24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 ‘En Büyük Af’ Çok Yakında! Belki de “az gelişmişliğin” ya da daha kibar söylemle, “gelişmekte olmanın” bir göstergesidir “seçim dönemlerinde seçim politikaları izlemek.” Seçim politikaları deyince de akla popülist politikalar gelir hep. Anımsanırsa, 5 Haziran tarihinde “Ne Kadar Seçim, O Kadar Af!” başlığıyla çıkmıştık bu köşede karşınıza. Bu yazı bir yorum değil, bir tespit içeriyordu. Şöyle ki, hemen hemen her seçim döneminde bir kanun tasarısı ya da teklifi ile karşılaşıyorduk. Affın kapsamı ise bazı seçim dönemlerinde geniş, bazı seçim dönemlerinde dar tutuluyordu. Ama değişmeyen tek gerçek, aflarla karşılaşılmasıydı. Modern vergi tarihimize baktığımızda, ortalama üç yılda bir af veya af benzeri kanun hayata geçmiş. Seçim ortalamamız da eminiz buna uygundur. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce, hükümet kanadından, affı da barındıran “Torba Yasa” çıkmadan Meclis’in tatile girmeyeceği açıklanıyordu. Ancak, gördük ki af çıkmadan Meclis tatile girdi. Sizce neden? Yanıtı çok basit. Çünkü seçim artık bitti ve seçim hükümetin istediği gibi sonuçlandı da ondan. Yani, 1 Ekim tarihine kadar affı unutalım artık. Özetle, “seçim bitti, af gitti.” Tek kanallı dönemde bir elektrik süpürgesi reklamı vardı. Sloganı şuydu. “İş bitti, fiş gitti.” Konumuza çok uygun değil mi bu slogan! Vergiyle uğraşanlar bilirler. Mükelleflere yapılabilecek en büyük kötülük, af beklentisi yaratmaktır. Ancak, bu beklenti çok büyük mahiyette yaratıldı. Şu anda, mükellefler resmen kendilerini aldatılmış hissediyor. Öyle büyük bir beklenti yaratıldı ki, ödeme gücü olan mükellefler bile geçmiş dönemlere ilişkin vergi borçlarını ödememeye başlamışlardı. Bu çerçevede bizce, mükellefte yaratılan af beklentisinden daha da tehlikelisi ise vergi idaresinde af beklentisi yaratmaktır. Af tasarısının dile geldiği günden beri, vergi daireleri eski dönem borcu olan mükelleflerin üzerine gitmeyi bırakmışlardı. Hatta vergi aslına bağlı olmayan cezaların nasıl olsa Peki ya şimdi ne olacak? af ile kalkacağı beklentisiyle hareket etmeye başlamışlardı. Yani vergi idaresi birçok işlemini “nasıl olsa af çıkacak” beklentisi ile şekillendirmekteydi. Oysa seçim bitti, af gitti. Yani, asıl sorun şimdi başlıyor. Af beklentisi 1 Ekim tarihine kadar devam edecek mi, yoksa bu beklenti ortadan kalkıp mükellefler ve vergi idaresi normal işleyişine dönecekler mi? Tahminimce en kötüsü olacak! Artık af çıkmadan kimse rahatlayamaz. Bir kere bu beklenti yaratıldıktan sonra, işin içinden kolay kolay sıyrılmak mümkün değil. Bence şunlar olacak: Af çalışmaları devam edecek ve bu kamuoyuyla paylaşılacak. Hatta mükelleflere bu konuda daha fazla umut verilecek. Matrah artırımının gündemde olduğu duyurulacak. Affın Cumhuriyet tarihinin en büyük affı olacağı duyurulacak. Nerden mi biliyoruz? Haziran 2015’teki genel seçimi hatırlatsam ne dersiniz! l Meclis 28 Ağustos’tan sonra çalışmalarına devam edecek Asıl sorun şimdi başlıyor Torba tasarı yeniden ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, cumhurbaşkanının yemin töreni olan 28 Ağustos’tan sonra Soma işçilerinin özlük hakları, 40 bin öğretmen ataması ve vergi affının yer aldığı torba tasarıyı yasalaştırmayı planladıklarını söyledi. AKP, muhalefetle uzlaşarak 1 Ekim’e kadar tatil kararı almıştı. Canikli, tasarının yasalaşmasının 1 Ekim’den sonra başlayacak yeni yasama yılına kalmayacağını, kamuoyunda yoğun bir beklenti bulunduğunu, 28 Ağustos’tan sonra yasalaştırmayı planladıklarını belirtti. Canikli, “Soma’dan tutun da yapılandırmaya kadar, 40 bin öğretmen atamasından bazı özlük, sosyal imkânlar sağlayan düzenlemelere kadar milyonlarca insanı ilgilendiriyor” dedi. Meclis’in çalışma takvimini henüz kararlaştırmadıklarını belirten Canikli, “29, 30 Ağustos mu, 1 Eylül mü olur bilmiyorum ama süreç içinde 1 Ekim’i beklemeden 28 Ağustos ile başlayan o hafta içinde tasarıyı görüşmeyi planlıyoruz. Mükellefler yapılandırmayı bekliyor, vergi tahsılatı da gecikiyor. Hem Soma ile ilgili mağduriyeti olan kardeşlerimizin bu sıkıntılarının giderilmesi, madencilerle ilgili iyileştirmelerin bir an önce devreye girmesi. Bütün bunlar için bir an önce 28 Ağustos’tan sonra kısa süre içinde bunu inşallah yasalaştırmayı planlıyoruz” diye konuştu. SOSYAL GÜVENLİK Stajyer öğrencilere ücret ödenir mi? ücretin belirlenmesinde bir yöntem tanımlandı. Buna göre, ücret ve artışlar veli, vasi veya kişi reşit ise kendisiyle; öğrenciler için de okul müdürlüğü ile işyeri sahibi arasında Bakanlıkça belirlenen esaslara göre düzenlenecek sözleşme ile tespit edilir. Ödenecek ücretin ise asgari tutarları var. 20 ve üzerinde personel çalıştıran işyerlerinde, stajyerlere asgari ücretin net tutarının yüzde 30’undan, 20’sinden az personel çalıştıran işyerlerinde ise yüzde 15’inden aşağı ücret ödenemez. Aday çırak, çırak ve öğrencilere ödenecek ücretler ise her türlü vergiden müstesna. 3308 sayılı kanun kapsamında olmayan üniversite öğrencilerine ise ücret ödenme zorunluluğu olmayıp ücret ödenmesi halinde ise bu ücretten vergi kesilmesi gerekir. Staj zorunluluğu olmayan, yüksekokul tarafından staj yaptırılmayan ve işverence bulunarak çalıştırılan üniversite öğrencileri için ise okulları tarafından sigorta primi yatırılmaz. Bu durumda üniversite öğrencisi çalıştığı işyerinde normal çalışanlar gibi ücret ve sigorta primleri işveren tarafından ödenir. Değerli okurlarım, bu arada geçen haftaki köşe yazımda işsizlik parası ödenmesiyle ilgili prim gün sayılarında “1080 gün” olması gereken ifade sehven “1800 gün” olarak yer almış. Düzeltir, bilginize sunarım. SORU CEVAP En basit ifadeyle, “herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemine” staj denir. Staj döneminin başlamasıyla da birçok işyerinde üniversitelerden gelen stajyerler yoğun bir şekilde çalışmaya başladı. Ama görüyoruz ki, özellikle stajyerlere ücret ödenmesi konusunda kafalar biraz karışık. Farklı uygulamalar söz konusu. Eskiden, çıraklık okulu ve meslek lisesi öğrencilerine staj süresince ücret ödenirken 6111 sayılı kanunla yapılan düzenlemeyle 2011 yılından itibaren, meslek yüksekokulu, teknik eğitim fakültesi vb. mesleki ve teknik eğitim okulları da bu kapsama alındı. 3308 sayılı kanun kapsamında olanlara göre ise aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere ödenecek İsteğe Bağlıda Yurtiçi İkamet Şart Bir kişi yurtdışına çalışmaya gittiğinde, aynı zamanda Türkiye’de de isteğe bağlı sigorta primi ödemek isterse buna yasal hakkı var mı? Varsa ne işlem yapması gerekir? Faruk Kırmızı Türkiye’de ikamet etmek isteğe bağlı sigortalılığın ilk koşuludur. Çünkü yurtdışında çalışan bir kişi, zaten yurtdışı borçlanması yoluyla hizmet kazanmaktadır. Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. l KESK dava açacak Sürgün yönetmeliği MUSTAFA ÇAKIR ‘İncinsen de İncitme!’ atarlarmış. Eğer aldıklarının ücretini ödemezlerse En yüce değer olan aklın eğitilmiş olan inek inatla olduğu yerde durur ücretin ve ahlakın simgesi olması ödenmesini beklermiş. gereken insanlara İslam dininin erenlerince sunulan Bunu görenler ödemeyi yapmayanı uyarır keseye öğütlerden biri olan yazı ücreti attırdıktan sonra inek başlığındaki özdeyiş, tüm yoluna devam edermiş. Bektaşi ve Mevlevilerin dışındaki İslami inançlılarca Bu öyküyü bana nakleden da büyük kabul görmüştür. cami görevlisi, Ahmet Yesevi’nin erenliğinin Örneğin “Kin olanda din hayranlığı içindeydi. olmaz” vs. gibi. HHH Nevşehir’in Hacıbektaş O gün, günlerden ilçesinde bu yıl da 51’inci ulusal ve 25’inci uluslararası cumaydı; türbeden biraz aşağıdaki meydana kültür sanat etkinlikleri kurulmuş ocaklardaki eşliğinde Hacı Bektaş kocaman kazanlarda Veli’nin saygı ve sevgiyle anıldığını yazılı ve görüntülü pişirilmiş olan Türkmen pilavlarını namazdan sonra medyadan izledik. Uzun camiden çıkacak cemaatle yıllar, hiç aksatmadan 16 orada bulunan kadın, Ağustos’ta Hacıbektaş’ı erkek, çocuk, konuk kim anma törenlerinde birçok varsa herkese ücretsiz kez de dostlarla birlikte hazır olmuşuzdur. Hatta bir olarak, Ahmet Yesevi adına keresinde de Bakırköy CHP adak olarak dağıtmışlardı. İşte bu gözlem ve Belediye Başkanı merhum algılarla Pir Sultan Abdal, Yıldırım Aktuna’nın Hacı Bektaş Veli, Yunus hizmetimize sunduğu otobüsle, başkanı olduğum Emre ve Hazreti Mevlana CHP Kadın Kolları üyeleriyle ile öteki erenlerin neden birlikte Hacı Bektaş’ı anma Ahmet Yesevi yoluna girdiklerini, yaratılanlara törenlerine katılmıştık. Bu yıl da binlerce yurttaşımızın Yaradan’ın gözüyle iyi niyetlerle bakarlarken ellerinde ay yıldızlı tasavvufi inançlarla bayrağımızla etkinliklere iyi ahlakı, birlik ve katıldıklarını gazetelere beraberliği öğütlediklerini yansıyan fotoğraflarından anlamış oldum. izledik. Ama bir de bugünkü HHH İslam dünyasında Bendeki bu saygı acımasızca, İslamlık adı Türkmenistan’a yolum altında örneğin; IŞİD’in düştüğünde Sayın Ahmet (IrakŞam İslam Devleti) Yesevi’nin adını taşıyan ve çok hayranlık uyandıran Ezidilerle soydaşlarımız Musul halkına yaptıklarını, bütünüyle ak mermerden yapılmış olan camisiyle bir baş kesmelere varan canilikleriyle, camileri, bölümüne yerleştirilmiş türbeleri yıkmalarıyla olan türbesini görünce hangi İslam inancına pekişmişti. Bu görkemli (?!) dayandıklarını caminin ak mermer tanımlayamadan olan duvarlarına gene yüreklerimiz yanarak mermerden kabartma izliyoruz. Özellikle de İslamı yazı sanatıyla ayetlerle siyasetlerine alet eden AKP öğütleri simgeleyen sözlerin işlenmiş olduğunu iktidarının gönül dostu ABD bile IŞİD’i bombalarken hayranlıkla izlemiştim. onların özellikle de RTE’nin Bu görüntülere karşın dostluk gösterilerini caminin hemen yanındaki şiddetle kınıyorum. toprak meydanda 10 Ağustos 2014 günlü Ahmet Yesevi’nin iki üç basamakla inilen işyerinde seçimde CHP ile MHP’nin hatalı aday göstermesinin deri ve tahtalardan seçmenleriyle halkta kendisiyle öğrencilerinin oluşturduğu tepkinin elinden çıkmış, mutfakta kullanılan çeşitli kap kacak getirdiği katılım eksikliğiyle RTE’ye Cumhurbaşkanlığı örnekleri sergileniyordu. sunulmuş oldu. Ama bu Bunların satılışıyla ilgili sonuç da gene onun ilginç bir öykü de vardı. hırslarına yetmedi. Şöyle ki: A. Yesevi Anayasanın 101. yaptıkları bu kap kacağı maddesine karşın hâlâ eğitilmiş olan ineğinin başbakanmış gibi kural sırtındaki heybelerin ve yasaları hiçe sayarak iki tarafına koyarak hatta, yönetimindeki onu tek başına pazara Resmi Gazete’de YSK’nin salarmış. Pazardaki gönderdiği seçim alıcılar heybelerden sonuçlarının duyurulmasını gereksinmelerini seçerek da engelleyerek yasa bilinen ücretini ineğin tanımazlığa devam ediyor. boynundaki keseye PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK yargıya taşınıyor ANKARA Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), memurlara sürgün yolunu açan yönetmelik değişikliğini yargıya taşıyor. KESK, Resmi Gazete’de 16 Ağustos’ta yayınlanan “Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” için üyelerine bilgilendirme notu hazırladı. KESK, konfederasyona bağlı üye ve yöneticilerin “adli veya idari soruşturma sonucu görev yerinde kalmasında sakınaca görülen memurun atama dönemi beklemeksizin yer değiştirmesini” içeren maddeye dayanarak sürgün edildiğini vurguladı. Mahkemelerde sürgünlere karşı açılan davaların büyük bir çoğunluğunun kazanıldığını anımsatan KESK, “Hizmet gereği başka bir hizmet alanına veya bölgesine atanan memurlar yönetmeliklerinde istisna olması dışında ayrıldığı hizmet alanına yeniden atanamayacak. Bu fıkra da temel insan haklarına aykırı olup konfederasyonumuz tarafından gerekli hukuki girişimlerde bulunulacaktır” değerlendirmesinde bulundu. behicak@yahoo.com.tr HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Gelinin 1 erkek kar 2 deşine, oğ lan evi tara 3 fından yap 4 tırılan takım 5 elbise. 2/ İs6 permeçet balinası. 3/ Ki 7 raya verile 8 rek gelir ge 9 tiren mülk... Halat ucu. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 4/ Osmanlı 1 B A L A B A N K Devleti’nde güm 2 A V A L T İ K E rük vergisi... Duy 3 Ş İ Ş gu ve düşüncele 4 L A Ç İ N A L İ E T P İ ri belirtecek bi5 B N E F E S D çimde yüzde be6 A T T E L E M E liren kımıldanışS E R A lar. 5/ Bir zaman 7 N İ Ş K İ P MA R S birimi.. Eski dilde 8 kan... Tantal ele 9 K E Ş İ D E S U mentinin simgesi. 6/ “Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın değil” (Yunus Emre)... Bulgur, biber, domates, soğan, maydanozla yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir yiyecek. 7/ Bir çeşit el matkabı.. Buket Uzuner’in bir romanı. 8/ Kazak başkanlarına verilen ad... Yayla fırlatılan ucu sivri çubuk. 9/ Büyük ve süslü çadır... Soyundan gelinen kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Paylama, azarlama” anlamında argo sözcük. 2/ Türk gölge oyununda kara derili halayık ya da cariyeye verilen ad. 3/ Bir yerde biriken suları dışarıya akıtmakta kullanılan oluk ya da boru... Kullanma süresi. 4/ Tehlike durumu, imdat, yardım... 256 kareli bir zemin üzerinde oynanan, damaya benzer bir oyun. 5/ Yemek... Bir meyve... Pantolonun apış arasına gelen yeri. 6/ Çıkılması güç kayalık yer... Kalay elementinin simgesi. 7/ Güngece eşitliği... Bir gösterme sıfatı. 8/ Siyasal bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk... Argoda esrar. 9/ Tahta havan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle