05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Muhalefet bile gizli kapaklı darbe peşinde. Medya keza... Kendi dışındaki her kesim darbeci, başarılarına dünyanın parmak ısırdığı beyefendiye göre bu olaylar hükümeti ve iktidarı elinden almaya çalışan darbe yapımcılarının, darbecilerin eseri. Yıllarca ve hele son aylarda halkı bu iddia ile bir güzel uyuttu ve günlerden bir gün eteklerinde bir yığın rüşvet, yolsuzlukla hükümet eylerken, demokrasinin sindiremeyeceği dosyalarıyla 51.8 gibi düşük oyla Çankaya’ya çıkmayı başardı. HHH Vallahi billahi kardeşler; onca yıldır bu ülkede ne kadar darbe olduysa yakından izleyen, nasıl ve neden yapıldığı iddialarını birebir bilen ben; beyefendi RTE’nin kardeşi Gül’e tezgâhladığı darbeyi öğrenince şaşakaldım. Nice kurmay subaylar bile bu denli ince hesaplara dayalı, AKP’de Gül’ü kendinden sonra genel başkan ve başbakanlıktan bertaraf eden bir darbe planını onca ay önceden kurgulayamaz. Darbeyi tam zamanında uygulamaya koyamazdı. Kim ne derse desin ya da beyefendi lehine yorumlasın; son olay bal gibi siyaset örtülü sivil bir darbedir! Zira sivil darbenin dik âlâsını RTE, 11 Ağustos günü öğleden sonra Gül’e indirdi. HHH Gül’ün genel başkanlık ve başbakanlığını engelleyen darbe, kendine göre elbette mantıklı nedenlere dayanıyor. Geçen mayıs ayından sonra güya partinin geleceğini birlikte saptadıkları söylendiği sırada; RTE, Gül’ü her açıdan kolaçan ediyordu ve... ... İtiraf etmeliyiz ki partide en yakınında olanlar ve medyadaki biz saftirikler de Başbakan’ın o sıradaki bir cümlesinde gizlenen asıl amacı anlayamadık. O cümle: “Benden sonra içimizden (altını çizerek) milletvekili olan bir arkadaşımız başbakan ve parti başkanı olacak” diyordu. Bu cümle olağan koşullarda gayet normal karşılandı ama... HHH ... RTE’nin gerçek amacı yumurta kapıya geldiği zaman anlaşıldı. Gül, görevi süresince kendisini izleyen muhabirlere vereceği veda resepsiyonunu üstünkörü nedenlerle iki gün önceye aldı ve gazetecilere şunu söyledi: “Cumhurbaşkanlığım bittiğinde şüphesiz partime döneceğim” dedi. İlk bakışta bu açıklama beklenen bir açıklamaydı ve lakin aynı saatlerde dışarıya yansıtıldığına göre AKP Merkez Yönetim Kurulu, RTE’nin başkanlığında Başbakan’dan sonra parti patronunu ve başbakanı tayin edecek AKP büyük kongresi tarihini tartışıyordu. Gül’ün açıklamasından yarım saat sonra “birisi” düğmeye basmış olacak ki, parti sözcüsü Hüseyin Çelik, hop basının karşısına çıktı. “Yeni genel başkanı seçecek AKP olağanüstü büyük kongresi 27 Ağustos günü toplanacak” dedi. Bu tarihin hâlâ cumhurbaşkanı görevinde olduğu bir tarihe rast gelmesi; Gül’ün parti üyesi ve kongrede genel başkan adayı olmasını engelliyordu. Sözcüye göre, yok canım, olur muydu öyle bir şey! Gül canları ciğerleriydi. Kongre 27 Ağustos’a alındı. Neden? RTE’nin hâlâ başbakan iken partisinin geleceğiyle ilgili toplantıda hazır olma arzusundan başka ne olabilirdi? Dün gazete manşetlerinde de sırıtan bu yalancı dolmayı kimse yemedi. RTE, aylar önce planın ilk işaretini vermişti. Şayet Gül’ün kendinden sonra genel başkan ve 2015’te milletvekili seçilerek başbakan olmasını isteseydi, MYK’de kongre tarihini, Gül’ün partiye dönüş tarihine, 28 Ağustos sonrasına denk getirebilirdi. HHH Gül’ü çoktan gözden çıkarmıştı RTE. Zira toplumda tepkiyle karşılanan kimi yasal ve idari uygulamalara Gül de karşı çıkıyordu. Her yaptığına ve emrine evet denilmesine alışmış olan RTE, bu duruma dayanamıyor ama sesini çıkarmıyordu. Ta ki indireceği darbeye kadar! RTE, kendinden sonra başı dik bir başbakan ve genel başkan yerine munis, her sözünü emir telakki edecek bir milletvekilini başbakan yapmak istiyordu. İsim çoktan kafasında hazır. Gül sonuca şaşırdı mı? RTE’nin karakter yapısını yıllardır ezbere bilen Gül, neden şaşırsın? Maden kaçak çıktı n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Kurtarılan madenciler sağlık kontrolü için hastaneye götürüldü. Zonguldak’ta maden ocağındaki göçük firma yetkililerince 9 saat gizlendi. Madende yaşam savaşı veren 9 işçi ailelerin haber vermesi üzerine 4.5 saatlik çalışmayla kurtarıldı Korkunç ihmal Yurt Haberleri Servisi Zonguldak’ta önceki gece özel bir maden ocağındaki göçük firma yetkililerince gizlenince mahsur kalan 9 madenci yaşam savaşı verdi. İşçi, ailelerinin haber vermesi üzerine 4.5 saat süren çalışmayla kurtarıldı. Zonguldak’ın Dilaver Mahallesi’nde Erol Civelek’in sahibi olduğu Erci Madencilik Şirketi’ne ait kömür ocağında önceki gece saat 03.00 sıralarında tavan çökmesi sonucu göçük meydana geldi. Ocak girişine yakın bir noktada ana galeri üzerinde meydana gelen göçükte madenciler Yüksel Günbel, Ayhan Günbel, Cüneyt Karaünlü, Muhammet Kilitci, Mustafa Pazarbaşı, Murtaza Pazarcık, Taner Tutal, Müslüm Bayraklı ve Ferhat Mankır mahsur kaldı. Firma yetkilileri ve maden ocağının sorumlu mühendisi, göçüğü ilgili kurumlara haber vermeyerek kurtarma çalışmalarını kendileri yürüttü. Ancak göçükte mahsur kalan madenciler çıkarılamadı. Eve dönmeyen madencilerin ailelerinin ocağa gitmesiyle durum ortaya çıktı. Ailelerin haber vermesi üzerine Türkiye Taşkömürü Kurumu tahlisiye ekibi, AFAD ve sağlık ekipleri ocağa sevk edildi. Zonguldak Valisi Ali Kaban, “Göçük 03.00 sıralarında olmuş ancak maden ocağının sorumlu mühendisi konuyu gizlemiş. İçeride kalanlardan birinin babası saaat 11.40 civarında emniyetimize konuyu intikal ettirince haberdar olduk” dedi. Ocak ağzından uzunlukları 45 metreyi bulan maden direklerini keserek tahkimat malzemesi hazırlayan kurtarma ekipleri, yeni göçüklerin yaşanmaması için ahşap direklerle tavana “dam” yaptı. Kurtarma ekipleri ve madenciler, kazdıkları kömür ve toprak yığınlarını vagonlarla dışarı çıkardı. 4.5 saat süren çalışmaların ardından 9 madenci sağ olarak kurtarıldı. Göçükte mahsur kalan Ayhan Günbel’in (30) babası Kemalettin Günbel, oğlunun 00.00 ile 08.00 vardiyasında çalıştığını, eve dönmeyince merak ederek durumu araştırdığını söyledi. Günbel, “Saat 11.10’da maden ocağının önüne geldim. Burada göçük olduğunu öğrendim. Polise durumu ben durumu bildirdim. Olayın medyaya yansımasını istemediler” dedi. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri de ocakta incelemelerde bulundu. ‘Dam’ yaparak kurtardılar Aileler: Biz haber verdik Bakanlık üretimi yasaklamış Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, göçüğün meydana geldiği ocakta 2013 Kasım ayında yapılan teftişler sonucu üretim faaliyetlerinin durdurulduğu, 14 bin lira idari para cezası uygulandığı da ifade edildi. İşletmenin eksikliklerini gidermesi için Mayıs 2014 tarihine kadar süre verildiğini açıklayan bakanlık, “Mart 2014’te işverenin durdurma kararına uymayarak üretime devam ettiği tespit edilmiş ve yine 11 bin lira idari para cezası uygulanmıştır. İlgili ocak üretimi halen durdurulmuş bir ocaktır” denildi. ise “bin delik” var. AKP iktidarı ile birlikte pek çok alanda olduğu gibi burada da olağanüstü bir erozyon yaşandı. Öyle ki, “etik” değerler deyince akla artık “tetik” değerler geliyor. Tıpkı iktidarın medya kolları gibi bir de kamuoyu araştırma kolları var. Bunlara kamuoyu araştırma şirketi yerine kamuoyu oluşturma şirketi desek abartmış olmayız. İktidar ile söz konusu kimi şirketler arasında şöyle bir diyaloğun yaşanmamış olması beklenemez. Efendim anketinizi nasıl alırsınız? “Şöyle seçim garanti üstü, karşısında rakip yok türünden olsun...” O tamam efendim de, üstüne ne istersiniz? “Bir sonraki seçimi de benim kazanacağıma dair önemli ipuçları verirse iyi olur...” Hay hay efendim... Rakiplerinizle ilgili bulmamızı istedikleriniz var mı? “Ha evet var... Onların da içinin şimdiden karıştığını, seçimden sonra daha çok karışacağını saptayın...” Kara mizah bir yana, seçimlerden önce Erdoğan’ı yüzde 60’a yaklaştırmakta yarışanlar, şimdi bazı ufak tefek hatalar oldu türünden açıklamalarla durumu geçiştirmeye çalışıyorlar. HHH Erdoğan’ın seçimi yüzde 5560’la kazanması ne anlama gelecekti? Her şeyden önce ezici bir çoğunlukla seçimi almış olmanın getirdiği özgüvenle iki ana hedefe yönelecekti. Birincisi, AKP’nin içini istediği gibi biçimlendirip kendisinin fiilen başında olacağı bir yapı oluşturmak. İkincisi, başkanlık sistemine geçişin tüm yapı taşlarını hızla örmek. Bu olmadı, iç tartışma çıktı. Medya öne çıkarmasa da AKP içindeki tartışma geçiştirilecek türden değil. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Köşk’te kendisiyle birlikte oluşan kadroyu yaz başında, “bir daha birlikte çalışmamız mümkün olmaz, size başarılar dilerim” diye özetleyebileceğimiz uğurlamalarla yeni görevlere yolladığı biliniyor. Ancak yaz ortasında bu söylemin değiştiği, “Şimdi yeni görevinize başlayın, ileride yine birlikte çalışabiliriz” dediği de konuşuluyor. Gül ne demek istiyor? 11 Ağustos’tan itibaren başlayan olağanüstü kongre tartışması gösteriyor ki, Gül köşesine çekilmeyecek, partide iyi bir başköşe isteyecek. Erdoğan’ın da buna karşı olduğu, kendisinden sonra partide güçlü bir kişi istemediği görülüyor. Bunun dışavurumlarından biri AKP kongresinin görev değişiminden bir gün önce yapılması. Dahası, dün gazetelerdeki olağanüstü kongre ilanında şu ibare vardı: “Çoğunluk sağlanamadığı takdirde kongre aynı gündemle 28 Ağustos günü toplanacaktır.” Bu konuda gelenek 15 gün sonradır. Erdoğan ise kongrenin toplanamaması çok düşük bir olasılık olduğu halde ikinci çağrıyı hemen ertesi güne koyuyor. Yani devir teslimin olduğu güne. Durum böylesine ciddi! HHH Yüzde 51.7’lik sonuç elbette başarıdır. Bunu küçümsüyor değiliz. Zorlama bir iyimserlik içinde de değiliz. Erdoğan Köşk’te bugüne kadar yaptığını yapacak, onun da ne olduğu belli. Ancak hesabı daha üst bir oranla tek belirleyici olmaktı. Gelinen noktada Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmeyi başardığı ancak devamında başkanlık sistemine gidecek yolu bugünkü şartlarda döşeyemeyeceği görülüyor. Bu tablo muhalefetin elindeki mevcut fırsatların daha da artabileceğini gösteriyor. CHP değerlendirmelerini yarına bırakalım... l DBP’liler hükümetinin ilgisizliğinden yakındı l Bakanlıktan rehine yakınlarına ‘uyarı’ ‘Sürece zarar ‘Ezidiler’e yardım edin’ veriyorsunuz’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da ve bölgede Ezidi aileleri DBP’li belediyeler ve halk sahipleniyor. Aileler, belediyelere ait spor tesislerinde konaklıyor. Belediyeler ise AFAD ve kamu kurumlarından sığınmacı Ezidiler için yeterli yardımı göremediklerini savunuyor. İHD’nin Sincar’da (Şengal) IŞİD’in Ezidilere yönelik katliamıyla ilgili hazırladığı raporda çocukların açlık ve susuzluktan öldüğüne dikkat çekiliyor. IŞİD’in, saldırıların ardından yerlerinden olan Ezidilerden, yaklaşık 5 bini Silopi’deki Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye sığındı. Diyarbakır’a gelen 29 aileden 203 kişi, Sümerpark Ortak Yaşam Alanı içinde bulunan basın merkezi ve salonlarda, 145 kişi ise Kayapınar Belediyesi’nin Amed Spor Kompleksi’nde konaklamaya başladı. Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Ezidi aileleri ziyaret etti. IŞİD’in Şengal’de, Mahmur’da halkına yönelik soykırım amaçlı saldırılar düzenlediğini belirten Kışanak, “Halkımız yerinden yurdundan edildi. Türkiye kapıyı kapattı” dedi. DBP’li Silopi Belediyesi Eşbaşkanı Seyfettin Aydemir, ne AKP hükümetinden ne ulusal yardım kuruluşlarından hiçbir yardım almadıklarını söyledi. Aydemir, “Bu gelenler Kürtler ve özellikle de Kürtlerin de Ezidileri oldukları için mi yardım edilmiyor?” dedi. Silopi ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Zaho kentinde incelemelerde bulunan İHD’nin hazırladığı raporda “Türkiye tarafına geçmek isteyenler, Bölgesel Kürt Yönetimi hükümet tarafından engellenmekte ve kendilerine insani yardım yapılması konusunda hiçbir girişimde bulunulmamaktadır. İnsanlar gıda yardımına acil gereksinim duymakta, özellikle çocuklar gıda yoksunluğundan kaynaklı hayati riskle karşı karşıya bulunmaktadır. Yeşil alan sulama suyunun kullanılması, sıcak hava gibi nedenlerle çok sayıda çocuk ishale yakalanmış ve 3 çocuk bu nedenle yaşamını yitirmiştir. Acil önlemlerin alınmaması durumunda heyetimiz, çok sayıda ölüme neden olacak salgın hastalıkların gelişebileceği izlenimini edinmiştir” denildi. IŞİD’in elinde rehin tutulan Mummer Taşdelen, şöyle konuşANKARA tu: “Yapmış oldukTürkiye’nin Musul ları çalışmalar deBaşkonsolosluğu’nda vam ediyormuş. Bir IŞİD tarafından 11 tarih veremiyorlar. Haziran’da kaçırılaNe çalışma yaptıkrak rehin alınan 49 ları konusunda ben kişiyle ilgili 2 aydır çok fazla ikna olmatek bir somut adım dım... Bir temas kuatamayan Dışişleri Muammer rulduğunu söylüyorBakanlığı rehine yaTaşdelen lar, her şeyin takipkınlarına “sizin açıkçisi olduklarını, nelamalarınız sürece rede ne yaptıklarını bildiklezarar veriyor, susun” uyarırini söylediler. Bakanlık kosında bulundu. nuşmamızı istemedi ama 64 Yakınlarıyla ilgili 2 aydır bagünlük süre içerisinde hâlâ kanlıktan net bir bilgi alamaen ufak bir adım atılmadıyyan rehine ailelerine dün ransa, insanlar çaresiz bir bekdevu verildi. Aileler, Dışişleleyişe terk edilmişlerse, ben ri Bakanlığı’nda Bakan Yartakdiri bu toplantıya katılan dımcısı Naci Koru ve beailelere bırakıyorum. Gelip raberindeki heyetle bir arabize ‘niye isyan ediyorsunuz?’ ya geldi. Yaklaşık 45 dakidiye sorabiliyorlar...” ka süren görüşmenin ardınKonuşması sırasında sık dan bakanlıktan ayrılan ailesık gözleri dolan Taşdelen, ler, Cumhuriyet’in soruları“Diğer ailelerle birlikte bir nı yanıtlamaktan kaçındı. Aileeylem planınız vardı, geçerlerin bu tavrının nedeni ise çok li mi?” sorusu üzerine “Ailegeçmeden anlaşıldı. Bakanlerin pozisyonunu gördük. lık yetkililerinin aileleri “Zaten İki tane laf karşısında yuIŞİD bu konuyu gündemde muşayan insanlar var. İntutmak istiyor. Siz de açıklasanlar layık oldukları şekilmalarınızla sürece zarar veriyorsunuz. Basına konuşde yönetilirler diye bir söz mayın” diye uyardıkları ortavardır. Biz de aynı bu şekilya çıktı. Kız kardeşi, kardeşide yönetiliyoruz, bütün Türnin eşi ve 1 yaşındaki yeğeni kiye bunu bilsin” dedi. FIRAT KOZOK Ev sahibini öldürdü ailesini bırakıp kaçtı GAZİANTEP / ŞANLIURFA (DHA) Gaziantep’in Ünaldı Mahallesi’nde önceki gece Hıdır Çalar (62) evini boşaltmasını istediği ismi bilinmeyen Suriyeli kiracısı tarafından 40 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Suriyeli ise ailesini bırakarak kaçtı. Olayı haber alan mahalle sakinleri ise Suriyeli’nin evine saldırmak istedi. Polisler kalabalığa biber gazıyla müdahale etti. Gazlı müdahaleden etkilenen mahalle sakinleri ve gazeteciler fenalık geçirdi. Ev sahibini öldüren Suriyelinin evde bırakıp kaçtığı ailesi ise özel harekât polisleri tarafından zırhlı araçla evden çıkarıldı. Çalar’ın cenazesinin defnedilmesinin ardından Suriyelileri mahallelerinde istemediklerini belirten mahalle sakinleri ellerinde bıçak ve sopalarla, parklarda ve sokaklarda karşılaştıkları Suriyelilere ve Suriyelilerin ev ve işyerlerine saldırdı. 10 kadar Suriyeli’inin bıçak ve sopa darbeleriyle yaralandığı olayda, bazı Suriye plakalı araçlar da ateşe verildi. Olayların ardından bölgeye takviye ekipler sevk edildi. Gerginlik geç saatlere kadar sürdü. Polisin 4 Suriyeliyi gözaltına aldığı, 2 Suriyelinin de arandığı bildirildi. Şanlıurfa’nın Bamyasuyu Mahallesi’nde mahalle sakinleri kızlara sözlü tacizde bulunduğunu iddia ettikleri 2 Suriyeliyi darp etti. Suriyeli iki kişi gözaltına alındı. l Gaziantep ve Şanlıurfa’da Suriyeli gerilimi l Davutoğlu Twitter’dan duyurdu 10 Suriyeli yaralandı 3 Türk 53 gün sonra özgür ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Libya’daki iç karışıklık sırasında kaçırılan 3 Türk vatandaşı dün özgürlüklerine kavuştu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, üç yurttaşın özgürlüklerine kavuştuklarını Twitter’dan duyurdu. Davutoğlu’nun açıklaması şöyle: “24 Haziran’da kaçırılan Nazım Süpürgeci ve Emrah Bahçeci ile 21 Haziran’dan sonra kendisinden haber alınamayan Necip Fazıl Coşkunsu Trablus Havalimanı yakınlarında o tarihlerden bu yana alıkonulmuşlardı. Kendileri Trablus’a 90 km. mesafede Tarhuna kentinde dün serbest kaldı. Az önce Humus’ta Misruata Başkonsolosumuz tarafından teslim alındılar. Sağlık durumları iyi.” Dışişleri kaynakları, kendileriyle temas kurulmadığını belirterek “sorun çalıştıkları şirketle ilgili” değerlendirmesini yapmıştı. l AKP milletvekili Ayhan Sefer Üstün ‘Mahmur kapatılmalı’ SAKARYA (AA) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, IŞİD’in bölgeye saldırılarının ardından boşaltılan Mahmur Kampı’nın kapatılması gerektiğini söyledi. Üstün, “Türk, Kürt, Çerkes, Türkmen, Yörük, herkes kendisini ifade edebiliyor. Atık Mahmur Kampı’nın gerekçesi olmadığı için bu çerçevede kapatılması gerektiği görüşündeyim. Gelsinler, devletlerine sığınsınlar. Bu kampı kendi iradeleriyle kapatsınlar” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle