazsa dünya yeni bir finansal krize girebilir. IMF küresel büyümenin yüzde 2’nin altına düşmesi halinde ‘küresel resesyon’ olacağını vurguluyor Küresel resesyon riski arttı Sayıştay ve bir ‘eksik KDV’ öyküsü ayıştay raporlarına Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile devam. Digiturk’ü ihalesiz Katar şirketi BeIN’e satan ve satış bedelini hâlâ kamuoyuyla paylaşmayan TMSF’nin, 2014 denetim raporunda farklı “okumalara” açık, birbirinden çarpıcı tespitler var. Bir anımsatma: TMSF’nin varlık sebebinin, batık bankalardan ve onların eski sahiplerinin şirketlerinden kamu alacağını tahsil etmek olduğunu hiç unutmayalım. Yani TMSF bir şirkete el koyuyorsa, bilin ki o şirketin sahibi, bankasına daha önce el konulmuş bir işadamıdır. Fon, banka batıran bir işadamının öteki şirketleriyle, sadece ve sadece şu gerekçeyle ilgilenir: Kamunun, yani bizlerin vergilerinin hakkını hukukunu korumak için. Bunun için de yukarıda söz ettiğim tanıma uyan işadamının diğer şirketlerinin ya hisselerine yani mülkiyetine ya da yönetimine el koyar. Koyar ki, o şirketleri ihale açıp satsın, alacağı parayla da bizim hakkımız geri gelsin. Bu girişi öncelikle, şunun için yaptım: TMSF’nin açıklamadığı Digiturk’ün satış bedeli, kamunun, yani hepimizin parasıdır. HHH Şimdi Sayıştay raporuna geçelim. Son derece teknik ama gözden kaçırılmayacak kadar büyük tutarda bir “eksik KDV” tartışması var raporda. Sayıştay’a göre bir vergi yükümlüsü olan TMSF, kamu menfaati için el koyduğu şirketleri sattıktan sonra KDV’yi eksik hesaplamış. Eksik hesaplanan tutar için derin bir nefes alın: 143 milyon 377 bin TL ve yaklaşık 28.9 milyon dolar (Sayfa 7). Bu rakam, TMSF’nin ihaleyle satışına konu olan 63 ayrı Ticari ve İktisadi Bütünlük’ü kapsıyor. Grup şirketleri ve yapılan hesaplar, Sayıştay raporunda tek tek listeli. HHH Sayıştay demiş ki: Ey TMSF, KDV Kanunu’na göre açık artırmayla yapılan bir satışta KDV matrahı kesin satış bedelidir. İhale kesinleşince vergiyi doğuran olay da gerçekleşir. Sen bir şirketi kaça sattıysan, satış kararı onaylanır onaylanmaz bedel üzerinden KDV’yi hesaplayıp alıcıdan istemen lazım. Ama böyle yapmamışsın. TMSF de şöyle demiş: Bu konu o kadar da net değil. Biz Gelir İdaresi’nden görüş aldık. Hakkımızda açılan davalar var. Ancak onlar kesinleşince, KDV tutarı kesinleşir. Sayıştay devam etmiş: Kanun çok net. İhale yapıp bitirdiğinde, paranın hepsini tahsil edememiş olsan bile, tamamı üzerinden KDV hesaplayıp onu da istemek zorundasın. HHH Basitleştirmeye çalıştığım bu tartışma sayfalar sürüyor. İşin içinde o kanun var, bu kanun var, farklı yorumlar, davalar, ipotekler, hesaba ne dahil edilir, ne edilmez vs... Fakat bu ölümcül tekniklikteki tablonun hiç de teknik olmayan bir bilgiyle, biraz berraklaşacağını düşünüyorum. Sayıştay’a göre 63 şirketin satışından devlete ödenmesi gereken KDV tutarının 143 milyon 377 bin TL ve 28 milyon 983 bin ABD Doları olduğunu söyledik ya... İşte bu “eksik KDV”nin iki büyük kalemi: İlki BMC’nin Es Mali Yatırım’a satışı: Sayıştay’a göre, TMSF’nin bu satışta, alıcıdan tahsil etmesi gerektiği halde etmediği KDV tutarı 95 milyon 926 bin TL... İkinci büyük kalem ise Sabahatv satışı. Sayıştay’a göre TMSF’nin Turkuvaz Radyo TV ve Gazetecilik A.Ş’den tahsil etmesi gerektiği halde etmediği KDV ise 33 milyon 994 bin TL ve 24.1 milyon dolar. Bu iki kalemin yani eksik hesaplanıp devlete yatırılmayan KDV’nin toplam tutarı ise 130 milyon TL ve 24.1 milyon dolar. Yerim bu kadarına yetiyor... İçinde Ethem Sancak ve Albayrak kelimeleri geçmeyen bir Sayıştay raporu özeti okudunuz. Bitirirken soralım: Sahi Sayıştay’ın eli kolu neden bağlanıyor? Sahi “kaynak nerede?” Ey CeHaPe?.. S luslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde son günlerde yaptığı konuşmalarda “çok hızla değişmekte olan, belirsizliklerle dolu” bir dünyada yaşamakta olduğumuzu vurguluyor. Gerçekten de, IMF gibi bir kuruluşun bile önünü göremeden tahmin yapmak zorunda kaldığı, her an krize dönüşebilecek sorunların çoğaldığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada IMF’nin de bir yandan büyüyen risklere U Yükselen Pazar ülkelerine yönelik dış sermaye hareketleri 1988’den beri ilk kez 2015’te eksi bakiye verecek ve bu ülkelerden net sermaye çıkışı olacak. Türkiye’nin riski Dünya ekonomisinde risklerin ve belirsizliklerin arttığı bir dönemde Türkiye de riski yükselen ülkeler arasında yer alıyor. IMF’ye göre kısa vadeli dış kaynağa aşırı bağımlı oldukları için riskleri büyüyen ülkeler arasında Türkiye, Güney Afrika ve Malezya öne çıkıyor. Aşırı borçlanmada en hızlı davranan ve riskini en çok artıranlar da Çin ve Türk şirketleri. Türkiye, siyasi istikrarın bozulduğu ülkeler arasında da adı en çok anılan ülkelerden biri. IMF’nin iyimser sayılan tahminlerinde de Türkiye, Yükselen Pazar ülkelerinden olumsuz yönde ayrışıyor. 2015’te yüzde 4 büyümesi beklenen Yükselen Pazar ülkelerinin 2016’da yüzde 4.5 büyüyeceğini tahmin eden IMF’nin Türkiye için büyüme tahmini ise 2015’te yüzde 3 iken 2016’da yüzde 2.9’a düşürüyor. Tüm bu göstergeler ve dünya ekonomisinin kaygı verici tablosu Türkiye’yi zor günlerin beklediğini düşündürüyor. Kişi başına gelirini 2008’de 10 bin dolara çıkarttıktan sonra patinaj yapmaya başlayan ve şimdi 10 bin doların altını görme noktasına gelen Türkiye’nin, bu kısır döngüyü kırmak için, dünyadaki gelişmeleri doğru değerlendiren farklı bir anlayışla yönetilmesi gerekiyor. 5 yıldır düşüyor Şu anda dünya ekonomisinde “risk” ve “sorun” denince akla hemen Yükselen Pazar ülkeleri geliyor. IMF’nin Finansal İstikrar raporunda da, başta Çin olmak üzere Yükselen Pazar ekonomilerinin sorunlarına değiniliyor. Bu ülkelerin beş yıldır düşmekte olan büyüme hızlarının düşmeye devam etmesi halinde gelişmiş ülkelerin de bundan olumsuz etkilenebileceği belirtiliyor. IMF’nin raporunda, Yükselen Pazar ülkeleri şirketlerinin, 2008 krizi sonrasındaki küresel likidite bolluğundan yararlanarak yaptığı aşırı borçlanmanın 3 trilyon doları bulduğu ve bu aşırı borçlanmanın ciddi sorunlara yol açabileceği vurgulanıyor. Yükselen Pazar şirketlerinin borç balonu korkutuyor ükselen Pazar ülkeleri yıllar sonra şimdi bir kez daha sorunlarıyla dünyanın gündeminde. 20. yüzyılın son çeyreğinde daha çok sorunlarıyla anılan Yükselen Pazar ülkeleri 2002’den itibaren küresel kapitalizmin gözdesi haline geldi, bu ülkelere sermaye akışı hızla arttı ve şaşırtıcı büyüme hızlarına erişen Yükselen Pazar ülkelerinin ortalama büyüme hızı 2007 yılında yüzde 8.6 oldu. Bir yandan bu çarpıcı büyüme tablosu, diğer yandan 2008 krizinin gelişmiş ülkelerde yarattığı panik, Yükselen Pazar ülkelerine dış kaynak akışının 2009’dan sonra da sürmesine yol açtı. ABD Merkez Bankası (Fed) likiditeyi artırıp faizleri sıfıra Y Gelişmiş ülkelerin çıkmazı IMF tahminleri 2014’te ancak yüzde 1.8 büyüyebilen gelişmiş ülke ekonomilerinin 2015’te yüzde 2.0, 2016’da da yüzde 2.2 büyümesini öngörüyor. ABD’deki büyümenin 2015’te yüzde 2.6’yı, 2016’da yüzde 2.8’i bulması; Avro alanı ekonomilerinin ise 2015’te yüzde 1.5, 2016’da yüzde 1.6 büyümesi bekleniyor. İddialı atılım planları uygulayan Japonya’nın da 2015’te yüzde 0.6, 2016’da yüzde 1.0 büyüyeceği tahmin ediliyor. yaklaştırınca Yükselen Pazar ülkeleri ve şirketleri düşük faizlerle ve büyük miktarlarda borçlanma olanağını elde etti. Bunun da etkisiyle Türkiye gibi Yükselen Pazar ülkeleri 2010 ve 2011’de de yüksek büyüme hızlarına erişti. Bu gelişmeler sonucunda başta Çin olmak üzere Yükselen Pazar ülkelerinin dünya ekonomisindeki payı, satın alma gücü paritesine göre yapılan hesapla, yüzde 50’nin üzerine çıktı ve kriz sonrasında dünya ekonomisindeki büyümenin yüzde 80’ini bu ülkeler sağladı. Şimdi gelinen noktada ise Çin’de ve diğer Yükselen Pazar ülkelerinde yaşanan olumsuz gelişmeler bütün dünyayı etkiliyor. Fi nans dünyasını tedirgin etmeye başlayan sorun da Yükselen Pazar şirketlerinin son yıllarda aşırı borçlanmış olmalarından kaynaklanıyor. IMF’nin verilerine göre 2004’te toplam borcu 4 trilyon dolar olan Yükselen Pazar şirketlerinin borcu 2014’te 18 trilyon dolara tırmanmış bulunuyor. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) ise Yükselen Pazar şirketlerinin borçlanmasının son on yılda beşe katlanarak 2015’te 23.7 trilyon dolara tırmandığını ileri sürüyor. Öte yandan gene IIF’ye göre, Yükselen Pazar ülkelerine yönelik dış sermaye hareketleri 1988’den beri ilk kez 2015’te eksi bakiye verecek ve bu ülkelerden net sermaye çıkışı olacak. Bu verilere bakıp “hiç yoktan iyi” denebilir belki ama 2008 krizini aşmak için yaratılan muazzam likiditeye ve sıfır faizlere karşın gelişmiş ülke ekonomilerinin, özellikle de Avru pa ve Japonya’nın bu kadar yavaş büyümesi, ABD eski Hazine Bakanı Lawrence Summers’ın uzun vadeli durgunluk (secular stagnation) tezini akla getiriyor. Summers, 8 Ekim tarih li Financial Times’da yayımlanan yazısında küresel boyutta genişlemeci maliye politikaları uygulanmaması halinde dünya ekonomisinin çıkmaza gireceğini ileri sürüyor. BİTTİ ‘Anadolu’ya odaklanın’ oç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, “Kendi kurumsal yönetim kurulu olan şirketlerde çok vakit kaybetmektense büyük potansiyeli olan Anadolu’ya odaklanalım. Burada çok fazla imalat, potansiyel, istihdam imkânları söz konusu” dedi. İnan, Koç Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Konferansı’nda yaptığı konuşmada Türkiye’deki kurumsal çerçevede kadınlar daha az sayıda yer aldığını bunun değişmesi gerektiğini söyledi. Henley Business School Yönetim ve Liderlik Profesörü Andrew Kakabadse de kurumsal yönetimdeki asıl meselenin, prosedürler tarafından engellenmek olduğunu belirterek, bunun arkasında yatan meselenin ise cesaret eksikliği olduğunu söyledi. Borusan Holding Üst Yöneticisi (CEO) Agah Uğur da, doğru meslek için doğru insanları seçmek ve hedefe ulaşmak için eylemlerin nasıl planladığının önemli olduğunu ifade etti. l Ekonomi Servisi K Burak Sevilengül Sabancı’dan kızlar için çağrı abancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesi konusunda sorumluluk sahibi herkese çağrıda bulundu. Sabancı Vakfı, Birleşmiş Milletler’in 2011’de ilan ettiği ve bu yılın teması ‘2030 Vizyonu: Yetişkin Kız Çocuklarının Gücü’ olarak belirlenen 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ne ilişkin mesaj yayımladı. Koyunsağan, “Çocukluktan başlayarak, hem kız hem de erkek çocuklarının diğer bireylerin de insan haklarına saygı gösterecek şekilde yetiştirilmeleri gerekiyor” dedi. S Burak Sevilengül, yaklaşık beş yılda 2 milyon çiftçiye destek olduklarını ve son üç yılda da 500 milyon liranın üzerinde kazandırdıklarını dile getirdi. Cesaret eksik Turkcell çiftçiye kazandırdı arımsal üretime dönük ürünleriyle 2010’dan bu yana 2 milyon çiftçiye hizmet verdiklerini belirten Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Burak Sevilengül, son üç yılda Turkcell’in kendilerine yönelik ürünlerini kullanan çiftçilerin yaklaşık yarım milyar lira kâr ettiklerini söyledi. Çiftçiye dönük ‘Tarım doktoru’ servisine kayıt olan çiftçi aylık 5 TL hizmet bedeli ile çağrı merkezi ta T rafından aranıp il, ilçe, köy bilgisi, ne kadarlık bir arazide hangi ürünün yetiştirildiği, sulama tipi gibi bilgileri alıp eldeki veriler sonucunda da tarlaya özel bir yetiştiricilik ve gübreleme programı hazırlama imkânı buluyor. Öte yandan hem tarımsal hem de hayvansal üretimle uğraşan çiftçiler, özel çağrı merkezlerini arayarak sorunlarıyla ilgili danışmanlık hizmetleri alabiliyorlar. İzmir’in Bayındır ilçesine bağlı Çırpı köyünde bulunan ve çiftçilikle uğraşan Hakan Tuncay, “Cep telefonuma yüklü uygulamadan ya da bilgisayarımdan kamerayla trafomu izleyebiliyorum. Sistem, trafoya yapılan her türlü müdahalede hem alarm çalmasını sağlıyor hem de beni ve belirlediğim kişileri cep telefonumdan arayarak durumu haber veriyor. Artık içimiz rahat” dedi. l Ekonomi Servisi IMF’den zor süreç uyarısı IMF Başkanı Lagarde, “Dünya ekonomisi Fed’in beklenen faiz artışı, yavaşlayan Çin ekonomisi ve düşük emtia fiyatlarıyla zor bir süreçten geçiyor” dedi. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, tüm ülkelerin küresel ekonominin değişen şartlarına uyum sağlamak zorunda olduğunu vurgulayan Lagarde, IMF’nin üye ülkeleri bu zor “dönemeçte” destekleyeceğini, teknik ve finansal yardımların gerektiği yer ve zamanda sağlanacağını taahhüt etti. Lagarde, Temmuz 2016’da sona erecek, iki dönem başkanlık yapmaya açık olup olmadığı sorusuna, “Açıkçası bu son değerlendirme toplantım olabilir. İkinci döneme açığım ama buna üyeler karar verecek” yanıtını verdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle