05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] Birbirlerinin çocuklarını öldürüyorlar Dış Haberler Servisi İsrailli üç gencin öldürülmesinin ardından dün de Doğu Kudüs’te kaçırıldığı ihbarı yapılan Filistinli bir gencin cesedi bulundu. Geçen ay kaybolan İsrailli 3 gencin katledilmesinden Hamas’ı sorumlu tutan İsrail’in Filistin topraklarına yönelik saldırıları sürerken Ortadoğu’daki şiddet, intikam, nefret sarmalı bir kez daha alevlendi. Filistin yönetimi 16 yaşındaki Muhammed Hüseyin Ebu Hudayr isimli gencin Yahudi yerleşimciler tarafından kaçırıldığını duyurdu. AA’ya konuşan İsrail emniyet sözcüsü “Saat 04.00’te polise bir Filistinli gencin kaybolduğu bildirildi. Olaydan bir saat sonra ise bir kişi ölü bulundu” dedi. Bir İsrailli yetkili de cesedin ormanlık alanda bulunduğunu söyledi. Reuters’a konuşan görgü tanıkları bir marketin önünde gencin zorla araca bindirildiğini gördüklerini aktardı. Bazı kaynaklar bıçak yaralarının bulunduğu cesedin yanmış olduğunu savundu. AFP haber ajansı, “intikam amaçlı olduğundan şüphelenildiğini” belirttiği cinayetin ardından işgal altındaki Doğu Kudüs’te Hudayr’ın evinin yakınında yaklaşık 200 Filistinlinin toplandığını duyurdu. İsrail askerlerinin Filistinlilere plastik mermi ve ses bombalarıyla müdahale ettiği, göstericilerin de molotofkokteyli ve taş atarak karşılık verdiği kaydedildi. İsrail’in ateşinde 70 kişinin yaralandığı bildirildi. Bu arada İsrail, Doğu Kudüs’e yönelik kimi tramvay ve otobüs seferlerini dün 3 İsrailli gencin öldürülmesinin ardından, dün de Kudüs’te kaçırılan Filistinli bir genç katledildi Arap’ı linç girişiminde bulunduğunu bildirdi. 3 kişiyi gözaltına alan İsrail polisi, hafif yaralanan iki Filistinliyi olay yerinden uzaklaştırdı. Öte yandan, kimi İsraillilerin de tramvayda seyahat eden Filistinlilere sözlü tacizde bulunduğu savunuldu. Kudüs’te Filistinlilerin çalıştığı bir işyerine yüzlerce Yahudi gencinin saldırmaya çalıştığı, polisin 50 göstericiyi gözaltına aldığı belirtildi. İsrail gizli servisine yakınlığıyla bilinen DebkaFile internet sitesinin haberinde, Kudüs’te intihar saldırılarının yoğunlaştığı 2000 ile 2004 yılları arasından bu yana tansiyonun en yükseldiği dönemin yaşandığı yorumu yapıldı. İsrail’in Kudüs Belediye Başkanı Nir Barkat, Ebu Hudayr’ın öldürülmesine ilişkin “Bu korkunç ve barbarca eylemi şiddetle kınıyorum. Bu bizim yolumuz değildir. Güvenlik güçlerinin suçluları adalet önüne çıkaracağından eminim. Herkesi sakin olmaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı. Olayla ilgili suçluların bulunması çağrısı yapan Filistin’in Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 3 İsrailli gencin kaçırılması ve öldürülmesine ilişkin kınama mesajı yayımladığını hatırlatarak aynı tutumu İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan da beklediklerini söyledi. Netanyahu’nun cinayete ilişkin soruşturma talimatı verdiği İsrail basınında yer aldı. Haaretz gazetesinin haberine göre, Hamas liderlerinden Halid Meşal Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü aradı ve İsrail’in artan şiddetini durdurma yönünde aracı olmasını istedi. İsrail yönetimi, 12 Haziran’da kaybolan 3 gencin cesetlerinin geçen pazartesi günü bulunmasının ardından sorumlu tuttuğu Hamas’ın ağır bedel ödeyeceğini belirterek, Gazze’nin değişik yerlerine düzenlediği hava saldırılarında 34 hedefi vurduğunu açıklamıştı. Batı Şeria’da Cenin mülteci kampına İsrail askerlerinin düzenlediği baskında önceki gün bir Filistinli gencin vurularak öldürüldüğü duyurulmuştu. ‘Başkan Baba’lık Dersleri RTE’nin “başkanlık” yolunda tam “Cumhurbaşkanlığı adaylığını” ilan ettiği gün sabık Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin “gözaltına alınması”, garip bir ironi oldu… Olay pek çok açıdan büyük ironi. “Hukuk devleti” geleneği iki yüzyıl öncesine giden Fransa’da bile “başkanlık sistemi” bugün bunca çürümüşlüğe konu olurken “tek adamlığını” çoktan ilan eden bir liderle Türkiye’nin olanlardan hiç ders almadan “başkanlığa” yürümesine insan, dehşete kapılmaksızın bakamıyor… “Nüfuzu kötü kullanmak”, “yargıyı etkilemek”, “rüşvet” türü suçlamalarla, Sarkozy’nin 24 saate yakın süre gözaltına alınması ve sorgulanmasının baş sebebi, eski Fransa cumhurbaşkanının “başkanlık sistemini”, “başkan baba”lığa çevirmiş olması… Bu benim koyduğum bir teşhis değil… Fransız basını Sarko için artık “Le Parrain/Baba” lakabını kullanıyor. Fransa cumhurbaşkanı zira Elysee’de ancak gangsterler ve mafya babalarının nüfuz ağlarıyla karşılaştırılabilecek bir ağ kurmuş. Bu işlevsel ve etkili “nüfuz ağı” ile başta yargı bağımsızlığı olmak üzere Fransa’nın “hukuk devleti”ni baştan aşağı etkisiz kılmaya ve de “hukuk devleti” yerine damardan “başkan baba”lığını hâkim kılmaya çalışmış… İnsan bu tabloya bakınca “Vay anasını!” demeden kendini alamıyor: “Fransız usulü başkanlık bile bunca denetimsiz bir ‘başkan baba’lığa dönüşürse, ‘Törkiş başkanlık’ta acaba neler olmaz?” RTE’nin, sırf 40 parelik top atışının eksik kaldığı, Cumhurbaşkanlığı adaylığının alayıvalayla ilan edildiği gün tam Sarkozy “başkan baba” pratikleri yüzünden mahkemeye sevk edildi. Bundan isabetli bir tarihi ironi olabilir mi? Cumhuriyetin inşa edildiği ilk kuruluş yıllarında Türkiye’ye pozitif “model” olarak “örnek” teşkil eden Fransa’da yaşananlar; “başkan baba”lık kapsamında bu kez önümüzde ibret verici bir “örnek” olarak durmuyor mu? Duyanlara avaz avaz çınlayan bir “uyan borusu” çalmıyor mu? “Yol yakınken geri dönün! Aman bile bile lades yapmayın!” mesajları vermiyor mu? Türk seçmeni, Türk halkı ve siyasi sınıfı… Fransa’da olanlardan keşke gereken dersi çıkarsa/çıkarabilse. Ama nerede o feraset? “Fareli köyün kavalcısı” misali, engellenemez sona doğru ilerliyoruz. Gelelim Sarkozy’nin parmak ısırtan maceralarına… Her şey, iki gözü pek yargıcın Sarkozy’nin 2007 cumhurbaşkanlığı kampanyasına yapılan “yasadışı finansmanı” konu alan soruşturmasıyla başlıyor… Sarkozy usulü “başkan baba”lıkta; bu merciye yol alan “yarış” bildiğiniz SicilyaCorleone usulü “Baba”lık yöntemiyle “finanse ediliyor”… Fransa’nın “yeni Napolyon”u olmaya heveslenen “başkan adayı”, kendisini bu mevkiye taşıyan “yarış”ta, bilahare akabinde kendi inisiyatifiyle tetiklenen bir “operasyonda” linç edilen Libya lideri Kaddafi’den “50 milyon Avro” sağlıyor! “Kaddafi, Sarkozy hakkında bildiklerinden dolayı öldürülmüş olabilir mi?” kuşkusunun da beslendiği soruşturma kapsamında yargıçlar şimdi işte bu “50 milyon Avro’luk yasadışı finansmanı” araştırıyorlar... Araştırma için Sarkozy’nin telefonunu dinlemeye alıyorlar. Eski Fransa cumhurbaşkanının “mafya babaları” gibi böylece Paul Bismouth adındaki bir sahte isme kayıtlı 2. gizli telefon hattı olduğunu saptıyorlar. “Cumhurbaşkanının neden böyle gizli hatta ihtiyaç duyduğunu” merak ediyorlar. O telefonu da dinlemeye aldıklarında; Sarkozy’ nin, avukatı Thierry Herzog aracılığıyla adalet sarayında kendisine “köstebeklik yapan yargıçlar” ayarladığını; bu köstebeklerden birine gösterdiği sadakat karşılığında ikbal ve kariyer vaat ettiğini tespit ediyorlar. Sarkozy, köstebekleriyle hakkındaki yolsuzluk davalarındaki gelişmelerden önceden haberdar olup başkanlık koltuğunda gelişmelere ön almak suretiyle, yargıyı etkiliyor... Sarkozy badiresinin özeti bu. “Başkan baba” Sarkozy etrafındaki yargı halkası genişledikçe, “Kaddafi skandalıyla” birlikte Kaddafi olayındaki gibi… Sarkozy’ye yasadışı finansman temin eden “L’Oreal” kozmetik imparatorluğunun patroniçesi “Liliane Bettencourt’un skandalı”, Pakistan’a silah satımı, rüşvet verilmesini içeren “Karaçi skandalı”; başkanın “nüfuz ağı” sayesinde desteklediği milyarder işadamı “Bernard Tapies skandalı”; Elysee’den astronomik ödemeler alan bir oylama şirketiyle ilgili “sondaj skandalı” ve “köstebek” yargıç nezdindeki “nüfuzu kötüye kullanmak skandalı”… Her biri bugün ayrı dava konusu olan bu skandallara baktığınızda zaten “başkan babalığın” ne olduğu ortaya çıkıyor. 2017’de yeniden Elysee’ye tırmanarak “başkanlığın delinmez sandık zırhına” sahip olmak isteyen Sarkozy’nin, şimdi bu düşü büyük darbe almış görünüyor. Bakalım izleyip göreceğiz. Ama bu uyarıcı örnek önümüzde dururken Ankara’dan “başkanlık sistemi” provalarına girişmek tam kör kör parmağım gözüne bir çılgınlık… Not: “IŞİD ve Büyük Oyun” başlıklı yazımı sürdüreceğimi söylemiştim ama araya “Sarkozy” girdi. “Büyük Oyun”a ilk fırsatta devam edeceğim. Muhammed Hüseyin Ebu Hudayr durdurdu. Batı Kudüs’te ise 3 İsrailli gencin ölümünü protesto eden İsrailli grup “Araplara ölüm” sloganları attı. Yakalarında “intikam” yazısı bulunan yüzlerce İsrailli Yahudi, Netanyahu hükümetinin Filistinlilere karşı daha sert önlemler almasını istedi. Grup bölgedeki 5 Filistinliye saldırdı, iki kişinin yaralandığı belirtildi. Kaynaklar İsrailli grubun iki Filistinli Umuda yolculuk çölde bitti Dış Haberler Servisi Annesinin epilepsi hastalığını tedavi ettirmek için para kazanmak amacıyla ABD’ye girmeye çalışan 11 yaşındaki Guatemalalı çocuk çölde hayatını kaybetti. Yaşadığı dağ köyünden annesi Cipriana Juarez Diaz’ın tüm itirazlarına rağmen ayrılan Gilberto Ramos’un çürümek üzere olan cesedi 15 Haziran’da Teksas çölünde bulundu. Çocuğu götürecek kaçakçıyla 5 bin 400 dolara anlaştığı belirtildi. Duyanlara ‘uyan borusu’ Meryem kızı için endişeli Dış Haberler Servisi Sudan’da, Hristiyanlıktan vazgeçmediği için ayakları zincirle bağlanmış şekilde doğum yapmak zorunda kalan Meryem İbrahim, cezaevinde gördüğü muamele yüzünden bebeğinin hiçbir zaman yürüyemeyebileceğini söyledi. Serbest kaldıktan sonra ilk kez konuşan Meryem, kızının sağlığından ve ailesinin geleceğinden endişe ettiğini kaydetti. Meryem, CNN’ye telefonla yaptığı açıklamada “Zincirli şekilde doğum yapmak zorunda kaldım. Kelepçe yoktu ama ayaklarım zincirlenmişti, bu yüzden bacaklarımı açamıyordum” diye konuştu. Doktorlar, doğum şartlarının bebekte kalıcı hasara yol açmış olabileceğini düşünüyor. Lise son sınıf öğrencisi olduğu kaydedilen Ebu Hudayr’ın annesi oğlunun kaçırıldığının evden çıkmalarından yarım saat sonra kuzeninin gelip haber vermesiyle öğrendiğini anlattı. AA’ya konuşan acılı anne şunları söyledi: “Oğlumu bulmak için dışarıya koştum, ismini haykırdım, telefonunu çevirdim, nafile... ‘OĞLUM İÇİN NE YAPACAKLAR?’ Uluslararası toplum, 3 Yahudi yerleşimci için onların acılarını paylaştı ama aynısını bizim için göstermiyorlar. İsrail üç yerleşimci için Filistinlilerin evlerini yıkıyor, öldürüyor, insanları gözaltına alıyor. Benim oğlum için ne yapacaklar?” Dün hem Kudüs’ün Arap mahallerinde, hem Batı Şeria’da çatışmalar yaşandı. Fotoğraf: REUTERS İki yargıcın gözü pekliği Eski Fransa Cumhurbaşkanı, 10 yıl hapis ve siyasetten men cezalarıyla karşı karşıya Sarkozy hesap veriyor SÜLEYMAN TOSUNOĞLU PARİS Önceki gün gözaltına alınan ve poliste 15 saatlik ifadesinin ardından hâkim karşısına çıkarılan eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy hakkında “ciddi yolsuzluk” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Hakkında 6 ayrı soruşturma dosyası daha bulunan Sarkozy’nin 2012 seçim kampanyasında, kişisel kampanya masraflarını partisine fatura ettiği Bygmalion skandalından aklanmadan siyasete dönmesinin zor olacağı belirtiliyor. “Nüfuzunu kötüye kullanma ve soruşturmanın gizliliğini ihlal”le de suçlanan eski cumhurbaşkanı suçlu bulunması durumunda 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak ve siyasetten men cezasıyla karşı karşıya kalabilecek. Sarkozy ayrıca, avukatıyla yaptığı ve dinlenen telefon görüşmeleri sırasında, kendisi hakkında açılan bir davayla ilgili olarak içeriden bilgi alabilmek için savcı Gilbert Azibert ile temasa geçmekle de suçlanıyor. Kendisine sıradan vatandaş prosedürü uygulanarak soruşturmaya alınan Sarkozy’nin durumu partisi UMP’de de çatlağa yol açtı. Sarkozy yanlısı Brice Hortefeux, Nadine Morano gibi partililer soruşturmanın “siyasi olduğunu” ileri sürerek amacın Sarkozy’nin siyasete dönmesini engellemek olduğunu kaydetti. 2017’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayı planlayan Alain Juppe, Bruno Le Maire gibi isimler ise yargının görevini yaparak davayı sonuçlandırmasını beklediklerini açıkladı. Sarkozy’nin seçim kampanyasının şaibeli faturaları skandalı nedeniyle UMP Genel Başkanı Jean François Cope istifa etmiş, yerine başbakanlık yapan partinin üç eski ağır topu Alain Juppe, François Fillon ve Jean Pierre Rafarin yönetime el koymuştu. Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’den 50 milyon Avro aldığı iddiası, Kaddafi’nin hapisteki oğlu Seyfülislam tarafından ortaya atılan Nicolas Sarkozy 2011’de Libya’ya yapılan müdahaleyi başlatan kişiydi. Sonradan devreye giren ABD’nin önceleri isteksiz davranması üzerine öne atılan Sarkozy, İtalya’yla birlikte Libya’ya müdahale kararı vermişti. NATO operasyonlarında da başrolü Fransa almış, Libya’ya ilk hava saldırısını Sarkozy’nin emriyle Fransız savaş uçakları yapmıştı. Libya lideri Kaddafi’nin konvoyunu vuran savaş uçakları da Fransız uçaklarıydı. Fransa Başbakanı Manuel Valls, soruşturma için “hiç kimse hukuktan üstün değil” dedi. Gelişmeyi “oldukça vahim” olarak değerlendiren Valls, suçsuzluk ilkesinin herkes için geçerli olduğunun unutulmaması gerektiğini de sözlerine ekledi. Muhafazakâr Le Figaro gazetesi soruşturmayı politik gerekçelere bağlarken merkez soldaki Liberation gazetesi yazarlarından Eric Decouty de “Politikaya geri dönmek istiyorsa Sarkozy icraatlarının sorumluluğunu üstlenmelidir” dedi. Decouty Fransız Sarkozy için “Ahlaki değerler hiçbir zaman önceliği olmadı” ifadesini kullandı. Suçlamaları reddetti Sarkozy 2 gün gözaltına alınarak sorgulanmasıyla ilgili olarak dün akşam saatlerinde Paris’teki bürosunda Fransız TV1 Kanalı’nın canlı yayınına katıldı. Sarkozy hakkındaki suçlamaları redderek, “Fransız halkının çok iyi bilmesini istiyorum, bütün bu olanlar irademi aşağılamak içindi. Bunlar yargının politik enstrümanlarıdır. 15 saat polislerin gözetiminde kaldım, yine söylüyorum kim beni sabahın ikisinde çağırdı, bunlar yargının politika aletleridir. Jerome Cahuzac (iktidar partisinin para transferi yaptığı gerekçesiyle yargılanan eski bakanı) bir dakika bile gözaltına alınmadı, bu normal mi? İktidara yakın olan yargılarımı seçiyoruz? Ben hiçbir zaman devlet kanunlarının dışına çıkmadım” ifadelerini kullandı. Sarkozy, mali soruşturma birimine polis aracıyla götürüldü. (REUTERS) Maaş ödüyorlar Uygur Türkleri’ne oruç yasağı Haber Merkezi Çin, Uygur Türklerinin yaşadığı Şincan bölgesinde memurlar, öğrenciler ve öğretmenlerin oruç tutması resmen yasakladı. Yasak kararı hükümetin resmi internet sitelerinden duyuruldu. Buna göre, Şincan’daki hükümet çalışanları, öğretmenler, Komünist Partisi üyelerinin ramazan ayı boyunca oruç tutmaları yasaklandı. Komünist Partisi üyelerinin, oruç tutmayacakları yönünde söz verdikleri belirtildi. Hong Kong merkezli South China Morning gazetesi, benzer nitelikli uyarıların pek çok resmi makam tarafından yayımlandığını yazdı. Irak’ta “hilafet devleti” kurduğunu ilan eden İslam Devleti, Musul’daki memurlara maaş dağıtmaya başladığı öne sürüldü. İsmini açıklamayan bir belediye çalışanı, maaşlarını örgütün bürolarından birinden aldıklarını söyledi. Kerbela’da Şiilerin savaşı Dış Haberler Servisi Irak’ın Kerbela kentinde Şii din adamı Şarki el Hasani yandaşlarının gösterisine polisin müdahale ettiği, çatışmalarda en az 25 kişinin öldüğü belirtildi. Şiilerin kutsal kenti Kerbela’da önceki gece El Hasani destekçilerinin İmam Hüseyin türbesine doğru yürüyüşüne helikopterlerin destek verdiği Irak güçlerinin müdahale ettiği duyuruldu. El Cezire, bir süre önce halka Sünni cihatçılara karşı savaşta El Maliki hükümetini destekleme çağrısı yapan Şii din adamı Ayetullah Ali es Sistani’ye de Hasani cephesinin tepkili olduğunu belirtti. Öte yandan Irak Başbakanı Nuri el Maliki, devlete karşı savaşan kişiler ve aşiret mensuplarından “eli kana bulanmamış” olanlarına genel af ilan etti. Eli kana bulanmışları af kapsamı dışında tutan Maliki, bunun nedenini ise, “dökülen kanın sahibi ondan sorumludur” diyerek açıkladı. Irak yönetimi, Diyala, Babil ve Selahaddin’de yapılan operasyonlarda 86 İD militanının öldürüldüğünü bildirdi. Kürtler sınır oluşturuyor Dış Haberler Sevrisi Bağımsızlık referandumuna önümüzdeki aylarda gidecekleri yönünde açıklama yapan IKBY topraklarını da genişletme yönünde adımlarıyla dikkat çekiyor. AP ajansının haberine göre, Kürt güçlerin halihazırda Irak’ın tartışmalı toprakları olarak bilinen Kerkük ve çevresinde İD (İslam Devleti) militanlarına karşı sınır oluşturdukları belirtildi. Haberde son bir kaç gündür bazı alanlara alaleceleyle yerleştirilen bariyerlerin, kum torbalarının, kazılan hendeklerin gelecek Kürt devletinin sınırlarını da şekillendireceği yorumu yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle