08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Fotoğraf: DHA Hem düğün hem cenaze l Mersin’deki trafik kazasında hayatını kaybeden Mehmet Deniz Sınar (22) son yolculuğuna davul zurna eşliğinde, şarkılar ve alkışlar arasında, eline kına yakılarak uğurlandı. Anne Muazzez Sınar, “Oğlumun mürüvvetini göremedim” diyerek ağladı. Cenazenin evin önüne getirilmesi sırasında, Sınar ailesinin isteği üzerine davul zurna çalındı. Sınar ailesi, Deniz için düğün kınası kardı. Anne Muazzez Sınar ve kız kardeş Derya Sınar gözyaşları arasında ağıtlar yaktı. Ailesi ve yakınları Sınar’a çarpan aracın sürücüsünün Ş.A adlı işadamının 16 yaşındaki oğlu D.A. olduğu, olayın parayla örtbas edilmeye çalışıldığını iddia etti. Mehmet Deniz Sınar 18 gündür yaşam savaşı veriyordu. (ABİDİN YAĞMUR) Acı Deniz bisikletleri Biri Fitne mi Dedi? Cumhurbaşkanlığı seçimi AKP ve CHP’yi çalkalayarak geçti. AKP’nin, partide her şeyin sütliman olduğunu ileri sürmesi kavganın zannedildiğinden büyük olduğunu gösteriyor. Verilen tepkiler, cemaat ile AKP birbirine girişmeden evvel ikilinin arasının açık olduğu söylendiğindekilere benziyor. Geçen sene bu zamanlar Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın söylediklerini hatırlamak bile yeterli: “AK Parti ile Hizmet arasında sorun oluşsun diye samimi gayret içinde olan kişi ve çevreler var. Bunların yaptığı abesle iştigaldir. Beyhude gayret içindeler. AK Parti de cemaat de fitne ateşi yakmak isteyenleri çok iyi tanır. Bunların niyet ve amaçlarını da biliyoruz.” Hikâyenin gerisini anlatmaya gerek yok herhalde. Bu açıklamadan kısa süre sonra cemaat ve AKP’nin bir kafes dövüşünde hayatta kalmak için kural tanımadan vahşice birbirlerini nasıl boğazladıklarını hâlâ izlemekteyiz. Gerçi bugün kanlı bir kafes dövüşü gibi görünenin ileride tarihin verdiği soğukkanlı perspektifle iki horozun eğlencesine kavga ettirilmesi olarak kayda geçmesi de yüksek ihtimal. İktidar cephesi ne zaman “fitne” diye yanıp tutuşursa biliniz ki kavga ve deprem yakındadır. Bunlar devletimizin eski şifreleridir. Bir cinayet için bir devletlü “münferit” derse bilinir ki işin içinde devletin parmağı vardır. Bir hadise “menfur” diye anılırsa bilinir ki o hadise aslında onaylanmıştır. “Fitne” de bu familyadan bir şifredir. Zaten iktidara yakın gazete köşelerinde AKP içindeki gerginlik artık şifreli değil açıkça yer almakta. Erdoğan’ın başbakanlığı, parti genel başkanlığını ve cumhurbaşkanlığını partiyi hale yola koyana kadar aynı anda elinde tutmaya çalışması da ortada bir “fitne” değil bir “hakikat” olduğunun işareti. Bu hakikat de o kadar sert ki, Erdoğan parti elinden kaymasın diye Cumhurbaşkanlığı bekleyiş Beş gençten haber yok toplatıldı Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün deniz bisikletlerini toplatma kararı aldıklarını söyledi. Deniz bisikletlerinin hukuki bir dayanağının olmadığını belirten Akgün özetle şunları belirtti: “Bunun bir hukuku yok. Yetki, denetim, sorumluluk kimde belli değil. Biz üzerimize düşen sorumluluğu alarak, hukuki karmaşa giderilinceye kadar Büyükçekmece’de deniz bisikletlerini yasaklıyoruz. Hukuki boşluktan yararlanan kişiler bu işi yapıyor. Kimin kiraladığına bakmadan insanlara araç kiralıyor. Yüzme bilmeden ya da denizi iyi tanımadan bu araçlar kiralanmamalı. Bunun bir kuralı ve denetimi olması gerekiyor.” İstanbul Haber Servisi Kumburgaz’da pazar günü deniz bisikleti ile sahilden açıldıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan 5 genci arama çalışmalarına dün de devam edildi. Mikail Çelik, Serdar ve Doğan Demir kardeşler, Şükrü Kahraman ve Yusuf Büyükizgi’nin aileleri de arama çalışmalarını gözyaşlarıyla izledi. Kaybolan gençlerin aileleri arama çalışmalarının yetersiz olduğunu öne sürerek yetkililere tepki gösterdi. Kaybolan gençlerin yakınlarından Muaz Saşmaz, “Üç gündür bulunamamaları bir ihmaldir. Yetkililerin bu kadar ilgisiz ve sorumsuz davranmaları insan hayatının onların yanında bu kadar ucuz olması aslında düşünülmesi gereken bir durumdur. Bu çocukların öyle veya böyle bir şekilde bulunmaları gerekiyor. 5 tane genç insan denizde ve 3 gündür bulunamıyor. Böyle bir şey olamaz” dedi. Çocuğa işkence SAMSUN (DHA) Canik ilçesi Akıncılar Sokak’ta oturan 6 yaşındaki E.K., annesi Ümran K.’den izin alıp apartmanın önünde arkadaşlarıyla oynamaya başladı. İzmir’den akrabalarını ziyarete gelen Hafize E., (41) oturdukları daireden inip gürültü yaptığını öne sürdüğü E.K.’yi apartmanın demir kapısına sıkıştırıp dövdü. E.K. daha sonra ağlayarak eve çıkıp başından geçenleri annesine anlattı. Yaşadığı olayın korkusuyla altına kaçıran küçük çocuğun gözü morardı, boynunda kızarıklıklar ve tırnak izleri dikkat çekti, Ümran K. polisi arayıp şikâyetçi oldu. Polis Hafize E.’yi gözaltına aldı. Mobingde şüphe götürmez kanıta ihtiyaç yok İZMİR (AA) İzmir’de işten çıkarılan bir özel banka çalışanının işe iade davasına ilişkin Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nde yapılan temyiz incelemesinde, mobing davaları açısından emsal teşkil edebilecek bir karara varıldı. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin, davacı banka çalışanının mobing iddialarının şüpheye yer olmayacak şekilde ispat edememesine dayanarak, davanın reddi yönünde hüküm kurmasını hatalı buldu. Yerel mahkemenin ret kararını bozan ve işverenin iş akdinin fesih kararının geçersizliğine hükmeden Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, bu kararı mobing iddialarında “ceza davalarında olduğu gibi şüpheye yer olamayacak şekilde delil aranamayacağına” gerekçesine dayandırdı. sonuçlarını Resmi Gazete’de yayımlatmayacak kadar gözünü karartmış halde. Gözü karalık her zaman cesaretten kaynaklanmaz. Kimi zaman korku da gözleri karartır. Malum, seçimin içini karıştırdığı ikinci parti ise CHP. “Çatı adayı” projesinin iflasından sonra hiçbir şey olmamış gibi davranılamayacağı ortadaydı. Ancak partide çekilen isyan bayrağının arkası pek dolu değil. CHP içinde bir kısım partinin görece başarısızlığını köklerinden sapmasına bağlıyor. Bu, biraz Osmanlı’nın çöküşüne eski düzenin bozulmasını ya da İslam âleminin geri kalışına asrı saadet uygulamalarından uzaklaşmayı bahane etmeye benziyor. Öte yandan Baykal zamanında başlayan ve Ekmeleddin İhsanoğlu tercihi ile süren sağdan katılımlarla oy artırma beyhude çabasının bir yol olmadığı açık. Bir başarı formulü aranıyorsa 70’lerin CHP’si ile 80’lerin SHP’si nedense unutulmuş örnekler olarak duruyor. Memleketin her tarafından oy alabilen bugün AKP’nin oy ambarı haline gelmiş yoksul ilçelerden birinci parti çıkabilmiş o tecrübe bugüne uyarlanırsa başarı beklenildiğinden kolay olabilir. Yeni politize olan genç kuşağa bir efsane gibi gelebilir. Bahsettiğim tecrübe sadece üç büyük şehrin belediye başkanlığını kazanmakla kalmamış, Diyarbakır’dan Kayseri’ye bugün CHP’nin esamesinin okunmadığı yerlerde de SHP’yi birinci parti yapmıştı. CHP, asrı saadetçilerle merkez sağcılar arasında bir kavganın sahnesi olacaksa o tecrübe kendine yeni siyasi mecralar bulacaktır. CHP’de tartışmanın tarafları bunu görmezse yeni bir siyaset karşısında zamanla erimeleri işten değil. Hem iktidar blokunun hem de ana muhalefetin iyiden iyiye sarsılacağı bir dönemdeyiz. Cumhurbaşkanlığı seçimi henüz bir başlangıç. Çok uzun bir sene olacağa benzer. Bu uzun senede Erdoğan, CHP içindeki tartışmanın kısırlığını memnuniyetle izleyerek kendi partisini demir bir pençeyle bir arada tutmaya çalışacak. Becerebilecek mi? Belki kısa vadede ve ancak karşısına kendinden emin bir alternatif çıkana dek. O alternatifin formülü de zamanında İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Kayseri’yi aynı anda ikna eden tecrübede saklı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle