28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 10 Ekim 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN tasarım: MÜGE KAYGUSUZ İntikam fotoğrafı Abdurrahim Boynukalın, Davutoğlu’nun Nakşibendi tarikatının önemli isimlerinden Emin Saraç’ın dizinin dibinde otururken çekilmiş fotoğrafını paylaştı. Emin Saraç, Alo Fatih olarak bilinen Fatih Saraç’ın babası haber 7 Güney H Dinç’i yitirdik ukuk, demokrasi, çevre ve sosyalist hareketin öncü isimlerinden, eski İzmir Barosu Başkanı Güney Dinç, yaşamını yitirdi. Dinç’in cenazesi pazartesi günü Alsancak Hocazade Camisi’nde kılınacak ikindi namazının ardından, Karşıyaka Soğukkuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Dinç, 19641970 yılları arasında Türkiye İşçi Partisi’nin Karşıyaka İlçe Başkanlığı, İzmir İl Başkanlığı ve Genel Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. 1967 seçimlerinde İzmir İl Genel Meclisi Üyesi seçildi. TİP’in Ege’deki örgütlenme ve seçim çalışmalarına katıldı. Aynı dönemde DİSK’e bağlı sendikaların avukatlığını yürüttü. 12 Mart darbesinden sonra 8 ay tutuklu kaldı. 12 Eylül darbesinden sonra 3 yıl boyunca İzmir Barosu Başkanlığı görevini yürüttü. Dinç Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları yargısına katılması için yoğun çaba harcadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Türkiye’den gönderilen ilk başvuruların savunmanlığını üstlendi. Dinç, Kıyıların ve kamusal varlıkların yok edilmesini önlemeyi amaçlayan bir çok davanın da savunmanlığını yürütmüştü. Dinç’in eserleri arasında, Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlanan “Amastris Üşümesin”, “Duvardaki Örümcek” ile “Lütfiye ve Komşusu” da bulunuyor. l İZMİR / Cumhuriyet H ürriyet gazetesine yönelik baskında yer alan AKP milletvikili Abdurrahim Boynukalın’ın intikam alır şekilde Twitter adresinden yayımladığı Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dizinin dibinde ALİ oturduğu kişinin AÇAR Nakşibendi tarikatından “Ali Çiçek Hoca” olarak bilinen Emin Saraç olduğu ortaya çıktı. Emin Saraç, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Fas’tan telefonla arayarak uyardığı ve kamuoyunda “Alo Fatih” olarak bilinen eski Habertürk Yönetim Kurulu Başkanvekili Fatih Saraç’ın da babası. İntikam fotosuyla ilgili ulaşmaya çalıştığımız Saraç ailesinden herhangi bir yorum gelmedi. Başbakan Davutoğlu’nun Fatih’te evinde ziyaret ederek FATİH SARAÇ’IN İSMİ TAPELERLE DUYULDU Emin Saraç’ın oğlu Fatih Saraç’ın ismi 17 Aralık soruşturmasında geçerken, kamuoyunda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Fas’tan arayarak fırça atması ile tanındı. Ortaya çıkan ses kayıtlarında Habertürk’ü arayan Erdoğan, Fatih Saraç’tan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sözlerinin altyazıdan (KJ) bile çıkarılmasını istemişti. Başbakan, “Ya anladım diyorsunuz da işte hayret ya, bunlara ne gerek var” diyor. Söz konusu haber, Bahçeli’nin Abdullah Gül hakkında söylediği “Cumhurbaşkanı’nın birinci görevi görüşmeler yapmak değil, bu görüşmeler dışında durumu düzeltmektir” sözleriyle ilgiliydi. Konuşmanın ardından Saraç “Şimdi yapıyorum efendim” karşılığını verdikten sonra kanalda o dönem genel yayın koordinatörlüğü yapan Abdullah Kılıç’ı aramış ve Kılıç da “Tamam hemen abi hemen kaldırıyoruz” yanıtını vermişti. Kevseri’nin yanına giden Emin Saraç, Ezher Üniversitesi’nin lise bölümüne kaydoldu. Saraç, yine aynı okulun Külliyetü’ş Şeria bölümüne sınavla kabul edildi. “Kadılık Yüksek Lisansı”nda bir sene okuduktan sonra Kral Faruk’un ardından başa geçen Abdunnasır’ın baskıları sonucu Türkiye’ye döndü. Muhammed Zahidü’l Kevseri HindistanPakistan hocaları ile sürekli irtibat halinde olan Saraç, 1958 yılında kardeşi Osman ile birlikte İstanbul’a döndü. Döndükten 6 gün sonra İstanbul İmam Hatip Lisesi müdürünün daveti ile 1960 ihtilaline kadar bu okulda hocalık yaptı. Hocası Ali Haydar Efendi’nin tavassutuyla Eminönü Müftüsü Ali Yekta Efendi’nin kızı ile evlenen Emin Saraç’ın diğer oğlu ise YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç. 60 Prof. Sancar’ın Anımsattığı Öğrencilik Yılları... küsur yıl sonra içtenlikle itiraf edeyim ki kimi öğretmenlerimin ne adını ne de soyadını biliyorum. Yıllar sonra öğrenmeye çalıştım ama artık bilen ve anımsayan kalmamıştı. Haydarpaşa Lisesi’nde İngilizce öğretmenimiz Kaptan, coğrafya öğretmenimiz Kasap, Fransızca öğretmenimiz Bobstil’di. Matematik öğretmenimiz o yılların Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı’na benzediği için Molotof diye anılırdı. Kimilerinin takma adları da biraz belden aşağıydı. Adını, biz öğrenciyken ayrılıp Teknik Üniversite’ye geçtikten yıllar sonra, dekan olduğu haberi çıkınca öğrenebilmiş, yine de “Aaa... Bu bizim Molotof” diye tepki vermiştim. Şimdi kendimi zorladım ama yine de çıkaramadım. Üç kimya öğretmenimiz oldu. İlk öğretmenimiz Uskumru’ydu. İncecik, orta boylu, saçları ve bıyıkları kırlaşmış, kıranta diye nitelenen bir görünüşü vardı. Adını zar zor Mehmet Köprülü olarak anımsıyorum. Söylendiğine göre Erenköy İstasyonu dolaylarında da eczanesi vardı. Yıllar önce bir röportajda da yazmıştım (13 Kasım 1963). Amerika’da öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Ethem Vassaf’ın bir gelişinde yeni yeni gündeme düşen “uykuda öğrenme” konusunu konuşmuştuk. Uskumru öğretmenimiz kimi kimya derslerinde anlaşılması o dönemin gençleri için oldukça zor ayrıntıları anlatırken, donuk gözlerle izlememizi, “Çocuklar koyun gibi bakıyorsunuz, uyuyorsunuz” diye nitelendirirdi. Röportajda öğretmenimize bu nedenle takılma küstahlığında bulunup, “Hocam demek ki uykuda öğreniyormuşuz” gibisinden cümleler kurmuştum. HHH Prof. Aziz Sancar’ın Kimya Nobeli’ni aldığını öğrenince mutluluktan gevşeyip gençlik yıllarıma döndüm. Ayıptır söylemesi ben de biraz kimya meraklısıydım. Bahçekapı’da Ticaret Borsası’nın bulunduğu sokaktaki kimyevi maddeler satan mağazaya gider, çeşitli eczalar, asitler, pipetler, tüpler alır, mutfaktaki pompalı gaz ocağının başında deneyler yapardım. Pamuk barutu yapıp, boşalmış alüminyum ilaç tüplerinden pamuk barutu doldurup füze yapma girişimim de olmuştu ama fırlayıp şakağıma vurduğunda korkmuş, gözümü kurtardığıma şükretmiştim. Uskumru Hocamız bir derste iyonlaştırmayı anlatmış, ardından da cebinden, şimdi rastlanması olanaksız büyüklükteki sokak kapısı anahtarını çıkarıp, “Bunu kaybedebilir miyim?” diye sormuştu. Kimseden ses çıkmadı ama ben çekinerek atıldım: “İyonlaştırırsanız Hocam” deyiverdim. Soru bu kez bana yöneldi: “Numaran kaç?” Söyledim. Not defterini çıkardı. Numaramın yanına ya bir şey yazdı ya da işaret koydu. O dersten sonra hiç sözlüye kalkmadım. Sıra bana geldiğinde, kalkarken, “Ha, sen misin! Otur” demeyi sürdürdü. HHH Ben de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’na girinceye kadar (1973) Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri’ne aday oldum. Ödüller aldım. Ama itiraf edeyim ki inceleme ödülleri dışında “iki kere ikinin dört ettiği” bir dal yoktu. O nedenle Prof. Sancar’ın ödülünün öteki Nobel’lerden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kişisel tercihler, konu ve güzel Türkçeden çok, kanıtlanmış somut veriler söz konusu oluyor. Sancar’ın ödülü, bilimin yok sayılmaya çalışıldığı süreçte ilaç gibi geldi. dizinin dibinde oturduğu hocası ile olan fotoğraflarının AKP’den aday gösterilmeyen Abdurrahim Boynukalın tarafından yayımlanmasının ardından gözler hocanın kim olduğuna çevirildi. Daha öncede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın evinde ziyaret ederek elini öptüğü kişinin Emin Saraç olduğu ortaya çıktı. Tokat’ın Erbaa ilçesine bağ lı Tanoba köyünde doğan Saraç, İmam Şafii ve İmam Mâlik’in tavsiyeleri üzerine doğum tarihini söylemekten kaçınıyor. Nakşibendi tarikatından Müderris Üzeyir Efendi’nin torunuda olan Emin Saraç, ilk icazetnamesini Süleyman Efendi’den alarak 1950’den sonra Mısır’a, kendi deyimiyle “İlim hicreti” için gitti. Burada, M. Zahidü’l Oğlu YÖK Başkanı Kıyıları korudu Davutoğlu’nun Kahramanmaraş mitinginde gençlerin isteği üzerine selfie çubuğu ile fotoğrağ çektiği anlar ilginç görüntüler oluşturdu. Erdoğan görmesin! Cumhurbaşkanı, Nokta dergisinin kapağına tepki gösterirken ‘Hiç selfie yapmadım’ derken Davutoğlu hem kendi selfie çekti hem de Instagram hesabına yükledi SERMET ÇUHADAR Hüseyin Özkan kuşağının öncülerinden Hüseyin Özkan dün yaşamını yitirdi. Özkan bugün Karacahmet Sultan Cemevi’nde düzenlenecek törenden sonra Şehitlik Camii’nin bulunduğu parseldeki mezarlıkta sonsuzluğa uğurlanacak. Özkan avukatlık dışında, Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde de çalışmıştı. 68’liler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Özkan’ın 19 Şubat 1972’de devrimcilerle güvenlik güçleri arasında Fındıkzade’de çıkan çatışmada devrimci arkadaşlarıyla birlikte yaralı olarak yakalandığı belirtilerek “Hüseyin Özkan, bacağından yaralı olarak götürüldüğü sorguda yeterince tedavi edilmediği için bacağı kesilmiştir” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet 68’liler öncüsünü kaybetti 68 umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şehit cenazeleriyle selfi çekerken gösteren kapak nedeniyle Nokta dergisi terörle mücadele polisleri tarafından basılırken, Erdoğan, “O kapağı yapanlar şerefsizdir, bedelini ödeyecekler. Hayatımda selfie yapmış değilim” demişti. Başbakan Ahmet Davu C toğlu ise Kahramanmaraş mitinginde gençlerin “Selfie yapsana” tezahüratı üzerine selfie yaparak, Instagram hesabına yükledi. Kahramanmaraş’ta miting yapan Davutoğlu, koalisyon kurulamamasına ilişkin olarak CHP ve MHP’yi “her şeye hayır” demekle suçladı. HDP’yi de “terör kartını açmakla” suçlayan Bahçeli, “Türkiyelileşece ğiz’ dedi, milletin ne dediğiyle değil Kandil’in ne dediğiyle ilgilendi. Seçim yaklaştıkça HDP herkese şirin görmeye çalışıyor, çatışmasızlıktan bahsediyor. Silahlar toprağa gömülmedikçe terörle mücadeleden taviz vermeyeceğiz. Seçime kadar ‘demokrasi’, sonra ‘Kandil’ derler” dedi. YSK’nin sandıkların taşınmasına ilişkin kararı reddetmesini eleştiren Davutoğlu, “Bazı yerlerde güvenlik şartlarından dolayı özgür irade kullanılamayacak. Bu, teröre destek verenlere yaradı. Sayın Bahçeli HDP ile birlikte hareket ederek Cizre, Silopi, Yüksekova’da bunu engelledi. Bahçeli’nin anlamadığı bu mesele parti meselesi değil, bir şahsi mesele değil, bu mesele memleket meselesi” diye konuştu. lKAHRAMANMARAŞ ÇHD’den en büyük insanlık suçu davası Sosyal medyadaki şiddet içerikli paylaşımları nedeniyle bin kişi hakkında suç duyurusunda bulunacaklar. Temmuz Suruç katliamından itibaren insanların sosyal medya aracılığıyla örgütlenerek kitlesel suçlar işlediklerini belirten Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, kurumsal sosyal medya hesaplarından yaptıkları “Bu suçları bize bildirin, hesabını soralım” çağrısı sonucunda oluşturdukları raporu açıkladı. Kozağaçlı, 12 Ekim’de savcılığa başvurarak belirledikleri isimler hakkında işlem yapılmasını talep edecek. Savcılık, eğer suç duyurusunu işleme alırsa Türkiye tarihinin en kapsamlı “insanlık suçu” davası başlayacak. Kozağaçlı’nın suç içerdiğini iddia ettiği sosyal paylaşımlarının içinde birbirinden ilginç örnekler yer aldı. Paylaşımların çoğunda sosyal medya kullanıcıları, gerçek isimleri ile kendilerini ihbar edici ifadelere yer verirken, kundaklanan HDP binaları önünden çekilen özçekimler ve “Biz yaptık” ifadeli yazılar da ÇHD’ye gelen ihbarlar arasında. Paylaşımlar arasında bulunan, “Telefonda Kürtçe konuşuyor diye öldürülmüş, değil Kürtçe konuşmak, Kürtçe nefes alıyor diye öldürülmeleri lazım” ifadeleri ise Kozağaçlının en çarpıcı örneklerini oluşturdu. l ANKARA/Cumhuriyet 20 Hatay’ın İskenderun ilçesi Dumlupınar Mahallesi’ndeki sanayi sitesinde güneş enerji sistemleri imalatı yapan Davut Ünlü, dükkânının kapısına “AKP’li milletvekili adayları giremez” yazınca başına gelmeyen kalmadı. AKP’li İskenderun Belediyesi’nin zabıta ekipleri, “İzinsiz tabela asmak” suçundan tutanak düzenleyip Ünlü’ye 190 lira para cezası kesti. Zabıta ekipleri ayrıca, demirlerle caddeyi işgal ettiği gerekçesiyle de Ünlü’ye ihtarname bırakarak tabelayı 2 gün AKP’li adaylar giremez yazınca... Onu kimse dinlemedi Bursa’dan bağımsız milletvekili adayı olan Ali Osman Demirtaş, İnegöl ilçesinde dev posterini astığı çay bahçesinde seçim konuşması yaptı. Kapalı alandan mikrofon ile yoldan geçen vatandaşlara seslenen Demirtaş, kendisini sadece birkaç kişinin dinlediğini görünce hayal kırıklığı yaşadı. Yurttaşların çoğu Demirtaş’ın konuşmasını dinlemeden yoldan geçerek gitti. Yaklaşık bir saat konuşan Demirtaş, seçilmesi halinde alacağı maaşla Bursa’nın sorunlarını yerinde incelemek için 17 ilçeye seçim bürosu kuracağını, burada insanları görevlendireceklerini söyledi. içerisinde kaldırmasını istedi. Ardından işyerine gelen polis tabelaya el koyup, Davut Ünlü’yü de savcının talimatıyla ifadesini almak üzere Emniyet’e götürdü. Ünlü, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Herhangi bir siyasi partiye üye olmadığını söyleyen Ünlü, “Ben devletçi bir insanım. Benim emekli maaşıma dahi bu hükümet göz koymuştur. Esnaf olduğum için maaşımdan sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapıyor. Nasıl seveceğim bu insanları” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle