19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2015 CUMA 6 HABERLER Savcı, herhangi bir sabıkası bulunmayan Keskin’in sabıkalı kişiliğini gerekçe göstererek cezayı ertelemedi Esad’dan Kurtulmak Azgelişmiş ülkelere özgü bir ruh halidir; insanlar karşıtı oldukları iktidarları veya tepesindekini bütün kötülüklerin kaynağı olarak görürler. O bir gitse her şey çözülecektir, bütün kötülükler, yanlışlıklar bitecektir. Nice insan hep şu teraneyi tekrarlayarak bir ömür tüketmişlerdir: Ah şundan bir kurtulsak! Kurtulunmak istenen “şu” değişir, Ahmet iken Mehmet, Ali iken Veli olur, terane değişmez; kurtulmak temennisi gerçekleşir, sorunlar düzelmez, hayat böyle sürüp gider. İnanmayanlar şöyle kendi yaşamlarına bakıp kaç kez, kaç kişi için aynı temennide bulunduklarını anımsasınlar lütfen. Bu azgelişmiş ülke sendromunun teranesi zaman zaman emperyalizmin gizli ve karmaşık hesaplarıyla, geniş kitlelere aşılanır. Herhangi bir amaçla bir yere müdahale etmek mi isteniyor, önce orası için insani bir hedef saptanır, ardından da hemen orada, bu amaca yönelinmesini engellediği söylenen bir şeytan yaratılır ve ondan kurtulunca her şeyin güllük gülistanlık olacağı konusunda bir algı yaratılır. Ve aksiyon başlar. HHH ABD emperyalizmi petrol hesaplarıyla Ortadoğu’nun haritasını değiştirmeye karar vermişti. Önce, petrol hesaplarını ardına gizleyecek kutsal, insancıl bir amaç gerekiyordu. Bulundu: Bölgeye demokrasiyi getirmek, orada insan haklarını yeşertmek... Ardından şeytan da bulundu: Diktatör Saddam Hüseyin. Nakarat söylenmeye başlandı: Ah şu Saddam’dan bir kurtulsak! Saddam’ın güya kitle imha silahları ve kimyasal silahları da vardı. Ondan kurtulmak bir insanlık görevi haline gelmişti. Aksiyon başladı. Herkes Saddam’dan kurtuldu. Ama Irak’ta milyondan fazla insan öldü, ne demokrasi geldi, ne barış, ne de huzur; Irak eskisinden daha beter oldu, bölge daha istikrarsız. İstikrarsızlık kıvılcım gibi komşulara sıçrar, zeytinyağı lekesi gibi her yere yayılırken, bölgeyi yeniden dizayn etme çabaları sürüyordu. Irak’ta karıştıracak, fazla yere yıkacak adam kalmamıştı. Sahneye Suriye çıkarıldı. Yeni düşman da belliydi: Beşşar Esad. O Beşşar Esad yok muydu, bütün kötülükler onun başının altından çıkıyordu. O zalimdi, onu yıkmak gerekiyordu. Senaryo bir kez daha uygulandı. Esad’ı yıkmak üzere paçalar sıvandı. HHH Ama Esad bir türlü yıkılmıyor; silahlandırılan, sırtları sıvazlanan, parayla desteklenen muhaliflere karşı direniyor, işin ilginci çoğu kişinin dikkatinden kaçsa da, yapılan seçimleri de kazanıyordu. Evet, Beşşar Esad zalim olmasına zalimdi ama Esad’ı yıkmak için düzenlenen tezgâh daha büyük zalimler yaratıyor, daha büyük tehlikeler doğuruyordu. Bugün olaylarda son vardığımız nokta, Suriye’de en büyük tehlikenin Esad olmadığı, bu zalimi yıkmaya kalkarken, daha büyük zalimleri doğurduğu gerçeğinin herkes tarafından (Tabii Tayyip Erdoğan hariç) kabul edilmiş olmasıdır. Obama da artık bu gerçeği kabul etmekten de öte telaffuz etmeye başlamış ve Suriye’de Esad’sız bir çözümün hayal olduğu, ona paralel olarak, Irak ve Suriye’deki girişimlerin başka büyük bir bela IŞİD’i yarattığı kafalara dank etmiştir. Bu gerçeğin anlaşılması ile birlikte, Esad’ın yalnızlığı azalırken, bu gerçeği bir türlü kabullenmeyen Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığı sürekli artmaya başlamıştır. Erdoğan’ın IŞİD ile ilişkileri bu ortamda gittikçe daha fazla göze batar olmuş, Türk halkından gizlenen Türkiye’den Suriye’ye giden TIR’ların esrarı ile ilgili gerçekler Hollanda’da açıklanır hale gelmiştir. Suriye denkleminde, “Şu Esad’dan bir kurtulsak!” nakaratı artık eskimiş, kullanılmaz olmuştur. Ama dediğim gibi, nakarat bitmez; yalnız kendisinden kurtulunmak istenen ad değişir. İster misiniz, kurtulma nakaratındaki Esad’ın yerine geçecek isim hiç beklenmeyen biri olsun! Mesela kim olabilir dersiniz?.. Keskin’e 301 mahkumiyeti 2013’te 650 dosya Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in hedef gösterilmesine neden olan 2005 yılındaki davalar da TCK’nin 301. maddesinden açılmıştı. Yazarlar Orhan Pamuk, Elif Şafak dahil çok sayıda gazeteci ve yayıncı 301. maddeden sanık sandalyesine oturtuldu. 2008 yılında, bu maddeden dava açılabilmesi Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlandı. AİHM, bakanlık iznine bağlansa dahi bu maddenin Türkiye’nin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetti. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre de 2013 yılında TCK’nin 301. ve 299. maddelerinden toplam 650 dosya işlem gördü. 98 mahkumiyet kararı verildi. İstanbul Haber Servisi İnsan hakları savunucusu avukat Eren Keskin, Mardin’de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın öldürülmesiyle ilgili 2005 yılında katıldığı bir paneldeki konuşması nedeniyle TCK’nin 301. maddesi gereğince “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alenen aşağılamak” suçundan 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. Mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bırakmadı ve cezayı ertelemedi. Ali İsmail Korkmaz’ı öldürenlerin iyi hal indirimi aldıklarına dikkat çeken Keskin, “Kararı temyiz edeceğim. Ceza onanırsa, girer yatarım. Devlet aklında bir değişiklik yok. Bu, düşman ceza hukuku” dedi. Keskin hakkında, 20 Şubat 2005’te kapatılan Demokratik Halk Partisi’nin (DEHAP) Çerkezköy İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “İnsan Hakları” konulu konferansta, Kaymaz’ın öldürülmesini kast ederek, “Devlet 12 yaşında bir çocuğu katledecek kadar vahşi bir anlayışa sahip. Türkiye hesap vermek zorunda… Türkiye’nin tarihi kirli bir tarihtir. Türkiye Cumhuriyeti eli kanlı bir katildir. Devlet özür dilemedikçe kimse barıştan bahsetmesin” dediği için dava açıldı. Çerkezköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, geçen yıl 12 Aralık’ta sonuçlandı. Keskin’i, on ay hapse mahkum eden yargıç, Keskin’in görüşlerinin düşünce açıklaması olarak değerlendirilemeyeceğine karar verdi. Cezada alt sınırdan uzaklaşıldığını belirterek, “Kimsenin düşünce açıklaması adı altında devletleri, kurumları ve şahısları tahkir etme hakkı olamaz” diyen yargıç, Keskin’in sabıkalı kişiliği ve ileride suç işlemekten kaçınmayacağı hususunda kanaat oluştuğu gerekçesiyle, hükmün açıklamasını geri bırakma dı, cezayı ertelemedi ve paraya çevirmedi. Mahkumiyet kararına şaşırmadığını söyleyen Keskin, “Resmi ideolojinin kırmızı çizgileri suç olarak varlığını devam ettiriyor. Ben o panelde Uğur Kaymaz’ın devlet güçleri tarafından öldürüldüğünü ifade ettim. Devletin işlediği suçları eleştirmek bizim görevimiz. Bugüne kadar düşünce suçundan birçok kez yargılandım ancak sabıkam yok” dedi. Hakkındaki dava sürerken, 301. maddeden yargılamanın Adalet Bakanlığı iznine bağlandığına dikkat çeken Keskin, “Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, hakkımdaki soruşturmaya izin verdi. Dava yeniden başladı, ceza verilmek için özel çaba gösterildi. Bu dava, Türkiye’de düşüncenin suç olduğunu gösteren örneklerden sadece biri. Yargının içinde bulunduğu durum ortada, kimsenin yargıya güveni yok. Karar onanırsa, girer yatarım” diye konuştu. ‘Kırmızı fularlı kızın’ kardeşi de VAR Antakya’da emek ve demokrasi güçleri dün Ali İsmail’in ailesinin de katılımıyla bir protesto yürüyüşü düzenledi. Gürkan Korkmaz, kararla hukuk skandalına imza atıldığını, bunun tarihe kara bir leke olarak geçeceğini söyledi. Korkmaz “Bu mücadele uğruna can vermiş evladımıza ve sahip çıkan halkımıza karşı bu davayı sürdürmek bizim borcumuzdur. Adalet yerini bulana kadar davamıza sa Anneler omuz omuza yürüdü hip çıkacağız ve davanın peşini bırakmayacağız” dedi. Yürüyüş sırasında Gezi Direnişi’nde polis şiddetiyle öldürülen Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan gözyaşlarını tutamadı. Korkmaz dün akşam saatlerinde de Eskişehir’de dövüldüğü sokakta anıldı. Espark alışveriş merkezi yanındaki Ali İsmail Korkmaz heykeli önünde buluşan kalabalık grup, Ali İsmail Korkmaz’ın arkadaşları ile birlikte dövüldüğü ve daha sonrada hayatını kaybettiği Yunus Emre Caddesi Sanayi Sokak’a kadar ‘Biz bitti demeden bu dava bitmez’ pankartı ile yürüdüler. ‘Hem Alişimi hem adaleti öldürdüler’ Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi: Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek AKIN BODUR ANTAKYA Gezi Direnişi sırasında 2 Haziran gecesi Eskişehir’de polis ve esnaf tarafından dövülen 19 yaşındaki Ali İsmail Kormaz’ın beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirmesiyle ilgili davada sanıklara verilen düşük cezalar ve ceza indirimi uygulaması vicdanları kanattı. Kararın ardından gazetemize konuşan anne Emel Korkmaz, “Gözyaşlarım hem Alişim hem de adaletin öldürülmesine” derken baba Şahap Korkmaz, “sistem katilleri kolluyor, mağdurları daha çok mağdur ediyor” diye konuştu. Ali İsmail’in ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz ise hukuk mücadelesine devam edeceklerini vurgulayarak “Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek” dedi. Ali İsmail için dün gece Antakya’da bir yürüyüş düzenlendi. Ali İsmail’in hayallerini yaşatmak için kurdukları Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nda (ALİKEV) konuştuğumuz Korkmaz ailesi hem acılı hem öfkeliydi. “Mahkemeye her gittiğimde Ali İsmailimi bir kez daha kaybettik ama bu kez sanıklara verilen cezalarla yıkıldık” diyen anne Emel Korkmaz, böyle adaletsiz bir kararı hiç beklemediklerini vurguladı. Korkmaz, “Acımızı yüreğimize gömüyor, mahkemeye bir umutla gidiyoduk ama maalesef çok büyük bir hayal kırık ANTALYA (DHA) Gezi Direnişi sırasında Antalya’da 1 Haziran 2013’te eylemlere katıldıkları için haklarında dava açılan 13 çocuktan 3’üne Antalya 3. Çocuk Mahkemesi tarafından geçen hafta barikat kurma, taş atma gibi suçlardan 8’er ay 10’ar gün hapis cezası verildi. 1 çocuğa kamu malına zarar vermek suçundan verilen 6 ay 20 gün hapis cezası ise 4 bin TL para cezasına çevrildi. 9 çocuk hakkındaki dava ise dün Antalya 1. Çocuk Mahkemesi’nde görüldü. Çocuklar, suçlamaları kabul etmediklerini ve demokratik hakları olduğu için eyleme katıldıklarını söylediler. Taktığı “kırmızı fular” sosyalizmin simgesi olarak kabul edilen ve iki ayrı davada 103 yıl hapis istemiyle yargılanan 4 ay 20 gün tutuklu kaldıktan sonra IŞİD’e karşı savaşmak için Kobani’ye giden Ayşe Deniz Karacagil’in kız kardeşi E.D.K. de davada yargılanan çocuklar arasındaydı. Dava mart ayına ertelendi. 9 çocuğa Gezi davası Bursa’da Berkin davası ‘Keyfi olarak Gazetemize konuşan baba Şahap Korkmaz “Karar tepeden geldi” dedi. Öğretmene Erdoğan’a hakaret cezası İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de geçen yıl 16 Mart’ta miting alanına otobüsle gelen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a “el hareketiyle hakaret ettiği” savıyla yargılanan öğretmen Kamuran Bedir 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 354 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza daha sonra 7 bin 80 lira para cezasına çevrilip 5 yıl süreyle hükmün açıklanması geri bırakıldı. Kadın öğretmen 5 yıl içinde aynı suçu işlemezse 7 bin 80 lira para cezasını ödemeyecek. Ancak 1500 lira avukatlık ücreti ile 166 lira mahkeme masrafını ödemek zorunda kalacak. lığına uğradık. Karar bu ükenin ne kadar adaletsiz olduğunun, hukukun öldüğünün göstergesi. Çok büyük şok yaşadık, canımız yanıyor. Biz sadece adalet istedik, adalet. Mahkemeden ne sonuç ne çıkarsa çıksın Alim geri gelmeyecekti ama böyle bir sonuç beklemiyorduk. Çocuğumuzun canı bu kadar ucuz olmamalıydı. Kararla ilk günkü acıyı hissetim yüreğim de. Mahkeme kararı sonrası gözyaşlarım hem Alişim için hem de öldürülen adalet için aktı” diye konuştu. yan etti. “Mahkeme orada oldu ama karar oradan çıkmadı. O karar tepeden geldi, talimatla karar verdiler” diyen Korkmaz, “Adalet diye bir şey yok. Bir simit çalana 2530 yıl gibi büyük cezalar verilirken, dünyanın önünde, bir cinayete vahşice öldürmeye ceza yok. Böyle katiller iyi halden yaralanır mı? Kanımız dondu, ne yapacağımız şaşırdık. Olan Ali İsmail’e, onun gibi insanı, vatanını, doğayı sevenlere ve bize oldu” dedi. Davanın peşini bırakmayacaklarını ifade eden baba Korkmaz, “Bir insanın canı bu kadar ucuz olmamalı. Türkiye’nin bugünkü sistemi maalesef katili kolluyor; mağduru da bizlere oldu ... Olan Ali İsmail’e ve Sistem katili kolluyor “Biz Ali İsmail’i bir kez daha kaybettik” diyerek söze başlayan baba Şahap Korkmaz ise mahkemede yaşananlara is ha fazla mağdur ediyor. Ama biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Bütün Türkiye’den dünyadan tepki var. Demek ki Türkiye’nin adaleti bu kadar düşük” diye konuştu. Mahkeme başkanının davanın bir numaralı sanığı Mevlüt Saldoğan’a “geçmiş olsun” dediğini, Ali İsmail’e son tekmeyi atan Saldoğan’ın “Erdoğan, Gezi sürecine darbe dedi. Biz darbeyi önledik” dediğine dikkat çeken Ali İsmail’in ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz ise “Mahkemenin bağımsız karar vermesi mümkün değil” ifadesini kullandı. Ali İsmail’in aldığı darbeler nedeniyle öldüğünün TÜBİTAK, Adli Tıp Kurumu ve Jandarma Kriminal Labaratuvarı raporlarıyla sabit olduğunu vurgulayan Korkmaz, “Bu eylemin adam öldürme suçuna girdiği raporlarla sabit. Ancak basit yaralama olmuş da başka bir etkiyle ölüm meydana gelmiş gibi ceza verilmesi hukuk, adalet ve vicdana sığmaz. Dava süresince üç savcı değişti, hepsinin görüşü ‘kasten adam öldürmek’ suçundan ceza verilmesi yönündeydi. Hukukun bize vermiş olduğu tüm hakları kullanacağız. Dosyayı temyiz edeceğiz. Bu davanın AİHM’e kadar yolu var. Bu dava ‘biz bitti demeden’ bitmeyecektir ve biz gereken tüm başvuruları yapacağız” dedi. BURSA (Cumhuriyet) Gezi Direnişi sırasında polis tarafından biber gazı kapsülüyle başından vurulan ve 269 günlük yaşam savaşını geçen yıl 11 Mart’ta kaybeden Berkin Elvan için Bursa’da 12 Mart 2014’te yürüyüş ve basın açıklaması düzenleyen siyasi parti, akademik oda, STK temsilcilerine açılan davaya dün Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Davada sanıklar eski Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ali Uluşahin, Bursa Halkevleri Şube Sekreteri Ahmet Keskin, Yıldırım Halkevi Başkanı Zafer Algül, ÖDP İl Yönetim Kurulu üyesi Koray Aslantaş, KP İl Başkanı Ahmet Nişanot ve üniversite öğrencileri hazır bulundu. Uluşahin, “14 yaşındaki bir çocuk öldürüldüğünde sokağa çıkmak suç değil her vicdanlı yurttaşın görevidir. Bursa polisi keyfi olarak kurum temsilcileri hakkında tutanak tutuyor ve onlar hakkında soruşturmalar ve davalar açılıyor” dedi. Dava 17 şubata ertelendi. davalar açılıyor’ meslekten ATTILAR Öğretmenin hukuk mücadelesi SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA Adana’da Gezi Direnişi’ne katıldığı için “örgüt üyeliği” suçundan hakkında dava açılan ve meslekten men edilen 17 yıllık sınıf öğretmeni 41 yaşındaki Eser Çapar, kararın iptali için hukuk mücadelesi başlattı. Güney Sanayi Çalışanları İlkokulu’nda görevli EğitimSen üyesi öğretmen Eser Çapar ve 3 kişi hakkında Gezi Direnişi eylemlerine katıldığı için “Türkiye Komünist Partisi/Kıvılcım” (TKP/K) üyesi oldukları, izinsiz eylem düzenledikleri ve polise direndikleri” iddiasıyla Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yargılama sürerken Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, Çapar’ı memuriyetten çıkardı. Kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için Adana İdare Mahkemesi’ne başvuran Çapar, “Karar, üyesi olduğum EğitimSen ve KESK nezdinde tüm kamu çalışanlarını baskı altına alma, sindirme anlamına geliyor” dedi. Çapar, “Toplumun gözünde birer terörist gibi gösterilmeye çalışılıyoruz. İktidar dikensiz bir gül bahçesi istemekte” dedi. Ali İsmail Korkmaz ile ilgili davada çıkan karara tepkiler sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Malatya milletvekili Veli Ağbaba ve CHP Bursa milletvekili Aykan Erdemir düzenledikleri basın toplantısında F tipi cezaevinde iki yıl kalan ODTÜ öğrencisi Hüseyin Edemir’in yeni çıkan romanı “C84’’ünü okudular. “Bu adaletsiz düzen Edemir’in kendi kitap tanıtımına katılmasına imkân vermiyor” diyen Ağbaba ve Erdemir, toplantıyı Edemir’in karton maketiyle birlikte gerçekleştirdiler. Edemir’in, kendi yaşamöyküsünden esinlenerek yazdığı C84 romanı, F tipi cezaevlerindeki baskı ve zorlukları gözler önüne seriyor. Edemir, Meclis gündeminde ‘Yargıya olan güven yine yara aldı’ haklarını kullanmasını istemiyoruz’ Birileri de ‘emri biz verdik’ diyor sonuçları görüyorsunuz. Böyle bir iktidar varken, iktidarın yargı üzerinde baskısı varken verilen kararda hiçbir baskı olmadığını söylemek mümkün değildir” diye konuştu. İskenderun’da da CHP İlçe Başkanı Jorc Basus ve partililer adliye önünde düzenledikleri eylemle kararı protesto etti. Gezi Direnişi’nde öldürülen gençlerin “demokrasi şehidi” olduğunu ESKİŞEHİR/ İSKENDERUN (Cumhuriyet) Ali İsmail Korkmaz ile ilgili davada sanıklara iyi hal indirimi uygulanması ve düşük cezalar verilmesi tepki yarattı. Basın toplantısı düzenleyen Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin, “Kayseri’de verilen kararla Ali İsmail bir kez daha öldürülmüştür. Süreç bitmedi, temyiz aşaması var. Aslında şunu söylemek istiyorlar. ‘Biz hiç kimsenin sokakta böyle eylem yapmasını, demokratik vurgulayan Basus, “Verilen cezalar hukuka ve kamu vicdanına aykırıdır. Yargıya olan güven yine onarılmaz şekilde yara almıştır” dedi. Boyacılar Parkı’nda eylem yapan EğitimSen İstenderun Şubesi üyeleri de kararı protesto etti. Şube Başkanı Mustafa Ünsal, “Savunmalarında utanmadan ‘biz darbeyi önledik’ diyen polislere, yargı iyi hal indirimleri yaparak, bir anlamda katillere sahip çıkılmıştır” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle