19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2015 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Doğrusu bu olasılığı canlı tutmak uğruna medyatik çabalara karşı çıkmak da insanın içinden gelmiyordu. Bu iktidar kaldıkça rüşvet, yolsuzluk olaylarını toplumun sırtından kazımanın olanaksızlığını bilenler, bir yerde olmayacak, gerçekleşmeyecek olasılığa amin demeyi denediler. İlk umut suçlanan 4 bakanın Yüce Divan’a gitmek istediklerini kendilerinin açıklamasıydı. Neredeee? HHH Dört bakan bu önerileri duymazlıktan geldiler. Bir komisyon kurdu AKP. O komisyondaki 9 AKP’li, daha işin başında önlerine gelen rüşvet belgelerini hukuksuzluğa nasıl bağlayacaklarını düşünmeye, aramaya giriştiler. Olsun! Medyam hem bu komisyondan hem de Meclis Genel Kurulu’ndan Yüce Divan kararı çıkmayacağını bilerek 4 bakana Yüce Divan yolu göründüğünü yazıp çizmeye, manşetlerden savunmaya girişti ve... Sonuç olarak üç aşağı beş yukarı, AKP oyları ile Yüce Divan’ın değil, cepleri Avro’larla dolarlarla dolu olarak evlerinin yolunu tuttular gece yarısına doğru... HHH Medyadaki hayal kırıklığı dün manşetlere yansıdı. Dört bakan aklandı. Yüce Divan’a gitmiyorlar manşetleriyle... ...Hukuk, namuslu adamlar yönetiminde bir devlet yine sınıfta kaldı. Bu dramatik gerçek; Beştepe’dekinin, muhalefete göre Beştepe’nin kapıkulu izlenimi veren Başbakan’ın ne umuruna! Sor onlara şimdi; kuşkunuz olmasın Meclis 4 bakanı akladı diyeceklerdir. Defter kapanmış, artık söylenecek kalmadı deyip koltuklarında yan gelip oturacaklar. Beştepe’dekinden kurtulmadıkça, eğri mi doğru mu diye araştırmadan oradan gelen emirleri uygulayan köhne zihniyetin temsilcisi AKP iktidarına son verilmedikçe... ....daha çook rüşvetler, yolsuzluklar, hırsızlıklar aklanır bu ülkede. Bırakın Yüce Divan’a gitmelerini bir yana, adi bir suçlu gibi toplum içinde teşhir de edilmezler. HHH Aşağıdaki tablo tarihsel bir tablo: Cumhuriyet dönemlerinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk sanıklarının suçlarını ve bu Meclis’in, hayır hayır AKP çoğunluğunun bu suçlanan 4 bakanı nasıl akladığını gösteriyor: Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: Kaçakçılıkla Mücadele kanununa muhalefet, TCK 204 resmi belgede sahtecilik, TCK 252 rüşvet. Çağlayan’ı aklayan Meclis’teki oylama sonuçları: Evet 242, hayır 264, fire 38! Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler: TCK 204 resmi belgede sahtecilik, TCK 255 nüfuz ticareti, TCK 252 rüşvet, TCK 285 gizliliğin ihlali. Meclis’te bakanı aklayan oylama sonuçları: Evet 241, hayır 258, fire 43! Eski AB Bakanı Egemen Bağış: TCK 255 nüfuz ticareti, TCK 252 rüşvet. Oylama sonuçları: Evet 245, hayır 255, fire 47. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: TCK 255 nüfuz ticareti, TCK 251 görevi kötüye kullanma, TCK 252 rüşvet. Oylama sonuçları: Evet 219, hayır 288, fire 15! HHH Meclis’te gizli oylamalardan bir gün önce haberler: Meclis Genel Kurulu’nda bugün (salı günü) AKP’li 4 eski bakan hakkında yapılacak “Yüce Divan” oylamasıyla 1725 Aralık’a son nokta konulacak... ...eski bakanların yargılanabilmeleri için gizli oylamada en az 276 oyun Yüce Divan yönünde çıkması gerekli. Meclis’te muhalefetin 223 sandalyesi bulunuyor... Bunlar arasında hiç fire olmazsa, en az 53 AKP’li vekilin de kabul oyu kullanması gerekiyor diyordu... Bugün veya yarın muhalefetten oya katılmayanların ya sayısı isimleriyle medyada yer alır ve buna karşın AKP’den firelerin de listesi yayımlanabilir. Zira iktidarın takkesi düştü, keli göründü. Artık meydan sonucu değiştirmeyen söylenti yüklü haberlerde ve... ...Meclis oylamasından iki gün önceki “223+53 olur mu” sorusu da bu ülkede hukuk arayanların düşlerinde tarihsel bir öykünün başlığı olarak kaldı. HABERLER Şiddetin hedefinde çocuk var SELİN GÖRGÜNER GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Çatışmasızlık ortamına karşın bölgede, polisin orantısız müdahaleleri sonucu yaşanan çocuk ölümleri ve yaralanmalar konuşuluyor. İnsan hakları savunucuları cezasızlık politikasının şiddeti artırdığını vurguluyor Çözüm sürecine ve çatışmasızlık ortamına karşın son dönemde bölgede polisin orantısız müdahaleleri sonucu yaşanan çocuk ölümleri ile yaralanmaları konuşuluyor. İnsan hakları savunucuları ve hukukçular, çok sayıda çocuğun polisin attığı gaz bombası kapsülüyle yaralandığını ve toplumsal olaylarda çocukların yaşamını yitirdiğini ifade ederek, cezasızlık politikasının şiddeti artırdığını vurguluyor. Hakkâri’de yol kenarına torpil tipi patlayıcı attıkları tespit edilen 3 polisin geçen hafta sonu görevden alınmasının ardından Cizre’ye müfettiş gönderen İçişleri Bakanlığı, “tanımlanamayan bir mühimmatla” başından vurulan Nihat Kazanhan’ın (12) öldürülmesiyle ilgili “Olay yerinde bulunan aracın içindeki güvenlik görevlilerinden bazılarının olayda kusurlu olabileceği değerlendirilmektedir” açıklamasında bulundu. Bölgede son dönemde polislerin, yasal müdahale sınırlarını aşarak doğrudan baş ve göğüs bölgesine hedef alarak ateş etmesi tartışma konusu oldu. İHD Bölge Temsilcisi Abdulselam İnceören, “Hakkâri’de 3 polisin görevden alınması ve Cizre ile ilgili müfettiş raporu şiddetin su yüzüne çıktığının göstergesi. Özellikle son dönemde gerek gaz bombası gerek gerçek mermiyle yaşanan ölümlere ve yaralanmalara baktığımızda baş ve göğüs bölgesinin hedef alınarak öldürme kastıyla ateş açıldığı çok açık. Ve özellikle çocuk Son dönemde yaşanan olaylardan bazıları şöyle: 4 Mardin’in Nusaybin ilçesinde 1 Eylül’de polisin müdahalesi sırasında 9 yaşındaki H.E. yüzünden vurularak ağır yaralandı. 4 Diyarbakır’ın Hani ilçesinde 1 Aralık’ta yapılan protesto gösterilerinde polis müdahalesi sırasında iki kaşının arasından sert bir cisimle yaralanan 15 yaşındaki M.S, iki gözünü kaybetti. 4 Yüksekova’da geçen yıl 3 kişinin öldüğü olayların yıldönümü olan 67 Aralık’ta 17 yaşındaki Rojhat Özdel, başından vurularak öldürüldü. 4 Özdel için bölge genelinde yapılan eylemlerde, 8 Aralık’ta Cizre’de 9 yaşındaki A.E. ve 11 yaşındaki S.U. biber gazı kapsülüyle başlarından vurularak ağır yaralandı 4 Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 16 Aralık’ta protesto gösterileri sırasında 17 yaşındaki Abdulkadir Çakmak, sırtından, göğsünden ve başından 4 kurşunla vurularak öldürüldü. Olay yerindeki tüm güvenlik kameraları ve Mobese görüntüleri toplanırken, Çakmak’ın polisle çatışmaya girdiği yönünde basına dağıtılan görüntülerdeki kişinin boyu ve kilosunun Çakmak’a benzememesi dikkat çekti. 4 Cizre’de 2627 Aralık’ta PKK’nin gençlik yapılanması YDGH ve Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen HüdaPar arasındaki çatışmalarda 4 kişinin ölmesinin ardından, 6 Ocak’ta hendeklerin kapatılması üzerine özel harekât polisleri Mahallelere girdi. 17 yaşındaki boyacı çırağı Ümit Kurt, işten eve dönerken kalbinden vurularak öldürüldü. 4 Cizre’de 14 Ocak’ta 12 yaşındaki Nihat Kazanhan “tanımlanamayan bir mühimmat” ile başından vurularak öldürüldü. 4 Şırnak’ın Silopi ilçesinde askeri konvoya taş atan çocuklara biber gazı ile müdahale eden polisler 14 yaşındaki Z.T’yi, gaz bombası kapsülüyle başından vurarak ağır yaraladı. Hedef gözeterek ateş ların daha çok hedef alındığı dikkat çekiyor” dedi. Şiddetin artarak sürmesinde hükümetin söylemleri ve cezasızlık politikasının etkili olduğuna dikkat çeken İnceören, “67 Ekim Kobani protestolarının ardından hükümetin güvenlik güçlerine daha çok yetki veren güvenlik yasası çıkmadan bölgede uygulamaya konuldu. Güvenlik güçlerinin orantısız mü dahalesine karşın gerekli soruşturmalar açılmıyor, açılan soruşturmalar da ya takipsizlikle sonuçlanıyor ya da güvenlik güçleri aklanıyor. Aşırı güç kullanımıyla ilgili ceza alan hiçbir güvenlik görevlisi yok” dedi. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, hükümetin toplumsal olaylarda daha güvenlikçi bir konsept belirlediğini bunun da şiddeti artırdığını söy ledi. Elçi, “Kobani protestolarından sonra özellikle bölge için hükümetin güvenlikçi söylemi ve konsepti güvenlik güçlerinin tutumuna da yansıdı. Korunmaya muhtaç olan çocuklar toplumsal olaylarda şiddetin daha çok hedefi oluyor. Güvenlik güçlerine uygulanan cezasızlık politikası her gün yeni olaylarla karşılaşılmasına neden oluyor” dedi. Çarşaflı erkek paniği MARDİN (Cumhuriyet) Cumhuriyet Meydanı’nda devriye görevi yürüten Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Yunus ekibi üzerlerinde çarşaf bulunun 2 kişinin durumundan şüphendi. Kendilerine kadın görüntüsü veren bu kişilerden birisinin ayağında erkek ayakkabısı olduğunu fark eden polis, kimlik sordu. Bu sırada şüphelilerden biri kaçtı. Yakalanan kişinin Türkçe bilmemesi ve sakallı olması, IŞİD üyesi olabileceği olasılığı çevrede paniğe yol açtı. Meydanda toplananların linç girişimine karşı polis, şüpheliyi geniş güvenlik güvenlik önlemleri altında Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Bu kişinin üzerinde herhangi bir kimlik çıkmadı. Polis, kaçan diğer çarşaflı şüpheliyi arıyor. (Fotoğraf: DHA) Provokasyon uyarısı ‘Cizre pilot bölge seçildi’ İstanbul Haber Servisi Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, çocuk ölümleriyle sarsılan Cizre’nin provokasyon için pilot bölge seçildiğini söyleyerek “Geçmişte Çorum’un, Maraş’ın seçilmesi gibi bugün de Cizre hedefte. Hükümet, provokasyonun diğer illere yayılmaması için failleri bir an önce ortaya çıkarmalı. Halkın infiali maksimum düzeyde” dedi. Türkiye Barış Meclisi’nin Taksim Hill Otel’de düzenlediği toplantı için İstanbul’a gelen Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, çözüm sürecine karşı olan çevrelerin, geçmişteki PKKHizbullah çatışmasına dayanarak, bu iki çevreyi karşı karşıya getirmek istediklerine dikkat çekti. Kandil’den ve Abdullah Öcalan’dan gelen açıklamaların halkı yumuşatmasından kısa bir süre sonra çocukların öldürüldüğüne işaret eden Elçi, şöyle konuştu: “Ne zaman olumlu bir adım atılsa bir şeyler oluyor. Bu da provokasyona dair inancımızı güçlendiriyor. Çözüm sürecini sabote etmek, Kürtleri birbirlerine düşürmek istiyorlar. HüdaPar’ın güç haline getirilmek istenmesi söz konusu. Hükümet bir an önce çocukları öldüren failleri ortaya çıkarmalı. Çocukları polisin öldürdüğünü düşünüyoruz. Hepsi de kalbine ya da alnına sıkılan tek mermi ile organize bir şekilde öldürülmüş durumda.” Cizre’nin ve bölgenin sürgün yeri olmaktan çıkarılması gerektiğini de vurgulayan Elçi, “İlk çocuk öldürüldüğünde failler ortaya çıkarılsaydı diğer acılar yaşanmayacaktı. Hrant Dink cinayetinden tutuklanan Ercan Demir’in Emniyet Müdürü olarak Cizre’ye atanmasını anlamak mümkün değil. Cizre’de Kürtlerle, hükümetle sıkıntısı olmayan personel çalıştırılmalı” dedi. Çözüm sürecinin 3. yılına girildiğini ancak hükümetin ciddi adım atmadığını vurgulayan Elçi, “İki taraf da sürecin kıymetini bilmeli. Beraber yaşama koşulları azalıyor. Çoğu insan beyninde ayrılığı kabul etmiş durumda” diye konuştu. Elçi, iki tarafa da hakemlik edecek ve gelişmeleri kamuoyu ile paylaşacak bir “hakem heyetinin” oluşturulmasını istedi. Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Levent Korkut da polislerin işlediği suçların cezasız kaldığına dikkat çekerek “Suç iddiası karşısında polise adeta çelikten zırh giydirilmiş durumda. Başbakan’ın çağrısıyla kurulan akil insanlar heyetine bile yardımcı olmadılar, tuzak kurulduğu bile oldu. Bölgeye atanacak kamu görevlilerine çözüm süreciyle ilgili eğitim verilmeli” dedi. Barış Meclisi’nin açıklamasını okuyan Necmiye Alpay ise hükümetten üst düzey yetkililerin Cizre’ye giderek yerinde incelemeler yapmaları gerektiğini vurguladı. ... yine yolsuzlukların soruşturulması üzerine olmuştu. 4 eski bakanla ilgili 4 ayrı oylamadan çıkan sonuç sürpriz değildi. Ancak fireler beklenenin biraz üzerinde oldu. Komisyonun ilk oylama günü olan 22 Aralık’ta Başbakan Davutoğlu’nun çevresinden gelen haberler Erdoğan Bayraktar dışındaki eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi yönündeydi. Kaçak Saray bu duruma müdahale etti, ne yapacağını şaşıran Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, çareyi oylamayı 5 Ocak’a ertelemekte buldu. Bu kez ön haberler değişikti; komisyonun AKP’li üyelerine kimseyi Yüce Divan’a göndermemesi yönünde irade şırınga edildiği söyleniyordu. Öyle oldu. TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamada ise tahminler fire sayısının kaç olacağı yönündeydi. Rekor firenin 48’le makara bakanda olması AKP içindeki yarılmanın boyutunu gösteriyordu. Bu, 312 milletvekili bulunan AKP’de yüzde 15’lik bir çatlak demek. AKP gibi sıfır hoşgörülü partilerde çok yüksek bir rakam... HHH TBMM Genel Kurulu’nun AKP sıralarında, oylama boyunca son ayların en sakin anları yaşandı desek yeridir. İlk oylamanın sonucunun açıklanmasıyla birlikte muhalefet sıralarından yükselen AKP tarafına yönelik alkışa bile çıt çıkmadı. Bu sessizliği hayra yoran muhalefet milletvekilleri, sonraki oylamanın sonucunu alkışlamazsak, AKP milletvekilleri vicdanlarının sesini daha rahat duyar diye düşündüler. AKP’deki fireler vicdanın sesi miydi, parti içi muhalefetin sesi mi? İki olasılık iç içe girmiş olsa da ikinci şıkkın daha ağır bastığını söyleyebiliriz. Erdoğan, hükümeti saraydan kumanda ile yönetebilir ama Meclis için aynı şeyi söylemek zordur. Bu oylamanın sonuçları gösterdi ki; AKP içinde yüzde 1015’lik genel gidişi onaylamayan bir yapı var. Bunun nereye evrileceğini önümüzdeki haftalarda göreceğiz. AKP tipi iktidar gücünün bir arada tuttuğu partilerde küçük bir sarsıntı kelebek etkisi yaratabilir. Davutoğlu’nun oylama günü kendisini İngiltere’ye vurmasına da rastlantısal bakmamak gerekir. İki gün öncesine dek oylama günü belli değildi. İstense Davutoğlu’nun Türkiye’de olduğu bir zaman diliminde yapılabilirdi. Başbakan’ın böyle bir günde kaçmayı yeğlemesi, efsanedeki Kiziroğlu’nun davranışına pek uygun değil. Bu durumda insanın aklına Kiziroğlu sözcüğünün başka çağrışımları geliyor. Ne bileyim; kerizoğlu var, reziloğlu var, kirliyizoğlu var... Var da var... Sözümüz Davutoğlu’ndan dışarı, bunlar bizim o yokken Meclis’te aklımıza gelen benzemez benzetmeler. HHH Meclis’teki oylamanın AKlama boyutuna gelince... Bu tür aklanmalar, biraz da haklanmaya benzer. Ne kadar örtülmüş, gündemden düşürülmüş gibi görünse de CHP’nin ısrarla diri tutmaya çalıştığı yolsuzluk iddiaları AKP içindeki çatlakla birlikte seçim sürecinin ana konularından biri haline gelmiştir. AKP’nin böyle bir oylamadan sonra “ak”ım demesi, her türlü deyime davetiye çıkaran bir durum! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında Yunus Emre’den aktardığı şu dörtlük, 13. yüzyıldan günümüze ışık tutuyor: Emeksiz zengin olanın, Kitapsız bilgin olanın, Sermayesi din olanın, Rehberi şeytan olmuştur. HüdaPar: Sürece dahil olalım n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen HüdaPar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin Diyarbakır il başkanlığında yaptığı basın toplantısında PKK’nin Şengal’de (Sincar) kanton oluşturma hazırlığında olduğunu, Cizre, Silopi, Yüksekova ve Hakkâri’de yaşananların kanton uygulaması olduğunu öne sürdü. Yapıcıoğlu, “Cizre’de Müslümanları bölgeden uzaklaştırıp farklı unsurlardan arındırma istekleri, HüdaPar direnişine takıldığı için olaylar patlak verdi” dedi. “HüdaPar çözüm sürecine dahil olmak istiyor mu?” sorusu üzerine Yapıcıoğlu, “Meselenin çözümünde muhatap bir bütün olarak millettir. HüdaPar ile birlikte memleketin ne kadar örgütlü yapısı varsa, muhatap olmak zorundadır” diye konuştu. Kürtçe cinayeti davası başladı 1 günde 17 PKK’li teslim oldu n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ın Irak’a açılan Habur Sınır Kapısı’na gelen 1’i kadın, 3’ü çocuk 11 PKK’li önceki gece güvenlik güçlerine teslim oldu. 21 Mart 2013’ten bu yana Şırnak’ta teslim olan PKK’li sayısı 539’a yükseldi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre de Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 4, Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde ise 2 PKK’li silahsız ve teçhizatsız olarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Uzman çavuş intihar etti n KARAMAN (DHA) İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli Uzman Çavuş Aykut Köylü, dün sabah odasında beylik tabancasıyla başına ateş ederek yaşamına son verdi. Silah sesini duyup odaya giren arkadaşları sağlık görevlilerine haber verdi. Köylü, kurtarılamadı.Cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından Köylü’nün cesedi otopsi yapılmak üzere Karaman Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. 24 saat gözetleme olur mu? SİBEL BAHÇETEPE Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD) üyeleri, cezaevlerinin 24 saat kamerayla izlenmesi ve cam avukat görüş kabinleri ile ilgili bir rapor hazırladı. Raporda “24 saat gözetlenme insanlık dışı uygulamadır. Cam avukat görüş kabinleri savunma hakkına ve avukatlık mesleğine saldırıdır. Uygulamalar kabul edilemez” ifadelerine yer verildi. Cezaevinden gönderilen mektuplarda ise “Tutsakların mahremiyetinin izlenmesinin örf, adet ve inançlara aykırı olduğu gibi uluslararası ve ulusal hukuk kurallarına da aykırıdır” denildi. TAYAD’lı aileler tarafından hazırlanan raporda, özellikle Ankara Sincan, Adana Kürkçüler, İzmir Kırıklar, Tekirdağ, Bolu, Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevlerinde sorunların büyük olduğuna dikkat çekildi. Raporda, kameraların kaldırılması için protestolar yapan, savunmu gizliliği ortadan kalktığı gerekçesiyle cam avukat kabinlerinde görüşmeyi kabul etmeyen tutuklu ve hükümlülerin çeşitli disiplin cezaları ile karşı karşıya kaldığı belirtilerek “TAYAD’lı aileler olarak bir kampanya başlattık. Sizleri de 24 saat kamerayla gözetleme ve avukat görüş kabinlerine karşı mücadeleye çağırıyoruz” denildi. Raporda, çeşitli cezaevinden gelen tutuklu ve hükümlülerin mektuplarına da yer verildi. İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Fikret Kara, “Şimdi siz bu satırları nerede okuyorsunuz bilmiyoruz, biz hücrelerdeyiz. Ve düşününki bu kartı okurken sizi bir kamera izliyor. Kartı okumadan öncede izliyordu ve sonra da izleyecek. Yemek yerken, su içerken, spor yaparken, kitap okurken, yazı yazarken, temizlik yaparken, tv izlerken, sohbet ederken, düşünürken, dinlenirken, gülerken, üzülürken...Hep kamerayla izleneceksiniz. Adalet Bakanlığını, Ceza ve Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü’nü, Hapishane İdaresi’ni arayın. Karşı çıkın” diyerek destek beklediklerini anlattı. Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nden gönderilen bir başka mektupta ise “Çatılarda inşaat sürüyor. Kameralar hücrenin her yerini tuvaleti bile gözetleyecek şekilde konuyor” ifadeleri dikkat çekti. TAYAD’lı aileler adına Fahrettin Keskin ise “Bu uygulama 2 yıldır var. Ama son 2 ayda yoğunlaştı. Bir insan 24 saat gözetlenir mi?” dedi. Tuvaletlere de gözetleme n ANTALYA (DHA) Kaş ilçesinde 3 Eylül günü Kürtçe konuştukları için Mahir Çetin’i (20) linç ederek öldürmesi, kuzeni Vedat Çetin’in yaralanmasıyla ilgili 1’i tutuklu 7 sanığın yargılanmasına dün Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Ölen gencin babası Abdulsamet Çetin, çocuğuna yapılanın ırkçı bir saldırı olduğunu belirterek sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti. Sanıklar kavganın Kürtçe konuşulmasından dolayı çıktığı iddialarını reddederken “kasten adam öldürmek” suçundan ömür boyu hapis istemiyle yargılanan tutuklu sanık Mehmet Ali Çakmak’tan “ağabey” diye bahsetti. Çakmak ise daha önce 5 yıl Siirtli Kürt bir işadamının yanında çalıştığını belirterek “Benim Türk Kürt şeklinde herhangi bir ayrımının ve gıcıklığım yoktur” diye konuştu. Çetin’in öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması, olay gününe ait görüntü kayıtlarını iyileştirilmesi ve görüntüler üzerinden bilirkişi incelemesinin TÜBİTAK’a gönderilmesi, sanıkların mevcut durumunun devamıyla 27 Mart tarihine ertelendi. 15 çocuktan 2’si tutuklandı n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Cizre’de 7 kişinin öldürülmesini protesto için Diyarbakır’da pazartesi günü DBP öncülüğünde düzenlenen yürüyüşte polise, taş, molotof ve havai fişek atılmasıyla ilgili 15 çocuk gözaltına alınmıştı. Adliyeye sevk edilen çocuklardan 2’si tutuklanırken, 2’si hakkında da adli kontrol kararı verildi. 11 çocuk ise serbest bırakıldı. Mühimmat patlaması davasında yeni keşif kararı Silopi’de iki eve patlayıcı atıldı n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ın Silopi ilçesinde önceki gece Dicle Mahallesi’nde oturan Dicle Haber Ajansı muhabiri Sebahattin Koyuncu ile aynı sokaktaki İ.T’ye ait evlere henüz kimliği belirlenemeyen kişilerce el yapımı patlayıcı atıldı. Olayda can kaybı yaşanmazken evlerde hasar meydana geldi. Cizre’de 7 kişinin öldürüldüğü olaylarla ilgili Siirt ve Şırnak’ta yol kesen göstericilere polis biber gazı ile müdahale etti. n ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Afyonkarahisar’da 5 Eylül 2012’de 25 askerin şehit olduğu mühimmat deposundaki patlamayla ilgili davada, tutuksuz sanıklar Kıdemli Albay Veysel Özbay, Binbaşı Ali Duran ve Üsteğmen Tuncay Aydın’ın yargılanmalarına Eskişehir Askeri Mahkemesi’nde devam edildi. Şehit yakınlarında Zekayi Fırat Dülger, “En son keşifte bilirkişi heyeti yoktu. Mahkemeye nasıl güvenim olsun?” dedi. Mahkeme, bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verdi. Uzman çavuşun otosu yakıldı n DİYARBAKIR (DHA) Silvan’da görev yapan bir uzman çavuşa ait özel otomobil, içine molotofkokteyli atılarak yakıldı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada soruşturma başlatıldığı belirtilerek olayın 45 kişilik grup tarafından gerçekleştirildiği belirtildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle