03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET [email protected] SAYFA Genç piyanistler ödülle döndü KÜLTÜR 15 Akün ve Şinasi sahneleri için eylem Kültür Servisi İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden İlayda Çağlayan ile Işık Soyluer, Romanya’da düzenlenen Uluslararası Piyano Yarışması ProPiano’dan ödülle döndü. Türkiye’yi temsilen katıldıkları yarışmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik ve Bale İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi İlayda Çağlayan kendi yaş kategorisinde birincilik ödülü alırken, müzik ve sahne sanatları lisesi 10. sınıf öğrencisi Işık Soyluer ise kendi yaş kategorisinde ikincilik ödülünün sahibi oldu. Hayatımızı anlamlı kıldı CELÂL ÜSTER Güney Afrikalı yazar Nadine Gordimer, hep gerçek bir aydın gibi yaşadı ‘İhanete hayır, sanata evet’ dine Gordimer’ın yasaklanmamış ne kadar romanı varsa okudum ve Beyaz liberallerin duyarlılığı konusunda çok şey öğrendim.” Gordimer’ın ölüm haberi duyulduğunda, ilk açıklamalardan biri de Nelson Mandela Vakfı’ndan geliyordu: “Büyük bir yazarı, büyük bir yurtseveri, dünyada eşitlik ve demokrasi için yükselen güçlü bir sesi yitirdik.” Kanadalı yazar Margaret Atwood’un “en büyüklerden biri ve insan haklarının korkusuz sözcüsü” diye tanımladığı Gordimer’ın gözünde, sanat ve eylemcilik birbirine sımsıkı bağlıydı: “Yazdıklarımda, çevremdeki hayatı kullandım, çevremdeki hayat ise ırkçıydı. Dünyanın herhangi bir yerinde de yazar olabilirdim ama benim ülkemde yazmak ırkçılığa meydan okumak demekti.” “Yazmak hayatı anlamlandırmaktır. Hayatınız boyunca yazıp durur ve belki de hayatın küçük bir alanını anlamlandırırsınız” diyordu Gordimer. Hayatı, hayatımızı anlamlandırdı.Yaşadığımız ülkeler farklı belki ama onun aydın kimliğinden, ödünsüz entelektüelliğinden öğreneceğimiz şeyler olsa gerek. Evet önceki gün 90 yaşında sonsuzluğa göç eden Nadine Gordimer, yalnızca yapıtlarıyla değil, eylemleriyle de Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığına karşı savaşım vermiş bir düşünce özgürlüğü ve insan hakları savunucusuydu. Gerçi pek çokları onu 1991’de “apartheid”in can çekiştiği günlerde aldığı Nobel Edebiyat Ödülü’yle tanımıştı; ama, bana sorarsanız iki özelliği, onu siyasal ve düşünsel açıdan gerçek anlamda bir aydın kılıyordu. Birincisi, ırkçı Beyaz yönetimin en ağır baskıları uyguladığı günlerde, bir ara kendini “sürgüne atmayı” aklından geçirmiş ama sonunda bu düşüncesinden vazgeçmişti: “Ben ancak burada kendim olabilirim: Bir Beyaz Afrikalı…” İkincisi, yıllar boyunca Afrika Ulusal Kongresi saflarında, ırkçı yönetimin yıkılması için savaşım vermiş olmasına karşın, Nelson Mandela’nın ardından iktidara gelen Güney Afrika Başkanı Jacob Zuma’nın karşısına dikilmekten de çekinmemişti gerektiğinde. Zuma’nın, hükümetçe “hassas” sayılan bilgilerin yayım Bir Beyaz Afrikalı Hemşince ilk dergi Kültür Servisi Hemşin dili ve kültürünü yaymak, sonraki kuşaklara aktarmak amacıyla Hemşinli araştırmacı, yazar, gazeteci, müzisyen ve öğrencilerin olduğu bir grup Hemşincede “imece” anlamına gelen Gor isimli bir dergi için çalışmalara başladı. Hemşince çıkacak ilk dergi olacak Gor’u yayıma hazırlayan grup, “Kiri Gor unik , tukal tev tsketsek / Yazı imecemize siz de katılın” diyerek, Hemşinlileri desteğe çağırdı. Eylül ayında okurlarla buluşması planlanan Gor’un yüzde 90’ı Hemşince yazılardan oluşacak. Sözünü esirgemedi lanmasını sınırlandırmaya yö gelgitlerine açılmaktan hiç çenelik yasa tasarısına karşı çı kinmemişti. İnsan etkileşimlerinde yaşakarak “İnsanların sansürden kurtulmak için neler çektik nan tedirginliklerin, kadınerlerini bir düşünürseniz, sansü kek, SiyahBeyaz, tekmil birün yeniden canlandırılması reylerin içine çekildiği karannı kabullenemezsiniz” demişti. lık burgacın derin sularına dalÇünkü yıllar önce dediği gibi maktan kaçınmamıştı. “sansür, onu yaşamış olanlar andela’nın için asla bitmezdi; düş gücüne vurulmuş bir darbeydi san yaşamındaki yeri sür, onu yaşamış olanı sonsuNelson Mandela, Gordimer’ın za dek etkilerdi”. yaşamında çok önem Diyeceğim sözünü, li bir yer tutuyordu. Önceki Beyaz azınlık yöneAma Gordimer’ın gün 90 yaşında timinden de, kurda Mandela’nın tuluştan sonraki yaşamında çok ölen Gordimer ‘Benim Afrika Ulusal önemli bir yeülkemde yazmak ırkçılığa Kongresi yöneri vardı. meydan okumak demekti’ timinden esirGordimer, gememiş; poliM andela için diyordu. Yazmak, hayatı tik ve entelektü“Taştan oyulmuş anlamlandırmaktı el cesaretini sonubir heykel değil; onun için. na dek korumuştu. çektiği acıların kinci kılmak şöyle dursun, erçeğe duyu‘apartheid’ denilen o zindalan açlık nı yaratanlara karşı bile daha Gordimer’a göre, “gerçek her insan kıldığı, etten kemikten, zaman güzel değildi, ama ger uzun boylu bir adam” demişti. çeğe duyulan açlık güzeldi”. Ama Mandela da 1962’deki Gerçeğe olan açlığı hiç din yargılanması sırasında yaptığı mediği için de yalnızca Beyaz “Ölmeye Hazırım” başlıklı ünlü azınlığın yalnızca Siyah çoğun savunmasının editörlüğünü üstleluğu cendereye sokmakla kal nen Gordimer için, otobiyografimadığı, kadınlara da zorbalık sinde hapisteki günlerinden söz uyguladığı bir ortamda kale ederken şöyle diyordu: me aldığı romanlarında, öykü“Güney Afrika’yla ilgili tüm lerinde, bireylerin hayatların kitapları ya da Güney Afridaki ödünlerin, uzlaşmaların, kalı yazarların tüm yapıtlaihanetlerin, ikilemlerin duygu rını okumaya çalıştım. Na Eşitliğin güçlü sesi M G ‘Zenne’nin yönetmenlerinden yeni film Ruhun ‘Çekmeceler’i Kültür Servisi Daha önce yaptıkları “Zenne” filmiyle dikkatleri çeken yönetmenler M.Caner Alper ve Mehmet Binay’ın bu sefer kız çocuk cinselliğine eğilen yeni filmleri “Çekmeceler”in çekimleri bitti. Aralık 2013’te İstanbul’da çekimlerine başlanan “Çekmeceler”in yıl sonunda festivallere hazır hale gelmesi ve 2015’te gösterime girmesi bekleniyor. Senaryosu, gerçek olay ve kişilerden esinlenilerek M.Caner Alper tarafından kaleme alınan “Çekmeceler”, Türkiye’nin pek çok önemli oyuncusunu bir araya getiriyor. Yaklaşık 25 yıla yayılan bir hikâyenin, tiyatro ve oyun motifleriyle bezenerek anlatıldığı filmde Ece Dizdar, Tilbe Saran, Taner Birsel, Pınar Töre, Tuğrul Tülek, Burak Altay, Gizem Erdem, Yekta Kopan ve Cengiz Coşkun rol alıyor. Emma Shapplin İstanbul’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mülkiyeti Emek İnşaat AŞ’de bulunan, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne 30 yıllığına kiralanan, Ankara’nın en önemli sahneleri Akün ve Başkent Dayanışması’nın düzenlediği Şinasi’nin yeeylemde bildiriyi okuyan Alper niden satışa çıkarılması, tiyatTazebaş, “Bu sahneler Ankara’nın ro, opera ve bave Ankaralıların belleğinin bir le sanatçıları tarafından protes parçasıdır. Akün ve Şinasi Sahnesi’ni to edildi. Başsatışa çıkarmak ihanettir” dedi. kent Dayanışması adı altında örgütlenen sanatçılar, davullar eşliğinde, “Ramazan geldi hoş geldi, tiyatroya ihale geldi” sloganları attı. Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Alper Tazebaş, Başkent Dayanışması adına okuduğu bildiride “Tiyatrolar halkındır, satılamaz” dedi. İçlerinde Ankara Barosu, Ankara Caz Derneği, Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV), TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve CHP Ankara İl Başkanlığı’nın da bulunduğu 50’den fazla sivil toplum kuruluşu üyelerinin oluşturduğu Başkent Dayanışması, Akün ve Şinasi sahnelerinin 4. kez satışa çıkarılmasını davullarla protesto etti. Konur Sokak’tan Akün ve Şinasi sahnelerinin olduğu Atatürk Bulvarı’na doğru yürüyen sanatçılar, ellerindeki davullarla, “Kente karşı ihanetin ihalesi olmaz”, “Ramazan geldi hoş geldi, tiyatroya ihale geldi” sloganlarını attı. Dayanışma üyeleri adına konuşma yapan Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Kültür Sanat Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi Alper Tazebaş, “Bu sahneler Ankara’nın ve Ankaralıların belleğinin bir parçasıdır. Sahneler yıkılmasın istedik. Ankaralıların belleği yağmalanmasın, yok edilmesin, şehir ve şehirli kimliğini kaybetmesin istedik. Duymayan kulaklar duysun diye davullarla buradayız. Akün ve Şinasi Sahnesi’ni satışa çıkarmak ihanettir” dedi. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan da “Yaşam alanımızın daraltılması ve özgürlüklerimizin kısıtlanması sanatı satışa çıkaran bir zihniyetin sonucudur. Sanatın ve bilimin ışığını hapseden, yalanlarla yönetmeye çalışan bir iktidar, faşizme doğru yol almaktadır” diye konuştu. Sanatçılar, protestolarını yine davullar eşliğinde “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” sloganıyla sonlandırırken, ihalenin yapılacağı gün olan 21 Temmuz Pazartesi günü, saat 11.00’de, Akün Sahnesi’ne önüne “İhaleye hayır, sanata evet” demek için tüm başkentlileri davet etti. Kültür Servisi Fransız soprano Emma Shapplin İstanbul’da konser verecek. Sanatçı, 2 Ağustos’ta “Dust Of A Dandy” turnesi kapsamında Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sanhesi’nde hayranlarıyla buluşacak. Müzikal kariyerine klasik müzikle başlayıp sonrasında rock müzikle yoluna devam eden Emma Shapplin, bu iki müzik türünü kullanıp kendine özel bir tarz geliştirdi. İzleyici oylarıyla oyun Kültür Servisi Kollektif tiyatro projesi “Yarının Oyunları”, İkincikat Karaköy’de sahneleniyor. Seyircilerin oylarıyla belirlenen konu başlıkları, yine oylarla belirlenen yönetmen, yazar ve oyunculardan oluşan 4 ayrı topluluk tarafından sunulacak. Bu yaz başlayacak 4 yeni oyunun her biri onar defa oynanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle