08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞUSTOS 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 13 Çok şükür M. Kemal Atatürk’le karşılaştırmaktan vazgeçtiler. Çıtayı Hz. Muhammet’e ayarladılar. Bazen onu bile aştıkları oluyor. Eylemiyle, söylemiyle pek “âlâ” adı gereksiz bakan da geçen gün kalkıp “Hz. Muhammet insanların İslama girmesinden kendisine pay çıkardıydı, (ama) biz peygamber gibi olmayacağız” dediydi. Cüppeli Hoca’dan TV’de yanıtını da aldıydı: “Adam, peygamber gibi olmayacağız diyor. Daha büyük olacaksın! Çüş!.. Yuh senin gibisine!” Seçimin tozu dumanından Cüppeli’nin, “Çüş”ü, “Yuha”sı pek duyulmadı.. HHH Bu nedenle olacak, aldığı oyu yeterli bulmayan ve kıymetinin yeterince bilinmediğinden yakınan Tayyip Bey, teselli bulduğu noktayı açıklarken şöyle dedi: “Peygamber Efendimizi bile desteklemeyenler oldu!” HHH “Cumhurbaşkanına hakareten özel yasa maddesi” bulunduğundan bu defa Cüppeli’de çıt yok! (Artık “çıt” çok pahalı!. TCK Md: 299’a göre 4 yıla kadar hapislik var.) HHH Peki 1400 yıl önce Peygamber Efendimizi “desteklemeyenler” ile pazar günü Tayyip Beyefendimize oy vermeyen yüzde 48.3’lük vatandaş kitlesi arasında nasıl bir benzerlik var? Buna göre aşağıdaki sonuçlardan hangisi çıkarılabilir? A) İslam putperestliği yıkmak istemiştir. B) İslama karşı çıkanların şahsi menfaatları bulunmamaktadır. C) Mekke’deki kurulu düzen, gayri ahlaki unsurlar içermektedir. D) Hz. Muhammet yeni bir ahlak düzeni getirmiştir”. HHH İmamet öğrenimi görmüş Erdoğan’ın İslam tarihi ve din bilgisi ortalama seçmenden de Cumhuriyet okurundan elbette çok fazladır. Bu bilgileri ışığında yanıtlanması çok elzem sorular var: Acaba Tayyip Bey, bu seçimde kendisini desteklemeyenler ile Hz. Muhammet’e karşı çıkan “tefeciler, kadın satıcılarıyla, ahlaksız işlerden para kazananlar” arasında nasıl bir benzerlik kuruyor? Yoksa bu benzerlik, sadece kendisi ile Hz. Muhammet’in mi arasında? Bir de oy vermeyen muhalif seçmen ile Mekkeli “müşrikler” hangi bakımdan benzeşiyorlar? HHH “Muhalif”in anlamı malum. “Müşrik” ise Allah’a karşı çıkan demek... Hâşâ ve tövbe tövbe... Yoksa “muhalif”lik artık “şirk”e mi giriyor? Muhaliflik Şirk Koşmaya Dönüşürken... Efendimizle Beyefendimize Dair Bir Analiz... Bunu kendisine soracak babayiğit yok. Bendenizin yiğitliği de yanıtını Diyanet İşleri Başkanlığı arşivinde arayacak kadar! HHH Bir süre önce Din Hizmetleri Yeterlilik Sınavı’nda “Hz. Muhammet’e karşı çıkanlar” diye bir test sorusu sorulmuş: “Hz. Muhammet’e Mekke’de karşı çıkanlar incelendiğinde önde gelen müşriklerin çoğunun tefecilik, kadın satıcılığı gibi ahlaksız işlerden para kazandıkları dikkati çekmektedir. Başkana Bak Başkana! Partiler karıştı. İktidar mühim mesele ne de olsa, koltuk kıymetli. Oy oranının az olduğu eleştirilerine, “Peygamber efendimizi bile desteklemeyenler oldu” açıklaması getiriliyor, neresinden tutarsan. Karşı cephede, boykotçular, sandığa gitmeyenler, tatilciler suçlanıyor “dönüp kendine bakacağına”. Eleştiri, özeleştiri, soğukkanlı değerlendirme, ilke milke hak getire. Sahicilik sorunu asıl mesele. Aramızdan göçüp giden Süleyman Seba’nın, “Şaibeli şampiyonluklardansa şerefli ikincilikleri yeğlerim” inceliğini, ara ki bulasın. Maksat spor olsun değil, siyaset arenası ne de olsa... HHH Bu manzara karşısında başka bir siyaset figürü geldi aklıma. Kim ciddiye alır, kim gırgıra yorar bilmem, anlatayım... İzlanda’da 20082009 küresel ekonomik krizi. Bankacılık yerlerde, krediler fırlamış, faizler uçmuş, insanlar perişan. Kuzey kutbunun en yakın bölgesi ısınmış, patladı, patlayacak. Halk sokakta, “devrim rüzgârları esiyor” sanki. Sağcı hükümet, kaçmakta bulmuş çareyi. Jon Gnarr çıkıyor ortaya... Eski bir taksi sürücüsü, yerel bir rock grubunda çalıyor, sürrealist, anarşist. Bir parti kuruyor. Adı, “En İyi Parti”. Ülke nüfusunun üçte birinin yaşadığı Reykjavik’te, başkanlığa soyunuyor. Sloganı “Devrime hoş geldiniz... Daha fazla punk, daha az cehennem...” “Bunca yıl politikacıları başa getirdiniz. Peki, punkçular, amatörler neden seçilmesin” diyor... Vaatlerinden bazılarına bakar mısınız: “Yüzme havuzlarında bedava havlu... 2020 yılına kadar uyuşturucunun yasallaştırılması... İzlandalı köylülere, yanında koyunlarıyla otellere girme özgürlüğü... Herkese bedava ulaşım hakkı... Yaşam boyu çalışıp didinenlerden isteyenlere, 4 yıl boyunca aylık maaş...” Alay ediyorlar... Yanıtı, “Biz diğer partilerden daha fazla vaatlerde bulunuyoruz. Çünkü siz bunların tutulmadığını çok iyi biliyorsunuz” oluyor... Al sana, punkçu, müzisyen, komedyen, kaberist Gnarr, yüzde 35 oyla seçimleri kazanıyor... Buraya kadar tamam, şaşırtıcı! Daha da ilginç bir sonuç yaratıyor Gnarr. Alkışlanan 4 yıllık icraatının ardından, üstelik oyları yüzde 20 daha artmışken, “Tamam” diyor, “bu kadar yeter. Bu iş benim özgürlüğümün ve neşe kaynağımın önüne geçti. Bu kadar ilgi görsün istemedim, partiyi feshediyorum...” Görevlerini bırakıyor... HHH Sahi ben bunu niye anlattım? Güzel Türkçemizin en güzel deyimlerindendir. Biraz da Türk İslam senteziyle oluşmuş bir Anadolu deyişidir.. “Çok günah işlemişler” için söyleniyor. Bu gibilerin Allah’ın huzuruna çıkamayacakları, toprağın bile onları kabul etmeyeceği ima ediliyor. Acaba, AKP devlet ricalinin de mi yatacak yeri yok ki?.. İktidar oldukları günden beri.. Arazi, villa köşk, inşaat rant diye dönüp dolaşıyorlar, yanıp tutuşuyorlar.. 90 yıllık Cumhuriyetin resmi konutlarını beğenmiyorlar. Kendilerine yeni yerler ayarlıyorlar ya da yaptırıp duruyorlar.. Ankara’ya sığamadılar... İstanbul’da saraylarda, köşklerde sözde çalışma ofisleri “organize” ediyorlar! Tayyip Bey’in Atatürk’e husumeti cümlenin malumuydu. Ama bunu düşmanlık derecesine vardıracağı ve Atatürk Orman Çiftliği ormanına greyderlerle, dozerlerle saldıracağı, binlerce ağacı katlederek kendisine yatacak – çalışacak(!) yer yaratmaya yöneleceği akla gelmezdi. (Tıpkı Avrupa’nın en büyük havaalanını yapma bahanesiyle Atatürk Havaalanı’nı ismiyle birlikte yok edip kendi adına yeni havaalanı yaptırmak istediğinin ortaya çıkması gibi!) Hiçbir adaletsizlik sonsuza kadar süremez. “Yatacak yer” derdine düşüp devleti zarara uğratmak diye bir suça şimdilik ceza yok. Ciddi bir hukuk devletine kavuştuğumuzda Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na milyonlarca lira “zimmet” çıkarılabilecektir. ‘Yatacak Yeri Yok!’ Hesapsızlığın hesabı... O da biraz da haklı olarak bu zimmeti cumhurbaşkanına “rücu” edebilecektir. Abdullah Gül de pek muhtemel ki tüm bunlara “Olur” veren Tayyip Bey’e!.. Cumhuriyet kurulduğundan beri Dışışleri bakanları hep devletin lojmanlarında oturdular. Davutoğlu derinliği nedeniyle olacak bunun ilk ve tek istisnası oldu.. 3 yıl önceki parayla kendisine 39 bin TL’ye (aylık) kiralık bir ev tutuldu. Çünkü Dışişleri lojmanını çok beğendiği için Abdullah Gül Çankaya Köşkü’nde oturmak istemedi. Nedeni hâlâ meçhul! Ama Hazine’nin her ay uğradığı zarar çok açık! Müze kurulurken... Şimdi de Çankaya Köşkü’nde oturmama sırası Tayyip Bey’de!. O da zaten Başbakanlık konutunda oturmuyordu. Çankaya Köşkü, M. Kemal Atatürk’ün maddimanevi mirasıdır. Gül’den sonra Erdoğan oturmayacağına göre belli ki bir “reddi miras” kararı almışlar. Atatürk’ün ruhen bu karar nedeniyle çok huzur bulacağı muhakkak. Keşke bu karara Atatürk Orman Çiftliği’ni de dahil etselerdi.. Ama havuz müteahhitleri üzerinden rant düzeni buna engel! Çankaya Köşkü, müze olacakmış. “Eski Türkiye” dediklerine göre bu kaçınılmaz. Ama bir iki parça da “Yeni Türkiye” konulmalı: Para sayma makineleri, kasalar, ayakkabı kutuları ve Sarraf’lı bakan portreleri.. Müzeye stratejik derinlik kazandıracaktır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Sineklerle Uğraşmayız!’ Başbakan “R.T. Erdoğan” çoğunlukla “diktatör”, dahası “diktatör karikatürü” olarak tanımlanıp ortaya konulurken dış dünyanın medyasında da Türkiye’nin “sultan”ı, “padişah”ı gibi algılanıp gündeme sürülüyor. İtalya’nın “LaStampaGazetesi”, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan “Erdoğan”ı okurlarına, “21. yüzyılın Sultan’ı böylece taçlandırıldı” diyerek duyurmuş. Haklılar... “1923 Devrimi”ni, devrimin önderleri “Atatürk”ü, “İnönü”yü yadsıyan, bununla da kalmayıp onlardan “İki ayyaş” diyerek söz eden ve kurdukları “TC Devleti” ni “Osmanlı”nın devamı olarak kabullenen “Erdoğan” için yerinde bir değerlendirme. Ne var ki, “Osmanlı Padişahları”nın hiçbir engel tanımaz “güçler”i “Halife” olduktan sonra bile “Fetva Makamı”nca denetlenebilirdi zaman zaman biçimsel olsa da... Ayrıca, cuma namazlarına özgülenen “hutbeler”de de “Gururlanma padişahım senden büyük Allah var!” çağrısı bir bakıma uyarısı gelenekselleşir. Bunları “10 Ağustos” Pazar akşamı TV’de “Erdoğan”ın balkon konuşmasını izlerken anımsadım ama izlediğim Erdoğan sanki şöyle diyordu: “Sineklerle uğraşmayız!”, çünkü “Hedefimiz İslam Devletidir!”; görmüyor musunuz ‘Türkiye dinsiz laik bir memleket haline geldi!’; ‘Öyle dağa taşa, ‘Ne mutlu Türküm!’ diye yazmak ilkelliktir!’; ‘cibiliyetsiz bunlar!’; ‘kız mıdır kadın mıdır bilemem!’; ‘edepsiz kadın!’, ‘alçak kadın!’, ben ‘ülkemi pazarlamakla mükellefim!’; haa, ‘hastalık halinde dört kadın alınabilir!’; ‘demokrasi mi, tramvaydır, tramvay!’, eeh, ‘ileri demokrasi de hızlı tramvay!’ ” Ne olduysa bilemem birdenbire kin dolu kapkaranlık bakışlarla, nefret taşıyan bir sesle “iki ayyaş yasası” demeye başladı... İnsanı ürperten bu görünümden olsa gerek, o an “ABD’li Senatör Upshow”un uzun yıllar önce yaptığı bir senato konuşmasında, “Atatürk”ten “Kepaze” diye söz etmesini anımsadım. “Demek ki” dedim, belediye başkanı olduğu “1994”ten bu yana ABD’nin “Erdoğan”la ilgisini, ilişkisini sürdürmesi Atatürk düşmanlığını “dile” getirmekte de meyvesi ni vermiş, ABD’li senatörle eşitlemişti; kuşkusuz, bu “dil”, “külhanbeyleri”yle ünlü Kasımpaşa’da doğup büyüyen birine pek uygundu... Ne ki, hakkını da verelim; başbakanlığının ya da sultanlığının daha ilk yıllarında “dünyanın en varsıl başbakanı” olarak “cihan”a ün saldı(!). Hiç kuşkumuz olmamalı, şu anda da dünyanın “en varsıl cumhurbaşkanı” değilse bile en varsıl olanlardan biridir... Doğrusu bu duruma, insan imrenmekten kendini alamıyor; çünkü “babadan kalma bir servet” değil deniyor; zaten “Erdoğan” da bunu kabul ediyor; sahip olduğu kilolarla “altın”ın, oğullarının sünnet töreninin kazanımı(!) olduğunu açıkça söylüyor. Basının ilgisini daha çok çeken “Erdoğan”ın “taşınmazları”; “25 Aralık”taki “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”nun “fezlekesi”nde yer alan “villa” gibi. Bu taşınmaz; “fezleke”ye göre, “İzmirUrla”da “1. derece SİT alanı” olan “antik” bölgede... Bu “villa” nın yapımı için “devlet’ in nasıl seferber olduğu”nu, “Can Dündar” ayrıntılarıyla “Cumhuriyet”te anlattı. “Hukuk”un; Başbakan ve emrindeki “Bakanlar”la hiçbir “çekince” duymadan nasıl çiğnendiğini gözler önüne serdi... Bu “kıyım”a karşı çıkan “İzmir Valisi Can Kıraç” ile Şehircilik ve Çevre Müdürü Erdoğan’ın emriyle görevden alındı... Dünya “kültür mirası”nın bir parçası olan, “TC Devleti”nin korumasına bırakılan bu alan “3. dereceye” indirgeniverdi; eşsiz mozaikler yerlerinden sökülüp kaldırıldı; öteki arkeolojik kalıntılar üzerine de Kültür Bakanı Ömer Çelik’in bilgisinde Erdoğan ve yedi dostunun villaları yapıldı... Katlettirdiği bu “Kültür mirası”nın üzerinde “afiyetle” oturdu TC Devleti’nin “Başbakanı” olarak... Şimdi de hem “TC Devleti’nin Cumhurbaşkanı”, hem de şehitlerine “kelle” diyerek bir bakıma aşağıladığı “TSK”nin “Başkomutanı” olarak oturacak... Ne demiş Erdoğan’ın da pek sevdiği Mehmet Akif Ersoy: “Edepten yok payesi; bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz...” Bu dizeyi, sözde “Balyoz Davası”nda savunmasını yaparken yargıçların gözlerinin içine bakarak söylemişti E. Tuğa. A. Sevim, tam da yerinde olarak... Yarın Beşiktaş’ta “Sessiz Çığlık”ta buluşalım! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN 68 Devrimci Öğrenci Gençlik Kuşağı’nın soylu ve yiğit önderlerinden Cumhuriyet Mahallesi’nde kır kahvesi arkasında 345 ada 7 parsel 565m2 satılık arsa Tel: 0536 311 45 46 Eski çalışma arkadaşlarımızdan Zülkani Sirmen’in oğlu Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HARUN KARADENİZ’i ölümünün 39. yılında mezar başı toplantısı ile anıyoruz. 15 Ağustos 2014 Cuma (bugün) Karacaahmet Duvardibi, Saat: 12.30 İletişim: 0532 374 02 43 0532 325 85 90 ÖZGÜR KURUÖZ 04.08.2014 tarihinde nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Şenol Sirmen ile birleştirmiştir. Mutluluklar dileriz. Berna Uslu hayatını 68’LİLER BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU C Çalışanları METİN YILMAZ SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Tanıtlama 1 ya dayanan 2 bilimlerin, çıkış nokta 3 sını oluştu 4 ran, ama ta 5 nıtlanama 6 yan ilk ilke. 2/ Bir soru 7 sözü... Gon 8 dola benzer 9 bir kayık. 3/ Kumtaşı... İl 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kel benlik... Dol 1 B E Y R A N P A ma yapmak için 2 E G E V İ R A J hazırlanan karı 3 N İ şım. 4/ Kadın giyi 4 Ş A N D E L A L O N Ş A T minde giysiyi bü5 M E R Y E M İ Y E tünleyen ayakkabı, A G A R I çanta, şapka, mü 6 E D R A cevher gibi eşya. 7 L O B U T K A N E P E L 5/ Alçıtaşı... Kısa 8 kıllı ve sarkık ku 9 A R T B ONGO laklı bir av köpeği cinsi. 6/ Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü. 7/ Görevden alma... Yaklaşık 7590 cm’lik eski bir uzunluk ölçüsü. 8/ Japon lirik dramı... Hastalıktan kurtulma, iyileşme. 9/ Fas’ın plaka imi... Fazla bön, avanak. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yüklenme, üstlenme. 2/ Büyük balta... “Çok sarhoş” anlamında argo sözcük. 3/ Nükte. 4/ Kalın bükülmüş sicim... Kenarları saçaklı bir tür başörtüsü. 5/ Umutsuzluktan doğan karamsarlık... Demir elementinin simgesi. 6/ Halk arasında varis hastalığına verilen ad. 7/ Kuzu sesi... “Öküzgözü” de denilen, papatyayı andırır bir çiçek. 8/ Yerölçümünde uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata... Demiryolu. 9/ Tahıl yığını... Tropikal Amerika’da yaşayan, kalın ve kızılımsı postu için kümeslerde de yetiştirilen memeli bir hayvan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle