19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2015 PERŞEMBE 18 DIŞ HABERLER [email protected] ‘Hani benim Charlie’m’ Türklerden Uygur cihatçı şebekesi n Çin’de 10 Türk vatandaşı ve 9 Uygurun, aralarında aranan bir “teröristin” bulunduğu bir grup Uygur Türkü’nü ülke dışına kaçırma planı yapmaktan tutuklandığı açıklandı. Uygurların Suriye, Afganistan ve Pakistan’a gitmeyi planladıkları belirtildi. Tutuklamalar, 9 Uygur’un Şangay havaalanından sahte Türk pasaportlarıyla ülke dışına çıkmaya çalışmasının ardından kasımda yapılmış. 10 Türk’ün gerçek belgelerle Çin’e girdiğini, sonra kendi pasaportları üzerinde oynayarak bunları 10 biner dolardan 9 Uygur’a sattığı kaydedildi. Uygurlardan birinin telefonunda “ayrımcılık ve etnik nefret yayan” terör bağlantılı video ve ses kayıtları bulunmuş. Dış Haberler Servisi Katliama uğramasının ardından tüm dünyada ifade özgürlüğünün simgesi haline gelen Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo yok satıyor. Katliam sonrası yayımlanan ilk sayı, “Hepsi affedildi” yazısı altında Hz. Muhammet’i “Je Suis Charlie” (Ben Charlie’yim) pankartı tutarken gösteren kapağıyla arzı endam eder etmez tükendi. 700 binlik ilk baskı kapışılınca, toplam baskının 3 milyondan 5 milyona çıkarılması kararlaştırıldı. Dün Parisliler şafak sökmeden kimi bebek arabasını iterek kimi fırından yeni çıkmış bagetlerle gazete bayileri önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Ama kepenkleri açtıktan yaklaşık 15 dakika sonra tüm bayiler “Tükendi” yazısı asmak zorunda kaldı. Parisliler bir bayiden diğerine nefes nefese koşup “Charlie kaldı mı” diye sordu, ama bir gün önceden ayırtanların haricinde genelde hüsrana uğradılar. Bunlardan biri olan 58 yaşındaki doktor Catherine Boniface, “Bulamadığım için biraz hayal kırıklığına uğradım” dedi. Aslında derginin düzenli okuyucusu olmadığını belirterek, “Bu sembolik bir sayı, teröre boyun eğmemelerini, direnmelerini simgeliyor” diye ekledi. 45 yaşındaki Anne “Bulamadım ama mutluyum, demek ki başardılar” diye konuştu. Sıranın sonuna kalanlardan David Sullo, “Daha önce hiç satın almamıştım, benim siyasi görüşlerime uymuyor, ama bugün satın almak ve ifade özgürlüğüne destek vermek önemli” açıklamasını getirirken, Laurent “Dayanışmak sadece yürümekle olmaz” diye tasdik etti. Bir bayi çalışanı “İnanılmaz. Açtığımda sırada 6070 kişi vardı. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim” diye anlattı. Der Charlie Hebdo Fransa’da çıkar çıkmaz tükendi. Baskı sayısı 3’ten 5 milyona çıkacak Özgürlük İçin… “Özgürlük ne demektir? Özgürlükten ne anlıyorsunuz?” Humeyni ile söyleşi yapan az sayıda gazeteciden biri olan Oriana Fallaci İran devrimi liderine ısrarla bu soruyu soruyor… “Biraz özgürlükten bahsedelim İmam Humeyni” diyerek söze giren gazeteci, sorusunu sonra şöyle tamamlıyor: “İlk söylevlerinizde hükümetinizin düşünce ve ifade özgürlüklerini garanti altına alacağını vaat etmiştiniz. Ama bu vaadinizi tutmadınız. İnsanların lanetlenmesi, cezalandırılması için buyruklarınız dışına çıkması yetiyor. Örneğin komünistlere şeytanın çocukları diyorsunuz, Kürt azınlığa da yeryüzünün belası…” “İmam”, “özgürlüğün fesat çıkarmak olamayacağını”, “fesatlık yapanların da İslam devrimine katkı yapmadığını” söylüyor… Fallaci bunun üzerine; “Yani” diye üsteleyerek “Halkınız (sizin için) yalnız sizin taraftarlarınızdan oluşuyor. Destekçilerinizin de nasıl olsa fazla özgürlük için değil, İslam için öldüğünü söylüyorsunuz? Öyle mi?..” babında bastırıyor… Humeyni’nin bu soruya verdiği yanıt çok çarpıcı: “Halk evet mücadeleyi İslam için verdi” diyor Humeyni: “İslam her şey demektir. İslam Batı’nın özgürlük ve demokrasi dediği şeyi de karşılar. Evet İslam her şeyi içerir ve de kapsar. İslam her şeydir.” Bu “özgürlük = İslam” yanıtı ardından gazeteci yineliyor: “Anlamıyorum. Anlamama yardım edin. Özgürlük derken ne kastediyorsunuz?” Humeyni özetle “Örneğin dilediğinizi düşünmek…” deyince, “Bunun ötesi yok mu?” diye israr ediyor Fallaci ve kısaca “İstediğini düşünürsün. Ama düşündüğünü ifade edemezssin… O zaman siz demokrasiden ne anlıyorsunuz? İslam Cumhuriyetinin tanımı yanında niçin ‘demokrasi’ ifadesini de kullanmayı reddediyorsunuz?” deyince, “İmam”ın yanıtı hiç değişmiyor: “İslam sözcüğünün yanında başka hiçbir sıfata ihtiyaç yoktur. İslam, size izah ettiğim gibi, her şeydir ve her şeyi kapsar. Her şeyi kapsayan ve mükemmel olan İslamın yanına ilave sözcük katmak bizi hüzünlendirir. İslamı istiyorsak eğer neden yanına başka bir kelime getirelim ki?” Fallaci’nin İran devriminden yedi ay sonra, 26 Eylül 1979’da yaptığı söyleşi özetle böyle. Charlie Hebdo saldırısının ardından İtalyan medyasında yeniden yayımlanan söyleşi, gerçekte “özgürlük”ün İslamda tam ne anlama geldiğini, kavramın sınırlarının ne olduğunu ve “özgürlük” vaadi ile gelen Humeyni’nin takıyyesini çok net anlatıyor. İslam kurallarıyla yönetilen bir sistemde dilediğinizi düşünmekte serbest olsanız da “düşünceyi ifade etmekte” zinhar serbest olmuyorsunuz. Düşünceleri serbestçe ifade edememek zaten “özgürlük sorunu” yaratmıyor. Çünkü İslam özgürlük dahil, her şeyi kapsıyor. Fransızlar dergiyi önceden ayırttı. Şafak sökmeden kuyruğa giren pek azının yüzü güldü. Gazete bayileri açıldıktan 15 dakika sonra “Charlie Hebdo tükendi” yazısı astı. “Özgürlük = İslam” düşüncesi Esad: İsyancılara desteğin sonucu gi dağıtan minibüs şoförü “Charlie dağıtmak yüreğimi ısıtıyor, hâlâ buradalar, bizi hiç terk etmediler” diye sevincini aktardı. Ellerinde yeni sayıyla vuslata erenler ise Jai Mon Charlie (Benim Charlie’m var) hashtaginde toplandı. Bu talepten kâr etmesini bilen açıkgözler çıktı. Açık artırma sitesi eBay’de yeni sayının nüshaları binlerce Avro’ya kapı 100 bin Avro’ya açık artırmada n Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Çek dergisi Literarni Noviny’ye verdiği mülakatta Fransa’daki saldırıları kınayıp kurbanlara taziyelerini sunarken, Suriyeli isyancılara destek veregelen Batılı politika yapıcılarını “miyoplukla” suçladı. “Terörle mücadele derdi olan ülkeler arasında istihbarat alışverişi olmalı” diyen Suriye lideri, “ülkesinin 4 yıldır terörizmden çektiğini” dile getirip şunları söyledi: “Batı’yı uyarmıştık: Terörizmi destekleyip siyasi şemsiye sağlarsanız, bunun sizin ülkenize, ulusunuza da yansıması olur. Batılılara hatırlatmak isteriz ki, biz Suriye krizinin başından beri politikalarının böyle sonuçları olacağını söyledik. Fransa’da yaşananlar dediklerimizin doğruluğunu kanıtladı. Bölgemizde ve son olarak Fransa’da olanlardan Avrupa’nın politikaları sorumludur.” şıldı. Hatta fiyatı 3 Avro olan Charlie için 100 bin Avro talep edenler çıktı. Başbakan Manuel Valls ile İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve kabine toplantısından ellerinde Charlie Hebdo ile çıktı. Cazeneuve, “Onların özgürlük üslubunu yeniden keşfettim, bu sayıda duyarlı münasebetsizlikler etmişler” dedi. Daha önce sadece 60 bin basılan ve yarısı kadar satan derginin bu sayısının tüm geliri kurbanların ailelerine gidecek. İngilizce, İspanyolca ve Arapça dijital versiyonları çıkıyor. Aynı çizgideki mizah dergisi Canard Enchaine’nin de saldırı tehditleri alması üzerine Fransız savcılığı soruşturma başlattı. Ezher ‘Görmezden gelin’ dedi, İran ‘provokatif ve incitici’ buldu Dış Haberler Servisi Charlie Hebdo’nun peygamber kapağı karşısında, Fransız Müslüman liderlerin itidal çağrısı dikkat çekerken, Müslüman dünyadan tepkiler devam ediyor. Mısır El Ezher Üniversitesi: Hz. Muhammet’in karikatürlerle incitilemeyecek kadar yüce olduğunu belirterek “tüm Müslümanları bu nefret edilesi aptallığı görmezden gelmeye” çağırdı. “Peygamberin affedici ve insancıl konumu büyüktür, medeni standartlar ve saygıyla sınırlandırılmamış karikatürler onu incitemez” denildi. ne saldıran film ve karikatürler yayımlamak ne anlamlı ne akıllıca ne de bilgece. Karikatürler ‘Batı İslama karşı’ fikrini haklı çıkarmaya yarar, nefreti, aşırılığı ve gerilimi körükler” dedi. Charlie Hebdo katliamını “İslam’da ifade özgürlüğünün bulunmamasıyla” açıklamış olan Britanyalı radikal vaiz Anjem Choudary: Hebdo’nun kapağını “savaş ilanı” diye niteledi. Choudary, derginin “Peygamberin onuruna saldırdığını” ve alay etmenin “çok ciddi” bir eylem, “ağır provokasyon” olduğunu söyleyerek, şeriat mahkemesinde “savaş ilanı” suçuyla yargılanmayı gerektirdiğini belirtti. Choudary, Paris’teki saldırıların ardından “Müslümanlar demokrasiyi, sekülarizmi, özgürlüğü ve insan haklarını reddediyor” diyerek tartışmaların odağına yerleşmişti. Fransız komedyene ‘Coulibaly’ gözaltısı Dış Haberler Servisi Fransa’da sık sık Yahudi karşıtlığıyla suçlanan Müslüman komedyen Dieudonne, geçen haftaki terör saldırılarının faillerine sempati ima eden açıklamalarına devam edince gözaltına alındı. Dieudonne’un gözaltına alınması ifade özgürlüğü tartışması başlatırken, Fransa’da nefret söylemi ve terörizmi savunmaktan savcıların gözaltına aldırdıklarının sayısı 54’ü buldu. Dieudonne son olarak Facebook sayfasında “Kendimi Charlie Coulibaly gibi hissediyorum” diye yazmıştı. Böylelikle “Ben Charlie’yim” sloganı ile Paris’te Yahudi süpermarketine düzenlenen saldırının faili Amedy Coulibaly’nin adını birleştirmişti. Bu yüzden gözaltına alınmasını avukatı “Şoke edici. Hani ifade özgürlüğü ülkesineydik? Hükümet gerçeği gösterdi” diye eleştirdi. Hükümetin “nefret kışkırtıcılığıyla” suçladığı Dieudonne’in daha önce bazı gösterileri yasaklanmıştı. Bu kez “terörü övmekten” suçlu bulunursa 7 yıl hapis alabilecek komedyen “Hükümet benim hayatımı mahvetmeye çalışıyor, bense sadece insanları güldürmeye çalışıyorum” tepkisini verdi. ‘Savaş ilanı’ IŞİD’in 10 yaşında infazcı videosu nIŞİD’in yeni yayımladığı propaganda videosunda 10 yaşlarında bir çocuk “Rus casusu” olduğu söylenen iki kişiyi başlarından vuruyor. Hayat Medya’dan yayımlanan görüntüde, “Rus istihbaratından iki kişi” elleri bağlı yerde otururken, bir IŞİD militanıyla eli silahlı küçük bir çocuk arkalarında duruyor. Rusların sorgulanması ve itirafta bulunmasının ardından “Halife’nin yavru aslanlarının” gözetiminde oldukları belirtilen iki adamın başına çocuk silah dayayıp ateş ediyor. Yetkililer iki kişinin öldürülüp öldürülmediğini doğrulamadı. İran Dışişleri: Charlie Hebdo’nun yeni bir Hz. Muhammet karikatürü yayımlanması kınandı. Bakanlık sözcüsü Marzieh Afkham, cinayetlerin “İslamla yakınlık ya da benzerliği olmadığını, tamamen İslam öğretisiyle çeliştiğini” söylemekle beraber, karikatürü “incitici” ve “provokatif” bulduklarını belirtti. Afkham, “Kancineceğiz, ama..’ rikatür dünyadaki Müslümanların duyBritanya Müslüman Konseyi: Açık mekgularını incitti ve provoke etti, aşırılığın şiddet döngüsünü ateşleyebilir. Karika tup yayımlayarak Müslümanlara “ağırbaştür bugünlerde Batı’da yaygın olan şe lı, asil, sabırlı ve ölçülü olmaları” çağrısı kilde ifade özgürlüğünün istismarı” diye yaptı. İnternet sayfasında yayımlanan mektuba 50’den fazla Müslüman din adamı imkonuştu. Dışişleri Bakanı Cevad Zaza attı. Müslümanların ifade özgürlüğüne rif dün Cenevre’de ABD’li mevinandığı belirtilen mektupta, “Birçok Müskidaşı John Kerry ile ülkesinin lüman, karikatürler yüzünden kaçınılnükleer programıyla ilgili görüşmaz şekilde incinecek, gücenecek ve üzümeler öncesinde, “Müslümanlecek. Ancak bizim tepkimiz, Hz. ların duyarlılıklarına saygı Muhammed’in nazik ve mergösterilirse Batı ile ciddi hametli karakterini yansıtmadiyalog kurmanın daha lıdır. Sevgili peygamberimikolay olacağını” söyledi. zin sonsuz sabrı, hoşgörüKatar merkezsü, nezaketi ve merhameli, din alimi Yusuf ti, şu an verilebilecek en Karadavi’nin başiyi yanıttır” denildi. IŞİD kanı olduğu Dünya radyosu El Beyan: Charlie Müslüman Âlimler Hebdo’nun yine Hz. MuBirliği karikatürü yaDün Kerry ile nükleer hammet karikatürü yayımyımlamasının “nefreti müzakereye oturmadan önce lamasını “son derece apkörükleyeceğini” saZarif, “Duyarlılıklarımıza saygı vundu. Açıklamada, gösterilirse ciddi diyalog kurmak talca bir hareket” diye değerlendirdi. “İslam peygamberidaha kolay olur” dedi. İran: Şiddeti ateşleyebilir Batı da zamanında ‘Humeynici’ydi… ‘İ Yemen Kaidesi bu kez videoyla üstlendi Yemen merkezli Arap Yarımadası Kaidesi (AQAP) ses kaydının ardından bu kez videoyla Charlie Hebdo katliamını üstlendi. AQAP lideri Nasser el Ansi, eylemin Kaide lideri Eyman el Zevahiri’nin emriyle gerçekleştirildiğini duyurdu. “Mübarek Paris muharebesine dair mesaj” başlıklı videoda, fonda 12 kişinin öldüğü saldırının görüntüleri akarken, Ansi, hedefi belirleyen, saldırıyı planlayan ve finanse edenin AQAP liderliği olduğunu söyledi. “Mücahitler kutsal peygamberlerinin intikamını aldı” vurgusu yapan Ansi, öldürülen Kaide lideri Usame bin Ladin’in bir sözünü aktardı: “İfade özgürlüğünüz sınırlandırılmazsa, bizim eylem özgürlüğümüzü kabul etmek zorundasınız.” Bakarsınız, düşünürsünüz. Bazılarını beğenmezsiniz, kızarsınız, görüşlerinize uymaz eleştirirsiniz, protesto edersiniz. Adam öldürmezsiniz, kör şiddetin esiri olmazsınız. Sizi insan yapan değerleri unutmazsınız. Bütün bunları da ancak düşünce ve ifade özgürlüğünüzün bulunduğu diyarlarda insana yakışacak şekilde konuşabilir, tartışabilirsiniz. Küfür ve ölüm tehditleri içeren binlerce tepki aldım. Köşeme koyduğum ve bu tepkilere vesile edilen karikatürün aslında verdiği insani ve incelikli mesajın tam da aksine… Bu mesajı içeren Charlie Hebdo’nun karikatürünü köşemde yayımladım çünkü; 12 insanın yazıp çizdikleri için kör şiddete kurban edildikleri bir katliamın ardından mesajlarını ağlayarak “Hepsi Affedildi” diye veren bir figürde “nefret” ve “hakaret” görmediğim gibi aksi türlü davranmaya da vicdanım elvermezdi. nsanlar mizah yapar. Mizah İ hayattır, içinde her şeyi barındırır. Mizah insanı düşündürür. Je Suis Ceyda Herkesin bir kutsalı olabilir, eğer kutsaldan bahsediyorsak, bir gazeteci olarak benimki de “ifade ve vicdan özgürlüğüdür”. Düşüncelerini mizahla dile getiren meslektaşlarımın barbarca katlini görmezden gelseydim, işte o zaman aynaya bakamazdım. Ben, düşünce, inanç, ifade ve vicdan özgürlüğüne inanırım. Bunlara saygı gösterilen, liderlerinin “Müslüman, Hıristiyan hatta ateistlerin bile..” gönülsüz vurgusuyla da olsa “var olma özgürlüğünü sunduğu” bir ülkede, nefret içermeyen her düşüncenin ifade edilebilmesi gerektiğine inanırım. O kapak benim için bir insanlık, bir hoşgörü çağrısıdır. Ben böyle anladım. O kapak böylesine bir katliamın ardından bir gazeteci olarak benim için onur meselesidir. Koyamasam ben ben olmazdım. 19 yaşımdan bu yana gazetecilik yapıyorum. Herkesin özgürce kendi görüşleri ve inançlarıyla bir arada yaşabileceği bir dünya arzularım... Gördüğüm haksızlıkları dile getirmeye gayret ederim. Toplumları anlamaya ve anlatmaya çabalarım. Süzgecim hep barış ve uzlaşma olur. Benim aklım liberteryen çalışır. Özgürlüklerle dolu bir dünyadır hayalim. Muktedirlerin değil ezilenlerin hakkını aramayı görev bilirim. Almanya’da yaşasam AntiPEGIDA, İskandinavya’da yaşasam Neonazilerin hedefindeki Müslüman azınlığın destekçisi olurum. Batı’ya ve çifte standartlarına eleştirimi hiçbir zaman esirgemedim. Filistin’i, “İslam dünyası” ile “Batı demokrasileri”ni ayıran her şey bu tanımda var. “Batı demokrasilerinin” tarihi baştan sona “din = özgürlük” kalıbını aşmak üzerine kurulu. Durum gerçekte Batı’da da bir zamanlar farklı değildi... İnsanların hangi düşünceyi dile getirip getirmeyeceğine sadece “kilise” karar veriyordu. Humeyni ile söyleşi yapan Fallaci’nin ülkesinde örneğin Giordano Bruno’yu kilise öğretilerine karşı çıktığı için kazığa bağlayıp yakmışlardı…. Gökbilimci Galilei’yi de gene kilisenin “özgür düşünce sınırlarını”(!) zorlayıp bilimsel Kopernik düşüncesini kucakladığı için engizisyonda yargılamış, ölene dek ev hapsinde tutmuşlardı. Ama bunlar 500 yıl önce yaşandı… Rönesanstan bu yana aydınların, düşünürlerin başlıca meselesi “din” adına dogmaların tayin ettiği özgürlük sınırlarını genişletmek oldu. Kaynağı ne olursa olsun “dogmatik düşünceye” karşı götürülen mücadele “aydınlanma” ile hızlandı, bugün “tüm tabulara dokunmak özgürlüğünü” içeren “düşünce ve ifade özgürlüğü” sınırlarına ulaşıldı. Dörtbeş asırlık büyük çatışmalar sonunda Batı için artık sınırları alabildiğince geniş tanımlanan “özgürlükler” hiç geri dönüşü olmayan bir “kazanım” halini aldı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in tam bu açıdan işte… “Sade 12 kişiye düzenlenen bir cinayet sebebiyle dünyanın ayağa kalkmasını ibretle izledik” açıklaması, vahşet ölçüsünü “ceset sayısına” vurmak vahametinin ötesinde fevkâlâde talihsiz. Görmez; asırlara dayanan çileli “özgürlük kazanımları” adına dünyanın ayaklandığını ne yazık ki hiç hissetmiyor ve görmüyor. “Küresel ayağa kalkma halini”nin nedenini duyumsasa, böyle bir cümleyi asla kurmaz ve telaffuz etmez. Batı ve İslam dünyası arasında 7 Ocak’tan sonra derinleşen uçurumun ve karşımızdaki “bahsin” boyutları bu kertede büyük. Ardında asırlar olan muazzam bir anlayış ve değerler makasıyla bakıyoruz dünyaya… Gazetemiz Cumhuriyet “Je suis Charlie” dayanışmasıyla işte “özgürlük anlayışındaki” bu müthiş asırlar farkına dayanan büyük rötarı aşmanın gayretini sarf ediyor. Bilim dahil yaşadığımız dünyayı borçlu olduğumuz özgürlüklerin mücadelesini veriyor. Her zaman olduğu gibi... antisemitizmi, Doğu Türkistan’ı, dünyanın dört yanında sömürgeciliğin acı deneyimlerini bıkmadan aktardım. Resme tersinden bakmayı ihmal etmemeyi ve eleştiriyi de mesleğimin gereği saydım. Düşüncesi ve inancı yüzünden zulme uğrayan her kimse onun yanında olmaktır fıtratım. Irkı kutsal sayan silahla tehdit etse de, devleti kutsal olan hapiste çürütmeye kalksa da, kendi kutsalını öne sürüp canıma kastetse de doğru bildiğim yolda... Hakaret ve küfürle başladım ama bu yolun doğruluğunu belki de en fazla bana ve Cumhuriyet gazetesine gelen destek ve övgü mesajlarıyla bir kez daha görüyorum. Otokratik ve teokratik bir gelecek değil, yeni Madımak’lar değil, ülkemin demokratik, aydınlık geleceğinin akıl ve vicdandan geçtiğini bilen aydınlık insanlarının çokluğu sayesinde. Onlar iyi ki varlar... Düşünce ve ifade özgürlüğüne herkesin her yerde ihtiyacı var. İşte bu yüzden Je Suis Ceyda. Diyanet Başkanı’nın demeci C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle