19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 DEİK’te AKP dönemi u Yeni DEİK’in başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı yönetim kurulu toplantısıyla belirlendi. İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı ve AKP’ye yakınlığıyla bilinen eski MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan DEİK’in yeni başkanı oldu. Ekonomi Servisi Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) torba yasa ile Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmasının ardından dün gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısında başkanlığa eski Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Cihad Vardan getirildi. DEİK’in yeni yönetim kurulu başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı yönetim kurulu toplantısında, bizzat Ekonomi Ömer Cihad Vardan Bakanı Nihat Zeybekci tarafından belirlendi. 35 kişiden oluşan yeni yönetimde Ahmet Çalık, Abdulkadir Konukoğlu, Abdullah Tivnikli, Remzi Gür, Nail Olpak, Mehmet Büyükekşi gibi AKP’ye yakın iş insanlarının yer alması da dikkat çekti. DEİK’in eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan yeni DEİK yönetim kurulu üyeliğinden toplantı başlamadan istifa etti. Hisarcıklıoğlu yazılı açıklamasında, 27 Eylül saat 19.00’da toplanan TOBB Yönetim Kurulu’nda yeni DEİK’in yönetim kurulunda yer almaması hususunda görüş birliğine varıldığını bildirdi. Hisarcıklıoğlu Ekonomi Bakanı Zeybekci’ye gönderdiği istifa mektubunda “Yurtdışı özel sektör kuruluşları arası ilişkilerde özel sektörden özel sektöre ilişki kurulması esastır. Bu kapsamda, yeni DEİK’e desteğimizin dışarıdan sürdürülmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz” dedi. Hisarcıklıoğlu TOBB olarak Türk özel sektörünün yurtiçinde ve yurtdışında başarılarının artırılması için çalışmalarına devam edeceklerini aktardı. Vardan, toplantı çıkışında yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi önceliğimiz 2023 hedeflerine ulaşmaktır. DEİK’in merkezi İstanbul’daki TOBB binasında kalacak. Çalışanların özlük hakkları korunacak” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yeni DEİK yönetimi ile basına kapalı 40 dakika görüştü Işık Tutmalı! Yeni bir eğitim yılı başlıyor. Eğitimin her basamağının sorunları giderek ağırlaşıyor. Gerçekte ülke eğitimi tümüyle dökülüyor: Okullaşma oranları eğitimin her basamağında, özellikle de okulöncesi ve ortaöğretimde kız öğrenciler arasında çok düşüktür; PİSA uluslararası bilgi sıralamasında ülke başarısızdır; 4+4+4 uygulaması büyük olumsuzluklar yaratıyor. Okulöncesi ve ilköğretimde tamgün eğitimden vazgeçiliyor. Buralarda ibadet yerleri açılması yoluna gidiliyor. Öğrencilerin yerleştirme işlemlerinin çözümsüz kaldığı ortaöğretimdeki imam hatipleşme aşırı boyutlardadır. Mesleki ve teknik eğitimde müzik, görsel sanatlar ve beden eğitimi ders saatleri iyice azaltılıyor. Bir tarafta öğretmen açıkları var, diğer tarafta atanmayan öğretmenler. Ya öğretmen liselerinin tümüyle kapatılması ve ücretli öğretmen çalıştırılmasına ne demeli? Güneydoğu’da eğitim tümüyle felç. Üniversitelerin durumu yürekler acısı… Bu çok ağır sorunlar nasılsa hiç gündeme getirilmiyor; bir tarafa bırakılıyor; yalnızca ortaöğretimde de kız çocuklarının başlarının kapatılması akla geliyor. AKP hükümeti, yıllardır adım adım uygulamaya koyduğu eğitimi bilimsel, eşitlikçi, parasız ve laik özelliklerinden uzaklaştırma ve dindar nesiller yetiştirme işini hız kesmeden sürdürüyor. Daha geçenlerde AİHM’nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) verdiği din dersi zorunlu olamaz içerikli kararının boyası kurumadan, o kararı tanımayacağını açıklayan AKP hükümeti, kişilik haklarını kullanma yaşına henüz gelmemiş, bu nedenle de özgürce seçim yapamayacak olan kız çocuklarının başını sarıp sarmalamalarını istiyor. Özgürlük adına diye yutturulmak istenmesine bakmayın; AKP’nin eğitimle ilgili daha önce yaptıklarını tamamlayan bu uygulama, yalnız birey olarak kadınların değil, bir bütün olarak ekonominin ve toplumun geleceğini karartacak niteliktedir. Çünkü, bu yolla kız çocuklarının, bilimden sanata ve spora her alanda yaratıcı yeteneklerinin özgürce gelişmesi engellenmiş olacaktır. Bu durum, hiç kuşku yok ki, çocuk evlilikleri, ekonomik ve cinsel sömürü ve cinayetlerle her gün ağırlaşan kadın erkek eşitsizliğini daha da derinleşecektir. HHH Kamuoyunun ilgisini hemen hiç çekmese de, bu karanlık gidişe karşı çıkışın güçlü bir örneği geçen hafta sonu İzmir’de yaşandı. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, yaklaşık bir yıl önce oluşturduğu ERPEğitim Reformu Platformu’nun çalışmalarının ilk ürünlerini Konak Belediyesi’nin desteğiyle düzenlediği “Aydınlık Bir Türkiye için Eğitim Reformu” başlığı altında 20 Eylül’de gün boyu süren bir çalışmalarıyla değerlendirildi. (Dernek Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın aynı adla yayına hazırladığı bildiriler kitabı www.ykked.org adresinden edinilebilir). Çağrılı 22 bildirinin sunulduğu toplantılarda, bir taraftan Türkiye’nin çağdaşlaşması sürecinde özellikle Cumhuriyet’le birlikte eğitime verilen büyük önem, başta Köy Enstitüleri olmak üzere bugüne nasıl ışık tutacakları sorusuna yanıt aranarak, örnekleriyle anlatıldı. Bunlarla bağlantılı olarak, okulöncesinden yükseköğretime, nitelikli öğretmen yetiştirilmesinden mesleki ve teknik eğitime, ders kitaplarındaki cinsiyet ayrımcılığından eğitim felsefesine, kültür ve sanata, küreselleşmenin eğitime etkilerinden 21. yüzyılda eğitimin olası doğrultularına kadar çok sayıda konu enine boyuna irdelendi. HHH Kuşkusuz, her geçen gün koyulaşan ve ülkenin geleceğini daha da karartacak olan bu gidişe karşı çıkılmalıdır. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, eğitimde yapılanlara karşı çıkmakla yetinmiyor. Dernek, Eğitimde Reform Platformu çalışmasıyla, eğitimin her düzeyinde bilimin yol göstericiliğinin egemen kılınması için neler yapılması gerektiğini sergiliyor; gidilmesi gereken yola ışık tutuyor. HHH Köy Enstitülerinin yaratıcı ve üretken bir ürününü, Talip Apaydın’ı yitirdik. Ailesine ve Cumhuriyet aydınlamasını savunanlara başsağlığı diliyorum. Işıklar içinde yatsın. Ömer Cihad Vardan kimdir? 1962’de Sakarya’da doğan Ömer Cihad Vardan, 1983’te İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1986’da yüksek lisans çalışmalarını Amerika Ohio State Üniversitesi’nde imalat mühendisliği alanında tamamladı. Vardan, 1991 başında halen ortağı olduğu ve genel müdürlüğünü sürdürdüğü endüstriyel alan ve proses ısıtma sistemleri konusunda faaliyet gösteren Çukurova ısı sistemleri adlı aile firmasının kuruluşunda yer aldı. 20082012 arasında MÜSİAD’ın 4. dönem genel başkanı olarak ve daha önceleri de 5 yılı genel başkan yardımcısı ve 4 yılı da yönetim kurulu üyesi olarak MÜSİAD’da 13 yıl görev yapan Vardan halihazırda MÜSİAD yüksek istişare heyeti üyesi ve İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanlığı yapıyor. Rifat Hisarcıklıoğlu Gaz faturası kabardı Ekonomi Servisi Türkiye’de geçen yıl yaklaşık 9.5 milyon konut abonesi, 9 milyar metreküp doğalgaz tüketirken, konut başına ortalama doğalgaz tüketimi 956 metreküp oldu. AA’nın haberine göre, doğalgaz için toplam bin 23 lira ödeme yapılırken, konutlarda ortalama doğalgaz tüketiminin en fazla olduğu il Bayburt oldu. Bayburt’taki bir konut abonesinin yıllık doğalgaz ödemesi bin 331, Van’da 1327, Gaziantep’te 1279 TL’yi buldu. İstanbul’daki doğalgaz konut abonesi sayısı 3 milyon 498 bin 203’ü buluyor. İstanbul’u 1 milyon 458 bin 975 konut abonesiyle Ankara izliyor. Türkiye’nin yeni sloganı, ‘Gücü Keşfet’ Ekonomi Servisi Türk sanayiini yurtdışında üst düzeyde temsil etmek ve ‘Türk Malı’ algısını yükseltmek amacıyla Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinasyonu ile başlatılan ‘Türkiye Markası’ çalışmaları tamamlandı ve Türkiye’nin yeni logosu ve sloganı tanıtıldı. Türkiye’nin yeni sloganı, “Turkey Discover the potential” oldu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Turkey Discover the Potential’la tüm dünyaya bir teklif yapıyoruz. Gel, bu potansiyeli keşfet” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye ürünlerinin, yeni bir logo ve ‘Gücü Keşfet’ sloganı ile tanıtılacağını belirtti. Erdoğan, “Bazı kredi derecelendirme kuruluşları var. Türkiye’nin notunu düşürüyorlar. Biz buraya bunlarla gelmedik. Biz buraya esnafımızın, çiftçimizin, sanayicilerimizin gücüyle geldik” diye konuştu. Saffron Brand Consultant’ın tasarladığı logoda, Türklerin tarihte kilim, halı, el sanatları, mimari gibi alanlarda kullandıkları kültürel motiflerden esinlenildi. IŞİD, silah şirketlerini uçurdu u Her askeri müdahalede tavan yapan silah şirketlerinin hisseleri IŞİD kriziyle yine sıçrama yaşadı. Şirketlerin piyasa değeri son bir ayda 420 milyon2.61 milyar dolar arttı. PELİN ÜNKER IŞİD’e karşı Ortadoğu’da başlatılan askeri harekât dünyanın önde gelen silah ve savunma sanayi şirketlerinin hisselerine ralli yaptırdı. Bu hisselerin kazançları genel piyasa performansını aşarken, geçen cuma tarihi rekor seviyelere çıktı. Uzmanlar savunma bütçelerinin artacağı beklentisiyle kazançların devam edeceğini öngörüyor. Savunma hisseleri en son geçen yıl Mısır’da yaşanan siyasi gerilim sırasında sıçrama yaşamıştı. Dünyanın en büyük savunma şirketi ABD’li Lockheed Martin geçen cuma yüzde 2.33 yükselirken, son bir aylık kazancı yüzde 2.87’ye ulaştı. Şirketin piyasa değeri son bir ayda 2.4 milyar dolar artışla 57.6 milyar dolara çıktı. Cuma günü hisseleri en çok yükselen şirket, yine ABD’li L3 Communications oldu. Şirketin hisseleri yüzde 4.57 ralli yaptı. Piyasa değeri son bir ayda 420 milyon dolar arttı. Piyasa değerini son bir ayda en fazla artıran şirket 2.61 milyar dolarla ABD’li Raytheon oldu. Cuma günü hisseleri yüzde 1.33 yükselen şirketin piyasa değeri 31.5 milyar dolara çıktı. ABD’li United Technologies’in hisseleri ise son bir ayda yüzde 3.53, cuma günü yüzde 0.72 arttı. Şirketin piyasa değeri bir ayda 2.5 milyar dolar yükseldi. General Dynamics’in hisseleri cuma yüzde 2.15, son bir ayda yüzde 2.99 arttı. Şirketin piyasa değeri bir ayda 1.49 milyar dolar artışla 42.7 milyar dolara çıktı. Northrop Grumman hisse değerini cuma yüzde 2.35 yükseltirken; piyasa değerini bir ayda 979 milyon dolar artışla 27.4 milyar dolara ulaştırdı. ABD’li Boeing de ağustostan bu yana 1.362 milyar dolar artışla 92.7 milyar dolarlık piyasa değerine ulaştı. İngiliz BAE Systems PLC’nin hisseleri cuma günü yüzde 1.40 yükselirken, Hollanda merkezli EADS yüzde 2.12, İtalyan Finmeccanica’nın hisse senetleri yüzde 1.7 yükseliş yaşadı. yona katılması gerektiğini bir ABD gezisinde, iki günde kavrayarak söylemini düzeltti. Geri kalanlar ise bir âlem. Erdoğan’ın boş salona konuştuğunu görünce, üzerinde düşünmek yerine fotomontajla salonu dolduruyorlar. Erdoğan gereken askeri yardımı vermekten söz ederken, ABD ve Avrupa dış politika çevrelerinde “Türkiye IŞİD’i yarattı” gibisinden bir algı varken, üst düzey yetkililer, ülkenin içinde olduğu askeri ittifakları, ekonomik kırılganlığı unutup “Amerika bize ev ödevi veremez” diyor. Bir AKP yazarı, Türkiye’nin Arap dünyasında tek bir destekçisi kalmamışken, kafayı takmış bir ruh hastası gibi tekrarlamaya devam ediyor: “IŞİD’in ilacı Türkiye’de AKP, Arap dünyasında Müslüman Kardeşler.” Başbakan “çözüm süreci” ile “genişleme” kavramlarını aynı anda kullanırken, bir başkası Türkiye’nin Suriye’de sınır bölgesini ilhak edebileceğini hayal ediyor. Başbakan, ana muhalefet partisini “ademe mahkum etmekten” söz ediyor; “Kim... Türkiye’de kamu düzeni ile ilgili olarak bir şüphe uyandırmaya kalkarsa devletin güçlü eli onun üzerinde olacak” diyerek “Kamu düzenini bozmak” suçuna bir de “kamu düzeni üzerinde şüphe uyandırma” suçunu ekliyor. Bu “realite sorunu”, ülkeyi bölgede ve dünyada tamamen yalnızlaştırmışken, ekonomiyi ayakta tutan dış kaynak girişine ilişkin riskler, bu yalnızlaşmaya paralel hızla artarken, ufukta bir savaş olasılığı belirirken, bu savaşın hedefi IŞİD’in ülke içindeki yapıları etkinliklerini artırırken, AKP yönetiminin yapabileceklerinden korkmamak olanaklı mı? AKP yönetiminin IŞİD ilişkileri doğası gereği başımıza büyük belalar açmak üzere... AKP ve IŞİD, OsmanlıArap dünyasının 500 yıl önce Batı’nın gerisinde kalmaya başlamasında etkin olan bir “geçmişe bakış” eğilimini, “ecdadımız” söylemini paylaşıyorlar. AKP IŞİD’le ilgili en önemli sorunun ayırdında değilmiş gibi davranıyor. AKP, IŞİD’e karşı savaşan koalisyona katılıyor ama Türkiye içinde IŞİD’in kadroları, yaygın bir sempatizan kitlesi ve ilişkiler ağıyla varlığını koruyor. AKP kadroları ve entelektüellerinin “realiteyle” ciddi sorunları var. Sık sık kendi fantastik dünyalarına kaçmayı tercih edebiliyorlar. Yaklaşık 500 yıl öncesine kadar Yahudilik, Hıristiyanlık Müslümanlık, Budizm gibi dinler, bilinmesi gereken en önemli şeylerin bilgisinin, ya kutsal kitap ya da geçmişin bilgeleri tarafından bize verilmiş olduğunu düşünüyorlardı. 15. yüzyılda Avrupa’da yaşayanlar, kutsal kitabın sınırlarını aşan şeyler olduğunu, bunları bilmediklerini, bu sorunun üzerinde düşünmeye başlayınca da ne kadar cahil olduklarını keşfettiler. Bu “cahilliğin keşfi”, “bilimsel devrimi” başlattı; gelişme, ilerleme ve “gelecek” fikirlerini üretti (Yuval Noah Harari, Sapiens: A Brief History of Humankind, 2014). Bu noktadan itibaren bilimkapitalizmimparatorluk (siyasi güç) üçlüsü arasında birbirini besleyen bir döngü oluştu. Bu döngü yalnızca teknolojik gelişmeleri değil, yeni kıtaların keşfini, emperyalizmi kapitalizmin gelişmesini hızlandırdı, ilk kapitalist ‘Cahilliğin keşfi’ küreselleşmeyi başlattı. Harari’ye göre, bu süreç başlarken dünyada, Amerika’yı, Avustralya’yı keşfedebilecek, mali ve teknolojik kaynaklara, donanmaya ve denizcilik bilgisine sahip, Osmanlı, Çin gibi başka imparatorluklar da vardı. Ancak bu iki imparatorluk bilinmesi gereken her şeyi bildiğini düşünen, kendi dışlarındaki dünyayla, komşularını ilhak etmeye çalışarak genişlemek dışında ilgilenmeyen egemen sınıflarca yönetiliyorlardı. Bu yüzden İspanya, Portekiz, Hollanda, İngiltere yeni ticaret yolları kıtalar bulmaya, buralardaki zenginlikleri, bu keşiflerde elde ettikleri bilgiyi ülkelerine götürmeye başlarken, Osmanlı ve Çin bu gelişmelerle, başka yerlerde olanlarla ilgilenmiyordu. Sonrasını hepimiz biliyoruz. Avrupa, kapitalizm, bilimsel devrim, emperyalizm ile hızla ilerledi, geldi bu imparatorlukları hedef aldı, “Doğu” kavramını yarattı. AKP siyasetçileri, siyasal İslamın entelektüellerinin de yüzü bilimsel bilgiye, moderniteye değil, geçmişe dönük. Başbakan Batı’ya “alternatif uygarlık” düşlerken ecdadından, Osmanlı restorasyonunda söz ediyor; IŞİD’in de aklı ecdadında; halifeliği restore etmeye çalışıyor. AlArabi Al Jadeed gazetesinden Navar Kadimi’nin işaret ettiği gibi, “tüm türbeleri tapınakları şirk kabul ederek yıkan IŞİD, Süleyman Şah Türbesi’ne dokunmuyor”. Bu bakış ve mantalite modern dünyanın, hızla biriken ve derinleşen sorunlarını ne anlayabiliyor ne de bu sorunlara bir cevap üretebiliyor; aksine geleceğe AKP’nin IŞİD Politikası Korkutuyor bakmaya göre kurgulanmış modern sosyal yaşamı, eğitim sistemini, bireysel özgürlükleri, yaşamı yok etmeye çalışıyor. AKP yönetimi ve siyasal İslamın entelektüelleri, “aniden” ortaya çıkan IŞİD olgusunu anlamaya çalışıyor; ama açıklayıcı etkenlerden birinin önemini bence bilerek azımsıyor, üzerini örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, Irak savaşının, Suriye’de iç savaşın yarattığı iktidar boşluğunu, büyük güçlerin bu boşluğun oluşmasındaki rollerini, boşluğun etrafındaki güçleri manipüle etme kapasitelerini, ŞiiSünni çatışmasını, Sünni nüfusun öfkesini, Avrupa ülkelerindeki göçmen gençliğin umutsuzluğunu, IŞİD’i ortaya çıkaran “muhtevanın” en önemli bileşen IŞİD neden böyle? leri olarak tanımlayabiliyorlar. Ancak “bu muhtevanın sunduğu biçim neden IŞİD oldu”? Bir katalizör rolü oynayan, “İslam dinini”, bunların “İslamla alakası yok”, diyerek düşünme sürecinin dışında bırakmaya çalışıyorlar. O zaman da şu soru cevapsız kalıyor. IŞİD’in İslamla ilgisi yok derken hangi İslamı, ne anlamda kastediyoruz? Tek bir İslam yok ki. ŞiiSünni ayrımının dışında başka mezhepler de var; bunların hepsi İslam. İkincisi, IŞİD söylemini ve eylemini kutsal kitaba dayandırmaya büyük özen gösteriyor. En aşırısını “kafa kesme” eylemini örnek vermekle yetineceğim. Kutsal kitabın 47.4 suresine bakınca, (Mawdudi’nin Tafhim al Kuran’ın kısaltılmış versiyonunda sf.1038; Mohammed Marmaduke Piksthall’ın “Glorious Quran” tefsirinde sf. 361) inanmayanların boyunlarının vurulmasından, ailelerinin fidye alana kadar tutsak edilmelerinden söz edildiği görülüyor. Kısacası IŞİD’in söyleminin, pratiğinin İslamın içinde bir yeri var. Onu bu yerden söküp atmak da, eğer samimiyseler “İslamla alakası yok” diyen Müslümanlara düşüyor. AKP yönetimi, siyasal İslamın entelijansiyası, realiteye çarpınca kendi iç dünyalarına çekilmeyi seçiyorlar. Bu durumun belki de bir istisnası, hızlı “U” dönüşlerle realiteyle ilişki kurmaya çalışan Tayyip Erdoğan. Libya savaşı başlarken aldığı “sert” tutumu hemen kolaylıkla değiştirebilmişti. Son olarak da IŞİD karşıtı koalis Boyner BM’nin Barış için iş platformunda Ekonomi Servisi Boyner Grup, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) tarafından açıklanan Barış İçin İş Dünyası “Business for Peace (B4P)” deklarasyonunu imzaladı. Boyner, 100’ün üzerinde şirketin yer aldığı platforma Türkiye’den katılan ilk şirketler topluluğu oldu. İş dünyasının insan hakları, kadının insan hakları, enerji, su, iklim değişiklikleri gibi konularda sorumluluğunun olduğunun altını çizen B4P Platformu, iş dünyasını barışın tesisine davet ediyor. Platforma üye olan şirketler, iş modellerini ve iş süreçlerini savaş sonucu ortaya çıkan toplumsal sorunların çözümüne destek olacak şekilde sürdürmeyi, barışın tesisi için sorumluluk almayı taahüt ediyor. Platformun 1. Uluslararası toplantısı bu yıl 2930 Eylül tarihlerinde İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleştirilecek. Realite sorunu...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle