02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 2014 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CHP Olağanüstü Çıkış Yolu: Sosyal Kurultaya Giderken Demokrasi Sonuç olarak son 10 yıldır yapılan seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri dahi bize göstermiştir ki Türkiye’de seçimlerin asıl galibi emperyalizmdir. Çağdaşlaşmanın karşıtı işbirlikçi sermayedir, neoliberalizmdir. Kaybedenler ise sosyal demokratlardır, sosyalist soldur, yurtseverler ve emekçi halklardır. Artık, radikal piyasacılığın ve denetimsiz küreselleşme anlayışının bir çıkmaz olduğunun görülmesi gerekir. Şimdi zaman, sosyal demokrasi zamanıdır. Çünkü süreğen krizden çıkmanın yolu demokratik, eşitlikçi ve barışçıl politikalarla olanaklıdır. Baştan beri bu politikaların savunucusu da sosyal demokratlardır. Altı Ok ve CHP Yarın CHP’nin Olağanüstü Kurultayı başlıyor... İsimleri, parti içi hizip ve sandalye kavgalarını bir yana bırakırsak... AKP ve yandaşlarının, kışkırtma kokan, abuk sabuk yorumlarını ve yine bunların medyada yer alan “sözde derin” çözümlemelerini çöpe yollarsak... Temel tartışmalar, partideki milletvekilleri tarafından dile getiriliyor. HHH Bu tartışmalar, CHP’nin, bir kitle partisi olarak: Atatürkçülerden Kürtlere kadar, sol yelpazenin içindeki farklı görüş sahibi değerli insanları kadrolarına dahil etmesinden... Ve bu kadroların, bir uzlaşma ve uyum yerine bir çatışma içinde olmalarından kaynaklanıyor. Özetleyecek olursak, tartışmalar şu çizgilerde ortaya çıkıyor: 1) Atatürkçülük (ya da Kemalizm) ile Sosyal Demokrasi bağdaşır mı? 2) CHP, seçmen desteğini artırmak için sağa mı kayıyor, laiklikten ve demokrasiden ödün mü veriyor? 3) Kürt sorununun çözümünde CHP, emperyalistlerin ve bölücülerin oyununa mı geliyor? HHH Kürt sorununun çözümü ne yazık ki artık, Türkiye’nin iradesini aşan bir biçimde, sadece Ortadoğu’yu da değil, bütün dünyayı ilgilendiren bir olay haline gelmiştir; bu nedenle ona ilerde değinmek üzere, şimdilik öteki iki temel tartışmaya eğilelim. (Aslında bu konuda da “Yeni CHP”nin net ve akılcı çözüm önerileri var. Meraklısı bunlar için CHP’nin programına ve öteki yazılı metinlerine bakabilir.) Sağa açılma ve Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasinin bağdaşıp bağdaşmayacağı konusu, ne yazık ki genellikle dar bir çerçevede, “Altı Ok” bağlamında ele alınmaktadır. Bu yanlıştır! “Altı Ok”, Atatürkçülük denilen, akılcı ve bilimsel yaklaşımın, “1920’ler ve 1930’lar Anadolusu’nda”, bir dintarım toplumundan çağdaş bir topluma geçiş için uyguladığı, tarihsel verilerin ışığında ortaya çıkan, bir “kısa yol reçetesidir”. Yani hem zamana hem de mekâna bağımlıdır. Biz bu nedenle, Bülent Ecevit ile o zamanki “Yeni CHP”nin “Yeni programını” Göreme Sokak’ta yazarken, Altı Ok’u aynen korumuş ve ona altı tane de yeni ilke eklemiştik. Şimdiki “Yeni CHP” de, parti programında bu 12 ilkeyi biraz daha geliştirerek korumuş. Böylece program açısından, hem tarihsel mirasına sahip çıkmış hem de çağdaşlaşmıştır. HHH Demokrasi ve Sosyal Demokrasi, ancak “Atatürk Devrimleri” denilen reformların üzerine kurulabilirdi ve öyle de olmuştur. Dolayısıyla aralarında bir uyumsuzluk ve çatışma değil, tam tersine bir uyum ve bir bütünleşme vardır... Sorun, sol yelpazedeki çeşitli politikacıların CHP içindeki uyumları ya da uyumsuzlukları sorunudur! Y Dr. HÜSEYİN ÖZKAHRAMAN Eski Bahçelievler İlçe Başkanı ve Kurultay Delegesi ine bir olağanüstü kurultay yapılıyor. CHP tarihin akışı içinde nice olağanüstü kurultaylara tanıklık yaptı ve daha nice olağanüstü kurultaylara tanıklık edeceği de görülüyor. Zaman zaman CHP’de hoşa gitmeyen seçim çalışmaları, seçim süreçleri, ister mahalli, ister genel, isterse Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsun sonuçları doğru dürüst açıklanmadan gösterilen tepkiler, istenen kurultay çağrıları ve toplanacak kurultay, umarım bir yenileşmenin derlenip toparlanmanın yeni bir ruh ve söylemle yola devam etmenin ortamını sağlar. İşte 56 Eylül’de gerçekleştirilecek olağanüstü kurultayda kavgayı değil barışı, ayrışmayı değil birleşmeyi her daim ve her koşulda da herkesin birbirini sevmesini öğreten bir kurultay olmasını dileriz. Bu olağanüstü kurultay, yarının CHP’sinde değişimi ve yenileşmeyi sağlayarak kadroların ve yeni parti meclisinin inşasında dünün hatalarını ve sevaplarını göz önünde bulunduran önemli dersler çıkaran kolektif bir iradenin oluşturulmasında katkı sunan bir kurultay olmalıdır. hareketlilik yaşandığını görürüz. Basın açıklamaları, bildiriler, kitap basımları vb. solun bir refleksidir. Bu sayılan argümanların CHP’de sık yaşandığını da biliyoruz. İmza toplamalar, kurultay istemeler olağan şeylerdir. Kimileri büyütmek için, kimileri de küçültmek için, adını ne korsanız koyunuz bütün bu çalışmalar diyalektik olmadığını ve enerjiyi hızla tükettiğini biliyoruz. Bu hastalıklı yapıdaki alışkanlıklardan derhal kurtulunmalıdır. Bugünün CHP’si toplumun her kesimince fütursuzca eleştiriliyor. Haklı haksız, yerli yersiz ama eleştiriliyor. CHP kadrolarının da kafası karışık. Eleştirilere katılanlar ya da savunmada kalanlar. Doğrusunu söylemek gerekirse CHP’nin eksiklikleri vardır ve olması da gayet doğal. Siyasetin öznesi ve kitle partilerinde böylesine dalgalanmalar olur... CHP de toplumsal değişime ayak uydurmak istiyor, ağır aksak da olsa çaba gösteriyor, ama bunca eleştiriyi de gerçekten hak etmiyor. Bakın din eksenli siyaset yapanlar CHP’yi din düşmanı olarak lanse ediyor, sosyalist sol D Ercan KARAKAŞ CHP Parti Meclisi Üyesi nı istiyorlar. Son yıllarda bazı sosyal demokrat partilerin, “merkez”in cazibesine kapılmaları ve yüzer gezer oyların peşine düşmeleri pek işe yaramadı. Bu partiler, merkezi kazanacağız derken çalışan geniş kesimlerin önemli bir bölümünün desteğini kaybettiler. Sosyal demokrat sol partilerin her kesimden oy almaya çalışmaları doğaldır. Ancak bunun, ideolojiksiyasi kimlik yok sayılmadan ve sosyal demokrat bir partinin önceliğinin emek dünyası ve toplumsal eşitlik olduğu unutulmadan yapılması gerekir. Şimdi bu gerçek yeniden keşfediliyor. Nitekim İngiltere, Almanya, Hollanda vb. ülkelerde sosyal demokratların, sonuçları hiç de iç açıcı olmayan “3. yol” politikalarından gereken dersleri çıkarmaya başladıkları görülüyor. Günümüz dünyasının, Türkiye de dahil, birçok ülkesinde insanlar, sosyal demokrasinin ilkelerini ve hedeflerini benimsiyorlar. Burada sorun olan, sosyal demokrat partilerin bu ilke ve hedefleri gerçekleştirebileceği konusundaki tereddütlerdir. Sosyal demokrat partilerin bu tereddütleri nasıl ortadan kaldıracaklarına kafa yormaları gerekiyor. Her şeyden önce de “ideolojiler bitti” şeklindeki neoliberal ve muhafazakâr propagandayı boşa çıkarmaları gerekiyor. Çünkü ideoloji yoksa sol parti de yoktur. Hiç kuşkusuz sosyal demokratlar 21. yüzyılın getirdiği yeni sorunlara yeni çözümler üretmeyi çalışmalarının merkezine almalılar. Aynı şekilde örgüt yapılarını ve parti işleyişini daha demokratik ve toplumun katılımına açık hale getirmeliler. Parti içi demokrasiyi de bir yaşam biçimine dönüştürmeliler. Kurultay delegelerine düşen görevde; eleştirileri gizleyen sadece alkış çalmaya kurgulanmış birer kurultay delegeleri olmak yerine soran ve sorgulayan, aklı, yüreği ve inancıyla yenileşme sürecine katkı sunan birer kurultayı örgütleyen muhtevada davranmalıdırlar. Bu nedenle ilçelerinden süzülerek gelen siyasetin en seçkin temsilcileri şunu asla unutmamalılar; bir gün bu kurultay bir yerlerde konuşulacaktır ve yarının kadrolaşmasında delegelerin sorumluluğu da alabildiğine artacaktır. Bu sorumluluğu ve duyarlılığı etkin bir şekilde kullanacağının da herkes farkında. Çünkü bu kurultay delegeleri artık araştırıyor, geçmişini inkâr etmiyor ama her yenileşme söylemini de dikkatle takip ediyorlar. Değişim ve yenileşmeye ihtiyaç olduğunu biliyor. Hızla değişen bir toplum hızla değişen bir dünyada yenileşme ve değişim de bir zorunluluktur. İşte CHP kendi mecrasında ağır ağır akan bir ırmak olmayacak; yükselen debi ile, yenileşmenin itici gücü olacak ve yaratacağı sinerji ile CHP toplumsal mücadelenin baş aktörü olacaktır. Her yeni eskinin içinden doğar ve her yeni hiç şüphe yok ki eskinin deneyimleri üzerinde filizlenir. Yeni fikirler gelişerek büyür. İdeolojik ve politik hattı zenginleştirir ve zamanla önce kadroların sonra toplumun umudu olurlar. İşte bu kurultayında bir ütopyanın değil, umudun ve gerçekliğin yaşanacağı bir kurultay olması da hepimizin beklentisidir. Daha fazla özgürlük, daha fazla adalet, daha fazla üyelik hakları, daha fazla parti içi demokrasiyi içselleştirmiş CHP özgür ve mutlu bir Türkiye’yi kurma mücadelesinde yeni müttefikler yaratarak cepheyi genişletip demokrat kamuoyunu ayağa kaldırmak zorundadır. CHP tabanının isteği ve toplumun beklentisi de budur. Eğer 80’ler öncesi Türk solunu ve dolayısıyla CHP’yi biliyorlarsa o günlerin seçimlerinde Diyarbakır’da, Edirne’de, Trabzon’da, Adana’da ve büyük kentlerin çeperlerinde yükselen değerin sol olduğunu da iyi bilirler. Bundan dolayı işte bugün, ister Fırat’ın doğusunda ister batısında olsun, hiç kimseyi ötekileştirmeyen; yeni mi, yeniden CHP mi tartışmalarından öte, üreten ve çalışan sosyal demokrat kadrolara, gönüllülere, devrimci yurtseverlere ihtiyaç vardır. Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk genel başkan seçildiği kurultayda okuduğu manifestoya dünden daha fazla ihtiyaç vardır. İşte yarının olağanüstü kurultayı bu duygular içerisinde yapılmalıdır. Geçmişten bu güne sağlıklı bir değerlendirme yapıldığında; her nedense sol gruplarda her seçim sonrası bir Delegelerin görevi ünya ve Türkiye hâlâ 2008’de boy veren ekonomik krizin etkilerini yaşıyor. Bu durum bizde var olan eşitsiz servet ve gelir bölüşümünü giderek daha da büyütüyor. Zenginler daha da zenginleşirken emekçi kesimler geçim sıkıntısına düşüyor. Sosyal demokrasi; insanların, piyasanın “görünmez eline” terk edilmesinin yanlış olduğunu, piyasanın ve küreselleşmenin demokratik yoldan denetlenmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtegelmiştir. Onun bu uyarıları dikkate alınsaydı kriz ve etkileri bu denli yıkıcı olmazdı. Neoliberal ve muhafazakâr çevreler bu uyarıları dikkate alacak yerde, ideolojilerin bittiğini, tarihin sonunun geldiğini ve 21. yüzyılın, liberalizmin yüzyılı olacağını ilan ettiler. İleri sürülen bu görüşlerin temelden yoksun olduğu kısa sürede görüldü. Çünkü onların ileri sürdükleri gibi dünya daha adaletli, güvenli, çatışmasız ve demokratik bir hale gelmedi. Tam aksine; yapılan araştırmalar, var olan ekonomiksosyal eşitsizliklerin daha da arttığını gösterdi. Çok İdeoloji yoksa sol parti yoktur Toplumun beklentisi emeğe sahip çıkılmadığını söylüyor, Aleviler kendilerini oy deposu olarak gördüklerini anlatıyorlar. Kürtler CHP’yi asimilasyoncu olarak nitelendiriyor. Herkes bir akıl veriyor ve kızan kızana…. Ve içinden de vuran vurana… Vurun abalıya, vurun CHP’ye… Yakışıyor mu? Sonuç olarak son 10 yıldır yapılan seçimler Cumhurbaşkanlığı seçimleri dahi bize göstermiştir ki Türkiye’de seçimlerin asıl galibi emperyalizmdir. Çağdaşlaşmanın karşıtı işbirlikçi sermayedir, neoliberalizmdir. Kaybedenler ise sosyal demokratlardır, sosyalist soldur, yurtseverler ve emekçi halklardır. İşte bu ideolojik politik saptamanın ışığında CHP, barış içinde bir arada dayanışma ruhuyla yaşamın direnen unsurlarını bulup buluşturmalıdır. İnanıyorum ki en başta sayın genel başkan ve kurultay delegeleri bu ortak aklı birlikte yaratacaklardır. Yeni bir sesin, yeni bir heyecanın öncüsü ve önderi olacaklardır. Sosyal demokrat ideolojinin devrimci dinamikleri CHP’yi bu eksende örgütleyip Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu yalnız bırakmayacaklardır. İşte bu umut bu heyecanla birlikte omuz omuza bütün olumsuzluklara ve moral bozuculara karşı, geleceğe dair hayalleri ortak olanları bir pota da birleşip diktatörlüğe ve hukuksuzluğa karşı eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde mücadeleyi yükselteceklerdir. Bizlerin, çocuklarımızın ve toplumun, devrimci, değişimci ve yenilikçi bir CHP’ye ihtiyacı vardır. kutuplu bir dünya yerine, ABD hegemonyası oluştu; bu arada Ortadoğu da yangın yerine dönüştürüldü. Artık, radikal piyasacılığın ve denetimsiz küreselleşme anlayışının bir çıkmaz olduğunun görülmesi gerekir. Şimdi zaman, sosyal demokrasi zamanıdır. Çünkü süreğen krizden çıkmanın yolu demokratik, eşitlikçi ve barışçıl politikalarla olanaklıdır. Baştan beri bu politikaların savunucusu da sosyal demokratlardır. Özet olarak, dünyanın daha adaletli, barışçıl ve güvenli hale gelmesi sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri olan özgürlük, eşitlik, dayanışma ve barış ilkelerinin yaşama geçmesiyle mümkün olacaktır. Aynı şekilde AKP’nin demokrasi ilkelerini ve hukuk devletini yok sayan, baskıcı ve otoriter politikalarına son verecek olan da özgürlük, eşitlik, dayanışma ve barış ilkelerini rehber kabul eden sosyal demokrat CHP olacaktır. Tabii, bu, kendiliğinden olacak bir şey değil. Kriz anlarında da toplumlar kendiliğinden sola, sosyal demokrasiye yönelmiyorlar. Sosyal demokratların yaşadıkları sorunlara, inandırıcı somut çözümleri olup olmadığına bakıyorlar. O nedenle sosyal demokratların, geçmişte sağlık, sosyal güvenlik, çalışma koşulları, eğitim vb. konulardaki başarıları ile yani geçmişleriyle övünmelerini bir yana bırakarak; bugünün yeni sorunlarına, yeni, somut ve inandırıcı çözümler geliştirmelerini talep ediyorlar. Yeni politikaların oluşum sürecinde kendilerine de söz hakkı tanınması Çözüm sosyal demokrasidir Seçimlerin asıl galibi Sosyal demokrat kadrolar Sosyal demokrat partiler geliştirecekleri programlarla, somut çözüm önerileri ve toplumla bütünleşen demokratik örgüt yapılarıyla ve de güvenilir kadrolarıyla inandırıcılık sorununu aşmalıdırlar. CHP’nin arayışı da bu yönde olmalıdır. Çünkü iktidar iddiasını sürdürmek, esas olarak örgütsel ve programatik yenilenmeye ve ideolojik netliğe bağlıdır. 2012’de gerçekleşen tüzük kurultayları ile örgütsel yenilenme konusundaki cinsiyet ve gençlik kotası gibi düzenlemeler elbette önemlidir; ama yetersizdir. Kaldı ki 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde parti içi demokrasi ve katılım yaşama geçirilmemiştir. CHP’yi bir sosyal demokrat “üye ve program” partisine dönüştürmek için daha köklü reformlara ve bunların uygulanmasına ihtiyaç vardır. Bu çerçevede özellikle ideolojik netleşmeyi, siyasi söylemi, “temel ilkeleri ve hedefleri” somutlaştıracak bir “temel değerler programı” hazırlanması yaşamsal öneme sahiptir. Bu çalışmanın hiç değilse 2012 tüzük kurultaylarında başlatılması gerekirdi. 56 Eylül’de yapılacak olan olağanüstü kurultayda, ön çalışmalar yapılmadığı için programatik yenilenme yer almıyor. Kurultaya ayrılan zaman ve gündem buna elvermiyor; ideolojik netleşme ve program yenileme çalışması yine ertelenmiş durumda. Oysa yeniden yapılanma konusu, CHP’nin güçlenmesi ve iktidar adayı olması için büyük öneme sahiptir. Netleşen sosyal demokrat ideolojiye dayalı temel ilkeler programı ve ülkenin, halkın somut sorunlarına, somut çözümler öneren yeni bir eylem programı artık kaçınılmazdır. Bu eylem programı işsizlik, eşitsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, demokratikleşme, iç barış, hukuk devleti, çevrenin korunması, kentleşme, siyasetin demokratikleşmesi gibi sorunlara günün gerektirdiği çözümler öneren bir program olmalıdır. Tüm bu çalışmalar aşağıdan yukarıya doğru yapılacak demokratik ve açık tartışmalar yoluyla, toplumun da katılımıyla yapılmalıdır. Çünkü üyelerin ve toplumun katılmadığı programlar kâğıt üzerinde kalmaya mahkumdur. CHP yeniden yapılanmalıdır Toplumun katılımı İnandırıcı çözümler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle