28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA 10 EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr Kuruluşa göre Cumhurbaşkanlığı seçim sonucu BB+ olan kredi notunu doğrudan etkilemeyecek S&P notu düşürecek En büyük risk güvenlik açığı Ekonomi Servisi Ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Kemal Derviş, küresel ekonomiyi önümüzdeki dönemde bekleyen en büyük riskin güvenlik açığı olduğunu söyledi. Project Syndicate için makale kaleme alan Derviş’a göre Birleşmiş Milletler her zamankinden daha etkisiz. ABD Kongresi, üzerinde 2010’da uzlaşılan IMF reform paketini hâlâ onaylamadı. BRICS ülkeleri kısmen ABD yüzünden Şanghayda kendi gelişim bankalarını kurdular. Avrupa Birliği’nin hala tam olarak kendi bankacılık birliğini kuramadığını belirten Derviş, sağlam bir geleceğin, liberal demokrasi uygulayanların arasındaki güçlü işbirliğine ve hukukun egemenliğine dayandığını ifade etti. Ekonomiste göre dünyada son dönemde Ukrayna üzerinde Rus yapımı füzeyle düşürülen yolcu uçağı, Güney ve Doğu Çin denizindeki gerginlikler, Ortadoğu’daki büyüyen kaos ve İsrail ile Filistin arasındaki son yılların en kötü döneminin yaşanması gibi oldukça etkili politik sorunlar mevcut. Derviş, ayrıca Batı Afrika’da binlerce kişinin ölümüne neden olan Ebola virüsünün uluslararası yolculuklar nedeniyle diğer bölgelere sıçraması halinde küresel ekonomiyi sarsabileceğine işaret etti. Derviş yazısını iklim değişikliği tecrübesinden de anlaşılacağı gibi büyük risklerin küçümsenmeyip kontrol altına alınması gerektiğine vurgu yaparak bitirdi. Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P), Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının Türkiye’nin kurumsal ve yönetimsel yapısının etkin işleyişi önünde bir engel oluşturmadığını ve kredi notu üzerinde şu anda bir etkisi olmadığını belirtti. BloombergHT’ye konuşan S&P analisti Elliot Hentov, Türkiye’nin kredi görünümünde en önemli noktanın dış borçlanma, en önemli kırılganlık noktasının ise cari açık olduğunu belirterek, “Borçlanma maliyetindeki hızlı yükseliş not indirimine neden olur” dedi. Hentov ülkede öngörülebilirliğin azaldığını belirterek, son 912 ayda daha az öngörülebilir ortam olduğunu söyledi. Hentov, Türkiye hem de komşu ül u Standard&Poor’s Analisti Elliot Hentov, Türkiye’nin kredi görünümünde en önemli noktanın dış borçlanma olduğunu kaydederek, ‘Borçlanma maliyetindeki hızlı yükseliş not indirimine neden olur. Türkiye’nin en önemli kırılganlık noktası ise cari açık’ dedi. kelerdeki gelişmelerin risk oluşturduğunu da vurguladı. S&P tarafından yapılan açıklamada seçimin ardından makroekonomi politikaların ortaya konulması ve uygulanması safhasında değişiklik beklenmediği ifade edilerek, “Bu nedenle sonuçlar Türkiye’deki kurumsal çerçevenin ve yönetim etkinliği üzerinde önemli bir değişiklik yaratmamıştır” denildi. Notta, Türkiye’nin politika oluşturma ve uygulama çerçevesindeki “değişikliklerin kredi notundaki ana TL zayıflayacak Anket Şirketlerinin Morgan Stanley: Sorumluluğu Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, partisiyle ilişiğinin kesilmesi gereği, bir anayasa hükmü. Bu açık hüküm 32 yıldır orada dururken, bu hükmün gereği 1989’da Turgut Özal, 1993’te Süleyman Demirel örnekleriyle yerine getirilmişken, bir yönetmelik kadar ayrıntılı anayasaya yazmış darbecilerin, “hemen” demeyi akıl edememiş olması, Erdoğan ile partisinin sınır tanımaz pragmatizmine ağır bir halka daha ekledi. Yeni cumhurbaşkanı ile partisinin değerli hukukçularının, sırf 101. maddeye istifa tarihi konulmamış diye “28 Ağustos’a kadar zamanımız var” yorumları, pragmatizmin ötesinde açık bir anayasa ihlalidir. Ama ne gam... Bu konuda “rejim krizi” ihtimaline dair soru sorulmasını dahi cüret sayan bir ifade ve “Rejim biziz, haberiniz yok galiba” edasıyla cevaplar vermeyi sürdürüyorlar. Meclis Başkanlığı’nın, “Başbakanlığa vekâlet sistemi” örneklerini içeren yazısı da Erdoğan nezdinde herhalde vız gelip tırıs giden bir girişim olarak görülüyordur. HHH Bu ülkede sık karşılaştığımız dramlardan biri de doğru tespitleri, yanlış yerde duran insanların yapmasıdır. Erdoğan’ın anayasa uyarınca istifa etmesi gerektiği açıklamasının, KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem’den gelmesi bu dramın son örneği oldu. Seçime üç gün kala seçim yasaklarını, YSK genelgelerini ihlal eden, bu ihlali bir vatanperverlik edasıyla sunarak anket yayımlayan; seçim sonuçları, kendi verilerini ağır biçimde tekzip edince “özür dilemekle” yetinen Erdem, açıklamasında sadece Erdoğan’a değil, CHP ile MHP’ye de akıl veriyor. Tandığımtanımadığım pek çok kişinin 7 Ağustos tarihli anket verileri nedeniyle sandığa gitmediğine tanıklık eden bir gazeteci olarak, hem yanılıp hem ayar verme özgüvenini anlamakta zorluk çekiyorum. KONDA, bir hayır kurumu mu, yoksa iki ay önce statü değişikliğine giderek limited şirketten A.Ş’ye dönüşmüş bir şirket mi? KONDA, bütün şirketler gibi son tahlilde kâr amaçlı bir şirketse, 7 Ağustos’ta yasayı delme pahasına yayımladığı anketi parasız mı yaptı? Ve KONDA’yı da içine alacak biçimde bütün anket şirketleri, hata payının yüksek çıkması durumunda nasıl bir sorumluluğa tabi? HHH Halkoyuyla belirlenen ilk cumhurbaşkanı seçimi, bize başka ilkler de yaşattı. Adayların kampanya finansmanı, eksiklerine ve yaptırımsız yasal çerçevesine rağmen, bu “ilkler”in belki de en önemlisiydi. Doğrudur, bu alanda alınacak mesafe daha çok uzun. Ama seçime katılım ve oy oranlarına baktığımızda, araştırma şirketlerinin seçimlerdeki rolü ve işlevinin tahmin edilenden çok daha büyük olduğu gerçeğiyle yüzleşme zamanı geldi. Mesele KONDA ile başlayıp KONDA ile bitmiyor şüphesiz. Anket şirketleri seçmen davranışları üzerinde giderek daha fazla etkili bir konuma erişmiş durumda. Bu da faaliyetlerini “manipülatif” olmaya açık hale getiriyor. Kamuoyu algısı üzerindeki etkisinin arttığını 10 Ağustos seçiminde daha berrak gördüğümüz araştırma şirketlerinin, denetim, hesap verilebilirlik ve yaptırım konularını içerecek bir yasal çerçeveye tabi olması gerekiyor. Anketi sipariş eden kuruluş için fatura kesen, bedelini tahsil ederek şirketini “döndüren”, yasa ihlal etme pahasına sonuç açıklayan şirketlerin güvenilirliği, sadece onların taahhütlerine bırakılamayacak kadar önemli ve dönüştürücü bir hale geldi çünkü. Morgan Stanley Küresel Kur zayıf nokta olan dış kı Stratejisi Başkanı Hans Rederılganlıkları” etkileme ker, TL’de zayıflama öngördü. CNBC yayınına katılan Redeker si halinde bu değerlendirmenin değişebilece “Bol küresel likidite ortamında cari açığınızın yüksek olması pek de ği ifade edildi. S&P, mayıs ayında önemli değil belki. Ama jeopolitik riskle piyasalarda oynaklığın artTürkiye ile ilgili yaptı tığı bir ortamda Amerikan ekoğı değerlendirmede başnomisi güçleniyor. lıca özerk kurumlarda deBu da uluslararası borçlanma netim ve güçler ayrılığımaliyetlerinin artacağı anlamına gelir. Bu durumdan yüksek nın “erozyona uğramaya getirili enstrümanlar etkiledevam etmesinin” güven nir. Dolayısıyla Türk Lirası ve ekonomik istikrar üzerinda satış baskısı görebilir de risk yarattığını belirtmişti. ve zayıflar” dedi. Ekonomide kırılganlık artacak u TÜSİAD: Türkiye ekonomisi için yerel risklerin başında, 2014 2015 seçim döngüsünün iç siyasi belirsizlikleri artırması geliyor. Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Konjonktür Raporu’nun ilkini yayımladı. Raporda, para ve kamu maliyesi alanlarında, doğru politikanın siyasi önceliklerle göz ardı edilmesi olasılığının önemini korumaya devam ettiğine işaret edilerek “Özellikle siyaset ve seçim döngülerinin, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan enflasyonla mücadeleyi zorlaştırması ihtimali, Türkiye ekonomisi açısından politika itibarını zayıflatacak ve ekonominin kırılganlıklarını artıracak” denildi. Raporda, Ortadoğu’da her geçen gün artan gerilim ve derinleşen savaş ortamının, komşu ülke olma ve bağları nedeniyle başta Türkiye olmak üzere, dünya ekonomisini tehdit eder hale geldiğine vurgu yapıldı. Raporda, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında reel kur değerlenirken özel tüketim ve yatırım kaynaklı güçlü talep genişlemeleri oluşması, talebin kontrolü ve dengelenmesi için yeni politika arayışlarını gerektireceği belirtilerek “Kısa sürede sonuç vermesi beklenen güçlü politikaların, belirli ölçüde ‘durkalk döngüsü’ yaratma riski mevcuttur” ifadesi kullanıldı. Merkez Bankası Başkan’ı Erdem Başçı Merkez’den ‘örtülü’ faiz artışı Ekonomi Servisi Merkez Bankası (TCMB) son dönemde artan jeopolitik ve politik risklerin TL’de yarattığı değer kaybını telefi etmek adına daha önce de sıklıkla kullandığı ve piyasada “örtülü faiz artışı” olarak da nitelendirilen likidite sıkılaştırma adımlarına yeniden başladı. TCMB ocak ayında gerçekleştirmek zorunda kaldığı sert faiz artışı öncesinde sıklıkla kullandığı likidite adımları ile piyasaya sağladığı borçlanma maliyetini dün yüzde 8.25 olan politika faizinin üzerine yüzde 8.29’a yükseltti. Piyasa yapıcı bankalara tanınan zorunlu karşılık yükümlülüklerinin bir kısmını bir sonraki döneme erteleme hakları nedeniyle ortalama fonlama maliyetindeki ilk etki sınırlı kalsa da dün bankalar arası piyasada gecelik faiz uzun bir aradan sonra yüzde 10.30’a yükseldi. Rıza Sarraf’ın ortağı kâğıt üzerinde kurduğu bankayla 2.7 milyar doları zimmetine geçirdi Milyarları uçurmuş Haber Merkezi İstanbul’da 17 Aralık’ta başlatılan, AKP’li 4 bakana uzanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan işadamı Rıza Sarraf’ın İran’daki ortağı Babek Zencani’nin, Tacikistan’da kâğıt üzerinde kurduğu banka aracılığıyla 2.7 milyar dolardan fazla parayı zimmetine geçirdiği açıklandı. İran Petrol Bakanı Bicen Zengene, yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan işadamı Babek Zencani’nin tek başına hareket etmediğini söyledi. İran Petrol Bakanı Zengene, “Bir önceki hükümet döneminde birkaç bakan ve merkez bankası başkanının imzasıyla Zencani’nin Tacikistan’daki sahte bankasına yatırılan 2.7 milyar dolardan fazla paranın ortadan kaybolduğunu” belirtti. İşadamının bu işi tek başına organize etmiş olamayacağına dikkati çeken Zengene, “Bu büyüklükte bir yolsuzluk, ne kadar zeki olursa olsun tek bir kişinin yapabileceği bir iş değil. Önceki hükümet döneminde Zencani gibi ülkenin petrol gelirlerini zimmetine geçiren başka kimseler de vardı. Zencani’nin tüm mal varlığı, devlete olan yaklaşık 3 milyar dolar borcundan çok daha az” dedi. Bakan Zengene, Zencani’nin devlete olan borcunun büyük kısmının yurtdışına sattığı ve devlete ödemediği ham petrol gelirlerinden kaynaklandığını belirtti. Zencani gibilerinin artık rantçılık yapma fırsatına sahip olmadığını kaydeden Zengene, “Çalıp çırpma dönemi sona erdi” diye konuştu. İran Yargı Sözcüsü Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, haziran ayında yolsuzlukla suçlanan İranlı işadamı Zencani’nin gözaltı süresinin uzatıldığını ve 500 milyon dolar değerindeki mal varlığına el konulduğunu açıklamıştı. Türkiye’de 17 Aralık’ta başlatılan ancak yargı ve polisteki atama ve yer değiştirmelerle tamamlanamadığı belirtilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında tutuklanan ancak 28 Şubat 2014 tarihinde tahliye edilen Rıza Sarraf’ın Zencani’nin Türkiye’deki ortağı olduğu ileri sürülmüştü. Sarraf’la birlikte tutuklanan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan ve diğer zanlılar da tahliye edilmişti. SERBEST PİYASA ALIŞ ABD Doları Avro İngiliz Sterlini İsviçre Frangı 24 Ayar Altın Cum. Altını 2.1590 2.8810 3.6160 2.3650 91.05 599.93 SATIŞ 2.1620 2.8840 3.6320 2.3790 91.40 613.15 Rıza Sarraf MERKEZ BANKASI CİNSİ 1 ABD DOLARI 1 AVUSTRALYA DOLARI 1 DANİMARKA KRONU 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 1 İSVEÇ KRONU 1 KANADA DOLARI 1 KUVEYT DİNARI 1 NORVEÇ KRONU 1 S. ARABİSTAN RİYALİ 100 JAPON YENİ DÖVİZ ALIŞ 13 AĞUSTOS 2014 EFEKTİF SATIŞ ALIŞ 2.1597 1.9880 2.8836 3.6171 2.3682 1.9648 7.4700 SATIŞ 2.1683 2.0224 0.38923 2.8951 3.6439 2.3906 0.31674 1.9885 7.7982 0.35207 0.58161 2.1304 T.C. BAKIRKÖY 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NDEN İLAN ESAS NO: 2014/208 Davacı DİZDAR PASLANMAZ MUTFAK EŞYALARI SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili tarafından hasımsız olarak mahkememizde açılan İflas (İflasın Ertelenmesi) davası nedeniyle; 1) İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 144592 sicil numarasında kayıtlı davacı DİZDAR PASLANMAZ MUTFAK EŞYALARI SANAYİ VE TİCARET A.Ş. hakkında mahkememize iflasın ertelenmesi davası açılmış olup, haklarının zedelendiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişilerin ilanın yayınlanmasından itibaren 15 gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal olmadığını ileri sürerek talebin reddini isteyebilecekleri, delillerini en geç duruşma günü olan 20/08/2014 günü saat 10.00’a kadar ibraz etmeleri gerektiği, kendilerini yapılacak olan duruşmada kanuni bir vekil ile temsil ettirebilecekleri, 2) İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 144592 sicil numarasında kayıtlı davacı DİZDAR PASLANMAZ MUTFAK EŞYALARI SANAYİ VE TİCARET A.Ş.’ne İİK. 179/a,2 ve TTK. 376/3 maddeleri gereğince mahkememizin 01/07/2014 tarihli tensip zaptı ile dosyaya re’sen mali müşavirhukukçu Türkan ÖZDEMİR ile finansekonomi uzmanı Fuat AKIN’ın denetçi kayyım olarak atanmalarına karar verilmiş olup; buna göre davacı şirketin müdürlerinin temsil ve ilzam yetkilerinin dava sonuna kadar tedbiren kısmen kısıtlanarak yapılacak işlemlerin geçerliliğinin her iki denetçi kayyımın onayına bağlı olacağı, Davanın HMK.’nin 316. ve 322. maddeleri uyarınca basit yargılama usulüyle yapılacağı, taraf ve ilgililerin duruşmada hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında yargılama yapılarak karar verileceği hususu İİK.’nin 179/a2 ve 166. maddeleri uyarınca tebliğ ve ilan olunur. 01/07/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 51605) 2.1612 2.1651 1.9972 2.0103 2.8856 2.8908 3.6196 3.6384 2.3718 2.3870 1.9721 1.9810 7.5838 7.6830 0.38644 0.38834 0.38617 0.31277 0.31601 0.31255 0.34892 0.35126 0.34868 0.57625 0.57728 0.57193 2.1083 2.1223 2.1005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle