05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Müftü’ye inat kadınlı erkekli Açık Hava’da Niyazi Koyuncu’lu, Fuat Saka’lı, Karmate’li Karadeniz Gecesi MURAT BEŞER BODRUM BALE FESTİVALİ 12 YAŞINDA iki cebinden de (sahneye çıkarken kulise bıBir GSM operatörü, rakmak istemediği) telememleketin devlerinden, bir fonları pot yapıyor. ay boyunca Açık Hava’yı kaKonuşmayı yeğlemiyorlar; patmış, kendi namına Yıldızbunun yerine sade bir selamla lı Geceler düzenliyor. Biri de kendilerine ayrılan kısa süreyi uzun süredir yapılagelen Kara mümkün olduğunca (sevdaluk deniz Gecesi. konulu) şarkılarıyla doldurHer defasında mak istiyorlar. değişen prograSahne değişimiu Bu hırçın mıyla, Cumhurnin ardından sessizbaşkanlığı secoğrafyanın delişmen ce gelen Fuat Saka, çimlerinin hedavudi sesi ve bainsanları horon men ertesine bacan tavrıyla kalatepebilecekleri hiçbir denk gelen bu balığı avcunun içigecenin sanatçı metrekareyi kaçırmıyor. ne alıyor. Sanki yaları Niyazi Kokın bir akrabası ya Hem de kadınlı yuncu, Fuat da dostu tarafından erkekli, yan yana, Saka ve Karörülmüş ve kendiymate. omuz omuza, el ele. le özdeşleşmiş beKapının önü, resine siyah 12 telNiyazi Koyuncu’nun hayli nemli bir li gitarı eşlik ederdediği gibi, Müftü pazartesi akşamı ken, özellikle topluHayrettin Öztürk’ün, luğundaki kemeniçin hatırı sayılır derecede kakadınlı erkekli horon çe ve klarnet sololabalık. Geceları kalabalığın fitioynamanın İslamda nin içeriğine islini ateşliyor. haram olduğunu tinaden biriken “Keyifsiz bir geyöresel gençce olmasın, seçisöylemesine inat… min sonucu zaten belliydi, ama umudumuzu kaybetmeyelim, yarın yeni bir gündür” diyor, babacan yüzündeki ak sakallarının arasından. İlki 11 yıl önce yapılan bu etkinliğin programında yer alan dostu Kazım Koyuncu’yu anmayı da ihmal etmiyor. Gece yarısına üç çeyrek kala kalabalık topluluğu ile Niyazi Koyuncu’nun lerin arasında, davetli kapısıgelişi tansiyonu yükseltiyor. O nın önünde sıralanan üçerli be ne de olsa bu müziğin (belki şerli gruplar halinde belediyede) en kilit figürünün öz karnin kültür dairesi kolları çalıdeşi. Kalabalık önce dalgalanışanları göze çarpıyor. Çalıştığı yor, sonra çalkalanıyor. Darabölümün adını veren, protokol cık oturma yerlerinin ve protokapısından giriyor. kol sandalyelerinin aralarında Dörtte üçü dolu bir Açık slalom yaparak cirit atıyorlar; Hava; gecenin başlamasına horona kalkan ve yerine otudakikalar kala, herkes önlere ranların baş döndürücü trafive ortaya yığıldığı için sadece ği geceye benzersiz bir enerji, sağ ve sol üstler biraz kel. Her mutluluk ve umut katıyor. şey tamam; sahneyi burunAyak basılabilecek her topdan gören sandalyelerde Karak parçasını değerlendiriyor, dir İnanır ve dostları da yerihoron tepebilecekleri hiçbir ni çoktan almış. metrekareyi kaçırmıyor, hareSinema fragmanlarının ürketli parçaların hiçbirini boş kütücü yükseklikteki seslerigeçmiyor bu hırçın coğrafyane rahmet okutan gürültüsüyle nın delişmen insanları. Hem sponsor reklamını yansıtan be de kadınlı erkekli, türbanlı kıyazperde saatler 21.30’u gössa kollu; yan yana, omuz omuterirken açılıyor. za, el ele, sırt sırta… Karmate’nin beyaz gömNiyazi’nin dediği gibi, Samlekli solistlerinin sıcak seslesun İl Müftüsü Hayrettin ri mekânı ısıtıyor. Tulum, keÖztürk’ün, Yayla Şenliği’nde mençe seslerine gark olmuş kadınlı erkekli horon oynaşarkılarını söylerlerken, birimanın İslama göre haram olnin sol eli hiphop’çı gibi müduğunu söylemesine inat… temadiyen aşağı sallanıyor, di(muratbeser@muratbeser. ğerinin keten pantolonun her com) Ülkemizin ilk bale festivali olan Bodrum pimiz el ele verip festivallerin, konser salonlarıBale Festivali 12. yaşını bitirdi. Festivalin son nın, müzik kurumlarının, operaların sahibi olagecesinde Moskova Devlet Akademik Klacaktık? CHP Karşıyaka Belediye Başkanı Hüsik Bale Tiyatrosu’nun Bodrum Kalesi’ndeki seyin Mutlu Akpınar’ın hiçbir gerekçe göstertemsili çok başarılıydı. Son derece yaratıcı bir meden, bir sözüyle kurucu şefin ve sanat yönetışık dekoru, güzelim giysiler ve usta dansçılameni Serdar Ongurlar’ın görevlerine son verrıyla büyük etki yarattı. mesi inanılır gibi değil. Konu, oğul Alexandre Bir orkestra şefi ne kadar Dumas’nın yazdığı romandan zor yetişir bilir misiniz? En ve Verdi’nin “La Traviata” uzun eğitimi şefler görürler. operasından uyarlanan “KaOrkestra önünde yer almamelyalı Kadın”dı. Danslarsı, kendini orkestracılara, soda ve sahnelemede geleneksel listlere ve dinleyiciye kanıtlave çağdaş öğeler kaynaşmışması upuzun bir süreçtir. Hetı. Marguerite Gautier rolünde le ünü sınırları aşmış, onlaru Konu, oğul Alexandre Yekaterina Berezina ve Yaşca öğrenci yetiştirmiş, onlarlı Baron rolünde Sergey ByeloDumas’nın yazdığı romandan ca orkestranın, festivalin ve ribkin dans etti. müzik kurumunun kuruculuve Verdi’nin “La Traviata” Gösterinin bu ikinci gecesinde ğunu ve yöneticiliğini yapmış operasından uyarlanan mekânı tıka basa doldurmuş her bu deneyimli şeflerimizin yeri kuşaktan izleyici vardı. Bu fes“Kamelyalı Kadın”dı. Danslarda nasıl dolar? tivalin ve Aspendos’la başlayan Gürer Aykal ve Rengim ve sahnelemede geleneksel daha nicesinin var oluşunu gerGökmen düzeyindeki sanatçıve çağdaş öğeler kaynaşmıştı. lar toplumda açan nadide çiçekleştiren Rengim Gökmen’i Marguerite Gautier rolünde düşündüm. İçimden ona teşekçekler. Bu insanlar bizim gerikür ettim. Yıllardır soylu nezaliğe, çağdışı olmaya karşı kalYekaterina Berezina ve Yaşlı ketini bozmadan, CumhurbaşOnlar genç müzikçiBaron rolünde Sergey Byeloribkin kanımız. kanlığı Senfoni Orkestrası’nın lerin idolü; toplumumuzu şedans etti. ile Devlet Opera ve Balesi’nin killendiren, iç dünyamızı zenbaşarılarına imza attı. Ve çıktı ginleştiren yaratıcılar. çıkacak diye korkulu rüya gibi kâbuslar yaratan Türkiye’de üst düzey sanata ulaşamayanlar TÜSAK Yasası’nı eleştirdiği için paldır küldür ne yazık ki artık aydınları birbirine düşürmeyi, görevlerinden alındı. mantıksız ve saldırgan olabilmeyi başarıyorlar. Öte yandan aynı günlerde, ülkemizde onlarToplumdaki en ağır yaralar da birbirine benzeca orkestra kurmuş, nice şef yetiştirmiş Gürer diğini sandığımız insanların yarattığı bu tür karAykal’ın kendi elleriyle kurduğu İzmir Karşıgaşalardan oluşuyor. Umarım Karşıyaka Belediyaka Belediyesi Filarmoni Orkestrası’ndan alın ye Başkanı bu kararını bir kez daha düşünür. ması da müzik dünyamızın bir başka düş kırıkBu arada, Bodrum Bale Festivali’nin, İstanbul lığı oldu. Opera ve Bale Festivali’nin ve İstanbul Devlet Hani Cumhuriyet Halk Partisi sanatı koruyorSenfoni Orkestrası’nın sponsoru DenizBank’ı du, iyi sanatçının yanında duruyordu? Hani heyürekten alkışlıyorum. Bodrum Kalesi’nde ‘Kamelyalı Kadın’ Sokak Müzisyenime Dokunma! 1940’larda İstanbul Konservatuvarı’nda klasik keman eğitimi almış. Ekrem Zeki Ün’ün öğrencisi, çigan müziğiyle ünlenmiş ama hayatını gazinolarda şarkıcılara eşlik ederek kazanmış. Ünlü assolistlere çalmış, en çok Zeki Müren’e çalmakla övünüyor. Çalış stili Paganini’ye benzetildiği için “Paganini Bülent” diye tanınıyor. Gerçek adı Bülent Öztürk. Beyoğlu’nun en eski sokak müzisyenlerinden biri derlerdi onun için. Bizim tanışmamız işyerimizi İstiklal Caddesi’ne taşımamızla oldu. 90’lı yılların başıydı. Taşınmamızdan kısa bir süre sonra Paganini Bülent Aznavur Pasajı’nın kapısında çalmaya başlamıştı. Pasajın sahibi, eğlence dünyasının eski patronlarından Behlül Vural kapının önünde çalması için izin vermişti. Paganini Bülent böyle söylüyordu. Belediye zabıtası ile ilişkisi nasıldı bilemiyorum, ama şikâyet ettiğini hatırlamıyorum. 90’lı yıllarda İstiklal Caddesi’nde Demirperde Hakkı, Politik Deli, Çılgın Ressam gibi Oktay Güzeloğlu’nun “Sokak Mobilyaları” kitabına da konu olan birçok renkli sima vardı ama Çiçek Pasajı ve Nevizade’de çalanlar dışında pek sokak müzisyeni olduğunu sanmıyorum. Paganini Bülent, taburesine oturup her zaman takım elbiseli, ciddi görünümü ile şarkılarını çalardı. 70’li yaşlarda olmalıydı. Hastalıklar yoklamaya başlamıştı. Artık tüm gün çalamıyordu. Sadece sabahları çalmaya başlamıştı. Günün geri kalanını Borusan’ın Müzik Kütüphanesi’nde geçiriyordu. Günlerce görünmediği de oluyordu. Tekrar geldiğinde hasta olduğunu anlatıyordu. Sonra tamamen ortadan kayboldu. Öldü diye endişelendik. Ardından “Beyoğlu’nun simgesi kemancı Paganini Bülent, tedavi olmak için kemanını rehin bıraktı” (Sabah, 12.03.2000) haberi çıktı. Daha sonra da öldü diye söylentiler dolaşmaya başladı. Günümüzde başta İstiklal Caddesi olmak üzere birçok yerde sokak müzisyenlerine rastlıyoruz. İBB Ulaşım A.Ş. de metro istasyonlarının girişlerinde müzisyenlerin çalmasını destekliyor. Geçen yıl metro duraklarında 206 müzisyen çalmış. Ulaşım A.Ş. bu yıl pek duyurulmasa da bu müzisyenlerle yine metro istasyonlarında “Müzik Seni Taşısın” adıyla küçük bir müzik festivali de gerçekleştirdi. “Sokakta Müziğe Darp” başlıklı İstiklal Caddesi’nde müzik yapan Kararsızlar grubuna zabıta ekiplerince “saldırıldığı” (Cumhuriyet, 7.8.14) haberini okuyunca aklıma önce Paganini Bülent sonra da bunlar geldi. Darp edilen “Kararsızlar” iyi bir grup. Sokakta çalanlardan “Light in Babylon”, “Alatav”, “Oi Vai Voi” gibi çok iyi müzik icra edenler olduğu gibi, hayatında ilk defa eline bir müzik aletini aldığı izlenimi verenler de var. Geçip giderken bir an duymak rahatsız etmiyor ama Beyoğlu’ndaki işyerlerinde çalışanların bu uyumsuz seslere sürekli maruz kalmalarının nasıl bir etki yapacağını tahmin edersiniz. Belediyeye şikâyetler olduğunu da biliyorum. Ama caddede yürürken müzik duymaktan, durup izlemekten memnun olanların sayısı daha fazla. Beyoğlu Belediyesi’nin sokak müzisyenleri ile ilişkisi her zaman iniş çıkışlı oldu. Bir yandan “Beyoğlu Sokak Müzisyenleri Festivali” bile düzenleyecek sıcaklıkta davranan belediye, diğer yandan müzisyenlere güç kullanmak, enstrümanlarına el koymak gibi uygulamalar da yapıyor. Bu ilk değil. Geçmiş yıllarda da benzeri şeyler yaşandı. Umarım son olur. Sokak müzisyenlerine dünyanın hemen her yerinde rastlıyoruz. Her aklına esenin enstrümanını alıp sokakta müzik çalamadığını da biliyoruz. Her şehir kendince düzenlemeler yapmış. Sınavdan geçiren de var, diploma isteyen de... Ama önce herkesin sokakta çalmasına göz yumup sonra da “gürültü oluyor, şikâyet var” diye darp eden, enstrümanına el koyan yok. Ulaşım A.Ş. metroda müzik çalacaklar için kendince bir seçme yöntemi bulmuş ve metroda müzik çalınmasını övünç vesilesi yapmış. Çözüm bulmak zor değil. Yeter ki Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan güç kullandırmak yerine çözüm bulmak istesin... 9. MELİH CEVDET ANDAY ŞİİR ÖDÜLÜ Ödül Ülkü Tamer’in Kültür Servisi Şiirimizin büyük ustası Melih Cevdet Anday’ın anısına bu yıl dokuzuncusu düzenlenen “Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü”ne “Bir Adın Yolculuktu” adlı kitabıyla Ülkü Tamer değer bulundu. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Milas Belediyesi’nin işbirliğiyle düzenlenen ödüle Ülkü Tamer, “Batı şiiri birikimini ve halk şiirimizin köklü motiflerini kullanarak özgün bir şiir geleneği oluşturduğu, sözcüklere yüklediği çok anlamlılıkla şiir diline yeni bir derinlik kazandırdığı için” değer bulundu. Şiir ödülünün seçici kurulu Doğan Hızlan, Eray Canberk, Egemen Berköz, Sennur Sezer, Refik Durbaş, Leylâ Şahin ve Enver Ercan’dan oluşuyordu. Şaire ödülü, 22 Ağustos’ta Milas Ören’de düzenlenecek Melih Cevdet Anday Şiir Günleri ve Kültür Şenliği’nde törenle verilecek. n Kültür Servisi Piyanist Füreya Ünal’ın Los Angeles’ta kurduğu oda müziği grubu Divan Consort’un “Refuge” adlı albümü Global Music Awards’tan Altın Madalya ödülüne değer görüldü. Albany Records tarafından piyasaya çıkan albümde Özkan Manav’ın “Lacin”, Ken Walicki’nin “Refuge”, Miguel del Aguila’nın “Seduccion”, William Kraft’ın “Encounters XVII” adlı eserleri yer alıyor. Albüme Amazon, iTunes ve ArkivMusic’tan ulaşılabilir. Divan Consort grubuna ödül
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle