23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr IŞİD Amerikalı gazeteci Steven Sotloff’u da kafasını keserek öldürdü, Obama’ya ‘Bıçağımız halkınızın boynunda’ tehdidi savurdu. Obama, ‘Korkmuyoruz, bu suçu unutmayacağız dedi ABD geri adım atmıyor Dış Haberler Servisi Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Steven Sotloff isimli ikinci Amerikalı gazeteciyi de kafasını keserek öldürmesi ABD yönetimini daha da biledi. Washington, teröristlerle pazarlığa oturmama ve fidye vermeme politikasında ısrarlı. Amerikalı yetkililer dün IŞİD’in vahşet görüntülerini doğrularken, geçen hafta bir video yayımlayarak IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’ye oğullarının serbest bırakılması için yalvaran anne Shirley ile baba Arthur’un yas tutmaya başladığı ve kamuoyuna konuşmayacakları açıklandı. Video, İngiliz aksanıyla konuşan ve “Cihatçı John” diye anılan infazcının 19 Ağustos’ta James Foley’nin kafasını kesen kişiyle aynı kişi olduğunu gösteriyor. Maskeli infazcı, videoda, ABD Başkanı’na seslenerek “Geri döndüm Obama, geri döndüm çünkü ciddi ikazlarımıza rağmen İslam Devleti’ne yönelik kibirli dış politikan, Amirli, Zumar ve Musul barajına bombalamalarını durdurmadın. O zaman, füzeleriniz insanımızı vurmaya devam ederken, bizim bıçağımız da senin halkının boynunda olacak” diyor. Sotloff da “Amerika’nın Irak’a müda CHP ve Renzi Dersleri… Geleneksel merkez sağsol partilerin Avrupa çapında düş kırıklığı yaşadığı geçen mayıs ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinin en parlak ve başarılı siyasetçisi, hatırlayacak olursanız, İtalyan solunun beş aylık çiçeği burnunda lideri Matteo Renzi olmuştu. Öyle ki “Avrupa’nın patroniçesi” Merkel; aynı süre zarfında başbakanlık koltuğuna oturan 39 yaşındaki genç siyasetçiyi “Matador Matteo!” tezahüratları ile karşılaşmıştı. İngiliz İşçi Partisi’nden, Fransız ve İspanyol sosyalistlerine dek, Avrupa solu yenilgi ardına yenilgi yaşarken; partisinin genel başkanlığına yılbaşında gelen Renzi, mucizevi bir sıçramayla Çizme’de yüzde 25 civarında kemikleşen merkez sol oyları yüzde 42’ye çıkarmıştı. Avrupa’nın dört yanında popülizmler ve aşırı sağ partiler ürkütücü şekilde ilerlerken; Renzi “eski Marksist/sosyal demokrat/merkez sol kökenli tüm sol seçmenlerin oyunu” partisinde bir araya toplamayı başarmış; siyasete küserek radikal eğilimlere kayanların önünü almıştı. Beşaltı ay gibi inanılmaz hızla gerçekleşen bu parmak ısırttıran “toparlanma”nın sırrı, Renzi’nin, halka artık nerdeyse ebediyen kaybettiklerini düşündükleri “umut”u yeniden vermesi oldu. Soğuk Savaş’ta Avrupa’nın en büyük ve güçlü komünist partisine sahip olan İtalya’da sol, ’90’lı yıllar başından beri aslında kriz ardına kriz ve kimlik bunalımı yaşıyor… ’90’ların ilkyarısını, dünya çapında tarihi yenilgiyle özdeşleştirilen “komünizm”in Marksist bagajı ve sembollerinden arınmakla geçiren solun eski liderleri; 90’larda Prodi liderliğinde, gökkuşağı gibi solun çeşitli renklerini barındıran ve merkez sol eğilimli “Hıristiyan Demokrat” kanada da açılan “Zeytin Ağacı” ittifaklarında bir araya gelmişti. Prodi’nin olgun, etkin, “toparlayıcı” liderliği altında 2000’ler eşiğinde kısa dönemli olarak bir iki kez, iktidara da gelen “Zeytin Ağacı” ne var ki, hizipler ve değişik grupların, sürekli birbirlerinin ayağını çelen amansız liderlik yarışı, rekabeti nedeniyle uzun ömürlü olmadı... İtalya’nın son yirmi yılına son kertede yozluk ve yolsuzluklarıyla nam salan Berlusconi hükümetleri damga bastı. Bu sürede değişik partileşme deneyimlerine giren İtalyan solu, içinden kolay kolay çıkılamayan bir “Biz kimiz” sorusuyla baş başa kaldı. Bu temel kimlik meselesini halledemediği için tamamen felç olan muhalefet; biricik tutkal olarak uzun yıllar yalnızca “Berlusconi karşıtlığı” üzerinden siyaset yaptı. ‘Yine cihatçı John’ halesinin bedelini ödediğini” söylüyor. Video, Foley vakasındaki gibi çöllük alanda çekilmiş ve Sotloff’un üzerinde Guantanamo tutsaklarına giydirilen turuncu üniforma bulunuyor. Olayın ardından dikkatler örgütün elindeki diğer rehinelere çevrildi. IŞİD önceki gün elindeki İngiliz rehine David Haines’i de “ülkesinin Amerika ile şeytani ittifakı” nedeniyle öldürme tehdidi savurdu. Ancak ABD yönetimi, vatandaşlarını kurtarmak için pazarlık yapmaya ve fidye ödemeye yanaşmazken, İngiltere’nin de tutumu benzer. ABD Başkanı Barack Obama dün Avrupa turunun ilk ayağı Estonya’da yaptığı açıklamada, olayın kendilerini “korkutmadığını” belirterek “İki iyi genç adama karşı işlenen bu korkunç suçu unutmayacağız” dedi. IŞİD’e karşı bir koalisyon oluşturacaklarını söyleyen Obama, “IŞİD’in bölge için bir tehdit oluşturmaktan kesin olarak çıkarılmasını hedefliyoruz. Bu biraz zaman ve biraz çaba gerektirecek” diye ekledi. Obama Bağdat Büyükelçiliği’nde güvenliği artırmak üzere 350 asker gönderme kararı aldı. Böylece elçilik personelini koruyan asker sayısı 820’ye çıkacak. Obama, Dışişleri Bakanı John Kerry, Savunma Bakanı Chuck Hagel ve antiterör danışmanı Lisa Manoco’yu cadele etmeleri” gerektiğini belirtti. MıIŞİD’e karşı koalisyon oluşturmak üze sır Dışişleri Bakanı Sami Şükri de “Barre Ortadoğu’ya gönderiyor. barlığa karşı ortak ve uluslararası bir ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Ame yaklaşım gerektiğini” vurguladı. İsrail rikalı gazeteciler Foley ve Sotloff’u öldü Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Paul Hirscrenlerden, “ne kadar zaman alırsa alsın” hson dün Twitter üzerinden yaptığı açıkmutlaka hesap soracaklarını söyledi. ABD lamada, Sotloff’un aynı zamanda İsrail vaBaşkan Yardımcısı Joe Biden da “(IŞİD tandaşı olduğunu duyurdu. militanları) Şunu bilmeliler ki onları ce31 yaşındaki Sotloff, Ağustos 2013’te hennemin kapılarına kadar takip ede Suriye’de kaçırılmıştı. ceğiz” diye konuştu. IŞİD militanlarının son terörüne tepkiler IŞİD bu kez gecikmedi. Birleşmiş Milletler Genel Sekde İngiliz reteri Ban Kimun “Sivillerin vahşice ölrehine David dürülmesini şiddetle kınadığını” söyleHaines’i yerek, dini liderleri “hoşgörü ve karşılıklı öldürme saygı” için mücadeleye çağırdı. Irak Dıtehdidinde bulundu. şişleri Bakanı Hoşyar Zebari, “vahşi cinayeti” kınadı ve “olay Batı ve Irak’ın IŞİD’i yenilgiye uğratmasının el(Fotoğraflar: zem olduğunu gösterdi” diye koREUTERS) nuştu. Britanya Başbakanı David Cameron da olayı “Barbar teröristlerin tiksinti verici eylemi” olarak nitelerken, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius “Halifeliğin sınırsız barbarlığı karşısında en yüksek kararlılıkla müuyuduğunu ve yağmur suyu içtiğini anlatıyordu. Ağustos 2013’te Türkiye sınırından geçerek bir kez daha Suriye’ye giden Sotloff’un nasıl kaçırıldığı tam olarak bilinmiyor. Ailesine yakın kaynaklara göre, Sotloff önce bir suç çetesi tarafından kaçırıldı, daha sonra IŞİD’e verildi yahut “satıldı”. Sotloff’u kaçıranların fidye istediklerini söyleyenler de var. Sotloff’un rehin tutulduğu sürede neler yaşadığı hakkında da çok az şey biliniyor. Bazı iddialara göre Sotloff’a eziyet edildi ve waterboarding (suda boğulma hissi veren işkence yöntemi) uygulandı. Renzi’nin sırrı ‘umut’ vermesi Sotloff 31 yaşındaydı. Dış Haberler Servisi IŞİD’in militanlarının kafasını keserek öldürdüğü 31 yaşındaki Amerikalı serbest gazeteci Steven Sotloff mesleğine bağlı ve Ortadoğu’daki gelişmelerden çok etkilenen bir gazeteci olarak aktarılıyor. Meslektaşları ve arkadaşları onun olayları sokaktaki insanın gözünden aktarmayı sevdiğini, Suriye’yi ikinci kez gitmeden önce tehlikelerin farkında olduğunu söylese de çok istekli göründüğünü anlatıyorlar. Lübnan’daki bazı arkadaşları, Suriye’ye gitmemesi Suriye’ye gitmeye çok istekliydi için Sotloff’u iknaya çalıştıklarını söylediler. Sotloff daha önce de Libya’daydı. Ekim 2012’de ABD’nin Bingazi Konsolosluğu’na düzenlenen ve büyükelçi ile 3 çalışanın öldüğü saldırı sonrası gelişmeleri izleyen Sotloff, Aralık 2012’de Suriye’nin kuzeyine giderek, yerlerinden yurtlarından olmuş insanların hikâyelerini aktarmıştı. Bir arkadaşına attığı email’de, tanklardan kaçmak için cephede ‘Biz kimiz’ sorusunun çengeli Kayıp Rus gazeteci ölü bulundu nDış Haberler Servisi Ukrayna’da 5 Ağustos’tan beri kayıp olan 33 yaşındaki Rus foto muhabiri Andrey Stenin’in öldüğü anlaşıldı. Rusya yanlısı milislerin 21 Ağustos’ta Ukrayna’nın doğusundaki Snejnoe kentinin yakınlarında bulduğu cesetin Stenin’e ait olduğu DNA testleriyle ortaya çıktı. Moskova acilen soruşturma başlatılmasını ve “barbarca cinayetin” aydınlatılarak sorumluların adalete teslim edilmesini istedi. Stenin Russia Today kanalı için çalışıyordu. Görgü tanıkları, Stenin’in arabasının bulunduğu konvoyun Donetsk yakınında kurşunlanarak yakıldığını ve eşyalarının çalındığını aktardı. Stenin hazirandan beri Ukrayna’da öldürülen dördüncü Rus gazeteci. Erdoğan Libya’yı karıştırdı E rdoğan’ın, Tobruk’ta oluşan yeni meclisin “kabul edilemez” olduğunu söylemesi Libya’da kriz yarattı. Libya hükümeti Ankara’daki elçisini geri çağırdı. Dış Haberler Servisi Birbiriyle kavgalı iki hükümetin ortaya çıktığı Libya’da kaos yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tobruk kentini merkez edinen sekülermilliyetçi ağırlıklı meclis için “Kabul edilemez” demesi krize yol açtı. Tobruk’taki meclis Erdoğan’a “Açıkça iç işlerimize karışıyor” diye tepki gösterip Ankara’daki büyükelçisini geri çağırdığını duyururken İbrahim Omaiş isimli milletvekili bunu yalanladı. Tobruk’taki Dışişleri Bakanlığı’ndan pazartesi gelen açıklamada, Erdoğan’ın sözlerine şaşkınlık yarattığı belirtilerek Cumhurbaşkanı’nın hazirandaki seçimlerinin ardından geçen ay ilk toplantısını yaptıktan sonra meclisi tebrik ettiği hatırlatıldı. Erdoğan’ın geçen ay meclis başkanı Aguila Salah Issa’yı bizzat telefonla aradığı belirtildi. Türk Dışişleri de pazartesi “Sayın Cumhurbaşkanı’nın samimiyeti, Libyalı kardeşlerine karşı duyguları ve niyetlerinin sorgulanması en hafif deyişle Libya’nın batısındaki Trablus’ta da doğusundaki Bingazi bölgesinde de çatışmalar sürüyor. Tobruk’ta ise son birkaç günde savaş uçakları düştü. Sonuncu olay Tobruk’taki meclisin toplandığı yerin yakınlarında gerçekleşti. (Fotoğraf: REUTERS) tamamen adaletsizdir ve kabul edilemez” açıklaması yaptı. lçi: Görevimin başındayım Libya’daki yerel gazeteler ile Birleşik Arap Emirlikleri merkezli El Arabiya televizyonunun haberlerinde ise Ankara’daki büyükelçinin geri çağrıldığı yer aldı. AA’ya konuşan Libya’nın Ankara Büyükelçisi Abdurrezak Muhtar ise görevinin başında olduğunu söyleyerek hakkındaki haberleri yalanladı. Yine AA’ya konuşan Tobruk’taki milletvekillerinden İbrahim Omaiş ise bunu E Suçsuz yere 30 yıl yattılar nDış Haberler Servisi ABD’de 30 yıl hapiste yatan zihinsel engelli iki üvey kardeşin masum olduğu ortaya çıktı. Henry McCollum (50) ve Leon Brown (46) Kuzey Coralina eyaletinde 11 yaşındaki Sabrina Buie’ye tecavüz edip öldürmek ithamıyla 1984’ten beri hapisteydiler. DNA testi sayesinde benzeri suçlardan hapiste olan başka bir kişinin suçlu olduğu kanıtlandı. Eyalet yargıcı üvey kardeşlerin bırakılmasını emretti. Tutuklandıklarında 16 ve 20 yaşında olan kardeşlerden McCollum avukatı olmadan 5 saatlik sorguyla itirafta bulunmuş ve idama çarptırılmıştı. Polis zoruyla itirafname imzaladığı anlaşılan Brown ise müebbete mahkum edilmişti. bir vekilin önerdiğini ama konunun mecliste tartışmaya açılmadığını söyleyerek “Bu haberler temelsiz” dedi. 2011’de Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra oluşan Genel Ulusal Kongre’nin (GUK) görev süresi bu yıl başında dolmuştu. Haziranda düzenlenen seçimlerde yüzde 18’lik düşük katılamı karşın yeni Temsilciler Meclisi oluşmuştu. Ancak GUK, yeni meclisi tanımadı. Müslüman Kardeşler çizgisindeki Adalet ve İnşa Partisi’nin etkili olduğu Trablus’taki meclisi, İslamcı Misrata milislerinin başını çektiği Lib ya Şafağı koalisyonu tarafından destekleniyor. Tobruk’taki meclis ise General Halife Haftar’a bağlı kuvvetler ile Zintan milislerinin desteğine sahip. AKP hükümetinin Libya’da Müslüman Kardeşler’i desteklediği görüşü yaygın. Örgüt üyelerinin Türkiye’yi düzenli ziyaret ettiği biliniyor. Tobruk’taki meclisi, Müslüman Kardeşler karşıtı politika izleyen Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri destekliyor. Söz konusu iki ülkenin geçen ay İslamcı militanların Trablus’taki mevzilerinin bombalanmasına karıştıkları ortaya çıkmıştı. Berlusconi’nin aldığı her seçim sonrasında yapılan “Demek ki yalnız Berlusconi’ye karşı olmak yetmiyor!” analizlerine rağmen; bu malum reçeteden bir türlü vazgeçmeyen yıpranmış eski komünist, yaşlı liderlerin parti içindeki etkileri bir türlü aşılamıyordu. Bu sürede solun bilinen tüm isimleri (Veltroni, Franceschini, Bersani, Epifani) partinin başına “lider sıfatıyla” sürekli gelip geçiyor ancak Berlusconi gibi her çeşit itibar kaybına uğrayan rakip karşısında kayda değer başarı sağlayamıyordu. Sandıkta elde edilen sonuç her seferinde düş kırıklığı oluyordu. Renzi, merkez sol seçmende işte büyük bıkkınlık, bezginlik ve umutsuzluk yaratan böylesine zorlayıcı bir sürecin sonunda liderliğe geldi. Renzi’nin, parti kodamanları arasından sivrilmesine yol açan başlıca neden, ekonomik bunalım gibi tayin edici konjonktür değişikliği oldu. Solun, krizde olduğu son 20 yılda, Çizme, ekonomik rekabet gücünü yitirmiş; işsizlik yüzde 13’e vurmuş; gençlerde bu oran yüzde 40 üzerine fırlamış; yapısal reformlar yapılamadığı için sıfır büyüme oranıyla tık nefes kalan ülke fakirleşmişti. Orta sınıfta çok ciddi sıkıntı ve daralmaya yol açan bu durum; işlevini yapmayan sol muhalefet başta olmak üzere, halkta “kast” şeklinde anılan siyaset ve siyasetçilere karşı güçlü bir “tiksinti” yarattı. Bu tiksinti sonucunda komedyen Beppe Grillo’nun, son genel seçimde oyların yüzde 25’ini alan ve siyasette deprem etkisi yaratan “Beş Yıldız Hareketi” doğdu. Grillo’nun böyle beklenmedik biçimde birdenbire Berlusconi ile sol arasına, o güne değin esamisi okunmayan bir “üçüncü güç” olarak girmesi işte, solda hep istenen ancak bir türlü yapılamayan mecburi yenilenmenin fitilini yaktı. D’Alema gibi solun eski kurt liderleri, “taze”, “genç” ve “yeni soluk getirecek” bir lidere ivedilikle yer açmamaları halinde, toplu halde yok olacaklarını, Grillo’nun “5 Yıldız”ı tarafından hep birlikte sandığa gömüleceklerini anladılar. Bu olağanüstü kriz şartlarının yarattığı sola rakip yeni siyasi güç, merkez solun on yıllardır süregiden kış uykusundan uyanmasını sağlamış; Renzi’nin böylece önünü açmıştı. “Yeni lider adayı” Renzi’nin yıldızını parlatan can alıcı diğer unsur, beri yandan 2007’den bu yana yapılan “önseçimler” oldu. Renzi 2013 Aralık’ında, “yüzde 68” gibi göz kamaştırıcı bir oranla “ön seçimi” kazanarak liderlik koltuğuna oturdu. Haliyle bu, projelerine ve yaptıklarına, olağanüstü bir meşruiyet desteği sağladı. İtalyan solunun yenilenmesinde bu “önseçim aracının” önemine de gelecek yazıda geleceğim. ‘Yoz lidere karşıtlık’ yetmiyor Tabanda isyan ve önseçim Cihatçı babanın kaçırdığı bebek annesine kavuştu HATAY (Cumhuriyet) Cihatçı babasının kaçırdığı bebek Türkiye’nin yardımıyla annesine kavuşarak Paris’e döndü. 25 yaşındaki Meriam Rhaiem’ın 2 yaşındaki kızı Assia, “Fransa’nın en genç rehinesi” olarak anılıyordu. Tunus asıllı eşi Hamza Mandhouj, geçen yıl ocakta Assia’yı annesinden habersiz kaçırıp Türkiye’ye gelmişti. İstanbul’da saklanan Mandhouj, eşinin şikâyetiyle hakkında “Çocuk kaçırma” suçundan kırmızı bülten çıkarılmasının ardından cihatçıların yardımıyla Assia ile birlikte Suriye’ye geçti. Ama güvenlik kaygısıyla 8 ay önce Hatay’a döndü. Raheim, telefon kayıtları aracılığıyla izlerini Antakya’daki Ovakent Mahallesi’nde buldu. Operasyonla gözaltına alınan baba sorguya alınırken kızına kavuşan genç anne Paris’e döndü. Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve Türk yetkililere teşekkür etti. Mandhouj’un ise sınır dışı edilmesi bekleniyor. Japon kabinesine kadınlarla ‘taze kan’ Dış Haberler Servisi Japonya’da Aralık 2012’de ezici çoğunlukla iktidara gelen milliyetçi Başbakan Şinzo Abe imaj değişikliğine gitti. Abe, kabinesine beş kadın bakan atadı. Var olan iki kadın bakanla birlikte 18 üyeli kabinede kadın bakan sayısı yediye çıktı. Tüketici vergilerini artırarak hoşnutsuzluk yaratan ve ekonomik canlandırmaya soyunan Japon lideri kararı “Kadınların parlayacağı bir toplum kabi (AP) McCollum (AP) nemizin hedefidir. Kadınların getireceği değişim rüzgârının peşindeyim” diyerek açıkladı. Abe, 2020’de liderlik pozisyonlarında kadınlara yüzde 30 oranında yer vermeyi vaat etmişti. Yeni kadın bakanlar arasında Yuko Obuçi ekonomi, ticaret ve sanayiden, Midori Matsuşima adaletten sorumlu olacak. Japon parlamentosundaki 480 vekilden sadece 39’u kadın. Bu gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında çok düşük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle