27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2015 PERŞEMBE 4 HABERLER AOÇ arazisinin 122 bin metrekaresi 2028’e kadar yıllık 130 bin liraya verilmiş Mahalle Baskısı Önce virgülüne bile dokunmadan aşağıya olduğu gibi aktardığım satırları birlikte okuyalım: “Aksaray Belediyesi’ne Yakışmıyor Aksaray Belediyesi sponsorluğunda, Aksaray Üniversitesi’nde sahne alacak olan Kendilerine ‘Anadolu ateşi’ adını veren ifsat organizasyonu Aksaray halkını tedirgin etmektedir. Evliyalar şehri ya da Somuncu Baba diyarı olarak anılan Aksaray şehrinde gençleri ahlaki ve sosyal açıdan tamamen olumsuz etkileyecek olan bu etkinliğin düzenlenmesi mütedeyyin çevreler tarafından kaygıyla karşılanmaktadır. Anadolu’nun göbeğinde binlerce alim ve evliyanın yaşamış olduğu ve bu ev sahipliğinden gurur duyan bir şehrin böylesine ahlaki yozlaşmaya zemin hazırlayıcı bir etkiye sahip organizasyona ev sahipliği yapacak olması tam bir duyarsızlık ve facia olarak karşılanacaktır. Bu organizasyona yardımcı olacak, sponsor olacak veya katılacak kesimlerinde nasıl bir ifsat hareketine katkıda bulunduklarını tam kavrayamamış oldukları kanısını uyandırmaktadır.” Cümle düşüklüklerine ve yazın yanlışlarına dokunmadan aktardığım metni, sosyal medyayı yakından izleyen dostum, Esat Ayhan salı günü, “Nerelere vardı işler daha da bakalım nerelere varacak?” diyerek gösterdi. HHH Gerekçesi belirtilmemiş dini nedenlerle engellenmek istenen, Anadolu folklorundan sentez çıkarmayı amaçlayan Anadolu Ateşi grubunun gösterisidir. Anadolu Ateşi’nin gösterisi toplumun duygularını mı rencide etmektedir? Hayır! Anadolu Ateşi’nin gösterisinde toplumsal değerlerle çelişen bir yön mü var? Hayır! Hemen belirteyim. Girişim şimdilik faillerinin istediği etkiyi yaratmamış. Bu gece Aksaray’da yapılan gösterinin biletlerinin çoğu satılmış durumda; ama buna bakarak “aman ne iyi mahalle baskısı işlememiş” diyerek teselli bulmak saflıktır. Bugün bu olayda işlemeyen mahalle baskısı yarın başka yerde, başka olayda işleyecektir. Mahalle baskısı artık, istenen özlenen ve ısmarlanan bir kurum haline gelmiştir. Devletin müdahalesine gerek kalmadan, daha da etkin sonuçlar verecek ve üstelik de onun kadar tepki görmeyecek olan mahalle baskısı, sistemin destekçileri tarafından ısmarlanmakta hatta çoğunluğun hakkı olarak kutsanmaktadır. HHH Mahalle baskısı kurumunun nasıl çalıştırılacağı konusunda, İslamcı kesimin önde gelenlerinden Hayrettin Karaman 9 Kasım 2013 tarihli Yeni Şafak gazetesinde şunları yazıyordu: “Kız ve erkeklerin aynı evde nikâhsız oturmaları çoğunluğa göre ahlaksızlık, rezillik, onursuzluk, ayıp, günah (zina), düşkünlük olarak kabul ediliyorsa ne olacak? Ben söyleyeyim: Toplum (apartman, mahalle, çevre) tepki gösterecek, çirkin duruma, bir şekilde müdahale ederek mahalle baskısı yapacaklardır. Baskıya maruz kalanlar medyayı ve devlet kurumlarını yardım etmeye çağıracaklardır. Medya karışacak, devlet kurumları da baskıyı engellemekte gevşek davranacaklardır. Liberal demokraside ısrar edilecekse hükümet bu rejime ters düşen devlet davranışlarına teşebbüs etmemeli; ama bireylerin muhtaç oldukları çoğunluğun hatırı için bazı özgürlükleri gönüllü olarak kullanmamalıdır. İnadına kullanırlarsa en azından mahalle baskısı çoğunluğun hakkı olur.” Görüyorsunuz, korkunç bir durum. Devletin baskısına gerek yok. Mahalle baskısıyla, mesele hallolacak, çoğunluk duruma, ne olduğu belirtilmemiş bir şekilde el koyacak. Devlet hiçbir şey yapmayacak, sadece seyredecek. Mademki kimileri kimi özgürlüklerinin kullanılmasından gönüllü olarak feragat etmemişlerdir, o zaman mahalle baskısına maruz kalacaklardır. Ve mahalle baskısı da Hayrettin Karaman’a göre değerleri çiğnenen çoğunluğun hakkıdır. İşte bu mahalle baskısı her geçen gün tırmanmakta. Anadolu Ateş’i tırmanan mahalle baskısından şimdilik sıyırdı. Ya diğerleri? ‘Saray’ın yarısı tahsisli ‘BAŞBAKANLIK KENDİ HAKKINI SAVUNAMIYOR’ BMM KİT Komisyonu’nda T İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, kendi bakanlığı döneminde Başbakanlık yerleşkesi olarak arazisinin tahsis edilmesinin mantıklı olduğunu, amaçlananın Ankara’nın dört bir yanına dağılmış ve yüksek kiralar ödenen Başbakanlık binalarının tek bir çatı altında toplanması olduğunu kaydetti. Günay, “Burası Başbakanlık yerleşkesi olarak tahsis edildi. Ancak Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılması Başbakanlık’ın kendi haklarını savunamadığının göstergesidir” diye konuştu. HP’li Turgay Develi saray nedeniyle TOKİ’nin 490 milyon TL tutarında alacağı olduğunu belirterek “TOKİ sarayın maliyetini açıklarsak Türkiye’nin ekonomisi sarsılır demişti. 10 milyara yakın para harcandı” dedi. CHP’li Ali Sarıbaş, 2012 yılında yapılan 11 kiralamanın 3’ünün ihale ile, 8’inin de kamu kuruluşlarına kiralandığını, GSM firmalarına bile tahsis yapıldığını bildirdi. C MİRASA İHANET TARTIŞMASI HP Grup BaşkanvekiC li Levent Gök, AOÇ’nin Türkiye’nin kendi değerlerine ne kadar hoyratça saldırıldığının göstergesi olduğunu belirterek, AOÇ’deki talanın Türkiye’nin utancı olduğunu kaydetti. Gök, satış, kiralama ve protokollerle küçülen AOÇ arazisinin tarihe Atatürk’ün mirasına ihanet olduğunu kaydetti. AKP’li Osman Ören, “Yalan söylüyorsun! Ne ihaneti. Şov yapmayın. 30 yıl kan aktı sesiniz çıkmadı” demesi üzerine CHP’li Gök, “Terbiyesizlik yapma” diye karşılık verdi. Ören’in CHP’li Ensar Ögüt’e de “Sen otur yerine” demesi üzerine gerginlik daha da arttı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM KİT Komisyonu’nda Sayıştay uzmanları Cumhurbaşkanlığı sarayı olarak kullanılan ve kamuoyunda Kaçak Saray olarak nitelendirilen bina için Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) arazisinden 2012 yılında 60 bin metrekare, 2013 yılında da 62 bin 806 metrekare olmak üzere toplam 122 bin 806 metrekare büyüklüğündeki arazinin Ekim 2028 yılına kadar Başbakanlık’a tahsis edildiğini açıkladı. Buna göre Cumhurbaşkanlığı sarayının kurulduğu arazinin neredeyse yarısı büyüklüğündeki alan yaklaşık 13 yıl sonra tahsis işlemi yenilenmezse AOÇ’ye geri dönecek. TBMM KİT Komisyonu’nda daha önce AKP’li milletvekillerinin katılmaması ve sonra da TBMM çalışmalarının yoğunluğu gerekçe gösterilerek yaklaşık 2 ay ertelenen AOÇ hesaplarının denetlendiği toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda bir sunum yapan AOÇ Müdürü İlyas Kıran, 55 bin 538 dekar arazi varlığına sahip olan AOÇ’nin 19391983 yıllarında çıkarılan 9 yasa, 19731996 yılları arasında çıkan yargı kararlarıyla çeşitli kurum ve kuruluşlara satıldığını ya da devredildiğini kaydetti. Yıllar itibarıyla yaşanan arazi kayıpları nedeniyle 22 bin 880 dekar büyüklüğündeki arazinin devir ya da satışının yapıldığını söyleyen Kıran, AOÇ arazisinin mevcut arazi varlığının 33 bin 256 dekar olduğunu kaydetti. Kıran, AOÇ arazisinin bütünlüğünün korunması amacıyla 2008 yılından itibaren sayısal veri hazırlama programı olan NETCAD aracılığıyla arazi varlıklarının, kiracılar, açık kapalı alanlara tecavüz durumlarının bilgisayar or tamında uydu görüntüleriyle takip edilmesinin sağlandığını kaydetti. Kıran, AOÇ bünyesinde 2014 yılı aralık ayı sonu itibarıyla toplam 145 adet kiralık alanın 83 adedi devlet kurum ve kuruluşlarına 63 adedi ise gerçek ve tüzelkişilere kiralandığını kaydetti. Komisyonda bulunan Sayıştay uzmanları Cumhurbaşkanlığı sarayının kurulduğu arazinin doğrudan AOÇ arazi olup olmadığı konusuna açıklık getirdi. Komisyon Başkanı Hasan Fehmi Kinay, sarayın yapıldığı arazinin 1960 yılında özel yasayla Orman Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini, sarayın kurulduğu arazinin AOÇ ile ilişkisi olmadığını ileri sürdü. Muhalefetin itirazı üzerine toplantıda bulunan Sayıştay uzmanları, Başbakanlık’a AOÇ arazisi olarak 2012 yılında 60 bin metrekare ve 2013 yılında da 62 metrekare tahsis yapıldığını açıkladı. Sayıştay uzmanlarının açıkladığı arazi tahsisinin ayrıntıları da Sayıştay raporunda da ayrıntısıyla yer aldı. Buna göre 1 Temmuz 2012 tarihinde Başbakanlık İdari İşler Başkanlığı’na AOÇ’den 60 bin metrekare büyüklüğündeki arazi yıllık 63 bin 138 TL tutarıyla 30 Haziran 2027 tarihine kadar tahsis edildi. Bu işlemin ardından 1 Kasım 2013 tarihinde de Başbakanlık’a 62 bin 806 metrekare büyüklüğündeki arazi yıllık 69 bin 86 TL tutarıyla 31 Ekim 2028 yılına kadar tahsis edildi. Buna göre Cumhurbaşkanlığı sarayına AOÇ’nin kendi arazisinden toplam 122 bin 806 metrekare büyüklüğündeki arazi tahsisi yapıldı. Başka bir deyişle Cumhurbaşkanlığı sarayının neredeyse yarısının 2028 yılına kadar yıllık yaklaşık 130 bin TL karşılığında verildiği belirlendi. 13 yıl daha var Arazi talanına uyduyla takip Erdoğan ilk yemeğini bilim insanlarına verdi. Akademisyenler İslamofobiyi konuştu. (Fotoğraf: DHA) l ‘Resmi arma’ için komisyon kurulacak ‘Sultan’a tuğra hazırlanıyor’ Çankaya ‘Sofrası’ yerine Cumhurbaşkanlığı Sofrası 16 Türk devletine at da eklenecek Murat Bardakçı’nın köşesinden yer verdiği bilgilere göre, kamuoyunda oldukça tartışılan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 16 eski Türk devletlerinin askeri üniformalarıyla karşılanmasından önce tarihçiler, Saray’ı ziyaret etti. Bardakçı, bundan sonra resmi karşılama törenlerinde 16 Türk devletinin askeri üniformalarla temsil edileceğini belirtti. Abbas’ın geldiği gün havanın yağmurlu olması nedeniyle yeni bir başka uygulamaya yer verilemediğine dikkat çeken Bardakçı, “Bu üniformalar içerisindeki askerler, yabancı konukları sarayın girişinde atlar üzerinde karşılayacaklar” bilgisini paylaştı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, akademisyen ve fikir insanlarıyla Cumhurbaşkanlığı sofrasında bir araya geldi. Prof. Dr. Erol Göka, toplantıda siyaset dilinin hiç olmadığına dikkat çekerek, “Her akademisyen 35 dakikalık söz aldı. İslamofobinin kökenlerine ilişkin konuştuk, uluslararası ilişikiler ve sosyolojik analizler yapıldı. Kendisi sürekli not alarak dinledi ve toplantı sonunda memnuniyetini ifade etti” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda basına kapalı gerçekleştiren programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan ve pek çok kesimden ismin davet edildiği geleneği “Cumhurbaşkanlığı Sofrası”na dönüştürdü. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ilk defa yapılan ve daha önce Çankaya Köşkü’nde düzenlendiği için “Çankaya Sofrası” olarak anılan yemek, Cumhurbaşkanlığı Sofrası adıyla gerçekleştirildi. Yemeğe Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Prof. Dr. Osman Can, Prof. Dr. Atilla Yayla, Prof. Dr. Ahmet Çiğdem, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Burhanettin Duran, Prof. Dr. Gülnur Aybet, Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Prof. Dr. Kemal Sayar, Prof. Dr. Erol Göka, Dr. İbrahim Dalmış, Doç. Dr. Fahrettin Altun, Prof. Dr. Edibe Sözen, Prof. Dr. Ümit Meriç, Prof. Dr. Alev Erkilet ve Prof. Dr. Beril Dedeoğlu katıldı. Yemekte İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Savaş Barkçın da hazır bulundu. Yemeğe katılanlardan Prof. Dr. Erol Göka, herkesin kendi alanıyla ilgili 35 dakikalık söz aldığını belirterek, “Gerilim olmadı, siyaset dili hiç yoktu. Daha çok uluslararası ilişkiler ve sosyoloji ile ilgili analizler yapıldı. Ben İslamofobinin kökenleriyle ilgili konuşma yaptım” dedi. D avetlilerden Prof. Dr. Fuat Keyman , Erdoğan’ın Paris saldırısını bir sürpriz olarak değil, geliyorum diyen bir olay olarak gördüğünü söyledi. Keyman, Erdoğan’ın olayda büyük bir istihbarat sorununun olduğunu ve Müslüman dünya üzerinde bir oyun oynandığı değerlendirmesi yaptığını dile getirdi. Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı’nın Beştepe’deki yerleşkesinde 24 saat hizmet veren bir kütüphane kurulacağını ve bunu “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi” olarak tanımladığını belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi armasının belirlenmesini içeren yasa teklifinin Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmelerinde “Cumhurbaşkanlığı Forsu” ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 16 Türk devletini sembolize eden askerlerle karşılanması tartışması yaşandı. CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, “Cumhurbaşkanı yarın siz devlet arması yaptığınız anda ‘Ben devletin başıyım, dolayısıyla bu armayı kullanacağım’ diyerek, mevcut forsu kaldırabilir” diye teklife itiraz ederken MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, “Sultan var, debdebe, şaşaa, lüksüyle saray var. Herhalde sultanın tuğrası eksik. Onun için çalışma yapıyoruz gibi bir kanaat oluşmaya başladı” dedi. TBMM Anayasa Komisyonu’nda AKP Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Armağan Uslu’nun Meclis’e sunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi armasının belirlenmesini içeren yasa teklifi görüşüldü. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan armanın Türkiye’nin niteliklerini içinde barındırması gerektiğini vurgulaya Beştepe’ye “Külliye” n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında “Özel Güvenlik Toplantısı” dün gerçekleşti. Başbakanlık Resmi Konutu’nda basına kapalı gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 1.5 saat sürdü. Öte yandan Davutoğlu’nun dün akşam planlanan Brüksel’e hareketi bugüne ertelendi. Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamaya göre, 1415 Ocak’taki ziyaretleri kapsamında Davutoğlu’nun, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ile görüşmeler yapması öngörülüyor. Görüşmelerde, TürkiyeAB ilişkileri ve bölgedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulacak. Davutoğlu, AB ilişkileri için Brüksel’e gidiyor rak “Cumhuriyetin sembolü olan bayrakla birlikte aynı nitelikleri sağlayan, siyasi kimliklerimizin ötesinde, içinde hinoğlu hinlik olmayan bir arma olmasını istiyorum” dedi. MHP’li Korkmaz ise devletin resmi arması için tüm siyasi partilerin ortak bir teklif vermesinin daha doğru bir yaklaşım olduğuna inandığını dile getirerek, AKP’nin bir ön alma yaklaşımı içinde olduğunu kaydetti. Korkmaz, “Arma için bu kadar hassasiyet gösterirken bayrağın gönderden indirilmesine hükümet neden yeterli tepkiyi vermedi. Milletin armaya değil karnını doyuracak sarmaya ihtiyaç vardır” diye konuştu. Görüşmelerin ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi armasının belirlenmesini içeren yasa önerisi, komisyondan geçti. Buna göre, Türkiye’nin resmi armasının belirlenmesi amacıyla TBMM’de komisyon kurulacak. Komisyon, Meclis Başkanı, yokluğunda ise her siyasi parti grubunun sırasıyla başkanlığında, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin kanunun yayımını takip eden 15 gün içinde TBMM Başkanlığı’na bildireceği üçer adaydan oluşacak. Davutoğlu ‘Şeffaflık Programını’ açıkladı. Programdan kamuda arkadaşını ihbar edene ödül çıktı Memuriyette ‘ihbar’ dönemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı, “Kamu Yönetiminde Şeffaflık Programı”na göre Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin il başkanları dahi TBMM’ye mal bildiriminde bulunacak. Bildirimin yenilenme süresi 5 yıldan 2 yıla inecek. Amiriyle ilgili ihbarda bulunan kamu görevlilerinin geçici olarak başka birimlerde görevlendirilmesi sağlanacak. İhbarda bulunan kamu görevlisinin amiri onunla ilgili değerlendirme yapamayacak. İhbarın aslı çıkarsa, görevli ödüllendirilecek. Davutoğlu, Ankara Palas’ta düzenlediği basın toplantısıyla “Kamu Yönetiminde Şeffaflık Programı”nı açıkladı. Programdan dikkat çeken başlıklar şöyle: Milletvekili ve belediye başkan adaylarına yapılacak nakdi yardımlar, kendi adlarına açılmış seçim hesaplarına yatırılacak ve son derece şeffaf olacak. Siyasi partilere yapılan bağış miktarı, elektronik ortamda ilan edilecek. Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanvekilleri, genel merkez yöneticileri, il ve ilçe başkaları, ulusal, bölgesel veya yerel nitelikte yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarının yetkilileri için de mal bildiriminde bulunma zorunluluğu gelecek. Yüksek Mahkeme Başkan ve üyeleri ile daire başkanları, TBMM Başkanlığı’na mal bildiriminde bulunacaklar. Mal bildirimi zorunlu olacak: Parti bağışları ilan edilecek: Bildirim süresi düşecek: Mal bildirimlerinin yenilenme süresi 5 yıldan 2 yıla inecek, ara bildirimler kaldırılacak. n İstanbul Haber Servisi Eski Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Emir Sarıgül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunun yürüttüğü soruşturma kapsamında, önceki gün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde tanık sıfatıyla dinlendi. Emir Sarıgül’ün, Şişli Belediyesi’nde yaşanan olaylar ile Hayri İnönü ve eşi Nazlı İnönü’nün verdiği beyanatlara ilişkin ifade verdiği belirtildi. Öte yandan soruşturma kapsamında eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile ilgili de şimdiye dek herhangi bir işlem yapılmadığı aktarıldı. Soruşturmaya konu iddialara ilişkin tanık olarak dinlenecek isimlerin henüz bitmediği, bu ifadelerin tamamlanmasının ardından Mustafa Sarıgül’ün dosyadaki durumunun belli olacağı öğrenildi. Emir Sarıgül ifade verdi imar planı değişikliğinde farklı oranlarda değer artış payı alınacak. Bir imar değişikliği arsayı bir anda bazen birkaç misline kadar değerlendirebilecek. Değer artışı mutlaka kamuya dönecek şekilde düzenlenmeli. Ola ki “Kanun Meclis’e gidene kadar bu ara boşluktan istifade edelim” diye düşünüp ön almak isteyenler çıkabilir, şimdiden söylüyorum, değer artış payı ile ilgili düzenlemeler şu andan itibaren geçerlidir. Memuriyette ihbar: Şeffaflık ya da yolsuzlukla mücadele konusunda ih İmar değişikliğinde değer artış payı alınacak: Genel veya bireysel barda bulunan kamu görevlilerinin, geçici ya da sürekli olarak başka birimlerde görevlendirilebilmesi, 3 aya kadar ücretli izinli sayılabilmesi, başka bir kamu kurum veya kuruluşunda görevlendirilebilmesi sağlanacak. Bir şekilde bir ihbarda bulunuyor, ondan etkilenmemesi için onu güvence altına alıyoruz. İhbarda bulunan kamu görevlilerine, ihbar konusu olayla ilgisi bulunan amiri tarafından sicil raporu düzenlemesi ve performans değerlendirmesi yapılmasını engellenecek. İhbarın asılsız çıkmaması koşuluyla, ihbarda bulunan kamu görevlilerine ödül verilebilecektir. Ama eğer haksız isnat ve iftirada bulunduğu tespit edilmesi söz konusu olursa, mevzuata göre bu kişilerle ilgili ciddi müeyyideler uygulanacaktır. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle