04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan, Köşk’e çıkarsa Bakanlar Kurulu gibi AKP’yi de yönetmeyi sürdürecekmiş 5 oluştururken yüreğimde derin bir sızı... Başımı bir sağa bir sola çeviriyorum... Biçimsel mantığın düşlemlerinde geleceğe nasıl bakarız... Sevgiyi, aşkı, kardeşliği, barışı, hayatı nasıl anlatırız... Sokaklarda insanlar! Suriyeli göçmenler! İşsiz ve yoksul! Nerede yatıp kalkarlar! Geçmişten geleceğe insanlık değişimine bir göz attığınızda “daha az sömürüye ve daha çok özgürlüğe” dönüştüğüne tanık oluruz... Üçüncü dünya ülkelerinde özellikle Hindistan, Pakistan, Vietnam, Çin, Bulgaristan, Suriye, Mısır ve Türkiye gibi ülkelerde daha çok sömürü ve daha az özgürlük vardır... Onun için emperyalizm ve kapitalizm hayatımızın her alanında yer alır. Baskı ve şiddet bu yüzdendir... HHH Tarihi unutmamak gerekir... 12 Mart ve 12 Eylül’ü yaşayan bir kuşaktanım... Acılar, hüzünler, işkenceler, katliamlar, idamlar... Yaşadık hepsini! Sancılı yıllardan geçip bugünlere ulaştık; dönekleri, işbirlikçilerini, çıkarcıları, düzenbazları gördük... Susurluk’u yaşadık... “Derin devlet”in, “Gladyo”nun işlediği faili belli cinayetleri... Aklınıza gelen her şeyi! Tarikatçı yapılanmayı, devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarına nasıl sızıldığını, sahte sağlık raporlarıyla askeri liselere öğrenci alındığını... Polis akademilerine girecek gençlerin bazılarına soruların önceden verildiğini anlattık. Yargı kararlarını yayımladık! 50 yıl gazeteci olarak bunu yaptık... Başta Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tansu Çiller, hiç kimse yazdıklarımızı önemsemedi, belgeleri görmezden geldi. Bunları yazarken, cemaate, Fethullah Gülen’e “silahlı terör örgütü lideri” demedik, diyemezdik... Çünkü devletin polisi, askeri silahlı olurdu! HHH Hayat böyledir işte! Nereden nereye... IŞİD’den başladık, nereden nereye geldik... Daha söyleyecek çok sözümüz olacak... Unutmayın 10 Ağustos Pazar cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk turu yapılacak. Sakın sandığa gitmemezlik etmeyin, oyunuzu mutlaka kullanın... Özgür irade! Her şeyi istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda hemen ertesinde AKP MKYK toplantısı yapmak istediğini söyledi. Bakanlar Kurulu toplantılarına ayda bir katılabileceğini söyleyen Erdoğan, seçimle birlikte başkanlık sisteminin de konuşulmaya başlanacağını ifade etti. Partide 3 dönemi dolduran isimlerin Başbakan tarafından dışarıdan bakan olarak atanabileceklerini belirten Erdoğan, yurtdışındaki yurttaşların seçimlere katılım oranlarının düşük kalmasından da “YSK’nin randevu işi her şeyi altüst etti” sözleriyle YSK’yi sorumlu tuttu. Erdoğan, önceki gece katıldığı televizyon programında soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda başbakan ile haftada bir rutin görüşme ile yetinmeyebileceğini ifade eden Erdoğan, “Anayasa 104, cumhurbaşkanı devletin başıdır, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milleti Nasıl Bakarsın Hayata?.. Binlerce işsiz ve yoksul insanın dolaştığı bir ülkede, siz, hayata nasıl bakarsınız? Sanayileşmemiş bir toplumda ve milyonlarca işsizin ortalıkta dolaştığı bir ülkede bu gibi konular belki aykırı görülebilir; ama değildir... İletişim çağında yaşıyoruz! İletişim ağı tüm evreni iç içe yaşamaya zorladı... Kapitalizm, sosyalizm, komünizm, feodalizm göstergeleri ülkelerde birbirine dolanıp sarmallaşıyor... Bakın petrol şeyhleri, Abant’ta bir oteli tümüyle kiralayıp bahçesine bedevi çadırı kurup erkek personelin girmesini bile yasaklıyor. Bu, iletişim çağında bunlar olurken halkımız bunlara nasıl bakıyor. IŞİD’in “Sincar işgali” sürerken devleti yönetenler konuşmuyor, IŞİD’e tepki göstermiyor, TBMM’de milletvekilleri tekmeyumruk birbirine giriyor. Sincar (Şengal) Irak’ın Suriye sınırında... IŞİD Sincar’ı ele geçirdi! Şii ve Sünni Araplar, Telaferli Türkmenler ve Ezidilerden oluşan on binlerce insan, çoluk çocuk Erbil’den Dohuk’a değin daha güvenli yerleşim birimlerine kaçmaya çabalıyor... Bir dram yaşanıyor, hayat duruyor. Öyle kandan, candan, uzaklara kaçmak istiyor insanlar... İnsanların yüzlerinde bir kan lekesi, bir ölüm korkusu, sanki “Kasım Karası” vurmuş soluk aydınlığa, ölüm makineleri çalışıyor, o ağaçsız tepelerde... HHH Sen nasıl bakarsın, ben nasıl bakarım, insanoğlu nasıl bakar hayata? Katliam korkusu, ölüm korkusu yaşadınız mı hiç? Açlık ve susuzluk... Çocuklarınızın geleceği... Neden seyreder tüm dünya katliam yapan IŞİD’i! IŞİD’e karşı peşmergeler ve YPG savaşıyor, Ortadoğu’da sınırlar yeniden çiziliyor... Dillerinden “emperyalizme hayır” sloganını düşürmeyenler sahi neredesiniz siz? İsrail’in Gazze saldırısına karşı çıkan “havuz medyası”, IŞİD’in katliamına gözlerini kapatmış, suskun! Nerede insanlık, nerede vicdan! Hayatın o ince mavi çizgisi, tüm renklerin ortak kaygısını u Katıldığı bir TV programında geleceğe ilişkin hedeflerini açıklayan Erdoğan, seçildikten hemen sonra AKP MKYK’yi toplayacağını söyledi. Bakanlar Kurulu’na ayda bir defa katılmayı planladığını belirten Erdoğan, üç döneme takılan bakanlara da yeniden koltuk vaat etti. nin birliğini temsil eder. Bakın öyle basit bir görev değil orada yan gelip yat, böyle bir şey olmaz” dedi. Bakanlar Kurulu toplantılarıyla ilgili de farklı bir formül geliştirebileceğini anlatan Erdoğan, “Kabine diyelim ki haftada bir, 15’te bir toplanır da siz de ayda bir böyle bir toplantıya katılırsınız” diye ekledi. Erdoğan, başkanlık sistemiyle ilgili bir soru üzerine, bu konunun seçimin ardından konuşulmaya başlanacağını ve halkın benimseyeceğini ileri sürdü. Yurtdışında oy kullanan yurttaşlarda katılımın düşük olması konusuna da değinen Erdoğan, sorunun seçmenden değil, YSK’den kaynaklı olduğunu savunarak randevu sistemini eleştirdi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda partiye nasıl bir gelecek beklediğine ilişkin değerlendirmeler de yaptı. “Bir anne, yavrusunun nasıl ki boğulmasına müsaade etmezse, ben de partimin, bu 40 yıllık siyaset tecrübemle, boğulmasına asla tahammül edemem” diyen Erdoğan, partisinin 3 dönem kuralına takılanların da bir dönem ara verdikten sonra tekrar aday olabileceğini, ara verdiği dönemde de partinin kurullarında görev alabileceklerini, hükümetin herhangi bir organında danışmanlık yapabileceklerini, buna engel bulunmadığını söyledi. Er ‘MKYK toplantısı yapacağım’ doğan, “Başbakan sizi kabineye layık görüyorsa parlamento dışından da sizi kabineye alabilir, bu da olur, bunun da önü kapalı değil, yol çok” dedi. Erdoğan, 10 Ağustos’ta cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda 24 Ağustos’ta parti kongresi yapılıp yapılmayacağı yönündeki soruya da “Seçildikten sonra hemen bir MKYK toplantısı yapmak istiyorum. O MKYK toplantısında bütün arkadaşlarımızla A’dan Z’ye istişare yapacağız” diye yanıt verdi. Erdoğan, cemaat yapılanmasını da 12 Eylül referandumunun hemen ardından yapılan atamalarda hissettiğini belirtti. “Maalesef orada bazı bakanlıktaki arkadaşlarımızın gafleti bize böyle bir bedeli maalesef ödetti” diyerek dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i işaret eden Erdoğan, Yargıtay ve Danıştay’da bunun görüldüğünü anlattı. l Erdoğan’ın iddiası doğru çıkmadı İşte ‘tehdit’ mektubu Fotoğraf: DHA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gazze saldırılarına yönelik açıklamalarıyla ilgili “Türk ABD Dostluk Grubu bana mektup yazıp güya beni tehdit ediyor” dediği mektubun içeriği ortaya çıktı. ABD Kongresi’ndeki Türkiye Dostluk Grubu eşbaşkanları, hem Demokrat, hem Cumhuriyetçi Parti’den dört Amerikalı vekilin imzasını taşıyan mektupta, Erdoğan’ın son dönemde Gazze konusundaki söylemleri “tarihsel olarak yanlış ve provokatif” olarak nitelendirildi. Mektuba imza koyan vekiller, Erdoğan’a “Sizin ifadeleriniz Kongre’deki diğer vekillere Türkiye lehinde ifadeler kullanmamızı çok zor hale getiriyor” mesajını verdi. Demokrat Steve Cohen, Cumhuriyetçi Ed Whitfield, Cumhuriyetçi Virgina Foxx ve Demokrat Gerald Conolly imzalı mektupta “...Sizin söylediğiniz ‘İsrail’in Filistin’e, Gazze’ye şimdi yaptıkları, Hitler’in onlara yaptıklarını aştı’ cümlesi hem tarihi olarak yanlış hem de provokatif bir ifade. Son ifadeleriniz, şiddeti sona erdirmemekle kalmıyor, aksine nefreti körüklüyor. Bu ateşli retoriğin ilişkilerimize etkisi üzerinde düşüneceğinizi umuyoruz” denildi. ABD’den gelen mektuba Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır imzalı bir mektupla yanıt verildi. “Filistin sorununa çözüm için birlikte çalışmak ve TürkAmerikan ilişkileri önemlidir” ifadesinin yer aldığı mektupta “Filistinİsrail ihtilafına adil ve tarafsız bir şekilde yaklaşılmadığı takdirde güvensizlik ve istikrarsızlık daha da artacak ve bundan sadece Türkiye değil ABD de zarar görecektir” uyarısında bulunuldu. Mektupta, Erdoğan’ın açıklamalarının antiSemitizmle anmanın, hadiseleri çarpıtmak ve İsrail’in savaş suçlarını örtbas etmek olduğu vurgulandı. ‘Kalıcı barış için yasaları bekliyoruz’ YUSUF ZİYA CANSEVER VAN HDP Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında geldiği Van’da ilk olarak DBP’li Van Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili dün 33 polisin daha gözaltına alındığı 2. dalga operasyonla ilgili sorular üzerine, “Bu ekip Van Büyükşehir Başkanımız Bekir Kaya’yı gözaltına alan ekiptir. Şimdi merak ediyorum savcı gözaltına aldığı kişilere ‘Bekir Kaya’ya niye haksızlık yaptınız? Niye komplo yaptınız?’ diye soracak mı? Bunlar suç işlemişse bizzat dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı bence aynı soruşturmaya dahil edilmelidir” dedi. PKK lideri Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı “sabır taşı çatladı. Müzakereler 1 hafta içerisinde başlamalıdır” açıklanmasının anımsatılması üzerine Demirtaş, “Umut ediyorum ki artık daha fazla geciktirmeden kalıcı barışa dair yasalar çıkar” ifadelerini kullandı. Van’da partisince düzenlenen mitingde konuşan Demirtaş, “Siz adalet, barış, kardeşlik, özgürlük, onurlu yaşam istediğinizi söyleyince biz sizden aldığımız emirle yola çıktık. Denemedikleri yol kalmadı. Şeytanın aklına gelmeyecek zulüm yöntemlerini denediler. Eminim ki şeytan bile şaşırmıştır, bunlar benden daha şeytan diye. Şeytani yöntemler defolup gidecek, bu toprakları cennete dönüştüreceğiz” dedi. Cumhuriyet Caddesi’ndeki seçim bürosunun açılışının ardından yüzleri maskeli bir grup, Van Valiliği’ne yürümek istedi. Göstericilerle polis arasında yer yer çatışmalar yaşandı. Havanın kararmasıyla olayların son bulduğu kentte polis geniş güvenlik önlemleri aldı. ‘Şeytan bile bunlara şaşırır’ Ankara yanıt verdi ERDOĞAN REKLAMINA ÇİFTE YASAK 22 Temmuz’da 25 ilde çoğu üst rütbeli polislere karşı bir operasyon başlatıldı. Medya bunu “Cemaatçi polislere karşı operasyon” başlığı ile verdi. Gözaltına alınan, bir bölümü daha sonra tutuklanan polisler arasında kamuoyunun yakından tanıdığı polis şefleri de vardı. Mesela Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları sırasında İstanbul’da istihbarat şube müdürü olarak görev yapan Ali Fuat Yılmazer, eski İstanbul Bilişim Suçları ve Sistemleri Şube Müdürü Hayati Başdağ, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, Terörle Mücadele Şubesi’nin eski müdürü Ömer Köse gibi… Fırtına koptu. Cumhurbaşkanlığı seçimi heyecanını bile bastıran bir fırtına. Erdoğan, hem de miting meydanından fırtınaya tüy dikti. “İnlerine gireceğiz demiştik. İşte giriyoruz.” Başbakan’ın tüy dikme marifetine AKP’nin “Beşir Hocası” Beşir Atalay da katkı yaptı: “Operasyon önce Emniyet’te başladı. Benim beklentim mutlaka yargı kesimine operasyon intikal etmeli. Orada da devam etmeli; edeceğini de zannediyorum” buyurdu… Bununla da kalmadı. Dün sabah polisin daha alt kademelerine inildi. 14 ilde 35 düşük rütbeli polisi içeren ikinci bir gözaltı dalgası başladı. Anlaşılan Tayyip Erdoğan’ın deve kininden beter kininin köpürttüğü, AKP’ye sımsıkı Polislerin Değil Hukukun Yanında Saf Tutmak… sarılmış kesimlerin “Ya havuzun suyu kesilirse ne yaparız” korkusunun kabarttığı havuz medyasının parlattığı cadı avı genişleyerek sürecek. Polisle başlayan operasyonun, Beşir Atalay’ın müjdelediği üzere adliye, oradan dahiliye, maliye, harbiye, hariciye, nisaiye, bevliye gibi alanlara sıçrayarak genişleyeceğini tahmin etmek yanlış değil gibi… “Yargıda operasyon” gibi ürkütücü bir adım olasılığı bir başka yazının konusu olsun. Biz “Polis operasyonu” üstünde duralım. HHH Polisteki operasyonun ileri sürüldüğü gibi “Tevhidi Selam örgütü” bağlamında bir casusluk operasyonu filan olmadığını, keza Emniyet’te idari bir temizlikle de sınırlı olmadığını kavramak için ne üstün bir zekâ gerekiyor, ne derin bir analiz yetisi… Bu tepeden tırnağa bir siyasal hesaplaşmadır. 2002’de iktidarını kurarken Cemaat’in yetişmiş, o günler için hazırlanmış kadrolarına yaslanarak konumlarını pekiştiren Erdoğan ve takımı, iktidar paylaşımında, kendi payını artırmak, en azından korumak isteyen Cemaat’e karşı savaş açtı. Savaş 17 Aralık’tan birkaç yıl önce başladı. Taa 2009’da, Cemaat’in önde gelenlerinden biri ile konuştuğumda anlatmıştı: “Pırıl pırıl gençlerimiz maliyeye, mülkiyeye, adliyeye, hariciyeye girmek için başvurdukları zaman Cemaat’le gönül bağlarını gizlemek zorunda kalıyorlar. O bile nafile oluyor. Güvenlik soruşturmasında talebe iken kaldıkları yurttan, eve; okudukları okula, hatta arkadaş çevrelerine kadar araştırılıyor ve mülakat aşamasında eleniyorlar. Yani Erdoğan bize karşı kılıcını çekti…” 1725 Aralık operasyonları bu savaşın su yüzüne çıkmasından, çekilen kılıçların hepimizin gözü önünde sallanır hale gelmesinden ibaret. Polis operasyonu da “Cemaat AKP savaşı”nın bir halkası. Hem de önemli bir halkası. Nitekim operasyon sırasında Cemaat’e yakın medya sürekli “Zulme uğrayan masum ve kahraman polisler” edebiyatına ağırlık verdi. AKP’nin havuz medyası ise “Casusluk yapan, hükümeti devirmek için darbe hazırlığına istihbarat sağlayan, hain polisler” edebiyatına sarıldı. Bu, bugün de aynı hızla sürüyor. Polis operasyonunda gözaltına alınan, tutuklanan, meslekten ihraç edilen polislerin sahiden de Cemaat’le organik bağları var mı; emir ve talimatları Ankara’dan değil, moda deyimle Hem bayraktan hem ezandan AYŞE SAYIN Erdoğan’ın ayrıca seçim yasasında el ilanları, afiş, pankartlarda “Türk bayrağı ve dini işaretlerin” hiçbir ANKARA Başbakan Tayyip şekilde kullanılamayacağının öngöErdoğan’ın, cumhurbaşkanı serüldüğünü anımsatarak Erdoğan’ın çimi için bastırdığı “Türk bayTürk bayrağını fon olarak kullandığı raklı” seçim posterlerine Seçim posterlerinin de kaldırılmasına kaKurulu’ndan veto geldi. CHP’nin rar verdi. başvurusu üzerine Pursaklar İlçe Konuya ilişkin değerlendirmede Seçim Kurulu, Erdoğan’ın kurulun bulunan Levent Gök, “Artık karar belirlediği billboardlar dışındaki yersonrasında derhal bu afiş ve poslere asılan afişlerinin kaldırılmasıterlerin kaldırılması gerekir. Eğer na karar verirken posterlerde Türk bu konuda harekebayrağı kullanılmate geçmezlerse biz sını da yasaya aykıu Pursaklar İlçe Seçim ilgililer hakkında rı buldu. Ayrıca YSK, da suç duyurusunMHP’nin başvurusu Kurulu, haksız şekilde da bulunacağız” üzerine Erdoğan için elektrik direklerine asılan dedi. Gök, kararın hazırlanan reklam Pursaklar dışındaki filmini de “ezan seErdoğan posterlerinin yerler için de emsal si, seccade ve dua eden kadın figürü kaldırılmasına karar verdi. olacağını belirtti. kullanıldığı” gerekKurul ayrıca Erdoğan’ın eklam çesi ile yasakladı. CHP Ankara Mil“Türk bayraklı” posterini kaldırıldı letvekili Levent MHP ise avukat de seçim yasaklarına Gök’ün başvurusuKürşat Ergün’ün nu karara bağlayan aykırı buldu. YSK de “ezan imzasıyla YSK’ye Pursaklar İlçe Seçim akşam yasesi, seccade ve dua eden önceki Kurulu, adayların yına giren Erdoğan belediyelerce doğrukadın figürü kullanıldığı” reklamının ilgili mevdan kullanılan ve ilçe aykırı oldugerekçesi ile yasakladı. zuata seçim kurullarınca ğu gerekçesiyle yabelirlenen yerlerde saklanması için başafiş ilanlarını süresi, vurdu. YSK, bu başsayısı, ücreti eşit olmak koşuluyla vuruyu yerinde bularak Erdoğan’ın yararlanabileceği yönündeki kararı yeni reklam filminin yayından kaldıanımsatarak bu amaçla Erdoğan ve rılmasına oy çokluğu ile karar verdi. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun temKP’den ilginç çıkış silcilerinin bu haktan yararlanmak Karara tepki gösteren AKP’nin için başvuruda bulunduğunu bilYSK temsilcisi Şeref Malkoç, hudirdi. Kararda, CHP’nin Erdoğan’ın kuka aykırı karar verildiğini savunaposterlerinin belirlenen yerler dışırak, “Bu mantıkla karar verilirse na asıldığı itirazını haklı bulan kurul, yarın başörtüsü de sakal da dini belirlenen billboardların dışındaki sembol sayılır ve yasaklanır” deyerlere asılan afiş ve ilanların kaldığerlendirmesinde bulundu. rılmasını istedi. İlçe Seçim Kurulu, Pensilvanya’dan mı alıyorlar bilemem. Biz dedektif değil gazeteciyiz. Ancak bugün tutuklanan, özellikle şef düzeyindeki polislerin yakın dönemde pek çok önemli davada kirli roller üstlendiklerini söyleyebilecek bilgiye sahibiz. Hrant Dink cinayetinden, neredeyse dosyasını ezbere bildiğim Ahmet Şık Nedim Şener davalarına kadar pek çok davada bu polisler adeta fezleke değil iddianame yazacak kadar gözü kara etkinliklere girdiler. Keza Ergenekon, Balyoz gibi davalarda kuruların yanına yaşları da katarak “AKP Cemaat koalisyonunun intikam operasyonu”na dönüştürülmesinde bu polis şeflerinin belirleyici katkıları tartışılmaz. Kısacası Tayyip Erdoğan bir zamanlar bağrına bastığı, baş tacı ettiği, madalyalarla ödüllendirdiği, ateşteki kestaneleri çıkarttırdığı polislerini bugün hoyratça tasfiye ediyor. Bu polislerin hukukun ırzına geçilmeden, yargının kirli siyasal hesaplara alet edilmeden yargılanmasını savunmak bir demokratlık ödevidir. Tamam. Ama onları kahraman olarak göklere çıkarmak, Erdoğan’a karşı muhalefetin malzemesi olarak kullanmak da siyasal bir aymazlıktır. Bize düşen, çeteler savaşında çetelerden birinin değil, sadece hukukun ve demokrasinin yanında saf tutmak olsa gerek. R A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle