19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 atarken, yaşananlara sağduyuyla bakmayacak mıyız? Korkaklar her gün ölür, korkusuzlar bir gün... Pısarak, susarak, tepki koymayarak mı yaşayacağız? Lamartine’nin vurguladığı, altını çizdiği gerçekler kaç yılında yazılıp çizildi, bir kez daha yineleyeyim: “Doğu’ya Gezi1833” Bölyönet formülünü yaratan iki ülke vardı önceden: İngiltere ve Fransa... Batı emperyalizmi ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu’na uyguladığı planı, Birinci Dünya Savaşı’nda siyasal haritaları Paris ve Londra’da çizilen yapay devletlerde yineledi... Şimdi bunları anımsayıp yaşanan kanlı teröre alkış mı tutacağız! Hayır! Temel hak ve özgürlükleri savunacağız, laiklik temelinde demokrasimizi geliştirmek için dik duruş sergileyeceğiz... Yıllardır terörle yaşıyoruz, nice değerli insanımızı, gençlerimizi, askerlerimizi, polislerimizi, savcılarımızı kör teröre kurban verdik! HHH Tarih bir öykü, roman, şiir gibi okunmaz... Tarih “an”ı yaşamaktır... O “an”ı içinde yaşarsa tarihin ne olduğunu anlar insanoğlu... Bugün yaşananların içinde olursanız, vahşi kapitalizmin sarmalında yaşadığınızı anlarsınız... Terörü besleyen yoksulluktur! Sömürgeci ruh bunu bilir, terörü besler! Terörün, dini, imanı, ırkı, inancı, dili, rengi yoktur... Çünkü terör, ister devlet terörü, ister sağcısolcu, ister dincidinsiz, ırkçı terör olsun bir insanlık suçudur... Paris’te 4 milyon kişi Cumhuriyet Yürüyüşü yaptı... Başbakan Davutoğlu ve 50’yi aşkın devlet adamı, Müslüman göçmenler, Hıristiyanlar, tüm insanlar yürüdü... Cumhuriyet gazetesi burada görevini yaptı... Cumhuriyet, terörden başta Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Cavit Orhan Tütengil, Onat Kutlar gibi çok sayıda yazarını kaybetti! Bu ülkede Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Musa Anter, Necip Hablemitoğlu katledildi... Yaşadığım ve yazdığım sürece demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin yanında olacağım Cumhuriyet’le birlikte! Kuzu: Hans’a gitmesin Haşim’e gitsin dedik; bireysel başvuru çığırından çıktı Kılıç’a ‘Hans’lı tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’li TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, bireysel başvuru kararları nedeniyle Anayasa Mahkemesi ve Başkanı Haşim Kılıç’ı eleştirirken “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyu verdik, ‘Hans’a gitmesin Haşim’e gitsin’ dedik, Haşim de farklı uygulama başlattı. Yorumları vs... Bireysel başvuru bence çığırından çıkmış vaziyette” dedi. Anayasa Hukukçular Derneği tarafından önceki gün düzenlenen yeni anayasa panelinde Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın konuşması üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın salonu terk etmesi olayının yanı sıra, ilginç konuşmalar da yapıldı. Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil, HSYK seçim sisteminin değiştirilmesini isterken şunları kaydetti: “Son seçimde alınan sonuç toplumu rahatlatmış olsa da bu seçim sisteminin yargının tarafsız ve hassas yapısına uygun olmadığı ortaya çıkmıştır. Artık birçok hâkim ve savcı bu seçim sisteminin değişmesini istemeye başlamıştır. Bunun çözümü yeni anayasadır. Yeni anayasada HSYK’nin yapısı baştan ele alınmalı ve özellikle üye seçimlerinde hâkim ve savcıların oyu ile seçim hususu yeniden düşünülmelidir. Kürsüdeki hâkim ve savcılar bu seçim geriliminden uzak tutulmalıdır.” liz sistemidir bu. Birbirlerine dokunamayacakları yetkiyle donatılmış bir anayasa yapılması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Bireysel başvuru kararları nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ni eleştiren Burhan Kuzu, şunları kaydetti: “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyu verdik, ‘Hans’a (AİHM’yi kastediyor) gitmesin Haşim’e gitsin’ dedik, Haşim de farklı uygulama başlattı. Yorumları vs... Yargının üzerinde tek yetki bendedir mantığı ile hareket etti Anayasa Mahkemesi. Yargıtay’ın, Danıştay’ın, birçok mahkemenin üzerine çıkarak karar vermeye başladı. Bireysel başvuru bence çığırından çıkmış vaziyette. Dolayısıyla biz bu niyetle vermedik Anayasa Mahkemesi’ne bu yetkiyi. Anayasada sınırlarını çizdik bu uygulamanın. Ama tüm bunlara rağmen hele son seçim barajı tartışmaları konusunda aklım hayalim durdu. O zaman bana sordular, ‘yapar mı?’ ‘Yapamaz’ dedim. Yüzde onluk barajın iptaliyle bazı kişilerin işi görülür ama anayasa bir kenara itilmiş olur. Allah’tan son anda sağduyu hâkim oldu da böyle bir yanlışa gidilmedi. Yargının yetki dışına çıkmaması lazım.” Cumhuriyet Görevini Yaptı!.. Bilmem tarih kitaplarını okumayı sever misiniz? Kimi insan tarih kitaplarını kendisinin dışında gibi okur; tarihin içinde yaşadığını aklının ucuna bile getirmez. Tarih bir an, bir yaşam, yürekli olmaktır! O anı dolu dolu yaşamak için, yürekli yani “cesur” olmanız gerekir. Kararını verir ve yapar! Bunun için bilgi, birikim birincil koşuldur... Önceki gün Cumhuriyet’in arşivinde gezinirken İlhan Selçuk’un, ünlü Fransız şairi Alphonse de Lamartine’nin 1833 yılında yazdığı “Doğu’ya Gezi” kitabından bir bölümü 30 yıl önce köşesine taşıdığını gördüm. Yıllar önce o kitabı okumuştum... Eleştirmen SainteBauve’ün “ruhunda başka hiçbir şeyi bilmeyen bilgisiz” diye tanımladığı Lamartine, diplomat ve siyasetçiydi aynı zamanda. Aslında bilgisiz değil bilgiliydi, bunu yazdığı kitaplarından anlamıştım. İlhan Selçuk’un deyişiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği konusundaki öngörüsü büyük oranda gerçekleşmişti. Parçaladıkları imparatorluğun kimi bölümlerini Avrupa devletleri paylaşmışlar, sözüm ona uygarlaştırıcı politikayı silahla yürürlüğe koymuşlardır... Planın en çarpıcı örneği Lübnan, sonrası kan gölüne dönüşen Suriye, Irak, Libya, Afganistan ve Pakistan... HHH Avrupa uygarlaşırken, sömürgecilik ruhuyla hareket etti... Dünya ve özellikle yoksul ülkeler emperyalizmin, vahşi kapitalizmin, küreselleşmenin kucağına düştü. Irak’ı niye işgal etti ABD ve İngiltere birlikte? Suriye, Libya, Mısır, Afganistan’da neler yaşandı? Bunları sorguladık mı hiç! Tüm halklar tarihsel devinimin içinde yer alır, sadece biz değil... Her şey burnumuzun dibinde yaşanıyor, milyonlarca insan öldürülüyor! Neden, niçin? Ortadoğu haritasının yeniden çizildiği apaçık ortadayken, köktendinci örgütler cirit ‘Biz bu niyetle vermedik’ Akçil, yeni anayasa değişikliğiyle başkanlık sistemine geçilmesinin Türkiye’nin yararına olacağını iddia ederken “Sistemsel sorunların önlenmesi adına ve gelişen, büyüyen bir Türkiye için yepyeni bir anayasa ile tüm başkanlık sistemine geçilmesi gerektiği kanaatindeyim” ifadesini kullandı. Daha sonra kürsüye çıkan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, yeni anayasanın, Meclis’te grupların bir araya gelerek harmanlama sonucu yapılabileceği gibi gözükmediğini söyledi. 2015 yılında AKP olarak vatandaşlardan isteklerinin kendilerini bir anayasa yapma gücüne eriştirmek olduğunu söyleyen Kuzu, “Bu anayasa artık yamalı bohçaya döndü, 17 kez değiştirildi. Başkanlık modeli dışındaki modeller, özellikle parlamenter rejimin bu memlekete bir hayır getireceğine inanmıyorum. Benim nezdimde, miladını doldurmuş, bir kokuşmuş İngi Akçil: Tam başkanlığa geçmeli Köylü’nün imhası için savcılığa gönderdiği tapeler, raporda muhalefet şerhinde yer aldı O tapeler raporda ‘17 Aralık’ AYM yolunda HAKAN DİRİK EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü’nün imhası için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği eski bakanların çocuklarıyla yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin tapeler, komisyon raporunda CHP ve MHP’nin muhalefet şerhi bölümünde yer aldı. MHP, Güler, Çağlayan ve Egemen Bağış ile ilgili TBMM’ye gelen 17 Aralık fezlekesi ve eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki 25 Aralık fezlekesini de muhafet şerhiyle birlikte rapora eklendi. CHP, TBMM Başkanlığı’na başvurarak raporun eksik olduğunu, komisyona gelen belgelerin milletvekillerinin incelemesine açılmasını istedi. TBMM Soruşturma Komisyonu’nun, TBMM Başkanlığı’na sunduğu raporu, bastırılıp milletvekillerine dağıtıldı. Rapor, muhalefet partilerinin şerhleri ve ekleriyle birlikte 1078 sayfadan oluşuyor. TBMM İçtüzüğü’ne göre raporun 10 gün içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi gerekiyor. AKP yönetimi, raporun hangi gün görüşüleceğini henüz belirlemedi. Raporun gelecek hafta perşembe ya da cuma günü görüşülmesi bekleniyor. Görüşmelerde 6 milletvekiline ve bakanlara söz verilecek. Bakanların konuşmalarında AKP yönetiminin bir süre sınırı koyması bekleniyor. Hiç savunma yapılmaması ihtimali üzerinde de duruluyor. Muhalefet, 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan’a sevk önergesi verecek. Bakanların Yüce Divan’a gitmesi için 276 oy gerekli. AKP’nin fire yaşanmaması için ikna operasyonu yapması bekleniyor. Parti kulislerinde, milletvekilleri arasındaki havanın değiştiği, firenin 10’u geçmeyeceği dile getiriliyor. İZMİR 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının savcılık tarafından “sıfırlanması” Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. İzmirli bir grup avukat ve yurttaş, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın “kovuşturma açılmasına yer yok” kararına karşı yaptıkları itirazın İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nce reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kullandı. Arif Ali Cangı, Meltem Ayral, Sema Bayraktar Tür, Ayla Tokmak, Hüseyin Öztürk, Ayşe Tosuner, Tülay Cengiz, Banu Dalgıç Cangı, “Bir yıl boyunca Türkiye’nin yargı, siyasi ve toplumsal gündemini meşgul eden, çok ciddi iddialar olan soruşturmanın kapatılması kabul edilemez” dedi. Yüksek mahkemenin 17 Aralık’a ilişkin alacağı kararın 25 Aralık soruşturması ve Meclis’teki dört eski bakanla ilgili soruşturma için de “yol açıcı” olacağını vurgulayan avukatlar, şu görüşleri kaydetti: “Ayakkabı kutularından çıkan milyonlarca dolar, kaynağı açıklanamayan paralar ile şüphelilerin karanlık ilişkileri karşısında soruşturmanın, yargıya açıkça yapılan müdahalelerle kamu davası açılmadan kapatılması, üstelik buna itiraz haklarımızın tanınmaması yurttaş olarak adalete olan güvenimizi ortadan kaldırmaktadır. Bu dosyadaki suçlar, bu tür suçların kovuşturulmasında amaçlanan hukuki yarar göz önüne alındığında tüm toplumu doğrudan etkilemektedir.” ‘Şüphe değil, delil var’ CHP milletvekilleri Rıza Türmen, Ali Özgündüz ve Ömer Süha Aldan Meclis’te düzenledikleri basın toplantısında, komisyon raporunu eleştirdi. Türmen, raporun “yeterli şüphe oluşturmak için yeterli dayanak bulunamamıştır” ifadesiyle bittiğini belirterek, bunun mevcut durumla uyuşmadığını söyledi. Dört eski bakan hakkındaki iddiaları anımsatan Türmen, “Bütün bunlar gösteriyor ki ortada yeterli şüphe için yeterinden fazlası delil vardır” dedi. Özgündüz, AKP’li üyelerin “Deliller usulsüz toplanmıştır ve suç işlendiğine ilişkin yeterli şüphe yoktur ve bu nedenle Yüce Divan’a sevk gerekmez” dediklerini vurgulayarak, “Bir doğruluk var. Doğru yeterli şüphe yok, şüpheden öte delil var. Şüpheyi aşan şeyler, somut deliller var. AKP’li üyeler ‘bu olaylar olmadı’ demiyor, inkâr etmiyor ve vakayı kabul ediyor. Ancak ‘Siz bu suçu açığa çıkarırken usulsüz delil topladınız’ diyor. Bu argüman da yanlıştır. Bu tamamen bakanları kurtarmaya dönük” dedi. Aldan da, Ceza Muhakemesi Yasası’nın 138. maddesinin yanlış tanımlandığını, bu maddenin tesadüfen elde edilen delili düzenlediğini anımsattı. Aldan, “Madem böyle neden AKP komisyon kurarak araştırma gereği duymuşlardır” diye sordu. Kılıçdaroğlu’na hakaret eden savcıya soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK 3. Dairesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret eden Bolu Cumhuriyet Savcısı Osman Karlı hakkında soruşturma başlattı. Bolu Cumhuriyet Savcısı Osman Karlı, sadece hâkim ve savcıların girebildiği adalet.org sitesinde 4 Kasım 2014’de CHP liderine hakaret içeren bir yazı kaleme aldı. Yazıda özetle “Bizde durum tam tersi. Ana karşıt fırka diğer bir ifadeyle Cemaate Hizmet Partisi ve onun genel abisi küfürbaz Kemal Esed; Gezi kalkışmasından itibaren tehlikeli mecralarda dolaşıp duruyor. Mustafa Kemal’e ve onun ilkelerine samimiyetle bağlı olanların, CHP’nin çekirdeğini, özünü oluşturanların, son dönemdeki uygulama ve yapısıyla cemaate hizmet fırkasına dönüşmüş bir organizmada, daha fazla kalabileceklerini sanmıyorum” denildi. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, savcı Karlı’ya mesaj göndererek, yazının kaldırılmasını istedi. Ancak savcı, buna olumsuz yanıt verdi. Bunun üzerine HSYK’ye yaptığı suç duyurusunda bulunan avukat Çelik, “Sayın genel başkanın toplum nezdindeki onur, şeref ve saygınlığı rencide edilmiştir. Ayrıca adaleti temsil eden bir cumhuriyet savcısının adeta taraf tutarak ağır siyasi söylemleriyle genel başkana hakaretler yağdırması kabul edilemez bir durumdur” ifadesini kullandı. HSYK 3. Dairesi, dün yaptığı toplantı sonucunda savcı Karlı hakkında soruşturma başlattı. Müfettiş rapor hazırlayacak. Önce ben değil çağdaş Rus şiirinin yaşayan son ustalarından Yevgeni Yevtuşenko konuşsun. Yıllar önce bir şiirinde şöyle yazdı: “Yıllar sonra hatırlayıp utanacak çocuklarımız/ Cesaret sayıldığını doğruluk denen şeyin...” Şimdi sıra bende. Yıllar ve yıllar sonra küçük torunum, tabii o zaman büyümüş olacak ve aklı pek çok şeye erecek, bugün futbolla sınırlı ilgileri çeşitlenecek, zenginleşecek, derinleşecek ve bana soracak: Dede, diyecek. Ben küçükken Fransa’da bir mizah dergisinin yazdıklarını, çizdiklerini beğenmeyen silahlı adamlar gelip 12 kişiyi öldürmüşler. Dünyadaki gazeteciler o meslek arkadaşları ile dayanışmak için yürümüşler, yazmışlar, çizmişler. Türkiye’de de bir gazete onların dergisinden bir seçki yapıp yayınlamış. Adı Cumhuriyet’miş. Sen de gazetecisin. Sen o zaman ne yaptın dede? Yaşlılıktan sislenmiş belleğim o an pırıl pırıl oluverecek. Koltuğuma yaslanacağım ve gülümseyeceğim: Ey oğlumun oğlu, senin deden o gün, işte o gazetede, Cumhuriyet’te çalışıyordu... Torunumun gözlerinin derinliklerinde ışıyan gülücük Torunum Bilesin, Deden O Gün Cumhuriyet’te Çalışıyordu... yüreğimi ısıtacak ve ekleyeceğim: “Çünkü doğru olan buydu” diyeceğim ve ona Yevtuşenko’nun şiirinden iki dize fısıldayacağım. “Yıllar sonra hatırlayıp utanacak çocuklarımız/ Bir zamanlar cesaret sayıldığını doğruluk denen şeyin...” Torunum, dedesini anlayacak ve torunum belki de dedesiyle övünecek. Dedeye de bu mutluluk yetecek... HHH Cumhuriyet, Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıda 12 kişinin katledilmesinden sonra “Susmayacağını” ilan etmesine, yayınına kaldığı yerden devam etme kararı vermesine değer biçti. Bu kararı veren, verebilen bir yayına omuz vermenin meslek ahlakının ve Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan değerlerin bir gereği olduğuna inandı; Charlie Hebdo’nun son sayısındaki yazı ve karikatürlerden bir seçki yapıp yayımladı. Bu ne kahramanlıktır, ne yiğitlik, ne cesaret gösterisi. Ödevdi, yerine getirildi. Bu kadar. Cumhuriyet’te Charlie Hebdo’nun yayın politikası ile mizah anlayışı ile mutabık olanlar var; çok mutabık olanlar var; az mutabık olanlar var; mesafeli duranlar var; hiç benimsemeyenler var. Tıpkı siz okurlar gibi... Ancak tartışılan ve omuzdaşlaşılan ne Charlie Hebdo’nun yayın çizgisi, ne mizah tercihi. Cumhuriyet farklı görüş, duruş ve tercihlerin şiddetten tümüyle arınmış bir ortamda yarışmasını savunuyor ve şiddeti bir siyasal, ideolojik ya da dinsel mücadele yöntemi olarak kavrayan bütün hareketlere ve tutumlara açık seçik karşı çıkıyor. Böyle bir ilkeyi benimsemişseniz günü geldiğinde susamaz, geçiştiremez, havalara bakıp ıslık çalamazsınız. O gün gelmişti; o yüzden susmadık, geçiştirmedik, havalara bakıp ıslık çalmadık... Biz cesur gaceteciler değiliz, kahraman gazeteciler değiliz, biz sadece sahici gazeteci olmaya çabalayan gazetecileriz. HHH Bu Tırmık bir anı ile noktalansın. Sekiz yıl önce, 19 Ocak’ta Hrant Dink’in kalleş bir pusuda altı yırtık ayakkabıları ile AGOS’un önündeki kaldırıma boylu boyunca uzandığı o uğursuz akşamüstünden sadece birkaç saat sonra AGOS’un daracık odasında birkaç AGOS çalışanı ve koşup gelmiş birkaç gazeteci bir araya geldi. Uzun konuşulmadı. Kısa konuşuldu. Çok kısa: Gözyaşlarımızı sonra akıtalım; işimize bakalım. AGOS susarsa Hrant işte o zaman sahiden ölmüştür... Bir avuç gazeteci AGOS’u tam gününde çıkardı. Bu meslek böyledir. Bizi her gün sınava sokar. Bazı günler sınav daha zordur. Dün o günlerden biriydi. Zorba bir güç Charlie Hebdo’nun 10 mizah sanatçısının canını aldıktan sonra Cumhuriyet sussaydı o zor sınavda sınıfta çakardı. Öyle olmadı ve galiba o zor sınavdan da yüzünün akıyla çıktı... Bana da yıllar ve yıllar sonra torunumun sorusunu gözümü kaçırmadan, kekelemeden cevaplayabilecek olmanın onuru kaldı. Ankara’da Aygün ve Güler Keskin dönemi savunma verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milletvekilliği seçimi öncesinde boşalan il başkanlıklarına atamalar yapan CHP MYK, Ankara İl Başkanlığı’na Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Adnan Keskin’i atadı. MYK, Konya ve Sakarya il yönetimlerini ise görevden aldı. CHP MYK Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığı toplandı. MYK’de, milletvekilliği aday adayı olmak için görevlerinden istifa eden il başkanları yerine atama yapıldı. MYK’de ayrıca, Adana İl Başkanlığı’na Burhanettin Bulut, Bursa İl Başkanlığı’na Zafer Sezgin atandı. Ankara Çankaya’ya da, il yönetiminin oturmasının ardından atama yapılması benimsendi. Ayrıca Konya ve Sakarya il yönetimleri de görevden alındı. Her iki teşkilatta da uyumsuzluklar nedeniyle böyle bir karar verildği belirtildi. FIRAT KOZOK ANKARA CHP ve parti yönetimiyle ilgili açıklamaları nedeniyle “kınama” istemiyle disipline sevk edilen milletvekilleri Birgül Ayman Güler ve Hüseyin Aygün savunmalarını yaptı. Her iki isimle ilgili karar da önümüzdeki toplantıda verilecek. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan başkanlığında toplanan Yüksek Disiplin Kurulu’nda (YDK), savunmasını yazılı sunan Güler’in benzer açıklamaları daha önce de yaptığını vurguladığı, seçim sürecinden cemaat ile “de facto” işbirliğine 12 örnek verdiği, savunmasını sözlü sunan Aygün’ün ise açıklamalarının arkasında olduğunu, Şişli ve Sarıyer Belediyesi’nde eleştirdiği olayları gerçekleştirenlere ceza verilmesi gerektiğini savunduğu öğrenildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle