08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2014 CUMA 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada başlarında Bay RTE hadi canım sen de, dedi. Bakın neden: Hem Başbakan hem aday olmasının demokratik ilkelere aykırı olduğunu savunan muhalefet, Yüksek Seçim Kurulu’nun Başbakanlık’tan istifa etmesi gerektiğini karara bağlaması için başvurdu. Başvuru haklı. Seçimin kurallara uygun başlayıp bitmesi ve mademki partiler vazgeçilmez öğeler, adayların da eşit koşullarda yarışa girmeleri gerektiğine göre... ... Kurulun AKP adayı Bay RTE ’nin Başbakanlık’tan istifa etmesi gerekiyor diye karar vermesi beklenirken... Hele bir durun, bir anımsatma yapalım... Bizim hukuk anlayışımıza ters karar vermeye başlarsa hakkında gereken yasal düzenlemeleri yaparız ha, diye önceden söylenen söz YSK’nin kulaklarına küpe olmuş ki... Bir de baktık... Yasalar, demokratik gelenekler, anayasa bir yana, demokrasinin eşitlik ve adalet ilkelerine ters düşen, herhalde memleketin âli menfaatları uğruna olacağını düşündüğü bir karar verdi YSK. Cumhurbaşkanı adayı Bay RTE, Başbakanlığa devam edebilir dedi. İşte o karardan sonra Cumhurbaşkanı seçiminin eşit, adil kuralların ışığında olup bitmeyeceği ve Başbakan RTE’nin her bir ilde muhalefet partilerine ağzına, aklına geleni söylediği, elbette kendi iktidarının o illerdeki yatırımlarını övmesine olanak tanıdı. O da, illere yatırılan devletin trilyonları sanki babasının çiftliğinden sağlanan gelirmiş gibi, kendi lehine seçimde kullandı. HHH Demokratik rejim, daha o gün, YSK’nin seçim sonuçlarını mutlaka etkileyeceği malum Bay RTE lehine kararından sonra onarılmaz bir darbe yedi. Demokrasinin normal biçimde işlediği eski yıllarda bir seçimden önce YSK’nin böyle bir kararını muhalefet partileri rejim bunalımının başladığını açıklayarak daha işlemeden durdururlardı. Ama şimdi muhalefet, böyle bir açıklama yaparsa, iktidarın emrindeki medya aracılığıyla seçimi yitireceklerini gören öteki partilerin “rejim bunalımı başladı” diye suçlamalara başlayacağından korktu. Korku ölüme çareymiş gibi... Şimdi de Bay RTE’nin 27 Ağustos’ta genel başkan seçeceği AKP olağanüstü kongresine katılıp başkanlık edemeyeceğine karar verilmesi veya partiyi uyarması için Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi’ne dek uzanacak yeni bir hamle başlattılar. Anayasa bu girişimi destekliyor. Zira anayasaya göre Bay RTE’nin, Cumhurbaşkanı seçildiği anda, “parti ile ilişkisinin kesilmesi ve milletvekilliğinin sona ermesi” gerekiyor. HHH Hadi canım sende! RTE’ye göre bütün bu kurallar 10 Ağustos gecesi eski Türkiye’de kaldı. O gün başlayan yeni Türkiye’de cumhurun başını artık anayasaymış, yok efendim demokratik kimi kurallarmış, bağlamıyor. Demek ki diyordur içinden veya çevresine; hayret doğrusu. Yeni Türkiye’de RTE anayasası ile yasalarının geçerli olduğunu hâlâ kavrayamayanlar var! O 27 Ağustos’a dek partisine ve hükümete başkanlık etmeye devam edecek... Güya il başkanları ile milletvekillerine danışarak saptanacak, oysa kafasında çoktan yer etmiş müstakbel genel başkanı o gün kucaklayıp öptükten sonra sözü edilen makamlara veda edecektir. Kısacası kurguladığı parti, hükümet senaryosunun aynen uygulamaya girdiğini gördükten sonra parti ile ilişkisini güya kesecek... Şöyle maaile, gizlenen bir yörede hak ettiği tatile çıkacak ve sanmayın orada dinlenmeye vakit ayıracak... HHH 30 Ağustos nedir? Zafer Bayramı? Kimin? Ordunun. Hayır! Artık RTE ve AKP’nin seçim zaferini kutlama günü. Türkiye’yi kurtaran yeni bir Mustafa Kemal sanıyor ya kendini; o düşmanı denize döktü ise RTE de muhaliflerini her türlü yasal ve siyasal oyunla yenilgiye uğrattı. Öyleyse: Seçim zaferini taçlandırmak için 10 Ağustos’u 30 Ağustos’la eşleştirerek o gün yeni hükümeti ilan etmesinde ne sakınca olabilir ki? HHH Ha bir de madalyonun öteki yüzüne, CHP’deki kargaşa mı desek, çatışma mı, öteki konuya bakalım. Genel Başkan, muhaliflerine, “Hodri meydan, işte ekim ayında kurultay” diyesiymiş. Pekâlâ ama bugüne kadar başarısızlıklarını başarı diye göstererek partinin başında ve yönetiminde olanlar yine aynen muhafaza edilecekse bu kurultay geleceğe bir umut olabilir mi? Bu kurultayda parti yönetimi baştan sona değiştirilmeli. Aksi halde bu kurultaydan da geriye bir tarafı ya da tarafları tatmin edecek bir sonuçla, boş laf ve tartışmalar kalacak! Yazık! HABERLER Suriye’den kaçıp Gaziantep’e gelen sığınmacılar can pazarı yaşıyor: ERK ACARER Pişman ettirdiler HSYK İÇİN Listeler şekilleniyor GAZİANTEP Gaziantep’te bir göçmenin ev sahibini öldürmesiyle başlayan olaylar sürecek gibi görünüyor. Kentte neredeyse gözle görünür bir gerginliğin yaşandığı söylenebilir. Açıkçası şehir, birkaç gündür diken üzerinde duruyor. “Geceleri çivili sopalarla Suriyeli kovalıyoruz” sözleri kan donduruyor. Şehirde Rambo bıçaklarıyla dolaşan kişilerin olduğu gizlenmiyor. Hastanelerde bıçak ve sopalarla saldırıya uğradıkları için yaralanan Suriyeliler tedavi ediliyor. Suriyeli ailelerin bir kısmı güvenlik güçlerince evlerinden tahliye edilirken bazılarının ise, gönüllü kuruluşlarca, kurulacak konteynır ya da çadır kentlere gönderileceği belirtiliyor. Gerginliğin odağında olan her iki gruptan da görüş almak için sokağın nabzını yokluyoruz. Otobüs terminali, Suriyeli göçmenlerin endişe ve korkularına ışık tutuyor. Gaziantep otogarının arkasındaki “Kilis dolmuş durağı”, tıklım tıklım, denkledikleri eşyalarıyla bekleyen Suriyelilerle dolu. Endişelerinin boyutunu anlayabilmek için, ülkelerindeki savaşa rağmen bir an önce Kilis üzerinden savaşın sürdüğü Suriye’ye geçme telaşlarına bakmak yeterli. Suriye’deki iç savaşta anne babasını yitiren ve üç kız kardeşiyle birlikte, Türkiye’ye göç edip, ucuz atölyelerde kendisiyle birlikte kardeşlerinin karnını doyurabilmek için yaşam savaşı veren Selman, bozuk Türkçesiyle anlatıyor: “Gidecek yerimiz yok. Hep sokaklarda, aç yaşadık. Kardeşlerimi korumaya çalıştım. Olayların bitmesini bekledik. Ama üç günü zor geçirdik. Burada öleceğimize, ülkemizde ölürüz!” Nereye gitsek olmuyor!” diye isyan ediyor. Otogardaki bazı şahısların ise, Suriye vatandaşlarını, “Sizi şehrimizde istemiyoruz, gidin buradan” diyerek zorla otobüse bindirdiklerine tanıklık ediyoruz. Suriyelilerden bazıları da ana terminal binasında çoluk çocuk, genç yaşlı otobüslerinin kalkış saatlerini bekliyor. Aralarında, İstanbul, Ankara, İzmir, Niğde, Kayseri gibi farklı şehirlere bilet alanlar var. Ailesiyle birlikte otobüsün kalkış saatini bekliyor. Suriyelilerin çoğu isimlerini kimlikleri ifşa olmasın diye, “Muhammet” olarak veriyor. Ailesiyle birlikte olan “Muhammet”, konuşmaya çok istekli değil. Zaten Türkçesi de buna izin vermiyor. Ne var ki, güç bela gazeteci olduğumuzu anlatmayı başardıktan sonra, adeta vücut dili ve bir sözcükle her şeyi anlatıyor. Kafasını iki yana sallayıp, “Tayyip” diyor. Bunu tek bir şekilde okumak mümkün; “İzlediğiniz politika, ülkemizin bu hale gelmesinin nedenlerinden biri. Geldikten sonra ise bizimle hiç ilgilenmediniz!” Suriyelilere yoğun olarak saldırıların yaşandığı Perilikaya semtindeki bir esnaf, “Şehirde huzur kalmadı” diyerek anlatıyor: “Ailemizle bir yere çıkamaz olduk. Gaziantep’te 300 bin Suriye Bizim suçumuz ne? Yeni savaşa doğru ALİCAN ULUDAĞ Bir plastik fabrikasının yanındaki parkta, öğle molasını geçiren ve Suriyeli oldukları anlaşılan 4 “ucuz emekçisinin” yanına yaklaşıyoruz. Önce Kilisli olduklarını söyleyerek, rol yapmaya çalışıyorlar. Durumları çok anlaşılır. Ancak çok geçmeden güveniyorlar. İçlerinden biri Türkçeyi epeyce ilerletmiş durumda. Genel durumlarını ve son günlerde yaşadıkları kâbusu şu sözlerle aktarıyor: “Günlük 20 lira yevmiye alıyoruz. Ailelerimiz birlikte yaşıyor. Hepimiz uzunca bir dönem parklarda iş bekledik. Şimdi bunları yaşıyoruz. Evden işe gitmeye bile korkuyoruz. Akşam nasıl döneceğimizi düşünüyoruz. Bir yandan da aklımız evde bıraktığımız ailelerimizde. Sadece onlara bakabilmek için çalışıyoruz. Birinin yaptığı bir şey yüzünden, çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Akşamları, sokaklarda sopalı ve bıçaklı kişiler geziyor. Can güvenliğimiz yok. Bizim suçumuz ne?” Ah Tayyip linin yaşadığını biliyoruz. Kilis’te, Nizip’te Türkçe konuşan yok! Buralardaki nüfusları bizden fazla! Ünaldı Mahallesi’ndeki tüm dükkân tabelaları Arapça. Sınır tamamen açılmış durumda. Kaçak sigara, yedek parça getirip satıyorlar. Ne var ki bizde de kabahat var. Uzun bir dönem onlara acıdık. Evlerimizden eşyalar getirip verdik. İlk geldiklerinde paraları vardı. Sonra kiralarını ödeyemez hale geldiler. Onlardan yana mutlu olanlar hepsine yüz çevirdi. Aslında burada devlet politikasında yanlış var. Devlet bu işe el koymazsa, millet el koyacak!” Perilikaya semtinde yedek parçacılık yapan Yılmaz T. isimli yurttaş konuyla ilgili olarak şunları anlatıyor: “Zengin Suriyeliler de var. Onların hiçbir sıkıntısı yok. Hatta onlar sayesinde pek çok kurum kâr ediyor.” Yılmaz T., sokaktaki Suriyelilerin dramını gözler önüne seren bilgiler de veriyor. Kentte fuhuşun arttığı iddia ediliyor. Yılmaz T.’nin anlattıkları bu iddiaları doğrular nitelikte: “Bazı kadınların dükkân dükkân dolaşarak, ‘Beni ister misiniz’ diye sorduklarına şahidim. 3040 TL karşılığında fuhuş yapanların her geçen gün fazlalaşıyor.” ‘Büyük olaylar yaşanacak’ Karayılan Mahallesi’nden Mehmet E. adlı bir esnaf, hiçbir şeyi gizleme gereği duymadan anlatıyor. Mehmet E., kentte bundan sonra yaşanabilecek olumsuzluklardan söz ederken Gaziantep halkının çözüm önerisini de sunuyor: “İşler her an çığırından çıkabilir. Suriyeliler de bundan sonra boş durmazlar. Olaylar başlamadan önce, bunu sezip birlikte dolaşmaya başlamışlardı. Onlar da gruplaşıyorlar. Büyük bir çatışma yaşanırsa kimse altından kalkamaz!” Evini boşaltmasını istediği Suriyeli kiracısı tarafından 44 yerinden bıçaklanarak öldürüldüğü iddia edilen Hıdır Çalar’ın (62) oğlu Cuma Çalar (32) dün sağduyu çağrısı yaptı. Çalar, “En büyük dileğimiz şehrimizde başka acıların yaşanmaması” derken taziye ziyaretinde bulunmayan AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e sitemde bulundu. Şahin, Suriyelilerin bir kısmının dün çevre illere gönderildiğini ve bunun 15 gün süreceğini açıkladı. Dün gece Suriyelilere ait olduğu belirtilen bir araç yakıldı. Polisler gece boyunca ara sokaklarda protestocuları dağıtmak için yoğun çaba gösterdi. Fuhuş arttı ANKARA 17 Aralık operasyonunun ardından yolları ayrılan hükümet ile cemaat için kritik önem taşıyan HSYK üyeliği seçimlerinde kritik dönemece girildi. Seçime iki ay kala, yarışa girecek adaylar netleşmeye başladı. Edinilen bilgiye göre, hükümetin destek verdiği Adalet Bakanlığı yetkilileri, ülkücü, sosyal demokrat ve Hakyolcu isimlerin birlikte oluşturduğu Yargıda Birlik Platformu çalışmalarında sona geldi. Bu kapsamda temayül yoklamalarında en çok oy alan isimlerin içinden 11 kişiyi belirlemek için seçici kurul oluşturuldu. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in başkanlığını yaptığı kurulda, sosyal demokratlardan Ankara Savcısı Abbas Özden, HSYK Başmüfettişi Ali Rıza Karakan, ülkücü kökenlilerden Ankara Başsavcı Vekili İlhan Ayaz, yargıç Seydi Kahveci, Hakyolculardan ise Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Taşkın ile Müsteşar Yardımcısı Hasan Dudaklı yer aldı. Platform içinde yer alan her grup, kendilerinden 6’şar aday belirleyerek kurula önerdi. Kurul, önerilen toplam 20 kişiden her grup için 3’er kişilik adaylar belirleyecek. Adli yargıdan 7 asıl, 4 yedek olmak üzere toplam 11 kişiyi belirlemek üzere 9 kişi; sosyal demokrat, ülkücü ve Hakyolcu kökenlilerden seçilecek, geriye kalan iki kişi ise bakanlık kökenli olacak. ulislerdeki isimler K Keldanilerden çağrı PARİS (AA) Paris’teki Keldani Katolik Cemaati lideri Michael Dumand, IŞİD’in Irak’ta Hıristiyanların yaşadığı yerleşim yerlerini ele geçirmesinden sonra evlerini terk etmek zorunda kalan Hıristiyan azınlıklar arasında olan Keldanilerin durumuna dikkat çekti. Paris Keldani Katolik Cemaati lideri Micheal Dumand, “Mezopotamya’nın kadim topluluğu Keldaniler bugün dağlarda, yollarda, açlık ve susuzluktan ölüyor. Türkiyemiz kapılarını sonuna kadar açacaktır, bize sahip çıkılmasını istiyoruz” dedi. Gerginlik İzmir’e sıçradı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Birçok ildeki Suriyeli gerginliği İzmir’e de sıçradı. İzmir Ayakkabıcılar Sitesi’ndeki işçiler, kaçak olarak Suriyelilerin çalıştırıldığını belirterek eylem yaptı. Kaçak işçilerin gelmesinin ardından aldıkları ücretlerin düştüğünü, sigorta bile yapılmadığını belirten işçiler, “Kundura işçisi köle değildir” dövizleriyle Ayakkabı İmalatçıları Satıcıları Odası’na yürüdü. İşçiler adına açıklama yapan Zafer Aktürk, şikâyetlerin ardından Maliye’nin baskın yaptığını ancak kaçak işçilerin arka kapılardan kaçırıldığını öne sürdü. DT arazisine yine girdiler Kaymakamlıktan İÇİŞLERİ BAKANI’NIN KARDEŞİNİN ATAMASINI YARGI DURDURDU ANCAK O HÂLÂ GÖREVDE şaşırtıcı yanıt SELDA GÜNEYSU ANKARA SS İvme Yapı Kooperatifi’nin adamları olduğu söylenen bir grub daha önce gece yarısı ağaç katliamları yaptıkları Devlet Tiyatroları’nın (DT), İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi ve atölyelerinin de bulunduğu alana dün yeniden girerek çalıştı. DT yönetimi olay yerine giderek Yenimahalle Kaymakamlığı’nı bilgilendirdi. Kaymakamlıktan DT yönetimine şaşırtan bir yanıt geldi. Kaymakamlıktan kendilerine “Adamlar hukuk tanımıyor, yapacak bir şey yok. Arazinin kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Siz olayı fotoğraflayıp yeni bir suç duyurusunda bulunun” denildiğini kaydeden DT yönetimi “Eğer devletin bir birimi bu yanıtı veriyorsa o zaman cidden yapacak bir şey yok. Biz bu durumda kimden bu hukuksuzluğun hesabını soracağız” denildi. Daha önce de silahlı çatışma çıkmış 4 güvenlik görevlisi yaralanmıştı. ALİCAN ULUDAĞ Oh ne Ala ANKARA Ankara 6. İdare Mahkemesi, Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı’na, İçişleri BakaAtıf nı Efkan Ala’nın kardeşi Atıf Ala Ala’nın vekâleten atanmasına ilişkin işlemin yürütmesini durdurdu. Ancak Ala, halen görevi bırakmadı. 17 Aralık operasyonunun ardından cemaate yönelik tasfiye hareketine giren hükümet, tartışmalı bir şekilde ocak ayında Atıf Ala’yı eski adıyla Teftiş Kurulu Başkanlığı olan Rehberlik ve Denetim Başkanlığı’na geçici görevle atadı. Haziran ayında ise resmen atanan Ala’nın adı MEB’deki fişleme iddiaları ile gündeme gelmişti. Rehberlik ve Denetim Başkanlığı’nda görevli bazı müfettişler, Ala’nın buraya atanma yeterliliği olmadığı gerekçesiyle dava açtı. İddiaya göre Ala ’nın bu gö re ve ata na bil me si ya da ve kâ let ede bil me si nin bi rin ci ko şu lu “baş İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet kan lık ta gö rev li ” ol ması ve Müdürlüğü’nün çeşitli kademelerine usulsüz en az 12 yıl Ba kan lık Baş dinleme ve casusluk iddiasıyla yapılan operasyon mü fet tiş/Baş de net çi ol ma sı kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan gerekiyordu. Ancak Ala bu emniyet amirleri Gafur Ataç, Oğuzhan Ceylan ve koşulu taşımıyordu. AnKomiser Selman Yuyucu ile polis memuru İsmail kara 6. İdare MahkemeYalınız serbest bırakıldı. Bu 4 isim 31 Temmuz’da si, 2 Temmuz’da Rehberlik çıkarıldıkları sorgu mahkemesi tarafından ifadeleri ve Denetim Başkanlığı’na alınamadığı gerekçesiyle serbest bırakılmış, Atıf Ala’nın görevlendirilardından İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından mesine ilişkin işlemin yühaklarında yakalama kararı çıkarılmıştı. Öte yandan rütmesini durdurdu. Karahakkında yakalama kararı bulunan Kürşat Durmuş da dün sabah saatlerinde tutuklandı. rın gerekçesinde Teftiş KuEmniyet Amiri Ataç, adliye çıkışında “İfademizde rulu Tüzüğü ve Teftiş Kurulu Selam Tevhid Kudüs Ordusu’nun ne olduğu, Yönetmeliği’ne dikkat çekilamacının ne olduğu ve Türkiye’deki bürokrasiye di. Oybirliğiyle alınan kararda nasıl girdiğini hepsini anlattık. Savcıların Ala’nın ataması hukuka aykırı talimatları ve hâkimlerin kararlarını uyguladık. olarak nitelendirildi. CHP KonYine uykusuz bir şekilde nezarethane ya Milletvekili Atilla Kart, kararın eksi 7’inci katta sandalyenin 30 gün içinde uygulanması gerektiüzerinde oturtularak aç susuz ğini ancak halen Ala’nın görevinin babekletildik” dedi. şında olduğunu belirtti. ‘Selam Tevhid’i anlattık’ 4 POLİS SERBEST Kulislerde, İstanbul Anadolu Başsavcı Veki li Ömür Topaç, HSYK Başmü Cumhuriyet’in aldıfettişi Mehmet ğı bilgiye göre, HSYK Birinci BaşkanvekiYılmaz , Anka li İbrahim Okur, sera Hâkimi Gülçimlere “bağımsız” süm Mısır, Anolarak girme kak a r a B a ş s a v aday rarı aldı. Okur’un hercı Vekili Ramahangi bir liste içinde zan Kaya, İstangirmeyeceği belirtildi. Okur’un dışında bazı bul Hâkimi Mehhâkim ve savcıların met Durgun, İzda bağımsız olarak mir Başsavcı Veadaylıklarını açıklakili Kazım Arayacağı konuşuluyor. poğlu, HSYK Genel Sekreteri Bilgin Başaran, Ankara Başsavcı Vekili Harun Kodalak ve Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcıları Selahattin Menteş, Basri Bağcı’nın 11 kişi içinde yer alacağı konuşuluyor. Üzerinde çalışılan listede halen HSYK üyesi olan idari yargı kökenli bir hâkimin de olduğu öğrenildi. 11 kişilik adli yargı listesinin pazartesi günü açıklanmasının planlandığı bildirildi. Okur bağımsız Ortak çalışma yapan YARSAV ve Yargıçlar Birliği ise listesini geçen ay açıklamıştı. Yargıda önemli bir güce sahip olan ve hükümetin “tasfiye etmek” için çalıştığı cemaat ise sessizliğini koruyor. Kulislerde HSYK 2. Dairesi Başkanı Nesibe Özer, HSYK üyeleri Teoman Gökçe ve Ahmet Berberoğlu ile eski Türkiye Adalet Akademisi Eğitim Merkezi Müdürü Ayşe Neşe Gül’ün aday olacağı konuşuluyor. Ancak geriye kalan 7 üyelik için herhangi bir aday ismi ortaya çıkmadı. Cemaatin yargı içinde yaklaşık 4 bin kişilik güce sahip olduğu belirtilirken YARSAV’ın 3 bin, Hakyolcular’ın 800 civarında destekçisi olduğu öne sürülüyor. 22 kişinin görev yaptığı HSYK’nin adli ve idari yargı kontenjanından 10 asıl, 6 yedek üyenin seçimi için 19 Ekim’de yaklaşık 14 hâkim ve savcı sandık başına gidecek. Bu kapsamda adli yargı için 7 asıl, 4 yedek olmak üzere 11 üye seçimi yapılacak. İdari yargıdan ise 3 asıl, 2 yedek üye HSYK’ye girecek. Cemaat renk vermiyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle