28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 OCAK 2015 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Paris’te 12 kişinin vahşice katledildiği kanlı dergi baskınına tüm dünya gibi Türkiye de büyük tepki gösterdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Paris’teki dayanışma yürüyüşüne katılması da bu tepkinin önemli bir sonucuydu. Davutoğlu, Paris’teki yürüyüşe neden gitti? Kendisi bunu şöyle açıkladı: “Şahsen ve hükümet olarak Paris’e gittim. Çünkü her ne surette olursa olsun masum insanlara dönük bir eylemin ki orada polisler... birisi yine Müslüman olan Ahmet Merabet de öldürüldü. Terör olgusu, hepimizin karşı çıkması gereken bir olgudur. Her surette, orada dünya liderleriyle birlikte yürüyerek bu konudaki ilkeyi öne çıkardık. Ve benimsediğimizi gösterdik.” Peki Cumhuriyet ne yaptı? Davutoğlu’nun, dünya liderleriyle kol kola yürüyerek yaptığını, aynı gün 5 milyon basılan derginin özel sayısı için dünya basını ile dayanışma göstererek yaptı. Silahlarla yok edilmek istenen düşünce özgürlüğünü savundu. Bir katliamı lanetlemek ve bunun karşısında dünyayla dayanışma göstermek istedi. Cumhuriyet, niyetinin altında, yanında, arkasında, sağında solunda başkaca anlam aranmayacak kadar net ve tamamen ilkesel hareket etti. HHH Cumhuriyet’in katliama karşı gösterdiği bu dayanışma üzerine, Paris’teki yürüyüşten dönmüş olan Davutoğbüyük acılar çekmiş ve bedeller ödemiş bir gazetedir. Aynı zamanda Cumhuriyet, evrensel değerleri savunan, demokrasiye inanan, laikliği de demokrasinin vazgeçilmez koşulu sayan bir gazetedir. Cumhuriyet yine halka, onun değerlerine, haklarına, inançlarına da sonuna kadar saygılı bir gazetedir. Cumhuriyet asla halklara ve değerlerine hakaret etmeyi aklından geçirmez. Ve elbette ki Cumhuriyet insanı ve insana ait değer ve düşünceyi yok etme amacındaki terör ve şiddetin karşısındadır. HHH Günlerdir konu, dayanışma ve teröre karşı düşünce özgürlüğünü savunma bağlamından çıkartılıp, Cumhuriyet üzerinden yeni bir kutuplaştırma sahneye konmak isteniyor. Yaşananlar yaklaşan seçim sürecinde bunu bir kampanya aracı yapma çabalarının ipuçlarını da taşıyor. Cumhuriyet’in, ifade özgürlüğünü terör korkusuyla boğmak isteyenlere karşı çıkışının, başka noktalara çekilmesi ya da başka hesaplar için kullanılması büyük bir haksızlık ve onun da ötesinde tehlikeler içermektedir. Bu noktada aynı zamanda bilim adamı kimliği de taşıyan Başbakan’dan, katliama karşı dayanışma görevini yapan gazetemiz için daha sağduyulu ve entelektüel bir çizgide tavır sergilemesini beklemek Cumhuriyet’in ve bu ülkenin hakkıdır. Cumhuriyet Ne Yaptı... lu ise Cumhuriyet’i açıkça suçladı ve hedef gösterdi. Partisinin kongrelerinde üst üste yaptığı konuşmalarda Cumhuriyet ile “Peygambere hakaret” söylemlerini yan yana anarak açıkça bir algı oluşmasına katkıda bulundu. Bu ülkede yaşamayan biri Davutoğlu’nu dinlese, Cumhuriyet’in bu yayınıyla Paris’te yürürken onun yaptığı gibi değil; dine, peygambere ve insanların kutsallarına hakaret eden bir çizgide hareket ettiğini zanneder. Oysaki gerçek bu değil. Paris’te saldırıya uğrayıp yazarları katledilen dergi bir basın kuruluşu. Bir gazete olarak Cumhuriyet için dayanışma da bir görev. Cumhuriyet, geçmişten bu yana katliam ve cinayetlerden hem kendisi hem de ülkesi çok Çocuk Oyunu Müzmin muhaliflikten sıkıldım. Hem bir işe yaradığı yok hem de iktidarı sinirlendirip ülkeyi geriyoruz. Bu sebeple artık iktidarın olumlu taraflarına odaklanmaya karar verdim. Gül düşünelim ki gülistan olsun. Mesela Cumhurbaşkanı. O sert, diklenmeden dik duruşunun ardında bir çocuğun ruhunun gizli olduğunu kim bilebilirdi. Önce kendine kocaman bir bina yaptırdı. Masallardaki gibi içine bin oda kondurdu. Bunu Beyefendi’nin otoriterleşmesinin bir sembolü olarak değerlendirerek ne kadar büyük bir hata yaptık. Oysa çocukluk düşlerinin nihayet gerçekleşebileceği bir büyük oyun parkıydı burası. Odadan odaya yakalamaca oynamanın, bin oda içinde saklambacın özgürleştirici keyfini hayal etmek bile insanı gülümsetiyor. Her masalın canlandırılabileceği bir dekor da aynı zamanda. Kafdağı ararsanız yüksek mi yüksek, padişah olmak isterseniz heybetli mi heybetli. İnsan boyunda canlı oyuncak askerler de boşuna yapılmadı herhalde. Canın sıkıldığında “Muhafızlar!” diye haykırmanın keyfi az şeyle boy ölçüşebilir. Dilersen oyuncak askerleri birbirleriyle dövüştürürsün, canın çektiyse avluda Japon kale maç yaptırırsın. Michael Jackson’ın Neverland’i gibi bir mucize Ankara’nın kalbinde. Diktatör diye suçlanan Erdoğan’ın aslında uçarı bir Peter Pan olduğunu fark edeli beri daha mutluyum. Memleketin çocukluğun o sorumsuz ve neşeli vadisinden yönetildiğini bilmek insanın gönlüne su serpiyor. Çocuklara özgü sözünü sakınmazlıkla yufka yüreklilik nasıl da birleşiyor şahsında. Ne dedi geçen hafta: “Büyük düşünmek cücelerin işi değildir. Tabii bu lafıma cüceler alınmasın, onlar benim canım ciğerim.” İnsanın gözleri şefkatle doluyor. Çocukların bir oyuncağı sahiplenmesini izlemek nasıl da tatlıdır aslında. “Benim”, “Hayır, benim” diye bir oyuncak ayıyı çekiştiren iki yumurcak, ayının üzerinden hayatı da öğrenmektedir. “Bakanlar Kurulu’na başkanlık benim” diyen Erdoğan’ı her şeyi ele geçirmeye çalışan biri olarak değil, sahiplenmeyi ve mülkiyeti öğrenen ve içselleştiren biri olarak görmek gerek. Yeni sarayında oyun üzerine oyun oynayacak. Oyuncak askerlerinin kostümlerini, silahlarını uzun uzun inceleyecek. Oyuncaklar yeni olduğu için hemen yerlerine kaldıramayacak. Kâh merdivenlerin üzerinde, kâh evin bahçesinde unutacak. Gelen misafirlere yeni cicilerini göstermek için can atacak. Sonra dönüp bize “Baak, Putin de çok beğendi n’aber, pışık” diye sevimli sevimli hava atacak. “Efendim, sen devletin reisini çocuk gibi resmederek, aslında onun bir vasiye ihtiyacı olduğunu söylüyorsun” diyenler olur diye korkuyorum. Vakti zamanının vâsileri bu oyuncak askerlerin ilham kaynağı 16 Türk devleti masalını bulanlar. Onlar da az çocuk değildi. İçindeki çocuğu yaşatan devlet yönetimimizden memnun olmaya karar verdim. Eski Türkiye, yeni Türkiye ayrımı da yapmıyorum. İnsan çocuklarını nasıl ayırsın. Çocuğu yaşat ki devlet de yaşasın. Kayıp öğrencilerden sevindirici haber Biri işi için, diğeri lösemiye karşı Babakız direnişteler ABİDİN YAĞMUR MERSİN 30 Mart yerel seçimlerinde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu devralan MHP’li Burhanettin Kocamaz, şimdiye kadar 1893 işçiyi işten çıkardı. DİSK Genelİş Sendikası’na üye işçiler Özgür Çocuk Parkı’nda kurdukları çadırda direnişlerini sürdürüyor. İşçilerden 41 yaşındaki Serkan Koku ise hem işe geri dönebilmek hem de lösemi hastası 9 yaşındaki kızı Sudenaz’ın sağlığına kavuşması için mücadele ediyor. Sudenaz direnişteki işçilerin aralarında topladığı paralarla tedavi için Ankara’ya gönderilirken, işçiler Sudenaz’ın doğum gününü direniş çadırında kutladı. Koku, 2006 yılında, CHP’li Macit Özcan döneminde belediyede işe girmiş. 7 taşeron firma değişse de belediyede çalışmaya devam etmiş yüzlerce işçi gibi. Ancak 2014 seçimlerinden kısa süre MHP’li yönetim tarafından “Taşeron firmanın sözleşmesi bitti” denilerek işten çıkarılmış. MHP’li belediye yönetimin kendilerini “CHP zamanında alınan işçiler” olarak gördüğünü belirten Koku, “Bizi ekmeğimizden ettiler. 800 liralık maaşımızdan ettiler” diyor. Koku’nun 9 yaşındaki küçük kızı Sudenaz ise lösemi hastası. Çocuğunun tedavisi için elinde neyi varsa harcayan Koku, işten de çıkarılınca iyice zor duruma düşmüş. Direnişteki işçiler ise kendi aralarında para toplayarak Sudenaz’ı tedavi için Ankara’ya göndermiş. LÖSEV gönüllülerinin de katkısıyla Sudenaz’ın tedavasine başlanmış. Şimdilerde baba, Mersin’deki direniş çadırında işine dönmek için, kızı Sudenaz Ankara’da hastanede yaşama tutunmak için mücadele ediyor. Bu süreçte en büyük desteği kendilerine Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) verdiğini vurgulayan baba Koku, “LÖSEV’e teşekkür ederim. Kızımın bakımı dört dörtlük yapılıyor. Kızım bu hastalığından dolayı okula gidemiyor. Ama LÖSEV’de kitap veriyorlar. Yazı yazdırıyorlar. 3 yaşından bu yana ben okuyacağım doktor olacağım diyor” dedi. ANTALYA (Cumhuriyet) Boğaziçi Üniversitesi’ne öğrenci değişim programı kapsamında gelen üçü de 22 yaşındaki İngiliz David James Alan Mackie ile Hollandalı Marje de Grott ve Frisa Ann Antony de Vries, 14 Ocak’ta Kemer’e bağlı Göynük’teki Likya yolunda doğa yürüyüşüne çıktı. 3 öğrencinin 16 Ocak saat 15.30 sıralarında 112 Acil Çağrı Merkezi’ne cep telefonuyla ulaşarak yardım istemesi üzerine arama çalışması başlatıldı. Havadan arama çalışmalarını yapan helikoptere dün saat 14.30 sıralarında kırmızı bir tişört sallamaları üzerine fark edilen öğrencilerin yeri tespit edildi. 3 yabancı öğrencinin Göynük Kanyonu, Sarıçınar ve Koyunçukuru mevkileri arasındaki üçgende oldukları tüm ekiplere iletildi. Öğrencileri arama çalışmalarına aralarında enduro motosiklet kulüplerinin üyeleri ve yarttaşların da bulunduğu 137 kişilik bir ekibin katıldığı bildirildi. Üç parmağa 211 bin TL tazminat SAKARYA (Cumhuriyet) Sakarya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Metal Teknolojisi Çelik Konstrükasyon Dalı öğrencisi, 17 yaşındaki E.E., bölüm öğretmeni E.Ö. ile birlikte okul atölyesinde giyotin makası kullanırken sağ elinin 3 parmağını makineye kaptırdı. 3 parmağı ameliyatla kasilen E.E.’ün ailesi, konuyu yargıya taşıdı. Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müracaat eden aile Sakarya Valiliği nezdinde Milli Eğitim Müdürlüğü aleyhine tazminat istemiyle dava açtı. Mahkeme kararında, lise öğrencisine 20 bin lirası manevi olmak üzere 211 bin 540 lira, lise öğrencisinin anne ve babasına da 4’er bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Mahkeme kararını Milli Eğitim Müdürlüğü temyiz etti. Yargıtay’ın onamasıyla aile tazminatı alabilecek. Öte yandan aynı okulda 2011’de derste akıma kapılan 11. sınıf öğrencisi Furkan Üzümcü (16), hayatını kaybetmiş açılan davada öğretmen 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış, Milli Eğitim Bakanlığı 143 bin 675 lira tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Yırca’lı köylülerden idarecilere suç duyurusu İZMİR(Cumhuriyet Ege Bürosu) Manisa’nın Soma ilçesine bağlı Yırca Mahallesi’nde, zeytin ağaçlarının kesilmesinin ardından, köylüler adına avukatları Deniz Bayram, Vali, Kaymakam, İlçe Tarım Müdürü ve İlçe Jandarma Komutanı hakkında, Zeytincilik Yasası gereği o alanı korumadıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Ancak savcılık, Bakanlar Kurulu’nun ‘Acele Kamulaştırma Kararı’nı gerekçe gösterip, kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti. Ancak Danıştay’ın, ‘acele kamulaştırma’ için yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine, avukat Bayram, aynı kişilerin cezalandırılması istemiyle üst mahkemeye itiraz etti. Yazıcıdan insan yedek parçası l Japon bilim insanları, insan organlarının biyo 3D yazıcılarda basılmasını sağlayacak bir teknoloji üzerinde çalıştıklarını ve 3 yıl içinde klinik testlere başlayacaklarını açıkladılar. Yapılacak çalışmada üretilen parçalar insanlarda bulunan organları taklit edebilecek özelliğe sahip olacak. Üretilen yapay organlar vücutla beraber büyüyeceği için özellikle çocuklarda doğuştan gelen kemik ve benzeri eksikliklerin tedavisinde kullanılabilecek. Aljazeera’de yer alan habere göre, Tokyo Hastanesi Üniversitesi’nden Tsuyoshi Takato’nun ekibi kök hücrelerle proto hüclerini bir arada kullanacak. Üretilen organ, proteinler tarafından geliştirilecek ve insan organlarına benzer parçaların üretimi yapılabilecek. Şimdilik test aşamasındaki çalışmaların önümüzdeki yıllarda hayata geçirilmesi planlanıyor. İstanbul Haber Servisi Bahçelievler Soğanlı Mahallesi’ndeki Trakya Şebeke İşletme Grup Müdürlüğü içindeki bir trafoda, patlama meydana geldi. Yakında bulunan 1 kişi yaşamını yitirdi, 4 kişi de yaralandı. Çıkan yangın, itfaiye ekiplerince söndürüldü. yangın Trafo patladı: 1 ölü Otelde ANTALYA (AA) Kemer ilçesinin Göynük Mahallesi’nde tadilat nedeniyle boş olan 5 yıldızlı bir otelin idari kısmında yangın başladı. Kısa sürede çatıya ulaşan yangını söndürmek için bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. İtfaiye, geç saatlerde yangını kontrol altına aldı. ‘İztuzu’nda şezlong şemsiye olmayacak’ AFYONKARAHİSAR (DHA) Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, dünyaca ünlü İztuzu Plajı’nda şezlong ve şemsiyenin olmayacağını söyledi. Muğla’nın Ortaca İlçesi Dalyan Mahallesi’nde bulunan ve işletme hakkının ilçe belediyesinden alınarak valilik bünyesindeki şirkete devredilmesini önlemek amacıyla yurttaşlar büyük mücadele yürütüyor. Afyonkarahisar’da AKP’nin 57’nci İl Danışma Meclisi toplantısına katılan Güllüce, yaptığı konuşmada “Caretta carettalarla ilgili çadır madır kurdular. Yaptırdığım araştırmada bilim adamaları İztuzu Plajı’nda şezlongun da olmaması gerektiğini belirtti. İztuzu Plajı’nda insan ayağından başka hiçbir şey olmaması lazımmış. Orayı öyle bir hale getireceğiz ki insan ayağının değdiğinden başka, şezlong mezlong, şemsiye memsiye hiçbir şey olmayacak” dedi. Y.’nin ailesi servis şoförü ve okuldan şikâyetçi oldu SAMSUN (DHA) Samsun’da taşımalı sistemle eğitim veren okulu, Ocak ayı başında Türkiye’yi etkisi altına alan yoğun kar yağışı nedeniyle tatil edilince servis şoförünün evine 300 metre uzakta bıraktığı 9 yaşındaki Y.S. sulama kanalına düşüp boğulmuştu. Çocuğun ailesi olayda ihmali olduğu gerekçesiyle hem okul yönetiminden, hem de servis şoföründen şikâyetçi oldu. Servis şoförü Yusuf S. tutuklandı. Baba Yakup Sonaş “Birkaç ay önce kanal yine taştı. Eşim servis şoförünü aradı. Kanalın olduğu yerden geçemediğimiz için kızımı diğer yoldan bıraktı ve gidip kızımızı biz aldık evimize getirdik. Ayrıca kızım şoföre ‘Ben geçemem oradan’ demiş. Servisteki 4 arkadaşı böyle söyledi. Buna rağmen kızımı yolda bırakmış” diye konuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle