05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 3 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR İçerde üretmenin hazzı u Tonguç Ok, 5 yıldır tek kişilik hücrede kalıyor. Günde 4 saat, 3 arkadaşıyla havalandırmada görüşme şansı var. Ama hapishanedeki öbür arkadaşlarıyla iletişimi elden geldiğince sürdürüyor: ‘Elma büyüklüğünde bir top yapıp üzerine adresi yazdığınız zaman mektubunuz elden ele hava yoluyla her yere ulaşıyor.’ İçeride, hele uzun hapislikte, insan bedenini sağlam ve diri tutmalı. Hantallaşıp koyvermemeli kendini. Ama aklını, zihnini de işlek tutmalı. Düşünsel bir uğraş edinmeli kendine. Yalnızca okumak değil. Bir şeyler yazmalı. Belki anılarını. namamak, hapishanede yazıp çizen, çeviri yapan, dünyada olup biteni izlemeye çalışan bir insan için başlı başına bir ceza! Bırakın bilgisayardan sınırlı yararlanabilmeyi, internetteki siteleri izleyememek, bugün artık kitaplara, gazetelere, dergilere ulaşamamaktan farksız. Tonguç Ok hapiste bilgisayardan ancak sınırlı olarak yararlanabiliyor malı Kampanya başlat ‘Yorulabilme ayrıcalığı’ Onca dil öğrenen biri için çeviri de biçilmiş kaftan bir uğraş. İçerinin pek çok ağır koşuluna, yalıtılmışlığına karşı korur, ayakta tutar insanı. Tonguç da aynı kanıda. “Herkes içeride çeviri yapmanın güçlüklerini soruyor, ama işin doğrusu çeviri içerideki insanın yaşamını kolaylaştıran bir uğraş” diyor. “Hayatınızı düzenliyor, bir şeyler üretmenin hazzını yaşıyorsunuz. İşinize yoğunlaştığınızda içeride olduğunuzu dahi unuttuğunuz oluyor. Çevirdiğiniz eser sizi yeni şeyler okumaya itiyor, kendinizi geliştiriyorsunuz. Evet, internetten, şundan bundan yoksunuz, fakat bilinmeli ki içeride yorulabilmek bile bir ayrıcalık.” Tonguç’un çevirdiği en önemli kitaplardan biri de “Komünist Parti Manifestosu”. Ben, yıllar önce, Türkçeye çevirmiştim “Manifesto”yu. Tonguç ise Kürtçeye çevirmiş. Son dönemlerde, kapitalist sistemin Batı’da geçirdiği bunalımlar sonucunda olsa gerek, yalnızca “Manifesto”ya değil, Marx’ın “Kapital”ine duyulan ilginin de yeniden arttığı görülüyor. Tonguç’un, Marx üstüne, “Manifesto” ve “Kapital” üstüne yazılanları doğrudan okuma şansı Tonguç Ok ile hücre komşusu Necip Baysal Cezaevleriyle ilgili yasalarda artık bu konuda yeni bir düzenleme gerekmiyor mu? Bence, PEN Türkiye Merkezi, İnsan Hakları Derneği, Sivil Toplum Kuruluşları ve tüm hukukçular, hapishanelerde bilgisayar ve internetten yararlanılmasına ilişkin yeni bir düzenleme için bir kampanya başlatmalı! Son olarak, bu yıl Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri kapsamında Tonguç Ok’a verdiği Özel Ödüle geliyoruz. “Takdir edilmek güzel bir duygu” diyor Tonguç. “Düne kadar ödülün neden verildiğini bilmiyordum. Yaptığım çeviriler nedeniyle verildiğini öğrendim, sevindim. Çünkü bir işin hapishanede yapılmış olması onu daha değerli kılmaz. Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri’ne gerek olmayan bir ülkede yaşamak isterim!” Ama ödüllerden de değerli şeyler var bu dünyada. Tonguç, birkaç ay kadar önce İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Alper Dizdar’dan bir mektup almış. Öğrencilerine, Tonguç’un yaptığı J. D. Bernal çevirilerini okumalarını öneriyormuş Dizdar. “Ne yalan söyleyeyim” diyor Tonguç, “bu mektup her türlü ödülden daha değerli benim için!” Benim için de, Tonguç’un bir gün hapisten çıkıp gelmesi her türlü ödülden daha değerli olacak. Onunla, belki kahve üstüne kahve içerek, “Komünist Parti Manifestosu”nu çevirirken yaşadığımız sorunları, zorlukları konuşacağız. Okuduklarımızdan, Türkiye’den, dünyadan dem vuracağız… BİTTİ ‘Kış Uykusu’ Fransa’da Kültür Servisi Nuri Bilge Ceylan’ın, 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne değer görülen filmi “Kış Uykusu” 6 Ağustos Çarşamba günü Fransa’da gösterime girecek. Senaryosunu Nuri Bilge Ceylan’la Ebru Ceylan’ın yazdığı filmin başrollerini Haluk Bilginer, Melisa Sözen ve Demet Akbağ paylaşıyor. “Kış Uykusu” eski bir tiyatro oyuncusu olan Aydın’ın, Anadolu bozkırlarının ortasında, adeta bir kış uykusuna yatmış gibi görünen ıssız bir mekanda, kendisiyle, hayalleriyle, sevdikleri ve taşrayla kurduğu ve düşe kalka sürdürmeye çalıştığı ilişkilerini konu alıyor. NBC’NİN ALTIN PALMİYE ÖDÜLLÜ FİLMİ TYB’nin özel ödülü olmamış. Bunları bizim basındaki haber ve yorumlar üstünden izleyebilmiş yalnızca. “Anlayabildiğim kadarıyla” diyor, “Marx’a ve eserlerine yönelik bu ilginin ardında insanlık nasıl kurtulur kaygısından çok, Batılı burjuva aydının kapitalizmi nasıl kurtarırız kaygısı yatıyor. Liberal kapitalizm eleştirisi, batık bankaların devlet tarafından kurtarılması gerektiğine bağlandı örneğin. Tuhaf görünebilir, ama kapitalizmi onarmak için Marx’ın yardımına başvuruluyor gibime geliyor. Dediğiniz gibi, gelişmiş kapitalist ülkelerde birbiri ardına yaşanan krizler böyle bir arayışa yol açmışa benziyor.” Bu konudaki sorumu okuduğunda, Tonguç’un aklına, Soma katliamının ardından ülkemiz basınında yazılıp çizilenler gelmiş. Hükümet ve Başbakan’ı aklama telaşına düşen yandaş yazarçizer ve yorumcuların birdenbire ve hep bir ağızdan “vahşi kapitalizm”i yerden yere vurmaya başladıklarını söylüyor. “Vah Marx’ın yardımı! şi olmayan kapitalizm mümkünmüş gibi” diye de ekliyor. Tonguç’a göre, bugünün dünyasında, sosyalizm bir seçenek olarak öne sürülmedikçe, “vahşi kapitalizm”i eleştirmenin pek önemi yok. Papa da her vaazında kapitalizmi eleştirmiyor mu? O yüzden, Batı’da Marx’a yönelik bu akademik ilgiyi hepten önemsiz bulmamakla birlikte, bunun abartılmaması ve “çok da hayra yorulmaması” gerektiğini düşünüyor. Peki, “Manifesto”ya ilgi ne zaman hayra yorulmalı? “Avrupa işçi sınıfı, Latin Amerika’nın, Ortadoğu’nun, Asya ve Afrika’nın emekçi halkları, bizim Somalı madencilerimiz tüm bu acı deneyimlerin ardından kapitalizmin gerçek alternatifini bulmak amacıyla ‘Manifesto’yu ellerine aldıklarında, işte o zaman gerçek şenlik başlayacak. ‘Manifesto’ya ilginin artmasından bunu anlıyorum ben.” Tonguç Ok, 5 yıldır tek kişilik hücrede kalıyor. Günde 4 saat 3 arkadaşıyla havalandırmada görüşme şansı var. İç sohbetlere, ortak kullanım alanlarına çık maları engellense de, hapishanedeki öbür arkadaşlarıyla iletişimi elden geldiğince sürdürüyor: “Elma büyüklüğünde bir top yapıp üzerine adresi yazdığınız zaman mektubunuz elden ele hava yoluyla her yere ulaşıyor. Elbette yüz yüze sohbetin yerini tutmuyor, ama tecrit uygulamasını bir ölçüde boşa çıkarmış oluyoruz.” Kitaplara ve süreli yayınlara ulaşmada idareden kaynaklanan bir engelleme yok. Ama yeni çıkan yayınları içeriden izlemek zor. Gelen dergiler çok geç geçiyor eline: “Mart sayısını haziranda okumak pek cazip değil…” Asıl sorun, bilgisayarda! Gerçi son 2 yıldır, ayda 3 hafta olmak üzere, haftanın 3 günü sınırlı olarak kullanabildiği bir bilgisayarı var: “Bu zamanda bilgisayarın artık hücrelere verilmesi gerekir. Şu haliyle yalnızca çevirilerimi temize çekmeme yarıyor…” Evet, bilgisayardan, hatta internetten doğru dürüst yararla Asıl sorun bilgisayar Gerçek şenlik… Opera zararlı çıktı İngiltere Sanat Konseyi’nin destekleri Marx’a büyüyen ilgi vahşi kapitalizm… Başlı başına bir ceza SEVENLERİ 5 TEMMUZ’DA ÇATALCA’DA BULUŞACAK Aziz Nesin anılacak Kültür Servisi Aziz Nesin, ölümünün 19. yılında Nesin Vakfı tarafından düzenlenen “Aziz Nesin’i Anma Günü (Temmuz Pikniği)” ile anılacak. Geleneksel hale gelen “Temmuz Pikniği”, bu yıl Aziz Nesin’in ölüm yıldönümü olan 6 Temmuz’dan bir gün önce, 5 Temmuz Cumartesi günü vakfın Çatalca’daki bahçesinde düzenlenecek. Piknikte Aziz Nesin’in dostları, okurları ve Nesin Vakfı çocukları bir araya gelecek. Tüm Aziz Nesin sevenlerini aralarında görmek istediklerini belirten Nesin Vakfı yönetmeni Süleyman Cihangiroğlu pikniğin yas değil, şenlik havasında geçeceğini belirterek “Aziz Dedemiz resmi törenleri sevmezdi. Bu nedenle biz de onu resmi törenlerle değil, tüm dostlarının katıldığı şenlik havasında geçen bir piknikle anmayı tercih ediyoruz. Herkesi sazıyla, sözüyle, neşesi ve muhabbetiyle aramıza katılmaya çağırıyoruz. Gelin hep birlikte Aziz Nesin’i, dedemizi analım” diyor. Her yıl temmuz ayının ilk cumartesi günü düzenlenen “Temmuz Pikniği”ne katılmak isteyenler için Taksim AKM’nin önünden saat 12.00’de servis kalkacak. Sait Faik’in ölümünün 60. yılında yayımlanan kitapta Leylâ Erbil’den de bir anı var ‘Şimdi Sevişme Vakti’ Kültür Servisi Ölümünün 60. yılında Sait Faik Abasıyanık’ın (19061954) şiirleri “Şimdi Sevişme Vakti” adıyla İş Kültür Yayınları tarafından bir kez daha okura sunuluyor. Yenilik Yayınları tarafından 1953 yılında yayımlanan birinci baskı esas alınarak hazırlanan kitap, Sait Faik’in 18 şiirinin yanı sıra ressam Fethi Karakaş’ın desen çalışmalarını da içeriyor. Kitaba ismini veren “Şimdi Sevişme Vakti”nin yanı sıra “Napoli”, “Deli Çay”, “Sicilya Ormanları”, “Yeis” gibi şiirlerin de yer aldığı kitap, yazar Leylâ Erbil’in 2013 Mayıs’ında kaleme aldığı bir Sait Faik anısı ile son buluyor. Kitaba ismini veren şiirden bir bölüm şöyle: “Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem / Nasıl etsem, nasıl yapsam da / Meydanlarda bağırsam / Sokak başlarında sazımı çalsam / Anlatsam şu kiraz mevsiminin / Para kazanmak mevsimi değil / Sevişme vakti olduğunu.” Kültür Servisi İngiltere’deki Art Council’in (Sanat Konseyi) 20152018 yılları arasında sanat kurumlarına vereceği destekler belirlendi. Önümüzdeki dönemin Sanat Konseyi yardımlarından en zararlı çıkan kurum, English National Opera (İngiliz Ulusal Operası) oldu. Bugüne kadar Sanat Konseyi’nden en büyük yardımı alan 5 kuruluştan biri olan İngiliz Ulusal Operası’nın alacağı destek yüzde 29 oranında azalarak yılda 17 milyon sterlinden 12 milyon sterline düştü. İngiliz Ulusal Operası’nın yanı sıra 58 sanat topluluğuna verilen desteğin kesilmesi, kimilerince Sanat Konseyi’nin önümüzdeki dönem kemerleri sıktığı biçiminde yorumlanmakla birlikte, sanat kurumlarının çoğunun iyi sayılabilecek, en azından kabul edilebilir destekler aldığı bildirildi. Sanat Konseyi’nin, Londra dışındaki sanat kuruluşlarına verdiği desteği de yüzde 51’den yüzde 53’e çıkardığı öğrenildi. Öte yandan, büyük toplulukların çoğu da yardımdaki kesintiden payını aldı. Bunlar arasında The National Theatre (Ulusal Tiyatro), Royal Shakespeare Company (Kraliyet Shakespeare Kumpanyası) ve 25 milyon sterlinle en yüksek yıllık desteği alan Royal Opera House (Kraliyet Operası) da var. Sanat dalları arasında ise en kârlı dans çıktı. Dans alanına yüzde 9.4 oranında daha fazla destek verilirken müzikten yüzde 4.3, görsel sanatlardan yüzde 2.6 ve tiyatrodan yüzde 0.4 kesinti yapılacak. Yavuz Çetin için çalacaklar Kültür Servisi 2001 yılında yaşamını yitiren, Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Yavuz Çetin için dostları bir anma etkinliğiyle bir araya geliyor. 1. Yavuz Çetin Gitar Festivali, 5 Temmuz Cuma günü KüçükÇiftlik Park Bahçe’de saat 14.30’da gerçekleştirilecek. Her sene müzisyen dostları tarafından farklı mekânlarda anılan ünlü gitarist Yavuz Çetin, bu yıl ilk kez daha kalabalık bir programla ve daha büyük bir mekânda anılıyor. Türk rock müzik tarihinin en iyi gitarcıları arasında gösterilen Yavuz Çetin için gerçekleştirilecek etkinlik, sanatçının oğlu Yavuzcan Çetin tarafından organize edil KüçükÇiftlik Park Bahçe’de di. Festivalden elde edilecek gelir, sanatçının ailesine aktarılacak. Festivalde, Pentagram, Teoman, Ogün Sanlısoy, Bulutsuzluk Özlemi, Moğollar, Fuat Güner, Aylin Aslım, Kurtalan Ekspres, Pilli Bebek, Sahte Rakı, TT Blues Band konser verecek. Yavuzcan Çetin ise festivalin onur konukları, Batuhan Mutlugil, Akın Eldes, Tuncer Tunceli, Tanju Eksek, Alper Cengiz, Cenk Eroğlu, Gür Akad, Zafer Tolga Şanlı, Volkan Başaran, Özgür Çalı, Serdar Öztop, Yavuz Darıdere, Burak Güngörmüs ve Anıl Batu Sallıel ile birlikte sahnede olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle