26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 15 Kadın yöneticilerde lider olan Jamaika Türkiye’yi beşe katlarken, Türkiye, İran ve Malezya’nın da gerisinde 53.1 ile Kolombiya, yüzde 52.3 ile Saint Lucia, yüzde 47.6 ile Filipinler ve yüzde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 47.4 ile Panama izliyor. Amerika’da bu İş Hayatında ve Yönetimde Kadın Rapo oran yüzde 42.7, Fransa’da yüzde 39.4, ru, Türkiye’de kadın yönetici sayısının Rusya’da yüzde 39.1, İngiltere’de yüzyeterince artırılamadığını gözler önüne de 34.2, Almanya’da 31.1. serdi. AKP’nin hazırladığı ve milyonlarRapora göre 2012’de Türkiye’de kadın ca kadının iş hayatını tehlikeye sokacak tepe yöneticilerin (üst düzey yetkililer, Aile Paketi düzenlemesi tartışmalara ne milletvekilleri) oranı yüzde 12 iken, bu den olurken, ILO’nun raporu Türkiye’de kategoride ilk sırada yer alan Arjantin’de kadının mevcut şartlarda bile çalışma ha bu oran yüzde 57. Türkiye’de kadın idayatında yeterince yer bulamadığıri ve ticari yöneticilerin oranı yüznı gösteriyor. 2012 ve 2013 vede 24, konaklama sektörü ve peu AKP, rileri baz alınarak hazırlanan rakendede kadın yönetici orave 12 ocak 2015’te yayımlanı yüzde 9. hazırladığı Aile nan rapora göre Türkiye’de 2013’te Orta ve Doğu Paketi ile milyonlarca 20002012 arasında kaAvrupa’da yer alan 44 üldın yönetici sayısı yüz kadını eve mahkum etmeye kede kadın yönetim kurude 5’ten az arttı. Toplam lu başkanı olan şirketlehazırlanırken, ILO’nun İş kadın yöneticiler dikkate Hayatında ve Yönetimde Kadın rin oranı ortalama yüzalındığında yüzde 12.2’lik de 5 iken Norveç’te bu Raporu’na göre Türkiye, oranla 128 ülke arasında oran yüzde 13.3, Türkiye toplam yüzde 12.2 kadın ise yüzde 11.1’lik oranla 94. sırada kendine yer bulan Türkiye, bu kategori yönetici oranı ile 128 ülke Norveç’i izliyor. Türkiye, de İran (yüzde 14.6), Filisbu kategoride Norveç’ten arasında 94. sırada sonra tin (yüzde 14.4), Endonezya ikinci sırada yer alsa da yer aldı. (yüzde 21.2), Zimbabwe (yüz2009’da bu oran yüzde 13’ün de 20.6), Malezya (yüzde 21.5), üzerindeydi. Yani 2009’a göre Etiyopya (yüzde 22.1), Uganda (yüzkadın yönetim kurulu başkanı oranı de 20.2), Azerbaycan (yüzde 34.2), Kır yüzde 2 civarı azaldı. Verilere göre 19 gızistan (32.3), İsrail (yüzde 30.8) gibi ülkede ise yönetim kurulu başkanı kaülkelerin de gerisinde kaldı. dın olan hiç şirket yok. Rapora göre, 70 ülkede kadın yönetici 20002012 yılları arasında kadın yöneoranı yüzde 30 ve üzerinde. 19 ülke yüz ticilerin sayısı Türkiye’de yüzde 12.2 gibi de 4050, 48 ülke yüzde 3040, 27 ülke düşük bir orana rağmen yüzde 5’ten daha yüzde 2030, 26 ülke de yüzde 20’den az az artarken, Barbados, Romanya, Güney kadın yönetici oranına sahip. Kadın yö Afrika, Kamboçya, Etiyopya gibi ülkeneticilerin en fazla bulunduğu ülke yüzde lerde yüzde 5’in üzerinde artış yaşandı. 59.3 ile Jamaika olurken, bu ülkeyi yüzde Avrupa Birliği ortalaması yüzde 17. PELİN ÜNKER Yönetimde kadın yok Türkiye son sırada Diyanet’ten Yine İnsanlık Suçu Yürürlükteki anayasal, hukuk devleti düzenimize göre laik cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, yine padişahlarının buyrukları doğrultusunda fetva veren şeyhülislamları anımsatan çerçevede; insani, dini değerler adına gerçekleri tersyüz eden bir açıklama geldi. Başkan Mehmet Görmez, “12 milyon insanın katledilmesine ses çıkarmayan insanlığın, sadece 12 kişiye düzenlenen bir cinayet sabebiyle ayağa kalkmasını ibretle izledik” dedi. İslamofobiye dikkat çekerek “Vahşete dayalı ölümlerin Şam’da, Bağdat’ta olmasıyla Paris’te olmasının farkı yoktur” vurgulamasını yaptı. Görmez; sömürgeler, işgaller, saldırılar karşısında maddi işkencelerle büyük travmalar yaşayan Müslümanların kutsalını aşağılamanın cinnet haline davetiye niteliği taşıdığı savunmasını yaptı. Hele hele bunların ifade özgürlüğü adı altında yapılmış olmasının kabul edilemiyeceğini belirtti. Kuşkusuz İslami terör örgütlerinin kanlı baskınları, katliamlarına ilişkin verdikleri sayısal verileri tam bilemesek de geneli yansıttıkları çok doğru. Paris’te 12 kişiye yönelik terörist saldırı için insanlığın ayağa kalkması, yoksul Güney, İslam dünyasındaki 12 milyon insanın katledilmesine seyirci kalmak, insani değerlerdeki çöküşün, uygarlığın yüzkarası. Emperyal çıkarlar, zengin Kuzey dünyasının egosu adına, yoksul Güney, İslam dünyası halklarının kırdırılması ile sorgulamanın ötesinde hesaplaşılmalı. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ülke vatandaşlarına dönük görev ve sorumlulukları kapsamında, başkanlığın değerlendirmelerine inanacak Müslümanlar için yaşanan gerçeklerin çarpıtılmaması önkoşul değil midir? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncelikle inanmış Müslümanlara Kuran’da yazılanları en doğru açıklama sorumluluğu yok mudur? Paris’te işlenen katliamların dünyayı sarsmasının nedenleri çok açık değil mi? Yemen El Kaide’si ile İŞİD doğrudan, övünür gibi açıklamalarla bu terör eylemlerini üstlenmediler mi? Tetikçiler görüntülerden de dünyanın izleyebildiği üzere cinayetleri işleme gerekçelerini, İslam adına madde madde açıklamadılar mı? İnanmış Müslümanlara Kuran’ı, İslamı, insani değerlerini öğretmekle, yol göstermekle yükümlü Diyanet İşleri’nin amasız bu katiamları, terör suçlarını lanetlemesi ilk sorumlulukları değil mi? Hem de en çok inanmış milyarlarca Müslümanı, inançlarını, haklılıklarını, suçsuzluklarını, bu cinayetlerle ilişkilerinin olamayacağının kanıtlarını oluşturmak üzere. HHH Emperyal, zengin Kuzey dünyasının insan haklarına yönelik, uygarlığa, insanlığa aykırı çifte standartlarını eleştirme haklarına gelince. Hepimizin hakkı elbet. Sorumluluğun öncelikle milyarlarca inanmış Müslümanı kucaklamaları gereken İslam dünyası, en çok da bilim insanları, önderlerinin sorumluluklarını katarak. Bugün gelinen noktada demokrasisi, laik cumhuriyet, hukuk devlet düzeni çok tartışmalı Türkiye dışında siyasi yönetimleri ile demokrasiye geçiş yapabilmiş bir başka İslam ülkesi olmadığına göre, İslam dünyası siyasi liderliklerinden de doğru dürüst bir beklentimiz olamaz. Çoğunluk birbiri ile çatışan şeriat yorumlarında birbirlerine de düşman diktatör iktidarların şeriat yorumlarında evrensel insan hakları, akıl, bilim, insani değerlerden koparılmış yine de Kuran ve inancı çerçevesinde insani değerlerini koruyabilmiş çoğunluk Müslüman yanında, İslami terör, sapkın şeriat yorumlarında suç işleyenlerin işledikleri suçlar, vahşet boyutlarında sürekli tırmanışlar var. Kaçınılmaz olarak dinbilimciler, inanç yorumcularına büyük sorumluluklar düşüyor. Çok doğru, ABD’nin 11 Eylül travması, emperyal çıkarlar adına İslami terör örgütlerinin kullanılması sonrası İslami terör örgütleri, suç eylemlerinde çok büyük patlamalar yaşandı. Irak, Afganistan işgalleri, Libya, Suriye travmaları, Pakistan, en yoksul Afrika’daki İslam dünyalarını çok olumsuz etkilediler. En büyük katliamlar, 12 milyon Müslümanın canına mal olduğu söylenen cinayetlerde suçlular da mağdurlar da çok büyük ağırlıkla Müslümanlar değil mi? ABD işgallerinde ölenlerin çok büyük katları, ırk, mezhep, tarikat aşiret eksenli Müslümanlar arasındaki iç savaşlarda yaşanmadı mı? Tetikçi katillere dönüşmüş İslamcı terör örgütlerinin militanlarını yetiştiren ortamlarda emperyalizmin sorumluluğu ne kadar büyük olursa olsun, İslam dini, farklı şeriat yorumlarının kullanılması asıl araç değil mi? En çok Müslümanların birbirlerini bataklıklarda, iç savaşlarda katletmeleri nasıl önlenebilecek? Emperyal çıkar odaklarının çıkarları eksenindeki kullanmalarının, vahşi kapitalist sömürü düzeni içinde ortadan kalkmayacağı ne kadar gerçekse, milyarlarla Müslümanın kurtarılmasında tek çıkış yolunun, İslam dünyası içinde çözüm üretilebilmesi olduğu yadsınabilir mi? Dini önderlerin en büyük sorumlulukları, İslam inancı, öğretisi üzerinden, inananların gözlerini açmaları, İslamda reformun kapılarını açmalarından geçtiğine göre.. Hiç değilse İktidarlarına tam bağımlı, vergilerimizden en büyük payı alan Diyanet İşler’inin, insani değerler, gerçekler üzerinden saptırmalarla, inanmış Müslümanların akıl ve mantığını karıştırma hakları olabilir mi? İslami terörü amasız lanetlemeden yola çıkarak önderlik yapmaları gerekmiyor mu?.. Çalışan oranında da sınıfta kaldı Rapora göre Türkiye, kadın yöneticinin yanı sıra kadın çalışan oranında da oldukça gerilerde kaldı. Türkiye’de kadın çalışan oranı yüzde 8 iken, bu oranla Türkiye, Bahreyn, Lübnan, Mısır, İran, Fas, İsrail, Tunus, Pakistan, Suudi Arabistan ve Suriye gibi ülkelerle aynı kategoride yer alıyor. Türkiye’de kendi hesabına çalışan kadınların oranı ise yüzde 17. Azerbaycan ve Kazakistan’da bu oran yüzde 52. Merkez Bankası yönetim kurullarında kadın üye oranına bakıldığında da Türkiye’de hiç kadın üye olmadığı görülüyor. Slovenya ve Sırbistan’da kadın üye sayısı erkek üye sayısının üzerinde bulunurken Yunanistan, Romanya, Macaristan, İsrail, Kazakistan 1 kadın üye bulunduruyor. Üst ve orta yönetimde kadınların yüzdesine bakıldığında ise Türkiye 2012 verilerine göre 49 ülke arasında son sırada yer alıyor. Türkiye’de oran yüzde 14.3 iken, Türkiye’nin bir basamak üzerinde yer alan Filistin’de oran yüzde 15.4. Bu listede ilk sıra yüzde 55.8 oranla Dominik Cumhuriyeti’ne ait. Türkiye’de kadın üst yöneticilerin (CEO) oranı yüzde 2. Buna göre Türkiye’deki 50 şirkette kadın CEO görev yapıyor. Türkiye bu oranla Avrupa Birliği ortalamasını yakalamış durumda. Kadın CEO’ların en fazla olduğu ülkeler yüzde 17 ile Sırbistan, yüzde 10’ar oranla Hollanda, Romanya ve Slovakya. Yönetim kurullarında kadın oranı Türkiye’de yüzde 12.5 civarında iken Norveç’te bu oran yüzde 40’ın üzerinde. Finlandiya ve İsveç’te yüzde 26, Fransa’da yüzde 19 civarında. En büyük ulusal şirketler dikkate alındığında 2013’te yönetim kurullarındaki kadın oranı ise Türkiye’de yüzde 9 iken İzlanda’da yüzde 49. Yabancı yatırımcıya Suriye engeli Avro dokuz yılın dibinde Ekonomi Servisi Avro, dolar karşısında 1.1728 seviyesine kadar gerileyerek dokuz yıldır ilk kez 1999 yılında işlem görmeye başladığı seviye olan 1.1747’nin altına geriledi. Avro’daki düşüşte Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ekonomik durgunluğu aşmak için gelecek hafta devlet tahvili alımları açıklayabileceği yönündeki beklentilerin artması etkili oldu. Avrupa Adalet Divanı danışmanı, ECB’nin programının belirli koşullar yerine getirildiği takdirde AB yasalarına uygun olduğunu belirtti. ECB Başkanı Mario Draghi de Avro bölgesinde fiyat istikrarının sağlanabilmesi için gevşek para politikasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Diğer yandan Moody’s, bölgenin bir diğer sorunu olan Yunanistan’ın, Avro’dan çıkma ihtimalinin zayıf olduğunu, krizin diğer Avro bölgesi ülkelerine yayılma riskinin de 2012’den daha düşük olduğunu belirtti. u Erns&Young raporuna göre Türkiye’de 2014’te 22.5 milyar dolarlık birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirilirken, bunun sadece 4.6 milyar doları yabancılardan geldi. Yabancı yatırımcı Ortadoğu ve Suriye’deki karışıklıklar nedeniyle Türkiye’de yatırımdan vazgeçti. En büyük katkı özelleştirmelerden EY Birleşme ve Satın Alma Raporu’na göre; dünyada 2014’te 4 trilyon dolar birleşmesatın alma gerçekleşti. Türkiye’de yabancı yatırımcılar 119 işlemde yer aldı. 22 işlemle ilk sırada yer alan ABD’yi, 11 işlemle İngiltere ve 10 işlemle Japonya izledi. Geçen yıl gerçekleşen en büyük işlem 2.755 milyar dolar ile Net Holding ve Hitay Grubu tarafından satın alınan Milli Piyango’nun özelleştirilmesi oldu. Yılın ikinci büyük işlemi yine özelleştirmeden geldi ve Kemerköy ve Yeniköy Termik santrallarının IC İçtaş’a satılmasıyla 2.671 milyar dolarlık değer ortaya çıktı. Yılın üçüncü işlemi İspanyol BBVA’nın Garanti Bankası’nda yüzde 14.89 hisseyi 2.46 milyar dolara alması olurken, işlem değeri 1 milyar doların üzerinde olan dördüncü işlem ise Yatağan Termik Santralı’nın özelleştirme yolu ile Elsan Elektrik’e satılması oldu. EY, bu yıl 2025 milyon dolar birleşme satın alma işlemi bekliyor. İspark, Şeker Fabrikaları, köprü ve otoyollar önümüzdeki işlemler. Ekonomi Servisi Ernst&Young (E&Y) Türkiye Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, 2014’te Türkiye’de birleşme ve satın almada ağırlıklı kamuda olmak üzere, yerli yatırımcı işlemleriyle hacmin 22.5 milyar dolara ulaştığını açıklarken, işlem hacmi 2013 yılındaki 20 milyar dolara göre yüzde 10 artış gösterdi. EY Birleşme ve Satın Alma Raporu’na göre 17.7 milyar dolarlık ‘açıklanmış’ birleşme ve satın alma işleminin 4.6 milyar doları yabancı, 13.1 milyar doları yerli yatırımcılarla yapıldı. Açıklanmayan işlemlerle birlikte toplam işlem değeri 22.5 milyar doları buldu. Cantekinler, bu rakamın Türkiye’ye yetmeyeceğini belirterek “Doğrudan yaban cı yatırımı 30 milyar dolara, birleşme satın almayı 50 milyar dolara çıkarmamız lazım” dedi. Suriye, Irak ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye gelecek olan yabancı yatırımcıyı olmusuz etkilediğine dikkat çeken Cantekinler, “Birçok yatırım beklemeye alındı. Özellikle ABD ve Uzakdoğu’daki yatırımcılar bundan rahatsız oldu. Sadece Suriye olayları sebebiyle birkaç firmanın yatırımları askıya aldığını biliyorum. Bunlar arasında altyapı ve enerji yatırımları yapmak isteyen ve tarımgıda alanına girmek isteyenler vardı” diye konuştu. Bu kadar büyüme yetmez Büyümenin arzu edilen seviyelerde gerçekleşmemesinin de yabancı yatırımcı için olumsuz olduğunu vurgulayan Cantekinler, büyüme konusunda kendimizi Avrupa ile kıyaslayamayacağımızı, Türkiye’nin her yıl işgücüne katılan 750 bin gence istihdam sağlayabilmesi için en az yüzde 6 büyümesi gerektiğini belirtti. Cantekinler “Enflasyonla da başa çıkmamız lazım” dedi. Dolar 2.30’dan döndü Ekonomi Servisi Güne küresel büyüme endişeleriyle sert bir yükselişle başlayan dolar/TL 2.30 seviyesine kadar yükselirken, öğleden sonra gelen ve ABD faiz artışının ötelenebileceği algısı yaratan perakende verileriyle yeniden düşüşe geçti. ABD’de perakende satışlar aralıkta yüzde 0.9 ile tahminlerin üzerinde azalırken, otomotiv dışındaki çekirdek satışlar değişim beklenmemesine karşı yüzde 1 düştü. Perakende satışlarda Ocak 2014’ten bu yana görülen en büyük düşüş gerçekleşti. Bir bankanın döviz masası yetkilisi, “Dünyada petrol fiyatları sert düşerken ve dünya genelinde sadece ABD büyürken, ABD’de faiz artışlarının başlayabileceği endişesi yaşanan sert satışların ana nedeniydi. ABD verileri bu beklentiyi desteklemeyince kur yeniden 2.30’lardan 2.28’li seviyelere geldi. Benzer seyri diğer gelişmekte olan ülke piyasalarında da gördük” dedi. Fikret Orman: Yatırımcılar temkinli Fikret Orman Ekonomi Servisi Esin Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Fikret Orman, haziranda yapılacak Genel Seçimlerin, hem yerli hem de yabancı yatırımcıları daha yavaş ve temkinli hareket etmeye sevk ettiğini belirterek, “Bu durumda da emlak sektöründe beklenen büyüme zaman alabiliyor” dedi. Seçimlerden sonra inşaat sektörünün hız kazanacağını aktaran Orman, yeni lokasyon ve proje arayışlarına devam edeceklerini, gelen teklifleri de değerlendirmeye devam edeceklerini ifade etti. Zincirlikuyu’da yer alan ve teslim sürecine girilen İstanbloom projesinde lüks konutlara olan yoğun ilgiyi bir kere daha gözlemlediklerini belirten Orman, özellikle İstanbul’da kentsel dönüşüme giren bazı bölgelerinin lüks konut talebi için uygun alanlar olabileceğini söyledi. TGSD’de Şeref Fayat dönemi başladı Ekonomi Servisi Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) 12. Olağanüstü Genel Kurulu’nda Başkanlık görevini System Tekstil AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Şeref Fayat üstlendi. Tek liste ile gidilen seçimlerin sonucunda TGSD’nin 19. Başkanı olan Fayat, yaptığı kon uşma da san ay icisi, çalışanı ve diğer paydaşlarıyla bir bütün olarak hazır giyim endüstrisini geliştirmek, ihracat çıtasını daha da yukarıya çekmek için çalışacaklarını söyledi. Fay at, yeni dönemin öncelikleri arasında Türk hazır giyim sanayicisinin pazarlama gücünü geliştirmeye yönelik çalışmaların önemli yer tutacağını ifade etti. TGSD’yi Anadolu ve Avrupa’da şubeleştirmeye çalışacaklarını anlatan Fayat, “Özellikle Avrupa’daki şubelerimizi üyelerimizin pazarlama gücünü geliştirecek merkezler olarak kurgulayacağız” dedi. Şeref Fayat C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle