04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Erdoğan adaylığını açıkladı. ‘Kopmayacağım, partiyle hareket edeceğim’ mesajı verdi Hem Köşk hem parti Obama’nın logosunu andırdı Erdoğan’ın adaylığının açıklandığı anda, seçim kampanyasında kullanacağı logo da ekrana yansıtıldı. Kırmızı beyaz olarak hazırlanan logonun altında, mavi harflerle Erdoğan’ın ismi yer aldı. Logonun anlamının “tünelin ucundaki ışık” olduğu ifade edildi. Logo, sosyal medyada da geniş yankı buldu. ABD Başkanı Barack Obama’nın 2008 ve 2012 seçimlerinde kullandığı tasarımı andıran logo Twitter’da tartışma konusu oldu. leme imkânı hâsıl olacaktır. Kamu kurumları, cumhurbaşkanının bu yeni konumuna göre hareket edecek, Türkiye’nin geleceği için çok daha verimli çalışacaktır. Halkın seçtiği başbakan ve cumhurbaşkanı her anlamda Türkiye’yi uçuracaktır. Cumhurbaşkanının dirayetli duruşu özgürlükler ve demokrasinin daha fazla açacağı gibi tehditler karşısında da daha kararlı bir duruşu beraberinde getirecektir. Herkesin cumhurbaşkanı: Milletim bana başbakanlık vazifesi yüklediğinde sadece AK Parti’ye oy verenlerin değil 77 milyonun başbakanı olduk. 10 Ağustos’ta eğer seçilirsek herkes bilsin ki asla bir kesimin, bir partinin değil Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olacağız. Bize oy versin ya da vermesin herkesin cumhurbaşkanı olacağımdan kimsenin endişesi olmasın. Ortadoğu’da Yeni Realite Suriye ve Irak’ta özelikle geçen hafta yaşananlarla birlikte hızlanan gelişmeler karşımızda, bir süredir bir “yeni realitenin” şekillenmekte olduğunu düşündürüyor. Bu “yeni realite” salt bu iki ülkeyle sınırlı kalmayacak, yakın gelecekte tüm Müslüman dünyasını, hatta ABD ve Avrupa’yı şiddetle etkileyecek, (Türkiye’yi unutmayacağına emin olabilirsiniz.) potansiyellere sahip. Yakın zamana kadar genel algı, bir anlamda şimdi “eskimekte” olan realite, kabaca, “Irak’ın parçalanma dinamikleri taşımakla birlikte, Şiiler ve ulusalcı Sünni kesimler Irak’ın parçalanmasını istemiyorlar; Kürtler, kendi bölgelerinde, göreli bir istikrar içinde bağımsızlaşmaya devam ediyorlar; ABD, Irak’ın bölünmesini, enerji kaynaklarının kontrolünün parçalanmasını istemiyor” olarak tanımlanabilirdi. Şimdi, Council on Foreign Relations (S. A. Cook), Foreign Policy (M. Ottoway) gibi partiler üstü düşünce kuruluşlarında ve dergilerde, yeniden öne çıkan yenimuhafazakâr çevrede (Goldman/ Spengler,The Asia Times) kimi yorumlar, ABD’nin Irak’ın birliğini koruma arzusunun hızla zayıflamakta olduğunu düşündürüyor. Buna karşılık, geçmişte, Irak’ı kanatan, SünniŞii çatışmasının etkilerinden kendini koruyarak göreli bir istikrar içinde gelişmekte olan Kürt bölgesinin, bu çatışma kapısına geldiğinde, yardım edilmediği takdirde, çok zorlanacağını savunan yorumlara rastlanıyor. (Cook, CFR) İkincisi, Suriye’de rejim beklenenden çok daha dayanıklı çıktı. İç savaş uzadıkça muhalefetin, Batı’nın desteklediği “ılımlı kanadı” yok oldu, geride uluslararası cihat hareketinden Suriye’ye gelen yabancı uyruklu savaşçılar, IŞİD, El Nusra gibi El Kaide türevi yapılar kaldı. Irak ve Suriye iç savaşlarından doğarak gelişen IŞİD’in Irak ordusundan ele geçirdiği Amerikan silahlarının, yaklaşık yarım milyar doların da katkısıyla, hızla büyümeye başlaması Musul ve Tikrit’i, petrol rafinerilerini ele geçirmesiyle yukarda değindiğim “eski realite” değişmeye başladı. IŞİD, Sünni kabilelerin de desteğini alarak Suriye’den, Bağdat’ın 40 km. yakınına kadar uzanan bir bölgede “yarıdevlet” sayılabilecek bir egemenlik alanı oluşturmaya başladıktan sonra geçen hafta, gereken koşulları yerine getirdiğini iddia ederek liderini İbrahim Halife ilan etti. Aynı günlerde, yakın zamana kadar IŞİD ile savaşmakta olan El Nusra IŞİD’e katıldığını açıkladı. Salı günü The Times, Kuzey Afrika ve Mağrip El Kaidesi (KAMEK) adlı örgütün, Yemen’de etkin El Kaide (YEK) grubunun, İbrahim Halife’yi selamladıklarını, Boko Haram’ın IŞİD bayrağı göstermeye başladığını aktarıyordu. Times KAMEK’in Avrupa’da en yaygın örgütlenme ağına sahip olan YEK’in uluslararası eylemler düzenleyebilen yapılar olduğunu da anımsatıyordu. Başlangıçta IŞİD’in Irak, Suriye, kısmen Lübnan’la sınırlı, en kötü olasılıkta Ürdün ve Türkiye’de istikrarsızlık yaratabilecek bir “sorun” olduğu düşünülebilirdi. Ancak, IŞİD’in halifelik ilan etmesinden sonra ortaya çok farklı bir şekillenme çıkmaya başlıyor. IŞİD’in halifelik ilanı, tüm Müslümanları halifeye biat etmeye çağırıyor, etmeyenleri halifenin iradesine karşı çıkan dönekler (mürtet) ilan ediyor. Böylece IŞİD Müslüman dünyasının iktidar ilişkilerine karşı savaş ilan etmiş oluyor. IŞİD’in uluslararası insan kaynakları, KAMEK ve YEK’nin katılımı, IŞİD’in savaş alanının Ortadoğu’nun ve Müslüman dünyasının çok dışına taşacağını gösteriyor. IŞİD’in halifelik ilan etmesi birçok yorumcuya göre, uluslararası cihat hareketinde yeni bir sayfa açıyor. Cihat hareketinin, “halife”nin çağrısına uluslararası planda olumlu cevap vermeye başlaması, gerek Körfez emirliklerinin ve Suudi krallığının, gerekse Türkiye’deki İslamcı hareketin, AKP liderliğinin hesaplarının nasıl altüst olduğunu, nasıl bir gerçekle karşılaşacaklarını (IŞİD’in bunları adeta mürtet olarak gördüğünü düşününce...) görmek çok zor olmasa gerek. Diğer taraftan, büyük olasılıkla IŞİD çok yönlü bir saldırı altına girmeyi göze alarak bir hesap hatası yapmış kendi sonunu hazırlamış da olabilir. O durumda “bir halifelik kuruldu, Batı ve bölgedeki uşakları onu yıktı” algısının nerede, nasıl sonuçlar yaratabileceğini bilmek çok zor. EMİNE KAPLAN ANKARA AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda partililerden kopmayacağını, parti ve hükümetle birlikte hareket edeceğini belirtirken, “herkesin cumhurbaşkanı” olacağını savundu. 12. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle “kara vesayetler dönemi”nin kapanacağını belirten Erdoğan’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ilişkin bir ayrımda bulunmaması dikkat çekti. Seçilmesi durumunda çözüm süreci ve paralel yapıyla mücadele başta olmak üzere hedeflerini sıralayan Erdoğan, “Bu bir veda değil, başlangıç” dedi. Kendisinden sonrasıyla ilgili olarak “Gözüm arkada değil” diyen Erdoğan, 3 dönem kuralının değişmemesi gerektiğini vurguladı, gençlere dikkat çekti. Adaylık konuşmasına “Mülkün, zaferin sahibi Allah’tır” diyerek duayla başlayan ve Fatiha suresinin Türkçesiyle bitiren Başbakan Erdoğan, özetle şu görüşleri dile getirdi: ‘Paralelle mücadele artacak’ “Allah nasip ederse cumhurbaşkanlığımızda da çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyiz. Türkiye’nin çözümden, barıştan ve kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur. Aynı şekilde paralel devlet yapılanmasıyla mücadele, cumhurbaşkanlığı dönemimizde çok daha güçlü, çok daha koordineli şekilde süreceğini özellikle ifade etmek isterim. Bu kirli yapıyı hukuk içinde tamamıyla ve hızlıca tasfiye edeceğiz. Bizim 2023 hedeflerimiz var.” Gül’ün dönemini de ‘kara dönem’ saydı: Cumhurbaşkanının halk tara racak, halka karşı devleti temsil edecek cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Halkın seçtiği, halktan bir cumhurbaşkanı göreve gelecek, fark bu. Şu anda çatı ne diyor? Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunuyor. İşte İsmet İnönü’nün Cemal Gürsel’in yaptığı gibi vesayeti savunmaktır. Cumhurbaşkanı tarafsız olsun derken esasen cumhurbaşkanının devletin tarafında, milletin karşısında durmasını istiyorlar. Bu dönem artık kapandı. Türkiye’de 1960 ihtilalinin bir izi daha inşallah siliniyor. fından seçilmesi, demokrasimiz adına çok büyük bir dönüm noktasıdır, basit ve teknik bir değişiklik değildir. 10 Ağustos’ta cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile aynı zamanda kara bir dönem, vesayetler dönemi de kapanmış olacak. Siyasi iktidarın karşısında du kanlığı makamına çok daha güçlü demokratik meşruiyet sağlayacak. Bu sayede cumhurbaşkanlığı makamı asıl anlamını bulacak, asıl mecrasına girecektir. Erkler arasında daha sağlıklı bir denge kurulacak, daha sağlıklı bir denet Tehditler karşısında dirayetli duruş: Halk tarafından seçilmesi cumhurbaş ‘Gençlik ve “Gençler benim her şeyim. Siyasi mücadelenin ben ile değil biz ile yapılacağına gönülden inanıyorum. Erdoğan olmadığında AK Parti’nin olmayacağını düşünen, kendisi ya da bir başkası bu hareketin yol alamayacağını düşünen varsa bu davayı anlamamıştır. AK Parti şahıslarla var olmuş bir parti değildir. Siyaseti tarihim boyunca vazifeye talip olanlardan değil, vazife bekleyenlerden oldum. Gözümüz arkada değil, davayı omuzlayacak kahramanların olduğunu biliyorum. 3 dönem kuralının, AK Parti’de taviz verilmeden muhafaza edileceğini biliyor, buna yürekten inanıyorum.” l İZLENİMLER/NOTLAR Konuşmasına Geniş güvenlik önlemleri ATO Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıya yaklaşık 4 bin davetli katıldı. Kongre salonu, koridorları ve binanın dışı güvenlik şeritleriyle kapatıldı ve giriş için kontrol noktaları oluşturuldu. Erdoğan ve beraberindeki araç konvoyu binaya otopark tarafından girdi. Salona eşiyle birlikte gelen Erdoğan, yine eşiyle birlikte davetlileri selamladı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) biz vurgusu’ duayla bitirdi FIRAT KOZOK duayla başladı, ANKARA AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Başbakan Tayyip Erdoğan, adaylığı açıklandıktan sonra yaptığı konuşmaya uzun bir duayla başlarken, 1 saatlik konuşmasını da Fatiha suresinin Türkçe mealiyle tamamladı. Konuşması boyunca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adını anmayan Erdoğan’ın “10 Ağustos’ta sadece 12. Cumhurbaşkanı seçilmeyecek, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle aynı zamanda kara bir dönem, vesayetler dönemi de kapanmış olacak” demesi dikkat çekti. Toplantıda çok sayıda medya kuruluşuna ambargo uygulandı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığının açıklandığı toplantıyla ilgili dikkat çeken notlar şöyle: l Toplantıya eski ve yeni milletvekilleri, bakanlar, bakan yardımcıları, il, ilçe, belde belediye başkanları, MKYK üyeleri, büyük kongre delegeleri, il başkanları ve parti kurucuları katıldı. l Erdoğan’ın ismi açıklanmadan önce sinevizyonda Başbakan’ın görev yaptığı çeşitli dönemlere ait fotoğraflardan oluşan bir video gösterildi. Görüntüler sırasında AKP’nin 2011 yılında kullandığı seçim şarkısı olan “Zor olsa da, dönmem senin yolundan” adlı şarkı çalındı. Yayın sırasında Emine Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gözyaşlarını tutamadı. l Erdoğan’ın adaylığını, kendisinin 40 yıllık yol arkadaşı ve AKP Genel Başkanvekili Mehmet Ali Şahin açıkladı. l Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, toplantıyı İstanbul’da televizyondan izledi. Erdoğan’ın konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adından hiç söz etmemesi dikkat çekti. l Konuşmasında sık sık genç tabana yönelik övgüler sıralayan Erdoğan’ın bu tavrıyla 3 dönem kuralından şikâyetçi vekillere mesaj verdiği yorumları yapıldı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olmasıyla birlikte “Genel Başkanvekili” olarak Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Mehmet Ali Şahin parti yönetiminin başında yer alacak. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması durumunda ise yeni hükümet kurulana kadar kabinenin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a emanet edilmesi bekleniyor. Erdoğan’ın adaylığının açıklandığı toplantıda medyaya da ayrımcılık yapıldı. Toplantı için Taraf, Sözcü, Evrensel, Birgün, Yeniçağ, Yurt, Aydınlık gazeteleri ile Ulusal Kanal ve Halk TV’nin muhabirlerine de akreditasyon verilmedi. ‘Birbirimizden kopmayız’ “Eşime ve çocuklarıma anlayaşlarından, fedakârlıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Ben onlardan hep razı oldum, onların da kendilerine yeterince vakit ayıramadığım için beni affetmelerini, benden razı olmalarını diliyorum. Tüm çalışma arkadaşlarımdan helallik istiyorum. Bu bir veda değil, yeni bir başlangıçtır. Milletimiz bizi seçerse AK Parti çatısı altında bir araya gelemeyeceğiz. Ama bizler ezelden kardeşiz, birbirimizden kopmayacağız. Türkiye’nin istikametini belirlerken her aşamada birlikte olacağız. Partimizle de hükümetimizle de birlikte hareket edeceğiz.” 311 İMZAYLA BAŞVURU Erdoğan’ın adaylık dilekçesi, AKP Grup başkanvekilleri tarafından 311 milletvekilinin imzasıyla dün TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sunuldu. Çiçek, Türkiye’nin yakın siyasi tarih bakımından önemli bir süreçten geçtiğini belirterek, artık cumhurbaşkanını halkın bizatihi kendisinin seçeceğini söyledi. Erdoğan devlet olanaklarıyla, İhsanoğlu ve Demirtaş bağışlarla propaganda yapacak Parti ona emanet Bu yarış eşit değil! FIRAT KOZOK ANKARA AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Başbakan Tayyip Erdoğan, seçim çalışmalarında devlet olanaklarını kullanma geleneğini sürdürecek. İlk mitinglerini hafta sonu Samsun ve Erzurum’da yapacak olan Erdoğan, her iki kentte de toplu açılış törenlerine katılacak. Açılış törenleri nedeniyle Başbakanlık kaynakları sonuna kadar kullanılabilecek. Muhalefet ise, aday olur olmaz Erdoğan’a Başbakanlık koltuğunu bırakması çağrısı yapmaya başladı. Erdoğan, bugüne kadar genel ve yerel seçimlerin tamamında devlet olanaklarını seferber etmişti. Partisinin propaganda mitingleri için gittiği her ilde göstermelik “valilik ziyaretleri” yapan ve başta TOKİ projeleri olmak üzere devletin toplu açılış törenlerine katılıyordu. Böylece yapılan kent gezileri “Başbakanlık faaliyeti” kapsamına sokuluyor ve binlerce TL’lik masraf devletin sırtına yükleniyordu. Geziler için devletin uçak, helikopter, otobüs, makam araçları ve eskortları kullanılıyordu. Erdoğan ilk mitingini cumartesi günü Samsun’da yapacak. Sabah saatlerinde kente gidecek olan Erdoğan, burada toplu açılış törenine katılacak ve halka seslenecek. Akşam saatlerinde kentte düzenlenecek iftar programının ardından geceyi Samsun’da geçirmesi planlanan Erdoğan, pazar günü ise Erzurum’a geçecek. Erdoğan burada da yine toplu açılış törenlerine katılacak. Her iki kentte de Erdoğan hem “Başbakanlık faaliyetini” hem de cumhurbaşkanlığı propagandasını bir arada yapmış olacak. Erdoğan, devlet olanaklarını bu şekilde kullanırken, CHP ve MHP’nin ortak çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP adayı Selahattin Demirtaş, kendilerine yapılacak bağışlarla seçim çalışmalarını yürütebilecek. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Cumhurbaşkanlığı adaylarına yapılacak bağışın limitini 9 bin 42 TL olarak belirlemişti. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin Erdoğan’ın Köşk’e adaylığını açıklamasının ardından “Başbakan” sıfatıyla seçimlere katılmasının etik olmayacağını belirtti. Tekin şöyle konuştu: “Sayın Erdoğan’ın en geç 3 Temmuz’da Başbakanlık görevinden istifa etmesini bekliyoruz. En uygun tavır budur. Üç aday var. İkisi kendi imkânları ile kampanya yaparken, üçüncünün devlet imkânlarını kullanması etik değildir.” CHP’li Umut Oran da bu konuda mayıs ayı başında TBMM’ye sunduğu yasa teklifine dikkat çekerken, adil ve eşit bir seçim süreci için Başbakanlık ve adaylığın bir arada olamayacağına dikkat çekti. CHP Milletvekili Kamer Genç de Erdoğan’ın elinde devasa bir örtülü ödeneğin bulunduğunu, 250 bin polis ve 400 bin civarındaki askerin emrinde olduğuna dikkat çekerek “YSK’yi göreve davet ediyorum. Aksi takdirde şaibeli olacak seçimin altından kalkamaz. Erdoğan Başbakanlık’tan çekilmezse karşı adayların yerinde olsam çekilirim” dedi. HDP Meclis İdare Amiri Sırrı Süreyya Önder de adaylığı açıklanan Erdoğan’ın “istifa etmemesinin etik ve adil olmadığını” söyledi. Erdoğan için seçim koordinasyon merkezi de kuruldu. Kuleli Sokak 20 Numara’daki merkez, 30 Mart seçimlerinden önce AKP’nin Çankaya Belediyesi başkan adayı Barış Aydın tarafından kullanılmıştı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası için kullanacağı bina, Çankaya Köşkü’ne 500 metre mesafede bulunuyor. Medyaya ayrımcılık CHP: Seçim şaibeli olur Şükür’den sert tepki AKPcemaat kavgasının ardından partisinden istifa eden İstanbul Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür, Erdoğan’ın adaylığına Twitter hesabından tepki gösterdi. Şükür, şunları kaydetti: “Dini değerleri sömüren, sonra da camilerde hırsızlık ve rüşvetten bahsedilmesine müsaade etmeyen dindar cumhurbaşkanı adayı olmak. Konumu gereği herkesi sevgiyle kucaklaması gerekirken, ramazan, oruç demeden hâlâ nefret vaizliği yapan bir cumhurbaşkanı adayı olmak...” l Basın Konseyi ve TGC Akreditasyon engeline kınama İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Basın Konseyi, AKP’nin Cumhurbaşkanı adayını açıkladığı Ankara Ticaret Odası (ATO) Kongre Salonu’na, iktidar yanlısı olmayan gazetecilerin alınmamasını kınadı. TGC’den yapılan açıklamada, salona Aydınlık, Birgün, Evrensel, Taraf, Yurt, Sözcü gazeteleriyle Halk TV, Hayat TV ve Ulusal Kanal televizyonlarının alınmadığı belirtilerek, “İktidar, gelenekselleştirdiği akreditasyon uygulaması ile yayın politikasından hoşlanmadığı gazetelerin çalışanlarının mesleklerini yapmalarını engellemektedir. Halkın bilgilenme hakkını da yok saymaktadır” denildi. Basın Konseyi’nin açıklamasında da “Toplumsal barışa ve demokrasiye daha fazla ihtiyacımız olduğu bugünlerde, iktidar yanlısı olmayan gazetecilere akreditasyon uygulamasını utanç verici buluyoruz” ifadelerine yer verildi. İlk miting Samsun’da Büyük oğul Burak yoktu Erdoğan’ın konuşmasını kızları Esra ve Sümeyye ile oğlu Bilal de izledi. Ancak toplantıda büyük oğul Burak’ın olmaması dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle