04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2014 PAZARTESİ 10 EKONOMİ [email protected] Kredi kartı düzenlemesinden sonra cep satışları 130 bin adet düştü. Beyaz eşya satışları da geriliyor Satışlar dip yaptı SEKTÖRDEN 4 Windows 8.1 işletim sistemli yeni ThinkPad Tablet 8, özel emlak uygulamasıyla emlakçılara kolaylık sağlayacak. Portföy ve müşteri yönetimi sağlayan emlak uygulaması ile ilanlar emlak portallarında daha hızlı paylaşılabilecek. ThinkPad Tablet 8’ler Türkiye’de hizmet veren yaklaşık 150 bin emlak ofisinin iş hayatını kolaylaştıracak bir emlak uygulaması olarak satışa sunuluyor. Lenovo’nun Anahtar Teknoloji ve Microsoft Türkiye ile birlikte geliştirdiği “REOS Emlak Sistemi” uygulaması, Turkcell’in 3G hızının desteği ile emlak sektörüyle buluşuyor. Emlakçıları ofise bağlamaktan kurtaracak olan bu uygulama ile portföy oluşturup yönetilebiliyor. ThinkPad Tablet 8, 6 Eylül’den itibaren satışa çıkacak. 4 Arzum Elektrikli Ev Aletleri’nin 50 milyon TL’lik tahvil ihracına dört kat talep geldi. Arzum’un 50 milyon TL’lik borçlanma aracı ihraç başvurusuna Sermaye Piyasası Kurulu verdiği onayın ardından, 50 milyon TL ihraç tavanı kapsamında ihraç edilen tahvillerin yurtiçinde nitelikli yatırımcılara satışı yapıldı. Arzum’un yurtiçine yönelik 50 milyon TL’lik borçlanma aracı ihracının vadesi ilk tertip için 24 ay, ikinci tertip için de 36 ay olacak. 4 Microsoft’un yaptığı son açıklama, internet tarihinde bir devrin en popüler anlık mesajlaşma uygulaması olan, ilklerin öncüsü MSN Messenger’ı tarihe gömüyor. Microsoft MSN’nin tüm operasyonlarını 31 Ekim’de sonlandıracağını açıkladı. Buzdolabındaki Yarım İlaç Kutusu Bazı yolculuklardan dönen, sadece bedeniniz oluyor. Ne sekiz günlük yolu annesinin kucağında ölmeden tamamlayabilmiş üç aylık bebeğin saçına iliştirilmiş nazarlık gözünüzün önünden gidiyor ne de engelli ağabeyini, dağlarda sırtında taşımış Şahap’ın; okulundan kopmuş (onun dilinde “medrese”) 15 yaşındaki Kasım’ın, felçli oğlunu yatağında bırakmak zorunda kalan Nisan’ın çığlıkları kulağınızdan... Şirit Yaylası’na varır varmaz rastladığı ilk gölgede soluklanan Hudeyr, kim bilir nereden bulduğu kapkara bir çaydanlıkta kuru dalları tutuşturarak demlediği çaydan ikram etmiş... Vahşetten kaçıp sığındığı toprak parçasındaki ilk dakikalarda dahi varlığını sürdüren bu konukseverlik mesela; aklınızdan çıkmıyor. Bu yüzden işte, yaşadığın kente döner dönmez bir bir sökün eden kelimeler, sembol değeri ne kadar yüksek olursa olsun boşalıyor anlamından: Devirteslim, yemin, resepsiyon... Hem, kaç vakitte dolar ki bu kelimelerin içi yeniden manayla, “O ülke, bu ülke mi? Kaç ülke var bu topraklarda” sorularıyla savrulurken ruhun. HHH Bugün Dünya Barış Günü. Yarın da IŞID’in Şengal’deki katliamı birinci ayını dolduruyor. “Resmen” ne kadar sırtını dönerse dönsün; Ezidi göçü; devlet aygıtlarının yüzleşmek zorunda kalacağı devasa bir soruna dönüşmek üzere. Katliamdan kaçan Ezidilerin kafileler halinde sınırlarımıza göç ettiği dört hafta boyunca Ankara, olanca enerjisini Cumhurbaşkanı seçimine odaklayarak büyük zaman yitirdi. Türkiye’ye sığınan Ezidi sayısının şimdiden 20 bini aştığı tahmin ediliyor. Ülkenin batısı, hâlâ bu trajedinin boyutlarından habersiz. Devletin ilgisizliğiyle birlikte, televizyonların bu trajediyi “görmeyen” tutumu ise sorunu sadece derinleştiriyor. Bir an için işin “insani” kısmını bırakıp soralım: “Müslüman değiller” ya da “Daha mühim meseleler var” diye sırt çevrilen bu sorunun faturasının büyüyerek yine sırt dönenlere çıkacağı gerçekten fark edilmiyor mu? HHH BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin geçen haziran ayında açıkladığı raporu hatırlatalım: “Yeryüzündeki mülteci sayısı, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek düzeye ulaştı” denilen bu raporda mülteci sayısı 51.2 milyon kişi olarak duyuruldu. Türkiye, o tarihte bu sayıya dahil olmayan Ezidi sığınmacılarla bugün yüzleşmek zorunda kalan şimdilik tek ülke. Komiserlik Başkanı Antonio Guterres, o raporda çok önemli bir saptamayı kaygıyla dile getirmişti: “Mültecilere ev sahipliği yapma yükü, giderek daha az kaynak sahibi ülkelerin omuzlarına biniyor.” Biz oradayken, köylüler evlerindeki buzdolabında kalmış yarım ilaç kutularını bile yardım merkezlerine getiriyordu. Bir ateşi dindirir belki diye, yarım ilaç kutusu... Ve diyelim ki, “Yeni Türkiye”nin devleti, sırf Müslüman değiller diye Ezidilere sırt dönüyor. Hiç değilse Guterres’in, şu sözü Ankara’nın daha fazla zaman yitirmeden uluslararası toplumu harekete geçirmesi için bir anlam taşısın: “Avrupa ne kadar endişe duyarsa duysun, daha fazlasını yapabilecek kapasitededir.” u Türkiye’de 2014’ün ilkyarısında 5.7 milyon cep telefonu satılırken bu sayı 2013’ün aynı döneminde 6 milyon adet düzeyindeydi. Beyaz eşya sektöründe de satışlar ilk 7 ayda yüzde 7 düşerek 3.6 milyon adete geriledi. rilerine göre Türkiye’de 2014’ün ilk 6 ayında 5.7 milyon cep telefonu satılırken 2013’ün aynı döneminde bu rakam 6 milyon düzeyindeydi. Beyaz eşya sektöründe de satış verileri parlak değil. Sektörün geçen yılın 7 aylık döneminde 3 milyon 877 bin 460 adet olan 6 ana üründeki iç pazar satışı, bu yılın aynı döneminde yüzde 7 azalarak 3 milyon 622 bin 681’e düştü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği verilerine göre, 2014 ilk 7 aylık dönemde, iç pazardaki buzdolabı satışları yüzde 12 azalsa da 1 milyon 20 bin 912 adetle en fazla satılan ürün oldu. Bunu 1 milyon 17 Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 1 Şubat 2014’te yürürlüğe giren cep telefonlarına taksit sınırlaması, teknoloji marketlerin aylık cep telefonu satışlarını ortalama yüzde 40 düşürdü. Geçen yıl ayda ortalama 330 bin cep telefonu satan teknoloji marketlerinin satış rakamı, kredi kartı düzenlemesinden sonra 130 bin adet düşerek 200 bine geriledi. Böylece taksit yasağı teknoloji marketlerin telefon satışlarını yüzde 40 civarında düşürmüş oldu. GfK ve bin 771 adetle çamaşır makinesi, 791 bin 262 adetle bulaşık makinesi, 467 bin 287 adetle fırın, 301 bin 331 adetle derin dondurucu izledi. Gold Teknoloji Marketleri Pazarlama Müdürü Kılınç Orhan Erdemir, Türkiye’de cep telefonu alışverişini etkileyen en önemli faktörlerden birinin kredi kartlarındaki taksit imkânı olduğunu söyledi. Erdemir, taksit yasağının teknoloji marketlerindeki büyümeyi sıfırladığını belirterek yurttaşın borçlanma düzeyini indirmeyi sadece kredi kartları üzerinden düşünülmemesi gerektiğini söyledi. eDevlet üzerinden kayıt dönemi İnternet üzerinden sunulan kamu hizmetlerine önemli bir yenilik geldi. Yükseköğretim Kurulu tarafından yürütülen Yükseköğretim Bilgi Sistemi çalışmaları kapsamında sunulmaya başlanan hizmetle Türkiye genelinde 32 üniversiteye kayıtlar internet üzerinden yapılabilecek. eDevlet üzerinden kayıt işlemleri 2 Eylül’e kadar sürecek. Turkiye.gov.tr adresinden ulaşılabilen eDevlet kapısı üzerinden kayıt yaptırmak zorunlu değil. Dileyen öğrenciler 15 Eylül arasında şahsen giderek de kayıt yaptırabilecek. eDevlet üzerinden kalıy yapılacak üniversiteler arasında, Akdeniz Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Erzurum Teknik Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi de bulunuyor. Modaya uygun akıllı saat yarışı Güney Koreli teknoloji şirketleri LG ve Samsung Apple’ın merakla beklenen akıllı saati piyasaya çıkmadan yeni akıllı saatlerini tanıttı. Güney Koreli şirketler yeni saatleri modaya daha uygun şekilde tasarladıklarını belirtiyor. Samsung’un Gear S adlı akıllı saati kavisli bir ekrana sahip. LG’nin G Watch R modeli ise klasik bir kol saatini andırıyor. Apple akıllı saat lansmanını gelecek ay yapacak. Bu hafta ortasında Berlin’de düzenlenecek olan tüketici teknolojileri fuarlarında akıllı saatlerin yeni odak noktası haline gelmeleri bekleniyor. Tüketici elektroniği araştırma merkezi CCS Insight’tan Ben Wood BBC’nin sorularını yanıtlarken şirketlerin yarışa bir adım önde başlamak için elinden geleni yaptığını belirtiyor. Özgür internet isteyenler buluşuyor 45 eylül 2014’te İstanbul’da dünya çapında katılımcıların geleceği Internet Governance Forum (IGF) düzenlenecek. Bu yıl 9’su düzenlenecek olan forumun amacı internetin yönetişimi konusunda fikir ve işbirliği yakalamak. Ancak Alternatif Bilişim Derneği’nin öncülüğünde temel hak ve özgürlüklerin, açıklığın, bütünlüğün ve ağ tarafsızlığının internetin yapı taşları olarak kalmasını isteyenler de aynı tarihlerde Internet Ungovernance Forum’u düzenleyeceğini açıkladı. Alternatif Bilişim Derneği’nin bu hareketinin arkasında diğer bir neden de, toplantının Türkiye’de yapılıyor olmasına karşın hem Alternatif Bilişim Derneği, hem de başta Tüm İnternet Derneği olmak üzere diğer yerel derneklerin oluşturdukları panel tekliflerinin hepsine olumsuz cevap verildi. Bunun yerine BTK 3 panel düzenliyor. Alternatif Bilişim Derneği yaptığı açıklamada “Bizler, internetin en önemli sorunlarının IGF’de hak ettiği ilgiyi göremediğini fark ettik. İnternetin sahip olduğu problemlerin çoğunun asıl müsebbibi olan devlet ve şirketler, IGF’de gereğinden fazla temsil edilmekte. Bu yüzden bizler de, interneti savunmak ve sivil toplum örgütlerinin, aktivistlerin ve halkın da seslerini duyurabilecekleri bir alan yaratmak için önayak olmaya karar verdik” denildi. Bilgi Üniversitesi Santral Kampusu’nda 45 Eylül’de düzenlenecek olan İnternet Ungovernance Forum için [email protected] adresine elektronik posta atmak gerekiyor. Ortadoğu garip bir yer: Gazze’de 7. ayın 7’sinde başlayan savaşın 7. haftası biterken taraflar arasında ateşkes imzalandı. Ateşkes akşamüstü saat 7’de başladı. Hamas savaşın ilk haftasında, Türkiye ve Katar’ın baskısıyla reddettiği ateşkes koşullarını 7. haftada kabul ederek 2012’nin ateşkes koşullarına, kısacası başa döndü. İsrail bu savaştan ne elde etti? O da belirsiz. İyi de peki Gazze de ne oldu? Taraflar, aynen fıkradaki gibi “bu pisliği neden yediler”? Bu sorunun cevabını ben bilmiyorum. Ancak, ortaya çıkan durum üzerinde düşünmekte yarar var. Ne de olsa, Ortadoğu yine hızlı bir değişimin içinde. İmzalanan ateşkes anlaşmasının olası etkilerine bakmadan önce, 50 gün süren savaşın sonunda önümüzdeki resme soğukkanlılığımızı kaybetmeden bakmaya çalışalım. Böyle diyorum, çünkü yaşananlar için “savaş” kavramını kullanmak çok zor. İsrail tüm askeri kapasitesiyle havadan, karadan, denizden saldırdı. Hamas, amacı belirsiz bir provokasyonla başlayan bu “savaşta” elindeki sınırlı olanaklarla direnmeye çalıştı. Ateşkes imzalandığında, Filistin tarafında, en az 2bin 200 kişi ölmüştü. Bunların yaklaşık binini Hamas savaşçıları, geri kalanını da çocuklarla siviller oluşturuyordu. Yaralıların sayısıysa on binlerle ifade ediliyor. Hamas liderlik düzeyinde de önemli kayıplar verdi. Bu sonuncusundan dolayı yayılan kuşku, paranoya ortamında Hamas, 22 Filistinliyi casusluk yaptıkları iddiasıyla alelacele idam etti; 250’den fazla Hamas üyesi Hamas ‘kazanmış’ de tutuklandı. Hamas çatışmaların ilk haftasının sonunda Mısır’ın aracılığıyla önüne gelen ateşkes önerisini, Türkiye ve Katar’ın baskısıyla kabul etmediği için uzayan savaşta füze stoklarının yaklaşık yüzde 80’ini tüketti, 32 tüneli İsrail ordusu yıktı. Toplam 11 binden fazla ev, cami, okul yerle bir olmuş, geri kalanının önemli bir kısmı içinde yaşanamayacak düzeyde hasarlı, on binlerce insan evsiz kaldı. Bu çapta can ve mal kaybına karşın Hamas, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu kaldırtamadı; esas olarak 2012 ateşkes koşullarına geri dünmüş oldu. Hamas’ın İsrail’e gönderdiği füzelerin büyük bir kısmı İsrail’in füze savunma sistemine takıldı. İmha edilemeyenler, İsrail’de yaşamı aksatmaktan, Tel Aviv Havaalanı’nı birkaç saatliğine kapattırmayı başarmaktan öteye gidemediler. Hamas’ın düzenlediği komando saldırıları İsrail ordusu tarafından hemen saptanarak etkisizleştirildi. Ateşkes imzalandığında, İsrail tarafında 64’ü asker olmak üzere 70 kişi yaşamını Hamas saldırıları sonucunda kaybetmişti. Şimdi Hamas’ın bu durumu değerlendirmesi, geleceğe ilişkin bir yol haritası üretmesi gerekiyor değil mi? Hamas sözcüsü Sami Abu Zuhri’nin “Biz kazandık, savaşçılarımız, hiçbir Arap ordusunun yapamadığını yaptı, onları (İsrail ordusu) yendik” sözlerine bakınca bu konuda umutlu olmak ne yazık ki olanaklı değil. Bana Hamas, her Kazananı Olmayan Bir ‘Savaş’ İsrail saldırısında ölenleri, Gazze’de yaşanan yıkımı değil, kendi iktidarını ve projesini (neyse o proje) düşünüyor gibi geliyor. Tabii bu arada savaşın başında önerilen anlaşmanın bu kadar can kaybı, hasar oluşmadan imzalanmasını engelleyenleri de unutmamak gerekiyor. srail de bu savaşı kazanmış Başbakan Netanyahu yanına savunma bakanını, ordu genel komutanını alarak yaptığı basın toplantısında “Bu, İsrail devleti açısından büyük bir askeri diplomatik başarı oldu” (Washington Post) dedi. İ bile yok. İsrail’deyse, hükümetin ekonomi (Likud) ve dışişleri (Şas) bakanları hemen ateşkes anlaşmasının, İsrail’in amaçlarına ulaşamadan imzalandığını dile getirdiler. İşçi Partisi lideri de sonucu yetersiz bulduğunu açıkladı (Washington Post). Sosyal demokrat Haaretz gazetesinin bir yorumuna göre savaş, Netanyahu’nun propagandalarının bir ürünü olan “Güvenlik balonunu patlattı” (Amos Harel, 29/08). Önce kaçırılıp öldürülen üç genç, sonra zorlukla engellen bir “III. İntifada”, arkasından roketler ve İsrail ordusunun planlarının yetersizliğini ortaya koyan “tünel savaşı”, İsrail’in Ürdün dışındaki Gerçekteyse İsrail’in durumu da parlak değil. Yine de İsrail tarafında, “Hamas’ı yine ezdik”, “sürüne sürüne geldi ateşkesi kabul etti” gibi saçmalıkların yanı sıra soğukkanlı, gerçekçi değerlendirmeler de var. En azından, sosyal demokrat eğilimli gazetelerin yorumcularının başından beri bu savaşa karşı çıktıklarını, şimdi de “ Peki ne işe yaradı” diye sorduklarını hükümet politikalarını tartışmaya açtıklarını görüyoruz. Gazze’de belki birileri kendi kendilerine “ Biz durup dururken İsrail’i neden provoke ettik, 15 Temmuz’da gelen anlaşmayı neden kabul etmedik” diye soruyorlardır, ama Hamas’ın İslamcıtotaliter yönetimi altında böyle bir tartışmanın henüz belirtileri tüm sınırlarında patlak veren şiddet olayları... Başbakan Netanyahu’nun savaş sırasında yüzde 80 civarında dolaşan desteği de bu sonuçlardan dolayı yüzde 40’ın altına düştü (The Times of Israel, 25/08). Gerçekten de Natenyahu yönetimi, Hamas’ı silahsızlandırma amacına ulaşamadı; kendi ölçütlerine göre önemli düzeyde kayıp verdi. Gazze’yi istila ederek Hamas’ın örgütsel yapısını çökertmeyi denemeyi, daha fazla kayıp vermekten korktuğu, arkasından oluşacak ortamı denetleyemeyeceğini düşündüğü için göze alamadı. Karşımızda Netanyahu’nun iddia ettiği gibi bir askeri başarı yok. Diplomatik bir başarıdan da söz etmek olanaklı değil. ABD ile İsrail yönetimi arasındaki gerginlik savaş sırasında daha da arttı. ABD İsrail’i açıkça eleştirmenin yanı sıra silah sevkıyatını, en önemlisi “Hell Fire” füzelerinin teslimini kasıtlı olarak geciktirdi, sivil uçuşları kısa süre için de olsa askıya aldı. Avrupa’da İsrail karşıtı kitlesel protesto gösterileri gerçekleşti, Yahudi düşmanlığında belirgin bir artış görüldü. Hamas’ın (ve destekçisi ülkelerin) de diplomatik alanda önemli, kayıplarla karşı karşıya kalacakları, daha da yalnızlaşacakları anlaşılıyor. Suudi Arabistan, Katar üzerine baskı yapmaya başladı. Türkiye ise tüm çabalarına karşın ateşkes sürecinde bir etken olamadı, Mısır’ın “sonuç alan ülke” konumu belirginleşti. Türkiye’de giderek artan, Türk vatandaşlarını da tehdit eden, Yahudi düşmanı söylem yalnızca protesto gösterilerine sızmakla kalmadı, AKP’ye yakın çevrelerde de kendini gösterdi. Bu durum Avrupa’da dikkatlerden kaçmadı. Torba tasarıya devam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 6 Eylül’deki güvenoylamasının ardından Meclis’in mesaiye “torba tasarı” görüşmeleri ile devam etmesi planlanıyor. Soma’daki maden faciasıyla ilgili düzenlemeler ve kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına yönelik çok sayıda düzenlemenin olduğu ve ilk 5 bölümü kabul edilen torba tasarının kalan 6. bölümü 789 Eylül Pazar, Pazartesi, Salı günleri ele alınacak. Ekonomi Servisi Ankara Alışveriş Festivali’nin (Ankara Shopping Fest) ikinci günü gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerle Ankara Kalesi’nde yapıldı. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci, ATO Ankara Kalesi ve keçisinin, şehrin önemli iki temsil figürü olduğuna dikkat çekti. Bezci, ATO olarak bunların yer aldığı hediyelik ‘kalemlik seti’ yaptıklarını bildirdi. Ankara Alışveriş Festivali etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen Uluslararası Transanatolia Rallisi gösteri yarışları ANKAPARK alanında yapıldı. Gerçekleştirilen özel seyirci etabını, İtalyan sürücü Alessandro Botturi kazandı. Botturi, ödülünü Bezci’den aldı. Ankara’da alışveriş rüzgârı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle