19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada olduğu iddiasıyla halkı uyutarak seçimleri kazandı. Son iddiası, rüşvet ve yolsuzluktan sanık olan gözde bakanları ile ilgili öne sürülen iddiaların hükümetini devirme girişimleri olduğunu günübirlik TV’lerden ilan ederek yerel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. TBMM’deki oylamayı irdeleyen başbakanı AD de oylama sonuçlarıyla 4 bakanın beraat kararını “darbe girişimlerinin tescil edilmesi” diye yorumladı. Şimdi: Başbakan ve tabii darbe iddialarının baş yapımcısı RTE’ye yıllar sonra artık yeter be diye haykırarak tepkisini dillendiren, Gezi olaylarıyla rüşvet ve yolsuzluklarını darbe girişimlerinin gerekçesi diye yutturanları Meclis’teki oylamanın haklı çıkardığını söylüyor ve halkı Meclis’teki oylamanın darbeleri kanıtladığı mavallarıyla uyutmaya çalışıyorlar. HHH Ve lakin mademki toplumu sarsan olaylar darbe girişimlerini tescil etti. Ne derlerse yapmaya amade savcılara herhalde artık darbe davası açacak iddianame hazırlamalarını emretmiş olmalılar. Oysa darbelerin kanıtlarıyla yargı önüne çıkması için herhangi ufak bir hazırlığın emareleri de yok ortalıkta. Şimdi Başbakan AD’nin 4 bakanı Yüce Divan’da yargılanmayı istemeleri için ikna etmeye çalıştığını içeren haberleri yine başka içerikte medyaya sızdırıyorlar. Başbakan ve parti genel başkanı AD’nin 4 bakanı Yüce Divan konusunda ikna etmeye çalıştığı uzun toplantıda isim verilmiyor ama 4 bakandan birinin “Yüce Divan’a gideriz ama partinin her şeyi ortaya saçılır” diye tehdit kokan sözlerini AD’nin “saçılırsa saçılsın” diye yanıtladığı, dün bir gazetede iç sayfada manşetteydi. Bu haber AD’yi kamuoyu önünde aklıyor ama; 4 bakanın aralarında seçtikleri temsilci Zafer Çağlayan Saray’a gidip cumhurbaşkanı ile görüştükten sonra AKP’nin 9 üyesinin bulunduğu komisyon karar değiştiriyor. Çağlayan’ın RTE’ye de AD’ye de söyledikleri tonda, hatta “Yüce Divan’a gideriz ama oğlunuz Bilal’i de birlikte sürükleriz” diye gözdağı verdiği yazılmış, o günden bugüne yalanlanmamıştı. Bu son haberlerle komisyon çoğunluğunun, Çağlayan’ın Bilal’i de devreye sokacaklarını söylemesinden sonra kararı bir hafta neden geciktirdiğinin nedeni de ortaya çıkıyor. RTE, oğlu Bilal’le üstelik rüşvet operasyonunun başladığı günün sabahı erken saatlerden akşamüzerlerine kadar “evdeki milyonlarca dolar veya Avro’yu şuna buna dağıt” diye verdiği talimatlarla rüşvete bulaşmış olmanın kanıtı telefon görüşmelerinin ve diğer kim bilir hangi kanıtların ortaya saçılmasından kaygılanıyor olmalı ki... ...komisyonu etkileyerek 4 bakanı aklayan kararın çıkmasını sağladı. HHH Başbakan darbelerin son Meclis oylamasıyla tescil edildiğini söylediğine göre... ...darbe girişimlerini kim tezgâhladı ise müthiş bir organizasyonla 4 bakanın, 700 bin liralık saatlerle, ayakkabı kutularında, çikolata tepsileri içinde gönderdiği milyonlarca dolarla, armağanlarla darbelerin kanıtı olmalarını sağlamış. HHH Beştepe’deki Saray’ın sakini, AKP çoğunluğunun, hükümetin ne derse yapmasına alıştı ya; soruşturma komisyonunun 4 bakanı aklayan kararı almasını sağlayarak tartışmalara yol açtığı bir sırada yayımlanan bir haber çok dikkat çekiciydi. Bay RTE, emrine karşı çıkılmasına alışamadı elbette. Aylardır Merkez Bankası’na faizleri indir deyip duruyor. Son olarak aynı dayatmacı tavrını TV’lerden ilan etti ve ama... ...gazete manşetine göre Merkez, siyasetçilere (RTE’ye) aldırmadı. Politika faizi diye ilan ettiği oranı yarım puan, 8.25’ten 7.75 düzeyine indirdi. RTE’nin dediğim olacak diyen emredici tavrı böylece ilk defa özel ve özelliği olan bir kurum tarafından adeta alay edercesine bir üslupla yerine getirilmiyor. Ekonomiye etkileri bir yana: RTE’ye dik duran, tabii görmeye alışmadığımız bu karşı davranış; korku imparatorluğunda ancak sessiz alkışlarla karşılanabiliyor, desteklenebiliyor!.. Bir de dünya âlem; Türkiye demokrasiye yan çiziyor, hızla oligarşiye kayıyor, diyor. Sor imdi Saray’a; işte Türkiye’de, dünyada misli görülmeyen özgürlükçü demokrasinin yaşandığını göstermek için intikam alacağı günü beklediği Merkez Bankası’nı ve son kararını örnek gösterebilir. Bu, şu demektir: Tepedeki adamdan gerçek anlamıyla demokrasiyi uygulamak dışında her şey beklenir! CUMHURİYET 24 OCAK 2015 CUMARTESİ Caprice’te ‘Ponzi’ vurgunu AYKUT KÜÇÜKKAYA İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçeyle başvuran 25 Caprice Gold mağduru kamuoyunda “Jet Fadıl” olarak tanınan Fadıl Akgündüz ve bir dönemin en ünlü futbolcularından Tanju Çolak hakkında “nitelikli dolandırıcılık” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Caprice mağdurlarının avukatı Dr. Acun Papakçı, “Dünyada bilinen ve dolandırıcılık olduğu kabul gören Ponzi sistemiyle” yatırımcıların kandırıldığını iddia ederek şikâyet edilen 5 isim hakkında “kamu davası açılmasını” ve “mallarına el konulmasını” talep etti. Kamuoyunda Jet Fadıl olarak bilinen ve bitiremediği Bayrampaşa’daki Caprice Gold projesiyle yeni mağdurlar yaratan Fadıl Akgündüz’ün de aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na önceki gün suç duyurusunda bulunuldu. 22 Ocak 2015 tarihli şikâyet dilekçesi “2015/11724” soruşturma numarasıyla işleme konuldu. Ekleriyle birlikte 561 sayfayı bulan suç duyurusu dilekçesinde şikâyet edilen isimler Memet Fadıl Akgündüz, İbrahim Obut, Avniye Obut, Abdurrahman Akarsu ve Tanju Çolak olarak sıralandı. Mağdurların avukatı Dr. Acun Papakçı 5 isme “nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak” suçlaması yöneltti. Papakçı şunları söyledi: “Şimdilik 25 mağdur için şikâyetçi olduk. Diğer mağdurlar da dava açılması Fadıl Akgündüz ve Tanju Çolak hakkında nitelikli dolandırıcılıktan suç duyurusu PONZİ SİSTEMİ Papakçı’nın suç duyurusunda yer alan Ponzi sisteminin adı ve özelliği özetle şöyle: “Ponzi sisteminin kurucusu Charles Ponzi, İtalyan asıllı bir Amerikalıdır. Ponzi sahte çek nedeniyle tutuklanmış, hapisten çıktıktan sonra yasadışı olarak İtalyanları Amerika’ya soktuğu için tekrar hapse girmiştir. Ponzi sisteminin en önemli özelliği, yapılan yatırımların karşılığında kâğıt üzerinde yüksek kâr vaat edilmesidir. Yatırım karşılığında vaat edilen bu getiriler, yeni yatırımcılardan gelen paralar ile finanse edilmektedir. Ponzi sisteminde yatırımcılar kendilerine ödenen paraların yeni yatırımcıların yatırımlarından finanse edildiğini bilmemekte, yüksek kazançlı işler yapılarak kâr sağlandığına ve bölüşüldüğüne inandırılmaktadır. Bu şekilde yatırımcılar Ponzi sisteminin bir parçası olduklarını bilmeden uzun süre sistem içinde yer alarak sistemin işlemesine ve kurucularına çıkar sağlamasında rol oynarlar.” NEDİR? BAFRA KAPALI CEZAEVİ Kelepçeli muayeneye itiraza dayak MEHMET MENEKŞE AMASYA Samsun’un Bafra ilçesindeki Bafra Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Rıza Şahin, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’e yazdığı mektupla hastanede kelepçeli olarak muayene edilmek istendiğini buna itiraz edince askerler tarafından darp edildiğini belirtti. Şahin, 12 Ocak günü bir astsubay ve 2 er ile birlikte muayene için Bafra Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü, muayene öncesi yasalara uygun olarak kelepçelerinin açılmasını istediğinde görevli astsubay ve muayeneyi yapacak doktorun buna itiraz ettiğini, doktorun “Ellerinle mi konuşuyorsun ? Anlat ne anlatacaksan” diyerek kendisini azarladığını bildirdi. Görevli astsubayın kendisine “Ya böyle muayene olacaksın ya da seni dışarı çıkarırım” diye bağırdığını ifade eden Şahin, itiraz edince görevli askerler tarafından darp edildiğini anlattı. Şahin, mektubunda şu ifadeleri kullandı: “Muayene hakkımı engelleyemezsiniz dediğimde astsubay yanındaki iki asker ile bana saldırmış, yere düşürmeye çalışmıştır. Bu şekilde doktorun gözleri önünde beni sürükleyerek dışarı çıkardılar. Aldığım darp raporunda kolum ve bileklerimdeki ezilme ve morluklar belgelenmiştir. Hapishaneler hastalıklarımızın en önemli sebebidir, tedavimizi de engelleyerek bizlere ceza içinde ceza uygulanmaktadır. Kelepçeli muayene uygulamasının kaldırılmasını, hastanede uygun ortam oluşturulmasını ve insan onuruna aykırı olmayacak şekilde tedavi olma hakkımızın tanınmasını istiyoruz.” durumunda müdahil olacaklar. Dilekçede yürütülen faaliyetin dünyada dolandırıcılık olduğu kabul gören ‘Ponzi sistemi’ olduğunu anlatmaya çalıştık. Gerçekten de yatırımcılardan para toplarken devre mülkleri geri kiralayan ve yeni yatırımcılardan gelen paralardan kira ödeyen bu sistemde daha bitmemiş devremülkler için milyonlarca TL kira ödenmesinin söz konusu olduğu, bunun aslında göz boyamak için yapıldığı, yatırımda vaat edilenlerin gerçekçi olmadığı ve bir pembe balon ile yatırımcıların kandırıldığını özetlemeye çalıştık. Bu faaliyeti Jetpa’da cumhuriyet savcılarının nitelikli dolandırıcılık olarak görerek iddianame hazırladıklarını ve hatta mahkumiyet kararları verildiğini de belgeleriyle belirttik. Bundan sonra iddianame hazırlanarak kamu davası açılmasını bekliyoruz.” şikâyetçi oldular? Çolak’tan neden Papakçı, “ Kısa bir süre önce Akgündüz’den şikâyetçi olduğunu açıklayan Tanju Çolak’tan neden şikâyetçi oldunuz” sorumuzu ise şu sözlerle açıkladı: “Şikâyet edilenlerden Tanju Çolak şirketin pazarlama müdürü olarak yatırımcılara devremülk pazarlanması anında suç örgütüne katılmıştır. Capricegold spor ve satış koordinatörü olarak şirkette çalışmaya başlayan Çolak, aylık 60 bin TL maaş ödenmesi üzerine anlaşılmıştır. Çolak binlerce yatırımcıya devremülk satılmasında doğrudan rol oynamıştır. Bu nedenle TCK m.20/II uyarınca suç işlemek amacıyla kurulan örgüte katılmış ve çıkar sağlamıştır.” ‘AKP sağlık hizmetlerini ticarileşti’ eleştirileri Yargıtay kararıyla kanıtlandı Sağlık hizmeti ‘mal’ oldu İKLİM ÖNGEL ANKARA Tıp çevrelerinin AKP politikaları nedeniyle getirdiği “sağlık ticarileşti” eleştirileri, yargıda da karşılığını buldu. Özel hastanelerde doktorhasta ilişkisi, dükkân sahibimüşteri ilişkisi gibi olacak. Hasta, doktordan sağlık hizmeti değil, bir mal alıyormuş gibi değerlendirilecek. Doktorun yaptığı hatalı tedavi ya da ameliyat için hastalar, “tedavi hizmeti”nin, “vekâlet akdi”ne dönüştürülmesi nedeniyle Tüketici Hakları Mahkemesi’ne başvuracak. Tıp çevrelerinin AKP iktidarı ile birlikte sağlık hizmeti bedelinin her geçen gün artmasıyla “sağlık ticarileşti” eleştirileri, bir yargı kararıyla, hukuken de belgelenmiş oldu. Trafik kazası geçirdikten sonra özel bir hastanede ameliyat edilen hasta, “ameliyatın hatalı yapıldığı, bu nedenle sıkıntılar yaşadığı” gerekçesiyle hastaneden ve doktordan 50 bin TL manevi, 5 bin TL de maddi tazminat istedi. Mahkeme ise konuyla ilgili Tüketici Mahkemesi’ni işaret ederek görevsizlik kararı verdi. Bunun üzerine hasta da görevsizlik kararını temyiz edip Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay ise değişen yasaya dikkat çekerek, çok tartışılacak bir karar metnine imza attı. Kararda, hasta ile özel hastane arasındaki “tedavi hizmeti”, “vekâlet akdi” olduğu, bu bağlamda söz konusu davanın da “vekâlet ilişkisi” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Meclis’te geçen yıl kabul edilen, “vekâlet akdinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tüketici yasasının uygulanması” maddesinin yürürlüğe girdiğinin vurgulandığı kararda, “Bu nedenle vekâlet ilişkisinden doğan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi zorunludur” ifadeleri kullanıldı. Ancak hastanın dava açtığı tarih 2013, yani yasanın yürürlüğe girmesinden önce olması nedeniyle, davaya Tüketici Mahkemesi’nin değil genel mahkemenin bakması gerektiği kaydedildi. KIRMIZI FULAR YİNE İADE EDİLMEDİ Suç aleti olabilirmiş Haber Merkezi Antalya’daki Gezi Parkı eylemlerinde ‘kırmızı fularının sosyalizmi temsil etttiği’ iddiasıyla tutuklanan ve 98 yıla kadar hapsi istendikten sonra PKK’ye katıldığı öne sürülen 20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil’le birlikte 12 kişinin yargılandığı Antalya Gezi davasında mahkeme, el konulan ‘kırmızı fular’ın iadesi yönündeki talepleri bir kez daha reddetti. Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık avukatlarından Hakan Evcin, mahkemece el konulan tüm kişisel eşyalarının iade edildiğini hatırlatarak, halen adli emanette tutulan kırmızı fularların da iadesini istedi. Evcin ayrıca, özel yetkili mahkemelerin kapatılması sonrası ağır cezaya devredilen davanın yeniden ele alınması için mahkeme aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne itirazda bulunulması ve yeniden yargılama yapılması yönünde görüş bildirdi. Kırmızı fularların iade talebini önceki duruşmalarda olduğu gibi yine reddeden mahkeme heyeti ise bu karara gerekçe olarak, kırmızı fuların suçta kullanılmış olabileceği, sanıkların ceza alması durumunda suç aleti olarak el konulması gerekliliğini gösterdi. Gezi eylemlerine katıldığı gerekçesiyle ‘örgüt üyeliği’nden 98 yıla kadar hapsi istenen Karacagil, sosyal medya üzerinden PKK katıldığını duyurmuştu. Burger King’e protesto: 13 gözaltı ANKARA / MERSİN (Cumhuriyet) Kızılay Sakarya Caddesi’nde toplanan liseli grup, Yüksel Caddesi’ne yürüyerek karne yaktı. Daha sonra MEB binasına yürümek isteyen gruba, polis dağılmaları yönünde uyarı yaptı. Grupta yer alan bazı eylemciler, Burger King’in İstanbul Şirinevler’deki şubesinde, bir çocuğun müşteriden artan patatesleri aldığı için dövülmesini protesto etti. Eylemciler, Burger King’in Kızılay’daki şubesine pembe renkli boya attı. Gruba müdahale eden polis, 8 kişiyi göz altına aldı. Dağılan liseli grup, akşama doğru Yüksel Caddesi’nde benzer nedenlerle toplanmak istedi. Müdahale eden polis, gruptan 5 kişiyi daha gözaltına aldı. Mersin’de Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi bir grup, Burger King’in firmanın İstiklal Caddesi üzerindeki şubesini işgal etti. Binanın çatısında pankart açarak slogan atan grup, herkesi Burger King ürünlerini boykot etmeye çağırdı. Uzun süre binanın çatısında kalan grup, daha sonra işyerine inerek içerideki vatandaşlara aynı çağrıda bulundu. Kapı önünde açıklama yapan grubun, içeriye attığı patateslerden birinin bir müşterinin kafasına isabet etmesi üzerine gerginlik yaşandı. Gerginlik, dışarıya çıkmakta zorlanan diğer vatandaşların da dahil olmasıyla büyüdü. Tartışma, polisin araya girmesiyle sona erdi. ‘SUÇUN İŞLENDİĞİ KANITLANAMADI’ Gezi davasında Madende ölüme 1 tutuklama Askeri Casusluk’ta yargılanan Ucar ve Baysal, hukuka aykırı temyiz incelemesi yapıldığını iddia etti 56 beraat SİVAS, (DHA) Gemerek ilçesinde Kamışlıdere mevkisinde 3 gün önce linyit kömürü çıkarılan maden ocağında meydana gelen göçükte işçi Nuri Ayyıldız (47) yaşamını yitirirken, Yusuf Şimşek (50) ise yaralandı. 1 yıl önce gerekli şartları taşımadığı için kapatılmasına karar verilen ancak üretim faaliyetini sürdürdüğü öğrenilen taşeron firma Özmer Madencilik’in sahibi Mustafa Özdemir, olaydan sonra gözaltına alındı. Özdemir, çıkarıldığı Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yargıtay üyeleri şikâyet edildi İstanbul Haber Servisi İstanbul’da Askeri Casusluk davasında yargılanan Esin Tolga Uçar ve Ekrem Saltuk Baysal, yerel mahkemenin kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı ve üyelerini, Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu’na şikâyet etti. Sanıklar, dairenin onadığı kararı veren mahkemenin, soruşturma sırasındaki adil yargılama ihlallerini görmezden geldiğini savundu. Sanıkların avukatı Hüseyin Ersöz, 8 sayfalık şikâyet dilekçesini Başkanlık Kurulu’na gönderilmek üzere İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu. Askeri Casusluk davasının 2013 yılı Aralık ayında onandığını ancak yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin sanıklar lehine “hak ihlali” kararı verdiğine dikkat çekti. Yargılamayı yapan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin hukuka aykırı karar verdiğini öne süren Ersöz, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul ile üyeler Hamza Yaman, Ahmet Toker, Ahmet Toker, Fikriye Şentürk, Abdurrahman Kavun’un da hukuka aykırı temyiz incelemesi yaptıklarını ifade etti. Dava kapsamında araştırılması gereken taleplerinin mahkemece kanuna aykırı bir şekilde reddedildiğini belirten avukat Ersöz, “Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde görevli hâkimler tarafından yargılamanın tamamına yayılan adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ihlalleri ‘kasten’ göz ardı edilmiş ve kapatılan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen hüküm kanuna aykırı olarak onanmıştır” dedi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz ve Devrimci Karargâh davalarında da onama kararı verdiği kaydedilen dilekçede, Daire Başkanı ve üyeleri için soruşturma başlatılması talep edildi. Eyleme katılan çocukların ailelerine para cezası SİİRT (AA) Siirt’te önceki gün gösterilere katıldıkları ve polise taş attıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 43 çocuğun ailesine para cezası verildi. İl Emnişet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Bu olaylar ve daha önce meydana gelen olaylarda yakalanan 43 yaşı küçük çocuğun velilerine ya da vasilerine çocukların korunması ve kamu güvenliğinin sağlanmasına dair kararın 4. maddesi gereğince 208’er lira idari para cezası kesilmiştir” denildi. İstanbul Haber Servisi Çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu toplam 56 kişinin Gezi Parkı Direnişi sırasında değişik günlerde “toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefet” ve “ateşli silahlar kanununa muhalefet” ettikleri gerekçesiyle yargılandığı davada sanıkların tümü beraat etti. Mahkeme suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığını belirtti. İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya sanık Ali Coşkun ile sanık avukatları katıldı. Sanık avukatları da toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet suçunun unsurlarının oluşmadığını kaydederek, polisin müdahalesinin hukuk dışı olduğunu savundu. Avukatlar, dosyada delil toplayan aramalar yapan polis müdürlerinden Ömer Köse’nin suç uydurmak suçundan tutuklu olduğunu anımsatarak, “Onun tarafından yapılan aramaların, toplanan delillerin sağlıklı olduğundan söz edilemez” dediler. Avukatlar ayrıca, toplantıya müdahale eden ve güç kullanan polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Mahkeme de suç duyurusu talebini reddederek, sanıkların ayrı ayrı beraatına karar verdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle