02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÜL 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 savcılar kendilerini, yurttaşa yönelik eylemde bir başka kamu görevlisinden yana konumlandırmış gözüküyor.” Burada sivil toplumun, basının ve duyarlı yurttaşların davanın seyrini bıkmadan takip etmesinin önemine dikkat çekiyor: “Toplumun bu kadar takibi olmasaydı belki de hiç ceza verilmeyecekti. Zaten iddianame de ceza verilemeyecek şekilde düzenlendi. Ailesi, Gezi bileşenleri, gençler, sivil toplum, basın, muhalefet ve yurttaşların sıkı takibiyle ancak böyle bir sonuç elde edildi.” Kadıköy adalet için yürüdü Gezi Direnişi’nde polis Ahmet Şahbaz’ın silahından çıkan kurşunla vurularak hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’ün katiline ceza indirimiyle birlikte 7 yıl 9 ay 10 gün ceza verilmesi Kadıköy’de protesto edildi. Kadıköy Boğa’da dün akşam toplanan yurttaşlar, Bahariye Caddesi üzerinden çarşı girişine kadar yürüdü. Gezi Direnişi’nde hayatını kaybedenlerin anıldığı yürüyüşte yapılan açıklamada, AKP’nin Yeni Türkiyesi’nde katillerin serbest bırakıldığı belirtildi. Darbe dönemi gibi Mahkeme heyetinin odalarının bulunduğu 3. katın koridorları robocop giyimli jandarmalar ile çevik kuvvet polisleri tarafından çevrilmişti. Duruşma salonunda yaklaşık 150 jandarma güvenliği sağladı. Bunlardan yarısı, izleyicilerin ilk iki sırasına oturdu. Geri kalan ise sanık Şahbaz’ın oturacağı yere etten duvar ördü. Şahbaz da mahkum koridorundan getirilirken kamuflajla jandarmaların oluşturduğu koridordan geçerek yerine oturdu. Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük, “katil” diye bağırdı. Davayı CHP’li Mustafa Balbay, Aylin Nazlıaka, İlhan Cihaner, Mahmut Tanal, Muharrem Işık, Gökhan Günaydın ile HDP’li Ertuğrul Kürkçü de izledi. ‘Yeni Türkiye’, ‘Tahrik’ ve ‘İyi Hal’ Gezi protestoları sırasında orantısız polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden gençlerle ilgili ilk dava dün sonuçlandı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Ethem Sarısülük’ü öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz hakkında 7 yıl 9 ay hapis cezasına hükmetti. Kararın en çok tartışılacak yönü, mahkeme heyetinin Şahbaz’a ceza verirken ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimlerine gitmesiydi. Sarısülük’ü öldürmekle yargılanan Ahmet Şahbaz’a ödül gibi ceza verildi Müebbetten 7 yıla... ALİCAN ULUDAĞ indirimi Asıl mesele tahrik ezasızlık kültürüne katkı Dünkü kararın yansıması nasıl olacak. Cihaner ‘cezasızlık kültürü’ uyarısı yapıyor: “Bir demokratik protesto gösterisinde silahını çekip birini öldüren polisin yalnızca 5 yıl yatacak şekilde cezalandırılmasının verdiği mesaj şudur: Bundan sonra polisin benzer eylemlerine de cesaret verecek bir ‘cezasızlık kültürü’ yaratılmasına katkıda bulunuyor. İzinsiz gösteri, slogan, pankart açan kişilere verilen onlarca yıllık cezalarla mukayese edildiğinde bu cezasızlığın sadece devletin yanında konumlananlar için geçerli olduğunu görüyoruz.” C ANKARA – Gezi Parkı eylemlerinde polis tarafından işlenen cinayetlere ilişkin ilk karar Ankara’dan çıktı. Kızılay’daki Gezi Direnişi’nde 1 Haziran 2013 tarihinde Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz, yargılandığı davanın son duruşmasında, aileden özür dilerken, “Ethem’in vefat ettiğini öğrendiğimde oturup Fatiha okudum” dedi. Duruşma savcısı Mustafa Yılmaz ise daha önce başka bir savcının açıkladığı esas hakkındaki mütalaayı değiştirerek, sanığa “haksız tahrik” indirimi uygulanmasını istedi. “Uyuyan heyet” olarak haberlere konu olan mahkeme ise Şahbaz’ı “haksız tahrik” altında olası kastla adam öldürmek suçundan 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırdı. İyi hal indirimi de uygulanan Şahbaz, İnfaz Yasası’na göre, sadece 4 yıl 10 gün cezaevinde kalacak. Ethem’in ağabeyi Mustafa Sarısülük, “Kardeşimi 7’ler” mesajını paylaştı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaklaşık bir yıldır süren Ethem Sarısülük davasının 8. ve son duruşması dün görüldü. rası yaparak göstericilerin kafasına doğru ateş ettiğini belirten Bayraktar, “Olayda geri çekilme emri vardır. Sanığın kasten adam öldürmeden cezalandırılmasını istiyoruz” dedi. avcılık görüş değiştirdi, ‘tahrik var’ dedi Mahkeme Başkanı Afak İlleez, duruşmaya savcı Mustafa Yılmaz’a geçen duruşmada verilen esas hakkındaki mütalaaya bir diyeceğinin olup olmadığını sordu. 7 Temmuz’daki duruşmaya savcı olarak çıkan Cuma Doğan, sanığın olası kastla adam öldürmek suçundan 26 yıl 8 aydan 33 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istemişti. Ancak savcı Yılmaz, savcılığın mütalaasında sürpriz bir şekilde değişikliğe gitti. Savcı Yılmaz, sanığın eylemini, “Olay meşru müdafaa sonucu adam öldürme değildir. Olay olası kastla adam öldürme suçudur” şeklinde anlattı. Ancak savcı Yılmaz, ilk mütalaadan farklı olarak sanığa olay sırasında taş gibi sert cisimlerin isabet etmesini gerekçe göstererek, bu nedenle sanığa verilecek cezada haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğini söyledi. Bu durum da sanığa verilecek ceza 6 yıl 8 aydan 25 yıla kadar olacak şekilde sınırlandı. Eylemde haksız tahrik olmadığını belirten avukat Murat Yılmaz, “Çünkü Ethem Sarısülük, demokratik ve anayasal hakkını kullanarak herkes gibi meydanlara çıkmıştır” dedi. S Sanık avukatı Uğur Ceyhan, yargılamayı uzatmak için mahkeme heyetinin reddini istedi. Mahkeme, reddi hâkim talebini reddetti. Ancak sanık avukatları bu kez, bu karara karşı üst mahkemeye itiraz etme hakkı istedi. Mahkeme Başkanı, bu talebe de olumsuz yanıt verince, avukat Ceyhan, “Kanunu ihlal ediyorsunuz. Böyle bir mahkemenin tarafsız ve adil bir karar vereceğine inanmıyoruz” diyerek heyet üzerinde baskı kurmaya çalıştı. Bununla da yetinmeyen sanık avukatları, soruşturmanın genişletilmesini talep etti. Mahkeme, bu talepleri de reddetti. Davayı uzatmakta kararlı olan avukatlar, bu kez görüntüler üzerinden savunma yapmak istediklerini belirterek, salona ekran kurulmasını istedi. Mahkeme kabul etmedi. Şahbaz’a son savunma için söz verildi. Bu zamana kadar sessiz kalan Şahbaz, bu kez konuşmayı tercih etti. İlk duruşmaya perukla çıkmasının aldığı tehditlerden kaynaklandığını söyleyen Şahbaz, “Polis olmadan önce karakolun yolunu bilmezdim. Ekmeğimin peşindeyim. Bu kadar sıkıntıyı üzerime almayı, bu olayın olmasını istemezdim” dedi. Sayfı Sarısülük ise bunun üzerine oturduğu yerden “Benim yavrumun babası yoktu. Katil” diye bağırdı. Ethem’in ailesine seslendiğini belirten Şahbaz ise “Sizden özür diliyorum” dedi. İnternette yayımlanan “Çektim sıktım üç tane” videosundaki kişinin kendisi olduğunu kabul eden Şahbaz, “Olayın paniği ve kızgınlıkla bu cümleyi kurdum” dedi. Anne Sarısülük, “Benim oğlumun canı yok muydu?” diye tepki gösterirken; Şahbaz, “Ethem öldüğünde ben yoğun şekilde üzüntü yaşadım. Ben kendisinin 14 gün sonra vefat ettiğini öğrendiğimde oturup Fatiha okudum” dedi. Olayda havaya uyarı atışı yaptığını ancak kendisine taş atıldığını söyleyen Şahbaz, “Eğer ki beni ısrarla taşlamasalardı böyle bir kaza olmazdı” dedi. Şahbaz, sözlerini “Yaşananlar benim psikolojimi bozmaya başladı. Adalete güveniyorum” diye tamamladı. Reddi hâkim taktiği 4 yıl 10 gün sonra çıkacak Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdikten sonra kararı açıkladı. Mahkeme Başkanı İlleez, sanık Şahbaz’ın “kasten adam öldürmek” suçundan müebbet hapse mahkum edildiğini söyledi. Eylemde “olası kast” değerlendirmesi yaptıklarını belirten İlleez, buna göre cezayı alt sınırdan 21 yıla kadar hapis olarak belirlediklerini söyledi. İlleez, 21 yıllık bu cezayı “Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma”yı düzenleyen TCK’nin 266. maddesi uyarınca üçte bir oranında artırarak, 28 yıla çıkardı. İlleez, sanığın “haksız tahrik” altında suçu işlediğini belirterek, bu cezayı dörtte üç oranında indirerek, 7 yıl 9 ay 10 güne düşürdü. Bu cezada, iyi hal indirimi de uygulandı. İnfaz Yasası’na göre Şahbaz, mahkum olduğu 7 yıl 9 ay 10 günlük hapis cezasının üçte ikisini cezaevinde geçirecek. Bu süre 5 yıl 2 ay 10 gün olarak hesaplandı. Şahbaz, denetimli serbestlik hükümleri uyarınca cezasının bitimine 1 yıl kala tahliye olabileceğinden tutuklu kaldığı 2 aylık süre de dikkate alındığında 4 yıl 10 gün sonra cezaevinden serbest kalabilecek. Şahbaz’ın müebbet hapse mahkum olduğu açıklandığında izleyiciler alkışlarken, cezanın 7 yıla indirildiği açıklandığında ise salon karıştı. İzleyiciler ellerinde bulunan pet şişeleri sanığın bulunduğu bölüm ile mahkeme heyetine atarak kararı protesto etti. Şahbaz: Özür diliyorum Davayı izleyenler arasında Aylin Nazlıaka, Sezgin Tanrıkulu, Mustafa Balbay, Hüseyin Aygün, Mahmut Tanal, Gökhan Günaydın ve İlhan Cihaner’den oluşan kalabalık bir CHP heyeti de vardı. Bu isimlerden Cihaner aynı zamanda eski cumhuriyet başsavcısı. Kararı yorumlarken ‘haksız tahrik’ kararı ve ‘iyi hal indirimi’ için şu değerlendirmeleri yaptı: “Mahkemenin ‘olası kasıt’ tespiti bana doğru gibi gözüküyor. Ethem’i seçip hedef alıp ateşlemiş olsa müdahil avukatların istediği gibi ‘kasten öldürme’ olurdu. Asıl mesele ‘olası kast’ kararında değil. Ceza indirimleri olmasa üst sınırı müebbet hapis olan bir ceza verilmesi gerekecekti. Mesele heyetin, üçte iki oranında ‘haksız tahrik’ indirimine gidilmiş olmasında. Tahrik bunun neresinde? Kişi orada protesto gösterisi içinde. Görüntülerden gördük. Doğrudan doğruya polisi tahrik eden bir hareket içinde olmadığı gibi, tam tersine polis yere düşmüş bir göstericiye tekme atmak için arkadaşlarının arasından ayrılıyor. Diğer göstericiler yere düşeni kurtarmak isterken de silahını çekip göstericilere dönük olarak ateş ediyor.” Cihaner’in işaret ettiği bir başka önemli unsur da polisin çalışmasıyla ilgili: “Toplumsal olaylarda polisin tahrik olması gibi bir rol olamaz. Tahrik kişiseldir. Doğrudan doğruya sanığı hedef alan bir olay olmadığı gibi, oradaki gösterinin amacı da Gezi Parkı protestolarında ölümlere neden olan polis şiddetini protesto etmek. Bundan dolayı tahrik düşünülemez.” Eski Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner, karardaki ‘iyi hal’ indirimine de tepki göstererek şu değerlendirmeyi yaptı: “Sanık duruşmalarda ne yaptı ona bakalım: Bir celse peruk ve takma burunla geldi. Sonraki celse gelmedi. Sonra susma hakkı kullandı. İyi hal indirimini gerektirecek olumlu ya da olumsuz bir tavrı hiç olmadı ki. Son duruşmada ise sırf avukatları hedef alan konuşmaları nedeniyle zaten iyi halden bahsedilemez. Onları terörist yerine koydu, hedef gösterdi.” estan yazdı’ demenin anlamı Sarısülük ve diğer gençlerin ölümüne neden olan Gezi’deki orantısız polis şiddeti için o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Verdimse emri ben verdim, polisimiz destan yazdı” ifadelerini kullanmıştı. Devletin başındaki isimlerin, yurttaşların hak ve özgürlüklerini korumak yerine, suç işleyen kamu görevlilerinin yanında duran bu tür açıklamaları, Cihaner’in işaret ettiği ‘cezasızlık kültürüne’ en büyük katkıyı sağlıyor. Cesaretlendiriyor. ‘D Polis tahrik olamaz ükümetin çifte standardı AKP hükümeti 1725 Aralık sürecinden bu yana yüzlerce polisi görevinden aldı. Meslekten attı. Devam eden dalgalarla daha önce bizzat görev verdiği İstanbul Emniyeti’nin en kritik noktalarındaki polisleri ‘kendisine darbe teşebbüsünde bulundukları’ gerekçesiyle gözaltına aldırıp, sorgulatıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan gittiği her yerde ‘yeni operasyon dalgaları geleceğini’ açıklıyor ve yine polislerin, hâkimlerin, savcıların gözaltına alınıp sorgulanacaklarının açık işaretini veriyor. Dün, Sarısülük’ü öldüren polis memurunun duruşması devam ederken, Başbakan Ahmet Davutoğlu da HSYK’de cemaatçilere karşı hükümet adına liste çıkaran Yargıda Birlik Platformu üyesi hâkim ve savcıları kabul ederek “Hâkim ve savcıların her türlü taleplerinin çözülmesi” talimatı veriyor. Ancak kendilerine karşı düzenlenen operasyonlara ‘şahin’ kesilen bu hükümet, suçu görüntülerle sabit olmasına karşın polis Şahbaz’ı açığa bile almadı. Bizzat görevde tuttu. Ta ki bir ay önceki duruşmada mahkeme tutuklama kararı verene kadar. Dünkü duruşma, bir yıllık yargılamada sergilenen tutumlar ve çıkan kararın en büyük tehlikesi, sakız haline getirdikleri “Yeni Türkiye”de iktidarın, kendinden olmayan ve özellikle de Gezi Direnişi’nde yer alan insanların öldürülmesine onay verecekleri görüntüsüdür. H uğraştılar Davayı uzatmak için Sanık avukatı Uğur Ceyhan, duruşmanın kapalı yapılmasını talep etti. Mahkeme heyetine yüklenen Ceyhan, müvekkillerinin yargılama boyunca saldırıya uğradığını, heyetin de hakarete maruz kaldığını ancak mahkemenin bunlara sessiz kaldığını savunurken, mahkemeyi “marjinal terör örgütlerinin uzantılarının baskısıyla karar almakla” suçladı. Mahkeme ise yeterli güvenlik önlemi alındığı gerekçesiyle duruşmanın kapalı yapılması talebini reddetti. ‘Olayda tahrik yoktur’ Bunun nesi ‘iyi hal’ Heyete pet şişe yağdı lay kasten adam öldürmedir’ Müşteki taraf olarak son beyanı sorulan avukat Kazım Bayraktar, sanığın olayda hiçbir tehdit olmadan silahını çekerek öldürme kastı ile göstericilerin üzerine yürüdüğünü anlattı. Şahbaz’ın mermiyi namluya sürdüğünü, havaya ateş ediyormuş numa ‘O evletin sorunlu bakışı Mahkeme heyeti, Sarısülük yargılamasında neden haksız tahrik ve iyi hal indirimlerine gitme ihtiyacı hissetti? Cihaner’e göre bu tür yargılamalarda öteden beri rastladığımız ‘devlet refleksi’ dün de çalıştı. “Polisi, askeri ‘devletin koruyucusu’ gören egemen bakış yine devredeydi. Birer kamu görevlisi olan hâkim ve D Ethem Sarısülük Anne Sarısülük: Bir kez daha öldürdüler SİNAN TARTANOĞLU DİYARBAKIR CEZAEVİ KATLİAMI DAVASI Mahkemeden hukuk skandalı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da 24 Eylül 1996 tarihinde, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in kenti ziyaret ettiği sırada, Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde meydana gelen olaylarda, güvenlik güçlerinin müdahalesinde 10 tutuklunun ölümü, 24 tutuklunun da yaralanması ile ilgili Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 24 Haziran’da kararını açıklayan mahkeme 7 sanık hakkındaki davayı zamanaşımından düşürürken, 62 sanığın “faili belli olmayacak şekilde, öldürmek kastı olmaksızın zaruretin tayin ettiği hududa tecavüz etmek suretiyle öldürmek” suçundan 5 yıl hapsine karar vermiş, 8’i hakkında açılan “Görevi ihmal” davasında da öldürme suçundan ceza aldıklarından dolayı ceza verilmesine yer olmadığına hükmetmişti. Mahkeme 2, 5 ay sonra açıkladığı gerekçeli kararında hukuk skandalına imza attı. Otopsi tutanaklarına göre ölenlerin tamamının kafataslarında sert cisimle vurma sonucu kırıklar olduğuna, ölenlerden 6’sının vücudunda kesici alet izleri olduğuna dikkat çekilen kararda güvenlik güçlerinin aşırı güç kullandığı kabul edilirken, “kasıtları” olmadığı ileri sürüldü. Kararda,“ zaruretten kaynaklanan güç kullanma sınırının aşıldığı anlaşıldığı” savunuldu. Dosyayı Anayasa Mahkemesi ve AİHM’ye götüreceklerini belirten müdahil avukatlarından Mesut Beştaş, “devlet eliyle veya devletin kendi personeli eliyle kendisi için adam öldürtmesinin mubah olduğunu ortaya koyan bir karardır. Türk yargısının, memurlarının işlediği cinayetlere gözünü kapadığı ortaya çıkmıştır” diye konuştu. Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Tahir Elçi ise “olay günü cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüler, iki mazgal arasındaydılar ve oradan çıkmaları mümkün değildi. Ellerinde de silahları ve mukavemet gösterecekleri araçları da yoktu. Dolayısıyla hiçbir müdahaleye gerek kalmadan etkisiz hale getirilmeleri mümkündü. Ama güvenlik güçlerinin bu eylemiyle bu toplu cinayet gerçekleşti. Bu toplu cinayetin kasten yapılmadığını savunmak, kamu görevlilerini aklamak, kamuoyunun, insanlığın aklıyla dalga geçmek, alay etmektir” dedi. ANKARA Önce müebbet, sonra 21 yıla indirim. 7 yıl daha, polis olduğundan. Sonra 9 yıl 4 ay, o da tahrikten. Peruk, takma bıyık, “Fatiha” bir de “özür” “iyi halinden” 7 yıl 9 ay 10 gün. Biraz da mevzuat, son olarak 4 yıl 10 gün. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği “hesaplı” kararı ile polis Ahmet Şahbaz’ın Ethem Sarısülük’ün katili olarak 4 yıl 10 gün yatacak olmasına anne Sayfı Sarısülük, “Bu karar beni bir kere daha öldürmüştür. Ama yine diyorum Tayyip’in çocuklarının ölüsünü görmeden mezara gitmeyeceğim” derken, kararı “sabırla” bekleyen eylemciler, “Bu kadar indirim yapılacaksa, müebbet cezası neden var?” tepkisini gösterdi. Duruşmanın başlayacağı saatlerde Adliye’nin ana kapısı önünde dikkati ilk çeken, Adliye’nin Adliye olduğunu gösteren harflerden birinin düşmüş olmasıydı. Adalet’in “D”si düşmüştü. Yılların “sarayı”, “ANKARA A.DALET SARAYI” olmuştu. “Atalet Sarayı” gibi çeşitli “tamamlamalar” yapıldı. İlk olarak “müebbet” diyen mahkemenin, “abaküs” hesabı başladı. Dışarıdaki sevinç, yerini tepkiye bıraktı. Anne Sayfı Sarısülük çıktı, ayakta zor durarak. Yüzleri “gölge”lenen Çevik Kuvvet polisine baktı bir süre. Annenin yanında duran gençler bu sırada slogan atıyordu: “Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz?” Avukat Murat Yılmaz, dava süreci boyunca “hukuksuz uygulamalarla” karşılaştıklarını, ancak bu kararı beklemediklerini belirterek, “Kararı kabul etmemiz, tanımamız mümkün değil. Ceza maddeleri uygulanırken, sanık lehine en üst indirimler yapıldı. Katil ödüllendirildi. Kararla Ethem Sarısülük ve ailesi bir kez daha öldürüldü. Mücadelemiz sürecek, dosyayı temyiz edeceğiz. Yargıtay’a götüreceğiz” dedi. Avukat Kazım Bayraktar, “Bundan sonra adalet sokaklarda, meydanlardadır” derken, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan ise “Ülkemizde adaletin olmadığı apaçık ortada. Bugün bizleri bir kez daha mezara koydular. Ama bununla başa çıkacağız” dedi. ‘Bizi yıkan Tayyip oldu’ Adliye önündeki tepki yavaş yavaş yerini hukuki hesaplara ve çeşitli eylem planlarına bırakırken anne Sayfi Sarısülük’ün kameralara ağlayarak yaptığı “tepkili ama sabırlı” açıklama duyuldu: “Bizi yıkan Tayyip oldu, benim oğlum yılmazdı. Katil beni bir daha yıktı. Bu karar beni bir kere daha öldürmüştür. Ama yine diyorum Tayyip’in çocuklarının ölüsünü görmeden mezara gitmeyeceğim. Yıkılmadım, ayaktayım.” ‘Artık adalet sokaklarda’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle