04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZİRAN 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Mevkimakam yükseldikçe vehimler evhama dönüşüyor. Çünkü vehimin çoğulu evham... (Arapça eğlenceli bir dil. Çoğul yapmak için Türkçe gibi sözcüğün sonu “ler lar”, İngilizce gibi “s” veya “es” eklenmiyor. İlk heceyi ters çevirmek, sonraki heceyi kalınlaştırmak yetiyor. (Velet evlat / sınıfesnaf/ nadirender, vs.) Tayyip Erdoğan da insan. Onun da kuruntuları var. Büyük başın derdi de büyük olur misali, o da başbakan olarak vehimle yetinmiyor, ruhu da, zihni de türlü çeşit evhamla dolup taşıyor. Örneğin, sadece hükümeti ve AKP’yi değil, “devlet”i ve hatta “vatan”ı temsil ettiğine inanıyor. Değil kendisine biat veya itaat etmeyeni, canını sıkanı bile anında “vatan” haini ilan edebiliyor. HHH TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz da “vatan hainliği”nden nasibini alanlardandı. Başbakan için siyasi mücadele, bir tür harp oyunu, bir çeşit psikolojik savaş. Sindirmek istediği kişiye/kuruma mitralyoz olup öfke, kin ve nefret kendisini oturttu. “Herkesle her şeyi tartışırım. Vatanperverliğimi asla!” Yani.. “Seni muhatap almıyorum!” Aslında önceki gün gerçekleşen istifa, o günlerde bekleniyordu. (İstifa görünürde Yılmaz’ın şirketi Sütaş’taki sendikal mücadeleye “gübre” karışması nedeniyle patlak vermişti.) Ama üç gün önce verdiği son demeç “gidişi”ni kaçınılmaz hale getirmişti: TÜSİAD’ın 43 yıllık tarihinde bir “ilk”in tarihini yazan Muharrem Bey’in “cumhurbaşkanı adayı” tarifine bakar mısınız: “ Toplumun nabzını tutan, Biriken sorunları kavrayan, İnsanları dinleyen, Toplumu motive eden, Birlik ve bütünlüğümüze katkı sağlayan, Uzlaşmanın peşinde olan bir cumhurbaşkanı!” Bu açıkça “Recep Tayyip Erdoğan aday olmasın demek!” Böyle dedikten sonra da o koltukta oturması ise TÜSİAD’da zarardı. Sonuçta en kârlı işi yaptı. TÜSİAD Başkanı En Kârlı İşi Yaptı yağdırabiliyor. TÜSİAD, cümlenin malumu ki, Başbakan’ın en takdir ettiği kurumlar arasında yer alamadı. Aksine, başkanları veya üyeleri her fırsatta kendisinin “fırçasından” ve hatta “sopasından” nasibini aldı. Ama yine de ülkenin en zengin kulübü olmanın bilinci ve sorumluluğu ile Başbakan’a nezakette kusur edilmedi. Önceki gün istifa eden TÜSİAD Başkanı Yılmaz, iş dünyasının ortak endişesini, hissiyatını geçen ocak ayındaki genel kurulda Erdoğan’ın yüzüne karşı seslendirdi. Beklendiği gibi ve anında da “vatan hainliği” damgasını yedi. Başta dedik ya, Erdoğan vatanı temsil ettiğine inanıyordu! Yılmaz ne mi söylemişti? “Hukukun üstünlüğüne riayet etmeyen, şirketler üzerine vergi cezasıyla baskı kuran ülkeye yabancı sermaye gelmez!” Başbakan aslında “vatan haini” derken her zamanki gibi sopa gösteriyor ve topyekun TÜSİAD’ı hedef alıyordu. Ancak, Muharrem Yılmaz, nezaketle ama anlayan anlasın üslubuyla, hedefe ‘İnsanın gerçek ölümü hastalıklardan değildir; insanın yaptıklarındandır.’ Ingeborg Bachmann İtiraf Ben işledim! Diliniz varıp da söyleyemediğiniz üç yüz bir cinayeti. Üstüme alıyorum günahlarını; acılardan kazanç toplayanların ve kapkara tüm ruhların. Yanıyor hâlâ yerin bilmem kaç yüz metre altı. Yanan yerin altı değil, hepimizin ömrüdür. Kızışan salt karbon değil, Anadolu analarının ağıtlı öfkesidir şimdi. Kara tumbayı patlatıp incire, zeytine, papatyaya kıyanlar ne bilsin peteğin balını, bademin tadını. Yanıp sönen mavikırmızı ışıldaklarınız ısıtamıyor artık karanlık dere koyağını. Hani nerede paradan ördüğünüz yüce tapınaklar, kuleler? Yalana batmış takım elbiseli adamlarınız, eli çantalılar ne işi görüyor? Birkaç oyuncak, çocuk bezi, çul çaput muydu kefaretiniz? Vermeyin artık tutulmayacak sözlerinizi. Gerek yok yapay gözyaşlarına, dil ucundan çıkıveren avutmalara. Topçularınız, popçularınız, hazırlopçularınız gelmesin artık. Nasıl olsa rahatlamıştır artık vicdanları. Öcünü alan doğa değil, tüm insanlığın ömür hırsızı kapitalizmdir. Parmak izleri bulunmuştur damar damar yerin altında. Çatlak yollarda ve cesetlerimizin her yanında. Lambahanede, nefeslikte, ayaklarda, panolarda ne kaldı kazma kürek seslerinden gayri? Kart borcu, ev taksidi, otomobil düşleri. Bir avuç kül hepsinin toplamı. Neyi anlatır sıra sıra taze toprak tümsekleri? Toprak testiler dolusu değil; Aksu ve Sevişler Barajı dindirmez susuzluğu. Çaldılar hepsini elimizden paragözler, azılı eşkıyalar. Hepimizin zehirli soluğudur Işıklar’da, Kısrakdere’de, Atabacası’nda körüklerden basılan. Köylülerime başınız sağ olsun diyemedim. Çünkü bendim gömülen Avdan’da, Elmadere’de, Savaştepe’de, Bayat’ta. Zaman yalanların sağaltıcısıdır ancak körlüğün büyütücüsü. Her birimizin boynunda asılı bir kara yaftadır şimdi Soma. Büyük suçlarımızın kanıtı. Cinayet ortaklığımın itirafı ve bir taze soluk veremeyişimin özrüdür; bu yazdıklarım. Ne yazsam eksik, ne söylesem fazladır bu susma anında. İnsanlar kimileyin birlikte susmak için bir araya gelir. Biz susalım bir anlığına ve üç yüz bir gömüt konuşsun. Düşünelim sonra, ne kaldı geriye bu ortak can kırımından? Süleyman Erol Nüfusta kayıtlı olduğu yer: SomaBayat Köyü 1 Nolu F Tipi Hapishane A Tek 10 Şirinyer/İzmir Umut Şimdi Ağrı Kışkırtmasında İkide bir suçlama üstüne suçlama. Barış sürecini baltalıyorsunuz. Provokasyon yapıyorsunuz!.. Bu görüşü TBMM’de en fazla seslendirenlerin başında Ağrı BDP Milletvekili Sırrı Sakık geliyordu. Geçen pazar Ağrı belediye başkanı seçildi. “Milletvekili olarak partisi bakımından çok başarılıydı. Oğlunu kaybetmek gibi bir felakete rağmen kadere karşı metanetiyle saygı uyandırdı. Meclis’te partisinin performansına büyük katkısı vardı. Umalım Ağrı halkı için de yararlı işler yapacaktır” diye yazmaya hazırlanırken.. Mazbatasını alır almaz ilk icraatını açıkladı: “Utanç abidesini kaldıracağım!” “Kâzım Karabekir adını levhalardan sileceğim!” Barış sürecini baltalamaya örnek aransa... Bundan daha pis ve ucuz provokasyon, dağa kaçırılan çocuklar olabilirdi. HHH Başbakan da bunu fırsat bildi. Sözde tarihimize, ulusal onurumuza sahip çıkacak ya, bodoslamadan Sakık’a bindirmeye yöneldi. (Aksine sahip çıkmak istediği ulusal duyarlılık sahibi yurttaşların oyuydu ya, neyse!) Cumhurbaşkanlığı oyları için aslında Erdoğan’ın “süreç’i (yani pazarlığı) hızlandırın!” talimatı biliniyordu. Sırrı Sakık’ın ise iyi bir “partizan” olduğu elbette Başbakan’ın da malumu. Apo’nun oluru ve bilgisi olmadan heykel kaldırmaya da, ulusal bir kahramanın adını caddelerden silmeye de cesaret edemeyeceğini o da biliyor. Ama Öcalan’a değil ancak Sakık’a laf söyleyebiliyor. Danışıklı dövüş devam ediyor. Her şey yüzde 43.5’in üstüne 78 puan daha koymak için. CUMHURBAŞKANLIĞI TÜSİAD MEDYA: Geçmiş zaman olur ki... Hayalinin faizi bile yüzde 43.5’ten fazla eder zahir!.. (Vatan 7 Kasım 2006) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘A’dan ‘Z’ye Şiddet Uygulamak “13 Mayıs” günü, “Soma”daki kömür madeninde çalışan “301” emekçimizi kaybettiğimizde, “TC Hükümeti”nin başı “R.T. Erdoğan”, dingin (sakin) bir sesle ve görünümle, “Bu işin fıtratında var!” yani “Olacak böyle şeyler!” demişti, “20” yıl önceki “Fransa Cumhurbaşkanı ‘Mitterand’ı” anımsatırcasına. Bir Afrika ülkesi olan “Ruanda”da başlayan iç savaş katliama dönüşünce, “Fransa”nın bu eski sömürgesinde “yaşananlar” için “Mitterand” “Afrika’nın fıtratında var!” der gibi “Afrika’da olağan şeyler!” demişti. “Erdoğan” bu mayıs ayının sonunda da yine bir konuşma yaptı, “Gezi Direnişi”nin birinci yılının Taksim’de anılmasına izin verilmeyeceğini, buna kalkışanlar olursa, özel “Çevik Kuvvet Polisi”nin “gereken”i “A’dan Z’ye” en sıkı biçimde yapacağını “TV”lerde kıpkırmızı olmuş bir yüzle, “kin” dolu bir bakışla ve taşkın bir “nefret” içeren bir sesle haykırdı... Ne ki “polis”i öne çıkarınca, yine, “Ruanda”da olupbitenlerde büyük payı olan kamusal (resmi) “İnterehamwe” adı verilen “Özel Milis Kuvvetleri” de kuşkusuz anımsanacaktı. Öte yanda, “polis”in kendi yurttaşlarına karşı uyguladığı “şiddet”in, “acımasız”lığın bir bakıma kendilerini “insanlık”tan uzaklaştıran boyutlara varmasında, “Erdoğan”ın onları desteklerken kendinden geçercesine sergilediği tutumun “etkisi” olduğu da kolay kolay yadsınamaz; öyle değil mi? Ayrıca, “dış kaynaklar” da Türkiye’de olanbiteni görüyor; uluslararası kuruluşlar polis örgütüne, polise ağır eleştiriler içeren, “uyaran” raporlar yayınlıyorlar; “Kalabalık grupların dağıtılması için kullanılması gereken ‘biber gazı’nın, protestoculara karşı ‘ölümcül silahlar’a dönüştüğünü” belirtiyorlar. Açıkça Türkiye’de “polis”in, protestocuları “dağıtmak”, “uyarmak” yerine “öldürmeyi” seçtiğini, üstelik sayılar vererek ortaya koyuyorlar. (FIDH raporu). Böylece duydukları tedirginliği açıklayarak, Türkiye’deki “yönetim”in yani “Erdoğan”ın da kaygılanması gerektiğini vurguluyorlarsa Recep Tayyip diliyle “avuçlarını yalarlar.” Çünkü “Erdoğan”da “kaygılanma” bir yana, her “saldırı seferi”nden sonra ölüm de olsa“polis”i “destan yarattıklarını” söyleyip ödüllendiriyor; gelecek saldırı için kışkırtıp hazırlıyor... Şimdi bir de “açık çek” veriyor, “A”dan “Z”ye diyerek. Ayrıca bu özel polisler yetmezmiş gibi; “Gezi Direnişi”nin anılmasını engellemek için, özel “Sivil Polis”ler de türetilmiş; bunlar öncekiler gibi tek tek değil de, gruplar oluşturarak halkın arasına katılıyorlar; yer yer de “polis” arkadaşlarından “üçbeş”inin bir “genc”i, tokat yumruk yere yatırmalarını, tekmelemelerini, ya kollarını kavuşturup ya da bir sigara tellendirerek “keyif”le izliyorlar. Bunların sırt çantaları var; bu çantalarına sığmayıp, bir bölümü açıkta kalan dışardan getirtilmiş, “ithal malı” özel “cop”ları ya da “sopa”larıyla da dikkat çekiyorlardı ve yine, “Ruanda”nın “özel milisleri”nin “sopa”ları olan, “Çin” ve “Fransa”dan getirtilen sırtlarındaki özel “balta”larını anımsatırcasına... Değerli dostlar, bu “Çevik Kuvvet Polisi” ve “Sivil Polis”ler dışında anımsayacağınız gibi bir de “Koruma”lar var; sivil giyiniyorlar ama onlar da “polis”, en ünlüleri “Başbakanlık Koruma Amirliği” polisleri; bunlar yalnızca “Erdoğan”ı değil ailesini de koruyorlar; eşi “Emine Hanım”ı, kızı “Sümeyye”yi, oğlu “Bilal”i vö’leri. “17 Aralık”taki, “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” ile artık iyice tanınan “Bilal Erdoğan” ı Süleymaniye’de gören üniversite öğrencisi bir “genç”, kendisini tutamamışoğul “Bilal”e, “301 madencinin hesabı sorulacak!” diye seslenince “koruma”lar, bir kahvede oturan genci, anında “tehdit” edip “karakol”a götürmüşler; üç saat “gözaltı”nda kalmış... Ayrıca bu “genc”e, o bölgedeki küçük çaplı alışveriş yerlerinde çalışanlardan “biri” de “çatalla hücum edip küfür” etmiş. (Cumhuriyet, 30.05.2014) Belki, üniversite öğrencisine bu saldırı “gözaltı”ndan daha çok dokunmuştur; çünkü görünüşe göre, “saldırgan” da çalışan, emeğiyle geçimini sağlayan halktan biri, tıpkı “genc”in haklarını koruduğu “301” şehit madenci emekçimiz gibi... Bu olayın yaşandığı gün, henüz daha sürmekte olan, “İstanbul Tiyatro Festivali”nde “Norveçli” ünlü tiyatro yazarı “H. Ibsen”in “1892”de yazdığı “Bir Halk Düşmanı” adlı oyunu sahneleniyordu. İzleyenlerin ya da oyunu okuyanların bildiği gibi, “Ibsen”in bu yapıtında; “halk”ın “hak”larını çiğneyip “sömüren”lere karşı, onların hakkını arayanın yazarın diliyle “ülkenin bu kurtlarınca” yönlendirilen “toplum” tarafından nasıl “halk düşmanı” ilan edildiği anlatılır. (E. Çamurdan, Cumhuriyet, 31 Mayıs) “132” yıl sonra bir kahvede arkadaşlarıyla birlikte oturan bin “genc”in başına gelen de tıpkı böyle... Kuşkusuz tam bir “Ululemr” saydığı “Erdoğan”ın “kul”u yalnızca bu “saldırgan” değil; “Ibsen”in yapıtında tüm “ihaleler” i ve “yönetimler” i elde edenleri adlandırdığı “üstü örtülü bağlantılar yumağı”, “Erdoğan”ın avucundadır, dahası bu yumağın üstü örtülü bile “değildir” ve bu durumu göre göre “kul” olmayı kabul edenlerden oluşan koca bir “ümmet”i vardır... Evet, bugün “böyle”yse de, “yarın” böyle olmayacağı üstelik “bugün”den belirmeye başladı bile... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SEDAT YAŞAYAN T.C. ANKARA İFLAS (21.İCRA) DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İFLASA İLİŞKİN İLAN Müflisin Adı ve Adresi : Halciler Gıda Alışveriş Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Uzayçağı Caddesi No: 62/C OstimYenimahaile/ANKARA Mülisin Ticaret Sicil No.: 220976 Yukarıda adres ve sicil numarası yazılı Halciler Gıda Alışveriş Hizmetleri Sanayi ve. Ticaret Anonim Şirketi’nin Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2014 tarih ve 2013/717 Es. sayılı kararları ile iflasına, iflasın aynı tarih ve saat 12.5l’de açılmasına karar verilmiştir. İc. İf. K’nin 166. maddesi gereğince ilanen tebliğ olunur. 03/06/2014 MEF ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ’NDEN Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine 2547 Sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümlerine göre tam gün görev yapacak öğretim üyeleri alınacaktır. İlgilenenlerin ayrıntılı bilgi için Üniversitemizin www.mef.edu.tr adresindeki ilan metnini incelemeleri duyurulur. B034İİD4060021 PTT KOD: 06058 ESAS NO: 2014/15 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 36545) www.mef.edu.tr • [email protected] T.C. ANKARA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TASFİYE TATİLİNİN İLANI 2012/20 Müflisin Adı ve Adresi: KAr Mühendislik A.Ş. Turan Emeksiz Sokak No: 5/A6 G.O.P. Çankaya/ANKARA Yukarıda adı ve adresi yazılı müflisin masaya ait hiçbir malı bulunmadığından İc. İf. K’nin 217. maddesi gereğince tasfiyenin tatiline karar verilmiştir. İşbu ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde alacaklılar tarafından 10.000.00 TL. verilerek iflasa müteallik işlemin devamı istenmediği takdirde iflasın kapatılacağıi tebliğ ve ilan olunur. 02.06.2014 (İc.İf.K.217) “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 36544) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Ukray 1 na’da, yüz bi 2 ni aşkın Yahudinin öldü 3 rüldüğü Na 4 zi toplama ve 5 imha kampı. 6 2/ Vilayet... Bir tür in 7 ce meşin. 3/ 8 Kirpik boya 9 sı... Kadınların omuzla 1 2 3 4 5 6 7 8 9 rını örtmek için 1 K A F T E C İ U kullandıkları ge 2 E K O T E R İ M niş atkı. 4/ Es 3 ki bir Türk sana 4 K Ü S T Ü M O T U L S A V A N A tı olan kâğıt oyL İ E macılığına verilen 5 E S E N 6 M O P E D K U P ad... Damızlık diR A R E şi hayvan. 5/ Ma 7 E F T denleri yontmak 8 K R İ M İ N A L için kullanılan çe 9 A K A L İ D A L lik araç... Harman döküntüsü. 6/ Hıristiyan. 7/ Cesareti ve gücüyle tanınan bir köpek cinsi. 8/ Hac zamanı dışında Kâbe ve diğer kutsal yerleri ziyaret etme... Bir tür çörek. 9/ Yağ ve yem bitkisi olarak yetiştirilen bir bitki... Meslek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Polonya’da, Auschwitz’in 3 km güneybatısındaki Nazi toplama kampı. 2/ İzmir’in bir ilçesi... Makedonya’nın plaka imi. 3/ Orkestra şefi. 4/ Artvin’in Gürcistan sınırı yakınında bir yayla... Gerçek. 5/ Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek... Hava basıncı birimi. 6/ Bir renk... Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca. 7/ Datça Yarımadası’na verilen bir başka ad. 8/ Dadı... Hitit. 9/ Demiryollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları... Hayat arkadaşı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle