26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2015 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... Tarhan, kendini dünyanın en büyük hapishanesine kilitleyen ve Kaçak Sarayı’nın binbir odasında kendi sesinin yankısını dinleyen RTE’yi “yapayalnız biri” diye tarif ediyor. Acaba Bay RTE, Ülker’in tarif ettiği kadarla kalıyor mu? Yoksa RTE yapayalnızlığını gidermek için Saray’ın çalışma odasında sık sık boy oynasındaki dev hayaline bakıp dünyada benden büyük adam var mı diye kendini övüyor mu? Uzun süredir RTE’yi izleyenler için bu iki olasılık da olanaklı. HHH Geçen gün Saray’ında bilmem kaç muhtarı toplayarak yalnızlığını giderecek nutuklarından birini attı. “Benim için muhtar bile olamaz dediler. İmam hatip mezunu olarak muhtar kardeşlerim, işte karşınızda böyle hükmedenleri terse düşüren Cumhurbaşkanı duruyor” gibi bir şeyler söyledi. Olur a RTE’yi dinleyen haddini bilen bir muhtar, evet böyle söylediler lakin o insan cumhurbaşkanı da olabilir, bakalım adam olabilir mi, diye içlerinden geçirdiler mi acaba? Kim bilebilir? HHH Muhtarlara övünüyor. Afrika’da iki ülkeye gidip geldi ya; bu ülkelerde fakirliği fukaralığı anlatıyor. Tabii bunları anlatırken nüfusunun yüzde 40’a yakınının açlık sınırında veya aç olduğunu, her ay başında basının açıkladığı anketleri hiç anımsamıyor bile. Türkiye’ye ve insanlarına müreffeh bir yaşam sağlamış gibi kıvançlı bir ruh haleti içinde. Başını bir gün kaldırıp TV haberlerine bir göz atsın... O dalkavuk TV’ler bile ekrana getirdikleri yaşlıgenç, kadınerkek milyonlarca insanımızın aylık sınırlı gelirleriyle zar zor yaşadıklarını izleyecek ama… Ah insanı dev gösteren o ayna olmasa... HHH Muhtarlara övünürken ağzına her aldığında söylemediğini bırakmadıği İsmet İnönü’nün tarihsel bir sözünü de yanlış, kendine göre ek sözcükler yaparak kullandı: İnönü’nün “Namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur olmadıkça başarılı olunamayacağı” söylemine bir de “şerefli” sözcüğü ekleyiverdi. Peki ama daha geçenlerdeki 4 bakanın aklanma olayını İnönü’nün bu cümlesi ile nasıl bağdaştıracağız? HHH RTE içeriye, dışarıya bu ülkeyi ve kendini böyle yuttururken acaba haber kanallarındaki, dün Hürriyet’te iç sayfada yer alan BM kaynaklı “Türkiye’yi çok alanda eleştiren bombardımanı” izlemiş miydi acaba? BM’nin İnsan Hakları Konseyi, Türkiye oturumunda, Türkiye’yi ABD’den Fransa’ya, Kongo’dan Sierra Leone’ye kadar onlarca ülke tarafından RTE’nin dinlediği zaman şiddetle reddettiği şu eleştirileri içeren haberi gördü mü? “ABD; haber medyasının ve internetin sansürlenmesi, gösteri yapma özgürlüğünü kısıtlayan yasalar da dahil olmak üzere ifade özgürlüğü üzerinde gitgide büyüyen sınırlamalardan, yargı bağımsızlığı, orantısız güç, aile içi şiddet, din özgürlüğünden kaygılıyız” diyen eleştirileri RTE Türkiyesi’ne iletti. Tabii dev aynasındaki RTE için bu eleştirilerin hiçbiri doğru değil! Büyüyen Türkiye’yi sindiremeyenlerin uydurmaları!.. Büyük patron RTE’nin dünyadaki eleştirilere karşı dik duruşu elbette haklı. Nitekim Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, BM’de saptanan eleştirileri “yanlış fotoğraf nedeniyle Türkiye’nin Avrupa’daki imajının zedelendiğini…” ….tıpkı büyük patronu gibi aslında “Türkiye’de basın özgürlüğü sonuna kadar kullanılıyor” görüşünü savunmaz mı? Dahası var: Bu görüşü iki milyon Müslümanın yaşadığı İspanya’da yönetimin İslami radikalizmden korktuğunu açıklarken söylüyor ve bu arada İspanya basınının iki ülke arasındaki medeniyetler ittifakı projesinin Madrid hükümetince masadan kaldırıldığı haberlerini görmezden geliyor. Bozkır’a göre bu haberlerin aslı astarı yok. Bilakis İspanya medeniyetler ittifakını geliştirmek istiyormuş! HHH Büyük patron aylarca önce, Kobani düştü düşecek, demesinin üzerinden aylar geçtikten sonra Kobani’nin IŞİD’den büyük ölçüde kurtarılmasını sevinçle, gösterilerle karşılanmasını “maşallah çiftetelli oynuyorlar” diye yorumladı. IŞİD’e karşı uluslararası ittifakın Kobani başarısında büyük payı olan seri bombardımanları da “Yanıp yıkılan bu kenti şimdi kim onaracak” diye suçlayıcı dille eleştiriyor. Ama dünyanın pek çok alanda RTE Türkiyesi’ni yerden yere vurmasını umursamayarak kendisini ve partinin hemen her gün demokrasi alanındaki sözde başarılarını içeren TV’lerdeki çiftetelli oynayan konuşmalara hiç değinmiyor. Bu dönemde yalakalık, yandaşlık öylesine yaygınlaştı ki adeta para getiren resmi bir mesleğe dönüştü. HABERLER AİHM’deki Perinçek İsviçre davasında Türkiye’nin avukatı, demokratik bir toplumun tartışmalı fikirlere karşı hoşgörülü olması gerektiğini söyledi: GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY İncitse de söylenmeli DUYGU GÜVENÇ ‘Devlet Cumhuriyet’i hedef gösteriyor’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Tarih Vakfı, Tan Evi Kültür Avlusu’nda “Dünden Bugüne Türk Basınının Özgürlük Sorunu” konulu bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan TGC Başkan Turgay Olcayto Türkiye’de basının hâlâ hedef gösterildiğine dikkat çekerek “Tan Baskını, basın tarihimizin utanç tablolarından biridir” dedi. TGC eski Onur Kurulu Başkanı Hıfzı Topuz da Tan Olayı’nı, öncesi ve sonrasında yaşananları anlatarak “70 sene sonra aynı koşullarla karşılaşıyoruz. Cumhuriyet Gazetesi’nin Charlie Hebdo karikatürlerini yayımladı diye başına gelenleri düşünün. Devlet, Cumhuriyet’e doğrudan doğruya müdahale ediyor mu? Etmiyor ama hedef gösteriyor. Cumhuriyet’i gericiler yağma etsin diye ortam hazırlıyor” dedi. STRASBOURG İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, İsviçre’de yaptığı “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır” açıklamalarıyla 2005’te başlayan ve Türkiye ile Ermenistan’ın da müdahil olduğu davada Türkiye, ilginç bir savunma yaptı. Türkiye’nin avukatı Stefan Talmon, AİHM’nin Türkiye’yi daha önce mahkum ettiği iki karara atıfta bulunarak “Bu konularda bir tarafın belirttiği görüşler, diğer tarafı incitebilir. Ama demokratik bir toplum bu tür tartışmalı fikirler karşısında hoşgörü ve geniş fikirlilik gerektirir” dedi. Mahkemenin, 2013’te PeTürkiye kendisini AİHM’de rinçek hakkında verdiği ifakaybettiği iki ifade özgürlüğü de özgürlüğü nedeniyle beradavası ile savunurken at kararını, İsviçre’nin temErmenistan’ın avukatı yize götürmesi üzerine taClooney ise ‘Dink ailesinin iyi raflar savunmalarını yenibildiği gibi vatandaşlarının den yaptı. Büyük Daire’deçıkarı için suç gerektiren ki duruşmada, Perinçek ve konuşmaların ileri gitmesini İsviçre’nin yanı sıra Türkiönlemek Ermenistan’ın ye ve Ermenistan da müdahil olduğu için görüş sorumluluğundadır’ dedi. Davaya Egemen Bağış ve Deniz Baykal da katıldı. (Fotoğraf: AA) bildirdi. İşte bu görüşler sırasında Türkiye, desi, popüler olmayan görüşmeleri de gereğidir. Bu yasa bir referandum soresmi olarak bazı görüşlerin karşı tara korumaktadır.” nucunda kabul edilmiştir. Burada tefı incitse de söylenebilme özgürlüğünü mel olan kişilerin incinmesidir. Ve bu mal Clooney: Dink ailesi savundu. Avukat Talmon’ın duruşmada sözlerle kişilerin korunan hakları zedesavunduğu görüşler, Charlie Hebdo sal bunu iyi bilir lenmiştir. Bu konuda bir birlik olmadırısında aykırı görüşlere bayrak açan hüErmenistan’ı davada savunan aktrist ması önemli değildir. Cezalandırılan, kümetin tutumundan oldukça farklıydı. George Clooney’in eşi Amal Clooney, nefret ve ayrımcı konuşmadır. TariTalmon, Türkiye’nin AİHM’de kaybet Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusun hi tartışma ancak açık fikirlilikle olur tiği Güçlü ve Cox davalarına işaret ede daki kayıtlarını kanıt olarak gösterirken ama Perinçek birçok defa görüşlerini rek şunları söyledi: şunları söyledi: “Vatandaşlarının çıka değiştirmeyeceğini söyledi. 2006 yılın“Ermeniler davacının bazı açıkla rı için, suç gerektiren konuşmaların da Lozan’daki konuşması Perinçek’in malarını, saygısız, rahatsız edici veya ileri gitmesini önlemek Ermenistan’ın motivasyonunu da gösteriyor. Konuşüzüntü verici bulabilir, bu anlaşıla sorumluluğundadır. Hrant Dink aile masında uluslararası bir yalan oldubilir olsa da bu açıklamalar tek başı si de bunu iyi bilir.” ğunu söyledi ve mahkum edilmek için na ırkçı bir ayrımcılığın varlığını veClooney AİHM’nin 2013’teki Perin yeniden İsviçre’ye geldi.” ya insanlık onurunun ihlalini belirle çek lehine kararının “çok büyük bir ağış ve Baykal yan yana yemez ve ifade özgürlüğünün sınırla hata barındırdığını, Ermeni halkının rını oluşturamaz. Bu sınırlar söz ko yüzyıl önce maruz kaldığı soykırımın Dava duruşmasına AKPM’nin “kış nusu grubun hassasiyetlerine göre be gerçekliğine şüphe gölgesi düşürdüğü oturumu”na katılan Türk milletvekillirlenmez, objektif genel standartlar nü” söyledi. Türkiye’yi de çifte standart leri de TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in la belirlenir.” la suçlayıp “Türkiye’nin ifade özgür isteği üzerine katıldı. Salonda hakkında Talmon, mahkemenin 1915 öncesi lüğü sicilinin ne kadar rezil olduğu Meclis soruşturması açılan eski AB Bane dair “saygısız ve saldırgan açıkla nu bu mahkeme gayet iyi bilir” dedi. kanı ve AKP İstanbul Milletvekili Egemaları” daha önce ele aldığını ve CoxErmenilerin diğer avukatı Geoffrey men Bağış da hazır bulundu. AKPM üyeTürkiye davasının örnek oluşturduğunu Robertson ise AİHS’nin 10’ncu madde si olan Eski CHP lideri Deniz Baykal da belirterek “bu konularda bir tarafın si için “Je suis Charlie” demektir der da duruşmayı Bağış’la yan yana izledi. belirttiği görüşler, diğer tarafı incite ken Talat Paşa’nın Osmanlı mahkemele Mahkemeye katılan Bağış, bunun nedebilir. Ama demokratik bir toplum bu rinde mahkum edildiğini savundu. Avu nini bakanlık yaptığı dönemde İsviçre’de tür tartışmalı fikirler karşısında hoş kat, Ermenilere yapılanlarla Yahudile “Soykırım yoktur” sözlerini anımsatagörü ve geniş fikirlilik gerektirir” dedi. re yapılanların aynı olduğunu savundu. rak açıkladı. Davayı salonda izleyenler arasında CHP’den Gülsün Bilgehan, Talmon, GüçlüTürkiye davasını da adece 9 dava var Haluk Koç, ressam Bedri Baykam’ın anımsatarak “Mahkeme bir konuşmanın incitici, şoke edici ya da enİsviçre’nin avukatı Frank Schürmann da aralarında yer aldığı isimler izledi. dişelendirici sonuç ve cümleler içer ise İsviçre Federal Mahkemesi’nin ver Perinçek ise adına duruşmaya “Talat mesinin bu fikirlerin ifade özgürlü diği kararı savunurken ilginç bir kanıt Paşa komitesi” dediği 200 kişilik kalaKoğü niteliğini kaybetmeyeceği” hükmü gösterdi. Nefret suçlarıyla ilgili ceza ya balık bir grupla geldi. nü verdiğini anımsattı. 4 tarafın dinlen sasında yer alan hükmün gerekliliğini mite üyelerinin sadiği tarafların dile getirdiği görüşler ve savunan avukat, ceza yasası sonucunda lona girerken üzesavunmalar ise şöyleydi: ülkesinde sadece 9 dava görüldüğünü rinde “Talat pave bunlardan 1 tanesinde kişinin suçlu şa” yazan kimoke eden görüşleri de lik kartlarını ve bulunduğunu belirtti: korumalısınız’ “Kamu önünde ırkçı ayrımcılık yap atkıları kullanPerinçek duruşmada Ermenileri hiçbir mak insanlığa karşı bir suçtur. Yasa maması dikkat nın uygulanması da ifade özgürlüğünün çekti. zaman aşağılamadığını savundu: “Ermenilerin acılarını her zaman paylaştım. Ermenileri değil, büyük milletleri sorumlu tuttuk. AİHM, ifade özgürlüğünü güvence altına alan kararıyla nefret söylemini mahkum et4 Amal Clooney, korumalar eşliğinde salona miş olacaktır. Bu konuşmayı Almangirdi ve basının gösterdiği yoğun ilginin ya ve Fransa’da da yaptım ama böyle ardından yine korumaları ile salondan aybir yaptırım ile karşılaşmadım. Talat rıldı. Clooney sadece 8 dakika konuştu ve Paşa hiçbir zaman suçlu bulunmadı.” ifade özgürlüğü yerine savunmasını “1915 soykırımdır”a inandırmaya çalıştı. Perinçek’in avukatları da Türkiye ile 4 Romanyalı hâkim ise Clooney’in savunbenzer bir savunma yaptı: ması üzerine, “soykırım” kanıtlarını sordu. “Müvekkilim 1915’teki suçları asla 4 Davada Ermenilerin izleyici locasını özellikle inkâr etmedi. Ancak ifade özgürlüğü, Avrupa’daki gençlerin doldurduğu gözlendi. genel kabul görmüş olguların yanı sıra 4 Dava sırasında mahkeme önünde Türk ve Atatürk bayrakları dalgalandı. Küçük bir grup şoke eden, şaşırtan görüşleri de kapolan Ermeniler ise halay çekmeyi tercih etti. samalı. Konvansiyonun 19’uncu mad A B ... Öyle davalar vardır ki; insana, “cinayet mahkemede devam ediyor” dedirtir. Gezi Direnişi sırasında yaşamını yitiren gençlerin hemen tümünün davası bu şekilde sürüyor. Son olarak, Ethem Sarısülük’ün katilinin, Sarısülük ailesi hakkında açtığı davanın bitimi konuşuluyor. Ethem Sarısülük’ü öldürmek suçundan yargılanan polis memuru Ahmet Şahbaz, duruşma sırasında Sarısülük’ün annesi ve kardeşleri tarafından darp edildiğini, yaralandığını iddia ederek dava açtı. Duruşmaya görüntülü sistemle cezaevi salonundan katılan Şahbaz’a mahkeme hâkimi, “İyi günler Ahmet Bey” diye uğurladı. Şahbaz’ın yargılanmaması için aylarca savsaklanmış, yargı buna zemin olmuştu. Kamuoyu baskısının da etkisiyle hâkim karşısına çıkarılan Şahbaz, duruşmalara perukla katılınca, aile buna karşı çıkmıştı. Cinayet davası sonuçlandı, Şahbaz 7 yıl 9 ay 10 gün ceza aldı. İnfaz indirimleriyle hapiste 4 yıl kadar yatacak. İster misiniz Sarısülük ailesine Şahbaz’ın aldığı cinayet hükmünden daha ağır ceza verilsin? HHH Gezi davalarını genelde iki ana gruba ayırmak gerekiyor. Bir bölüm hükümetin dayatmalarıyla açılan, Gezi direnişçilerinin terörist suçlamasıyla yargılandığı davalar, bir başka bölüm de Gezi’de pek çok kişinin ölümüne neden olduğu için polisler hakkında açılan davalar. Birinci bölümdeki davaların hemen tümü zorlama olduğu için bir bir düşüyor. Hükümet o günlerde, “düşüyorum” telaşıyla polisin topladığı, saptadığı tüm kişiler hakkında kafileler halinde davalar açtırmıştı. Girişte bir örneğini verdiğimiz ikinci grup davalar, Türkiye’de yargı yoluyla vicdan kanatmanın acı örnekleriyle doludur. Geçen hafta sonuçlanan Ali İsmail Korkmaz davasını bu anlamda kamuoyu gündeminde tutmak, yargıçların toplum vicdanında neredeyse katillerin safında olduğunu haykırmak gerekiyor. Ali İsmail’in davasında yargılanan sanık polis öyle bir özgüvenle savunma yaptı ki, sanki yargılanan değil yargılayandı. Bu davada hâkim en alt sınırdan ceza verirken gözettiği unsurlardan biri şuydu: Polislik mesleğinin olumsuz etkilenmemesi! Asıl, gerçekten suçlu olanların gizlenmesiyle ya da kollanmasıyla polislik mesleği yara alıyor. HHH Hukukun üç ana ilkesi şudur: Hızlı, adil, ulaşılabilir... İnsanların, adalet ararken engellerle karşılaşmaması esastır. Gezi Direnişi sırasında Hatay’da katledilen Abdullah Cömert’in öldürülmesinden sorumlu tutulan polisin de davası devam ediyor. Nerede mi? Balıkesir’de. Ali İsmail Korkmaz’ın davasının Kayseri’ye alınması eleştirilirken Cömert’in dosyasının Hatay’dan tam 1200 kilometre uzaklıktaki Balıkesir’e yollanmasına ne demeli? Aile üyelerinden duruşmaları izleyebilmek için kredi çekenler var. Yargının tepesi bugünlerde yeniden yapılanıyor. Kimlerin nereye getirileceğine ilişkin haberlerde, “Kaçak Saray’ın işaret ettikleri” diye tanımlar var. Mahkemelerin tablosu ise yukarıda özetlediğimiz gibi... Cinayet, sadece kan dökülerek işlenmez. Mahkeme salonlarında yaşanan hukuk cinayetleri, toplum vicdanında hiç kapanmayacak yaralar açıyor. Başlıca tesellimiz, her şeye karşın hukuk diyenlerin sesini yüksetme çabasını sürdürmesi. S Berkin soruşturması 600. güne yaklaşıyor ‘Ş Savcıya göre polislerin ismi gizlenmiyor CANAN COŞKUN Gezi Parkı direnişi sırasında Okmeydanı’nda polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ailesinin soruşturmada 4 polis memurunun görüntülerinin dosyaya sunulmasına rağmen kimliklerini bildirmeyerek soruşturmanın önünü tıkadıkları gerekçesiyle İstanbul Emniyet Müdürü ve İstanbul Valisi hakkında yaptıkları suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Soruşturmanın başladığı neredeyse 600 gün olmasına karşın kararda, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı şube müdürlüklerinden istenilen bilgilerin gizlendiğine veya kasten geciktirildiğine ilişkin delillere rastlanmadığı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Selamettin Celep imzalı kararda, Berkin Elvan’dan “adı geçen kişi” olarak bahsedildi. Kararda, Berkin Elvan’ın faillerine yönelik soruşturmaya “taksirle yaralamaya sebebiyet” suçu olarak başlandığı, daha sonra Berkin Elvan’ın ailesi ve avukatları tarafından sunulan dilekçeler de dikkate alınarak, “öldürmeye teşebbüs” suçu kapsamında devam edildiği belirtildi. “Adı geçen kişinin bir cisimle başından yaralandıktan sonra” cümlesine yer verilen kararda, Berkin Elvan’ın ölümü öncesi ve sonrasında olayın fail veya faillerini tespit edebilmek amacıyla ve “titizlikle” soruşturma yürütüldüğü belirtildi. Kararda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı şube müdürlüklerinden istenilen bilgilerin gizlendiğine veya kasten geciktirildiğine ilişkin delillere rastlanmadığı öne sürülerek, İstanbul Emniyet Müdürü veya İstanbul Valisi tarafından soruşturmanın sonuçlandırılmasına ve olayın faillerinin tespitini engelleme amacını güden herhangi bir yazısının veya tanık ifadesinin bulunmadığı kaydedildi. Kararda, soruşturmanın bir an önce bitirilerek maddi gerçeğe ulaşılması amacının taşındığı iddia edilerek, İstanbul Emniyet Müdürü ve İstanbul Valisi hakkında “idari görev kapsamı içinde” soruşturma açılması için, “soruşturma izni” talebini haklı kılan “makul şüpheye” yeterli delillerin bulunmadığı aktarıldı. Gözler Clooney’deydi (Fotoğraf: REUTERS) Sedef Kabaş’a ikinci dava CANAN COŞKUN 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ile ilgili attığı tweet nedeniyle “terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef gösterme” iddiasıyla 5 yıla kadar hapsi istenen gazeteci Sedef Kabaş hakkında bu defa da evine arama yapmaya gelen polisleri kapıda bekleterek içeri almadığı gerekçesiyle iddianame hazırlandı. Gazetemiz hakkında Charlie Hebdo karikatürleri nedeniyle soruşturma başlatan Başsavcı Vekili Vedat Yiğit’in hazırladığı iddianamede Kabaş’ın 5 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, arama yapılması için çıkarılan karar üzerine şüpheli Kabaş’ın evine 3 polis memurunun gittiği belirtildi. Kabaş’ın, adli görevini yapmak için evine gelen polis memurları İsmail C., Metin Y. ve Cenk B’nin evinde arama yapmasını bir süre engellediği öne sürülerek bu süre içerisinde polis memurlarını kapıda beklettiği, kapıyı üzerlerine kapadığı ve eve almadığı iddia edildi. Savcı Yiğit iddianamede, Kabaş’ın ifadesinde kadın olması nedeniyle kıyafetlerini değiştirmek üzere polis memurlarını beklettiğini söylediği ancak daha sonra kıyafetlerini değiştirmeden yine bu şekilde polis memurlarını içeri davet ettiğini kaydederek Kabaş’ın savunmasına itibar edilemeyeceğini öne sürdü. İddianamede ayrıca Kabaş’ın evine aramaya gelen polis memurlarına “Siz yanlısınız, taraflısınız” diyerek “görevli memura hakaret” suçunu da işlediği iddia edildi. Twitter’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun fotoğrafını paylaşarak “Bu adamı asla unutmayın, 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcı Hadi Salihoğlu” yazan Kabaş, hakkında 1.5 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştı. Kabaş gözaltına alındığı gün evde arama yapmaya gelen polislerin kendisinden şikâyetçi olmadığını öğrendiğini, kendisinin de polislerden şikâyetçi olmadığını söylemişti. Kabaş, arama emrini gördükten sonra polisleri içeri davet ettiğini, çay ikram ettiğini ve polislere evde istediği gibi arama yapabileceklerini söylediğini ifade etmişti. Bir cisimle yaralanmış Gazeteciye Erdoğan’a hakaret davası ADANA (DHA) Gazeteci Mine Bekiroğlu hakkında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a başbakanlığı döneminde Facebook’ta hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yerel bir gazetede çalışan Bekiroğlu’nun bilgisayarı incelemeye alındı ve sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Cumhuriyet Savcısı’nın Bekiroğlu hakkında hazırladığı iddianame kabul edildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle