19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Sinop’ta Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın babasına ait arsadan tarih fışkırdı Tarihe ‘kat’ çıkacaklar u Arkeolojik kazı çalışmalarının bitmesinden sonra inşaatın devam edeceği, tarihi kalıntıların bir bölümünün apartmanın altında kalacağı belirtildi. SELDA GÜNEYSU Menşei Sinop’a ait Ada Mahallesi’nde yer alan arazi belediye tarafından imara açıldı. Temel kazısında 10. yüzyıla dayanan tarihi kalıntılar çıktı. Sinop kent merkezi ve çevresinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yapılan pek çok arkeolojik kazıda daha önce tarihi amfora fırınlarına rastlanmıştı. Söz konusu fırınların menşei ticaret kenti olarak da bilinen Sinop’a ait. Eski çağlarda toprağın pişirilmesiyle elde edilen amforaların bazıları bugün hâlâ Sinop Arkeoloji Müzesi’nde de sergilenirken bu tür fırınların en büyük özelliğinin “havuç tipli olmaları.” ANKARA Sinop’ta, apartman yapmak için temeli kazılan bir dönümlük arazide, tarihi 10. yüzyıla dayandığı belirtilen antik bir amfora fırını (çanak çömlek fırını) ile seramik atölyesi ortaya çıktı. Alanın 1. derece arkeolojik sit alanı olduğu tescillenirken, apartman yapılmak üzere açılan arazinin kazıların tamamlanmasının ardından apartman yapılacağı ileri sürüldü. Arazinin, adı kamuoyunda “Gezi eylemleri sırasında polisler tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın haberlerini yapan gazeteci İsmail Saymaz’ı tehdit eden vali olarak” bilinen Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın babasına ait olduğu ortaya çıktı. Sinop’ta Ada Mahallesi mevkisinde yer alan ve belediye tarafından imara açılan arazide yapılan temel kazma ça lışması, çalışanları ve çevre halkını da şaşırttı. Arazinin altında tarihi 10. yüzyıla dayanan amfora fırınları ve tarihi kalıntılar çıktı. Bunun üzerine çalışanlar tarafından durum önce Sinop Valiliği’ne, daha sonra Sinop Kültür ve Müzeler Müdürlüğü’ne bildirildi. Müdürlüğün yaptığı çalışmalar sonrasında bölgeye Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar geldi. Kocapınar’ın ve bölge koruma kurulunun yaptığı incelemeler üzerine arazinin 1. derece sit alanı olduğu Fotoğraf: UĞUR DEMİR tescillendi. arih üzerine apartman yapımına devam Alanda kısa bir süreliğine arkeolojik kazı çalışmaları başlatılırken, çalışma bittikten sonra arazi üzerine inşaatın devam edeceği, tarihi kalıntıların bir bölümünün ise apartmanın altında kalacağı belirtildi. Sinop’taki yetkililer, “birinci derece sit alanı üzerine yapılacak inşaatın tarihi kalıntılara bir zarar verilmeyeceğini” iddia ederken, amfora fırınları üzerinde çalışma T lar yapan tarihçiler ve arkeologlar ise alanın açık hava müzesine dönüştürülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Sinop’ta bulunan sivil toplum kuruluşları temsilcileri ise konuyla ilgili birçok yetkiliye ulaşmalarına karşın arazi ile ilgili tatmin edici yanıt alamadıklarını kaydettiler. Öte yandan söz konusu arazinin Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın babasına ait olduğu ortaya çıktı. Sinop Belediye Başkanı Baki Ergül, Vali’nin babasına ait Sinop’un hemen hemen her yerinde bu tür kalıntılara rastlamanın mümkün olduğunu kaydetti. “Söz konusu arazide böyle bir tarihi eserin olduğuna ilişkin bilgim yok” diyen Ergül, “Söylediğiniz arazi çok daracık bir arazi. Bir mahalle. Orada öyle amfora fırını çıkması falan bana göre mümkün değil. Ama amfora fırını olan yerler var, aşağıda, deniz kenarına yakın yerlerde. Tabii ben tarihçi de değilim” ifadelerini kullandı. Arazide incelemelerde bulunduğunu anlatan Ergül, “Oradaki kazıda bir ev tehlikeye girmişti. Ben o zaman gitmiştim oraya, ama öyle orada tarihi eserler var diyemem. Bilmiyorum tabii ben. Ama ben orada fırın falan görmedim” diye konuştu. “Biz belediye olarak eğer bir arazide böyle tarihi eserler çıkmışsa zaten ruhsat için müracat edenlere bir dipnot düşüyoruz. ‘Tarihi eser çıktığında durdurulacaktır’ diye. Sonuçta yerin altını bilemiyorsun. Anıtlar Kurulu’na yazıyoruz” dedi. Ergül, arazinin Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın babasına ait olduğunu söyledi. Kobani eylemine sert müdahale İzmir’de çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütü üyesi yaklaşık bin kişi, Kobani’ye destek vermek için dün Basmane Meydanı’nda toplanarak halaylar çekti. Konak Meydanı’na doğru yürüyüşe geçen gruba polis izin vermedi. Bunun üzerine BDP il binasına kadar yürümek isteyen gruba polis TOMA’larla basınçlı su sıkarak müdahale etti. Ara sokaklara ve Kültürpark’a doğru kaçan grubu takip eden polis, bazı protestocuları gözaltına aldı. Müdahale sırasında fenalık geçiren bazı eylemciler, arkadaşları tarafından kucaklarda taşınarak hastaneye kaldırıldı. İstanbul’da da Barış İçin Kadın Girişimi, HDP ve HDK SosyalistFeminist Kolektif, Anarşist Kadınlar’ın da aralarında bulunduğu 40’tan fazla kadın örgütü İskele Meydanı’ndan pankart ve sloganlarla AKP Kadıköy İlçe Başkanlığı’na yürüdü. Barış için Kadın Girişimi üyeleri Adana’da 5 Ocak Meydanı’nından İnönü Parkı’na yürüdü. Eylemde konuşan Meral Tatar, IŞİD ve ona destek verenlerin tüm halklar için tehdit olduğunu söyledi. Ankara’da Barış İçin Kadın Girişimi, Anarşist Kadınlar, HDPHDK Kadın Meclisleri ile LGBT’nin de bulunduğu 38 kadın Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Antı önünden AKP İl Başkanlığı’na yürüdü. Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi Serter’i IŞİD’çi yaptı ğını anlatan Davutoğlu, “Esad’a 7 saat bir Ramazan günü hiçbir şey yemeden bunu anlatmaya çalışmıştım. Ne olur ordunuzla halkı karşı karşıya getirmeyin. Keşke bu konuşma mahremiyet olmamış olsaydı kayda alınsaydı da bugün dünya televizyonlarında dinleseydik” diye konuştu. Daha sonra Ardından Kurtuluş Yolu’ndaki toplu açılış törenine katılan Davutoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 5. sınıftan itibaren türbanın serbest bırakılmasına yönelik eleştirisini ilginç bir benzetmeyle yanıtladı. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’na isim vermeden CHP Milletvekili Serter üzerinden yüklendi. Davutoğlu, “CHP zihniyeti 28 Şubat’ı çıkaran zihniyettir. Ortaöğretimde başörtüsüne özgürlük getirdik diye diyor ki ‘Bunlar IŞİD’ciler gibi davranıyor’. Eğer IŞİD’ci arıyorsa sağına baksın bir hanımefendi görecek. 28 Şubat’ta ikna odalarında bu milletin aziz evlatlarında süründüren bir hanım görecek. IŞİD zihniyeti, ikna odalarını kuranlardır. İster dini kimliği olsun, ister başka ideolojilerle insanlığa bir kıyafeti dayatanlardır IŞİD zihniyeti. Şimdi ortaöğretimde de aynısı olacak. İsteyen takacak, istemeyen takmayacak. Ama Kılıçdaroğlu’nun o geri kafalı zihniyetini biz hiç takmayacağız” dedi. Yurt Haberleri Servisi Başbakan Ahmet Davutoğlu, türbanın ilk okul 5. sınıftan itibaren serbest bırakılmasını eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yanıtlarken, isim vermeden CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter’i “IŞİD zihniyetine sahıp olmakla” suçladı. Samsun’da Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin akademik yıl açılış törenine katılan Davutoğlu, “Yeni Türkiye Vizyonu ve Üniversiteler” konulu ders verdi. İslam ile İŞİD’in birlikte anılmasının cahillikten kaynaklandığını ileri süren Davutoğlu, “İslam dendiğinde bugün IŞİD’i görenlerin bence ortak özelliği cahillikleridir. IŞİD cehaleti, IŞİD’in bugün geldiği barbarlık kendi cehaletinin ürünüdür. İslam toplumlarını oluşturduğu medeniyet IŞİD ile anılamaz. IŞİD de İslam’la anılamaz. Bu zihniyet İslamla anılamaz” dedi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı 2011’de Suriye’deki çatışmalar nedeniyle uyardı tunceli’de operasyon 9 yaşa türban eylemi Bir heykel gerilimi daha TUNCELİ (DHA) Tunceli Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı terörle mücadele ve istihbarat şube müdürlükleri, çatışmalarda ölen PKK’liler için Pülümür ilçesine bağlı Alacık köyünde, Lice’nin Yolaçtı köyündeki gibi PKK mezarlığı oluşturulduğunu belirledi. Terör nedeniyle boşaltılan Alacık köyündeki bu mezarlığa da Tunceli’de kent merkezinde 30 Haziran 1996 tarihinde 8 askerin şehit olduğu 29 askerin yaralandığı canlı bomba eylemini gerçekleştiren “Zilan” kod adlı kadın terörist Zeynep Kınacı’nın heykelinin dikileceği saptandı. Özel ekibin gerçekleştirdiği operasyonda gizlice yapılan Zeynep Kınacı’nın heykeline el konuldu, Diyarbakır’dan gelip heykeli yapan kişiyle ona yardımcı olan 2 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin Tunceli Emniyet Müdürlüğü’nde sorgularının sürdüğü belirtildi. Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Yolaçtı köyünde çatışmada ölenlerin gömüldüğü mezarlığa PKK’nin kurucularından ve 1084’te ilk silahlı eylemi yapan grubun başında bulunan Mahsum Korkmaz’ın heykelinin dikilmesi krize neden olmuş ve askeri operasyonla kaldırılması sırasındaki olaylarda bir kişi yaşamını yitirmişti. İstanbul Haber Servisi Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) İstanbul Şubeleri, 9 yaşındaki kız çocuklarına okullarda türban takılmasını serbest hale getiren yönetmelik değişikliğini protesto etti. Galatasaray Lisesi önünde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile yapılan eylemde ADD İstanbul Avrupa Yakası Bölge Sorumlusu Tahsin Sevindik, Türk eğitim sisteminin başındaki millilik kavramından uzaklaşıldığını, hızla ümmetleşmeye ve medreseleşmeye doğru gittiğini söyledi. Sevindik, 9 yaşındaki kızların türbana sokulması ile fikri, vicdanı ve irfanı hür nesillerin yetiştirilemeyeceğini belirtti. ‘Kılıçdaroğlu magazinleştiriyor’ BOLU (Cumhuriyet) Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları’nı ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 5. sınıftan itibaren türbanın serbest bırakılmasınını eleştirerek, Osmanlı’nın çöküşünü ve eğitim sistemiyle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine Avcı, “Böyle ezbere konuşmalara cevap vermeye gerek yok. Düzenlemenin ne anlama geldiğini Türk halkı çok güzel anladı. Tepkiyi de halkımız gösteriyor. O tepkileri ve cevapları biz de alıyoruz. Bunun bu şekilde magazinleştirilmesi ve polemik konusu yapılması doğru değil. Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu geçenlerde ‘Biz artık böyle şeyleri konuşmayacağız’ demişti. Bu da doğru bir tavır” dedi. Korkmaz’ın heykeli dikilmişti HDP, Tuğluk’a sahip çıktı Haber Merkezi HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yaptığı yazılı açıklamada, taş atarken görüntülenen HDP’li Aysel Tuğluk için “densiz” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile “edepsiz” diye niteleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sözlerini eleştirdi. Yüksekdağ, IŞİD’den kaçarak sınıra gelenlerin, namlusu kendilerine çevrilmiş askeri araçlarla karşılandığını, çoğunluğunu yaşlı, hasta ve çocukların oluşturduğu insanlara gaz, su ve gerçek mermilerle müdahale edildiğini belirterek “Sözlerin kifayetini yitirdiği vahşet ortamında vekilimiz Tuğluk’un tavrı, onuru ve vicdanı olan herkesin ve özellikle de kadınların gözünde meşru ve ahlakidir. Kadınlara edepsiz demek, Başbakan dahi olsa kimsenin haddi değildir. Davutoğlu’nu bu cinsiyetçi hakaretlerinden dolayı kınıyor ve Sayın Tuğluk şahsında, Kürt halkından ve tüm kadınlardan özür dilemesini bekliyoruz” dedi. Farkındasınız mutlaka, IŞİD düğümü gitgide kördüğüme dönüşüyor. ABD’nin başını çektiği “koalisyon”un IŞİD yayılmacılığına, güçlenmesine, en azından geriletilememesine karşı bir şeyler yapacağı anlaşılıyor. Peki, o şeyler ne? Cumhurbaşkanı ve başkomutan Erdoğan’ın BM toplantısı için New York’a giderkenki “hık mık”ları, dönüşte çok ciddi bir “çark etme” haline dönüştü. Dönüş uçağında askeri konulara çok hâkim bir uzman edasıyla konuştu: “…Bir terör örgütü yalnızca hava operasyonuyla bitirilemez. Bir defa mütemmim cüzü karadır. Eğer karayla bağlantısı dışında bir de deniz varsa, deniz de buna dahil olur. Bütün olarak ele almak durumundasınız. Kara esastır” dedi ve ekledi. “Türkiye üzerine düşen görevi yerine getirecek…” Nedir Türkiye’ye düşen görev? Erdoğan bu konuda ihtiyatlı bir cümle kurdu: “…Eğer askeri bir harekât olacaksa; bizim hudutlarımız kim tarafından korunuyor, asker tarafından; dolayısıyla böyle bir tehdit altında olduğumuz zaman askeri harekât buna karşı yapılacaktır. Sınırlarımız tehdit altına giriyorsa bu adımların da IŞİD: Zor Soru Zor Cevap atılması lazım...” Bu cümleden ben Türkiye’nin IŞİD’e karşı yapılacak bir kara harekâtında sınır ötesine asker yollama niyeti olmadığını anlıyorum. Daha doğrusu, bu cümleyi böyle anlamak istiyorum. ABD, Saddam’a karşı koalisyon kurup Irak’ı işgal edeceği günlerde “Irak’ta savaşa hayır” dedik; yeri göğü inlettik ve başardık. Irak işgaline Türkiye’den asker gitmedi. İyi oldu. Peki, o günkü tutum ile bugün IŞİD’i vurmak için Irak ve Suriye topraklarına asker yollamak arasında çok büyük mü fark var? IŞİD’e karşı verilecek mücadelede Türkiye’ye düşen kendi sınırlarını korumak için alması gereken her türlü askeri hazırlığı yapmak; Rojava’da IŞİD’le savaşan PYD güçlerine her türlü askeri ve insani desteği vermek olsa gerek. HHH Ancak Irak ve Suriye topraklarında IŞİD’in durdurulması da zorunlu. Ortada İslam adına ortaya çıkmış, gözünü kırpmadan insanlık suçu işlemeyi ibadet olarak kabul eden kanlı bir güç var. Bu gücün özellikle Irak’ın Sünni bölgelerinde azımsanmayacak bir kitle desteği var. Egemen olduğu bölgelerde IŞİD’e karşı bir direniş, bir itiraz gözlenmiyor. Yani tehlike yakın, üstelik gitgide büyüyor. Gel gör ki ABD, kara harekâtına Amerikan askerlerinin katılması söz konusu olduğunda mırın kırın etmekte. Koalisyonda yer alan kimi AB ülkeleri bunun sözünü bile etmiyor. Koalisyona katılan Arap ülkelerinin “Parası neyse veririz, silah lazımsa yollarız”ın ötesine geçmeyen açıklamalarını da bunlara eklersek cevabı zor bir soru çıkıyor karşımıza: IŞİD kara harekâtı olmadan durdurulamayacak, tehlike olmaktan çıkarılamayacak ise bunu hangi ülkenin askeri yapacak? Kimilerinin cevabı var, “Irak ordusunu güçlendirmek, askerlerini eğitmek, donanımlarını pekiştirmek gerek” diyorlar. Musul’u tek kurşun sıkmadan IŞİD’e teslim etmiş bir ordudan söz ediyoruz. Bağdat’ta miting yapan Şii gençlerin askeri eğitimden geçirilip IŞİD’i durduracak bir güce dönüşmesi için acep kaç ay (yıl?) gerek? Bir başka öneri daha var: IŞİD’e karşı koalisyonun harekâtı başlayınca verin Kürtlere silahı onlar IŞİD’i durdurur, deniyor. Gel de “Alavere dalavere Kürt Memet nöbete” diyen halk deyişini hatırlama, hatırlatma… Bugün Rojava’da, Kobani’yi kurtarmak için canını dişine takıp IŞİD’e karşı savaşan PYD güçlerine silah, savaş araç gereci desteğini esirgeyenlerin, yarın Kürtlere dönüp “Haydi aslanlar IŞİD’in hakkından gelirseniz siz gelirsiniz” demeye yüzleri olur mu ve Kürtler “Koalisyon” denen ortaklığın tetikçiliğini tek başlarına üstlenecek kadar saf mı? Unutulmasın, IŞİD bir petrol okyanusunun üstündeki topraklarda doğdu ve o topraklarda güçlendi, güçleniyor. IŞİD’i sadece kafa kesen vahşiler ve emperyalist dünyanın damarlarında akan petrolü tehlikeye sokacak bir güç olarak tanımlayıp onu doğuran koşulları hesaplamayan, Ortadoğu haritasını sadece petrolü güvenceye almaktan ibaret sefil bir stratejiyle çizmeye kalkışanlar IŞİD’i yok edemez. Bugün IŞİD’dir, yarın MIŞİD… HHH IŞİD durdurulmalı mı? Elbette ve hemen. Peki kim durduracak? Dönün yazının başlığına: Zor soru ve zor cevap. Suriye sınırında çatışma: 1 yaralı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Hatay’da sınırdan Türkiye’ye geçmeye çalışanların, askerlerin üzerine ateş açması üzerine çıkan çatışmada 1 kişinin yaralandığını, Suriye uyruklu 1 kişinin de silahıyla birlikte yakalandığını açıkladı. Çatışmayla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamada, çatışmadan sonra Suriye topraklarında, silah monteli bir aracın bölgeye geldiğinin belirtildiği açıklamada, 2 adet Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç’ın (TTZA) bölgeye gönderildiği ve Suriye tarafındaki silah monteli aracın bölgeden uzaklaştığı ifade edildi. Olay sonunda, Türkiye tarafına geçen Suriye uyruklu sivil şahsın yakalandığı aktarıldı. Fotoğraf: AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle