19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 AİLESİNİ SURUÇ’A BIRAKAN IŞİD’E KARŞI SAVAŞMAYA KOŞUYOR Suruç çevresine havan topları düştü. Bir köyde 3 kişi yaralandı IŞİD bombası yağdı MAHMUT ORAL Kobani için seferberlik S u r i y e Kürdistan’ı (Rojava) bölgesinin 400 bin nüfuslu Kobani kantonunda tam bir seferberlik hali var. Hemen karşısında 10 km. mesafedeki Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde derinden hissediliyor. Suruç’un merkezi ve sınıra yakın yerleri kadın, çoluk çocuk yaşlılarla dolmuş. Halk yardım için seferber. 19 Eylül’den bu yana Kobani’yi almak üzere bastıran Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), çoğu köylerden geniş bir nüfusun Türkiye’ye kaçmasına sebebiyet verdi. Türk yetkilileri rakamı 150 bin olarak verirken Kobani’de görüştüğüm kantonun dış ilişkiler sorumlusu İbrahim Kurda, 7080 bin kişinin Türkiye’ye geçiş yaptığını söylüyor. Erkekler, ailelerini Suruç’a bırakıp geri dönüyorlar. Sınırdaki Emniyet güçlerinden aldığım bilgi de bunu teyit eder nitelikte. Sadece pazar günü bin kişi geri dönmüş. Bir kısmına sınırda bizzat tanıklık ettim. Kobani’nin merkezinde hayat normal. Pek çok dükkân açık, yollarda araç ve motosiklet trafiği eksik değil. Elektrik yok, Türkiye’nin vermediğini söylüyorlar, “Karkamış’taki hastane için Türkiye elektrik sağlıyor, buraya niye sağlamıyor. Bizim hastane jeneratör kullanmak zorunda” diyorlar. Bu onlar için Türkiye’nin ‘niyetinin göstergesi’. SURUÇ Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin kontrolündeki Rojava bölgesinde bulunan Kobani kantonuna IŞİD’in saldırıları sürüyor. Kobani’nin kentin güneyi ile doğusunda IŞİD ve YPG arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Önceki gece saat 23.00 sularında başlayan çatışmalar sabaha karşı saat 04.00’e kadar devam etti. ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, Kobani’nin güneyi ile doğusundaki bazı hedefleri vurduğu belirtildi. Yine koalisyon tarafından önceki gece geç saatlerde ve dün Akçakale’nin tam karşısındaki Rakka’ya bağlı Telabyad’daki karargâh ile petrol rafinerisi gibi birçok hedef havadan bombalandı. Sınırdaki Akçakale’de paniğe neden olan olayın ardından bölge halkı Telabyad’da çıkan yangını izledi. Kobani’nin Siftek köyü Zorava mevkisinde devam eden çatışmalar dün de sürdü. Zaman zaman ağır silahların da kullanıldığı çatışmalar, sınırın Türkiye tarafındaki Karaca köyünden de izlendi. IŞİD ile YPG arasındaki çatışmalar sınırın her iki tarafında da aynı adı taşıyan Mert İsmail köyünden de görülüyor. Kobani’nin doğusunda kalan Mısır Davut köyünde IŞİD ile YPG arasında dün akşam saatlerinde şiddetli çatışmalar yaşandı. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı Alanyurt, Çengelli, Tavşan ve Mert İsmail köyleri yakınlarına dün saat 18.00 sıralarında önce IŞİD tarafından atılan onlarca havan ve top mermisi düştü. 18.30 sıralarında ise bu kez IŞİD’in attığı toplar sınırdaki bir köyü vurdu. Alanyurt köyüne düşen havan topu bir evi yıktı. 70 yaşlarındaki Mehmet Emin Ceylan ve evde bulunan biri kadın iki kişi yemek yedikleri sırada eve isabet eden topla yaralandı. Yaralılar, köy Mermiler düştü, köy boşaldı lüler tarafından araçlarla Suruç’taki hastanelere kaldırıldı. Patlama sonrasında köye zırhlı araçlar eşliğinde bir Yarbay ve askerler geldi. Köylüler, askere tepki göstererek, “Yeter artık Türkiye neden IŞİD’e karşı bir tepki göstermiyor” dedi. Bu sırada haykırarak yaşananlara isyan eden yaşlı bir köylü gözyaşlarına boğuldu. Köyde, Kobani’den kaçan bir grup Suriyeli’nin de bulunduğu belirtildi. Köylüler, yaşadıkları korku nedeniyle köyü terk etti. Yaşananlar çatışmalardan dolayı ilk kez Türkiye’nin Suriye sınırındaki bir köy boşalmış oldu. TSK’nın angajman kuralları çerçevesinde karşılık verdiği belirtildi. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Suriyeli Kürtler, Suruç ilçesindeki Yumurtalık mevkisinde AFAD’ın oluşturduğu kontrollü geçiş sağlanan alanın yanı sıra Mürşit pınar Sınır Kapısı yakınındaki boş arazide toplandı. Kendirci Mahallesi’ndeki tel örgülerin önüne gelen Suriyeli Kürtler, önceki geceden bu yana etkili olan sağanak nedeniyle çamur olan arazide bekledi. Bu arada geçiş noktasında görevli Suriye Kızılay ekipleri, sınır hattında bekleyenlere battaniye ve gıda maddesi dağıttı. Yumurtalık’taki çamur newdeniyle balçığa dönen alandaki girişlere öğleden sonra izin verildi. Sınırdaki çatışmaların şiddetlenmesinin ardından sınırda nöbet eylemi başlatıldı. Bu sırada yaşanan gerginlikte gruptan atılan taşlardan iki asker hafif yaralandı. Kobani’deki çatışmalarda yaralanan 12 kişi dün Türkiye’ye getirilirken bir süredir tedavi gören yaralılardan ikisi yaşamını yitirdi. CHP Gençlik Kolları Başkanı İrfan İnan Yıldız sınırda incelemelerde bulundu. 2 asker yaralandı Yağmur altında beklediler buradayız” diyor. Hemo, “Niye Türkiye DAİŞ’e destek veriyor” diye soruyor. 40 yaşındaki Halise Salih, “Türkiye bunlara destek veriyor, Amerika bunlara destek veriyor, Arabistan bunlara destek veriyor. Bunlar yeni değil ki. Kürtler üzerinden hesaplar yapıyorlar. Biz Kürtler satılık mıyız” diye soruyor. “Hepimiz canımızı veririz ama asla teslim olmayız” diye ekliyor. 30 yaşındaki Xece Hamed ise “Biz kendi yerimizde yurdumuzdayız, bunlar bizden ne istiyor” diye feryat ediyor. Çadırlar su altında kaldı, ayaz ıslanan sığınmacıların iliklerine işledi ‘Donuyoruz’ Prizlerimizi bile aldılar IŞİD’den kaçarak Suruç’a sığınan çok sayıda Kobanili, ilçedeki okullarda, cami avlularında, düğün salonlarında kısacası “neresi boşsa” oraya yerleştirilmiş durumda. Sınırdan Türkiye’ye girişler olduğu kadar, “geri dönenler” de göze çarpıyor. Kuşkusuz sınırın dibinde yaşanan savaş yine en çok kadınları ve çocukları vurmuş. Eşlerini ve çocuklarını sınırın Türkiye yakasında bırakarak yeniden Kobani’ye geri dönen Ahmad Çölbekir “Ölümümüz orada olsun. Bir damla kanımız kalıncaya kadar orada savaşacağız. Ölümden de korkmuyoruz” diyor. İbrahim ise “Çocuklarımızı burada bıraktık, dönüyoruz. IŞİD’in cenazelerini görmek için geri dönüyorum” diye içindeki öfkeyi dışa vuruyor. 7 aylık hamile Hive ise kamplarda zor koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını belirtiyor. Hive, “ABD, IŞİD’i vurayım derken evlerimizi de vuruyor, evlerimiz bombaların altında, geri kalanları da IŞİD yağmalıyor, evlerin prizlerine varana kadar yağmalandığını biliyoruz. Birçok yakınım sınırın öteki tarafında” diyor. Yatılı okulun bahçesindeki ağaçlık alanda oturan bir çiftin yanına gidiyoruz, yaşamlarını anlatmaya başlıyorlar: “2 saat yürüdükten sonra sınıra ulaşmıştık, IŞİD’den canımızı zor kurtardık, ölmektense burada bu koşullarda yaşamaya razıyız. IŞİD, insanları öldüre öldüre sınıra doğru yaklaşıyor, korkuyoruz. Kaçarken yanımıza hiçbir şey alamadık, her şeyimiz orada kaldı.” Kampta, bu kez bir çadıra giriyoruz. Çadırda, 1 yaşında bir bebeği ve 3 kişilik ailesi ile hayatta kalma mücadelesi veren Ahmet el Ati, “IŞİD, evlerimizi yaktı, sınırın ötesinde eşyalarımızın olduğu arabalarımız var, izin verilse onları Türkiye’ye sokmak istiyoruz, ailenin erkeklerin çoğu Kobani’de savaşmak için kaldı” diyerek yaşadıkları zorlukları anlatıyor. Adının Ayşe olduğunu söyleyen bir başka kadın, “Ölmektense burada sıkıntı çekmeye razıyız” derken Siyam adlı bir teyze ise en büyük sorunlarının banyo olduğunu söylüyor: “1 haftadır yıkanamıyoruz, yalnız başımızı yıkayabiliyoruz, hasta olmaktan korkuyoruz.” olmak için burada kalmış. 4 kardeşi ise Kobani’nin değişik bölgelerinde IŞİD ile savaşta. Gece çok üşüseler de “yakınmak gereksiz” diyor Ramazan. Çünkü bir savaş var ve savaşta bu tür yoksunluklar normal. Hatta soğuk nedeniyle üşüten ve ateşlenen çocuğu için de üzülse de “normal” diyebiliyor. “Şikâyet etmeyeceğiz, sabredeceğiz” diyor. Bu kez Ramazan’ın eşi Aysa sözü alıyor. Çocuklarının şeker, meyve, oyuncak ve evlerine dönmeyi istediğini ama şu anda sadece beklediklerini söylüyor.15 kişi kalıyorlar çadırda. 70 yaşlarındaki Cemile Müslim’in çadırındayız. Kardeşinin oğlu Muhammed Ramazan ile aynı çadırda. Cemile nine, önündeki beşikte yatan, kendi adını taşıyan torunu Cemile’yi sallayıp, uyutmaya çalışıyor. 56 gün önce gelmişler, o zamandan beri garajda kalmışlar ama şimdi çadıra geçmişler. “Gece çok soğuktu” diyor Cemile nine. Çadırdan su girdiğini, üşüdüklerini ama yaşananların “Allah’ın takdiri” olduğunu söylüyor. Yeğeni ise bacağından rahatsız. “Uyuşuyor ve ağrıyor” diyor. Bu yüzden yürüyemiyormuş. Henüz hiçbir doktora da görünememiş. Elinde Türkçe kitabı olan 9 yaşındaki bir çocuk görüyoruz. Yerde bulduğunu söylüyor. Anlamadığı Latin harfleri ile yazıldığından okuyamadığı ve sadece resimlerine baktığı kitabı yakından inceliyor. Ali Bekir, Kobani’de 3. sınıfı okurken savaş patlamış. Kaçıp gelmişler ailece. “Kitaplarımı, okulumu özledim, o yüzden aldım. Dün gece çok üşüdük; Sokaktaydık, ıslandık, oradan biz bir iki parça eşyayı getirdik at arabasıyla ama kadınlar arkada kaldı, yağmurda yürüyerek geliyorlar şimdi” diyor. Aşevinden yemek almaya gelenler sadece YPG’liler değil. Kürtlerin ‘Fırat Volkanı’ adı altında ittifak kurduğu Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) militanlar da var. Kobani’nin batı hattında Zorova tepesinin IŞİD’dan alınmasında onların da rolleri var. Şimdi cephe hattına Kobanili kadınların pişirdiği yemekleri götürmeye gelmişler. Onlar konuşmak istemiyorlar. Herkes Amerikan uçaklarını gördüğünü ama çok uzakları vurduğunu anlatıyor. Dillerde Türkiye’nin Mürşitpınar tren yolu hattı üzerinden IŞİD’e mühimmat yardımı yaptığı. Trenlerin istasyon olmayan yerlerde uzun süreler durduğunu anlatıyor bazı tanıklar. Kobani kantonu dış ilişkiler sorumlusu İbrahim Kurdo, “Akçakale Kaymakamlığı bize şüphemizin kalmaması için tren geçişlerini durduracaklarını söyledi, 20’sinde. Trenler durmasa da IŞİD’in elindeki köylerde yahut aralarda uzun duraklamalar kesilmiş görünüyor” diyor. Kurda’ya göre, saldırılar hem Şengal’in intikamını almak hem de kanton sistemini yok etmeyi amaçlıyor. Doğuda Cizire, batıda Afrin ortada ise Kobani kantonları var. IŞİD’in hedefi ortadaki ‘cebi’ alarak Kobani’yi yok etmek. Batıda Cerablus ile doğuda Tel Abyad’ı birleştirmek. Ama işleri hiç kolay olmayacak. Kano’nun deyişiyle, “Biz bu toprağın insanıyız, burada yaşıyoruz. Bunları dünyanın dört bir yanından toplayıp getirmişler. YPGYPJ karşısında direnemezler.” Kano’nun Türk halkına mesajı ise şu: “IŞİD bir tek Kürt halkına değil, bütün insanlığa tehdittir. Burada kazanırlarsa, sıra başkalarına gelecek. Savaş ahlakı bile olmayan bir zihniyet burada kök salarsa hepimizin kötülüğü olur. Gelin birlikte bunlarla mücadele edelim.” Aşevindeki ÖSO’lu… Trenle destek dillerde ürtlerin Stalingrad’ı Eli silah tutan herkes ya Asayiş’te yahut Kanton’un en güçlü siyasi hareketi Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) askeri kanadı YPG, yahut kadın örgütlenmesini teşkil eden YPJ’ye katılıyor. Konuştuklarımın ağzında hep aynı cümle: “Burası Kürtlerin Stalingrad’ı.” Eli silah tutmayanlar lojistik destek veren gönüllü siviller. Cephedeki mevzilere yemek sağlayan aşevini ziyaret ettim. Kimi cephede çocuklarını ve yakınlarını yitirmiş anneler azimli. Cumartesi akşamı Suruç’a ulaştığımda belediyenin sığınmacıları yerleştirdiği düğün salonunda konuştuğum 40 yaşındaki Resmi, Kobani’den yeni gelmişti. Aşevinde elinden geleni yaptığını, ancak düşen top mermileri yüzünden 6 çocuğu için korktuğu için geldiğini anlatıp, “Buraya gelmek beni kahrediyor” demişti. Aşevinde Resmi gibi pek çoklarına rastladım. 55 yaşındaki Naze İbrahim, “Bizi mevzilerde savunan insanlar için yemek pişiriyoruz” diyor. Kardeşi ve iki yeğeni cephede. ‘K Türk halkına mesaj IŞİD’in Kobani ve köylerini ele geçirmek için başlattığı saldırılardan kaçan Suriyeli Kürtler, sığındıkları Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde en zor gecelerden birini yaşadı. Gece boyu dinmeyen sağanak ve fırtına onları çok zor durumda bıraktı. Suruç ilçe merkezinde parklarda ve sokaklarda kalanlar, camilere ve DBP’li belediye tarafından belediye binalarına yerleştirildi. Battaniye ve çadır sıkıntısı nedeniyle Rojavalı Kürtler geceyi ayazda geçirdi. Suruç çıkışındaki SuruçAligor yolu üzerindeki çadır alanında ise gece zorlu geçti. Çadırlar su altında kalırken ayaz ıslanan sığınmacıların iliklerine işledi. Geceyi battaniyeye sarılarak geçiren, birbirlerine sokularak ısınmaya çalışan aileler, sabahın ilk saatleriyle birlikte çadırlarını daha elverişli hale getirmek için çabaya girişti. 80 çadırlık alanın zemini dün iş makineleriyle mucur dökülerek çamurlanmanın önüne geçildi. Islanan çadırların zemini de düzeltildi ve naylon serildi. İlerleyen günlerde çadır sayısı 150’ye, kapasite ise yaklaşık 2 bin kişiye çıkarılacak. Her çadırda 8 ila10 kişinin yaşadığı bu alanda, günde üç öğün yemek dağıtılıyor. Çadır sakinlerinin en acil ihtiyacı olarak kışlık giysi ve battaniye ile özellikle kadınlar için hijyen malzemesi talep ediliyor. Tabii çıplak ayaklı çocuklar için ayakkabı ve oyuncak da gerekli. Alanda gezinirken, Gaziantep’ten geldiğini öğrendiğimiz üç yurttaşı görüyoruz. Ne aradıklarını sorduğumuzda aldığımız yanıt bizi şaşırtıyor. Köylerinde misafir etmek için Rojavalı aileleri konuk etmek istediklerini söylüyorlar. Üç farklı köyden gelmişler. Ancak Kobani’den kaçanların, gitmeye istekli olmadıklarını söylüyorlar. Nedeni ise korku... Gruptan ayrılırlarsa, IŞİD’in eline geçmek gibi endişeleri var. Çadırlardaki kamp sakinlerinden Ramazan Hoca ile karşılaşıyoruz. Kamp sakinleri çok faal olduğundan onu “muhtar” olarak seçmiş. Elinde megafonla çadırlarda kalanlara tercümanlık da yapıyor, düzen için gerekli uyarıları da anons ediyor. Kendisi, ailesi ve erkek kardeşlerinin eşleri ve çocuklarını Türkiye’ye getirip onlara göz kulak Çocuklar, şeker, oyuncak istiyor Çıplak ayaklı çocuklar anımızı veririz de teslim olmayız’ Fatma Hemo 47 yaşında. İki kızını da 27 Temmuz’da cephede savaşta yitirmiş. Birisi 21 ötekisi 23 yaşındaymış. “Herkes Şengal gibi olur diye düşündü. Ama biz ‘C IŞİD’e karşı bir şampiyon CİVAN DEĞER KOBANİ IŞİD saldırılarının hedefindeki Kobani’de; elektrik, su ve ilaç sıkıntısı yaşanıyor. Ambargo nedeniyle sıkıntılı olan Kobani halkı IŞİD saldırıları nedeniyle köylerden kaçan binlerce kişi nedeniyle giyecek ve yiyecek ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Kobanililer, PYD’nin silahlı kanadı YPG ile birlikte IŞİD saldırılarına karşı direniyor. Kentte, genç yaşlı herkes IŞİD ve olası bir katliama karşı silahlanmış durumda. Kobani merkezinde su ve elektirik sıkıntısı yaşanırken YPG’nin kullandığı binalara jeneratörle elektrik veriliyor. Uy gulanan ambargo nedeniyle yiyecek ve giyecek sıkıntısı yaşandığı belirtilirken çatışmalar nedeniyle ilaç ve tıbbı malzeme gereksiniminin de bulunduğu belirtiliyor. Havaların soğumaya başlamasıyla sınırda endişeli bekleyen bebek, yaşlı ve kadınların çeşitli hastalıklara yakalanma riski artıyor. Bu nedenle gıda, ilaç, giyim ve içme suyu gibi temel ihtiyaçlar için Kobani halkı acil yardım bekliyor. Türkiye’den yüzlerce kişinin Kobani’ye geçerek YPG’ye katıldığı belirtiliyor. Bunlardan biri de milli bir sporcu. 17 yaşındayken 9. kattan atlayarak intihara kalkışan ve omuriliği zedelenen 30 yaşındaki Türkiye şampiyo nu milli okçu Serdar Macit de YPG’ye katıldı. Koltuk değenekleri ve 3 tekerlekli akülü aracıyla seyahat eden Macit, daha önce 5 kez Türkiye şampiyonu olduğunu ve dünya şampiyonasında Türkiye’yi temsil ettiğini söyledi. Silahı ve akülü aracıyla YPG için devriye gezen Macit, “YPG insanlık için mücadele ediyor. Bedenimin bir kısmı engelli, ama yüreğim sağlam. Burası da yüreği sağlam olan insanların yeridir. Onun için buradayım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle