05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] Sonuç kararsızların elinde İskoçya bugün bağımsızlık referandumu için sandık başına gidiyor. Anketlere göre durum yarı yarıya. Birleşik Krallık’ın birliği bıçak sırtında. Sonucu kararsızlar belirleyecek İskoçya’da Dananın Kuyruğu Koparsa... İskoçya hepi topu “5 milyonluk” bir ulus… Avrupa kıtası şimdi, mendil büyüklüğündeki bu küçük ulusun ağzına bakıyor. İskoçlar, bugünkü referandumda “Birleşik Krallık”tan ayrılmaya “evet” derlerse, sade Londra’da değil, Avrupa’da dananın kuyruğu kopacak. Topun ağzında önce İspanyollar var. İspanya’nın ayrılıkçı uluslarından Katalanlar da 9 Kasım’da referanduma gidiyor. İskoç bağımsızlık referandumunda olası bir “evet”in çıkması halinde, ilk elden bundan İspanyollar etkilenecek. Katalanların da “bağımsızlık” yönünde irade beyanı olasılığı güçlenecek. Bu nedenle İspanya Başbakanı Rajoy, İskoç referandumu ile en az Cameron kadar ilgili ve aynı zincirin halkaları gibi birbirine eklemlenen bu “bağımsızlık referandumları”nı; AB’yi tahrip eden “serseri mayın” olarak betimliyor. İskoçya’da “bağımsızlığa evet”in galip gelmesi durumunda; AB inşaatının sıfırlanarak, sil baştan ve temelinden yeniden yapılması gerektiğini söylüyor. Rajoy haksız değil. Güçlü domino etkisi yaratacağı tahmin edilen olası bir “İskoç bağımsızlık kararı” ardından; “28 ülke” ile zaten hantallaşan AB’nin, ufak devletçiklere genişlemesi halinde tam bir kakofoniye dönüşmesinden ve karar alma sürecinin tamamen felç olmasından korkuluyor. Mevcut üyelerden kopan parçaların Birliğe otomatik üye olup olamayacakları ayrı tartışma konusu… Kimi yorumculara göre ayrılan parçaların; AB dışındaki herhangi bir devlet gibi, üyelik talebi yapıp, hepten başa sarması gerekiyor. Kimilerine göre ise Birlik müktesabatındaki kurallar; ana gövdeden kopan bu küçük ülkelerin, AB şemsiyesi altında her durumda üye statülerini koruyabileceklerini söylüyor. Özetle sürecin ne olacağı belli değil. Tüm bu belirsizlikler, İskoç referandumunun sadece Londra ve Madrid’de değil; Brüksel’de de derin kaygıyla izlenmesine yol açıyor. Yerelcilik sorunu ile öyle ya da böyle baş etmek durumundaki tüm Avrupa ülkeleri; 300 yıl yan yana yaşadığı Büyük Britanya’dan kopabilecek İskoçya örneğinin tetikleyebileceği teamüle korkuyla bakıyor. KuzeyGüney gerilimi yaşayan İtalya, Korsika sorunu ile baş etmek durumunda olan Fransa; ValonFlamanlar arasında bölünen Belçika; Orta ve Doğu Avrupa’da çok ülke soluğunu tutmuş referandum sonucunu bekliyor. Yalnız yanı başımızdaki Ortadoğu’da değil, Eski Kıta’da da tarihin yeniden yazıldığı, sınırların tekrardan çizildiği çok sancılı bir dönemden geçiyoruz. Berlin duvarının çökmesiyle yaşanan jeopolitik depremin artçıları, çeyrek asırdır bitmedi… Tepemizde Kırım, çok yeni daha sınır değiştirdi. Rus tankları gölgesindeki bir referandumla, Ukrayna’dan ayrılarak Rusya’ya katıldı! Avrupa’daki bağımsızlık referandumları, tabii tanktüfek eşliğinde yapılmıyor. İskoçlar, İngiliz hükümetiyle barışçı mutabakat içinde başvurdukları referanduma, iki yıldır hazırlanıyor. Ancak olası bir “boşanmanın” barışçı olması; acıyı azaltmıyor. Soğuk Savaş yıllarında dondurulmuş biçimde muhafaza edilen sınırların tekrar tartışmaya açılması “travma” yaratıyor. Rusya ve Ortadoğu’daki jeopolitik depremleri anlamak nispeten daha kolay. Her özgürlüğe/özerkliğe sahip Avrupa’nın tuzu kuru ülkelerine ne oluyor? Bu ülkelerde neden böyle birden çok güçlü kopuş fırtınaları esiyor? 2013’te İspanya’ya gittiğimde, tarihi boyutlara sahip Katalan sorununun, ekonomik krizle bilendiğini, depreştiğini anlatmışlar; krizin, geçmiş yaralarını deştiğini söylemişlerdi. İspanya’nın demokrasiye geçiş yıllarında tanınan bölgesel özerkliklerin yanı sıra “ayrılıkçılığı azdıran etkisinden” söz etmişlerdi... İspanya’nın en ünlü düşünürlerinden olan Fernando Savater örneğin kendisiyle yaptığım bir röportajda; “Özerklik, milliyetçilik ateşini södürmedi. Bilakis biledi!” ifadelerini kullanmıştı… İskoçya’da da benzer bir durum söz konusu. “Kuzey petrolünün kaymağını kim yiyecek?” kavgası yapılırken, 1999’da ilk kez “özerk” parlamentoya sahip olan İskoçlar; “özerklik yetkilerine” doymuyor. Çıtayı yükselttikçe yükseltiyorlar… Katalanİskoç örneklerine bakarak; ademi merkeziyetçiliğin sonu olmayan bir büyük spiral olduğunu söyleyebiliriz. Özerklikbağımsızlık kıskacındaki baskın olan bir başka faktör, çok ilginç şekilde AB bütünleşmesi oluyor. Soğuk Savaş’ta... ayrılıkçı eğilimler karşısında ulusdevletlere, toparlayıcı bir çatı sunan AB, son 20 yılda hızlanan küreselleşmeyle birlikte uluslar üstü “tutkal” işlevini yitirmiş durumda. Aksine bugün; “Sırtımızı nasılsa sonunda AB’ye dayarız!” duygusuyla küçük ulusların ayrılıkçı duyguları körükleniyor. Kısaca bilinen bütün ezberlerin bozulduğu bir çağ yaşıyoruz. Herkes son kertede İskoçların ihtiyatı elden bırakmayıp “hayır” demesini bekliyor. Ceyda KARAN İskoçya Referandumunu İzliyor R... NOTLA 4 ünya tarihi farklı ulusların “birlik” kurmasının ne denli zorlu süreçler olduğunun ıspatı. Peki ya “ayrılmak”? Hele gırtlak gırtlağa filan gelmemişseniz… Bir arada yaşanabilmekteyse, neden ve nasıl? Bugün özerklikle yetinmeyip bağımsızlık için sandığa giden İskoçlar yanıtı belirleyecek. Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da buraya, İskoç başkenti Edinburg’a ahalinin “Sizi seviyoruz, biz bir aileyiz, gitmeyin” temalı gösterilerin haberleri ulaşırken dramatik bir hava var. Tam ortadan yarılmış vaziyette İskoçlar. Aileleri, karıkocaları dahi bölen bir hissiyat yüklü İskoçya. 307 yıllık tarihi birliği bozarak kendi kaderini tayin hakkını savunan “Bağımsızlığa Evet” kampı tutkulu. “Birlikte Daha İyi” şiarını benimseyen “Hayır” kampı ise daha sessiz. İki taraf da pozisyonlarını temelde “ekonomik rasyonalite” üzerinde sunarken sonucu psikoloji belirleyecek. “Evet” cephesinde “kendi kaderini tayin hakkı” üzerinden ılımlı tabir edilebilecek bir “milliyetçilik”; “Hayır” cephesinde “birlik ruhuyla” barışıklık hissiyatı öne çıkıyor. D R eferandum öncesinde Glasgow kentinde her iki tarafın da gösterileri vardı. Turistleri İskoç gelenekleriyle “buluşturan” Ed ve Sandy, bağımsızlık yanlısı. Referandum için hazırlanan özel kekler ilgi görüyor. Bağımsızlık referandumuna 4.1 milyon kayıtlı seçmen katılacak. 16 yaş ve üstü oy kullanabiliyor. 4 Edinburgh’daki gazetecilerin referandum için gözdesi Dundas caddesindeki Cuckoo’nun fırını. Birlik yanlıları için “Union Jack” bayraklı, bağımsızlık yanlıları için İskoç bayraklı kararsızlar için soru işaretli kekleri referandumun “tadı”… 4İskoçya “bağımsız” olursa monarşiyle bağını kopartmayacak. Kraliçe 2. Elizabeth’in son dakikada İskoçlara “dikkatli karar verin” demesi milliyetçileri rahatsız etmiş. Kraliçenin Edinburgh’daki Balmoral rezidansında bugün vereceği yıllık balo referandum sonrasına bırakıldı. “Kutlanacak” bir şey olacak mı, belirsiz… 4 Bağımsızık çıkarsa birliği simgeleyen “Union Jack” bayrağının ne olacağı meçhul. 4 Ünlü İskoçlar da saflarını belirlemiş. Herry Potter’ın yazarı JK Rowling hayır kampanyasına 1 milyon pound bağışlamış. Bob Geldof da İskoçlara ayrılmayın mesajı verdi. Sean Connery “Evet” kampında ama vergi ödememek için oy kullanmaması tepki yarattı. Domino etkisinden korkuluyor Anketler iki cepheyi atbaşı gösteriyor. Daily Telegraph’ta yayımlanan Opinium, Scotsman’da yayımlanan ICM ve Daily Mail’deki Survation anketlerinde kararsızlar dahil edildiğinde “Hayır” kampı ortalama yüzde 52’ye 48 önde. Hafta sonunda Panelbase ve ICM, yüzde 9’luk kararsızlarla birlikte “Evet” kampını önde göstermişti. Kayıtlı 4.1 milyon seçmen var ve sonucu 500 binden az kararsızlar belirleyecek. Muhafazakâr Partili Başbakan David Cameron, koalisyon ortağı Liberal Demokrat Parti lideri Nick Clegg ile ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Ed Miliband’ın Daily Record’da yayımlanan son dakika “yemini” işe yarayacak mı? Üç lider, İskoçların ülkenin geri kalanından fazla kamu harcaması yapabilmesini içeren İskoç parlamentosu, yani Holyrood’a daha fazla yetki sunan bir anlaşma sundu. Ancak bu durumu Londra’nın İskoçya’yı yitirme korkusuna yoranlar da, “Hayır” çıkarsa yeminin tutulmayacağını düşünenler de az değil. İskoç Milliyetçi Partisi ve Puan farkı çok az lideri Alex Salmond İskoçya’nın çok daha adil ve zengin bir ülke inşa edebileceği temasını işliyor. Londra’nın özelleştirilen sağlık sisteminin dışında bir sistem, bedava yüksek eğitimin sürdürülmesi, “çalışmaya değecek” bir emeklilik sistemi, küçük işletmelerin desteklenmesi, yeşil ekonomi, sosyal adalet “Bağımsızlık” kampının temel argümanları. İskoçya’nın 1997’deki yetki devriyle kurulan özerk parlamentosu, modern mimarisiyle Edinburgh’un tarihi taş binalarının zıddı. Önünde ziyaretçilerin “gözdesi” Ed Hastings ve eşi Sandy duruyor. Geleneksel İskoç kıyafetlerine bürünmüşler. Ed üzerine “Evet”(Aye) yazılmış İskoç bayrağındaki St. Andrews haçı desenli kalkanla “Hayır” destekçileriyle gülerek konuşuyor, birlikte fotoğraf çektiriyorlar. Kraliyet posta hizmetlerinde uzun yıllar çalışmış, sekiz yıldır turistleri İskoç gelenekleriyle “buluşturan” Ed, “Ülkemizi geri istiyoruz” diyor. “Ama aynı adayı paylaşıyorsunuz. Bunca yıldır birliktesiniz. Parçalanmak niye” diye sordu ‘İnsanlar değişim istiyor’ ‘Evet’çilerle ‘Hayır’cılar ğumda, “Ne kadar Britanyalıyım dersen o kadar az İskoçyalı olursun” yanıtını veriyor. Britanya liderlerinin son dakika vaatleri için “Yeni mi akıllarına geldi” diye soruyor ve ekliyor: “Biz daha eşitlikçi bir toplum istiyoruz, kendi anayasamızı istiyoruz. Petrol zenginiyiz, ama kendi kaynaklarımızı kontrol edemiyoruz. Bakın Norveç’e neler başardılar.” Eşi Sandy atılıyor: “Bağımsızlığın İskoçya’nın bütün sorunlarını çözmesi gerekmiyor, ama bizlere çözüm çabası için güç verecek.” “Evet” destekçileri İskoçya’nın ihtiyaçlarının farklı olduğunu anlatıyorlar. Holyrood’a inen Canongate caddesindeki tezgâhında hediyelik eşyalar satan 35 yaşındaki Helen, “Evet diyeceğim. Artık kendi halkımızla güçlü olmanın zamanı geldi” diyor. Hemen ekliyor: “Bunun İngiliz karşıtlığıyla ilgisi yok. Kendi kaderini tayinle alakalı. İngilizlerde de kötü duygular bırakmak istemiyoruz.” Edinburgh kalesine bakan Princes caddesinde el ilanları dağıtan 25 yaşındaki Colin Storrier’e göre, “Londra çok korkuyor. İskoçya’yı bırakmak istemiyorlar. Çok fazla borçları var. Ve enerji kaynağından olacaklar.” İskoçyayı ziyaret eden Başbakan Cameron’ı “Bankacılarla, şirket yöneticileriyle görüşüyor, ama sokaktaki insanla değil” diye eleştiriyor, “Ama biz artık yaşananları BBC’den izlemiyoruz. Twitterımız var, Facebookumuz var” diyor. Kampanya çıkartmalarından alan 26 yaşındaki Keitlin gördüğü manzarayı, “Annem İngiliz ama o da ‘Evet’ oyu vereceğini söylüyor” sözleriyle açıklıyor. “Birlikte Daha İyi” kampına meyleden 28 yaşındaki Justin ise kararını sandıkta verecek. “Gönlümde yatan ‘evet’ demek, fakat mantığım farklı işliyor” diye izah ediyor. Birlikten ayrılmanın ekonomik bedelleri olacağını düşünüyor. 36 yaşındaki William Stevens da aynı görüşte: “Birleşik Krallık içinde diğerleriyle olmaktan mutluyuz. Ben İskoçum ve ben Britanyalıyım. Britanya pasaportum var sorunumuz da yoksa niye” diye soruyor. 33 yaşındaki Geoff da “Her zaman kendimi Britanyalı gördüm. İngiliz bir ailem var. İnsanların Westminster’den bezdiği ortada. Fakat İskoçya için en iyisini isterim” diyor. ‘Birlikte mutluyuz’ ‘İngilizler kötü düşünmesinler’ Tarih tekrar yazılırken IRAK’IN VATİKAN BÜYÜKELÇİSİ IŞİD oturumunda Türkiyeli ‘Papa’yı ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde kullanılan haritada, cihatçıların Türkiye’de harita İstanbul’dan Urfa, Hatay, Antep havaalanlarına indikleri gösterildi vurabilirler’ Dış Haberler Servisi Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Françesko’ya Arnavutluk ve Türkiye ziyareti sırasında Irak Şam İslam Devleti Örgütü (IŞİD) tarafından suikast düzenlenebileceğini öne sürüldü. İngiltere’de yayınlanan Daily Telegraph gazetesi, Irak’ın Vatikan Büyükelçisi Habib El Sadr’ın İtalyan La Nazione gazetesine yaptığı ve suikast ihtimali konusunda uyarılarda bulunduğu açıklamaya yer verdi. El Sadr, pazar günü Arnavutluk’u ziyaret etmeye hazırlanan Papa’ya yönelik tehditlerin inandırıcı olduğunu, papanın 29 Kasım’da ziyaret edeceği Türkiye’de de saldırıya açık olabileceğini söyledi. Vatikan’ı muhtemel bir suikast konusunda uyaran Büyükelçi, “IŞİD’in söylediği açık, papayı öldürmek istiyorlar. Papayı bir yurtdışı gezisi sırasında ya da Roma’da öldürmeye çalışacaklarına inanıyorum” diye konuştu. El Sadr, “IŞİD’in Arap olmayan, Kanadalı, Amerikalı, Fransız, İngiliz ve İtalyan üyeleri var. IŞİD herhangi birini Avrupa’da bir terör saldırısı düzenlemeye itebilir” dedi. Dış Haberler Servisi ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’in önceki gün IŞİD stratejisiyle ilgili bilgilendirme yaptığı toplantıda Irak’ta kara operasyonlarının dışlanmadığı mesajı tartışmalara neden olurken oturumda kullanılan Türkiyeli harita da dikkat çekti. IŞİD tehdidinin ele alındığı Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi’ndeki oturumda kullanılan haritada Türkiye’nin Suriye sınırı yakınındaki bölgeler, Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep havaalanları görülüyor. İstanbul’dan bu kentlere yönelik uçuşlar olduğu işaretlerle anlatılıyor. IŞİD karşıtı koalisyona çekimser tutumunu sürdüren Ankara’ya Batı’dan, cihatçılara “açık kapı” politikası izlediği eleştirileri son dönemde daha yüksek sesle dile getiriliyor. Oturumdaki bu haritanın Cumhuriyetçi Senatör Jim Inhofe’nin katkısıyla Economist dergisi ve Washington merkezli düşünce kuruluşu Savaş Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlandığı belirtiliyor. IŞİD’in 2016 yılındaki hedeflerinin öngörüldüğü kaydedilen haritada, cihatçıların, İstanbul Atatürk Havalimanı üzerinden Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa’ya ulaştığına atıf yapılıyor. Bu arada Dempsey’in IŞİD’e karşı mücadelede, hava saldırılarının başarısız olması durumunda kara birliklerinin konuşlandırılmasını Obama yönetimine tavsiye edebileceği çıkışı Beyaz Saray tarafından şimdilik geçiştirildi. Oturum savaş karşıtı Code Pink üyelerinin procadele planı hazırladığını söyledi. ABD askerlerinin sahada savaşmayacağını vurgulayan Obama, “Irak’a konuşlandırılan Amerikan güçlerinin muharip misyonu yok ve olmayacak. Kendi ülkeleri için bu teröristlere karşı savaşan sahadaki Irak güçlerine destek verecekler. Müttefiklerimiz sahada, biz havadan vuracağız” ifadelerini kullandı. IŞİD’le mücadelenin sadece ABD’nin değil bütün dünyanın ve özellikle bölge halklarının mücadelesi olduğunu kaydeden Obama “çocuklarımız ve onların da çocukları için bunu yapmalıyız” dedi. ABD Başkanı Obama, IŞİD’e karşı koalisyon için 40’tan fazla ülkenin yardım teklifinde bulunduğunu aktarırken özellikle bölge halklarının kendi güvenlik ve gelecekleri için IŞİD’e karşı destek istediğini vurguladı. Obama, Irak yanısıra Suriye’de de IŞİD’i hedef alacaklarını belirtti ve uzun vadede örgütü bölgeden sileceklerini söyledi. Suriye yönetimi, IŞİD ve El Nusra gibi cihatçı örgütlere karşı ABD ile işbirliği çağrılarını sürdürüyor. Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk’in yazısına göre, Suriye meclis sözcüsü Muhammed Cihad el Laham önceki gün Kongre üyelerine mektubunda, ABD’nin silahlandırma planı yaptığı “ılımlı muhaliflerin” IŞİD’i destekleyen gruplardan farkı olmadığı uyarısı yaptı. Kopuş rüzgârları Bass, resmen atandı WASHINGTON (AA) ABD Başkanı Barack Obama’nın ülkesinin Ankara büyükelçiliğine aday gösterdiği John Bass’in ataması Senato Genel Kurulu’nda oybirliğiyle onaylandı. Bass, ABD Dışişleri Bakanlığında Yönetici Sekreter ve Bakan John Kerry’nin özel asistanı olarak görev yapıyordu. ABD’nin 20092012 arasında Tiflis büyükelçiliği görevini yürüten Bass, 20082009’da Bağdat İl İmar Timi’ne başkanlık, 20052008 arasında Dışişleri Bakanlığı Operasyonlar Merkezi Direktörlüğü görevlerinde bulundu. 20042005 arasında da dönemin ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin Avrupa ve Avrasya konularında özel danışmanıydı. testolarına sahne oldu. Bağdat yakınlarında cihatçılarla, seçkin Irak birliklerinin çatıştığı, ABD jetlerinin de destek verdiği gelen bilgiler arasında. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Güvenlik Ajansı ise, IŞİD Musul Askeri Sorumlusu “Ebu Abdullah” lakaplı Yasin Ali Süleyman Şalaş’ın öldürüldüğünü duyurdu. Esad’dan ABD’ye mektup Kıbrıs’ta yeni müzakere dönemi müttefiklerimiz karadan Obama: Biz havadan, ABD Başkanı Barack Obama IŞİD’e karşı uygulanacak stratejinin detaylarını açıkladı. Canlı yayında dünyaya seslenen Obama, ABD ordusunun hava operasyonları ile uzun vadeli bir mü LEFKOŞA (AA) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakere süreci kapsamında Güney Kıbrıs Rum yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis ile gerçekleştirdikleri görüşmede sonuç alıcı müzakerelere geçme kararı aldıklarını açıkladı. İki safhanın tamamlandığını belirten Eroğlu, “Sonuç alıcı müzakereler ancak karşılıklı ‘alver’lerle olur. Kazankazan kelimeleri de bugün ortak açıklamaya girmiştir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle