04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’in aynı coğrafya, aynı bölgede doğmuş olması bir raslantı değildir. Kutsal inancı sosyolojik bir bina gibi düşünecek olursanız, tektanrılı üç dinden en eskisi Yahudilik giriş katı olarak yapılandıktan yaklaşık iki bin yıl sonra çıkılan birinci kata Hıristiyanlık oturmuştur. İkinci katın çıkılması için yedi yüz yıl daha geçmesi gerekmiş, Hıristiyanlığın üstüne de İslamiyet yerleşmiştir. Aynı çatıyı paylaşan inanç aileleri arasında, birbirlerinden ne kadar farklı görünseler ve yaşasalar da ister istemez “birleşik kaplar” etkilenmesi vardır. Ne var ki bu etkilenmede, birinci kattaki Hıristiyanlık giriş katındaki Yahudiliğe doğrudan bağlanırken İslamiyet aynı hiyerarşiyi izlememiş, aradaki Hıristiyanlık mantığını atlayıp o da doğrudan Yahudiliğin kutsal kuramları üstüne yapılandırılmıştır. İşte bu doğrudan bağlantı yüzündendir ki İslamiyet’in haram ve sevap yorumları Hıristiyanlığa taban tabana zıt, ama Yahudiliğe tıpa tıp uygundur. Bu uygunluğa en açık seçik örnek, Hıristiyanlığın afiyetle yediği domuzu, İslamiyet’in tıpkı Yahudilik gibi yasaklamasıdır. Kadın saçının günah sayılmasından, Yahudilik’te “kaşer”, İslamiyet’te “helal” hayvan kesimine, bu örnekler çoğaltılabilir. HHH Ama tektanrılı inanç binasında, aralarında pek de anlaşamayan kat sahiplerinin, Artık kim kimden almıştır bilemem, ama Mısırlı put Ra ile Arapça put Rabb’ın, Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman inancındaki Rabb, Rabbi sözcüklerine kaynak olduğu açıktır. Böylece Ortadoğu’da ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan ya da Müslüman, ellerini “Ya Rabbi” diyerek göğe açan her mümin, aslında ortak bellekte de, genetikte de kıyıdan köşeden akraba, hatta reddi miras eyledikleri Ra kültünün, bence epeyce hayırsız ve alabildiğine cahil torunlarıdır. Ne var ki aynı ağacın dalları olmak, dalların birbiriyle dalaşmasını, hatta aynı din mensuplarının üstünde oturdukları dalı kesmesini engellemiyor. HHH Ortadoğu, ne yazık ki dine dayalı kuram ve yapılanmaların asla barışa açılmayıp daima kin, kan ve savaş doğurduğu bir bölge. Bu bölgeye güya demokrasi getirmek için diktatörlere karşı savaş açan ABD, Avrupa ve Suriye örneğinde olduğu gibi iç savaşı kışkırtan Türkiye, Suudi Arabistan, Katar Emirlikleri gibi ülkeler; kurunun yanında yaşın da yanacağı bir yangını ateşlediler. En büyük riski alan ve şimdilik en zor durumda kalan da Türkiye oldu. IŞİD dedikleri cellat çetesi, sınıra şeriatçı cihat bayrağını dikti. AKP hükümeti, IŞİD’in rehin aldığı yurttaşlarımızı bile kurtaramadı... Bakalım Türkiye’yi nasıl koruyacak bu beladan. “Aşırı sayıda insan dünyaya geliyor. Devlet kavramı bunların arasında ki gereksizler için icat edildi.” FRIEDRICH NIETZSCHE Düşman Kardeşlik Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN paylaştıkları ortak mekâna ilişkin en azından ortak bir dil kullandıkları su götürmez bir gerçekliktir. Üstelik tektanrılı kuramın kurucusu, ilk katın mimarı ve maliki Yahudilik, her ne kadar üç dindeki ortak mantığın mucidi gibi görünse de bu inanç binasının bir de temeli ve bodrum katı vardır! O temel, çoktanrılıdır. Bodrum katına ise Yahudiliğe mağduriyet efsanelerini esinleyen, eski Mısır dini gömülmüştür. Ne var ki tarihin gelmiş geçmiş en görkemli uygarlıkları arasında en şaşırtıcısı olan Mısır, Yahudilere salt mezalim edebiyatı değil, bizzat Tanrı’nın adını da miras bırakmıştır. Eski Mısır tanrıları arasında en önemli yeri tutan güneş tanrısı, Ra’dır. Tanrı Ra’dan, İbranicede haham, hoca ve usta anlamına gelen Rabbi sözcüğü türer. Aziz Markus’un yazdığı İncil’de, Aziz Petrus, tanrının oğlu kabul edilen Hz. İsa’ya dönüp: “Rabbi, burada rahatız, üç çadır kuralım, biri sizin, biri Musa’nın, biri İlyas’ın olsun” der. Hıristiyan inancında Hz. İsa Tanrı’nın oğlu kabul edildiği için de Rabbi sözcüğü, doğrudan Tanrı’yı ifade eder. HHH Raslantıya bakın ki Arapça terbiye etmek, eğitmekle eşanlamlı bir mastar olan Rabb sözcüğü, ‘Cahiliye’ döneminde tapınılan putlara verilen isimdir. İslamiyet’le birlikte Allah’ın adlarından birine dönüşmüştür. MEHMET AKİF ERSOY’A   Yıllar önce Arabistan çöllerinde Bir tarafta İngilizler bir tarafta hainler Kuşçubaşı Eşref’le  çaresiz kavgalarda mıydınız Hocam bu kadar savaşlardan sonra hâlâ kan hediyeli umutlar yağıyor gökyüzünden çaresiz kavgalar veriliyor gene Hocam Arap atları uykularında da koşuyor küçücük çocukların rüyaları  kendilerinden önce düşüyor toprağa anlayamadınız ikiniz de o zaman da bu zaman da ne ezan ne çan sesleri kurtarıyor bebekleri bizimkilerin hepsi sahte Asım Hocam petrol ateşi yoksula düşman örtüyor bütün yalanları bu kadar olup bitenden kim sorumlu ben mi utanayım Allahım sen bana bakma Hocam kurtuluş ne kadar yakın ne kadar uzak bilemem şimdilik uzan umudunun yanına karış git özlediğin sonsuzluklara. A. KADRİ ERGİN Suriye Politikası ve Sokaklarımız Dün sabah oturduğum evin karşı köşesindeki pastanede suböreği yiyorum. Hırpani kılıklı bir adam belirdi karşıdan, elinde bilgisayar çıktısı bir kâğıt var, “Suriyeliyim, Allah rızası için yardım edin” yazıyor üzerinde. Adam, iktidar tarafından “misafir” olarak nitelenen, Türkiye’nin dört bir yanında serseri mayın gibi dolaşan yüz binlerce Suriyeliden biri. Masalarda oturanlara hem elindeki kâğıdı gösteriyor hem de duaya benzer bir şeyler mırıldanıyor. Kimsenin elini cebine atmaya niyeti yok; arkamdan bir ses, “Erdoğan’a git, Erdoğan’a…” diyor. Öyle ya, sınırları açan o, gelebildiğiniz kadar gelin diyen de o! Adamcağız baktı ki buradan ekmek çıkmayacak homurdanarak uzaklaştı. Ardından düşündüm… Haline tavrına bakıldığında bir “siyasal mağdur” olduğu su götürürdü. Ülkesinde çevreye dehşet saçan terör gruplarından birinin hedefi olacak bir durumu da yoktu göründüğü kadarıyla. Öyle olsaydı sınır bölgelerimizde kurulmuş kamplardan birine başvururdu. AKP iktidarının Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş iltica kurallarını bir yana iterek neden farkı gözetmeksizin Suriye sınırını ardına kadar açması gerçek savaş mağduru Suriyelilerin dışında Türkiye’yi geçim kapısı olarak gören yüz binlerce insanın ülkemizin dört bir yanına yayılmasına yol açmıştı. HHH Yine de yolunu “taşı toprağı altın” İstanbul’a düşürmüş o adamcağıza bir iki lirayla destek olmayı geçirmiştim kafamdan. Ama aynı anda gözüm karşıdaki büyük marketin kapısının önünde oturmuş dilenen kara çarşaflı kadına ilişmişti. Arapça yakarışları oturduğumuz pastaneye kadar geliyordu. Bir gün önce de benzer görüntülerle karşılaşmıştım. Onları İstanbul’un bu uzak semtine birileri getirmiş olmalıydı. İstanbul başta olmak üzere birçok kentimizde, kentlerin belli bölgelerinde birtakım karanlık niyetli kişilerin suç örgütleri oluşturdukları yüksek sesle dillendirilmeyen bir gerçekti. Verilecek her sadaka bu bölgelerdeki suç/ suçlu potansiyelini güçlendirmekten başka bir şeye yaramayacaktı. HHH Kentlerimizde artan fuhuş, gasp, hırsızlık, darp gibi olaylarda yoksul Suriyelileri pençelerine düşüren suç örgütlerinin payı oldukça yüksekti ve bu pay giderek artıyordu. Bu görüntüler Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sorumluluğunda yürütülen, Türkiye’nin baştan sona bir rezalet olan Suriye politikasının ülkemiz sokaklarına yansımasıydı. Türkiye’nin dış politikası Ortadoğu’da nereye uzansa çökmüş, neye el atsa elinde kalmıştı. Libya’da, Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de, İsrail’de tam anlamıyla çuvallamıştık. Yeni Osmanlıcılık, güçlü Sünni devletler politikası iflas etmişti. AKP iktidarının dış politikada ilan ettiği kırmızı çizgiler ortadan kalkmış; Irak’ın, Suriye’nin girdiği parçalanma/bölünme süreçleri karşısında Türkiye’ye yalnızca uzaktan seyircilik düşmüştü. HHH Bir de son günlerde Cumhuriyet tarihimizin en basiretsiz, en yeteneksiz, en başarısız Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık’a bir olasılık olarak ortaya atılmıyor mu, sırtımdan aşağıya terler boşalıyor. Tanrı bizi böyle bir felaketten korusun! GÖRÜŞ hikmet altnkaynak KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] 2Temmuz’unYıldönümünde Metin Altıok’u Anarken… Aslında Metin Altıok, bu yıl yedincisi verilen şiir ödülüyle de anıldı. Bu yılın Metin Altıok Şiir Ödülü Gülten Akın’a Yapı Kredi Yayınları’ndan Ekim 2013’te çıkan “Beni Sorarsan” adlı kitabı için verildi. Kırmızıkedi Yayınevi’nin Altıok ailesiyle birlikte düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü, Doğan Hızlan başkanlığında Hilmi Yavuz, Güven Turan, Talat Sait Halman, Ali Cengizkan, Haydar Ergülen ve Eray Canberk’ten oluşan seçici kurul tarafından oybirliğiyle belirlendi. Geçen ay gerçekleştirilen Metin Altıok Şiir Ödülü töreninin izleyicilerindendim. Tören Beşiktaş Belediyesi’nin Fulya Sanat Merkezi’nde yapıldı. Program akışını Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı yürüttü. Kırmızıkedi Yayınevi’nin Yayın Yönetmeni İlknur Özdemir, yaptığı konuşmada ödülün seçici kurul tarafından Gülten Akın’a verilme gerekçesini şöyle açıkladı: “Şiiri hayatın ‘anlam’larından bir tanesi kılan tutumuyla, her türlü yalnızlığımızdan yeni bir dil kurabilme yeteneğiyle ve Türkçenin büyük şiir geleneğini daha da büyüten şiirinin derinliği.” Ankara’da yaşayan şair Gülten Akın (1933), sağlık sorunları yüzünden törene gelememişti ama şair Behçet Aysan’ın kızı, şair Eren Aysan Gülten Akın’ın mesajını getirdi, okudu, çok alkış aldı: “Metin Altıok ile Behçet Aysan’la aynı zamanlarda büyüdüm. Sivas’ta merdivendeki fotoğrafları hiçbir zaman belleğimden çıkmadı. O oturuşta direncin, haksızlığa karşı duruşun onurlu tavrı vardı. Sanki bilerek isteyerek bir ölüm. Metin Altıok’un Türk şiirindeki yerini anlatmaya gerek yok. Onun adına bir ödül aldığım için hem üzgünüm. Hem de onur duyuyorum.” Bu nedenle ödül heykelciği Gülten Akın’a sunulamadı. Ben de yanımda getirdiğim ödül alan kitabını imzalatamadım. Ona alkışlar gönderilirken kendine iletilmek üzere de ödülü Kırmızıkedi Yayınevi Kurucusu Haluk Hepkon tarafından YKY temsilcisi Fahri Güllüoğlu’na verildi. Enver Aysever, piyano ve viyolonsel müzikleri eşliğinde özel bir sözmüzik gösterisi sundu. Aysever, Metin Altıok’un yaşamının dönemeçlerini, şiirlerinden de esinlenerek “Şair Kimsesiz Bir Mektuptur” odaklı, şiirsel bir biçemle, acıklı, sevinçli, dokunaklı, sitemli performansını gerçekleştirerek ödül törenine damgasını vurdu. Tören’de Enver Aysever’e piyanoda Çiğdem Erken eşlik ederken genç piyanist Erken, üç özel bestesiyle de törene renk ve büyü kattı. Ünlü viyolonselist Çağ Erçağ ise törenin anlamını viyolonseliyle daha da derinleştirdi. Törenin başlamasını beklerken Demet Taner’e gelecek yıl Haldun Taner’in 100. Yaş etkinlikleri için bir hazırlık olup olmadığını sordum. Henüz bir çalışma olmadığını söyledi. Ben de daha vakit var sanırım Kadıköy Belediyesi’yle ve üniversitelerle işbirliğinin yapılabileceğini anımsattım. Salonda görebildiğim, selamlaşabildiğim kadarıyla Orhan Alkaya, Oya Uysal, Oya Başak, Mustafa Yılmaz, İnci Aral, Aysel ÇelikelMurtaza Çelikel, İlhan Cihaner, Oğuz Kaan Salıcı, Burhan Şenatalar, Canan Kaftancıoğlu, İsa Çelik, Rahmi Saltuk vb. vardı. Kadir İncesu fotoğraflar çekiyordu. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’la karşılaştım, kokteyl sırasında uzunca sohbet etme olanağım oldu, yerel yönetimleri, kültür sanat etkinliklerini konuştum. Böylece 1993’te yitirdiğimiz Metin Altıok adını, yapıtlarını yaşatmak için verilen 2014 Metin Altıok Şiir Ödülü törenini izlerken bir kez daha anladım ki hiçbir şey sanatı ve sanatçıyı öldüremez. Onların özgürlüğünü elinden alamaz. Metin Altıok’u sevgiyle anıyorum. Onun ve arkadaşlarının yaşadıklarını hiçbir vicdan sahibi insan unutamaz, unutmamalı! Aradan 21 yıl geçse de unutulmadı. 2 Temmuz’da Madımak Oteli’nde yanan yalnızca 33 aydın olmadı, insanlığın insan olarak geliştirdiği değerleri de yandı. Gülten Akın’ı da yürekten kutluyor, sağlıklı yıllar ve nice yapıtlar diliyorum. Ödül kazanan kitabının adını da taşıyan şiirini burada sizlerle paylaşmaktan, şiirimiz adına büyük bir onur ve sevinç duyuyorum. BENİ SORARSAN Beni sorarsan, Kış işte Kalbin elem günleri geldi Dünya evlere çekildi, içlere Sarı yaseminle gül arasında Dağların mor baharıyla Sis arasında Denizle göl arasında Yanımda kediler, kuşlar Fikrimden dolaşıyorum Hiçbir iktidarı sevmesem de Sobanın iktidarında Çarpışa çarpışa nasılsa Büyüyebilen kızlar Uslu, sakin, ölümü bekliyorlar Yaşlılık Dev mi oldular, başkaları Üstüne üstüne gelip korkusuz Güçlerini deniyorlar (Gülten Akın, Beni Sorarsan, YKY, Ekim 2013, s.1112) HARBİ SEMİH POROY BULMACA T.C. KONYA 1. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Konya İl, Selçuklu İlçe, 16511 Ada No, 5 Parsel No, DİKİLİTAŞ MAHALLESİ Mahalle/Mevkii, 25 Bağımsız Bölüm TAŞINMAZIN iç kapı numarası 25 olup, kuzey batı cepheli dairedir. Daire antre, salon, üç oda, mutfak, lavabo, tuvaletten ibarettir. İki adet balkon bulunmaktadır, giriş kapısı çelik diğer kapı doğramaları paneldir. Tavanlarda alçı süs ve alçı kartonpiyer vardır. Sulu kısımların tabanına seramik salon ve oda tabanlarına laminant döşenmiştir. Mutfakta mermer tezgah ile tezgah alt ve üst dolapları vardır. Banyoda duşakabin, lavabo ve klozet vardır. Kalorifer petekleri paneldir. Antrede ahşap vestiyer, yatak odasında ahşap dolap bulunmaktadır. Elektrik ve su tesisatı vardır. Adresi: Sancak Mahallesi Veysel Karani Caddesine Cepheli Kuzeykent Siteleri 2. Blk No: 124/ 5 Selçuklu/Konya Selçuklu/KONYA Yüzölçümü: 106,00 m2 Arsa Payı: 1/70 İmar Durumu: Var , İnşaat tarzı 7 KAT AYRIK NİZAM MESKEN SAHASINA İSABET ETMEKTEDİR. Kıymeti: 120.000,00 TL KDV Oranı:%1 Kaydındaki Şerhler: Hacizler ve İpotek mevcut olup, ipotek dosyasından satış yapılacaktır. 1. Satış Günü: 01/09/2014 günü 14.00 14.05 arası 2. Satış Günü: 30/09/2014 günü 14.00 14.05 arası Satış Yeri: Konya Adliyesi A blok İcra Müdürlükleri bölümü, zemin kat mezat salonu Karatay/Konya 2 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Konya İl, Selçuklu İlçe, 1899 Ada No, 225 Parsel No, Işık MAHALLESİ Mahalle/Mevkii, 2 Bağımsız Bölüm. TAŞINMAZIN Zemin kat + birinci katında iç kapı numarası 1 olan güneybatı kuzeybatıkuzeydoğu cepheli dairedir. Salon ve oda tabanlarına laminant, sulu kısımların tabanına seramik döşenmiştir. Giriş kapısı çelik, diğer kapı doğramaları paneldir. Pencereler PVC doğrama olup, mermer denizlik vardır, iç duvar yüzeyleri harç sıvalı saten boyalıdır. Tavanlar alçı kartonpiyerlidir. Mutfakta mermer tezgah ve tezgah üst ve alt dolapları vardır. Kalorifer petekleri paneldir. Antrede ahşap vestiyer ve dolaplar vardır. Isınma kaloriferlidir. Adresi: Mehmet Akif Mahallesi Seferhisar Caddesine Cepheli Bozdağ 2 Apartmanı No: 17/1 Selçuklu/Konya Selçuklu/KONYA Yüzölçümü: 132,00 m2 Arsa Payı: 1/10 İmar Durumu: Var, İnşaat tarzı beş kat ayrık nizam mesken sahasına isabet etmektedir. Kıymeti: 135.000,00 TL KDV Oranı: %1 Kaydındaki Şerhler: İpotek ve hacizler mevcut olup, ipotek dosyasından satış yapılacaktır. 1. Satış Günü: 01/09/2014 günü 14.15 14.20 arası 2. Satış Günü: 30/09/2014 günü 14.15 14.20 arası Satış Yeri: Konya Adliyesi, A blok İcra Müdürlükleri bölümü zemin kat mezat salonu Karatay/Konya Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KD, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedifir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ilyilc bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. Adına tebligat çıkartılıp bila tebliğ dönen ilgililerin ve İİK.’nun 127. maddesine göre SATIŞ ilanının tebliğ adresleri tapuda kayıtlı olmayan alakadarlara gönderilen tebligatların tebliğ imkansızlığı halinde iş bu satış ilanı Elektronik ortamda yapılan ilan “elektronik ortamda ilan yapılmıştır” tebliğ yerine geçer. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/2565 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 18/06/2014 SEDAT YAŞAYAN 2013/2565 TLMT. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 42418) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Külde ya 1 da sacda pi 2 şirilen bir tür pide... Baş 3 langıçta yer 4 alan. 2/ Tek 5 lif etmek. 3/ 6 Ulusal ya da yöresel konu 7 lardan esinle 8 nerek oluş 9 turulmuş müzik yapıtı. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Uzaya gönderi 1 H A V L I C A N len ilk canlı olan 2 A Z A R UMU Z köpek cinsi... Cil 3 B A T A K A R A ve. 5/ Büyük erkek 4 S P O R A L İ kardeş... Nazi parZ E C R İ Y E tisinin askeri po 5 B N İ K E K lis örgütü... Fas’ın 6 U S 7 R A T A N Y A Ü plaka imi. 6/ GeneA A U R lev işleten kadın... 8 G R İ Doğalgazın önem 9 A N E S T E Z İ li bir bileşeni olan gaz. 7/ İçinde bulaşık yıkanan musluk teknesi... Yemin. 8/ Bir tür bağımsızlığı olan büyük il. 9/ “ kesilir geçse sabâ gülşenimizden” (II. Selim)... “Sakağı” da denilen ölümcül bir hayvan hastalığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sacda ya da yağda pişirilen bir tür hamur işi. 2/ Bir şeyin esas tutulan yüzü... Düşmanlık. 3/ Adaçayına verilen bir başka ad. 4/ Kısa kıllı bir av köpeği cinsi... Ankara’nın bir ilçesi. 5/ Briçte bir löveyi üstün bir kâğıtla almayıp daha aşağı bir kâğıtla alma... Fenike mitolojisinde en büyük tanrı. 6/ Notada durak işareti... Selenyum elementinin simgesi... Yiğit, kahraman. 7/ Kendi alanında en önde gelen kimse ya da şey... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. 8/ Birçok bedensel özelliğiyle file benzeyen, tavşan iriliğinde bir hayvan. 9/ Kasımpatı çiçeğine verilen bir başka ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle