09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Bu ülkede, RTE’nin bugün varmayı istediği sonuçları çok önceden, daha başbakan iken ve cumhurbaşkanı seçilir seçilmez tek bir cümleyle özetlediği neden unutuluyor, anlamak olanaksız. RTE’nin cumhurbaşkanı seçilir seçilmez anayasa emri gereği derhal partisinden ve milletvekilliğinden istifa etmesi, yerine geçici mi olur sürekli mi olur, artık onun paşa gönlüne kalan bir başbakan ataması gerekiyor. Bu anayasa emrini anımsatan açıklamalara, yorumlara verdiği kısa yanıt, bugün varılan anayasa ve yasalara aykırı davranışlarının özeti. Şöyle demişti anayasa gereklerini anımsatanlara: “Hadi işinize be!” HHH Yani? Ne anayasa be! Bunlar eski Türkiye’de kaldı. Başladığını ilan ettiğim yeni Türkiye’de anayasada, yasalarda benim söyleyeceklerim, emrettiğim uygulanır! Ne emrettim? Ayın 28’ine kadar ben başbakan ve parti genel başkanıyım. Öyleyse? Bu süreçte hem cumhurbaşkanı hem de başbakan olarak saptadığım kurallar geçerlidir! O kadar! Bu gerçek ortada iken hâlâ bu ülkenin yetiştirdiği anayasa hukukçularının anayasayı bir kenara fırlatıp atmamı istemeleri, hâlâ açık biçimde anayasa ihlali diye ilan etmelerinin beş paralık değeri yok benim indimde, demek istiyor. HHH Zaten anayasa ihlali olduğu resmen kabul edilse de hangi savcılık bu durumla ilgili girişimlere bulunabilir, lütfen söyleyebilir misiniz? Bu emrivakiler karşısında ilmin, savcıların eli kolu bağlı. Hâlâ elinden bırakmadığı yürütme olanakları Bay RTE’nin anayasa suçu işlediğini açıklayacak ve RTE hakkında yasal gerekleri yerine getirecek bir babayiğit veya babağitler var mı ortada?.. RTE’nin yeni Türkiye’de anayasada demokratik gelenek ve kuralları ben ne söylüyorsam odur diye özetlediği, anayasa ihlallerini anımsatanlara hadi be işinize dediğine ses çıkarmayan, sindiren bir toplumdan ve aydınlar camiasından RTE’ye aykırı düşecek eylemler beklemek, fuzuli bir olasılık ummak oluyor. Her söylediğine ufak tefek eleştirilerden gayri dünyada ve içeride ses getirmeyecek, yalnız mevcut anayasadaki geçerli hükümleri muhtereme anımsatmanın da hiçbir yararı yok! Toplum bu zavallı görüntüsüyle RTE’nin yeni Türkiye namıyla yutturduğu tek adamlığını pekâlâ kabullenmiş ve sindirmiş bir görüntü, bir izlenim veriyor artık. HHH Bu hallere düşeceğimiz, demokrasiyi; Atatürk’ün bin bir çaba ile kurduğu ülkeyi aydınlığa, çağdaşlığa yönelten, yüzü Batı’ya dönük bir cumhuriyet yerine… ...RTE temsil ettiği, özendiği Arap ülkelerine benzeyen şeriat rejimini kısmen de olsa, anayasa tanımaz davranışlarıyla Batı’ya değil, Doğu’ya dönük uygulamalarıyla gerçekleştirdi. HHH Anayasa benim ve söylediklerimdir diye ve ne yazık ki toplumun şapka çıkardığı davranışlarına itirazları, anayasal gerekleri anımsatmak artık bir engel değil. RTE’nin davranışlarını tersyüz edecek bir olanak kalmadı. Bu durumu evet tersyüz edecek ne bir toplumsal hareket ve ne de bir ana muhalefet partisi var ülkemizde.. Gerçek demokrasiye bir gün, hatta RTE ile kavuşacağımızı hayal edenler, bu hayallerinin üzerine afiyetle bir bardak soğuk su içsinler gayrı. İran: Zencani’nin nasıl para kaçırdığını biliyor TAHRAN (Cumhuriyet) Rıza Sarraf ve Babek Zencani arasındaki işbirliği bağlarını incelemek için Türkiye’ye parlamento heyeti göndermek isteyen İran, Ankara’nın onayını bekliyor. İran kökenli işadamı Rıza Sarraf ve İran’da yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan İranlı milyarder Babek Zencani arasındaki işbirliği konusunda yeni belgelere ulaşıldığını öne süren İran, konuyu incelemek amacıyla Türkiye’ye bir parlamento heyeti göndereceğini bildirmişti. Heyetin Türkiye’ye gelmesi için resmi talepte bulunan İran, Ankara’dan cevap bekliyor. Zencani’nin yolsuzluk dosyasıyla ilgili İran parlamentosunda kurulan araştırma komisyonunun üyesi milletvekili  Emir Abbas Sultani, Zencani’nin yolsuzluk dosyasında Sarraf’ın rolü ile ilgili komisyon üyelerine “bugüne kadar açığa çıkmamış” bilgi ve belgelere ulaştığını, komisyon üyelerinin bu Kara kutu Sarraf SARRAF ZENCANİ GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada standartsız durum ortaya çıkıyor. AKP’de cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinden 10 Ağustos sonrası partinin geleceğini biçimlendirmeye kadar her şeye bir kişi karar veriyor. Yasaya göre cumhurbaşkanı adayını milletvekillerinin imzalarıyla resmileştiriyor. Erdoğan bu basit işlemi tamamlamak için milletvekillerinden boş kâğıda imza atmalarını istedi. Üstünü kendisi dolduracaktı. Tüm milletvekilleri bu isteme uydular. Sonra da “acaba kimi aday gösterdik” diye beklemeye koyuldular. Şimdi benzer durum AKP’nin 1. olağanüstü kongresi için geçerli. Erdoğan partisinin üst yöneticileriyle yaptığı toplantıda kimi başbakan olarak görmek istediklerini bir kâğıda yazıp zarfın içinde vermelerini istedi. Sonuç sürpriz değildi; zarfların birçoğu boştu. Kararı tek seçiciye bırakmışlardı. Erdoğan’ın bu kararları alırken kendi belirlediği kişilerle “istişare” yaptığı biliniyor, ama sonuçta tek karar verici, tek seçici o. Bunu tüm partililer kabul ettiği gibi medya ve kamuoyu da doğal karşılıyor. Bunun neresi demokratik diye soranlara da çoğunlukla şu karşılık veriliyor: “Orası AKP, orada öyle olur...” HHH CHP’de ise durum farklı. Her şeyden önce kamuoyu şu başlığa alışık: CHP’de iç hesaplaşma... Oysa bir başka pencereden bakıldığında, demokrasinin rayına oturduğu ülkeler düzeyinde olmasa da CHP Türkiye ölçekleri içinde parti içi demokrasiyi işletmeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu, 10 Ağustos sonrası ortaya çıkan tabloyu ve istemleri dikkate alıp kurultayın önünü açtı. Takvim açıklandı. 56 Eylül’de partinin tüm organlarının, delegelerin önüne konan sandıkla yeniden belirleneceği 18. olağanüstü kurultay var. Yeniden altını çizelim; CHP’nin parti içi demokrasiyi işletmede mükemmel olduğu söylenemez. Ancak iktidar partisinin attığı her adımı “karizmatik” CHP’nin her adımı da “krizmatik” bulan bir toplumsal algıyla demokrasinin standardını nasıl yükselteceğimizi sorgulamak gerek. HHH Sadede gelirsek... Bir ara televizyonlarda “Kim gitsin” adlı bir yarışma programı vardı. CHP’den beklentisi yüksek olan kesimlerde seçimlerde istenen sonuç elde edilemeyince gündeme gelen tartışma buna benziyor. Hemen “Kim gitsin” sorusu soruluyor. En kolay yanıt bulunuyor: “Genel başkan gitsin...” Sonra tartışma bu ana konu etrafında devam ediyor. Yerine kim gelsin? Gelecek olanın arkasında kim var? Onun karşısına kim çıkar? İl başkanları kimi destekler? İl başkanlarının delegeler üzerindeki ağırlığı nedir? Önceki genel başkanlar kimden yana? CHP’nin sorunu kim gitsin değildir. Bu, tencerenin içindeki yemeğe hiç dokunmadan, yemek hangi tencereye konsun tartışması yapmak gibi bir şeydir. Bugün de benzer bir tartışma yapılıyor. Soru(n)lar şunlardır: CHP’nin geniş yığınlar içindeki negatif algısı nasıl giderilebilir? Seçmende “bu ülkeyi artık CHP yönetmeli” beklentisi nasıl yaratılabilir? Sosyal demokrat bir partinin doğal tabanı olması gereken yoksul kesimler hangi söylem ve politikalarla CHP’nin yanında yer alır? Sadece tepki oylarıyla CHP oyunu ne kadar yükseltebilir? Kılıçdaroğlu bu sorulara yanıt bulmak için ciddi çaba harcadı. Karşıda AKP diktatörlüğü varken gündem bu çabalarla gelinen noktayı bütün yönleriyle masaya yatırılıp 2015 seçimlerine salt söylemle değil, inandırıcı politikalar ve akılda kalıcı sloganlarla iktidar hedefli yürünmesi olmalıdır. belgelerin doğruluğunu araştırmak için Türkiye’ye gitmek istediğini ifade etti. Türkiye’ye gitmek için Türkiye Adalet Bakanlığı ve Türk hükümetine resmi talepte bulunduklarını belirten Sultani, Ankara’nın olurunu beklediklerini kaydetti. İran’ın ANA Haber Ajansı’na konuşan Sultani, “Sarraf ve Zencani’nin gizli kalmış işbirliği boyutunun aydınlanması gerekiyor ve bu da Türk hükümetinin yardımıyla mümkün olabilir. Biz, Zencani dosyasının tüm bo yutunun aydınlaması için çaba gösteriyoruz fakat dosyanın bir bölümü Sarraf’la alakalı” diye konuştu. Türkiye’ye gidecek olan heyetin Zencani’nin Türkiye’deki açık ve saklı şirketlerini de bulmaya çalışacağını söyleyen Sultani, “Sarraf, muhtemelen bunlardan haberdardır” ifadesini kullandı. Sultani, ikilinin petrol ihracatı parasını nasıl transfer ettiklerine ve diğer konularda nasıl işbirliği yaptıklarına dair ellerinde inkâr edilemeyecek belgeler bulunduğunu ileri sürdü. İranlı milletvekili, “Sarraf konusunun İran tarafından incelenmesi isteği, iki ülke ilişkisine zarar verebilir mi?” sorusuna karşılık, “Zencani’nin İran’ın paralarını nasıl ve kimlerin vasıtasıyla götürdüğünü bilmek bizim hakkımızdır” yanıtını verdi. Öte yandan İran’da Zencani soruşturması kapsamında tutuklu sayısının 7’ye yükseldiği açıklandı. Avukat Can Atalay kukla tiyatrosuna izin vermeyeceklerini söyledi. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) TOMA’lı ÇED toplantısı ÖZLEM GÜVEMLİ ÖLÜMÜNÜN 23. YILI Nadir Nadi’yi Kültür varlığı olarak tescilli 5 binanın otel ve restorana dönüştürüleceği Galataport Projesi’nin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) toplantısı halkın yoğun tepkisi üzerine başlamadan bitti. Kent savunucularının ÇED toplantısı öncesinde yaptığı basın açıklaması sırasında da bir TOMA ve çevik kuvvet ekiplerinin hazır bulunması dikkat çekti. Açılışı bile yapılamayan toplantının sonunda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen “toplantı gerçekleştirilemedi” tutanağı da tartışma yarattı. ÇED toplantılarının açılamadan bitmesi halinde hiç yapılamamış sayılıyor ve tekrar düzenlenmesi gerekiyor. Ancak tutanak “gerçekleştirilemedi” şeklinde düzenlenince toplantı yapılmış gibi gösterilip prosedürün tamamlanması sağlanabiliyor. Doğuş Grubu’na ait “Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi”nin yoğun güvenlik önlemleri altında başlayan ÇED toplantısı öncesinde İstanbul Kent Savunması proteto gösterisi yaptı. Grup adına açıklama yapan Prof. Dr. Zerrin Bayraktar, 2005 yılından beri Beyoğlu’nun kâbusu olan projenin bütün yasalara, koruma kanunlarına aykırı bir biçimde hayata geçirilmek istendiği belirtti. Mimarlar P ROJE Doğuş Grubu’nun yaptığı otel, ofis, restoran ve mağazalar ve terminal binasından oluşan Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi kapsamında 2. derece kültür varlığı olarak tescilli TDİ Genel Müdürlük binası, yolcu terminali ve Çinili Han otele, Paket Postanesi de mağaza ve restorana dönüştürülüyor. İstanbul Modern ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde devam eden kira sözleşmeleri nedeniyle bu aşamada herhangi bir yıkım planlanmıyor. Ancak İstanbul Modern’in sergi salonu olarak kullandığı 3 numaralı antrepo ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu 6 numaralı antrepo binası yıkılıyor. NE GETİRİYOR? Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Sami Yılmaztürk de daha önce hazırlanan projenin anayasaya ve kıyı kanununa aykırı olduğu için Danıştay tarafından iptal edildiğini anımsattı. Grup açıklamanın ardından ÇED top lantısının yapıldığı yolcu salonuna girdi. Salonda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri ile şirket temsilcilerinden oluşan 11 kişilik heyet projeyi anlatmak üzere yerini aldı. Açılış yapılmadan kent savunması bileşenleri “Sermaye defol Beyoğlu bizim”, “Bu toplantı gayri meşrudur” diye sloganlar atmaya başladı. Mimarlar Odası’nın avukatı Can Atalay, “Tek bir yurttaşa, esnafa, kapı komşunuz Mimarlar Odası’na haber vermediniz. Yurttaş katılımı bir kukla tiyatrosu değildir. Bu kukla tiyatrosuna izin vermeyeceğiz” diyerek tepkisini gösterdi. Yoğun tepkiler ve tartışmalar üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED Şube Müdürü Mehmet İleri toplantının bittiğini söyleyerek salonu terk etmek istedi. Kent savunucuları toplantının açılamadan bittiğine dair tutanak tutulmadan salonun terk edilmesine izin vermedi. Israr üzerine tutanak tutan İleri toplantının açılamadığını kayıt altına alırken şirket yetkilisinin uyarısı üzerine ifadesini “toplantı gerçekleştirilemedi” şeklinde değiştirdi. Atalay, tutanağın bir örneğinin de kendilerine verilmesini istedi ancak tutanak adeta salondan kaçırılırken itiş kakış yaşandı. İstanbul Kent Savunması, kendilerine verimeyen tutanağa karşı kendi tutanağını hazırlayarak imzaya açtı. BAKAN SOMA’YI GEÇİŞTİRDİ ‘Özel şirket MAHMUT LICALI sorumluluğum değil’ ANKARA Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Soma Araştırma Komisyonu üyesi CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören’in 301 işçinin hayatını kaybettiği madende Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) döneminde kaç işçinin çalıştığı, TKİ ile Soma AŞ arasında yapılan rödovans sözleşmesi ve Soma AŞ’den sonra ocağa yatırım yapılıp yapılmadığı yönündeki sorularına “Soma AŞ’nin özel bir şirket olduğu ve özel bir şirketin yaptığı yatırımların bakanlığının sorumluluk alanında olmadığı” gerekçesiyle yanıt vermedi. CHP’li Ören, 16 Mayıs 2014 tarihinde verdiği soru önergesinde Soma AŞ’nin sahibinin TKİ’ye kömürün tonunu rödovans payı dahil olmak üzere 23.8 dolara çıkarma taahhüdü verdiği yönündeki açıklamaları anımsattı. CHP’li Ören, Soma AŞ. adlı şirket ile TKİ arasında yapılan sözleşme hükümleri uyarınca şirketin 2009 yılından sonra maden ocağına yatırım yapıp yapmadığını sordu. TKİ’nin madeni işlettiği dönemde ocakta kaç işçinin çalıştığını ve üretim miktarını da öğrenmek isteyen CHP’li Ören’in soru önergesine Enerji Bakanlığı’ndan 25 Haziran 2014 tarihinde tek cümleden oluşan bir yanıt geldi. Söz konusu yanıtta 2014 yılı itibarıyla madende 2 bin 700 kişinin çalıştığı ve yıllık ortama üretim miktarının 1.9 milyon ton olduğu bildirildi. İlk soru önergesindeki soruların yanıtsız bırakıldığı gerekçesiyle Ören, bunun üzerine 15 Temmuz 2014 tarihinde yeni bir soru önergesiyle TKİ ile Soma AŞ arasındaki rödovans sözleşmesi kapsamında 2009 yılından sonra madene herhangi bir yatırım yapılıp yapılmadığı sorusunu yeniden sordu. Yıldız imzasıyla 11 Ağustos 2014 tarihinde gelen yazıda facianın nedenlerini araştırmak üzere kurulan komisyon üyesi CHP’li Ören’e ilginç bir yanıt verildi. Yıldız, Soma AŞ gibi özel bir şirketin yaptığı yatırımlar gibi bakanlığının görev, yetki ve sorumluluk alanı dışındaki konuların kendisi tarafından cevaplandırılmasının istenmesinin doğru bir yaklaşım olmadığının son derece açık olduğunu savundu. özlemle anıyoruz İstanbul Haber Servisi Gazetemizin başyazarı, Atatürk devrimlerinin ödünsüz savunucusu Nadir Nadi, ölümünün 23’ncü yıldönümünde bugün Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında düzenlenecek törenle anılacak. Nadir Nadi, 23 Haziran 1908’de dünyaya geldi. Gazeteciliğe Cumhuriyet’e yurtdışından gönderdiği yazı, haber ve röportajlarla 1932 yılında başlayan Nadir Nadi, 1936 yılında İstanbul’a döndükten sonra Cumhuriyet gazetesinin çeşitli birimlerinde çalıştı ve köşe yazarlığı yaptı. 193841 yılları arasında Galatasaray Lisesi’nde sosyoloji öğretmenliği yapan Nadir Nadi, 1945 yılında babası Yunus Nadi’nin ölümü üzerine Cumhuriyet’in yönetimini ve başyazarlığını üstlendi. Nadir Nadi 195054 yılları arasında Demokrat Parti listesinden Muğla bağımsız milletvekili, 195457 yılları arasında da İstanbul bağımsız milletvekili olarak TBMM’de bulundu. Basın alanında birçok ödül alan Nadir Nadi, TÜYAP Kitap Fuarı tarafından da 1988 yılında Onur Yazarı seçildi. ALMANYA’DA İSTİHBARAT TEŞKİLATLARINDAN SORUMLU HAHN: Casusluk faaliyeti varsa Türkiye dost ve yakın partner değildir Haber Merkezi Türkiye’nin dost Almanya’da istihba Korutürk: Türkiye NATO ve yakın bir partrat teşkilatlarından so zemininde mesele yapmalı ner olmadığı anlarumlu Federal Meclis mına geliyor” yoruANKARA (Cumhuriyet Büro munu yaptı. Parlamento Kontrol su) Alman hükümetinin Türkiye’yi Aynı zamanda Sol Komitesi (PKGr) Baş “dinlemesine” ilişkin tartışmalar kan Yardımcısı And büyürken, eski Berlin Büyükelçisi Parti Milletvekili olan re Hahn, Federal İs de olan CHP İstanbul Milletveki Hahn, Almanya’dan tihbarat Teşkilatı’nın li Osman Korutürk, Türkiye’nin Suriye ve Irak’a sa(BND) Türkiye’ye bu konuda hem Almanya’ya tep vaşmak için gidenleyönelik dinleme ve kisini göstermesi hem de NATO rin Türkiye üzerinden izleme faaliyetlerin zemininde mesele yapması ge geçtiği ve BND’nin de bunları takip ettiği de bulunduğu iddia rektiğini söyledi. Türkiye’yi dinlettiği belirtilen larına ilişkin, “Türki Almanya Başbakanı Merkel’in, bilgisinin PKGr’ye ye, partner olarak da ABD istihbaratının kendisini din verildiğini söyledi. NATO içinde önem lediğinin ortaya çıkması üzerialimat li bir ülke ancak iliş ne çok sert tepki gösterdiğini hükümetten kilerde bazı konu ve Obama’nın özür dilemek zolarda sorunlar gö runda kaldığını belirten Korutürk, Almanya Ferülüyor. Bu yüzden Türkiye’nin de benzer yaklaşım deral İstihbarat hükümet, buralar sergilemesi gerektiğini söyledi. Teşkilatı’nın (BND) da BND’yi devreye eski başkanı Hanssokuyor” dedi. Georg Wieck, BND’ye talimatın AlHahn, Başbakan Angela Merkel’in man hükümeti tarafından verildiğiABD tarafından dinlenildiğini orta ni söyledi. Mitteldeutsche gazetesine ya çıkmasının ardından ‘Dostlar ara açıklama yapan Wieck, Türkiye’ye yösında casusluk olmaz’ sözlerini ha nelik dinleme ve izleme faaliyetlerinin tırlatarak “Türkiye’ye karşı casus BND’nin kendi kendine alıp uyguladıluk faaliyetinde bulunuluyorsa bu, ğı bir karar olamayacağını vurguladı. Ankara BND’yi bekliyor DUYGU GÜVENÇ T ANKARA Alman istihbaratının 2009’dan bu yana Türkiye’yi takip ettiğinin ortaya çıkmasının ardından Ankara, Alman istihbarat kuruluşu BND’nin başkanının Ankara’yı ziyaretini bekliyor. Almanya, dinleme iddialarını yalanlamazken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Kapsamlı ve tatmin edici bir izahat bekliyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi. Dışişleri Bakanlığı’nın Almanya’nın Ankara Büyükelçisi’ni çağırarak yaptığı girişimin ardından Dışişleri Bakanı Davutoğlu da, Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ile telefonla yaptığı görüşmede, iki ülkenin istihbarat başkanlarının en kısa zamanda bir araya gelmesinde mutabık kalmıştı. Ancak bu telefon görüşmesinin dinlemeler nedeniyle yapılmadığı, önceden planlandığı ortaya çıktı. Ankara, iki bakanın vardığı mutabakat çerçevesinde BND Başkanı Gerhard Schindler’in önümüzdeki dönemde Türkiye’yi ziyaret ederek muhatabı olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la bir araya gelmesini bekliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle