23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 OCAK 2015 CUMA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA KÜLTÜR 15 İlk kez görücüye çıkıyor ‘Arkas Koleksiyonunda Osmanlı Halı Sanatı’ sergisi bugün İzmir’de açılıyor Kültür Servisi İzmir’deki Arkas Sanat Merkezi, 2015’i daha önce hiç sergilenmemiş nadide Osmanlı halılarından oluşan bir sergi ile karşılıyor. Bugün açılan “Arkas Koleksiyonu’nda Osmanlı Halı Sanatı” sergisinde, günümüzde müze koleksiyonları dışında dünyada çok az örneği bulunan Feshane, Emperyal Hereke, Sivas ve Kumkapı halıları ilk kez bu kadar kapsamlı olarak sergilenecek. Ailesinden kalma değerli halıları 90’ların başından u Lucien Arkas’ın bu yana aldığı antika halılarkoleksiyonunda la zenginleştiren Lucien Arkas, bugün yaklaşık 300 habulunan halı ve lıdan oluşan nadide bir koseccadelerden leksiyonun sahibi. bazıları daha önce 1830’lardan Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar olan sühiç sergilenmedi. rede, Osmanlı sarayı çevreSergi 14 Haziran’a si için üretilmiş ve sonrasınkadar sürecek. da saray geleneğini devam ettiren halıları ele alan bu sergideki halıların büyük bölümü 1834’te Feshanei Hümayun’un kuruluşundan 1930’da son Kumkapı halı atölyesinin kapanışına kadar geçen dönemde üretildi. Sergide yer alan, 20. yüzyıl sonuna ait halılar ise Hereke ve Kumkapı ipek halıcılık geleneğini günümüzde yaşatan sıra dışı örnekler. Sultan II. Abdülhamid’in dostu ve müttefiki Alman imparatoru II. Wilhelm’e hediye edilen Hereke halının eşi ilk kez sergileniyor. Halı ve tekstile karşı merakı bilinen; Sultan II. Abdülhamid’in dostu ve müttefiki II. Wilhelm, 1898’de Sultan Abdülhamid’i İstanbul’da ziyaretinden sonra Hereke’ye gitmiş, kendisine Emperyal Hereke tipi, metrekaresinde 1 milyon 440 bin düğüm bulunan, ipek atkı ve çözgü üzerine yün ilmekli bir halı hediye edilmişti. Benzeri Dolmabahçe Sarayı’nda bulunan ipek Kumkapı ve ipek Feshane halıları da bu sergide. 1890 civarında üretilen ipek halının Kumkapı’da atölye halıcılığına başlayan ilk usta Agop Kapucuyan’a ait olduğu düşünülüyor. Sultan II. Abdülhamid’e ait 2 ipek seccade de ilk kez İzmir’de sergilenmiş olacak. Yaşar Kemal: Bir büyücü! Gözümün önünde değil, gönlümün içinde yüzlerce Yaşar Kemal “fotoğrafı” var... İçlerinden birkaç “sahne” paylaşayım dedim... Yıl, 1974… Yaşar Kemal, Elia Kazan ve ben bir yolculuğa çıktık... İstanbul’dan başlayıp otomobille, Truva, Bergama, İzmir... “Amerika Amerika” filminin yasaklanması nedeniyle Elia Kazan’ın Türkiye’ye gelmeye korktuğu, daha doğrusu gizli geldiği günlerdi. Yol boyunca Yaşar Kemal bize Homeros’u İlyada’yı anlatıyor. Anlatıyor mu dedim? Anlatmıyor, yaşıyordu... Bergama’da dolaşmaktan yorgun düşmüştüm. Bir taşa tüneyip dinlenirken onlar hoplaya zıplaya uzaklaştılar. Bir ara yanıma bir delikanlı geldi. Bütün gün her taşa, her sütuna eğilerek geziyi sürdüren Elia Kazan’la Yaşar Kemal’i göstererek “Kim bunlar” diye sordu. Ben de ona, neden sordun ki, dedim. Çocuk, “Deminden beri onları izledim. Biri Türkçe konuşuyor, öteki İngilizce ama bir anlaşıyorlar, bir anlaşıyorlar; ben bu işten bir şey anlamadım” dedi. “Biri İngilizce öğretmenim, (gizli geldi ya, öyle diyorduk) öteki Yaşar Kemal” deyince çocuğun yüzü aydınlandı ve şöyle dedi: “Ha o zaman anlaşıldı. Yaşar Kemal Toroslar’da ağaçlarla, sularla, dallarla, çiçekler, böcekler, arılarla bile konuşur anlaşırmış. Bu İngilizle mi anlaşamayacak!” HHH Yıl 1980, aylardan temmuz... Fransa’nın güneyinde Avignon Tiyatro Festivali’ndeyim. layıp alkışladığında, tüm kadroyla birlikte Yaşar Kemal de sahnedeydi… Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Durdu durdu, herkesle birlikte birkaç kez selam verdi, sonra… Sonra bir anda döndü, hemen yanı başında duran Arnaldo Pomodora’yı kucaklayıverdi. Ama ne kucaklayış! Sıcaklığı, tüm operayı sardı! Adamın ayakları yerden kesildi; Yaşar’ın kollarında kayboluverdi! Sanki, “Sen misin Anadolu’yu sahneye taşıyan, işte Anadolu kucaklaşması” der gibiydi... Bu sahneyi benim gibi gözyaşlarıyla izleyen bir İtalyan arkadaşım, sonradan şöyle diyecekti: “O kucaklaşma anı, tıpkı romanları gibiydi. Öylesine sahici...” HHH Avignon Tiyatro Festivali, 1980. İşte size, “Benim Yaşar Kemal”imden birkaç “fotoğraf”... Söylemek istediğim şu: Sonra bir şey daha söyledi: Ailede Çukurova’yı anlatırken, tüm dünona, Yaşar Kemal’e, “Büyücü” adını yayı anlatan… takmışlar... Nefreti sevgiye dönüştüBir insandan yola çıkıp tüm insanrebildiği için büyücü... lığa işaret eden… H 2007 yılı. Sonbahar. İtalya’nın Tarihi, coğrafyayı, doğayı ve topluünlü La Scala Operası’nda Yaşar mu, mitler, efsaneler, türküler, düşler Kemal’in 1953’te yazdığı “Teneve gerçeklerle yoğururken bir bilim ke” operasının prömiyeri var. Miadamı titizliği güden… lan’dayım. Türkçeyi kanatlandıran, Türkçeye Eseri besteleyen Fabio Vacchi... ışık katan… Sahneye koyan sinema dünyasının Toplumun düşleriyle, romanefsanevi yönetmeni Ermanno Olmi cının yaratıcılığını bütünlerken, ... Sahne ve kostüm tasarımını yapan Gılgamış’a, Homeros’a uzanan, Faünlü heykeltıraş Arnaldo Pomodoulkner, Çehov, Chaplin’den geçero… Benim “devlerin buluşması” rek, daha güzel, daha iyi, daha mutlu diye nitelediğim muhteşem bir yara bir gelecek için hepimizi kışkırtan… tıcı ekip! Her kitabı bir çığlık, her çığlığı da Görkemli opera salonu ağzına dek şiddeti kovan, dostluğa, barışmaya, doluydu. Şeref locasında ev sahibi ro kucaklaşmaya bir çağrı olan... lünde kraliçe edasıyla oturan Leyla Sonsuz çalışma azmi ve üretkenliGencer’in yanında Yaşar Kemal, koğiyle romanlarında ne anlatırsa anlatcaman bir çocuktan farksızdı... Heyesın, yaşamın hangi anında olursa olcanını gizlemeye çalışan kocaman bir sun, hep ama hep kendisi olabilen, çocuk… kendisi kalabilen ve sahici olan Yaşar Opera sona erip, millet ayağa fırKemal bir bütündür. Yaşar Kemal de Mehmet Ulusoy’un sahnelediği oyunu görmeye gelmiş. Tiyatrolardan ve kahvelerden çıkmıyoruz. Yaşar Kemal bizi çevresine topluyor, anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor... Yaşar Kemal oyunu gördü ve gitti. O gittikten sonra Fransız arkadaşlarım, tepkilerini sıralamaya başladılar: Biri, “Çok alçakgönüllü” dedi. Öteki, “Bu kadar büyük bir romancı, nasıl bunca sıradan bir insan gibi dolaşabilir” dedi. Normaldir, Çukurovalıdır demedim... Anlamazlar diye... İçlerinden birinin söylediğini hiç unutmadım: “Ben yıllarca Türklerden nefret ederek büyüdüm. Kin ve öfke duydum Türkiye’ye ve insanlarına” diye başladı... Arkadaşım Ermeniydi. “Öyle büyütülmüş, öyle koşullandırılmıştım… Sonra günün birinde Yaşar Kemal’in kitaplarını okumaya başladım. Çok etkilendim. Yaşar Kemal’i okudukça kin, öfke ve nefretin yerini sevgi aldı.” Garabet Balyan’ın kayıp mezar taşı bulundu Kültür Servisi Dolmabahçe Sarayı, Gümüşsuyu Askeri Hastanesi, Dolmabahçe Valide Sultan Camii gibi İstanbul’daki tarihi öneme sahip yapıların mimarı Garabet Balyan’ın kayıp olan mezar taşı, Kartal Soğanlık’ta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından kullanılan bir şantiyenin içinde bulundu. Agos gazetesinden Uygar Gültekin’in haberine göre, İBB’nin uzun yıllardır kullandığı şantiye alanındaki binalarının yıkılmasıyla, binaların arasında kalmış mezar taşı ortaya çıktı. Balyan’ın mezar taşının yanı sıra, üzerindeki Ermenice yazılar tam olarak okunamayan başka mezar taşları ve kitabeler de bulundu. Garabet Balyan’ın mezarının nerede olduğu bilinmiyor. Bu konudaki en önemli kaynaklardan biri, Pars Tuğlacı’nın “Balyan Ailesi” kitabı. Tuğlacı kitabında, Garabet Balyan’ın mezar taşına ait bir fotoğrafa da yer vermişti. Berç Erzian tarafından 1958’de Beşiktaş Ermeni Mezarlığı’nda çekilmiş fotoğrafları yayımlayan Tuğlacı, mezar taşlarının artık yerlerinde olmadığını anlatıyordu. Fotoğraftaki Garabet Balyan’a ait mezar taşıyla, belediye şantiyesinde bulunan mezar taşının aynı olduğu tespit edildi. İSTANBUL’DAKİ ÖNEMLİ YAPILARIN MİMARI n Kültür Servisi Nijeryalı saksofon efsanesi Orlando Julius ve Mulatu Astatke, Llyoyd Miller gibi isimlerle unutulmaz projelere imza atan İngiliz psikedelik caz grubu The Heliocentrics bu akşam saat 22.00’de Babylon sahnesinde olacak. Orlando Julius Babylon sahnesinde n Kültür Servisi Gazeteci ve müzik yazarı Tolga Akyıldız, yarın garajistanbul’da gerçekleştireceği “%100 Açık Sahne” etkinliğinde beşinci kez ünlü isimleri ağırlayacak. Saat 20.00’de başlayacak gecede sahnede, Model, Yüksek Sadakat, Can Bonomo, Aydilge, Peyk, Esin İris, Can Gox, DörtxDört, Kalben, Sapan, Dolunay Obruk, Sevinç Yurdem ve Motto olacak. Yüzde 100 Açık Sahne C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle