09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Temel Sorun Parti İçi Demokrasi CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, parti için büyük önem taşıyan, daha önce uygulanmamış, tüzük ve çalışma programında bulunmayan cumhurbaşkanı adayı önerisini, parti organlarında görüşmeden tek başına almıştır. CHP’de tüzük gereği parti içi demokrasi uygulaması ve geleneği olsaydı, böyle büyük bir hata yapılamazdı. MHP’ye götürülecek Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu önerisinin, pek tabii ki en azından Merkez Yönetim Kurulu’nda tartışılarak alınması gerekirdi. Hatta önceden parti tabanının nabzı tutularak ve görüşleri de sorularak bu karar alınmalıydı. Ancak o zaman CHP’liler belirlenen cumhurbaşkanı adayına gönülden sahip çıkar ve gereken desteği ve özveriyi gösterirlerdi. CHP bir biat partisi olmadığını, bu seçim sonucuyla bir kere daha kanıtlamıştır. Böylece CHP seçmeni demokratik olmayan tepeden inme kararlara kendisini bağımlı hissetmediğini göstermiştir. Bu yönüyle CHP’li seçmenin bu tavrını kınamak yerine, ileriye yönelik beklentileri bakımından aslında takdir etmek gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu bu kararı tek başına alırken bir risk altına girdiğini, bu kararın sorumluluğunun da kendine ait olduğunu belirtmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunun CHP için bir yenilgi olduğu ortadadır. Bu başarısızlığı, daha önceki seçimlerde de olduğu gibi, farklı gerekçelerle göz ardı etmek, son derece yanlıştır. Eşit olmayan koşullarda bu seçimin yapılacağı biliniyordu. Partinin ve seçmenlerin talimatla oy vermeyeceği de, özellikle Genel Başkan’ın bilmesi gereken bir gerçek olsa gerekirdi. Bu nedenle CHP’li saygın milletvekillerinden gelen eleştirileri çok iyi anlamak gerekir. Batılı ülkelerde böyle bir hata yapan genel başkanın veya siyasi yetkilinin, kendisine, partisine ve kamuoyuna duyduğu saygı gereği istifa ettiği örnekleriyle bilinmektedir. HP bu yenilgiden güçlenerek çıkabilir! AKP hükümeti Haziran 2011’de yapılan genel seçimler öncesi, birçok yönden hırpalanmış, kamuo Seçimlerden Sonra CHP Ahmet GÜNAYSU Cumhurbaşkanı seçimindeki başarısızlıktan sonra CHP gürültülü bir şekilde karıştı. Çatı adayının belirlenmesinden sonra yükselen homurtular, Kılıçdaroğlu’nun istifasını talep eden meydan okumalara dönüştü. CHP muhalifini köşe yazarları da bu koroya var güçleriyle katıldılar… CHP yönetimi değiştirme kampanyası tüm gücüyle sürdürülüyor; partinin, önce bildik zafiyetleri, eksiklikleri sıralanıyor, sonra “çatı adayı” fikrinin ne kadar yanlış olduğu vurgulanıyor ve nihayetinde Kılıçdaroğlu ve ekibinin yönetimden çekilmesi isteniyor… Boy hedefine Kılıçdaroğlu konduktan sonra, kimi köşe yazarı hızını alamayarak, terbiye ve insaf sınırlarını da aşarak, işi İhsanoğlu’nu itibarsızlaştırmaya kadar götürüyor… CHP’ye vurmanın “dayanılmaz hafifliği” ölçü falan dinlemiyor… Bunların da ötesinde, AKP muhalifi köşe yazarlarının en keskinlerinden birisi, kantarın topuzunu iyice kaçırarak, sandığa giden CHP seçmeni için, “uçuruma atlayan koyunlar!” benzetmesini bile yapabiliyor… Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu ve CHP’nin parti kimliği acımasızca eleştirilirken, oy oranlarını doğrudan etkilemiş “tatilci ve boykotçu” CHP seçmeni sorununa kimse iki çift laf etmiyor… ortaya çıkabileceğini beklemiyordu… Ülkede ayrışmayı en üst düzeye çıkaran ve kendisini bir “nefret öznesine” dönüştüren Erdoğan’a, sabahtan akşama söylemediğini bırakmayan CHP seçmeninin, iş sandıkta hesaplaşmaya geldiğinde, nispeten küçük de olsa, bir kısmının yan çizip, sandıktan kaçacağını kim tahmin edebilirdi ki? 10 milyona yakın CHP seçmeni kendisinden beklenen doğrultuda oyununu kullanırken, sonuçta belirleyici olan bu azınlık Erdoğan’a “evet” demiştir. (*) “Kılıçdaroğlu seçmenini mobilize edemedi”, “İhsanoğlu seçmende heyecan uyandıramadı” vb. eleştiriler ipini koparmış safsatalardan başka bir şey değildir! (Kızının yardımıyla sandığa giden 88 yaşındaki annem nasıl “mobilize” oldu acaba?) Erdoğan’ın oylandığı bir seçimde “mobilizasyona/heyecana” ihtiyaç duyanlara, Köşk’ün yeni sahibi hayırlı olsun ve CHP’nin yakasından artık düşsünler! Çünkü, onlara güvenerek ön cephede savaşanlar, arkalarına baktıklarında boşaltılmış mevziler görüyor… CHP’de kazan kaldıranların da önü açık. Onları bekleyen 2 milyona yakın bir seçmen kitlesi var ve M. İnce, E. Ü. Tarhan, A. N. Sezer gibi ağır toplar da kendi saflarında. “Yeni soluklu” bir hareket başka ne isteyebilir ki?... (*) İhsanoğlu toplam 15.4 milyon oy aldı. Yerel seçimlerdeki MHP oylarından (7.9 milyon) hareketle; MHP seçmeninin yüzde 16’sının sandığa gitmediği, sandığa gidenlerin de dörtte birinin AKP’ye oy verdiği tahminleri baz alınmış ve sonuçta İhsanoğlu’na, 4.9 milyon oyun MHP seçmeninden, 9.9 milyon oyun da CHP seçmeninden geldiği varsayılmıştır. Sosyal demokrat partilerde önemli kararlar, parti organlarında görüşülerek, tartışılarak ve hatta karara ilişkin ön araştırmalar yapılarak alınır. Genel başkan ya da aynı görüşü paylaşan iki üç başkan yardımcısı, parti tüzüğünde veya çalışma programında bulunmayan kararları almazlar, alamazlar. Prof. Dr. HAKKI KESKİN C yunda çok yönlü eleştirilere hedef olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet olaylarının gün ışığına çıktığı 17 ve 25 Aralık 2013 sonrası, 30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimlerde ana muhalefet partisi olarak CHP’nin büyük başarı sağlaması bekleniyordu ve de gerekiyordu. Ancak CHP bir önceki seçimde elde ettiği belediyelerini bile koruyamadı. CHP, 2011 Genel Seçimleri’nde ve 2014 Yerel Seçimleri’nde uğradığı bu başarısızlıkların (daha geriye de gidilebilir) nedenlerini araştırarak bunlardan gereken dersleri çıkarmalıydı, çıkardı mı? Ne yazık ki hayır. Uzmanlara bilimsel araştırmalar yaptırılabilir, parti organlarında bulunan sonuçlar özgür bir ortamda tartışılarak, gereken dersler alınabilirdi. Bu yapılmadı, yaptırılmadı. Hatta bu olumsuz sonuçların parti tabanında ve organlarında özgürce tartışılması bile istenmedi, daha da doğrusu engellendi. Bunun nedenleri gayet açıktır. Bu araştırmaların yapılıp yapılmamasına Genel Başkan ve yanında ki birkaç yetkili karar vermektedir. Çünkü parti tüzüğünde parti içi demokrasi bir kural olarak ne yazık ki öngörülmüyor. Partide tartışma kültürü yerleşmiş ve gelişmiş değil. Oysa sosyal demokrasi rotasında olduğunu söyleyen CHP’nin, vazgeçilemez bir ana prensibi ve temel direği olarak parti içi demokrasiyi özümsemesi ve uygulaması gerekir. Cumhurbaşkanlığı aday önerisinde bu ilkeye uyulsaydı, seçim sonucu çok farklı olabilirdi ve parti içi tepkilere de gerek kalmayabilirdi. Hiç kuşkusuz CHP’nin kuruluş kimliğine ve her seçmenin görebileceği açıklıkla gerçek bir sosyal demokrat programa sahip olması gerekir. Bu konuyu bir sonraki yazımda irdeleyeceğim. Parti içi demokrasi, partinin tüm birimlerinde, kararların demokratik bir biçimde görüşülerek ve tartışılarak oyçokluğuyla alınmasıdır. Parti kurultayında, seçilmiş delegelerin, Merkez Yönetim Kurulu’nda üyelerin, il, ilçe ve muhtarlık parti birimlerinde kararlar, parti üye Parti içi demokrasi nedir? lerinin oylarıyla alınır. Aynı şekilde kimin hangi il veya ilçeden milletvekili veya belediye başkan adayı olacağına, o illerin parti üyeleri karar verirler. Bu nedenle de milletvekili adayları seçmeniyle kaynaşmak, parti üyelerinin ve seçmenin desteğini sağlamaya çalışmak zorundadır. Böylece milletvekili olabilmek, parti genel başkanı veya yönetiminin yukarıdan gelen talimatlarıyla değil, yöre seçmeninin desteğiyle sağlanacaktır. Ancak milletvekili adayları konusunda genel başkanlığa yüzde 1015 kadar bir kontenjan ayrılarak, parti üyesi olmayanların da uzman niteliklerinden yararlanılması, partinin kamuoyundaki etkinliği ve saygınlığı bakımından önemli görülen kişilerin kazanılması sağlanabilir. Bu uygulama Batılı sosyal demokrat partilerde de yapılmaktadır. Parti içi demokrasi uygulaması, her partili üyeye parti kararlarına doğrudan katılabilme, partide aktif ve etkin olabilme olanağı sağlamaktadır. Bu uygulama partiye son derece önemli bir dinamizm ve dürtü sağlamaktadır. Bu yeni ve özellikle de genç üyelerin partiye kazanılmasında çekici ve etkin olmaktadır. Bu nedenle CHP, beklenen sonucu getirmeyen Cumhurbaşkanlığı ve diğer seçim sonuçlarını özgürce ve yeterli bir zaman diliminde tartışabileceği, bunlardan gereken derslerin alınacağı bir olağanüstü genel kurulu olası kısa sürede yapması, parti için son derece yararlı olacaktır. Bu kurultayda CHP tüzüğü mutlaka değiştirilerek parti içi demokrasi uygulaması temel ilke olarak benimsenmeli ve derhal uygulanmaya konmalıdır. Böyle bir tüzük değişikliği için Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesini beklemeye tabii ki gerek yoktur. CHP bu uygulamasıyla diğer partilere de örnek olacak ve genel olarak da Türkiye’de demokratikleşme sürecine çok önemli bir katkı sağlayacaktır. CHP Haziran 2015 seçimlerine bu yönüyle de kendini yenilemiş ve güçlenmiş olarak hazırlanmalıdır. İnsaf sınırlarını aşmak rdoğan’ı Köşk’e çıkardılar Kesin sayılar üzerinden analizler henüz yapılmamış olsa da kabaca 1.6 milyon CHP seçmeni (üç ay önce sandığa gidenlerin yüzde 14’ü) sandığa gitmeyerek, Erdoğan’ı Köşk’e taşımış oldu! Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, aklı başında kimse, CHP seçmeninde bu boyutta bir aymazlığın E
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle