19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 15 ‘Yayınlama Özgürlüğü’ çalıştayında Türkiye’de yaşanan sorunlar ve engeller tartışıldı Metin Celâl ‘İfade özgürlüğü nefes kadar gerekli’ u AB Türkiye Delegasyonu Siyasi İşler Müsteşarı İreneusz Fidos, Türkiye’de medyanın ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyledi. ler ve bu maddelerin yargıda yorumlanma biçimi, medya sahiplerine karşı yapılan, medyada caydırıcı etki yaratan bazı açıklamalar, gazetecilerin işten atılmaları, otosansür ve internet sitelerinin yaygın bir biçimde yasaklanması buna örnek” dedi. Fidos konuşmasında özellikle internet yasaklamalarına dikkat çekerek, Anayasa Mahkemesi’nin karşı çıkmasına rağmen yasaklama girişimlerinin sürdüğünü belirtti. Uluslararası Yayıncılar Birliği Politika Direktörü Jose Borghino ifade özgürlüğü konusunda günümüzde yeni sorunların baş gösterdiğini söyledi ve Fransa’nın başkenti Paris’teki Charlie Hebdo saldırısını hatırlattı. Borghino “Eğer birileri yayınlama özgürlüğünü gelişmiş ülkelerde savunmayı teorik ve soyut olarak gördüyse, Charlie Hebdo’ya yapılan korkunç saldırıyla ne kadar yanılmış olduklarını anlamış olmalılar” dedi. Çalıştay’a katılan hukukçu Fikret İlkiz “Dün yaşadıklarımızı tekrar yaşa Kral Öldü! Yaşasın Entrika! Jose Borghino Suudi Arabistan Kralı öldüğünde Londra’daydım. Milli yas ilan edip, bayrakları yarıya indiren İngiliz hükümetine karşı medya ve millet öfkesini kusuyordu. İnsan haklarını, hele hele kadın haklarını yok sayan bir tiran için bayraklar yarıya indirildi, hükümet ikiyüzlülükle suçlandı ama Londra’da elbette tiyatrolar kapanmadı. Çünkü tiyatro, sahne olayı bir sanattı. Ödenekli ya da ödeneksiz; dram, komedi, fars, müzikal, dans, opera, hiç fark etmedi... Sahne gerçeğinin, politik ikiyüzlülüğün üstünde olduğunun bilinci egemendi ne de olsa. Sahne sanatlarının “Perde asla kapanmaz”, “Gösteri her daim devam eder” kutsalı; çıkar ilişkilerinden daha önemliydi. Sahne sanatlarının özgürlüğünü her şeyin üzerinde tutanlar, başka tüm “kutsalları” eleştirmekten hiç ama hiç geri kalmadılar. Birkaç güne sığdırdığım sayısız oyun arasında özellikle ikisi beni şaşkına çevirdi. Şaşkınlığım eleştirinin sonsuzluğunaydı. Biri İngiltere’deki monarşiyi çok ciddi bir biçimde ele alıp tartışmaya açıyor; kraliyet ailesinin bugün yaşayan tüm fertlerini ima ederek değil, isimleriyle cisimleriyle ele alıyor; onlara gerçek olup olmadığını bilmediğimiz özellikler, nitelikler katıyor; varsayımlarda bulunuyordu. İkincisi ise yıllardır popülaritesini koruyan bir müzikaldi ve Hıristiyan dünyasına ait bir tarikatı, bir dini inancı kılıktan kılığa sokuyordu. “Sanki hiç ölmeyecekmiş gibiydi... Sonunda ölebildi...” Bu sözlerle ve Kraliçe Elizabeth’in cenaze töreniyle başlıyordu “King Charles III” “Kral 3. Charles” adlı oyun. (Bende şok!) Charles birkaç gün sonra kral ilan edilecektir. O sıralarda hükümet basın özgürlüğünü kısıtlayan bir yasa tasarısını parlamentoya kabul ettirmeye çalışmaktadır. Kralın onayı gerekmektedir. Ancak Charles kendi ve ailesinin çıkarlarına ters de düşse basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşıdır; onay vermeyecektir. Öyleyse? Entrikalar dünyası: Prensler William ve Harry kışkırtılır. William’ın karısı Kate, Lady Macbeth kadar olmasa da kocasını kral yapmak için kolları sıvar... Komik bir Camilla ve Diana’nın ruhu arasında, tüm aile fertleri eleştiri oklarına hedef olurken... Olmak ya da olmamak?! “Basın özgürlüğünü kısıtlamak, bir ülkede yolsuzluğun artırılmasına yol açmaktır...” Charles bu gerekçeyle yasaya karşı çıkarken hükümetin derdi başkadır: Susup, hükümetin her dileğine evet diyen bir krala evet; ama benden olmayan monarşiye hayır! Basın özgürlüğünün sınırlarını; özel yaşam hakkı, kamunun bilgilendirilmesi haklarını tartışan oyunun yazarı Mike Bartlett. Shakespeare’in oyunlarına (Kral Lear, Hamlet, Macbeth’e özellikle) referanslar var. Sahnedeki hayalet, Hamlet’in babası değil, Diana’nın ruhu! Eseri muhteşem bir biçimde sahneye koyanı ise Rubert Goold. Bütün ekip muhteşem. Tim PigottSmith (Charles). Bu çok kışkırtıcı oyunda söylenen ve sorgulanın binde birini, bizim ülkemizde yönetimdekilerle ilgili söyleyemez, soramazdık ya da söylemeye kalkan çoktan hapsi boylardı. Bir başka sahne olayı bu kez müzikal “The Book of Mormon” ise Mormon tarikatını, onların örf ve âdetlerini, gülünçlüklerini müzik ve dans içinde ele alırken İsa Peygamber de “show” dünyasının acımazsızlığından payını alıyordu. Hem de yıllardır, her gece! Ve kimse ama hiç kimse, inançlı ya da inançsız, kralcıdan çok kralcı ya da monarşi düşmanı, kimse tiyatroları basmıyor, ölüm tehditleri yağdırmıyor, elinde pala insan kovalamıyordu. Çünkü en cahili bile bunların “kurgu” olduğunun farkındaydı. Kültür Servisi Türkiye Yayıncılar Birliği’nin yürüttüğü Yayınlama Özgürlüğü Projesi kapsamında Ankara’da yapılan Yayınlama Özgürlüğü Konusunda Farkındalık Artırma ve Bilgilendirme Çalıştayı’nda, Türkiye’de ifade özgürlüğünün önündeki engeller, yayıncılar, gazeteciler, hukukçular ve insan hakları savunucularının katılımıyla tartışıldı. Toplantıda, AB Türkiye Delegasyonu Siyasi İşler Müsteşarı İreneusz Fidos, AB’nin 2014 yılı ilerleme raporunda değinilen sorunları aktararak; “Medya bu ülkede ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Türk hukukundaki bazı madde mamak için ifade özgürlüğünün nefes kadar önemli olduğunun bilinciyle konuşmalıyız” dedi ve hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Hrant Dink cinayeti ve hakarete dair Erbil Tuşalp ve Taner Akçam kararlarını yerine getirmemesini eleştirdi. Avukat Filiz Kerestecioğlu da ifade özgürlüğüyle ilgili davalarda cezaların ertelendiğini belirterek bu durumun yayıncı ve yazar için bir otosansür sistemine dönüştüğünü aktardı. Keresteciolu “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması sanık lehine gibi görünse de otosansüre ve eylemsiz bırakmaya hizmet ediyor” dedi. Eleştiri özgürlüğü Otyam’ın Yurt Haberleri Servisi Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalizdeyken mide kanaması geçiren 89 yaşındaki ressam, gazeteciyazar Fikret Otyam’ın tedavisi Antalya Atatürk Devlet Hastanesinde yoğun bakım ünitesinde sürüyor. Mide kanaması süren Otyam’a dün sabah endoskopi yapılmasına karar verildi. Endoskopi sırasında kalbi ve solunumu duran Otyam’ı doktorlar kalp masajı ile yaşama döndürdü. Yoğun bakım ünitesine alınarak solunum cihazına bağlanan Otyam’ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu ifade edildi. Otyam’ın tedavisine Atatürk Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ercan Akbulut tarafından devam ediliyor. Otyam’ın eşi Filiz Otyam, sabah saatlerinde hareketli anlar yaşadıklarını söyleyerek, “Fikret’in bunu da atlatacağına inanıyorum. Doktorlar ellerinden geleni yapıyorlar” dedi. Otyam’ın kızı Elvan Otyam Baransel de, gazetemize yaptığı açıklamada, mide kanamasının devam ettiğini, Otyam’a 4 ünite kan verildiğini belirterek, “Şu anda uyutuluyor. Diyalizi yapıldı. Solunum destek ünitesine bağlı kalacak. Durumu stabil. Umutla gelecek iyi haberi bekliyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor” dedi. Kalp masajı ile yaşama döndürüldü Erdal Beşikçioğlu, ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni Tatbikat İstanbul’da sahneleyecek durumu ciddi ‘Amirim’ DT’den emekli oluyor SELDA GÜNEYSU Kraliçenin ölümünden sonra ANKARA “Bir Ankara Polisiyesi: Behzat Ç.” adlı diziyle “fenomen” haline gelen Erdal Beşikçioğlu’nun Ankara Devlet Tiyatrosu’na (DT) emeklilik için dilekçe verdiği belirtildi. Beşikçioğlu’nun Ankara DT’de 2008 yılından bu yana sahnelediği ve bir dönem biletleri karaborsaya düşen “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı oyunun da haklarını satın aldığı, geçen yıl Ankara’da açtığı, bu yıl İstanbul’da da şubesinin açılacağı Tatbikat Sahnesi’nde izleyici ile buluşturacağı dile getirildi. Beşikçioğlu, geçen yıl Ankara’da Tatbikat Sahnesi adı altında bir sahne açmıştı. Sahnede, geçen yıl 29 yılını hapishanede, 13 yılını da akıl hastanesinde geçiren Fransız aristokrat ve felsefe yazarı, erotik edebiyatın önem li yazarlarından Marquis de Sade’ın yaşamöyküsünü sahneye taşınmıştı. Söz konusu oyun Ankaralı tiyatroseverlerin de beğenisini kazanırken, Beşikçioğlu bu yıl da aynı sahnede “Woyzeck Masalı” adlı oyunu yönetti. Beşikçioğlu, İstanbul Etiler’de, Melodi Pasajı’nın içindeki Melodi Sineması’nı da şimdi Tatbikat İstanbul adıyla açmayı planlıyor. Mekânda tiyatro sahnesi için hazırlıklar sürerken, Beşikçioğlu’nun yıllardır emek verdiği Ankara DT’den emekli olmak için dilekçe verdiği de öğrenildi. Ayrıca Beşikçioğlu’nun, Ankara DT’de ilk kez 2008 yılında sahneye taşınan, Cem Emüler’in yönettiği ve bir dönem biletleri karaborsaya da düşen “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı oyunun haklarını aldığı ve mart ayından itibaren yeni hizmete girecek Tatbikat İstanbul’da sahneleyeceği belirtildi. Öte yanda nA 201415 sa nkara DT de n başında “B at sezonunun ir Delinin H Defteri” ad atıra lı oy tuvarda old unun reperlamıştı. An uğunu açıkc sanat sezo ak 20142015 nunun orta sına gelinmiş o lm oyun sahn asına karşın e Tiyatroda, ye taşınmadı. B Nejat Birec eşikçioğlu’nun ik’i olmasının n genel müdür a nanlar ned rdından yaşaeniyle de e mekli olmak ve a rt lışmak iste ık bağımsız çadiği dile ge tirildi. DT ‘repertuva rd diye açıklam a’ ıştı İfade özgürlüğü ve yolsuzluk İran’ın yasaklı sinema yönetmeni Panahi: Setlerin ‘tehlikeli’ sınıfa geçirilmesini sağlayan Oyuncular Sendikası Başkanı Meltem Cumbul: CEREN ÇIPLAK ‘Ölümlerle değil önlemlerle anılmalıyız’ ‘Yaratma özgürlüğü engellenemez’ Kültür Servisi İran’ın yasaklı sinema yönetmeni Cafer Panahi, özgürce yaratmanın ve ifade özgürlüğünün önemini vurgulayan bir açıklama yaptı. Hiçbir baskının kendisini film yapmaktan alıkoyamayacağını belirten Panahi, “Tüm kısıtlamalara karşın yaratmanın kaçınılmazlığı karşısında kimse duramaz. Sinema sanatı benim ana uğraşım. O yüzden, yaşadığımı hissedebilmek için her türlü koşul altında film çekmeyi sürdürmek zorundayım” dedi. İran yönetimine karşı propaganda yaptığı gerekçesiyle film çevirmesi yasaklanan Panahi’nin “Bu Bir Film Değil” adlı filmi, bir kek içine yerleştirilen bir flash bellekle yurtdışına çıkarılarak Cannes Film Festivali’ne katılmıştı. Kendisine verilen ev hapsi cezası sırasında yaşadıklarını “Bu Bir Film Değil”de belgeleyen, daha sonra da “Kapalı Perde” adlı filmini çeken Panahi, yurtdışına çıkmasına izin verilmediği için, yeni yapıtı “Taksi”nin ilk gösteriminin yapılacağı bu yılki Berlin Film Festivali’ne katılamayacak. Setlerin “az tehlikeli” sınıftan “tehlikeli” sınıfa geçirilmesini sağlayan Oyuncular Sendikası ile SİNESEN, konuyla ilgili olarak dün bir basın toplantısı düzenledi. Oyuncular Sendikası ile SİNESEN’in bu talebi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Tehlike Sınıfı Yükseltme Komisyonu tarafından kısa bir süre önce kabul edilmişti. Yapımcılar artık setlerin “tehlikeli” sınıfına kabul edilmesiyle birlikte iş sağlığı ve güvenliği konusunda yasal zeminde önlemler almak zorunda kalacak. Oyuncular Sendikası Başkanı Meltem Cumbul, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda kendi üyelerine eğitim vermeyi plan “Üyelerimizle yaptığımız çalışmalar neticesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin setlerimizde ne kadar arka planda kaldığını fark ettik. Rehber kitapçıkla alınması gereken önlemler konusunda sektörümüzün tüm bileşenlerini bilgilendirmek, işyerlerimiz olan setlerde risk analizleri yapılmasını sağlamak ve çalışma şartlarımızı elbirliğiyle düzeltmeyi Tilbe Saran, Emre Gürcanlı, Meltem Cumbul, Zafer Ayden umuyoruz” dedi. ladıklarını söyledi. Cumbul, çalışanlarına, reklam verenleOyuncular Sendikası “Bu iş tehlikeli bir iş. Setlerde re ve reklam ajanslarına da set Genel Sekreteri Tilbe Saran iş kazaları, ölümleri oluyor. lerdeki güvenlik standartlarını da oyuncuların gerçek sesini Artık ölümlerle değil önlem yükseltmek için birlikte çalışma duymaya çalıştıklarını belirtelerle anılmak istiyoruz” dedi. çağrısı yaptı. Sinema Emekçi rek sektörün ihtiyaçlarını öğCumbul, ayrıca, televizyon leri Sendikası / SİNESEN Ge renme yönünde çalışmalara dekanallarına, yapımcılara, set nel Başkanı Zafer Ayden ise vam edeceklerini söyledi. Engel’siz sanat ödülleri Kültür Servisi Yön Sanat Tiyatrosu’nun kuruluşunun 5. yılında düzenlediği Türkiye’nin ilk Engel’siz sanat ödülleri sahiplerini buldu. Devlet Tiyatroları tarafından geçtiğimiz ay seyirciyle buluşan “Nihayet Bitti” adlı oyunun bedensel engelli sanatçısı Tolga Demiralp “Yılın En İyi Erkek Oyuncusu” ödülüne layık görüldü. Devlet Tiyatroları’nın Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile yürüttüğü ortak proje olan “Son Kuşlar” ise “Yılın Ötekileştirilemeyen Projesi” ödülü aldı. Roald Dahl’dan 35 yıllık yazarlık öğüdü: Kültür Servisi Ülkemizde de çocukların büyük bir ilgiyle okuduğu “Charlie’nin Çikolata Fabrikası”, “Charlie’nin Büyük Cam Asansörü”, “Sevimli Dev” gibi açık sözlü kitaplarıyla tanınan Roald Dahl’ın 35 yıl önce yazdığı bir mektup, ünlü yazarın sözünü gençler ve yetişkinlerden de sakınmadığını ortaya çıkardı. Gazeteci Jay Williams, 1980’de henüz 17 yaşında bir öğrenciyken, ‘Fazla sıfat kullanma’ Dahl’a bir kısa öyküsünü göndererek ne düşündüğünü öğrenmek istediğini yazdı. Williams’a, yanıt vermesini hiç beklemediği yazardan şaşırtıcı bir yanıt geldi. Dahl, Williams’a yanıtında, “bir sürü sevimsiz sıfat kullanmaktan vazgeçmesini” söylüyor ve “Amerikalı kısa öykü yazarlarını okumasını” salık veriyordu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle