27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 13 Ekmek, ilaç, su, gıda ürünleri, akaryakıt, telefon... Kısacası yakında her şey zamlanacak İğneden ipliğe zam Kuraklık ve Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerginlikler, Fed’in bugün yapacağı toplantı Türkiye’de yurttaşın cebine zam olarak yansıyacak. Birçok tarım ürününün tarladaki fiyatı şimdiden ikiye katlandı. Buğday yüzde 30 zamlandı. İlaca eylülde yüzde 40 zam bekleniyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ Kaosa Katkı... Veda resepsiyonu düzenleyen Gül, AKP kongresinin Köşk’teki devir teslimden bir gün önce yapılmasına, AKP’de kendisine karşı çıkanlara, “Bizim cenaha yeni girenler” diye nitelediği “yeniyetmelerin” saygısızlıklarına sitem etti. YSK’nin Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını açıklaması ile Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık görevinin düşmesi, gereklerinin yapılmamasına ilişkin soruları yanıtlarken “Kaosa fırsat verecek değilim” dedi. AKP’nin “biat” kültürü raconu içinde, deneyimli bir siyasetçinin önünü kapatmama adına, kendine yapılan haksızlıklara kırgınlığını açıklama çerçevesiyle kendini sınırladığı görülüyor. Gül, Köşk’ün kapılarını açık tutarak “tarafsız, herkesi kucaklayan cumhurbaşkanı olduğunu” hep savladı. Belki biçimsel “AKP kurucusu” kimliğini vitrine çıkarmadı. Ancak anayasa ve yasal görevlerinde madde madde sayılan “güçler ayrılığı, kamu yararını” ayaklar altına alan İktidarlarının tüm yasaları, icraatlarında, çok az istisna ile “onay makamı” gibi davrandı. Cumhurbaşkanı olarak hükümete sorun çıkaran değil, ama hiç değilse görevlerinin sorumlulukları çerçevesinde titiz durabilseydi, hak hukuk çiğnemede bu kadar çok sabıkalı Erdoğan hükümetleri icraatları, mağdurları, geri dönüşleri olamaycak, kamu zararları, yağmaları, doğa, çevre, hukuk, insan hakları katliamları, yolsuzluklar... yaşanmayacaktı... HHH Yarınlara bakacaksak... AKP kongresini Erdoğan, başbakan ve parti başkanı olarak açacak... Artık sokaktaki çocukların bile diline düştüğüne göre, kimselerin ağzını açamadıkları üzere, gönlüne göre AKP’nin başbakanı, bakanları, elbette yeni başkanı, gelecek yeni yönetim kadrolarını, belirlemiş mutlak güç olarak ilan edecek kendini... İpleri elinde tutabilirse sadece 17 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlatılmayarak cumhurbaşkanı seçilmesinin kesinlik kazanmasını saklı tutmakla, dayatmayla elinde tuttuğu başbakanlık, parti başkanlığı güçlerini, seçtirdiği kadroları eliyle koruyacak... İktidarları, AKP hükümetleri, hesaplar tutar da, bu güdümlü yönetim yapılarıyla ayakta kalabilirlerse seçimler öncesi, hâlâ oy almışlarsa sonrası Köşk’ten talimatlarla yönetilecekleri için, iktidar erki taşınmış olacak. Erdoğan simgesel Cumhuriyeti, Atatürk, devrimlerini, kurucu devletin simgesi Çankaya’yı reddediyor. Yasa, hukuk, yargı kararlarına aykırı Atatürk’ün özenle, emeğini katarak yarattığı çiftliğin doğası yağmalanarak inadına yaptırılan Başbakanlık ucube betonarme yapılaşmasının açılışı sonrası, Konuk Evi’ne yerleşmeye özeniyor. Gül’ün AKP’nin “biat kültürü” siyasi raconuna göre diğer güçlü kadrolarla “Erdoğan liderliğine” sonuç olarak iktidarlarına boyun eğmeleri, “kaosa fırsat vermemek” olabilir mi? Erdoğan’ın çıkarları eksenli hesaplar, çıkış yolları arayışları içinde AKP’nin buharlaşması, ülkenin iktidarları eliyle yaratılmış yeni sorunlara, cepheleşme, iç çatışmalar tehditlerine, büyük kaosa katkı olabilir mi? HHH Kaldı ki Erdoğan iktidarlarının İslam dünyasını, Ortadoğu’yu, yeni Osmanlıcılık, Cumhuriyet karşıtı, “Yeni Türkiye” adını verdikleri, liberalizmin Ortadoğu uyarlaması, “yeni, sandıklı, sivil otorite, sivil diktatoryal liderlik” modelinin, eşi benzeri yok. Zengin Kuzey’in, dünyanın merkez gücü ABD’deki başkanlık sisteminin kötü kopyası bile olamıyor. Bizim insan haklarımız, demokratik düzenimize çok da duyarlı olmayan AB ülkeleri, çıkarları için kullanabilmeyi ölçü alan ABD bile Erdoğan liderliği uğruna yapılanları, yaşatılanları eleştirmek zorunda kalıyorlar. Erdoğan iktidarları uyarı üzerine uyarı alıyor. Belki pek çok Ortadoğu diktatörlüğüne çıkarlar uğruna göz yumulması gerçeği anlamlı. Ancak söz konusu diktatörlüklerle geçerli ittifaklar toplumların sessizliği ile doğru orantılı. Sonuç olarak Türkiye’nin Ortadoğu diktatörlükleri ile yönetilemeyeceği gerçeği ortada. Kaosa katkı akıl işi değil... Ne yeni seçilen ne de eski cumhurbaşkanları için geçerli... Paranın yüzde 29’u gıdaya gidiyor Türkiye İstatistik Kurumu’na göre de nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesimi parasının yüzde 29’unu gıda harcamalarına ayırıyor. Yüzde 33.4’ünü ise ulaşım, konut ve kira gideri olarak ayırıyor. Kira, ulaşım ve gıda, düşük gelir elde eden ailelerin kazandıklarının üçte ikisini oluşturuyor. Dolayısıyla gıda fiyatlarının artması, düşük gelire sahip çalışan için hastalık, çocuk bakımı ve diğer gereksinimler için yaptığı harcamalardan kısmasına neden oluyor. Enflasyonun çift haneye yaklaşması kirada oturan milyonlarca kişi için yeni dönemde zamlı kira anlamına da geliyor. OECD gelir adaletsizliği araştırmasına göre Türkiye’deki nüfusun en iyi gelir elde eden yüzde 10’luk kesimi ile en az gelir elde eden yüzde 10’luk kesimi arasındaki gelir farkı 9 kat. Türkiye’deki bu uçurum, gıda fiyatlarındaki artışın da en çok az gelirliyi etkilediğini gözler önüne seriyor. Yurttaşların kazancı artık mutfak harcamalarına bile yetmiyor. Kazandığı para enflasyon karşısında eriyen vatandaş, bir yıl içinde unu yüzde 55, üzümü yüzde 115, limonu yüzde 112, eti yüzde 7 ekmeği yüzde 12 daha pahalıya yemek zorunda kaldı. Akaryakıta dünyanın en çok parasını ödeyen yurttaşları yakın zamanda fahiş zamlar bekliyor. Eylül ayından itibaren ilaca yüzde 40 zam beklenirken tarlada geçen yıla göre fiyatı yüzde 30 civarında artan buğdayın önümüzdeki günlere ekmeğe zam olarak yansıyacak. Yağışların azlığı içme suyu sıkıntısını da gündeme getirirken bu alanda da zam yapılacağı konuşuluyor. Geçen haftadan itibaren cep telefonu görüşme ücretlerine de yüzde 5.37 oranında zam yapıldı. Yurttaş artık cepten görüşmeye dakikada 43.89 kuruş yerine 46.25 kuruş ödemek zorunda kalıyor. Gıda sanayicisinin hammadde temininde yüzde 75’e varan zamlar söz konusu olurken bunun yakında marketlerde satılan ürünlere de fahiş zam olarak yansıtılması gündemde. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, iklim şartları bahanesiyle üreticilerin buğday, fındık ve antepfıstığı başta olmak üzere hammadde niteliğindeki birçok üründe stokçuluk yapıp fiyat yükselttiğini kaydederek “Bıçak kemiğe dayandı. Sanayici de yakın zamanda bu ek maliyeti ürün fiyatlarına yansıtacak” dedi. Kopuz, “Buğday bugün geldiğimiz noktada yüzde 30 zamlı. Yarın belki bu yüzde 4050’ye çıkacak, gidişat oraya doğru. Bu ortamda ekmeğe de zam gelir. Özellikle belli kalemlerde çok ciddi fiyat artışı söz konusu. Sanayici tedarik ettiği hammaddeyi normal fiyatın çok üzerinde oluşan spekülatif bir fiyatla alırsa sonunda tüketiciye yansıtmak zorunda. Bıçak kemiğe dayandı. Devlet bu işe el koymazsa zamlar kapıda” açıklamasını yaptı. TÜFE temmuzda gıdada ramazan ve kuraklığın etkisiyle beklenen düşüşün olmaması ve başta eğlencekültür, ulaştırma ve alkollü içeceklertütün olmak üzere birçok alt grupta yaşanan yükseliş nedeniyle yüzde 0.15’lik artış beklentisinin üzerinde yüzde 0.45 yükseldi. TÜİK’in açıkladığı verilere göre TÜFE’de yıllık artış yüzde 9.32 oldu. Benzin vergisiz de AB’den pahalı Türkiye’de vergisiz benzin ve motorin fiyatları, temmuzda AB ortalamasının üstünde seyretti. Türkiye’de vergisiz benzin fiyatı AB ortalaması olan 1.97 liranın, vergisiz motorin fiyatı da AB ortalaması olan 2.01 liranın üzerinde gerçekleşti. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında vergilendirme öncesi, litre başına 2.12 lira ile benzinin en pahalı satıldığı ikinci, litre başına 2.15 lirayla da motorinin en pahalı satıldığı dördüncü ülke oldu. Temmuzda ortalama litresi 5.07 liraya satılan benzine ödenen bedelin yüzde 58.19’unu vergiler, yüzde 32.15’ini ürün maliyeti ve yüzde 9.66’sını şirketlerin brüt kâr marjı, motorinde ise 4.42 liralık fiyatın yüzde 51.36’sını vergiler, yüzde 37.10’nu ürün maliyeti ve yüzde 11.54’ünü şirketlerin brüt kâr marjı oluşturdu. İlacın fiyatı yüzde 40 yükselecek İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, dolar ve Avro’nun yükselmesine bağlı olarak bugüne kadar ilaç fiyatlarına zam yapılması gerektiğine işaret ederek “Maliyetler arttı. Ama bunları hiçbir zaman fiyatlara yansıtmadık. Döviz kuruna bağlı olarak bir fiyat artışı olması gerekiyordu. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimi ve şu anda hükümetin belirlenmemesi nedeniyle fiyatlarda bir ayarlama yapılmadı. Yeni İlaç Fiyat Kararnamesi’nin en geç eylül ayında çıkmasını bekliyoruz. Normal şartlarda fiyatların yüzde 40 artması gerekiyor. Bu bizim beklentimiz. Ancak kararneme ile en az yüzde 4 ile 9 arasında bir zam gelecek. Bu da eylülde hemen fiyatlara yansıtılacak” diye konuştu. Türkiye’de asgari ücret altında maaş alarak çalışanlar toplam istihdamın yüzde 70’ini oluşturuyor. Asgari ücretliden, bir öğünde kişi başına 75 kuruşla karnını doyurması, 1 buzdolabı için 27 ay çalışması, 311 TL’ye barınması ve ısınması, çocuk başına 2.9 TL’lik eğitim harcaması ile çocuklarını yetiştirmesi bekleniyor. Yeldan: İmaj zedelenecek Ekonomi Servisi ABD merkez bankası Fed’in Kansas City branşının Jackson Hole, Wyoming’de düzenlediği yıllık ekonomi sempozyumu bugün başlıyor. Sempozyumun en önemli konuşmasını, Fed Başkanı Janet Yellen, yarın istihdam piyasaları üzerine yapacak. Sempozyumu değerlendiren Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan’a göre Fed şu anda daha çok işsizlik oranını yakından takip ediyor ve belki de deyim yerindeyse, enflasyon hedeflemesi yerine “işsizlik hedeflemesi” yapan para politikası izliyor. Amerika’da şu anda işgücüne katılım geriledi ve gizli işsizlerin boyutu Fed’in hâlâ parasal genişleme politikasına devam etmesine neden olabilir. İşsizlik ile mücadeleyi ön plana alan Fed’in parasal genişleme politikalarından henüz vazgeçmeyeceğini öngören Yeldan, “Parasal genişleme devam etse dahi artık Türkiye’nin yurtdışı pazarlardan eskisi kadar rahat ucuz kredi bulmakta zorlanacak. Gerek iç siyasetin gerginliğinin, gerekse çevremizdeki sıcak çatışma konjonktürü nedeniyle siyasi riskler ile birlikte finansal istikrarsızlıktan Erinç kaynaklanan riskleYeldan rin Türkiye’nin dış görünümünü olumsuz kılacak” dedi. Türk bankalarının riski artıyor Fitch, hızlı kredi büyümesi ve dış borçlarındaki artışın Türk bankalarının risklerini artırdığını açıkladı. Ekonomi Servisi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türk bankaları ile ilgili hazırladığı raporda, hızlı kredi büyümesi ve dış borçlarındaki artışın, son derece stresli piyasa koşullarında aşağı yönlü riskleri artırdığını açıkladı. Fitch’in yayımladığı raporda, Türkiye’nin dört büyük bankası olan Akbank, Garanti, İş Bankası ve Yapı Kredi’nin kredi hacminin 2008 sonundan bu yana 2.5 kat arttığı ifade edilirken, “Büyük bankaların kredi profili oynaklığa karşı duyarlı” denildi. Dört büyük bankanın güçlü sermaye yapısının devam ettiğini bildiren Fitch, kredi talep hızının mevduat büyüme hızının üzerinde olduğuna dikkat çekti. Raporda “Türk bankaları kısıtlı oranda döviz ve ipoteksiz yabancı tahvile sahip, bu nedenle dış borçları karşılayabilmek adına Merkez Bankası rezervlerini tüketmek zorunda kalacaklar” yorumu yapıldı. TEB Yatırım Banka Analisti Fatih Tuğrul Topaç, “Banka kredilerindeki genişleme büyük bir risk oluşturacak bir büyüme süreci öngörmüyoruz” dedi. Fitch ve Fed borsayı vurdu Amerika Merkez Bankası (Fed) tutanakları öncesi baskı altında kalan BIST100 endeksi yüzde 0.52 değer kaybetti Global hisse senedi piyasaları, Fed toplantı tutanakları öncesinde baskı altında kalırken iç siyasi belirsizliklerdeki azalmayla birlikte önceki gün güçlü yükseliş kaydeden Borsa İstanbul dün kâr satışlarıyla karşılaştı. Analistlere göre, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in, hızlı kredi büyümesi ve dış borçlarındaki artışın Türk bankalarının risklerini artırdığını açıklaması da endeksteki baskıya katkıda bulundu. BIST100 endeksi en düşük 78,250.12 puana kadar gerilediği dün kapanışa doğru kayıplarını hafif azalttı ve günü yüzde 78,866.91 puandan tamamladı. Güne 2.16 seviyelerinden başlayan dolar da günü 2.18 TL ile bitirdi. Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, “Teknik olarak kısa vadeli hâlâ 2.182.20 bant hedefini koruduğu görülen dolar/TL’de stresin geçmesi için beklenen yurtiçiyurtdışı haber akışına bağlı olarak ilk etapta tekrar 2.152.1550 aralığına hatta buranın da altına gerilemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Ziraat Bankası 3. havalimanında da ‘varım’ dedi OLCAY BÜYÜKTAŞ Tarımı desteklemek amacyıla kurulan Ziraat Bankası, İstanbul’un 3. havalimanının finansmanda yer alacağını açıkladı. Konuya ilişkini sorularımızı yanıtlayan banka yetkilileri, ‘ülkeye katkı sağlamak amacıyla yapılan işlere finansman sağladıklarını, sağlamaya devam edeceklerini” dile getirdi. Ne kadarlık bir finansman sağlanacağı konusunda henüz bir netlik sağlanmadığı belirtilirken bankanın daha önce de Gebzeİzmir Otoyolu projesine de katkı sağladığı hatırlatıldı. Kuruluş amacından özellikle son yıllarda uzaklaşan banka, aralarında Gebzeİzmir Otoyolu ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin de bulunduğu birçok projeye yerel ve uluslararası finans kuruluşları ile işbirliği içinde veya tek başına imza attı. Ziraat Bankası’nın 1.5 yıl içinde 30 projede toplam yaptığı finansman katılımı 4.5 milyar dolar civarında. Üçüncü havalimanının ihalesini 22 milyar 152 milyon Avro ile Cengiz Kolin LimakKalyon Mapa OGG kazanmıştı. Proje, yaklaşık 10 milyar Avro’ya mal olacak. Ziraat Bankası halen 25’i yurtdışında olmak üzere 1699 şube ve 24 bin çalışanıyla sektörde faaliyet gösteriyor. Hükümet elde bir şey bırakmıyor MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hükümet yerli kaynakla (kömürle) çalışan son 3 termik santral olan Soma, Tunçbilek ve Orhaneli termik santrallarını da satışa çıkardı. Yatağan termik santralının satışında olduğu gibi, cumhurbaşkanı seçimi öncesinde alınan bu karar da tam 13 gün sonra kamuoyuna duyuruldu. Orhaneli termik santralının kömür sahalarını da satışa çıkaran hükümet, bedava dağıtılan kömürlerin sağlandığı Tunçbilek ve Soma’daki sahaları ise satış kapsamı dışında bıraktı. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararına göre, Elektrik Üretim AŞ’ye ait Bursa Orhaneli Termik Santralı ile bu santral tarafından kullanılan taşınmazlar özelleştirme programına alındı. Soma ve Tunçbilek’te yüksek kalorili kömür çıkarılıyor. Türkiye Madenİş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul özelleştirmelere tepki gösterdi. Akçul, “Bu özelleştirmelerin sonuçları iş cinayetleri... Soma’da, Elbistan’da bunu yaşadık. Soma’daki katliamın üzerinden daha 3 ay geçmeden santralları satışa çıkarıyorlar. Kamunun malları peşkeş çekilmemeli” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle