19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Çağlayan kardeşlerin altın oyunu EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nun raporundaki belgeler, Şenol Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın ortağı Abdullah Happani’den gelen ve “altın bozdurdum” diye açıkladığı, kendisine havale edildikten 2 gün sonra kardeşi Zafer Çağlayan’a gönderdiği 2.4 milyon TL ile ilgili açıklamalarındaki tutarsızlığı ortaya koydu. Raporda yer alan savcılık ifadesine göre, söz konusu paranın Simay Altıncılık’a altın bozdurulmasından kaynaklandığını belirten Şenol Çağlayan, söz konusu altını yeğeni Kaan Çağlayan’ın düğününde tanıştığı Rıza Sarraf’ın yönlendirmesiyle Simay Altıncılık’a bozdurduğunu söyledi. Zafer Çağlayan’ın komisyona sunduğu yazıya göre, oğlu Kaan Çağlayan, 12 Nisan 2013 tarihinde evlendi. Raporda yer alan belgeye göre ise, Simay Altıncılık’ın gider pusulasında altın bozdurma tarihi 31 Ekim 2012 olarak yer alıyor. Buna göre, Şenol Çağlayan, Sarraf’la tanıştığı düğünden 6 ay önce “Sarraf’ın yönlendirmesiyle” altınları bozdurduğu sonucunu doğuruyor ki, bu da belge ve ifadeler arasındaki en önemli tutarsızlıklardan birini oluşturuyor. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, kardeşi Şenol Çağlayan’ın Abdullah Happani’den 31 Ekim 2012 tarihinde gelen 2.4 milyon TL’ye 2 gün sonra kendisine göndermesini “Bakanlık görevi üstlendiğim 2007 yılında, ortağı ve kurucusu olduğum şirketteki hisselerimin bir bölümünü kardeşim Şenol Çağlayan’a devrettim. Kardeşim, devir işlemi nedeniyle doğan alacağına mahsuben 2 milyon 465 bin TL’yi hesabıma havale etmiştir. Bu para, Şenol Çağlayan’ın Simay Altın Ticaret Şirketi’ne bozdurduğu mücevheratın karşılığıdır” diye açıklamıştı. Çağlayan, komisyona, kardeşinin savcılığa 27 Ocak 2014 tarihli ifadesi ile Simay Altın Şirketi’nin altın bozdurma işlemine ilişkin faturayı da sunmuştu. Ancak Şenol Çağlayan’ın savcılıkta verdiği ifade ile Zafer Çağlayan’ın komisyona gönderdiği belgeler karşılaştırıldığında büyük bir tutarsızlık ortaya çıktı. dım. Bu husus resmi hesaplarımızda yer almaktadır. 2012 yılı Ekim ayında geçmiş iş yaşamımda benim yaptığım tasarruf ve eşimin biriktirmiş olduğu bir miktar altın ve ziynet eşyası bozdurma suretiyle bu borcun bir kısmını ağabeyim Zafer Çağlayan’a ödedim. Bu altın ve ziynet eşyalarını bozduracağım zaman yeğenim Salih Kaan Çağlayan’ın düğününde tanıştığım ve altın işleri ile uğraştığını bildiğim Rıza Sarraf ile görüştüm. Kendisi beni İstanbul ilinde şu an adresi tam hatırlayamadığım, ismini de elimde olan ve size sunduğum faturadan bildiğim Simay Altın Şirketi’ne yönlendirmişti. O tarihde oraya gittiğimde beni karşıladılar ve elimde olan ziynet ve altın eşyalarını teslim aldılar. Hatırladığım kadarıyla ertesi gün altınların bedelini Bank Asya’da bulunan hesabıma gönderdiler ve işleme ilişkin faturayı da daha sonra bana kargo ile gönderdiklerini hatırlıyorum.” Zafer Çağlayan’ın komisyona gönderdiği çocuklarının servetini düğünlerinde takılan altınla açıkladığı yazısına göre, Şenol Çağlayan’ın “Rıza Sarraf’la tanıştığını” anlattığı yeğeni Salih Kaan Çağlayan’ın düğünü 12 Nisan 2013’te yapıldı. Yine Çağlayan’ın komisyona sunduğu belgede, Simay Altın Şirketi’nin gider pusulasında altınların bozdurulma tarihi olarak 31 Ekim 2012 tarihi yer alıyor. CHP’nin muhalefet şerhi ile MHP’nin şerh ekinde yer alan 17 Aralık fezlekesinde söz konusu altın bozdurmayla ilgili olarak 31 Ekim 2012 saat 08.10’da Abdullah Happani ile Cemalettin Happani arasında şu diyalog geçiyor: Cemalettin Happani: Bu IBAN numarası ne. Abdullah Happani: O hesaba şey göndereceksiniz Simay’dan 2 milyon 4 yüz böyle 80 bin küsür falan TL gönderin... Altın alışı yapacaksınız o adamdan ortalama bişey gönderin, gerekirse alışını hesaplayın gerekli bilgilerini alırım ben Simay’dan sizin sermayeniz ne kadar? C.H: 2 milyon A.H: O zaman 2 milyonun üzerine de şey yapın yani Yıldız’a mıldıza satışını yapın, geri bize kesin bi 10 kilo icabında Yıldız’a satış yapın ordan da geri bize kesin çünkü kasanızı açmış olmayın yani, ben şey Türkiye’ye geldiğimde şey yaparım nasıl keseceğinizi adam ne bilgisi... Hüseyin abiye sorun... 18 ayar altın almış gibi kesin ama Hüseyin abiyle konuşun... Yani şeyi ne kadar işte hesaplayın ortalama bişey gönderin 2 milyon 400 böyle 80, 90, 50 öyle gibi şeyler. C.H: Tamam 2 milyon 400 küsürat şeyli küsüratlı. A.H: Tamam yani ondan almış yapacaksınız gerekli bilgilerde neyse ben alır söylerim size. l Soruşturma Komisyonu raporundaki belgeler, ‘altın bozdurulmasından kaynaklı Happani’den gelen 2.4 milyon lira’ konusunda Şenol Çağlayan’ın ifadelerini yalanlıyor Paylaşım, Mutluluk, Yalnızlık... Mutluluğun temelini paylaşım kavramı oluşturur; ama bu paylaşımı sadece güzellikleri paylaşma boyutuna indirgeyemeyiz... Öğleden sonra şimdi... Yazımı yazarken pencereden dışarı bakıyorum... Cumhuriyet’in önünden geçen yol kapalı... Zırhlı polis araçları, özel tim, TOMA’lar yolun giriş ve çıkışını kapatmış... Dört gündür böyle... İçimde bir hüzün dalgası, koyu bir yalnızlık. Oysa alışkınız o yolun hep açık olmasına... Gezi eylemleri sırasında, Cevahir’in önündeki eylemlerde polis önlem alırdı. Daha çok Gezi sürecinde tanık olmuştum... Pencereden dışarıya, Ermeni mezarlığına bakarken aklıma geldi o yalnızlık duygusu, yüreğimin derinliğinde duyumsadığım yalnızlık... O sırada kapım açıldı ve odaya Ceyda Karan geldi, o canlı ve hareketli tavrıyla. İkimiz hakkında soruşturma açan Cumhuriyet “Basın Suçları Bürosu Savcısı” Vedat Yiğit, acaba önceki gece atandığı Cumhuriyet Başsavcı Yardımcılığı odasına taşınıp koltuğuna oturmuş muydu! Charlie Hebdo mizah dergisinden dört sayfa seçki yapmak, benim ve bana destek veren arkadaşım Ceyda Karan’ın, derginin kapağındaki çizimi köşemizde yayımlamak sanırım suç öğesi oluşturmuş. HHH Bugün bu konuya aslında hiç girmeyecektim... İnsanların bir işyerinde, kurumda, sokakta, çarşıda pazarda tedirgin, kaygılı olmaları benim için bir yüktür... Ben yaşanan bir anın somutlaştırılmasını severim... İnsani duyguları, vicdanlı olmayı, mutluluğu ve paylaşmayı... İnsanların özgürlüğünü kısıtlamış olmaktan, çalışma arkadaşlarımın kimilerinin almış gibi kesin Tapeler: Altın Düğünden 6 ay önce A4 kâğıtla villa protokolü Zafer Çağlayan’ın 700 bin TL’lik saatiyle ilgili olarak parasını ödediğine ilişkin komisyona, Rıza Sarraf’ın el yazısıyla “Saat bedeli olan 240 bin Avro’yu Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” yazılı Conrad Otel antetli kâğıdı, İçişleri Bakanı Muammer Güler de 17 Aralık operasyonunda oğlu Barış Güler’in evinde bulunan parayla ilgili olarak A4 kâğıda el yazısıyla yazılmış villa satışı prokolünü belge olarak sundu. Satıcı olarak Barış Güler ile alıcı olarak da Behçet Yaşar imzalı protokolde, “Dubleks tipi üzerinde İşbank 1 milyon 275 bin TL ipoteği bulunan daire toplam bedel 1 milyon 650 bin TL satılmıştır. Dairenin bedeline mahsuben 400 bin TL nakit olarak verilmiştir. Bakiyesinin 1 milyon TL kısmı 1 ay içinde ödenecek kalan kısmına senet düzenlenmiş (250 bin TL). İpoteğin kalkmasıyla birlikte senet ödenecek ve dairenin satışı tarafıma yapılacaktır” denildi. CHP, komisyon çalışmaları sırasında villa ile ilgili Barış Güler ve Muammer Güler adına bir kredi ve ipotek işleminin yapılıp yapılmadığı ile söz konusu protokolle ilgili grafoloji incelemesi yapılması için komisyona başvurmuş, ancak bir işlem yapılmamıştı. ltın elden, fatura kargoyla Şenol Çağlayan, komisyon raporuna da giren savcılık ifadesinde şu görüşleri savundu: “2007 yılında aile şirketimiz olan ve ağabeyim Zafer Çağlayan’a ait Akel Alüminyum A.Ş hisselerini, 4.7 milyon TL civarında bir tutarı borçlanma karşılığında devral A kaygılanmasından hüzünleniyorum. Gözlerinde şöyle bir kaygı var kimi arkadaşlarımın: “Hikmet Abi, keşke o kapağı koymayıp bizi tedirgin etmeseydin!” Can Dündar’ın deyişiyle kuşaklar boyunca hiçbir baskıya boyun eğmemiş Cumhuriyet’te çalışıyordum, 49 yıldır... Gerçek mutluluk kavramını yaşadım hep nice ölümlere, faili meçhullere karşın... Anıların, anlarla yaşamda paylaşımı, ustalarımdan öğrendim genç yaşımda... Odamın penceresinden, polis kuşatması altında sokağa bakarken, 80 öncesinde, koltuklarının altında, parkalarının cebinde Cumhuriyet taşıdıkları için öldürülen okurlarımızın yüzlerini görür gibi oldum. İster zindanda ol, ister hastanede, Karadeniz’in, Akdeniz’in, Ege’nin güz esintisinde, güz, ilkyaz, kış yağmuruyla yükselen kokuyu duyar mısın? Duyarsın elbet... O zaman sen onun acısını, kaygısını paylaşmasını bilirsen o da seni duyar! HHH Cumhuriyet’in, benim, Ceyda’nın kimseyi kışkırttığı yok... O çizim gerçek bir Müslümanın, dindarın, Paris’te yaşanan katliamı lanetlemesidir... Hep yazdım, bir kez daha yineleyeyim: “Terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur!” Bunları gazeteyi, Ceyda’yı, gazetemizin çalışanlarını savunmak için yazmıyorum... O çizimi, gerçek bir Müslüman “Ben Charlie’yim” dediği için koydum köşeme... Ceyda da bana destek vermek için kullandı. O çizim, vicdanı olan “Terör nereden gelirse gelsin insanlık suçudur” diyebilen bir Müslümanın duruşudur. Halka karşı kin ve düşmanlık yapmak değildir... Cumhuriyet, baskılara karşı hep dik durmuş bir gazetedir. Halkımla birliktedir, halkların kardeşliğini savunur, din, dil, ırk, inanç, mezhep ayrımcılığı yapmaz hiçbir yazarı, çizeri... Savcılarımız, sosyal medya üzerinden, telefonla, iletiyle bizi linç etmek isteyenlere baksın... Gider savunmamızı yaparız! Sosyal medyada Sarraf modası Haber Merkezi Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan için, Rıza Sarraf’ın Cenevre’den getirttiği iddia edilen 300 bin franklık saate karşılık ödeme yapıldığına ilişkin en önemli kanıtın bir otel kâğıdına yazılmış “Saat bedeli olan 240.000# Euro’yu M. Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” şeklindeki yazı olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine sosyal medya kullanıcıları boş durmadı ve bir kâğıda ya da peçeteye yazılar yazıp altına “İmza Sarraf” yazarak, paylaştı. İşte sosyal medyadaki komik paylaşımlardan bazıları şöyle: l Şerefsizim saati Eminönü’nden aldım Zafer Çağlayan. l Yolsuzluk yapmadım, 2 gözüm önüme aksın. l 1 kg patates, 2 kg pirinç, 3 kg şeker deftere yaz gelince öderim Rıza Sarraf. l Kombiyi 3’te yak Rıza Sarraf, l Çaya yeni su çektim, içmeyin Rıza Sarraf. l Aldı aldı valla aldı Ben şayidim Ahlaksız Tosbaa. l 2. Dünya Savaşı ile hiçbir alakam yoktur. Şayze! Adolf l Zinnet hanımdan 100 000 TL borç aldım Rıza Sarraf. Gülen ve avukatı için suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazeteci Emin Pazarcı, kendisine iftirada bulundukları gerekçesiyle Fethullah Gülen ve avukatı Nurullah Albayrak hakkında suç duyurusunda bulundu. Gülen tarafından uzun süredir bir suç duyurusu kampanyasıyla karşı karşıya kaldığını belirten Pazarcı, “Paralel yapıdan bahseden, kendisiyle ilgili yazı yazan herkese ‘ya tutarsa’ mantığıyla suç duyurularında bulunuyor. Bunlardan nasibini alanlardan biri de benim” dedi. Kendisi hakkındaki suç duyurularının ikisinin takipsizlikle sonuçlandığını dile getiren Pazarcı, “Gülen, kendi adından hiç bahsedilmemesine rağmen, iftira ve hakaret ettiğimi iddia etmişti. Aynı konuda başka suç duyuruları da var, onların da takipsizlikle sonuçlanacağını düşünüyorum. Şimdi direkt Fethullah Gülen kendisi suç duyurusunda bulunmuyor. Suçlanan, haklarında soruşturma açılan polisler de isimleri geçmemesine rağmen suç duyurusunda bulunuyor” diye konuştu. Tüm KPSS’lere inceleme kararı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM, 2010’da yapılan Kamu Personeli Seçme Başbakan Ahmet Davutoğlu’da konuya Sınavı’nda (KPSS) kopya çekildiği iddiaları üzerine, tüm KPSS ilişkin bir soru üzerine, “Bu konuda bazı sınavlarını inceleme kararı aldı. çalışmalar yürütüldü bazı bilgiler aldık ÖSYM Başkanı Ali Demir, ve bütün bu veriler üzerinde bu araştır“Bu konuda savcılıktan bize ma derinleştirilecek. Hiçbir şekilde hangelen her türlü talebi, kamu gi siyasi görüşe hangi kanaate neye saoyundan bize gelen her tür hip olursa olsun girilen bir sınavda bir lü uyarıyı, ihbarı biz son de tarafın lehine diğer tarafın aleyhine bir rece ciddi, titiz olarak alıyo durum ortaya çıkmışsa bunun hesabını ruz. İncelemelerimiz, sadece sormak bizim için ahlaki bir vecibedir. 2010 öncesiyle kalmayacak, Gerekirse o sınavların hepsinin grafik2010 sonrasındaki sınavları leri çıkartılır ve tek tek kişilerin girdikmıza da yeniden kritik bir göz leri sınav performansları karşılaştırılır. le bakacağız. Hak ve adale Eğer bir network tespit edilirse bunun ti zedeleyen her türlü unsu gereği yapılır” dedi. ru ortadan kaldırmak adına rütülen soruşturmaların bir an önce incelemelerimizi yapacağız” dedi. sonuçlandırılmasını ve burada haksız Demir, sınavlarda olağandışı dukazanım elde edenlerin gerekli cezayı rumlar tespit edilirse, verilen haklaalmasını istediklerini kaydetti. rın geri alınmasının mümkün olabileceğine dikkati çekerek bazı adaylaaliba üzeri kapatılmış’ rın yeniden sınava çağrılabileceğinin sinyalini verdi. Demir, 2010 KPSS’de Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, ÖSYM kopya gerekçesiyle eğitim bilimleri sıBaşkanı Ali Demir’in “Soruşturma, navının iptal edildiğini ve sınava iliş2010 yılı KPSS ile sınırlı kalmayakin soruşturmanın Ankara Cumhuriyet cak” yönündeki açıklamalarına ilişBaşsavcılığı’nca yürütüldüğünü anımkin, “Daha önce başlamış ve galisattı. Demir, 2010’daki KPSS’nin temba üzeri kapatılmış bir yargı ve adli muz ayında gerçekleştirildiğini, sonuçsoruşturma söz konusu idi. Onunların ağustosta açıklandığını, kendisila ilgili adli soruşturma ve incelenin ise eylülde göreve geldiğini söylemeler zannediyorum belli aşamadi. Demir, gerek 2010 KPSS gerekse ya gelmiş olmalı ki, şimdi bununla 2012 adli yargı sınavlarına ilişkin yüilgili bu çalışma başlatılıyor” dedi. l Demir: Haklar geri alınabilecek Davutoğlu: Gereği yapılır Yargıç Övüç’e beraat CANAN COŞKUN 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları için “adalet.org” sitesinde “17 Aralık hırsızlık ve yolsuzluklarının üzerini örtmek için 14 tane savcı biraz az değil mi?” diye görüş bildiren Yargıçlar Sendikası temsilcisi hâkim Sevgi Övüç beraat etti. Beraat kararı mahkeme salonunda alkışlar ve sevinç gözyaşlarıyla karşılandı. Mahkeme, beraat kararına gerekçe olarak, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasını gösterdi. Övüç, 2008’de Recep Tayyip Erdoğan’ı şehitlere “kelle” dediği gerekçesiyle 3 kuruş para cezasına çarptırmıştı. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya, sanık hâkim Sevgi Övüç katıldı. Şikâyetçi savcılar Fuzuli Aydoğdu, İsmail Uçar, İrfan Fidan ile Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı, yargılamanın yapıldığı adliye binasında görev yapmalarına karşın duruşmaya gelmediler. Sanık sandalyesi yerine avukatlarının yanında oturan Övüç, “35 yıldır yargıçlık yapıyorum. 35 yıl içinde neyin hakaret olup olmayacağını bilecek yeterliliğe sahibim” dedi. 17 Aralık operasyonunun ucunun hükümete dayandığını belirterek, “Her ne kadar kimileri darbe dese de bu bir yolsuzluk operasyonuydu. Durduk yerde 35 yıllık bir hukukçu niye endişe duydu? En sade vatandaş bile görüyor bunu. Ben bu konudaki endişemi dile getirdim. Savcılar benden neden şikâyetçi oldular anlamadım” diye konuştu. ‘Hırsızlık ve yolsuzlukların üzerini örtmek için 14 tane savcı biraz az değil mi?’ ifadeleri için mahkeme ‘Suç yok’ dedi ‘G Takipsizlik kararıyla endişelerinde haklı çıktığını belirten Övüç, “Çok güzel soruşturma yapıyorlar dediğimizde teşekkür mü edeceklerdi? Biz burada sistemi eleştiriyoruz. Ben takipsizlik kararı verilmeden endişemi belirttim” ifadelerini kullandı. Dosyaya ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Övüç’ün sözlerinin ağır eleştiri kapsamında olduğunu belirtti. Mahkeme heyeti de, sanığın unsurları oluşmayan atılı hakaret suçundan beraatına hükmetti. Övüç’ü, duruşmada 53 avukat temsil ederken, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, YARSAV Başkanı Murat Arslan, Yargıçlar Sendikası Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupa Yargıçlar Birliği temsilcisi ile çok sayıda meslektaşı da Övüç’e destek olmak için duruşmayı izledi. ‘Teşekkür mü edeceklerdi?’ Ermenistan’dan Erdoğan’ın Çanakkale davetine tepki Dış Haberler Servisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çanakkale savaşlarının 100. yıldönümü kapsamında, 24 Nisan’da Çanakkale’de tören düzenlemesi ve Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyanı’ı davet etmesi Ermenistan’da tepki çekti. Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama dahil 102 ülkenin liderine davet yolladı. Sarkisyan’ın yayımladığı devlet başkanlığı açıklamasında, Çanakkale savaşlarını normalde 25 Nisan’da anılırken, zirvenin Ermeni soykırımı iddialarının da yıldönümü olan 24 Nisan’da yapılmasının maksatlı olduğu savunuldu. Açıklamada “Dünyanın dikkatini başka yöne çekmeyi amaçlamıyorsa acaba neyi amaçlıyor” diye soruldu. Geçen yıl kendisinin Erdoğan’ı 24 Nisan 2015 törenleri için Erivan’a davet ettiğini ama yanıt alamadığını hatırlatan Sarkisyan, “Kendi davetimize yanıt almamışken misafirliğe gitmek gibi bir âdetimiz yok” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle