24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 16 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR Yakın tarihimizle yüzleşme Ufuk Emiroğlu’nun ‘Babam, Devrim ve Ben’ belgeseli 67. Locarno Film Şenliği’nde övgüyle karşılandı MEHMET BASUTÇU LOCARNO “Ekim ayında İsviçre’de, gelecek yıl da Fransa’da gösterime girecek olan filmimin Türkiye’de sinema salonlarında ya da televizyonda gösterileceğini sanmıyorum; böyle bir belirti yok” diyor Ufuk Emiroğlu. Yazık. Gerçekten yazık; çünkü, “Babam, Devrim ve Ben” yakın tarihimize, 1980 darbesinin öncesine ve sonrasına farklı açılarmı, dan ışık tutan bir çalışma. di kimlik arayışları en “K , in iç i el es lg be de Ayrıca Avrupa ülkelerinu Ufuk Emiroğlu, ü yansımalarını da içeren, ama temel de yetişmiş yeni bir Türk nk gü farklı ütopyaların bu anlatan, izini Antalya’ya, devrimci eski yönetmenin daha su yüzüne çıktığını muştulayan bir babamın öyküsünü ına dek süren bir çalışma oldu” diyor. antılar film. arkadaşlarının topl Yurtdışına kaçmak zorunda kalarak önce Fransa’ya, Cenevre’de güzel sanatlar eğitimi aldıktan sonra da İsviçre’ye yerleşen, Kurtuluş örgütü sonra bir sanat galerisi kuran ve kısa filmüyesi devrimci genç Emiroğlu’nun yaşamöyler çeken, kendisini “önce İsviçreli sonra da küsünü içtenlikle, belirli bir mesafeyle anlatTürk” olarak tanımlayan Ufuk Emiroğlu kumayı başaran kızı Ufuk’un (1980) bu ilk uzun sursuz Fransızcasıyla anlatıyor: filmi, sıradan bir belgesel değil. “Aslında ütopya konulu bir film yapmak Farklı anlatım dil ve tekniklerini başarıyla için yola çıkmıştım. 2009’da projemi sukotaran, son derece duyarlı, özgün bir “Gernarken yazdığım niyet metninde, babamın çeğin Sineması” örneği. Locarno’da “İsviçyaşamından ve politik kimliğinden, onun re Sineması Panoraması” programında gösütopyalarından esinlendiğimi belirtmiştim. terilen, konusunun ufuklarını aşan derinlikli Proje pek kolay ilerlemiyordu. Bir gün, ‘seolgun yaklaşımı ve yenilikçi biçimiyle de çok nin niyet mektubun daha çok ilgimizi çekbeğenilen bu farklı belgeseli içtenlikle alkışmişti; konuyu babanın yaşamöyküsü üzerine lıyoruz. odaklanarak işlersen galiba daha sağlam olaÜstelik, geçen yıl, tam da Gezi olaylarının cak’ dediler... en sıcak günleri sırasında yapılan, DocumenGördüğünüz film bu uzun süreç sonuntarist 6. İstanbul Belgesel Günleri’nde Yeda ortaya çıktı. Kendi kimlik arayışlarımı, ni Yetenek ödülü kazanan “Babam, Devrim ve Ben”i hemen ardından geniş kitleler önüne farklı ütopyaların bugünkü yansımalarını da içeren, ama temelde babamın öyküsügetirmeye çalışmamız gerekmez miydi? Yanü anlatan, izini Antalya’ya, devrimci eski kın ya da uzak tarihimize karşı ne kadar ilgiakadaşlarının toplantılarına dek süren bir siz olduğumuzun işte yeni bir kanıtı daha. çalışma oldu. 1970’lerin devrimci gençlerinin tutkulu ‘Babam, Devrim ve Ben’ klasik anlamve acılı yaşamöyküleriyle ilgilenmek, özelda belgesel bir film değil; yaşanmış olaylarlikle 1980 sonrasının apolitik oldukları söydan, belgelerden yola çıkan, ama eski folenen kuşakları için çok önemli değil mi? toğraflar yanında animasyon tekniğini de Türkiye’nin son 40 yıl içinde nereden nerekullanan bir film…” ye geldiğini daha iyi kavrayabilmek, bu duruNe diyelim ? İyi ki bir Fatih Akın ve Ufuk mun nedenleri üzerine düşünmek için çok iyi Emiroğlu var da, yakın ve uzak tarihimizle sibir fırsat değil mi? nemada hem de sanat sinemasında yüzleşAskeri darbeden birkaç ay önce Antalya’da me fırsatı buluyoruz demekle yetinelim… doğan, küçük yaşında İsviçre’ye yerleşen, “Babam, Devrim ve Ben” Hayatı boyunca muhalif... TURGAY FİŞEKÇİ 15 yıl önce yitirdiğimiz Can Yücel yalnızca bir şair değil, bir şiir okuluydu Yıldız’da ‘Cülus Armağanları’ Kültür Servisi Yıldız Sarayı Vakfı ve Yıldız Sarayı Müzesi tarafından hazırlanan “Cülus Armağanları Sergisi”, 17 Eylül’de kapılarını açıyor. Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkı Gümüş Bakım şının 25. senesinin kutlandığı 1901 yılına Seti ışık tutan sergide, sultana yurtiçinden ve yurtdışından gönderilen 18 parça değerli hediye ilk kez bir arada tarih severlerin ilgisine sunuluyor. n Kültür Servisi Türk müziğinin iki önemli yorumcusu Ajda Pekkan ve Muazzez Abacı ilk kez bir albümde bir araya geldi. Alaturka eserlerin yer aldığı 2 CD ve 21 şarkıdan oluşan albüm müzik severler için arşiv niteliği taşıyor. Repertuvar seçimi Ajda Pekkan, Muazzez Abacı ve albümün hem müzik direktörü hem aranjörü olan Taşkın Sabah tarafından yapıldı. Ajda Pekkan ve Abacı’dan ortak albüm “Deli olan bu dünyada akıllılığı anlatmaktır şiir” demişti Can Yücel. Çağdaş şiirimizde hayatı ve yazdıklarıyla şiir ve şair üstüne tartışılabilecek her konuya bir karşılık olmuştu. Bu yüzden yalnızca şair değil, bir şiir okulu oldu. Daha yirmi dört yaşında yayımladığı ilk kitabı “Yazma”da (1950) kişisel bir dil ve tutum ortaya koyabilmişti. “Her Boydan” (1959) adıyla yayımlanan çeviri şiirleu “Ben hayatım ri çıktığında da bu kendine özgü dilin çevirilerde de kendini orboyunca muhalif taya vurduğu görüldü. Ozanlığı yaşadım. Devlet asıl 1971 darbesinden sonra atılve herkes beni dığı cezaevinde patladı. “Sevgi Duvarı”ndan (1973) sonra hemen menfi diye belledi. her yıl yeni bir kitap yayımlayaOnun için ‘kan rak büyük bir bütünlüğe ulaştı şigrubum rh negatif.’ ir dünyası. Onun için düzenle Dilde bir yandan kendine özgü vurgu ve tonlamalar yaratırken bir birbirimize kan yandan da konuşma dili, eski ve alıp veremiyoruz” çağdaş şiir, geniş bir kültür ve dil demişti bir bilgisine kattığı sevgialayacı karışımı duygu yoğunluğuyla da aysöyleşisinde. dınlık, insancıl, toplumcu, benzersiz bir şiir yarattı. Shakespeare’den Şarlo’ya pek çok büyük sanatçı gibi Can Yücel de sanatıyla geniş kitlelere ulaşabilmenin gizini bulmuştu. Yalnızca o benzersiz sesiyle, benzersiz şiirler yazmakla kalmadı. Bu şiirin ve sesin duyulabilmesi için de çaba içinde oldu. Çok satışlı mizah dergilerinde şiirler yayımlaması, kaset çıkarması, sık sık okuma günleri ve toplantılara katılması hep bu çaba içindi. 1990’ların başlarında şiirin sesini bir parça olsun KİBAR HIRSIZIN TÜRKÜSÜ basın yayın organlarında duyurabilmek için dokuz şair, altı ay süreyle şiir yayımlamama, yani “şairler Anamın ipiyle indim gökdelen damınızdan grevi” yapma kararı vermiştik. Bu eylemimizi naKelebek gibi girdim kelebek camınızdan sıl duyurabiliriz diye konuşurken en gerçekçi öneTaksinize mülkünüze dairenize... ri Can Yücel’den gelmişti: “Dokuzumuz birden Heceleyerek üzerinde ayak ve el uçlarımın topluca donsuz fotoğraf çektirelim. O zaman her Belledim seyyârenizi ve kelimelerinizi... yerde basılır.” Gözlerinize baktım, mukaddes ciltlerinize, büfelerinize Vesairenize... ilinç ve öznellik Şiir fenerimle de baktım, son çığlık! Onunla ilgili yazılmış belki de en bütünlüklü ve Aşk yokmuş sizde beş paralık! önemli inceleme Selahattin Hilav’dan geldi. Gidiyorum ben boşçakallar Can Yücel’in şiirde ne yaptığının ve başarısının Sıçmışım ortalık yerinize tam olarak anlaşılabilmesi için mutlaka bütününün Kıçımın fosforuyla aydınlanın siz artık. büyük bir dikkatle okunması gerektiğine inandığım bu yazıdan kimi yargıları yine de burada paylaşmak rulu düzenin taşıyıcısı ve koruyucusu olan belli bir söyleistiyorum: min yıkıma uğratılmasıdır ve şairin devrimci olabilmesi “Can’ın şiiri, kültür, dünya görüşü, siyasal bilinç ve için, dilde ve deyişte kendi şiir devrimini gerçekleştirme özgür öznelliğin bir bileşimidir. Mitlerden ve Kutsal zorunluluğunu hem ortaya koyar, hem de bu zorunluluKitap’tan gerçeküstücülere ve ‘beat generation’ şairleriğun nasıl aşıldığını gösterir.” (Edebiyat Yazıları, Yapı Krene kadar tüm dünya kültürünün sözlü ve yazılı ürünleri di Yayınları, ss. 150159) içinden yolunu açan bir şiirdir bu. Dolayısıyla onun dünyayı algılamasında, akıl ve duyu gibi birbirinden hayühre yıldızı gibi... li uzak ruhsal yetiler kaynaşmış ve bir bütünlüğe varmışCan Yücel’in çevirmenliği de ülkemiz çeviri yazını için tır.” benzersiz bir deneyim. Birçok dünya şairini onun kalemin“Gerçek şairler, dili azat edenlerdir, diyebiliriz. Niteden “Türkçe” olarak okuyabildik. Hiçbir “Bahar Noktası” kim Can’da, tutsaklıktan kurtularak yaşamın iç yüzünü ortaya döken ve özündeki gizli hakikatleri de gösteren (Bir Yaz Gecesi Rüyası) çevirisi, onun verdiği tadı ve heyecanı veremeyecektir. bir dille karşı karşıyayız. Bu dil akıl öğretmez, efsanele“Fırtına” çevirisinin elyazmaları, ilk kez basılmak üzere ri pekiştirmez, kişilere tapınmanın, soyut hümanizma haAdam Yayınevi’ne geldiğinde Cevat Çapan’la bir bölümüyallerinin hizmetkârlığını yapmaz. Besinsel ve cinsel açnü o İngilizcesinden, ben Türkçesinden karşılıklı okumuş lığı, idealler ve ilkeler ileri sürerek gözden kaybettirmez. ve sanki Türkçe yazılmış duygusu uyandıran metnin, aslının Yaşamamışlığı ve hödüklüğü örten sulugözlülük ve yaptam bir çevirisi olduğunu görmüştük. macık hassasiyet üretmez, bunları başkalarına bulaştırOkurlar Can Yücel’in yalansız şiirini ve kişiliğini sevdimaz; kısacası, yalana hayat hakkı tanımaz.” ler. Onun şiirlerini kendisinden dinleyebilmek için Açıkhava özcüğü köpürtmek Tiyatrosu’na 5 bin kişinin toplanması da bu sevginin bir başka göstergesiydi. “Can, Breton’un dediği gibi ‘sözcüğü köpürtmekle’, şii“Ben hayatım boyunca muhalif yaşadım. Devlet ve herri sözcükten fışkırtmakla, en uzak ve karşıt imgeleri çarkes beni menfi diye belledi. Onun için ‘kan grubum rh nepıştırmakla ya da yan yana getirmekle kalmıyor. Çağrıgatif.’ Onun için düzenle birbirimize kan alıp veremiyoşımsal olanaklarını sonuna kadar kullandığı ve kimi zaman ‘kelime oyunları’yla, cinaslarla bir başka yaşama ka ruz” demişti bir söyleşisinde. Şiirimizde açtığı verimli vadi, Türkçe yaşadıkça çiçeklenvuşturduğu sözcüğü, fiziksel olarak değişime de uğratımeyi sürdürecek. Hınzır âşıkların ellerindeki maytapların yor; hece ve harf düzenini altüst ediyor; bildiklerimize uçuşan ışıkları içinde onun şiir feneri zühre yıldızı gibi parbenzeyen ama bir bakıma yepyeni ve etkileyici sözcükler yaratıyor. Dilin ve sözcüğün bu biçimde kullanılması, ku layacak. B Z S ‘Filmmor’a son başvuru 1 Kasım Kültür Servisi 2015 Mart ayının ikinci haftası İstanbul’da başlayacak, gezici gösterimlerle devam edecek 13. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’ne başvurular başladı. Festivale, yönetmeni ya da yönetmenlerinden biri kadın olan filmler 1 Kasım 2014 tarihine kadar başvuruda bulunabilir. Festival, kadınların ve kadınların deneyimlerinin, sorunları kadar başarı ve üretimlerinin de görünürlüğünü; kadınların sinemaya kendilerini ifade edebilecekleri iletişim alanlarına katılımını; kadınlar arası ulusal ve uluslararası deneyim alışverişi ve iletişim olanaklarını artırmak; kadınların kültürel ve demokratik katılımına katkıda bulunmak amaçlarıyla düzenleniyor. Festivalde “kadınlara yönelik şiddet”, “namus” gibi temalara ayrılan özel bölümler, “Kadınların Sineması” bölümü, toplu gösterimler, söyleşi, panel ve atölyeler yer alıyor. VEFAT Arkadaşımız Avukat EROL TUFAN AKPINAR vefat etmiştir. Ailesine ve dostlarına başsağlığı dileriz. Tolun Benön Avukat Orhan Tosun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle