03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Bu görüntü montajmış! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de Gezi eylemleri sırasında Kordonboyu’nda sohbet eden kızlardan birini saçından çekerken görüntüleri kamuoyuna yansıyan polis memurları, haklarında açılan dava kapsamında dün yargıç karşısına çıktı. Sanık memurlardan M.K, “Görüntüler montaj” dedi. Gündoğdu Meydanı’nda 2 Haziran’da meydana gelen olayda, Gezi Direnişi’ne katılmayarak Kordonboyu’nda sohbet eden genç kızlar, bir anda polis şiddetine uğramıştı. Açığa alınan polisler dün İzmir 11. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Duruşmaya tutuksuz yargılanan sanık polis memurları İ.G. ve M.K. ile avukat Tolga Yurdakul katıldı. İ.G, olay günü 60 saatten fazladır uykusuz, aç ve yorgun oldukları için psikolojisinin bozulduğunu, pişmanlık duyduğunu söyledi. İ.G. savunmasında ayrıca, görüntüler incelendiğinde vuran polisin iddianamede tanık olarak yer alan T152 kask numaralı M.B. olduğunu, kendini kurtarmak adına yalan ifade verdiğini öne sürerek, “Biz orada günah keçisi olduk” dedi. Sanık M.K. de olay anının basında yer alan görüntülerinin parça parça çekilip sonradan birleştirildiğini savundu. bırakılmasını istedi. Hâkim, olayın görüntülerini çeken gazetecinin ve olay yerinde bulunan polis memurlarının tanık olarak dinlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. AKP organizasyon konusundaki tecrübesini bir kez daha göstererek Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi Salonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı aday tanıtım toplantısını konuşmalar, görüntüler ve müziğiyle birlikte profesyonel bir ‘Erdoğan şovu’na dönüştürmeyi başardı. İki saat süren programın asıl hedef kitlesi biz salondaki davetliler değil, onlarca televizyon kanalının canlı yayını sayesinde ki diğer iki adaya karşı büyük bir eşitsizlikti erişilen milyonlarca seçmendi. Bu sayede Erdoğan belki de 40 gün içinde ulaşamayacağı kadar çok sayıda yurttaşa mesajlarını ileterek kampanyasının ‘altın vuruşunu’ yaptı. Salonun basına ayrılan bölümünden izlediğimiz adaylık açıklamasından aklımızda kalan bazı dikkat çekici konular şunlar oldu: AKP, 12 yıl önce ‘ortak akıl’ ve ‘kadro hareketi’ iddialarıyla kurulmuş ve yolunu Milli Görüşçülerden ayırmıştı. Ancak dün Çankaya Köşkü için yola çıkarken, partinin lideri Erdoğan arkasında bunun tam tersi bir yapı bırakıyor. o ‘Şahıs partisi değil’ dese de, ‘AKP eşittir Erdoğan’ algısı partinin tüm dokularına sinmiş durumda. Ne partisi ne de Türkiye kamuoyu, Erdoğan’ın ayrılması halinde kimin Başbakan, kimin AKP Genel Başkanı olacağını bilmiyor. Zaten Erdoğan bunun tartışılmasını da AKP’ye yasaklamış durumda. Onun deyimiyle ‘vazife verilmesi’ beklenecek. Dün kendisi ne kadar aksini iddia etse de, Erdoğan’ın bundan sonra kafasındaki soru AKP’nin ne olacağı meselesi. ‘Birbirimizden kopmayacağız’ sözlerinden anlaşılıyor ki, partisinde demokratik bir yarışın önünü açmak yerine, ‘tek adam yönetimini’ Çankaya Köşkü’ne taşıyacak. AKP’yi Köşk’e mi Bağlayacak? rin sahibi sadece Allah’tır’, ‘Bu millete zaferi müjdele ya Rab’ gibi ifadelerin, ne sadece ramazan ayı ile, ne de İslami geleneğe yakın bir rakiple mücadele etmesiyle izah edilmesi kolay değil. Bu sözlerle Erdoğan sanki laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı’na değil, İslam âlemi (ümmet) adına verilecek kutsal bir savaşa hazırlanan komutan edasında çıktı karşımıza. Yine konuşmada geçen ‘Mülkün sahibi Allah’tır’, ‘Dicle’nin kenarında kaybolan koyunların hesabını sormak için siyaset yaptık’, ‘Yoksul olduğu için kapının önüne konanlar için siyaset yaptık’ gibi sözlerin, çok yakın tarihte şahit olduğumuz ve 4 bakanı yolsuzluk nedeniyle istifa etmek zorunda kalan, kendisi ve ailesi hakkındaki iddiaları da yargıya müdahale ederek önleyen bir başbakandan gelmesi büyük bir tezat oluşturdu. Yıldırım yazdığı iddia edilen mektupta kimin ne ceza alacağını tek tek bilmiş Kutuplaşmış Türkiye bırakıyor Konuşmasında kullandığı “Bizi sevmeyenleri de sevdik”, “Kutuplaştırıcı olmadık”, “Ayrımcılık yapmadık” ifadeleri de benzer biçimde Erdoğan’ın 12 yıldır başbakanlık yaptığı Türkiye’nin bugünkü gerçekleriyle örtüşmüyor. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük kitlesel protestoları (Gezi Direnişi) Erdoğan’ın politikalarına tepki olarak yaşandı. Erdoğan’ın bildiğimiz üslubu ile Köşk’e çıkışının, Türkiye’de kutuplaşmayı sona erdirecek değil tam tersine daha da artıracak bir gelişme olmasından kaygı duyuluyor. Her seçimi toplumu kamplaştırarak kazanan Erdoğan, bu kampanyasını da ‘vesayet’ üzerine inşa ediyor. 2007’de ‘askeri vesayetini’, 2010 referandumunda ‘yargı vesayetini’ ve son olarak 30 Mart yerel seçimlerinde de ‘paralel yapı’ dediği Cemaat’i hedef tahtasına oturtarak kazandı. Şimdi bir kez daha yeni bir ‘vesayet mücadelesi’ kurgulamış durumda. CHP ve MHP’nin ‘siyaset dışı ve tarafsız’ oluşu nedeniyle çıkardıkları ortak aday İhsanoğlu’nu halka ‘vesayetçi’ diye sunacak. Hem de savaş açtığı o “halka karşı devleti savunan cumhurbaşkanlarının ‘kara vesayet’ dönemlerine” dava arkadaşı Abdullah Gül’ün Çankaya’daki görev süresini de dahil ederek. Geleceği görmüş! l Tutuklu tek sanık kaldı Son yasak AKP’ye KCK’de 31 tahliye DİYARBAKIR (Cumhuriyet)Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili yasal düzenlemenin ardından KCK ana davasından tutuklu bulunan 32 kişinin avukatları tahliye talebiyle 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, 5 yıldan fazla tutuklu bulunan sanıklar eski Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay ile Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin’in de aralarında bulunduğu 31 sanığın tahliyesine karar verdi. Ancak 4 sanık başka davalardan hükümlü olduğu için serbest bırakılmadı. Davada tutuklu tek sanık olarak Abdullah Eflatun kalırken mahkeme Eflatun’un delilleri karartılabileceği şüphesiyle tutukluluğunun devamına karar verdi. l Bayrağı indirene 14 yıl Faturası ağır oldu DİYARBAKIR (Cumhuriyet)Diyarbakır’da 30 Kasım 2013’te yapılan BDP Gençlik Meclisi 1. Olağan Kongresi’nde Türk bayrağını indirdiği gerekçesiyle tutuklanan 19 yaşındaki Çekdar Ödüngit’in yargılanmasına Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme heyeti, Ödüngit’i “Terör örgütü propagandası yapmak”tan 2 yıl 6 ay, “Türk bayrağını” gönderden indirip yere attığı gerekçesiyle “Devletin egemenlik alametlerini alenen aşağılamak”tan 3 yıl 1 ay 15 gün ve “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”ten 8 yıl 9 ay olmak üzere 14 yıl 4 ay 15 gün hapse çarptırdı. İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasının hem sanığı, hem tanığı, hem de gizli tanığı olan Osman Yıldırım’ın 2008’de aynı davada yargılanan arkadaşı İsmail Sağır’a yazdığı mektup ortaya çıktı. Savcı Zekeriya Öz ile Sincan Cezaevi’nde görüştükten sonra 24 Mart 2008’de İsmail Sağır’a yazdığı iddia edilen mektupta Yıldırım’ın davanın nasıl seyredeceği, kimin ne kadar ceza alacağına dair yazdığı her şey doğru çıktı. 13 Şubat 2008’de Cumhuriyet gazetesini bombalamaktan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Yıldırım’ın bir ay sonra arkadaşı Sağır’a yazdığı mektup Sabah gazetesinde yayımlandı. Osman Yıldırım, mektubunda şunları yazdı: “İsmail kardeşim mektubunu aldım. Gerekçeli karar henüz açıklanmadı. Açıklandıktan sonra otomatikman Yargıtay’a temyize gidecek. O zaman savunma hazırlayıp gönderirsin. İsmail, verilen karar hukuki değil siyasi bir karardı ve bu karar bozulacak. Davamıza İstanbul Beşiktaş bakacak ve senin Tekin’in alacağınız ceza 3’er yıl olacak. Erhan ise bir yıl 10 ay ceza alacak. Süleyman ise beraat edecek. Bu cezalarda Cumhuriyet gazetesine yönelik çıkar amaçlı yapılan eylemler nedeniyle olacak. Ankara’yla zaten ilgimizin olmadığı ortada. Özet olarak siz dosya bozulana kadar içerdesiniz. Kafana takma rahat ol. Alparslan’ı da boş ver. O Allah’tan bulacağını bulmuş. ” Savcı Öz ile cezaevinde sık sık görüştüğü öne sürülen Yıldırım’ın mektubundaki bu tahminler tek tek gerçek oldu. 18 Mayıs 2009’da Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay davasının, Ergenekon davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Ankara’da mahkum edilen Yıldırım, 5 Ağustos 2013’te Ergenekon davasıyla ilgili verilen kararla tahliye edildi. Avukat Süleyman Esen beraat etti, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır 21 yıl, Tekin Irşi ise 9 yıl 2 ay ceza aldılar. Üç sanık da 5 yıllık azami tutukluluk sürelerini doldurdukları için tahliye edildi. Yine ‘vesayet’ mücadelesi Yıldırım, 17 Mayıs 2006’da, Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürüldüğü, 4 üyenin de yaralandığı Danıştay saldırısı nedeniyle 2008’de Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Süleyman Esen, İsmail Sağır ve Tekin İrşi ile tutuklandı. Danıştay’dan 10 gün önce gerçekleşen Cumhuriyet Gazetesi’ne bombalı saldırının da failleri olan Yıldırım ve arkadaşları, Sincan Cezaevi’ne konuldu. Yaklaşık 1 yıl sonra Ergenekon davasını başlatan Ümraniye’de bulunan el bombaları Cumhuriyet’e atılanlarla aynı seriden çıkınca bu kez Yıldırım, tanık olarak Ergenekon iddianamesine geçti. Tartışmalı sanık Yıldırım, Sincan Cezaevi’nde savcılarla yaptığı pazarlık sonucu aynı zamanda gizli tanık olmuştu. Bazı ifade tutanaklarında, polisin “Osmanım” diye hitap ettiği Yıldırım, davanın seyrini değiştirmişti. ‘Osmanım’ ‘Milli Görüş’ ayarlarına dönüş Erdoğan’ın konuşmasını uzun bir dua ile başlayıp yine dua ile bitirmesi, sık sık ‘davamız’dan bahsetmesi yıllar sonra yeniden merhum Necmettin Erbakan’ın yanında siyaset yaptığı Milli Görüş günlerini anımsattı. Dini temaların bu kadar baskın oluşunun birkaç nedeni olabilir. Bunların başında kampanyanın ramazan ayına rastlaması ve ulaştığı evlerdeki insanların önemli bir bölümünün inançları gereği oruç tutuyor olması var muhakkak. Rejim tartışması kaçınılmaz Halkın seçimiyle ‘Cumhurbaşkanlığı makamının asıl manasını bulacağı’, ‘çok daha güçlü demokratik meşruiyet sağlayacağı’ ve ‘kamu kurumlarının da bu yeni konuma uygun hareket edeceği’ şeklindeki sözler, Erdoğan Köşk’e çıkarsa fiilen Başkanlık sistemine geçileceği izlenimi veriyor. Çözüm süreci, özgürlük ve demokrasi meseleleriyle tehditler karşısında kararlı duruş, ekonominin büyümesi için mücadele gibi ifadeleri de bunu teyit ediyor. Hedefleri arasında saydığı ‘Anayasa değişikliği’ de bu fiili rejim değişimine ilk fırsatta resmiyet kazandırma arzusunu ortaya koyuyor. İhsanoğlu rekabetinin etkisi Din temasındaki yoğunluğun bir başka sebebi de, seçimdeki en büyük rakibi CHPMHP ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu olabilir. Eski günlerini bilenlere göre, Erdoğan, dindar kesimlere hiç de uzak olmayan İhsanoğlu karşısında Saadet Partisi seçmeni ile kendi partisinin Milli Görüşçü kanadını kendi arkasında kenetleme dürtüsü ile de hareket etmiş olabilir. Ancak konuşmasında kullandığı, surelerden tercüme edilen ‘Zafe ‘ABD ve devlet ‘kaç’ dedi’ Haber Merkezi KCK ana davasında tahliye edilen, kapatılan DEP’in eski milletvekili Hatip Dicle, ilk tutuklandığı 1994’te ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin kendisinden yurtdışına kaçmasını istediğini, 2008’de tutuklanmadan önce de devletin kendisine kaçma fırsatları verdiğini, kaçma yerine kalıp mücadele etmeyi tercih ettiği için cezaevinde kaldığını söyledi. Med Nuce TV’ye konuşan Dicle; “Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürü bizi yanına çağırdı. O zaman yeni Ergenekon operasyonları başlamıştı... Bize ‘Ergenekon suikast listesinde adınız geçiyor, koruma ister misiniz’ diye sordu. Ben ‘hayır’ dedim. O zaman tutanak tutacağını söyledi, ben imzaladım, avukat ve kendisi imzaladı. Aslında bu bir kaçırtma olayıydı ve ortadan kaybolmamı istiyorlardı” diye konuştu. Dicle, tutuklu kaldığı 4.5 yıl boyunca tahliye istemlerinin kaçma şüphesi gerekçesiyle reddedildiğini, bu durumun çok zoruna gittiğini ifade ederek “Çiller dönemine duyduğum tepkinin kat ve kat fazlasını AK Parti ve Gülen hareketine karşı duydum. Biri mertçe düşmanlık yaptı, diğeri halkımızın dostları gibi görünüp ve ileri demokrasi adına halkımıza düşmanlık yaptılar” dedi. Hangi savaşa soyunuyor? Erdoğan ve kurmayları, 30 Mart seçim sonuçlarında ilk defa oy veren ‘genç’ seçmeni kazanamadıklarını ve ‘yaşlılar partisi’ olmaya başladıklarını fark ettiler. Bundan süratle ders çıkardıklarını Erdoğan dün gençliğe ‘Seçilme yaşını 18’e indirme’ sözü vererek ortaya koydu. 30 Mart’tan ‘gençlik’ dersi l Emekli Yarbay Alevcan Bir asker daha özgür İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanıklarından emekli Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan’ın tahliyesine karar verildi. Alevcan 15 yıl 7 ay hüküm giydiği “İstanbul Askeri Casusluk” davası nedeniyle cezaevinden çıkamamıştı. Sincan Cezaevi’nde kalan Alevcan’ın üç gün açık cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılacağı öğrenildi. Balyoz davasından tahliye olan Tuğamiral Şafak Yürekli, Deniz Kurmay Albay Fahri Yavuz Uras, Deniz Kurmay Albay Koray Eryaşa, Kurmay Albay Mehmet Aygün de İstanbul Askeri Casusluk davasından hükümlü oldukları için cezaevinden çıkamamıştı. AİHM burka yasağını onayladı Dış Haberler Servisi AİHM, 24 yaşındaki Pakistan asıllı Fransız vatandaşı bir kadının burka yasağına karşı yaptığı başvurusunu karara bağladı. Mahkeme Fransa’da 2011 yılında Nicholas Sarkozy döneminde yürürlüğe giren burka yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun olduğuna hükmetti. Kararda, “ortak yaşam koşullarının korunmasında” Fransız makamlarının “meşru hakkı” olduğuna da dikkat çekilerek “konu devletin takdir sınırları içindedir” denildi. Kişilerin kamusal alanda kimlikleri tanınmayacak şekilde yüzlerini kapatmalarının yasak olduğu Fransa’da yasağa uymayanlara 150 Avro nakit cezası veriliyor, burka takmaya zorlayanlara da 1 sene hapis ya da 30 bin Avro ağır nakit cezası öngörülüyor. Fransa’da İçişleri Bakanlığı’nın 2009’da açıkladığı verilere göre ülkede burkalı kadın sayısı bin 900’ü bulurken yasağın yürürlüğe girdiği günden bu yana cezaya çarptırılan kadın sayısının da 600 civarında olduğu belirtildi. Yeniden yol kapattılar MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 1 aydır süren karakol protestosuna müdahale eden jandarma ekipleri bölgedeki PKK flamaları ve Öcalan posterlerini söktü. Bunun üzerine bir grup Hani ilçesi Çağıl mevkisinde DiyarbakırBingöl karayolunu trafiğe kapattı. Öcalan ve PKK’nin yol kapatma eylemlerine son verilmesi çağrısına karşı yeniden eylem yapılması bölgedeki tansiyonu artırdı. Çözüm sürecine karşı bölgede karakol yapılmasını protesto eden bir grup yaklaşık 1.5 ay önce Lice ilçesi Cellik bölgesinde çadır kurarak protesto eylemi başlattı. Jandarma ekipleri dün sabah saat 05.00 sıralarında TOMA ve zırhlı araçlarla, PKK flamaları ve terör örgütü PKK lideri Öcalan’a ait posterleri indirdi. Askerler ve eylemciler arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Askerler, flama ve posterlerin Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın kararıyla toplatıldığını belirtti. Yaşanan gerilimin ardından dün yüzleri kapalı bir grup Hani ilçesi Çağıl mevkisinde DiyarbakırBingöl karayolunu trafiğe kapattı. Yolun kapatılmasıyla uzun araç kuyrukları oluştu. Yaklaşık 40 araç bölgede mahsur kaldı. Güvenlik güçleri yolun trafiğe açılması için eylemcilerle görüştü. Hatip Dicle ’nın ‘Fransa dedi takdiri’ Öcalan ve PKK’nin açıklamalarına rağmen DiyarbakırBingöl yolunu kestiler KAÇAKÇILARDAN ASKERE ATEŞ HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde Bükülmez Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk sahasında yol kontrolü yapan güvenlik güçleri, 1516 kişilik atlı grubun Suriye tarafından Türkiye tarafına kaçakçılık girişi yaptığı tespit edildi. Bunun üzerine kaçakçılara “dur” ihtarında bulunuldu. İlerlemeye devam eden grup, askerlerin üzerine 1015 el ateş açtı. Askerler de ateşle karşılık verince kaçakçılar bölgeden ayrıldı. Ayrıca, askerler Asi Nehri üzerinde ve civarında, akaryakıt kaçakçılığı ve yasadışı geçiş maksadıyla kullanılan, 12 farklı noktada 15 bin 400 metre uzunluğunda 11 adet boru hattı, 60 litrelik 50 adet bidon toplamda 3 bin litre akaryakıt ve 2 adet sal tespit ederek bunları imha etti. l Mirzabeyoğlu için af calan eylemin bitirilmesini istemişti Geçen yıl Lice’de 28 Haziran’da Medeni Yıldırım’ın yaşamını yitirdiği karakol protestolarının ardından bu yıl son birkaç ayda yol kapatma eylemleri yapıldı. DiyarbakırBingöl karayolunda 24 Mayıs’ta başlatılan eyleme jandarmanın 8 Haziran’daki müdahalesi sonucu 2 yurttaş yaşamını yitirmişti. Gerginliğin artması üzerine terör örgütü PKK lideri Öcalan, yol kapatma eylemine son verilmesini istemişti. Birkaç gün sonra PKK de yol kapatma ve insan kaçırma eylemlerinin çözüm sürecine zarar verdiği vurgulanarak bu tür eylemlere son verilmesi istenmişti. Ö Köşk inceliyor FIRAT KOZOK ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan İBDAC lideri Salih Mirzabeyoğlu’na af yetkisini kullanıp kullanmamaya karar vermek için bir çalışma istedi. Ancak Mirzabeyoğlu’nun rapor için Adlı Tıp’a gitmemesi nedeniyle Gül karar veremedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Mirzabeyoğlu’nun “affedildiği” yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. 16 yaşındaki Ö.Y. Ailesine teslim edildi Bir çocuk daha döndü DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Bitlis’te 13 Haziran’da PKK’ye katıldığı belirtilen 16 yaşındaki Ö.Y. geri döndü. Bitlis Emniyet Müdürlüğü’ne giderek teslim olan Ö.Y, çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılarak ailesine teslim edildi. Bitlis Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, “Ö.Y. isimli 16 yaşındaki şahıs, 25 Haziran 2014 günü PKK/KCK terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerimize teslim olmuştur. Şahsın yapılan incelemesinde herhangi bir olaya karışmadığı tespit edilmiştir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle